Muhammet Koçak | Gazi University (original) (raw)
Papers by Muhammet Koçak
Gunumuzde yazili ve gorsel basinin haber verme ve bilgilendirme olarak ustlendigi gorev buyuk one... more Gunumuzde yazili ve gorsel basinin haber verme ve bilgilendirme olarak ustlendigi gorev buyuk onem tasimaktadir. Haberin aliciya dogrudan ve nesnel bir sekilde ulasmasi icin haber programlarinin uymasi gereken belli kurallar vardir. Calismada bu kurallar esas alinarak Turkiye’deki ve Almanya'daki devlet kanallari karsilastirilmistir. Bu baglamda devlet kanallari olan TRT ve ARD’nin ana haber bultenleri gerek teknik konular, gerekse kullanilan dil, muzik, kiyafet vb. konularda karsilastirilmis, Turk ve Alman kanallarinda haber spikeri olmak icin hangi kosullara sahip olmak gerektigi uzerinde durulmustur. Her iki kanalin ornek olarak alinan birer haber bulteni karsilastirilarak toplumlarin ne tur haberlere daha cok ilgi gosterdikleri belirlenmeye calisilarak bir sonuca varilmistir.
“Miktar” – olculer ve boyutlar, sayilar ve nitelikler, vakit ve ufkun sinirlarini kapsayan dunyan... more “Miktar” – olculer ve boyutlar, sayilar ve nitelikler, vakit ve ufkun sinirlarini kapsayan dunyanin cok kapsamli kategorilerinden biridir. O dogadaki nesneler ve olgularla ilgili bir deger olmakla birlikte, insanoglunun idrakinde nesnenin dildeki miktarsal bicimi (molserlik beyne) olarak dil ogelerine, dilsel yapiya donusmustur. Tabiat ile dilin gizemli iliskisi burada gorulmektedir. Bu yuzden farkli dillerdeki “miktar” kategorilerini dil ici ve diller arasi karsilastirmali arastirmalar bircok dilin sirlarini acmaya imkân verir. Dilin tarihsel katmanlarindaki bunun gibi sirlar dillerin genetik akrabaligini, hatta halklarin akrabaligini gosterir. Bu makale “miktar” kategorisini bu maksatla ele almayi amaclamaktadir. Dilde miktar semantigini vermenin yontemleri coktur. Sentaktik derece dilde en yavas degisen katman oldugu icin, makalede miktar semantigini vermenin uc parcaciktan olusan sentaktik yontemi sentaktik arketip olarak ele alinacaktir. Hem bu sentaktik yontemin bircok dillere ortak oldugunu gosterilmeye calisilacaktir. Miktar semantigini vermenin bu sentaktik yontemi “miktarsal yapi” (molserlik konstruktsiya) olarak adlandirilip, onun yapisal ozellikleri, miktar semantigini vermedeki baska sentaktik yontemlerden farkliligi, her parcanin leksik-gramatikal islevi arastirmanin temelini olusturacaktir. Bununla birlikte, miktarsal yapi Avrasya bolgesinde eski donemlerden beri beraber gelisip, etkilesim halinde olmaya devam eden Kazak, Turk, eski Turk, Rus, Cin, Ingiliz dillerinin materyalleri esasinda karsilastirmali olarak arastirilacaktir. Karsilastirma sonucunda miktar semantigini vermenin bu yapisi soz konusu dillerin hepsinde benzerlik gosterdigi belirtilecektir. Miktarsal yapi en eski sentaktik arketip, soz konusu dillerin ise ayni kokten gelen akraba diller oldugu sonucuna varilacaktir. Anahtar sozcukler: “miktar” kategorisi, miktarsal yapi, dillerin akrabaligi, dilin tarihi katmani, Kazak dili. Abstract: “Quantity” – measures and dimensions, numbers and attributes, are one of the most comprehensive categories in the world, covering the limits of time and horizon. Although it is a value related to the objects and phenomena in nature, the quantitative form of the object in the language in the realization of the human being has turned into language elements, linguistic structure. The mysterious relationship between nature and language is seen here. For this reason, comparative studies of “quantity” categories in different languages in both languages allow to open the secrets of many languages. Such secrets in the historical layers of language show the genetic kinship of languages, even the kinship of peoples. This article aims to address the “quantity” category for this purpose. There are many ways to give the semantics of quantity in the language. Since the syntactic is the slowest changing layer in the language, the syntactic method of giving the quantity semantics in the article will be dealt with as the syntactic archetype. In addition, this syntactic method will be tried to be shown to be common in many languages. This syntactic method of quantifying the quantity semantics is called “quantifiable structure” and its structural properties, the difference between other syntactic methods in quantifying the quantity semantics, will constitute the basis of the study of the lexical-geometric function of each part. However, the material of Kazakh, Turkish, old Turkish, Russian, Chinese and English, which have developed together in the Eurasian region since ancient times, will be studied comparatively. As a result of the comparison, it will be stated that this structure of giving the semantics of quantity is similar in all of these languages. It will be concluded that the quantitative structure is the oldest syntactic archetypes and that these languages are the same stem-related languages. Keywords: “quantity” category, quantity structure, relationship of languages, historical layer of language, Kazakh language.
Toplumların hayatında belirli kavram ve varlıklar aracılığıyla duygu ve düĢüncelerin ifade edilme... more Toplumların hayatında belirli kavram ve varlıklar aracılığıyla duygu ve düĢüncelerin ifade edilmesi oldukça yaygındır. Ġnanç ve benzetme eksenlerinde kullanılan varlıklar toplumsal çağrıĢımlardan yararlanılarak ortak benzetme yönü kullanılarak anlatımın zengin ve etkili kılınmasına hizmet etmektedir. Bu çağrıĢıma hizmet eden nesneler arasında hayvanlar da oldukça önemli bir yere sahip olmuĢtur. Bu hayvanlar arasında gücü temsil eden aslan, kurnazlığı temsil eden tilki, Ģansı temsil eden balık ise, köleliği ve karakter zafiyetini temsil etmek gayesi ile köpek kullanılmıĢtır. Bu çalıĢmada köpek sözcüğünün kullanıldığı deyimlerin Türkçe ve Almancadaki çağrıĢımı üzerinde durulmuĢ, karĢıladıkları anlamlardan yola çıkılarak toplumsal çıkarımlar hakkında kıyaslama yapılmaya çalıĢılmıĢtır.
Zusammenfassung Die vorliegende Arbeit geht darauf ein, dass deutsche und türkische grammatische ... more Zusammenfassung Die vorliegende Arbeit geht darauf ein, dass deutsche und türkische grammatische Strukturen einander nicht entsprechen, d.h. voneinander stark abweichen und sich deswegen besondere Schwierigkeiten im Unterricht des Deutschen als Fremdsprache für Sprecher des Türkischen ergeben. Die Wiedergabe der deutschen grammatischen Formen erfolgt also im Türkischen durch jeweils verschiedene Konstruktionen. Es werden hier Fallbeispiele im Deutschen und deren Äquivalente im Türkischen analysiert. Ergebnisse der Analyse von Beispieltexten werden miteinander verglichen und Kontraste und Gemeinsamkeiten in beiden Sprachen festgestellt und beschrieben sowie unterrichtspraktische Vorschläge zur Behebung der beim Lernen auftretenden möglichen Schwierigkeiten angeboten. Schlüsselwörter: Kontrastive Linguistik, Deutsch als Fremdsprache, Deutsche Grammatik, Türkische Grammatik TÜRK ÖĞRENCİLERİN ALMANCA ÖĞRENİRKEN DİLBİLGİSEL AÇIDAN KARŞILAŞTIKLARI ZORLUKLAR Öz Bu araştırma Almanca ve Türkçedeki dilbilgisi yapılarının birbirine uymadığı, hatta oldukça farklı olmalarından dolayı Almanca öğrenen Türkler için özellikle zorluklar doğurduğu konu edilmektedir. Almanca dilbilgisi biçimlerinin Türkçedeki karşılıkları genellikle farklı yapılarla karşılık bulmaktadır. Bu çalışmada Almancadan seçilen örnekler ve bunların Türkçedeki eşdeğerlikleri analiz edilmiştir. Örnek metinlerin analizleri sonucu her iki dilde ortaya çıkan farklılıklar ve benzerlikler tespit edilmiş ve ortaya konmuştur. Öğrenme esnasında ortaya çıkma olasılığı olan zorlukların giderilmesi için ders uygulama önerileri önerilmiştir. 1. Einführung Deutsch und Türkisch sind von der Sprachtypologie her nicht deckungsgleich. Die erstgenannte Sprache hat in ihrer Morphologie überwiegend Stammflexion (Ablaut / Umlaut) und ist als eher flektierend (beugend) zu bezeichnen, sodass die Affixe weitgehend verschmolzen sind und auch innere Beugung vorkommt. Im Nominalbereich werden vier Kasus (Nominativ, Genitiv, Dativ, Akkusativ) und zwei Numeri (Singular, Plural) unterschieden. Die Flexionsformen adnominaler Attribute (Artikel, Adjektive) werden im Singular außerdem durch das Genus der Bezugssubstantive (Maskulinum, Femininum, Neutrum) bestimmt. Des Weiteren verfügt das Deutsche über ein System von Determinativen, die in Genus und Numerus mit dem Kopf der Nominalphrase korrespondieren; die Nominalphrasen sind in der Regel numerusmarkiert, und es besteht eine Numeruskongruenz zwischen Subjekt und finitem Verb (Schwenk, 2010: 5). Das Türkische hingegen weist eine starke Tendenz zum agglutinierenden (anreihenden) Sprachbau auf, wobei die grammatischen Beziehungen sprachlicher Elemente vorwiegend durch gebundene Morpheme, also synthetisch hergestellt und durch gleichbleibende Affixe ausgedrückt werden. Der Wortstamm bleibt zwar unberührt, jedoch werden an den Stamm der erweiterbaren Wörter entsprechende Morpheme angereiht, die der Wortbildung, der Deklination
Gazi Türkiyat, Güz 2012/11: 93-99 Özet: Bu araştırmada Almanya'da yaşayan Türkler ile ilgili yazı... more Gazi Türkiyat, Güz 2012/11: 93-99 Özet: Bu araştırmada Almanya'da yaşayan Türkler ile ilgili yazılmış olan ırkçı ve aşağılayıcı söylemler içeren fıkralar ele alınmıştır. Fıkra ve ırkçılık kavramları tanıtıldıktan sonra fıkralarla ilgili Alman internet sitelerinde yer alan bazı "Türk Fıkraları" Türkçeye çevrilerek aktarılmıştır. Diğer milletlerin aksine özellikle Türkler ile ilgili olan fıkraların Türkleri aşağılayan, hırsız, bakımsız ve pis olarak gösteren unsurlar barındırdığı tespit edilmiştir. Asıl amacı eğlendirmek ve düşündürmek olan fıkraların ırkçılığa alet edildiği ve bunun hoş görülecek bir yanının olmadığı sonucuna varılmıştır. Abstract: In this research, jokes including racism and insulting expressions that were written about the Turks in Germany are examined. After introducing the terms of joke and racism, some 'Turkish jokes' in the German websites about jokes are reported by translating them into Turkish. It was ascertained that the jokes about Turkish people, on the contrary to other nations, involve elements insulting Turkish people and showing them as thieves, neglected and dirtied people. It was concluded the jokes, the original purpose of which is to entertain and make people think, are racially abused and there is nothing enjoyable about this. Giriş Milliyetçilik ve ulusalcılık gibi kavramlarla sıkça karıştırılan ırkçılığın temeli, binlerce yıl öncesine dayanmaktadır. Kendinden başka ırklara yaşam hakkı tanımayan ırkçılığın dünyaya yaşattığı olumsuzluklara şöyle bir göz atacak olursak, insanlık açısından unutulmaz vahşet ve dramlara neden olduğunu görürüz. Cevizci (2000: 471), ırkçılığı "Bir halkın, bir grup insanın diğer halk ya da insanlardan farklı olmakla kalmayıp, aynı zamanda diğerlerinden fiziksel, entelektüel ya da ahlaki bakımdan daha iyi, daha güçlü, daha yüksek ya da daha yaratıcı olduğunu, bu üstünlüğün atalardan miras alınmış olan biyolojik farklılıklardan kaynaklandığını savunan anlayış" olarak tanımlamıştır. Tarihsel süreç içerisinde ırkçılık nedeniyle birçok devlet birbirine düşman olmuş ve sayısız savaşlar yaşanmıştır. Bunların neticesi ise her zaman kan ve gözyaşı olmuştur.
Gunumuzde yazili ve gorsel basinin haber verme ve bilgilendirme olarak ustlendigi gorev buyuk one... more Gunumuzde yazili ve gorsel basinin haber verme ve bilgilendirme olarak ustlendigi gorev buyuk onem tasimaktadir. Haberin aliciya dogrudan ve nesnel bir sekilde ulasmasi icin haber programlarinin uymasi gereken belli kurallar vardir. Calismada bu kurallar esas alinarak Turkiye’deki ve Almanya'daki devlet kanallari karsilastirilmistir. Bu baglamda devlet kanallari olan TRT ve ARD’nin ana haber bultenleri gerek teknik konular, gerekse kullanilan dil, muzik, kiyafet vb. konularda karsilastirilmis, Turk ve Alman kanallarinda haber spikeri olmak icin hangi kosullara sahip olmak gerektigi uzerinde durulmustur. Her iki kanalin ornek olarak alinan birer haber bulteni karsilastirilarak toplumlarin ne tur haberlere daha cok ilgi gosterdikleri belirlenmeye calisilarak bir sonuca varilmistir.
“Miktar” – olculer ve boyutlar, sayilar ve nitelikler, vakit ve ufkun sinirlarini kapsayan dunyan... more “Miktar” – olculer ve boyutlar, sayilar ve nitelikler, vakit ve ufkun sinirlarini kapsayan dunyanin cok kapsamli kategorilerinden biridir. O dogadaki nesneler ve olgularla ilgili bir deger olmakla birlikte, insanoglunun idrakinde nesnenin dildeki miktarsal bicimi (molserlik beyne) olarak dil ogelerine, dilsel yapiya donusmustur. Tabiat ile dilin gizemli iliskisi burada gorulmektedir. Bu yuzden farkli dillerdeki “miktar” kategorilerini dil ici ve diller arasi karsilastirmali arastirmalar bircok dilin sirlarini acmaya imkân verir. Dilin tarihsel katmanlarindaki bunun gibi sirlar dillerin genetik akrabaligini, hatta halklarin akrabaligini gosterir. Bu makale “miktar” kategorisini bu maksatla ele almayi amaclamaktadir. Dilde miktar semantigini vermenin yontemleri coktur. Sentaktik derece dilde en yavas degisen katman oldugu icin, makalede miktar semantigini vermenin uc parcaciktan olusan sentaktik yontemi sentaktik arketip olarak ele alinacaktir. Hem bu sentaktik yontemin bircok dillere ortak oldugunu gosterilmeye calisilacaktir. Miktar semantigini vermenin bu sentaktik yontemi “miktarsal yapi” (molserlik konstruktsiya) olarak adlandirilip, onun yapisal ozellikleri, miktar semantigini vermedeki baska sentaktik yontemlerden farkliligi, her parcanin leksik-gramatikal islevi arastirmanin temelini olusturacaktir. Bununla birlikte, miktarsal yapi Avrasya bolgesinde eski donemlerden beri beraber gelisip, etkilesim halinde olmaya devam eden Kazak, Turk, eski Turk, Rus, Cin, Ingiliz dillerinin materyalleri esasinda karsilastirmali olarak arastirilacaktir. Karsilastirma sonucunda miktar semantigini vermenin bu yapisi soz konusu dillerin hepsinde benzerlik gosterdigi belirtilecektir. Miktarsal yapi en eski sentaktik arketip, soz konusu dillerin ise ayni kokten gelen akraba diller oldugu sonucuna varilacaktir. Anahtar sozcukler: “miktar” kategorisi, miktarsal yapi, dillerin akrabaligi, dilin tarihi katmani, Kazak dili. Abstract: “Quantity” – measures and dimensions, numbers and attributes, are one of the most comprehensive categories in the world, covering the limits of time and horizon. Although it is a value related to the objects and phenomena in nature, the quantitative form of the object in the language in the realization of the human being has turned into language elements, linguistic structure. The mysterious relationship between nature and language is seen here. For this reason, comparative studies of “quantity” categories in different languages in both languages allow to open the secrets of many languages. Such secrets in the historical layers of language show the genetic kinship of languages, even the kinship of peoples. This article aims to address the “quantity” category for this purpose. There are many ways to give the semantics of quantity in the language. Since the syntactic is the slowest changing layer in the language, the syntactic method of giving the quantity semantics in the article will be dealt with as the syntactic archetype. In addition, this syntactic method will be tried to be shown to be common in many languages. This syntactic method of quantifying the quantity semantics is called “quantifiable structure” and its structural properties, the difference between other syntactic methods in quantifying the quantity semantics, will constitute the basis of the study of the lexical-geometric function of each part. However, the material of Kazakh, Turkish, old Turkish, Russian, Chinese and English, which have developed together in the Eurasian region since ancient times, will be studied comparatively. As a result of the comparison, it will be stated that this structure of giving the semantics of quantity is similar in all of these languages. It will be concluded that the quantitative structure is the oldest syntactic archetypes and that these languages are the same stem-related languages. Keywords: “quantity” category, quantity structure, relationship of languages, historical layer of language, Kazakh language.
Toplumların hayatında belirli kavram ve varlıklar aracılığıyla duygu ve düĢüncelerin ifade edilme... more Toplumların hayatında belirli kavram ve varlıklar aracılığıyla duygu ve düĢüncelerin ifade edilmesi oldukça yaygındır. Ġnanç ve benzetme eksenlerinde kullanılan varlıklar toplumsal çağrıĢımlardan yararlanılarak ortak benzetme yönü kullanılarak anlatımın zengin ve etkili kılınmasına hizmet etmektedir. Bu çağrıĢıma hizmet eden nesneler arasında hayvanlar da oldukça önemli bir yere sahip olmuĢtur. Bu hayvanlar arasında gücü temsil eden aslan, kurnazlığı temsil eden tilki, Ģansı temsil eden balık ise, köleliği ve karakter zafiyetini temsil etmek gayesi ile köpek kullanılmıĢtır. Bu çalıĢmada köpek sözcüğünün kullanıldığı deyimlerin Türkçe ve Almancadaki çağrıĢımı üzerinde durulmuĢ, karĢıladıkları anlamlardan yola çıkılarak toplumsal çıkarımlar hakkında kıyaslama yapılmaya çalıĢılmıĢtır.
Zusammenfassung Die vorliegende Arbeit geht darauf ein, dass deutsche und türkische grammatische ... more Zusammenfassung Die vorliegende Arbeit geht darauf ein, dass deutsche und türkische grammatische Strukturen einander nicht entsprechen, d.h. voneinander stark abweichen und sich deswegen besondere Schwierigkeiten im Unterricht des Deutschen als Fremdsprache für Sprecher des Türkischen ergeben. Die Wiedergabe der deutschen grammatischen Formen erfolgt also im Türkischen durch jeweils verschiedene Konstruktionen. Es werden hier Fallbeispiele im Deutschen und deren Äquivalente im Türkischen analysiert. Ergebnisse der Analyse von Beispieltexten werden miteinander verglichen und Kontraste und Gemeinsamkeiten in beiden Sprachen festgestellt und beschrieben sowie unterrichtspraktische Vorschläge zur Behebung der beim Lernen auftretenden möglichen Schwierigkeiten angeboten. Schlüsselwörter: Kontrastive Linguistik, Deutsch als Fremdsprache, Deutsche Grammatik, Türkische Grammatik TÜRK ÖĞRENCİLERİN ALMANCA ÖĞRENİRKEN DİLBİLGİSEL AÇIDAN KARŞILAŞTIKLARI ZORLUKLAR Öz Bu araştırma Almanca ve Türkçedeki dilbilgisi yapılarının birbirine uymadığı, hatta oldukça farklı olmalarından dolayı Almanca öğrenen Türkler için özellikle zorluklar doğurduğu konu edilmektedir. Almanca dilbilgisi biçimlerinin Türkçedeki karşılıkları genellikle farklı yapılarla karşılık bulmaktadır. Bu çalışmada Almancadan seçilen örnekler ve bunların Türkçedeki eşdeğerlikleri analiz edilmiştir. Örnek metinlerin analizleri sonucu her iki dilde ortaya çıkan farklılıklar ve benzerlikler tespit edilmiş ve ortaya konmuştur. Öğrenme esnasında ortaya çıkma olasılığı olan zorlukların giderilmesi için ders uygulama önerileri önerilmiştir. 1. Einführung Deutsch und Türkisch sind von der Sprachtypologie her nicht deckungsgleich. Die erstgenannte Sprache hat in ihrer Morphologie überwiegend Stammflexion (Ablaut / Umlaut) und ist als eher flektierend (beugend) zu bezeichnen, sodass die Affixe weitgehend verschmolzen sind und auch innere Beugung vorkommt. Im Nominalbereich werden vier Kasus (Nominativ, Genitiv, Dativ, Akkusativ) und zwei Numeri (Singular, Plural) unterschieden. Die Flexionsformen adnominaler Attribute (Artikel, Adjektive) werden im Singular außerdem durch das Genus der Bezugssubstantive (Maskulinum, Femininum, Neutrum) bestimmt. Des Weiteren verfügt das Deutsche über ein System von Determinativen, die in Genus und Numerus mit dem Kopf der Nominalphrase korrespondieren; die Nominalphrasen sind in der Regel numerusmarkiert, und es besteht eine Numeruskongruenz zwischen Subjekt und finitem Verb (Schwenk, 2010: 5). Das Türkische hingegen weist eine starke Tendenz zum agglutinierenden (anreihenden) Sprachbau auf, wobei die grammatischen Beziehungen sprachlicher Elemente vorwiegend durch gebundene Morpheme, also synthetisch hergestellt und durch gleichbleibende Affixe ausgedrückt werden. Der Wortstamm bleibt zwar unberührt, jedoch werden an den Stamm der erweiterbaren Wörter entsprechende Morpheme angereiht, die der Wortbildung, der Deklination
Gazi Türkiyat, Güz 2012/11: 93-99 Özet: Bu araştırmada Almanya'da yaşayan Türkler ile ilgili yazı... more Gazi Türkiyat, Güz 2012/11: 93-99 Özet: Bu araştırmada Almanya'da yaşayan Türkler ile ilgili yazılmış olan ırkçı ve aşağılayıcı söylemler içeren fıkralar ele alınmıştır. Fıkra ve ırkçılık kavramları tanıtıldıktan sonra fıkralarla ilgili Alman internet sitelerinde yer alan bazı "Türk Fıkraları" Türkçeye çevrilerek aktarılmıştır. Diğer milletlerin aksine özellikle Türkler ile ilgili olan fıkraların Türkleri aşağılayan, hırsız, bakımsız ve pis olarak gösteren unsurlar barındırdığı tespit edilmiştir. Asıl amacı eğlendirmek ve düşündürmek olan fıkraların ırkçılığa alet edildiği ve bunun hoş görülecek bir yanının olmadığı sonucuna varılmıştır. Abstract: In this research, jokes including racism and insulting expressions that were written about the Turks in Germany are examined. After introducing the terms of joke and racism, some 'Turkish jokes' in the German websites about jokes are reported by translating them into Turkish. It was ascertained that the jokes about Turkish people, on the contrary to other nations, involve elements insulting Turkish people and showing them as thieves, neglected and dirtied people. It was concluded the jokes, the original purpose of which is to entertain and make people think, are racially abused and there is nothing enjoyable about this. Giriş Milliyetçilik ve ulusalcılık gibi kavramlarla sıkça karıştırılan ırkçılığın temeli, binlerce yıl öncesine dayanmaktadır. Kendinden başka ırklara yaşam hakkı tanımayan ırkçılığın dünyaya yaşattığı olumsuzluklara şöyle bir göz atacak olursak, insanlık açısından unutulmaz vahşet ve dramlara neden olduğunu görürüz. Cevizci (2000: 471), ırkçılığı "Bir halkın, bir grup insanın diğer halk ya da insanlardan farklı olmakla kalmayıp, aynı zamanda diğerlerinden fiziksel, entelektüel ya da ahlaki bakımdan daha iyi, daha güçlü, daha yüksek ya da daha yaratıcı olduğunu, bu üstünlüğün atalardan miras alınmış olan biyolojik farklılıklardan kaynaklandığını savunan anlayış" olarak tanımlamıştır. Tarihsel süreç içerisinde ırkçılık nedeniyle birçok devlet birbirine düşman olmuş ve sayısız savaşlar yaşanmıştır. Bunların neticesi ise her zaman kan ve gözyaşı olmuştur.