Soner Akşehirli | Ege University (original) (raw)
Uploads
Papers by Soner Akşehirli
Dil Eğitimi ve Araştırmaları Dergisi, 2018
ÖZ: Bu çalışma, karşıt anlamlılığın söylemsel gerçekleşme boyutunda gözlemlenen ve tüm dillerde y... more ÖZ: Bu çalışma, karşıt anlamlılığın söylemsel gerçekleşme boyutunda gözlemlenen ve tüm dillerde yaygın biçimde görüldüğü varsayılan bağımlı karşıt anlamlılık işlevinin Türkçedeki görünümünü betimlemeyi ve kuralsız ilişkilerin belirlenmesinde yöntemsel bir araç oluşturmayı amaçlamaktadır. Bağımlı karşıtlıklar (B-çifti), bir kurallı çiftin (A-çifti) anlamsal karşıtlık gücüne bağlı olarak, bu çiftin yer aldığı tümce ya da söylem biriminde oluşmaktadır. Bu oluşumun Türkçedeki örneklerini gözlemlemek amacıyla, eş-kullanım varsayımına göre belirlenmiş kurallı çiftlerin bağlam içindeki kullanımlarının Türkçe Ulusal Derlem'de (TUD) sorgulaması yapılmış ve bağımlı çiftleri içeren bir veri tabanı oluşturulmuştur. A ve B çiftlerinin yer aldığı yapılar birer bilişsel kuruluş (K) olarak değerlendirilmiş ve bunların sınıflaması yapılmıştır. Çalışmada bağımlı çiftlerin anlamsal üretkenliği ve çifti oluşturan kavramlar arasındaki ilişkilerin tipolojisi de belirlenmiştir. Bu bağlamda kurallı çif...
APA Alıntı Biçimi: Akşehirli, S. (2014). Dereceli karşıt anlamlılarda belirtisizlik ve ölçek yapı... more APA Alıntı Biçimi: Akşehirli, S. (2014). Dereceli karşıt anlamlılarda belirtisizlik ve ölçek yapısı. Journal of Language and Linguistic Studies, 10(1), 47-66 Öz Belirtisizlik, ikili dilsel karşıtlıklarda karşıtlığın terimlerinden birinin bu ilişkinin tümünü adlandıracak biçimde kullanılmasıdır. Anlam düzleminde ise belirtisizlik, ikili karşıtlık ilişkisi içinde bulunan terimlerden birinin anlam bakımından yansızlaşması ve bu karşıtlık ilişkisini adlandırır hâle gelmesidir. Sözcükler arasındaki anlamsal karşıtlık ya da karşıt anlamlılık ilişkilerinde anlamsal belirtisizlik örnekleri görülmektedir. Karşıt çiftlerin belirtisiz üyesi belirtili üyeye göre bağlamsal dağılımı ve sıklığı daha yüksek, soru tümcelerinde bütünüyle yansız anlamsal içerikle kullanılan sözcüktür. Ayrıca karşıt anlamlılık özelliği gösteren sıfatlardan birinin adlaşmış biçimi de bu karşıtlık ekseninin adı olarak belirtisiz üye olabilmektedir. Özellikle dereceli karşıtlıklarda dikkat çekici görünümleri olan belirtis...
OZ: Bu calisma, karsit anlamliligin soylemsel gerceklesme boyutunda gozlemlenen ve tum dillerde y... more OZ: Bu calisma, karsit anlamliligin soylemsel gerceklesme boyutunda gozlemlenen ve tum dillerde yaygin bicimde goruldugu varsayilan bagimli karsit anlamlilik islevinin Turkcedeki gorunumunu betimlemeyi ve kuralsiz iliskilerin belirlenmesinde yontemsel bir arac olusturmayi amaclamaktadir. Bagimli karsitliklar (B-cifti), bir kuralli ciftin (A-cifti) anlamsal karsitlik gucune bagli olarak, bu ciftin yer aldigi tumce ya da soylem biriminde olusmaktadir. Bu olusumun Turkcedeki orneklerini gozlemlemek amaciyla, es-kullanim varsayimina gore belirlenmis kuralli ciftlerin baglam icindeki kullanimlarinin Turkce Ulusal Derlem’de (TUD) sorgulamasi yapilmis ve bagimli ciftleri iceren bir veri tabani olusturulmustur. A ve B ciftlerinin yer aldigi yapilar birer bilissel kurulus (K) olarak degerlendirilmis ve bunlarin siniflamasi yapilmistir. Calismada bagimli ciftlerin anlamsal uretkenligi ve cifti olusturan kavramlar arasindaki iliskilerin tipolojisi de belirlenmistir. Bu baglamda kuralli ciftler...
Bilesiklerin siniflama olcutlerinden biri olan bicim-sozdizimsel siniflama kurucu birimler arasin... more Bilesiklerin siniflama olcutlerinden biri olan bicim-sozdizimsel siniflama kurucu birimler arasinda tumcesel iliskilerin bulunup bulunmamasina bagli olarak yapilir. Bu cercevede kok ve eylemcil olmak uzere iki ana tur bilesikten soz edilmektedir. Kok bilesikler kurucu birimler arasinda herhangi bir sozdizimsel iliskinin bulunmadigi, kimi dillerde bilesik belirticisi bir birimle ve cesitli anlam iliskileri ile birbirine baglanan adlarla kurulur. Buna karsin basi eylem tabanli bir ad olan eylemcil bilesikler, bu taban eylemle niteleyici oge arasindaki uye yapisi iliskileriyle olusur. Bu ikili siniflamanin disinda, bicim-sozdizimsel bir kurulus ozelligine sahip olan turemis (parasynthetic) bilesikler dilbilgisel ya da varsayimsal bilesik tabanlarina gelen bir turetme eki ile olusan ve ciktisi sifat olan bilesik turleridir. Ayni zamanda turemis bilesiklerin dis-merkezli bilesik turlerinden biri oldugu dusunulmektedir. Hem bilesmenin hem turetmenin bir arada gorulmesinin yani sira, bu bi...
Journal of Language and Linguistic Studies, 2014
Belirtisizlik, ikili dilsel karsitliklarda karsitligin terimlerinden birinin bu iliskinin tumunu ... more Belirtisizlik, ikili dilsel karsitliklarda karsitligin terimlerinden birinin bu iliskinin tumunu adlandiracak bicimde kullanilmasidir. Anlam duzleminde ise belirtisizlik, ikili karsitlik iliskisi icinde bulunan terimlerden birinin anlam bakimindan yansizlasmasi ve bu karsitlik iliskisini adlandirir hâle gelmesidir. Sozcukler arasindaki anlamsal karsitlik ya da karsit anlamlilik iliskilerinde anlamsal belirtisizlik ornekleri gorulmektedir. Karsit ciftlerin belirtisiz uyesi belirtili uyeye gore baglamsal dagilimi ve sikligi daha yuksek, soru tumcelerinde butunuyle yansiz anlamsal icerikle kullanilan sozcuktur. Ayrica karsit anlamlilik ozelligi gosteren sifatlardan birinin adlasmis bicimi de bu karsitlik ekseninin adi olarak belirtisiz uye olabilmektedir. Ozellikle dereceli karsitliklarda dikkat cekici gorunumleri olan belirtisizlik; kimi karsit ciftlerde belirgin bir kullanim ozelligi olarak gorulurken, bazi ciftlerde ise belirtisiz uye bulunmamaktadir. Ornegin uzun: kisa karsitligi i...
... Oysa burada kipi belirten Ģey bir biçimbirimdir; bir zaman kategorisi değildir. Eğer biçimb... more ... Oysa burada kipi belirten Ģey bir biçimbirimdir; bir zaman kategorisi değildir. Eğer biçimbirimlerden hareket edilecekse, - r, -Ar biçimbiriminin geçmiĢ zamanı göstermek için kullanıldığı örneklere de yer vermek gerekir: Bir saha erkenden kalkar; bir de bakar ki ...
International Journal of Language Academy, 2020
Journal of Turkish Studies, 2011
Journal of Turkish Studies, 2010
Journal of Turkish Studies, 2011
Çocuk edebiyatının niteliklerini belirlemek için kullanılan ölçütlerin başında "çocuksu duyarlılı... more Çocuk edebiyatının niteliklerini belirlemek için kullanılan ölçütlerin başında "çocuksu duyarlılık" kavramı gelmektedir. Olayların ve bu olayların yaşandığı dünyanın çocuk gözüyle görülmesi anlamında kullanılan bu kavram, aynı zamanda çocuğa ait değer yargılarını da içermektedir. Son yüzyılda çocuk psikolojisi ve çocuk edebiyatı teorisi üzerinde yapılan çalışmalar, çocukların doğru-yanlış gibi temel değer sistemlerinin yetişkinlerden farklı olduğunu göstermiştir. Bu nedenle çocuksu duyarlılık çocuk yazarlarının en başta önem vermeleri gereken bir kavramdır. Ülkemizde yayınlanan çocuk eserlerinin en temel eksiklerinden biri olan çocuksu duyarlılık, aslen bir çocuk hikâyesi olmamasına rağmen Reşat Nuri Güntekin'in Gamsız'ın Ölümü isimli hikâyesinde en güzel ifadelerinden birini bulmuştur. Yazar bu hikâyede çocuğun dünyası ile yetişkinlerin dünyası arasında değerler bakımından oluşan farklılığı bir mahalle köpeğinin belediye tarafından zehirlenerek öldürülmesi ile göstermeye çalışmıştır. Gamsız'ın Ölümü, çocuk edebiyatı yazarları için bu açıdan önemli bir kaynak niteliğindedir.
turkishstudies.net
... Tüm bunlar onun öznelliğini sergiler. 4 Reşat Nuri Güntekin'in Kızılcık ... more ... Tüm bunlar onun öznelliğini sergiler. 4 Reşat Nuri Güntekin'in Kızılcık Dalları romanında üçüncü şahıs anlatıcının, romanın kahramanı Gülsüm hakkında söylediklerinin büyük bir kısmı,Gülsüm'ün bir besleme olarak kaldığı evin sakinlerinin Gülsüm hakkındaki düşünceleridir. ...
Journal of Turkish Studies, 2013
DEÜ Edebiyat Fakültesi Dergisi, Cilt:7, Sayı:1, ss. 25-44., 2020
Morphosyntactic criteria used in the classification of compounds is based on whether syntactic re... more Morphosyntactic criteria used in the classification of compounds is based on whether syntactic relationships hold between constituent units or not. In this framework, two main types of compounds are mentioned: root and synthetic. Root compounds are constructed with nouns that do not hold any syntactic relations between them and with a compound marker in some languages. On the other hand, the head of synthetic compounds is a verb-based noun and there is an argument structure relations between this base verb and modifier of the compound. In addition to this binary classification, parasynthetic compounds with morpho-syntactic configurational properties, produce compound-adjectives by affixation of derivational morpheme to grammatical or hypothetical bases. Parasynthetic compounds are also considered to be one of the exocentric compound types. Besides the co-existence of both compounding and derivation, these kinds of compounds are also interesting in terms of base types. In this study, it is proposed a classification of base types of paraynthetic compounds with -lI suffix. Because this suffix very productive in derivation of nominal adjectives, Turkish National Corpus (TNC) is used to distinguish between these derivations and parasynthetic compounds. As a result of corpus inquiry, it is seen that parasynthetic compounds with -lI suffix occur in terms of three different type bases in Turkish: grammatical, root compounds and hypothetical base.
The aim of this study is to describe the ancillary antonymy in Turkish, which is observed in the ... more The aim of this study is to describe the ancillary antonymy in Turkish, which is observed in the discursive realization dimension of antonymy and is assumed to be widespread in all languages, and aims to form a methodological tool in determining the non-canonical relations. Ancillary antonyms (B-pairs), depending on the semantic power of canonical antonms (A-pairs), occurs in the unit of sentence or discourse in which A-pair is involved. In order to observe the examples of this formation in Turkish, the use of canonical pairs determined in accordance with the coexistence hypothesis are examined in Turkish Natioanal Corpus (TNC) and a ancillary antonymy database was created. The organisations in which the pairs A and B ara located are considered as cognitive contstructions and these constructions are classified. In the study is also determined the semantic productivity of ancillary pairs and typology of relations between the concepts forming these pairs. Within this framework, It seems that ancillary pairs are formed by nouns and verbs, although the canonical antonyms are typically made up of adjectives. At the same time, it has been shown that the examples of ancillary antonyms established with concepts belonging to different domains are based on both intellectual creativity and primitive oppositions. ÖZ: Bu çalışma, karşıt anlamlılığın söylemsel gerçekleşme boyutunda gözlemlenen ve tüm dillerde yaygın biçimde görüldüğü varsayılan bağımlı karşıt anlamlılık işlevinin Türkçedeki görünümünü betimlemeyi ve kuralsız ilişkilerin belirlenmesinde yöntemsel bir araç oluşturmayı amaçlamaktadır. Bağımlı karşıtlıklar (B-çifti), bir kurallı çiftin (A-çifti) anlamsal karşıtlık gücüne bağlı olarak, bu çiftin yer aldığı tümce ya da söylem biriminde oluşmaktadır. Bu oluşumun Türkçedeki örneklerini gözlemlemek amacıyla, eş-kullanım varsayımına göre belirlenmiş kurallı çiftlerin bağlam içindeki kullanımlarının Türkçe Ulusal Derlem'de (TUD) sorgulaması yapılmış ve bağımlı çiftleri içeren bir veri tabanı oluşturulmuştur. A ve B çiftlerinin yer aldığı yapılar birer bilişsel kurulum (K) olarak değerlendirilmiş ve bunların sınıflaması yapılmıştır. Çalışmada bağımlı çiftlerin anlamsal üretkenliği ve çifti oluşturan kavramlar arasındaki ilişkilerin tipolojisi de belirlenmiştir. Bu bağlamda kurallı çiftlerin tipik olarak sıfatlardan oluşmasına karşın, bağımlı çiftlerin ad ve eylemlerle kurulduğu görülmektedir. Aynı zamanda bağımlı çiftlerin faklı bilgi alanlarına ait kavramlarla kurulduğu örneklerin hem düşünsel yaratıcılık hem de ilkel karşıtlıkların kalıtımıyla oluştuğu gösterilmiştir. Anahtar Sözcükler: karşıt anlamlılık, bağlam içi karşıt anlamlılık, bağımlı karşıt anlamlılık * Bu çalışma 12-13 Mayıs 2017 tarihlerinde Eskişehir Anadolu Üniversitesi'nde düzenlenen 31. Ulusal Dilbilim Kurultayı'nda sunulmuş olan bildirinin genişletilmiş biçimidir..
Genel anlamda sözlüklerin içeriği üç temel bileşenden oluşur: tanımlanan sözlükbirimler, tanımlar... more Genel anlamda sözlüklerin içeriği üç temel bileşenden oluşur: tanımlanan sözlükbirimler, tanımlar ve sözlükbirimler arasındaki sözcüksel-anlamsal ilişkiler. Bunlardan üçüncüsü, sözlüklerin kullanıma yönelik boyutunun ötesinde, söz konusu dilin sözlükçesinin önemli bir bölümüdür. Geleneksel çerçevede yapısal anlam ilişkileri ulamında yer alan sözcüksel-anlamsal ilişkiler Princeton Üniversitesi'nde C.Felbaum tarafından geliştirilen WordNet projesi ile yeni bir görünüm kazanmıştır. WordNet, sözcüklerin başta eş-anlam kümeleri (synset) olmak üzere karşıt anlamlılık, sözcük ailesi, parça-bütün ilişkisi ve alt/üst anlamlılık ilişkileri içinde sunulduğu bir elektronik sözlük projesidir. Dünyada tek dilli ve çok dilli olmak üzere 75 civarında sözcük ağı projesi bulunmasına karşın, bazı yarıda kalmış girişimler ve Türkçe sözcük ağının yazılımsal araçlarının geliştirilmesine yönelik çalışmalar dışında Türkçe için böyle bir çalışma yapılmamıştır. Günümüzde bilgisayar teknolojisinin doğal dil çalışmalarındaki en etkili kullanım alanlarından biri olan sözcük ağları, bilgiişlem aşamasından önce ilgili dilin sözcüklerine ilişkin yapılandırılmış bir sözlüksel veri tabanını gerektirmektedir. Eş anlamlılık, karşıt anlamlılık ve alt/üst anlamlılığı içeren dizisel ilişkilerin yanı sıra, eş-dizimlilik ve anlam ezgisi gibi dizimsel ilişkiler de sözlüksel veri tabanlarını oluşturur. Bu çalışmada Türkçenin sözcük ağının oluşturabilmesi için gerekli olan sözlüksel veri tabanının alt/üst anlamlılık bileşeni üzerinde durulmakta ve Güncel Türkçe Sözlük'te (GTS) tanım içeriği olarak sunulan sıralıdüzen ilişkilerinin genel görünümünün belirlenmesi amaçlanmaktadır. Bu çerçevede ad, eylem ve sıfat türü sözcükler için sunulan sıralıdüzen ilişkileri örneklerle ve WordNet ile karşılaştırılarak incelenmekte ve sözlüğün bu açıdan yapısının betimlemesi yapılmaktadır. Ön bulgu olarak, genel kullanıma yönelik bir sözlük olduğu için GTS'de sözcüksel-anlamsal ilişkilerin belirli bir düzen içinde yer almadığı söylenebilir. Sözcük türlerinin her biri için bu açıdan farklı sorunlar söz konusudur. Bir bölümü sözlük yapısının yeniden düzenlenmesi ile aşılabilecek bu sorunların bir bölümü ise daha geniş çerçeveli çalışmaların yapılmasını gerektirmektedir. Örneğin pek çok ad türü sözcüğün uzak üst anlamlı ile tanımlanmış olması sözlük yapısını ilgilendirirken, sıfat ve eylem türü sözcüklerin üst anlamlıları konusunda hem dilbilimsel hem de varlıkbilimsel belirlemelerin yapılması gerekmektedir. Bunun yanı sıra, aynı üst anlamlı sözcük altında toplanan sözcüklerin bir eş-alt anlamlı kümesi oluşturduğu düşünüldüğünde söz konusu ilişkinin sözcük ağının oluşturulmasındaki önemi daha da belirginleşecektir.
Ad öbekleri içinde niteleyici konumundaki sıfatların dizilimine ilişkin sınırlılıklar (SDS) dille... more Ad öbekleri içinde niteleyici konumundaki sıfatların dizilimine ilişkin sınırlılıklar (SDS) diller arası ve dillere özgü olmak üzere değerlendirilebilir. Alanyazındaki kimi çalışmalarda evrensel SDS'den söz edilmekle birlikte bunun sınırlılık ve eğilim olmak üzere dillere özgü görünümleri de bulunmaktadır. SDS belirleme çalışmaları sıfat sözlüksel ulamına sahip olan dillerde sıfatların belirtisiz üst anlamlı terimler altında sınıflandırılmasına dayanmaktadır. Birinci düzey SDS gösterici, yan tümce, belirsiz tanımlık, niceleyi ve niteleyici öğelerin dizilimini incelerken, ikinci düzey SDS niteleyici sıfatların iç dizilimine yöneliktir. Türkçenin niteleyici sıfatlarının öbek içi dizilimini genel olarak belirlemeyi amaçlayan bu çalışma Türkçe Ulusal Derlem (TUD) deneme sürümünden elde edilen bir veri tabanına dayanmaktadır. Önceki çalışmalardan farklı olarak sıfatların kesintisiz diziliminin yanı sıra bağlaçlı /eş-güdümlü yapıların da incelendiği çalışmada SDS açısından Türkçenin görünümü betimlenmektedir. Kesintisiz dizilimlerde öbeklerdeki niteleyici sıfat sayısının genellikle ikiden fazla olmaması ve ikinci sıfatın sınıflayıcı olduğu durumlarda baş adın bu sıfatla bileşik yapı özelliği sunmasının, bu tür öbeklerdeki SDS'yi belirlemeyi güçleştirdiğine vurgu yapılmaktadır. Betimleyici sıfat diziliminde ise kimi güçlü eğilimler dışında bir sınırlılık görülmemektedir. Buna karşın bağlaçlı dizilimlerde sıfatların konumlarına ilişkin daha belirgin sınırlılıklardan söz edilebilmektedir.
Dil Eğitimi ve Araştırmaları Dergisi, 2018
ÖZ: Bu çalışma, karşıt anlamlılığın söylemsel gerçekleşme boyutunda gözlemlenen ve tüm dillerde y... more ÖZ: Bu çalışma, karşıt anlamlılığın söylemsel gerçekleşme boyutunda gözlemlenen ve tüm dillerde yaygın biçimde görüldüğü varsayılan bağımlı karşıt anlamlılık işlevinin Türkçedeki görünümünü betimlemeyi ve kuralsız ilişkilerin belirlenmesinde yöntemsel bir araç oluşturmayı amaçlamaktadır. Bağımlı karşıtlıklar (B-çifti), bir kurallı çiftin (A-çifti) anlamsal karşıtlık gücüne bağlı olarak, bu çiftin yer aldığı tümce ya da söylem biriminde oluşmaktadır. Bu oluşumun Türkçedeki örneklerini gözlemlemek amacıyla, eş-kullanım varsayımına göre belirlenmiş kurallı çiftlerin bağlam içindeki kullanımlarının Türkçe Ulusal Derlem'de (TUD) sorgulaması yapılmış ve bağımlı çiftleri içeren bir veri tabanı oluşturulmuştur. A ve B çiftlerinin yer aldığı yapılar birer bilişsel kuruluş (K) olarak değerlendirilmiş ve bunların sınıflaması yapılmıştır. Çalışmada bağımlı çiftlerin anlamsal üretkenliği ve çifti oluşturan kavramlar arasındaki ilişkilerin tipolojisi de belirlenmiştir. Bu bağlamda kurallı çif...
APA Alıntı Biçimi: Akşehirli, S. (2014). Dereceli karşıt anlamlılarda belirtisizlik ve ölçek yapı... more APA Alıntı Biçimi: Akşehirli, S. (2014). Dereceli karşıt anlamlılarda belirtisizlik ve ölçek yapısı. Journal of Language and Linguistic Studies, 10(1), 47-66 Öz Belirtisizlik, ikili dilsel karşıtlıklarda karşıtlığın terimlerinden birinin bu ilişkinin tümünü adlandıracak biçimde kullanılmasıdır. Anlam düzleminde ise belirtisizlik, ikili karşıtlık ilişkisi içinde bulunan terimlerden birinin anlam bakımından yansızlaşması ve bu karşıtlık ilişkisini adlandırır hâle gelmesidir. Sözcükler arasındaki anlamsal karşıtlık ya da karşıt anlamlılık ilişkilerinde anlamsal belirtisizlik örnekleri görülmektedir. Karşıt çiftlerin belirtisiz üyesi belirtili üyeye göre bağlamsal dağılımı ve sıklığı daha yüksek, soru tümcelerinde bütünüyle yansız anlamsal içerikle kullanılan sözcüktür. Ayrıca karşıt anlamlılık özelliği gösteren sıfatlardan birinin adlaşmış biçimi de bu karşıtlık ekseninin adı olarak belirtisiz üye olabilmektedir. Özellikle dereceli karşıtlıklarda dikkat çekici görünümleri olan belirtis...
OZ: Bu calisma, karsit anlamliligin soylemsel gerceklesme boyutunda gozlemlenen ve tum dillerde y... more OZ: Bu calisma, karsit anlamliligin soylemsel gerceklesme boyutunda gozlemlenen ve tum dillerde yaygin bicimde goruldugu varsayilan bagimli karsit anlamlilik islevinin Turkcedeki gorunumunu betimlemeyi ve kuralsiz iliskilerin belirlenmesinde yontemsel bir arac olusturmayi amaclamaktadir. Bagimli karsitliklar (B-cifti), bir kuralli ciftin (A-cifti) anlamsal karsitlik gucune bagli olarak, bu ciftin yer aldigi tumce ya da soylem biriminde olusmaktadir. Bu olusumun Turkcedeki orneklerini gozlemlemek amaciyla, es-kullanim varsayimina gore belirlenmis kuralli ciftlerin baglam icindeki kullanimlarinin Turkce Ulusal Derlem’de (TUD) sorgulamasi yapilmis ve bagimli ciftleri iceren bir veri tabani olusturulmustur. A ve B ciftlerinin yer aldigi yapilar birer bilissel kurulus (K) olarak degerlendirilmis ve bunlarin siniflamasi yapilmistir. Calismada bagimli ciftlerin anlamsal uretkenligi ve cifti olusturan kavramlar arasindaki iliskilerin tipolojisi de belirlenmistir. Bu baglamda kuralli ciftler...
Bilesiklerin siniflama olcutlerinden biri olan bicim-sozdizimsel siniflama kurucu birimler arasin... more Bilesiklerin siniflama olcutlerinden biri olan bicim-sozdizimsel siniflama kurucu birimler arasinda tumcesel iliskilerin bulunup bulunmamasina bagli olarak yapilir. Bu cercevede kok ve eylemcil olmak uzere iki ana tur bilesikten soz edilmektedir. Kok bilesikler kurucu birimler arasinda herhangi bir sozdizimsel iliskinin bulunmadigi, kimi dillerde bilesik belirticisi bir birimle ve cesitli anlam iliskileri ile birbirine baglanan adlarla kurulur. Buna karsin basi eylem tabanli bir ad olan eylemcil bilesikler, bu taban eylemle niteleyici oge arasindaki uye yapisi iliskileriyle olusur. Bu ikili siniflamanin disinda, bicim-sozdizimsel bir kurulus ozelligine sahip olan turemis (parasynthetic) bilesikler dilbilgisel ya da varsayimsal bilesik tabanlarina gelen bir turetme eki ile olusan ve ciktisi sifat olan bilesik turleridir. Ayni zamanda turemis bilesiklerin dis-merkezli bilesik turlerinden biri oldugu dusunulmektedir. Hem bilesmenin hem turetmenin bir arada gorulmesinin yani sira, bu bi...
Journal of Language and Linguistic Studies, 2014
Belirtisizlik, ikili dilsel karsitliklarda karsitligin terimlerinden birinin bu iliskinin tumunu ... more Belirtisizlik, ikili dilsel karsitliklarda karsitligin terimlerinden birinin bu iliskinin tumunu adlandiracak bicimde kullanilmasidir. Anlam duzleminde ise belirtisizlik, ikili karsitlik iliskisi icinde bulunan terimlerden birinin anlam bakimindan yansizlasmasi ve bu karsitlik iliskisini adlandirir hâle gelmesidir. Sozcukler arasindaki anlamsal karsitlik ya da karsit anlamlilik iliskilerinde anlamsal belirtisizlik ornekleri gorulmektedir. Karsit ciftlerin belirtisiz uyesi belirtili uyeye gore baglamsal dagilimi ve sikligi daha yuksek, soru tumcelerinde butunuyle yansiz anlamsal icerikle kullanilan sozcuktur. Ayrica karsit anlamlilik ozelligi gosteren sifatlardan birinin adlasmis bicimi de bu karsitlik ekseninin adi olarak belirtisiz uye olabilmektedir. Ozellikle dereceli karsitliklarda dikkat cekici gorunumleri olan belirtisizlik; kimi karsit ciftlerde belirgin bir kullanim ozelligi olarak gorulurken, bazi ciftlerde ise belirtisiz uye bulunmamaktadir. Ornegin uzun: kisa karsitligi i...
... Oysa burada kipi belirten Ģey bir biçimbirimdir; bir zaman kategorisi değildir. Eğer biçimb... more ... Oysa burada kipi belirten Ģey bir biçimbirimdir; bir zaman kategorisi değildir. Eğer biçimbirimlerden hareket edilecekse, - r, -Ar biçimbiriminin geçmiĢ zamanı göstermek için kullanıldığı örneklere de yer vermek gerekir: Bir saha erkenden kalkar; bir de bakar ki ...
International Journal of Language Academy, 2020
Journal of Turkish Studies, 2011
Journal of Turkish Studies, 2010
Journal of Turkish Studies, 2011
Çocuk edebiyatının niteliklerini belirlemek için kullanılan ölçütlerin başında "çocuksu duyarlılı... more Çocuk edebiyatının niteliklerini belirlemek için kullanılan ölçütlerin başında "çocuksu duyarlılık" kavramı gelmektedir. Olayların ve bu olayların yaşandığı dünyanın çocuk gözüyle görülmesi anlamında kullanılan bu kavram, aynı zamanda çocuğa ait değer yargılarını da içermektedir. Son yüzyılda çocuk psikolojisi ve çocuk edebiyatı teorisi üzerinde yapılan çalışmalar, çocukların doğru-yanlış gibi temel değer sistemlerinin yetişkinlerden farklı olduğunu göstermiştir. Bu nedenle çocuksu duyarlılık çocuk yazarlarının en başta önem vermeleri gereken bir kavramdır. Ülkemizde yayınlanan çocuk eserlerinin en temel eksiklerinden biri olan çocuksu duyarlılık, aslen bir çocuk hikâyesi olmamasına rağmen Reşat Nuri Güntekin'in Gamsız'ın Ölümü isimli hikâyesinde en güzel ifadelerinden birini bulmuştur. Yazar bu hikâyede çocuğun dünyası ile yetişkinlerin dünyası arasında değerler bakımından oluşan farklılığı bir mahalle köpeğinin belediye tarafından zehirlenerek öldürülmesi ile göstermeye çalışmıştır. Gamsız'ın Ölümü, çocuk edebiyatı yazarları için bu açıdan önemli bir kaynak niteliğindedir.
turkishstudies.net
... Tüm bunlar onun öznelliğini sergiler. 4 Reşat Nuri Güntekin'in Kızılcık ... more ... Tüm bunlar onun öznelliğini sergiler. 4 Reşat Nuri Güntekin'in Kızılcık Dalları romanında üçüncü şahıs anlatıcının, romanın kahramanı Gülsüm hakkında söylediklerinin büyük bir kısmı,Gülsüm'ün bir besleme olarak kaldığı evin sakinlerinin Gülsüm hakkındaki düşünceleridir. ...
Journal of Turkish Studies, 2013
DEÜ Edebiyat Fakültesi Dergisi, Cilt:7, Sayı:1, ss. 25-44., 2020
Morphosyntactic criteria used in the classification of compounds is based on whether syntactic re... more Morphosyntactic criteria used in the classification of compounds is based on whether syntactic relationships hold between constituent units or not. In this framework, two main types of compounds are mentioned: root and synthetic. Root compounds are constructed with nouns that do not hold any syntactic relations between them and with a compound marker in some languages. On the other hand, the head of synthetic compounds is a verb-based noun and there is an argument structure relations between this base verb and modifier of the compound. In addition to this binary classification, parasynthetic compounds with morpho-syntactic configurational properties, produce compound-adjectives by affixation of derivational morpheme to grammatical or hypothetical bases. Parasynthetic compounds are also considered to be one of the exocentric compound types. Besides the co-existence of both compounding and derivation, these kinds of compounds are also interesting in terms of base types. In this study, it is proposed a classification of base types of paraynthetic compounds with -lI suffix. Because this suffix very productive in derivation of nominal adjectives, Turkish National Corpus (TNC) is used to distinguish between these derivations and parasynthetic compounds. As a result of corpus inquiry, it is seen that parasynthetic compounds with -lI suffix occur in terms of three different type bases in Turkish: grammatical, root compounds and hypothetical base.
The aim of this study is to describe the ancillary antonymy in Turkish, which is observed in the ... more The aim of this study is to describe the ancillary antonymy in Turkish, which is observed in the discursive realization dimension of antonymy and is assumed to be widespread in all languages, and aims to form a methodological tool in determining the non-canonical relations. Ancillary antonyms (B-pairs), depending on the semantic power of canonical antonms (A-pairs), occurs in the unit of sentence or discourse in which A-pair is involved. In order to observe the examples of this formation in Turkish, the use of canonical pairs determined in accordance with the coexistence hypothesis are examined in Turkish Natioanal Corpus (TNC) and a ancillary antonymy database was created. The organisations in which the pairs A and B ara located are considered as cognitive contstructions and these constructions are classified. In the study is also determined the semantic productivity of ancillary pairs and typology of relations between the concepts forming these pairs. Within this framework, It seems that ancillary pairs are formed by nouns and verbs, although the canonical antonyms are typically made up of adjectives. At the same time, it has been shown that the examples of ancillary antonyms established with concepts belonging to different domains are based on both intellectual creativity and primitive oppositions. ÖZ: Bu çalışma, karşıt anlamlılığın söylemsel gerçekleşme boyutunda gözlemlenen ve tüm dillerde yaygın biçimde görüldüğü varsayılan bağımlı karşıt anlamlılık işlevinin Türkçedeki görünümünü betimlemeyi ve kuralsız ilişkilerin belirlenmesinde yöntemsel bir araç oluşturmayı amaçlamaktadır. Bağımlı karşıtlıklar (B-çifti), bir kurallı çiftin (A-çifti) anlamsal karşıtlık gücüne bağlı olarak, bu çiftin yer aldığı tümce ya da söylem biriminde oluşmaktadır. Bu oluşumun Türkçedeki örneklerini gözlemlemek amacıyla, eş-kullanım varsayımına göre belirlenmiş kurallı çiftlerin bağlam içindeki kullanımlarının Türkçe Ulusal Derlem'de (TUD) sorgulaması yapılmış ve bağımlı çiftleri içeren bir veri tabanı oluşturulmuştur. A ve B çiftlerinin yer aldığı yapılar birer bilişsel kurulum (K) olarak değerlendirilmiş ve bunların sınıflaması yapılmıştır. Çalışmada bağımlı çiftlerin anlamsal üretkenliği ve çifti oluşturan kavramlar arasındaki ilişkilerin tipolojisi de belirlenmiştir. Bu bağlamda kurallı çiftlerin tipik olarak sıfatlardan oluşmasına karşın, bağımlı çiftlerin ad ve eylemlerle kurulduğu görülmektedir. Aynı zamanda bağımlı çiftlerin faklı bilgi alanlarına ait kavramlarla kurulduğu örneklerin hem düşünsel yaratıcılık hem de ilkel karşıtlıkların kalıtımıyla oluştuğu gösterilmiştir. Anahtar Sözcükler: karşıt anlamlılık, bağlam içi karşıt anlamlılık, bağımlı karşıt anlamlılık * Bu çalışma 12-13 Mayıs 2017 tarihlerinde Eskişehir Anadolu Üniversitesi'nde düzenlenen 31. Ulusal Dilbilim Kurultayı'nda sunulmuş olan bildirinin genişletilmiş biçimidir..
Genel anlamda sözlüklerin içeriği üç temel bileşenden oluşur: tanımlanan sözlükbirimler, tanımlar... more Genel anlamda sözlüklerin içeriği üç temel bileşenden oluşur: tanımlanan sözlükbirimler, tanımlar ve sözlükbirimler arasındaki sözcüksel-anlamsal ilişkiler. Bunlardan üçüncüsü, sözlüklerin kullanıma yönelik boyutunun ötesinde, söz konusu dilin sözlükçesinin önemli bir bölümüdür. Geleneksel çerçevede yapısal anlam ilişkileri ulamında yer alan sözcüksel-anlamsal ilişkiler Princeton Üniversitesi'nde C.Felbaum tarafından geliştirilen WordNet projesi ile yeni bir görünüm kazanmıştır. WordNet, sözcüklerin başta eş-anlam kümeleri (synset) olmak üzere karşıt anlamlılık, sözcük ailesi, parça-bütün ilişkisi ve alt/üst anlamlılık ilişkileri içinde sunulduğu bir elektronik sözlük projesidir. Dünyada tek dilli ve çok dilli olmak üzere 75 civarında sözcük ağı projesi bulunmasına karşın, bazı yarıda kalmış girişimler ve Türkçe sözcük ağının yazılımsal araçlarının geliştirilmesine yönelik çalışmalar dışında Türkçe için böyle bir çalışma yapılmamıştır. Günümüzde bilgisayar teknolojisinin doğal dil çalışmalarındaki en etkili kullanım alanlarından biri olan sözcük ağları, bilgiişlem aşamasından önce ilgili dilin sözcüklerine ilişkin yapılandırılmış bir sözlüksel veri tabanını gerektirmektedir. Eş anlamlılık, karşıt anlamlılık ve alt/üst anlamlılığı içeren dizisel ilişkilerin yanı sıra, eş-dizimlilik ve anlam ezgisi gibi dizimsel ilişkiler de sözlüksel veri tabanlarını oluşturur. Bu çalışmada Türkçenin sözcük ağının oluşturabilmesi için gerekli olan sözlüksel veri tabanının alt/üst anlamlılık bileşeni üzerinde durulmakta ve Güncel Türkçe Sözlük'te (GTS) tanım içeriği olarak sunulan sıralıdüzen ilişkilerinin genel görünümünün belirlenmesi amaçlanmaktadır. Bu çerçevede ad, eylem ve sıfat türü sözcükler için sunulan sıralıdüzen ilişkileri örneklerle ve WordNet ile karşılaştırılarak incelenmekte ve sözlüğün bu açıdan yapısının betimlemesi yapılmaktadır. Ön bulgu olarak, genel kullanıma yönelik bir sözlük olduğu için GTS'de sözcüksel-anlamsal ilişkilerin belirli bir düzen içinde yer almadığı söylenebilir. Sözcük türlerinin her biri için bu açıdan farklı sorunlar söz konusudur. Bir bölümü sözlük yapısının yeniden düzenlenmesi ile aşılabilecek bu sorunların bir bölümü ise daha geniş çerçeveli çalışmaların yapılmasını gerektirmektedir. Örneğin pek çok ad türü sözcüğün uzak üst anlamlı ile tanımlanmış olması sözlük yapısını ilgilendirirken, sıfat ve eylem türü sözcüklerin üst anlamlıları konusunda hem dilbilimsel hem de varlıkbilimsel belirlemelerin yapılması gerekmektedir. Bunun yanı sıra, aynı üst anlamlı sözcük altında toplanan sözcüklerin bir eş-alt anlamlı kümesi oluşturduğu düşünüldüğünde söz konusu ilişkinin sözcük ağının oluşturulmasındaki önemi daha da belirginleşecektir.
Ad öbekleri içinde niteleyici konumundaki sıfatların dizilimine ilişkin sınırlılıklar (SDS) dille... more Ad öbekleri içinde niteleyici konumundaki sıfatların dizilimine ilişkin sınırlılıklar (SDS) diller arası ve dillere özgü olmak üzere değerlendirilebilir. Alanyazındaki kimi çalışmalarda evrensel SDS'den söz edilmekle birlikte bunun sınırlılık ve eğilim olmak üzere dillere özgü görünümleri de bulunmaktadır. SDS belirleme çalışmaları sıfat sözlüksel ulamına sahip olan dillerde sıfatların belirtisiz üst anlamlı terimler altında sınıflandırılmasına dayanmaktadır. Birinci düzey SDS gösterici, yan tümce, belirsiz tanımlık, niceleyi ve niteleyici öğelerin dizilimini incelerken, ikinci düzey SDS niteleyici sıfatların iç dizilimine yöneliktir. Türkçenin niteleyici sıfatlarının öbek içi dizilimini genel olarak belirlemeyi amaçlayan bu çalışma Türkçe Ulusal Derlem (TUD) deneme sürümünden elde edilen bir veri tabanına dayanmaktadır. Önceki çalışmalardan farklı olarak sıfatların kesintisiz diziliminin yanı sıra bağlaçlı /eş-güdümlü yapıların da incelendiği çalışmada SDS açısından Türkçenin görünümü betimlenmektedir. Kesintisiz dizilimlerde öbeklerdeki niteleyici sıfat sayısının genellikle ikiden fazla olmaması ve ikinci sıfatın sınıflayıcı olduğu durumlarda baş adın bu sıfatla bileşik yapı özelliği sunmasının, bu tür öbeklerdeki SDS'yi belirlemeyi güçleştirdiğine vurgu yapılmaktadır. Betimleyici sıfat diziliminde ise kimi güçlü eğilimler dışında bir sınırlılık görülmemektedir. Buna karşın bağlaçlı dizilimlerde sıfatların konumlarına ilişkin daha belirgin sınırlılıklardan söz edilebilmektedir.
Sözcüksel-anlamsal ilişkiler içinde bilişsel olarak dilde kökleşmiş doğası (Murphy 2003: 169) ile... more Sözcüksel-anlamsal ilişkiler içinde bilişsel olarak dilde kökleşmiş doğası (Murphy 2003: 169) ile diğer diğer ilişkilere göre daha ayrıcalıklı bir konumu olan (Cruse 2000: 167) karşıt anlamlılığa ilişkin geleneksel anlambilimdeki dizgesel tür sınıflamaları ve bu ilişkinin anlamsal doğası üzerine yapılan çalışmalara (Lyons 1977, Lehrer and son yıllarda bilişsel boyutta ve dil kullanım düzlemindeki görünümlere odaklanan çalışmalar da eklenmeye başlamıştır. Alayazında birbirine eklemlenen bu çalışmaların hem hareket noktası hem de vardığı sonuç, sözcüksel karşıtlığın insan düşüncesinin temeli olması ve söylem yapısının oluşumunda belirleyici rol oynamasıdır. Bu çerçevede Deese (1965) ve Clark (1970)'ın yaptığı sözcük çağrışım testleri bu konuya ilişkin yeni yönelimlerin başlangıç noktaları olarak kabul edilebilir. Bu çalışmaların sonucunda çağrışım düzleminde birbirine en güçlü biçimde bağlı sözcüklerin karşıt anlamlı sözcükler olduğu sonucuna varılmıştır. Ancak bu çağrışım ilişkisi tüm karşıt anlamlı sözcük çiftleri için aynı güçte değildir. Örneğin Türkçede ıslak ve kuru arasındaki çağrışımın kuru ve yaş arasındaki çağrışımdan daha güçlü olduğu söylenebilir. Hermann vd. (1986) tarafından yapılan bir başka deneysel çalışmada katılımcılara bu kez doğrudan yüz adet karşıt anlamlı çifti verilmiş ve bunları güçlü, daha az güçlü ve zayıf olmaları bakımından 1 ile 5 arasında puanlamaları istenmiştir. (Deese 1965), ve (Herman vd.1986) birlikte değerlendirildiğinde karşıt anlamlı sözcüklerin sözlükçedeki ilişkilerinin güçlüden zayıfa doğru bir derecelenme biçiminde olduğu görülmektedir. Ruhbilim alanında yapılan bu çalışmaların sonuçları karşıt anlamlılığa dilbilim çerçevesinde de yeni bir bakış kazandırmıştır. Charles ve Miller (1989) sözcüksel çağrışım düzlemindeki güçlü ilişkinin dilin kullanım düzleminde de var olduğunu, sıfatların karşıtlarıyla birlikte öğrenilmesinin, bunların, aynı tümcede beklenenden daha sık birlikte yer almalarından kaynaklandığı ileri sürmüşlerdir. "Eş-kullanım" olarak bilinen
Bilişsel olarak dilde kökleşmiş doğası (Murphy 2003: 169) ile diğer sözcüksel-anlamsal ilişkilere... more Bilişsel olarak dilde kökleşmiş doğası (Murphy 2003: 169) ile diğer sözcüksel-anlamsal ilişkilere göre daha ayrıcalıklı bir konumu olan (Cruse 2000: 167) karşıt anlamlılığa ilişkin geleneksel anlambilimdeki dizgesel tür sınıflamaları ve bu ilişkinin anlamsal doğası üzerine yapılan çalışmalara (Lyons 1977, Lehrer and son yıllarda bilişsel boyutta ve dil kullanım düzlemindeki görünümlere odaklanan çalışmalar da eklenmektedir. Bu çerçevede ) ve Clark (1970'ın yaptığı sözcük çağrışım testleri bu konuya ilişkin yeni yönelimlerin başlangıç noktaları olarak kabul edilebilir. Bu çalışmalar, çağrışım düzleminde birbirine en güçlü biçimde bağlı sözcüklerin karşıt anlamlılar olduğunu göstermiştir. Ruhbilim alanında yapılan bu çalışmaların sonuçları karşıt anlamlılığa dilbilim çerçevesinde de yeni bir bakış kazandırmıştır. Charles ve Miller (1989) sözcüksel çağrışım düzlemindeki güçlü ilişkinin dilin kullanım düzleminde de var olduğunu, sıfatların karşıtlarıyla birlikte öğrenilmesinin, bunların, aynı tümcede beklenenden daha sık birlikte yer almalarından kaynaklandığını ileri sürmüşlerdir. Eş-kullanım (co-occurrence) olarak anılan bu varsayıma göre, sözcüklerin seçkisiz bir düzenle dağıldığı derlemlerde gözlemlenen birlikte kullanımın nedeni, bu sözcükler arasındaki güçlü çağrışım ilişkisidir. Justeson ve Katz (1991) eş-kullanım varsayımını destekledikleri çalışmada bu eş kullanımların düzenli sözdizimsel örüntüler sergilediğini de ortaya koymuşlardır. Charles ve ve Justeson ve Katz'ın (1991) çalışmaları, karşıt anlamlı sıfatlar arasındaki eş-kullanım ilişkisini göstermenin ötesinde, karşıt anlamlılıkla ilgili kurallılık (canonicity) ve kuralsızlık (non-canonicity) kavramlarının da geliştirilmesini sağlar. Buna göre, karşıt anlamlı sıfatların aynı tümcede birlikte yer alması için beklenen ve gözlemlenen sıklık arasındaki oran büyükten küçüğe doğru sıralandığında karşıt anlamlılık için de kurallıdan kuralsıza doğru bir derecelenme söz konusu olur. Kuralllık, karşıt anlamlıların hem anlamsal olarak ilişkili olma derecesi hem de karşıt anlamlı sözcüklerin bir çift olarak dildeki uzlaşımsallık derecesidir.
Bu çalışmanın amacı türetimsel oluşum süreçlerinden ekleme ve bileşmenin bir arada görüldüğü bire... more Bu çalışmanın amacı türetimsel oluşum süreçlerinden ekleme ve bileşmenin bir arada görüldüğü bireşim-ötesi (parasynthetic) bileşiklerin Türkçedeki görünümü betimlemektir. Pek çok dilde olduğu gibi Türkçede de mavi gözlü, gibi yapılar üreten bireşim-ötesi bileşiklerde oluşum öncesi tabanların sözlükselliği ve bileşmenin bir belirticisinin olup olmadığı başlıca ilgi ve araştırma konularıdır. Çalışmanın kuramsal temelini (Melloni ve Bisetto, 2008)’deki bireşim-ötesi bileşik betimleme ve tipolojisi, (Uzun, 1994)’te önerilen varsayımsal taban yaklaşımı ve (Ralli, 2008)’in Türkçeye de yer vererek belirlediği bileşik-belirtici (compound marker) biçimbirim ulamı oluşturmaktadır. Bu çerçevede Türkçe bireşim-ötesi bileşiklerin varsayımsal taban yaklaşımıyla çözümlenebileceği ve {-lI} ekinin bir bileşik belirtici olarak değerlendirilebileceği savunulmaktadır.
Çalışmada öncelikle Güncel Türkçe Sözlük’te (GTS) yer verilen ve {-lI} eki ile oluşmuş tüm sıfatların derlem Türkçe Ulusal Derlem’de (TUD) denetimi yapılarak bunlardan hangilerinin bağımsız, hangilerinin bireşim-ötesi bileşiklerde kurucu varsayımsal-taban ve hangilerinin her iki işlevle birlikte kullanıldığı belirlenmektedir. Bu üç kullanım arasındaki farklar, eklenme öncesi taban adın anlamsal/göndergesel özellikleri açısından değerlendirilmektedir. Buna göre, {-lI} eki ile türetilmiş ve (GTS)’de yer alan sıfatların derlem sorgusuna ilişkin veriler, bu ekin ürettiği sıfatların bir bölümünün Türkçede bireşim-ötesi bileşiklerde varsayımsal tabanın bir parçası olmak dışında bağımsız kullanımının olmadığını göstermektedir. Ayrıca alanyazında geçen mavi gözlü, uzun boylu gibi yapıların dışında, İngiliz asıllı gibi varsayımsal tabanın (?İngiliz asıl) dilbilgiselliğinin kuşkulu olduğu örnekler de Türkçede kullanılmaktadır.
Kaynakça
Ackema, Peter & Ad Neeleman (2004) Beyond morphology: interface conditions on word formation. Oxford, University press
Aksan, Y. et al. (2012). Construction of the Turkish National Corpus (TNC). In Proceedings of the Eight International Conference on Language Resources and Evaluation (LREC 2012). İstanbul. Turkiye. http://www.lrec-conf.org/proceedings/lrec2012/papers.html
Aslan, E. & A. Altan. (2006). The Role of -(s)I in Turkish Indefinite Noun Compounds. Dil Dergisi 131: 57-76.
Bauer, L. (2001). Morphological Productivity. Cambridge: Cambridge University Press
Bisetto, A&Melloni, C.(2008). Parasynthetic Compounding. Lingue e Linguaggio. January 2008
Bisetto, A., and Scalise, S. (2005) The Classification of Compounds. Lingue e Linguaggio, 2, pp. 319-332
Booij, G. (2005/a) Compounding and derivation: evidence for Construction Morphology. In Wolfang U. Dressler et al. (eds.) Morphology and Its Demarcation, Selected papers from the 11th Morphology Meeting, Vienna, February 2004, Amsterdam/Philadelphia: John Benjamins, pp. 109-132.
Booij, G. (2005/b) The Grammar of Words: An introduction to linguistic morphology. Oxford, Oxford University Press.
Crocco Galèas, G. (2003). Compound adjectives in English: the type lion-hearted and goodnatured.Studi Italiani di Linguistica Teorica e Applicata 32, 31-43.
Dressler, W.U. (2006). Compound Types. (In Eds.) Gary Libben and Gonia Jarema. The Representation and Processing of Compound Words. New York: Oxford University Press.
Goldberg A. & Farrel A. (2001) The pragmatics of obligatory adjuncts. Language, 77: pp. 798-814.
Göksel, A. & Kerslake, C. (2005): Turkish: A Comprehensive Grammar. London: Routledge.
Lieber, R. (1983) Argument Linking and Compounding in English. Linguistic Inquiry, 14. pp. 251-286
Ralli, A.(2008) Compound Markers and Parametric Variation. Language Typology and Universals. 61: 19-38
Selkirk, E. (1982). The Syntax of Words. Cambridge, MA.: MIT Press.
Uzun, N.E.(1994) Türkçede Bileşiğin Biçimlenişi: Varsayımsal Taban Yaklaşımıyla Yeni Bir Sınıflama. Dilbilim Araştırmaları (1994), ss.128-140
Uzun, N.E.(1998). Türkçede Olası Eylemcil Bileşikler. Doğan Aksan Armağanı (ayrı basım). Ankara: Ankara Üniversitesi Basımevi