Gökçe Zeynep Güzey | Ege University (original) (raw)

Uploads

Papers by Gökçe Zeynep Güzey

Research paper thumbnail of Hafıza Mekânı Olarak Narlıdere Kültür Evi

ŞEHİR KÜLTÜR MEDENİYET ÇAKA BEY'DEN GÜNÜMÜZE İZMİR SEMPOZYUMU BİLDİRİ KİTABICİLT IV , 2022

Mekânların geçmişin izlerini saklama ve taşıma özelliği en eski devirlerden itibaren insanoğlunun... more Mekânların geçmişin izlerini saklama ve taşıma özelliği en eski devirlerden itibaren insanoğlunun kültürel belleğinin bir yansımasıdır. Kültürün korunması, yaşatılması ve aktarılmasında mekânların işlevi oldukça fazladır. Kültürel aktarım sırasında anlatı ve ritüel, mekanla özdeşleşerek daha özgün ve kalıcı hale gelmektedir. Mekânın hafızası, insanın geçiciliğine karşılık yüzyıllar boyunca yeni kuşaklara yaşanılanları anlatmaktadır. Bu bakımdan günümüzde hafıza mekânları tarihe ve kültürel belleğe ışık tutmaları bakımından oldukça önem arz etmektedir. Geçmiş, şimdi ve gelecek arasında bağ kurmayı sağlayan hafıza mekânlarının başında ise toplama, belgeleme, koruma ve sergileme gibi işlevleri bulunan müzeler yer almaktadır.
Müzelerde sergilenen nesneler, kültürel bellek unsurlarını canlı tutma görevini yerine getirdikleri gibi; müzenin kendisi bir hafıza mekânı olarak geçmiş ve bugüne ait inanç, yaşam tarzı ve geleneklerin izlerini koruyarak, bunların nesilden nesile aktarılmasına katkı sağlamaktadır. Günümüzde “yaşayan müzeler” sayesinde ziyaretçiler sadece seyirci olmakla kalmayıp kültürü yeniden yaşama ve deneyimleme imkânı bulmaktadır. Çalışmamızın konusunu oluşturan “Narlıdere Kültür Evi” hem tarihi ve kültürel nesnelerin sergilendiği hem de geleneklerin çeşitli etkinliklerle yaşatılmaya devam ettiği bir hafıza mekânıdır. Tahtacı Türkmen Alevilerinin 1874 yılında inşa ettikleri tarihi cem evi, 2002’de Narlıdere Belediyesi tarafından restore edilmiş ve 2007 senesinde müzeye dönüştürülerek “Narlıdere Kültür Evi” şeklinde hizmet vermeye başlamıştır. Tahtacı aşiretlerinin en kutsal ocaklarından bir olan Yanyatır Ocağı’nın merkezi sayılan kültür evinde; semah odası, cem odası, ağaç kesim ve tarım aletleri odası, mutfak odası, çeyiz odası, mezar odası, çilehane ve kütüphane ile Tahtacı Alevilerinin hatıraları sergilenmekte ve yapılan etkinliklerle cem evi gelenekleri devam ettirilmektedir. Bu çalışmada, bir hafıza mekânı olarak müzelerin kültürel belleğe katkısı bağlamında Narlıdere Kültür Evi ve işlevleri ele alınacaktır.

Research paper thumbnail of İzmir'deki Kutsal Ziyaret Yerleri-Tire Örneği

Tire Belediyesi Kültür Yayınları, 2018

İZMİRDEKİ KUTSAL ZİYARET YERLERİ: TİRE ÖRNEĞİ GÖKÇE ZEYNEP GÜZEY ÖZET Anadolu toprakları Türkler ... more İZMİRDEKİ KUTSAL ZİYARET YERLERİ: TİRE ÖRNEĞİ
GÖKÇE ZEYNEP GÜZEY
ÖZET
Anadolu toprakları Türkler gelmeden önce birçok farklı dini ve etnik zümreye ev sahipliği yapmıştır. Büyük Selçuklularla beraber Anadolu’ya adım atan Türk toplulukları boylar halinde batıya doğru ilerlemişler, bu bölgelerdeki yerel halkla komşu olmuşlar fakat kendi öz kimliklerini kaybetmemişlerdir. Anadolu’yu yurt tutma süreci, hoşgörü ortamının oluşması ve göç eden Türkmenlerin fethedilen yerlere yerleştirilmesi ile kolaylaşmıştır. Bu göçlerin sorunsuzca kalıcı iskâna dönüşmesinde Horasan’dan gelen ve baba-dede adını verdiğimiz dervişlerin rolü büyüktür. Bulundukları bölgeleri bayındır kılmak ve nizamı sağlamakla görevlendirilen Türkmen babaları Anadolu’nun Türkleşme ve İslamlaşma sürecinde yoğun çaba sarf etmişler, cihat ve irşat için kendi tebaalarını eğitmişlerdir. Bu zatlar öldükten sonra da unutulmamış, kutsal kabul edilerek mezarlarının bulundukları yerler ziyaret edilmeye devam etmiştir. Kutsal ziyaret yeri olarak kabul edilen bu yerlere halk arasında genellikle dede, baba, türbe, yatır gibi isimler verilmektedir. Bu ziyaret yerlerinin büyük bir çoğunluğu günümüzde hala ziyaret edilmekte ve isteklerin kabul olacağı düşüncesiyle çeşitli uygulamalarda bulunulmaktadır.
Çalışma alanımız olan İzmir, Batı Anadolu’nun en büyük şehirlerinden birisidir. Anadolu’nun en batısına kadar gelen bu dervişler, İzmir şehrinde de iskân ve irşat için faaliyetlerde bulunmuşlar ve vefatlarından sonra da bu topraklara gömülmüşlerdir. İzmir’in hemen hemen her ilçesinde bu dervişlerin türbelerine rastlamak mümkündür. Dede, Baba, Şeyh, Hoca gibi isimlerle anılan bu zatların türbe ve yatırlarını en çok Tire, Ödemiş, Bayındır, Kemalpaşa, Konak, Menemen, Bergama ilçelerinde tespit ettik. İzmir’de bu kutsal ziyaret yerlerine en çok rastladığımız ilçe Tire’dir. İlçe merkezi ve köyler dâhil olmak üzere otuz ziyaretgâhın bir kısmı Beylikler ve Osmanlı döneminde yaşamış devlet adamlarına ve idarecilere aitken bir kısmı da bahsetmiş olduğumuz baba, dede ve şeyh unvanlarına sahip dervişlere aittir. Bildirimizde, Tire’nin İzmir’deki kutsal ziyaret yerleri arasındaki yeri belirlenecek ve bu ziyaret yerlerinde yapılan uygulamalar ile bu uygulamaların işlevleri ortaya konulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Tire, kutsal ziyaret yerleri, türbe, İzmir.

SACRED VISITING PLACES IN İZMİR: THE CASE OF TİRE
ABSTRACT
The Anatolian lands has been home to many different religious and ethnic communities before the Turks arrived. Turkish communities who stepped into Anatolia with the Great Seljuks went to the west with tribes, they became neighbors to the local people in these regions but did not lose their self-identities. The process of settlement in Anatolia was facilitated by the atmosphere of tolerance and the placement of migrant Turkmens in conquered places. The role of the dervishes called “baba” or “dede” came from Horasan is great in the transformation of these migrations into permanent settlement. The Turkmen fathers who are tasked to make the regions developed and organized have made great efforts in the process of Turkification and Islamization of Anatolia, and they educated the people for jihad and guidance. These people had not been forgotten after being dead, they have still been accepted as sacred and the places where their graves were located continued to be visited. These places, which are considered as sacred places, are given names such as “dede, baba, türbe, yatır.” A large majority of these places are still being visited today and various practices are performed for the acceptance of requests.
İzmir, our field of study, is one of the biggest cities of Western Anatolia. These dervishes who came to the western part of Anatolia were also active in İzmir for settlement and guidance and after their death they were buried in these lands. In almost every province of Izmir it is possible to encounter the tombs of these dervishes. We have identified the tombs and graves of these people who are known as “Dede, Baba, Şeyh and Hoca” in Tire, Ödemiş, Bayındır, Kemalpaşa, Konak, Menemen, Bergama districts. Tire is the district where the most sacred places exist in İzmir. There are thirty sacred places including the center and villages. that Some of them are the tombs of statesmen and administrators who lived in the period of Beyliks and Ottomans and the others are the tombs of dervishes called as “baba, dede and şeyh. “In this paper, we will try to determine the sacred places of Tire in İzmir and also the practices in these places will be revealed with their functions.
Key words: Tire, sacred visiting places, tomb, İzmir.

Research paper thumbnail of Türk Atasözlerinde Kuşlar/ Birds in Turkish Proverbs

Research paper thumbnail of NAÇARİ BABA

Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü, 2018

Research paper thumbnail of DEDE KORKUT KİTABINDA YEMEK VE MUTFAK KÜLTÜRÜNÜN İŞLEVSEL AÇIDAN İNCELENMESİ/RESEARCH OF CULTURE OF MEAL AND KİTCHEN İN TERMS OF FUNCTİONAL İN THE BOOK OF DEDE KORKUT

Yaratıcısının Türk milleti, konusunun da Türk kültürü olduğu, Türk milletinin tarihi, coğrafi, ed... more Yaratıcısının Türk milleti, konusunun da Türk kültürü olduğu, Türk milletinin tarihi, coğrafi, edebi, kültürel zenginliğini kapsamlı bir şekilde ortaya koyan Dede Korkut Kitabı, Türklerin en önemli kültür miraslarındandır. Bu eserde yer alan mukaddime kısmı ve 12 anlatmanın her birinde eski Türk toplumunun sosyo-ekonomik ve kültürel yapısı hakkında bilgiler verilmekte olup gerek coğrafya gerekse yaşam tarzına bağlı “tören”, “av”, “gelenek” ve “gündelik yaşam” gibi kavramlar ince bir nakış gibi işlenmiştir. Bu kavramlar, Türk toplumunun gündelik yaşamında yemek ve mutfak kültürünün yerini, bu kültüre ait unsurların neler olduğunu ve Dede Korkut Kitabı’nda yemek ve mutfak kültürünün nasıl yer aldığı gibi soruları ortaya çıkarmaktadır.
Bu bağlamda; bildirimizde Dede Korkut Kitabı’nda yer alan “meclisler”, “av törenleri”, “evlilik törenleri”, “ad verme törenleri”, “adağın gerçekleşmesi sonucunda düzenlenen toylar”, “günlük ziyafetler” ve “misafirlik” gibi birliği, beraberliği ve hoşça vakit geçirilmesini sağlayan toplantılar ve dahi bu toplantıların sofra düzenleri, ikram edilen yiyecek ve içecekler, yiyecek-içecek maddelerinin elde edilmesi ve üretimi gibi bir takım eylemler William Bascom’un işlevsel halk bilgisi teorisi bağlamında ele alınacaktır. Buna ek olarak; “Törensel Yiyecek-İçecekler” ve “Gündelik Yiyecek-İçecekler” ana başlıkları altında tüketilen yiyecek ve içecekler, yeme-içme esnasında kullanılan araç-gereçler ve kullanılan malzemeler Türk mutfak kültürü bağlamında incelenecektir.
Anahtar Kelimeler: Dede Korkut Kitabı, yemek ve mutfak kültürü, toy, işlevsel teori

Conference Presentations by Gökçe Zeynep Güzey

Research paper thumbnail of Mesîhî Divanı'nda ve Şehrengizi'nde mahalli unsurlar

3rd international conference on laguage and literature, 2014

Klasik Türk Edebiyatı döneminde balkan coğrafyası hem nicelik, hem de nitelik yönden Türk edebiya... more Klasik Türk Edebiyatı döneminde balkan coğrafyası hem nicelik, hem de nitelik yönden Türk edebiyatına katkıda bulunmuştur. Sadece Arnavutluk coğrafyası bile Taşlıcalı Yahya, Lütfi ve Fasih Dede gibi otuza yakın divan şairi yetiştirmiştir. Bâyezid devri şairlerinden Priştineli Mesîhî'de bu balkan şairlerinden birisidir. Döneminin gözde şairlerinden olan Mesîhî, şiirlerinde duru Türkçe'nin lezzetini vermeye çalışmış ve ilk şehrengiz metinlerinden birini kaleme alarak, kendi coğrafyasını ve bu coğrafyanın yaşam tarzını ebedîleştirmeye çalışmıştır. Derbeder yaratılışı yüzünden kendi devrinde gerekli ilgiyi göremeyen fakat Türklüğün ve İslam'ın Batı'daki ilk göz ağrısı olan balkan topraklarındaki zengin kültürün ve yaşam biçiminin günümüze ulaşmasında aracılık eden şairin Şehrengizi ve Divanındaki mahalli kültürü yansıtan öğeler bu çalışmada tespit edilip, değerlendirilmeye çalışılacaktır.

Research paper thumbnail of Hafıza Mekânı Olarak Narlıdere Kültür Evi

ŞEHİR KÜLTÜR MEDENİYET ÇAKA BEY'DEN GÜNÜMÜZE İZMİR SEMPOZYUMU BİLDİRİ KİTABICİLT IV , 2022

Mekânların geçmişin izlerini saklama ve taşıma özelliği en eski devirlerden itibaren insanoğlunun... more Mekânların geçmişin izlerini saklama ve taşıma özelliği en eski devirlerden itibaren insanoğlunun kültürel belleğinin bir yansımasıdır. Kültürün korunması, yaşatılması ve aktarılmasında mekânların işlevi oldukça fazladır. Kültürel aktarım sırasında anlatı ve ritüel, mekanla özdeşleşerek daha özgün ve kalıcı hale gelmektedir. Mekânın hafızası, insanın geçiciliğine karşılık yüzyıllar boyunca yeni kuşaklara yaşanılanları anlatmaktadır. Bu bakımdan günümüzde hafıza mekânları tarihe ve kültürel belleğe ışık tutmaları bakımından oldukça önem arz etmektedir. Geçmiş, şimdi ve gelecek arasında bağ kurmayı sağlayan hafıza mekânlarının başında ise toplama, belgeleme, koruma ve sergileme gibi işlevleri bulunan müzeler yer almaktadır.
Müzelerde sergilenen nesneler, kültürel bellek unsurlarını canlı tutma görevini yerine getirdikleri gibi; müzenin kendisi bir hafıza mekânı olarak geçmiş ve bugüne ait inanç, yaşam tarzı ve geleneklerin izlerini koruyarak, bunların nesilden nesile aktarılmasına katkı sağlamaktadır. Günümüzde “yaşayan müzeler” sayesinde ziyaretçiler sadece seyirci olmakla kalmayıp kültürü yeniden yaşama ve deneyimleme imkânı bulmaktadır. Çalışmamızın konusunu oluşturan “Narlıdere Kültür Evi” hem tarihi ve kültürel nesnelerin sergilendiği hem de geleneklerin çeşitli etkinliklerle yaşatılmaya devam ettiği bir hafıza mekânıdır. Tahtacı Türkmen Alevilerinin 1874 yılında inşa ettikleri tarihi cem evi, 2002’de Narlıdere Belediyesi tarafından restore edilmiş ve 2007 senesinde müzeye dönüştürülerek “Narlıdere Kültür Evi” şeklinde hizmet vermeye başlamıştır. Tahtacı aşiretlerinin en kutsal ocaklarından bir olan Yanyatır Ocağı’nın merkezi sayılan kültür evinde; semah odası, cem odası, ağaç kesim ve tarım aletleri odası, mutfak odası, çeyiz odası, mezar odası, çilehane ve kütüphane ile Tahtacı Alevilerinin hatıraları sergilenmekte ve yapılan etkinliklerle cem evi gelenekleri devam ettirilmektedir. Bu çalışmada, bir hafıza mekânı olarak müzelerin kültürel belleğe katkısı bağlamında Narlıdere Kültür Evi ve işlevleri ele alınacaktır.

Research paper thumbnail of İzmir'deki Kutsal Ziyaret Yerleri-Tire Örneği

Tire Belediyesi Kültür Yayınları, 2018

İZMİRDEKİ KUTSAL ZİYARET YERLERİ: TİRE ÖRNEĞİ GÖKÇE ZEYNEP GÜZEY ÖZET Anadolu toprakları Türkler ... more İZMİRDEKİ KUTSAL ZİYARET YERLERİ: TİRE ÖRNEĞİ
GÖKÇE ZEYNEP GÜZEY
ÖZET
Anadolu toprakları Türkler gelmeden önce birçok farklı dini ve etnik zümreye ev sahipliği yapmıştır. Büyük Selçuklularla beraber Anadolu’ya adım atan Türk toplulukları boylar halinde batıya doğru ilerlemişler, bu bölgelerdeki yerel halkla komşu olmuşlar fakat kendi öz kimliklerini kaybetmemişlerdir. Anadolu’yu yurt tutma süreci, hoşgörü ortamının oluşması ve göç eden Türkmenlerin fethedilen yerlere yerleştirilmesi ile kolaylaşmıştır. Bu göçlerin sorunsuzca kalıcı iskâna dönüşmesinde Horasan’dan gelen ve baba-dede adını verdiğimiz dervişlerin rolü büyüktür. Bulundukları bölgeleri bayındır kılmak ve nizamı sağlamakla görevlendirilen Türkmen babaları Anadolu’nun Türkleşme ve İslamlaşma sürecinde yoğun çaba sarf etmişler, cihat ve irşat için kendi tebaalarını eğitmişlerdir. Bu zatlar öldükten sonra da unutulmamış, kutsal kabul edilerek mezarlarının bulundukları yerler ziyaret edilmeye devam etmiştir. Kutsal ziyaret yeri olarak kabul edilen bu yerlere halk arasında genellikle dede, baba, türbe, yatır gibi isimler verilmektedir. Bu ziyaret yerlerinin büyük bir çoğunluğu günümüzde hala ziyaret edilmekte ve isteklerin kabul olacağı düşüncesiyle çeşitli uygulamalarda bulunulmaktadır.
Çalışma alanımız olan İzmir, Batı Anadolu’nun en büyük şehirlerinden birisidir. Anadolu’nun en batısına kadar gelen bu dervişler, İzmir şehrinde de iskân ve irşat için faaliyetlerde bulunmuşlar ve vefatlarından sonra da bu topraklara gömülmüşlerdir. İzmir’in hemen hemen her ilçesinde bu dervişlerin türbelerine rastlamak mümkündür. Dede, Baba, Şeyh, Hoca gibi isimlerle anılan bu zatların türbe ve yatırlarını en çok Tire, Ödemiş, Bayındır, Kemalpaşa, Konak, Menemen, Bergama ilçelerinde tespit ettik. İzmir’de bu kutsal ziyaret yerlerine en çok rastladığımız ilçe Tire’dir. İlçe merkezi ve köyler dâhil olmak üzere otuz ziyaretgâhın bir kısmı Beylikler ve Osmanlı döneminde yaşamış devlet adamlarına ve idarecilere aitken bir kısmı da bahsetmiş olduğumuz baba, dede ve şeyh unvanlarına sahip dervişlere aittir. Bildirimizde, Tire’nin İzmir’deki kutsal ziyaret yerleri arasındaki yeri belirlenecek ve bu ziyaret yerlerinde yapılan uygulamalar ile bu uygulamaların işlevleri ortaya konulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Tire, kutsal ziyaret yerleri, türbe, İzmir.

SACRED VISITING PLACES IN İZMİR: THE CASE OF TİRE
ABSTRACT
The Anatolian lands has been home to many different religious and ethnic communities before the Turks arrived. Turkish communities who stepped into Anatolia with the Great Seljuks went to the west with tribes, they became neighbors to the local people in these regions but did not lose their self-identities. The process of settlement in Anatolia was facilitated by the atmosphere of tolerance and the placement of migrant Turkmens in conquered places. The role of the dervishes called “baba” or “dede” came from Horasan is great in the transformation of these migrations into permanent settlement. The Turkmen fathers who are tasked to make the regions developed and organized have made great efforts in the process of Turkification and Islamization of Anatolia, and they educated the people for jihad and guidance. These people had not been forgotten after being dead, they have still been accepted as sacred and the places where their graves were located continued to be visited. These places, which are considered as sacred places, are given names such as “dede, baba, türbe, yatır.” A large majority of these places are still being visited today and various practices are performed for the acceptance of requests.
İzmir, our field of study, is one of the biggest cities of Western Anatolia. These dervishes who came to the western part of Anatolia were also active in İzmir for settlement and guidance and after their death they were buried in these lands. In almost every province of Izmir it is possible to encounter the tombs of these dervishes. We have identified the tombs and graves of these people who are known as “Dede, Baba, Şeyh and Hoca” in Tire, Ödemiş, Bayındır, Kemalpaşa, Konak, Menemen, Bergama districts. Tire is the district where the most sacred places exist in İzmir. There are thirty sacred places including the center and villages. that Some of them are the tombs of statesmen and administrators who lived in the period of Beyliks and Ottomans and the others are the tombs of dervishes called as “baba, dede and şeyh. “In this paper, we will try to determine the sacred places of Tire in İzmir and also the practices in these places will be revealed with their functions.
Key words: Tire, sacred visiting places, tomb, İzmir.

Research paper thumbnail of Türk Atasözlerinde Kuşlar/ Birds in Turkish Proverbs

Research paper thumbnail of NAÇARİ BABA

Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü, 2018

Research paper thumbnail of DEDE KORKUT KİTABINDA YEMEK VE MUTFAK KÜLTÜRÜNÜN İŞLEVSEL AÇIDAN İNCELENMESİ/RESEARCH OF CULTURE OF MEAL AND KİTCHEN İN TERMS OF FUNCTİONAL İN THE BOOK OF DEDE KORKUT

Yaratıcısının Türk milleti, konusunun da Türk kültürü olduğu, Türk milletinin tarihi, coğrafi, ed... more Yaratıcısının Türk milleti, konusunun da Türk kültürü olduğu, Türk milletinin tarihi, coğrafi, edebi, kültürel zenginliğini kapsamlı bir şekilde ortaya koyan Dede Korkut Kitabı, Türklerin en önemli kültür miraslarındandır. Bu eserde yer alan mukaddime kısmı ve 12 anlatmanın her birinde eski Türk toplumunun sosyo-ekonomik ve kültürel yapısı hakkında bilgiler verilmekte olup gerek coğrafya gerekse yaşam tarzına bağlı “tören”, “av”, “gelenek” ve “gündelik yaşam” gibi kavramlar ince bir nakış gibi işlenmiştir. Bu kavramlar, Türk toplumunun gündelik yaşamında yemek ve mutfak kültürünün yerini, bu kültüre ait unsurların neler olduğunu ve Dede Korkut Kitabı’nda yemek ve mutfak kültürünün nasıl yer aldığı gibi soruları ortaya çıkarmaktadır.
Bu bağlamda; bildirimizde Dede Korkut Kitabı’nda yer alan “meclisler”, “av törenleri”, “evlilik törenleri”, “ad verme törenleri”, “adağın gerçekleşmesi sonucunda düzenlenen toylar”, “günlük ziyafetler” ve “misafirlik” gibi birliği, beraberliği ve hoşça vakit geçirilmesini sağlayan toplantılar ve dahi bu toplantıların sofra düzenleri, ikram edilen yiyecek ve içecekler, yiyecek-içecek maddelerinin elde edilmesi ve üretimi gibi bir takım eylemler William Bascom’un işlevsel halk bilgisi teorisi bağlamında ele alınacaktır. Buna ek olarak; “Törensel Yiyecek-İçecekler” ve “Gündelik Yiyecek-İçecekler” ana başlıkları altında tüketilen yiyecek ve içecekler, yeme-içme esnasında kullanılan araç-gereçler ve kullanılan malzemeler Türk mutfak kültürü bağlamında incelenecektir.
Anahtar Kelimeler: Dede Korkut Kitabı, yemek ve mutfak kültürü, toy, işlevsel teori

Research paper thumbnail of Mesîhî Divanı'nda ve Şehrengizi'nde mahalli unsurlar

3rd international conference on laguage and literature, 2014

Klasik Türk Edebiyatı döneminde balkan coğrafyası hem nicelik, hem de nitelik yönden Türk edebiya... more Klasik Türk Edebiyatı döneminde balkan coğrafyası hem nicelik, hem de nitelik yönden Türk edebiyatına katkıda bulunmuştur. Sadece Arnavutluk coğrafyası bile Taşlıcalı Yahya, Lütfi ve Fasih Dede gibi otuza yakın divan şairi yetiştirmiştir. Bâyezid devri şairlerinden Priştineli Mesîhî'de bu balkan şairlerinden birisidir. Döneminin gözde şairlerinden olan Mesîhî, şiirlerinde duru Türkçe'nin lezzetini vermeye çalışmış ve ilk şehrengiz metinlerinden birini kaleme alarak, kendi coğrafyasını ve bu coğrafyanın yaşam tarzını ebedîleştirmeye çalışmıştır. Derbeder yaratılışı yüzünden kendi devrinde gerekli ilgiyi göremeyen fakat Türklüğün ve İslam'ın Batı'daki ilk göz ağrısı olan balkan topraklarındaki zengin kültürün ve yaşam biçiminin günümüze ulaşmasında aracılık eden şairin Şehrengizi ve Divanındaki mahalli kültürü yansıtan öğeler bu çalışmada tespit edilip, değerlendirilmeye çalışılacaktır.