Mehmet Sait ŞAHİNALP | Harran University (original) (raw)
Papers by Mehmet Sait ŞAHİNALP
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2024
Öz Kırsal turizm, geleneksel turizm faaliyetlerine alternatif olarak özellikle son yıllarda önem ... more Öz
Kırsal turizm, geleneksel turizm faaliyetlerine alternatif olarak özellikle son yıllarda önem kazanan bir turizm aktivitesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Adından da anlaşılacağı üzere kırsal alanlarda sürdürülen bu faaliyet doğal turizm alanlarının en çok rağbet gördüğü yerlere karşılık gelmektedir. Kayseri ili sınırları dahilinde bulunan Yahyalı İlçesi, kırsal turizm çekicilikleri bakımından oldukça zengin bir yerdir. Çok eski zamanlardan itibaren farklı medeniyetlerce sahip olunan ilçe bu medeniyetlerden önemli izler taşımakla kalmayıp, akarsular, kanyonlar, ormanlar, dağlar, göller, yaban hayatı, şelaleler gibi doğal güzellikleri de bünyesinde barındırmaktadır. Bu çalışmanın amacı Yahyalı ilçesinin doğal özelliklerine göre kırsal turizm rotalarının belirlenmesidir. Böylece ilçenin doğal özellikleri özelinde olmak üzere, diğer kültürel ve tarihi özellikleri bakımından da kırsal turizm potansiyelinin harekete geçirilmesine, ilçenin turizm planlamalarına ve kırsal turizm planlaması literatürüne katkı sağlanmış olacaktır. Araştırma nitel yöntemlerle gerçekleştirilmiş olup, gezi-gözlem yöntemi, literatür analizi yöntemi ana yöntemleri oluşturmuştur. Yapılan alan çalışmaları sonucunda, ilçenin doğal özellikleri bağlamında 3 rota grubunda toplam 6 rota belirlenmiştir. Bunlar jeolojik-jeomorfolojik (dağ bisikletçiliği, doğa Yürüyüşü (hikking ve trekking)), biyocoğrafik ve hidrografik (Göl, Akarsu, Şelaleler) özelliklere göre belirlenen rotalardır.
Abstract
Rural tourism has emerged as an increasingly important tourism activity in recent years, servinh as
an alternative to traditional tourism activities. As the name suggests, this activity is carried out in rural areas, which correspond to the most sought-after natural tourism areas. Yahyalı District, located within the boundaries of Kayseri province, is a place rich in rural tourism attractions. Dating back to ancient times, the district not only bears significant traces of various civilizations but also encompasses natural beauties such as rivers, canyons,
forests, mountains, lakes, wildlife, and waterfalls. This study aims to determine rural tourism routes based on the natural characteristics of the Yahyalı district. Thus, focusing on the natural features of the district will contribute to the activation of rural tourism potential in terms of other cultural and historical features, as well as tourism planning in the district and rural tourism planning literature. The research was conducted using qualitative methods, with field trips, observations, and literature analysis as the main methods. As a result of the field studies, a total of 6 routes have been identified in 3 route groups based on the geological-geomorphological (mountain biking, nature hiking (hiking and trekking), biogeographical, and hydrographic (lakes, rivers, and waterfalls) characteristics of the district.
The Impact Of Logistics And Marketing Customer Service In E-Commerce For Freight Forwarding And International Transport, 2024
Purpose: The aim of the study is to present the importance of logistic and marketing customer ser... more Purpose: The aim of the study is to present the importance of logistic and marketing customer service in e-commerce on the example of the TSL industry. The subject of the study concerns the area related to enterprises in the transport, forwarding and logistics industries in Poland. Methodology: Survey research is the most popular method of social research, therefore, in order to obtain the data necessary to achieve the aim of the work, a research tool, a survey questionnaire, was used. Findings: A detailed analysis confirmed that logistics and marketing activities are a key element of business management, and are also a particularly important tool for competing on the e-commerce market and enabling contact with potential buyers. Originality/value: The publication covers the subject of impact of logistics and marketing customer service on e-commerce. Combining interdisciplinary research in the areas of management and quality science with economics and finance.
Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2024
ÖZ Dünyada ve Türkiye’de 2019 yılının sonlarında ortaya çıkan Covid-19 pandemisi birçok sosyo-... more ÖZ
Dünyada ve Türkiye’de 2019 yılının sonlarında ortaya çıkan Covid-19 pandemisi birçok
sosyo-ekonomik probleme yol açmıştır. Bu problemlerden biri de dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de 2021’de rekor düzeyde gerçekleşen boşanmalardır. Bu çalışma, Türkiye’de Covid-19 pandemisi sürecinde, kaba boşanma hızında meydana gelen değişimin nedenlerini ve dağılışını ortaya koyarak; Covid-19 pandemisi sürecinde boşanmalar açısından en olumsuz etkilenen illeri ortaya çıkarmayı hedeflemiştir. Araştırmanın temel kaynaklarını TÜİK boşanma ve nüfus verileri ile Adalet Bakanlığı’nın adli istatistikleri oluşturmuştur. Araştırmada karma araştırma yöntemi kullanılmış ve elde edilen veriler nitel ve nicel yöntemlerle analiz edilmiştir. Pandemi sürecinde ailelerin birlikte çok vakit geçirmesi, virüse yakalanma ve yakınlarını kaybetme endişesi, ekonomik olumsuzluklar, stres ve travmalar aile içi şiddete neden olmuştur. Resmi hizmetlerin 2020 yılında kısıtlanmasıyla boşanmalarda önemli bir düşüş; kısıtlamaların kaldırılması ile 2021 yılında ise bir boşanma patlaması yaşanmıştır. Açılamayan ve görülemeyen davaların 2020 yılında ertelenmesi, boşanmaya karar verme sürecinin 2021’e sarkması da 2021’deki artışta önemli bir rol oynamıştır. Pandemi döneminde Türkiye’de kaba boşanma hızı artmışsa da bu oranın yüksek ve az olduğu iller genel anlamda değişmemiştir. Ancak yıllık boşanma hızı artışı verileri pandemi döneminde boşanmalar bakımından en olumsuz etkilenen alanların Türkiye’nin doğu ve güneydoğusunda yer alan ve sosyo-ekonomik olarak gelişmemiş/az gelişmiş illerden
oluştuğunu göstermektedir.
ABSTRACT
The emergence of the COVID-19 pandemic in late 2019 has led to numerous socio-economic challenges globally and in Türkiye. One of these challenges is the record number of divorces in Türkiye in 2021, mirroring trends in many other countries. This study aimed to uncover the reasons behind the change in the crude divorce rate during the Covid-19 pandemic in Türkiye and to identify the provinces most adversely affected by the increase in divorces. The research relied on TURKSTAT divorce and population data as well as judicial statistics from the Ministry of Justice. A mixed research method, incorporating qualitative and quantitative analysis, was employed to evaluate the gathered data. Factors such as prolonged periods of family togetherness during the pandemic, fear of illness and loss, economic hardships, and psychological stress have contributed to increased instances of domestic violence and, subsequently, divorces. The strict limitations on official services led to a significant decrease in divorces in 2020; however, a surge in divorces occurred in 2021 following the lifting of restrictions. The backlog of cases from 2020 and the postponement of divorce proceedings to 2021 also played a significant role in the upsurge of divorces. Although the overall crude divorce rate increased in Türkiye during the pandemic, the distribution of high and low rates across provinces remained relatively unchanged. Nevertheless, the annual increase in divorce rates reveals that the socio-economically underdeveloped provinces in the East and Southeast of Türkiye were the most negatively impacted areas in terms of divorces during the pandemic period.
International SOCIAL SCIENCES STUDIES Journal, 2024
ÖZET Araştırmada Suriye kaynaklı zorunlu göçün Kilis şehrinde sağlık fonksiyonu ve fonksiyon ala... more ÖZET
Araştırmada Suriye kaynaklı zorunlu göçün Kilis şehrinde sağlık fonksiyonu ve fonksiyon alanlarına etkileri ele alınmıştır. Bu doğrultuda Kilis şehrinde bulunan resmi ve özel sağlık kurumları, sağlık personeli ve sağlık alanları incelenmiştir. İnceleme yapılırken 20 yıllık süreç (2002-2021 yılları arasında) 10 yıllık iki dönem (2002-2011 yılları arasında ve 2012-2021 yılları arasında) şeklinde ele alınmıştır. Araştırmada Suriye kaynaklı zorunlu göçün Kilis şehrinde sağlık fonksiyonu ve fonksiyon alanları üzerinde meydana getirdiği değişimleri ortaya koymak amaçlanmıştır. Araştırma Suriye kaynaklı zorunlu göçün Kilis şehrinde sağlık fonksiyonu ve fonksiyon alanlarına etkileri bağlamında mekânsal değişimi ortaya koyması açısından önem arz etmektedir. Araştırmada kaynak taraması ile elde edilen ve resmi kurum ve kuruluşlardan temin edilen nicel ve nitel veriler kullanılmıştır. Veri temin edilen resmi kurum ve kuruluşlar; T.C. Sağlık Bakanlığı,
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), T.C. Kilis Belediyesi, Kilis şehrinde bulunan sağlık kurumları ve 76 mahalle muhtarlığıdır. Bunun yanı sıra 2022 yılında Kilis şehrinde alan araştırması yapılmış ve bu doğrultuda mahalle muhtarlarıyla derinlemesine görüşme yapılarak veri temin edilmiştir. Araştırmada tarihsel yöntem, betimsel yöntem ve karşılaştırmalı analiz yöntemleri kullanılmıştır. Tarihsel yöntemle 2002-2021 yılları arasında Kilis şehrinde sağlık fonksiyonu ve fonksiyon alanları incelenmiş; betimsel yöntemle şehrin sağlık fonksiyonu ve fonksiyon alanlarının durum analizi yapılmış; karşılaştırmalı analiz yöntemiyle Suriye kaynaklı zorunlu göç öncesinde (2002-2011 yılları arasında) ve Suriye kaynaklı zorunlu göçle birlikte (2012-2021 yılları arasında) Kilis şehrinde sağlık fonksiyonu, fonksiyon alanları ve göç nedeniyle meydana gelen değişimler karşılaştırmalı şekilde ortaya konmuştur. Bu yöntemler coğrafya biliminin temel ilkeleri olan dağılış, nedensellik ve ilişki kurma ilkelerine bağlı kalınarak uygulanmıştır. Kilis şehrinde Suriye kaynaklı zorunlu göç öncesinde (2002-2011 yılları arasında) sağlık kurumları, sağlık personeli ve sağlık alanlarında artış görülmüştür. Bu artış Suriye kaynaklı zorunlu göçle birlikte (2012-2021 yılları arasında) hızla devam etmiştir. Ancak artışa rağmen Kilis şehrinde sağlık hizmetlerine erişim ve sağlık hizmetinden yeterli düzeyde yararlanma konusundaki sorunlar giderilememiştir. Sorunların çözümüne yönelik çalışmalar sürdürülmektedir.
ABSTRACT
In this study were discussed the effects of forced immigration from Syria on health function and function areas in the city of Kilis. In this regard were examined official and private health institutions, health personnel and health areas in the city of Kilis. In this study the 20-year period (between 2002-2021) was discussed as two 10-year periods (between 2002-2011 and between 2012-2021). The aim of this study is to reveal the changes brought about by the forced migration from Syria on the health function and functional areas in the city of Kilis. This study is important in terms of revealing the spatial changes in the context of the effects of forced migration from Syria on the health function and functional areas in the city of Kilis. In this study quantitative and qualitative data obtained through source scanning and obtained from official institutions and organizations were used. The official institutions and organizations from which data is provided; Ministry of Health, Turkish Statistical Institute (TUIK), Municipality of Kilis, health institutions in Kilis and 76 neighborhood headmen’s offices. In addition a field research was conducted in the city of Kilis in 2022 and in this regard data was obtained by in-depth interviews with neighborhood headmen. In this study were used historical methods, descriptive methods, and comparative analysis methods. Using the historical method was conducted on the health function and functional areas in the city of Kilis the period between 2002 and 2021; using the descriptive method was made a situation analysis of health function and function of the city; using the comparative analysis method were revealed comparatively before the forced migration from Syria (between 2002-2011) and with the forced migration from Syria (between 2012-2021) the health function, function areas and changes that occurred due to migration in the city of Kilis. These methods were applied by adhering to the principles of distribution, causality and establishing relationships which are the basic principles of Geography. Before the forced migration from Syria (between 2002-2011), an increase was observed in health institutions, health personnel, and health areas in the city of Kilis. This increase continued
rapidly with the forced migration from Syria (between 2012-2021). However despite the increase have not been resolved the problems regarding access to health services and adequate use of health services in the city of Kilis. Efforts for the solution of the problems are being continued.
Sanlıurfa sehrinde yasanan partikul madde kirliliginin topografik ve klimatik faktorler etkisinde incelenmesi (Investigation of particulate matter pollution in Şanlıurfa city under the influence of topographic and climatic factor), 2023
main source of pollution was identified as fossil fuel usage for domestic heating. The relationsh... more main source of pollution was identified as fossil fuel usage for domestic heating. The relationship between pollution and the topographic structure has a significant role in dispersion and settling, while climate and meteorological factors contribute by increasing fossil fuel consumption as temperatures drop, and the impact of wind is limited. During cloudy and rainy conditions, pollution tends to gather near the surface on cloudy days, unable to mix into the atmosphere, while particulate matter pollution during rainy days settles back to the ground as muddy precipitation. Human activities and natural factors are crucial influencers of particulate matter pollution.
DergiPark (Istanbul University), Sep 20, 2013
Osmanlı ve son olarak Türkiye Cumhuriyeti devletlerinin hâkimiyetinde kalmış ve bu kültürlerin et... more Osmanlı ve son olarak Türkiye Cumhuriyeti devletlerinin hâkimiyetinde kalmış ve bu kültürlerin etkisiyle şehirde birçok önemli yapılar inşa edilmiştir. Bu durum şehrin şekillenmesinde de önemli rol oynamıştır. Ayrıca, üç büyük dine mensup insanların bir arada yaşamaları da şehrin önemli bir kültürel mirasa sahip olmasına neden olmuştur. Şehirde başta tarihi eserler ve alanlar olmak üzere, kültürel fonksiyonun gerçekleştirildiği cami, kütüphane, müze, sinema, konferans salonları ile kültür ve sosyal merkezleri bulunmaktadır.
... Chıld, G. (1982) Tarihte Neler Oldu, (Çevirenler: Tuncay, M. Ve Şenel, A.), Alan Yayıncılık, ... more ... Chıld, G. (1982) Tarihte Neler Oldu, (Çevirenler: Tuncay, M. Ve Şenel, A.), Alan Yayıncılık, İstanbul. ... Türkçe-İngilizce), Ilısu Ve Karkamış Baraj Gölleri Altında Kalacak Akeolojik Kültür Varlıklarını Kurtarma Projesi 1998 Yılı Çalışmaları, (Derleyenler: Numan Tuna-Jean Öztürk), Odtü ...
DOAJ (DOAJ: Directory of Open Access Journals), Jun 1, 2009
DOAJ (DOAJ: Directory of Open Access Journals), Aug 1, 2019
Türk coğrafya dergisi, Sep 28, 2014
Trona, dunyada ABD, Turkiye, Cin, Meksika, Botswana ve Kenya gibi ulkelerde nadir bulunan bir mad... more Trona, dunyada ABD, Turkiye, Cin, Meksika, Botswana ve Kenya gibi ulkelerde nadir bulunan bir madendir. Dunyanin en buyuk Trona yatagi ABD’nin Wyoming eyaletindeki Green River Formasyonu’nda bulunmaktadir. Trona soda kulunun hammaddesidir. Soda kulu farkli endustri sektorlerinde ve yaygin kullanildigi icin ekonomik ve stratejik bir oneme sahiptir. Soda kulunun onemli bir kismi cam, geri kalani da kimya, kâgit ve seluloz, deterjan, tekstil, su ve yiyeceklerin arindirilmasi sanayilerinde kullanilmaktadir. Dogu Afrika’da magadi olarak bilinen Trona mineralleri, yemeklerin hazirlanmasinda ozellikle yumusatici olarak, ayrica ilac olarak da kullanilmaktadir. Turkiye’de toplam rezerv miktari yaklasik 900 milyon ton olan iki Trona yatagi (Beypazari ve Kazan) bulunmaktadir. Beypazari Trona yatagi, Beypazari ilce merkezinin 20 km kuzeybatisindadir ve 1979 yilinda bulunmus olup, 240 milyon tonluk bir rezerve sahiptir. Kazan Trona yatagi ise Ankara’nin 35 km kuzeybatisindadir ve 1998 yilinda bulunmus olup, 600 milyon tonun uzerinde bir rezerve sahiptir. Turkiye’de Trona madeni 1979 yilinda bulunmus olmasina ragmen henuz yararlanilamamaktadir. Fakat Beypazari ve Kazan Trona yataklarinin isletmeye acilmasiyla Turkiye onemli bir dogal kaynaktan yararlanmaya baslayacaktir. Beypazari ve Kazan Trona projelerinin bitimesiyle Turkiye, onemli bir soda kulu ihracatcisi olacak ve onemli bir ekonomik deger ortaya cikmis olacaktir. Anahtar Kelimeler: Trona, Soda Kulu, Magadi, Beypazari, Kazan.
Polis Bilimleri Dergisi, 2009
his study examines the spatial analysis of theft crimes in Şanlıurfa city and explores the distri... more his study examines the spatial analysis of theft crimes in Şanlıurfa city and explores the distribution of crimes and their causes. According to this study, northeast of the city and the central part, which is situated in Central Business District (CBD), are the areas where crimes are concentrated. However, the distribution of crimes can vary according to the types of theft. In fact, residential burglary has been seen most on the northeast part, robbery on the CBD and northeast, theft and from car on the other parts apart from CBD, especially on the edge parts of the city, larceny on the CBD, burglary from official institution on the edge parts of city. On the other hand, the offenders mostly reside on the southeast of the city. Urban land-use and the social-economic properties of the districts are effective in this distribution, In addition to this, income differences and worthwhile targets between the districts are caused the urban crime journey. Truly, as well as their own districts, the offenders commit crimes on the north parts of the city which targets are wealthy,
Gaziantep University Journal of Social Sciences, 2009
Gunumuzde turizm olgusu onemli bir endustri haline gelmistir. Şuphesiz bu endustrinin en onemli u... more Gunumuzde turizm olgusu onemli bir endustri haline gelmistir. Şuphesiz bu endustrinin en onemli uluslararasi aktorleri tur operatorleridir. Turkiye’ye yonelik turizm hareketinin yaklasik % 75’ni gerceklestiren tur operatorleri, Turkiye turizmi acisindan onemli bir misyon ustlenmektedirler. Bu anlamda ulkemize yonelik turlarin buyuk kismini organize eden, Almanya, Hollanda, Ingiltere ve ABD kaynakli tur operatorleri, kultur turlarini duzenleme noktasinda da onemli konumdadirlar. Bu ulkeler tarafindan Turkiye’ye yonelik kulturel turlar incelendiginde; turlarin agirlikli olarak, kitle turizmi bolgeleri veya onlarin yakin yorelerini kapsadigi gorulmektedir. Bu durumda denilebilir ki; kultur turlarinin kitle turizminin golgesinde kalmasi, Turkiye turizmini cesitlendirme politikasinin basariyla uygulanmasi engellemektedir. Makalede, Turkiye’deki kulturel cekiciliklerin yabanci tur operatorleri tarafindan nasil algilandigi, mekânin nasil kullanildigi ve daha genis anlamda uluslararasi olce...
Coğrafya Dergisi / Journal of Geography, 2022
ÖZ Yavaş şehir hareketi, küreselleşmenin dayattığı tek tip şehir modeline tepki olarak İtalya’da... more ÖZ
Yavaş şehir hareketi, küreselleşmenin dayattığı tek tip şehir modeline tepki olarak İtalya’da ortaya çıkmıştır. Sınırları Avrupa’yı aşan yavaş şehir hareketi 2022
itibariyle 32 ülkede 283 şehirde uygulamaya konulmuştur. Türkiye’de 2009’da Seferihisar’la başlayan yavaş şehir hareketi kısa sürede 22 şehre yayılmıştır.
Yavaş şehir unvanıyla birlikte Türkiye’deki yavaş şehirlerin birçoğunda önemli değişiklikler meydana gelmiştir. Çalışmanın amacı, yavaş şehir unvanıyla
şehirlerde gerçekleşen değişiklikler, sağladığı avantaj ve dezavantajlar ile bu değişimin şehir sakinleri tarafından ne şekilde algılandığını belirlemektir.
Çalışmanın evreni Türkiye’deki 22 yavaş şehir olup örneklemi ise farklı bölgelerdeki 7 yavaş şehirdir. Çalışmanın veri kaynaklarını basılı eserler, anketler, odak
grup görüşmeleri ve gözlemler oluşturmaktadır. Gözlemler ve anketlerden elde edilen nitel ve nicel veriler istatiksel yöntemlerle analiz edilmiştir.
Araştırmanın sonuçlarına göre: yavaş şehir felsefesi halka yeterince anlatılamamıştır ve bu süreç turizm odaklı ekonomik bir kalkınma aracı olarak
görülmektedir. Yerel halka göre “Yavaş Şehir” olmak kadın girişimciliğini ve istihdamını artırmış ve yerel ekonomiye olumlu katkı sağlamıştır. Öte yandan
yerel halk, yaşadıkları şehrin taşıma kapasitesinin üzerinde ziyaretçi ağırlaması nedeniyle başta trafik ve çevre kirliliği olmak üzere birçok sorunun ortaya
çıktığını da düşünmektedir. Ancak yerel halk tarafından ekonomik kazançlar nedeniyle bu tür olumsuzlukların göz ardı edildiği görülmektedir.
Anahtar kelimeler: Yavaş Şehir, Cittaslow, Yavaş Hareketi, Şehirleşme
ABSTRACT
The slow city movement emerged in Italy as a response to globalization. The CittaSlow movement has been implemented in 283 cities in 32 countries. The
CittaSlow movement appeared in Turkey with Seferihisar in 2009 and has since spread to 22 cities. Acquiring the Cittaslow title has caused notable changes
in Cittaslow cities in Turkey. The purpose of this study is to expose the changes that have occurred in cities that acquired the Cittaslow status. The objectives
of the research are to discover the advantages and disadvantages of the Cittaslow status and residents’ attitudes toward it. The universe of the study
comprises 22 Cittaslow cities in Turkey, with the sample group including seven Cittaslow cities in different regions. The study analyzed the qualitative and
quantitative data that were obtained from observations and questionnaires, according to principles of geography. According to the findings, the Cittaslow
philosophy has not been adequately clarified to the residents, who view this process to be aimed at tourism-oriented economic growth. Acquiring Cittaslow
status has provided favourablecontributions to the local economy and increased female entrepreneurship. According to the local people, traffic jams and
environmental pollution have also arisen due to hosting visitors beyond capacity. However, they ignore some of the adversities due to the economic gains.
Yavaş Şehirlerde Yaşayan Halkın “Yavaş Şehir” Statüsüne Bakışı, 2022
Along with globalization, cities have become living spaces where people work fast, live fast, con... more Along with globalization, cities have become living spaces where people work fast, live fast, consume more than they produce, and are not self-sufficient. Cities have turned into sites for people to move and work, rather than places where people live securely together. The idea of the unsustainability of the lifestylepromoted by popular culture has prevailed in people, and from this the slow movement started. The Cittaslow movement emerged for the first time in Italy in 1999 as a reaction to the uniform city model imposed by globalization with the intention of reducing its effects in every area. The Cittaslow movement has many purposes, such as maintaining sustainable urban development based on local resources, equalizing urban infrastructure services, providing spaces for city residents to have fun and rest, protecting the natural environment, promoting environmental attitudes among city residents, preserving the historical urban design, restoring historical buildings, emphasizing urban aesthetics, and promoting a culture of hospitality. Today, the borders of the Cittaslow movement have exceeded the European continent, with the number of member cities having increased to 283 in 32 countries as of 2022. The number of member cities soared in a short time in Turkey, which encountered the Cittaslow movement through the municipality of Seferihisar in 2009. Remarkable changes have occurred in most of the Cittaslow cities in Turkey once they gained Cittaslow city status.
This study purposes to discover the advantages, disadvantages, and transformations that emerged in Cittaslow cities upon receiving this title, as well as the residents’ attitudes toward these changes. In this regard, the main purpose of the study is to reveal whether the criteria to become a Cittaslow have been preserved over time, what kind of differences have emerged in Cittaslow cities in terms of before and after receiving the Cittaslow title, what positive or negative effects has this title had on cities, and how has it affected the perspectives of the local people. The universe of the study involves the 19 Cittaslow cities in Turkey as of 2022, with the sample of the study consisting of seven Cittaslow cities located in different geographical regions of Turkey. The reasons for selecting these seven Cittaslow cities from seven geographical regions of Turkey are to reflect the characteristics of the universe of the study and to reveal the differences in the geographical localities. The data sources of the study consist of printed works prepared in various scientific fields and the surveys, focus group interviews, and on-site observations that were applied in the research area. During the field study, surveys were conducted within the scope of research by handing questionnaires to the residents of these cities. The qualitative and quantitative data that were obtained from the on-site observations and surveys were analyzed according to the distribution, connection and casuality principles of geography in order to reach the results.
Having the Cittaslow status undoubtedly brings along some advantages and disadvantages. The research results have disclosed the Cittaslow philosophy to have not been adequately explained to the local people and the residents of the Cittaslow cities to view this process as a tool for tourism-oriented development. The revival of the tourism sector in the Cittaslow cities has created a public perception where the local people accepted the Cittaslow movement as an economic phenomenon. Although the Cittaslow status has not generally impacted the economic development of the Cittaslow cities in Turkey, many locals do think that it has increased the income levels of a particular segment of the local people. For instance, the local people in the cities of Seferihisar, Taraklı, and Halfeti think that the Cittaslow status has increased their income levels. According to the perspective of Cittaslow city inhabitants, the Cittaslow status has created an awareness among the local people about maintaining historical, touristic, and natural places, in addition to its significant contributions toward promoting these places. The inhabitants of Cittaslow cities also think that having this title has increased female employment and contributed to the local economy,
Being designated a Cittaslow city also has caused adverse effects in addition to the favourable ones. The Cittaslow movement was expected to offer a cleaner environment and living space with reduced environmental problems; however, this protection hasn’t been provided in cities that host too many visitors despite Cittaslow’s environmental policies. Moreover, some Cittaslow cities have opened up agricultural areas to construction. Local public opinions have also exposed traffic jams originating from hosting visitors beyond the city’s capacity to be a big problem. Being designated a Cittaslow city has impaired the traditional food and beverage culture in some cities such as Gökçeada, Halfeti, and Seferihisar. In other cities such as Vize and Yalvaç that attract relatively few tourists and possess a historical-cultural identity, the traditional food and beverage culture has not been affected adversely. Perşembe and Taraklı attract more tourists, however, and have tended toward being dominated by fast food. Meanwhile, many local people have ignored some of the downsides caused by the Cittaslow status due to the economic gains
Özet
Yavaş şehir hareketi, küreselleşmenin dayattığı tek tip şehir modeline tepki olarak İtalya'da ortaya çıkmıştır. Sınırları Avrupa'yı aşan yavaş şehir hareketi 2022 itibariyle 32 ülkede 283 şehirde uygulamaya konulmuştur. Türkiye'de 2009'da Seferihisar'la başlayan yavaş şehir hareketi kısa sürede 22 şehre yayılmıştır. Yavaş şehir unvanıyla birlikte Türkiye'deki yavaş şehirlerin birçoğunda önemli değişiklikler meydana gelmiştir. Çalışmanın amacı, yavaş şehir unvanıyla şehirlerde gerçekleşen değişiklikler, sağladığı avantaj ve dezavantajlar ile bu değişimin şehir sakinleri tarafından ne şekilde algılandığını belirlemektir. Çalışmanın evreni Türkiye'deki 22 yavaş şehir olup örneklemi ise farklı bölgelerdeki 7 yavaş şehirdir. Çalışmanın veri kaynaklarını basılı eserler, anketler, odak grup görüşmeleri ve gözlemler oluşturmaktadır. Gözlemler ve anketlerden elde edilen nitel ve nicel veriler istatiksel yöntemlerle analiz edilmiştir. Araştırmanın sonuçlarına göre: yavaş şehir felsefesi halka yeterince anlatılamamıştır ve bu süreç turizm odaklı ekonomik bir kalkınma aracı olarak görülmektedir. Yerel halka göre "Yavaş Şehir" olmak kadın girişimciliğini ve istihdamını artırmış ve yerel ekonomiye olumlu katkı sağlamıştır. Öte yandan yerel halk, yaşadıkları şehrin taşıma kapasitesinin üzerinde ziyaretçi ağırlaması nedeniyle başta trafik ve çevre kirliliği olmak üzere birçok sorunun ortaya çıktığını da düşünmektedir. Ancak yerel halk tarafından ekonomik kazançlar nedeniyle bu tür olumsuzlukların göz ardı edildiği görülmektedir.
Turkish Studies-Social Sciences, 2019
This article was checked by iThenticate.
The Journal of Turk-Islam World Social Studies, 2017
Kesit Akademi, 2017
Abstract Recently, increase in studies about election geography has been seen. In this study, Ant... more Abstract Recently, increase in studies about election geography has been seen. In this study, Antalya city is considered in the context of election geography. Accordingly, the general elections between 1980 and 2015 are examined according to the geographical principles and principles, based on participation rates, number of valid votes and party results. Moreover, this structure in the city is also compared with the average of Turkey. On the other hand, this study focuses on the political changes and their causes in the city during the period. Therefore, the basic data of the study was obtained from the Higher Election Board (YSK) and the Turkish Statistical Institute (TURKSTAT) and various internet web pages. It is noteworthy that the attendance rates have changed continuously from 1980 to the present day by going out of the obtained data. With a participation rate of 91.2% in 1983 and 91.4% in 1987 after the coup d'état, it has passed the 90% band, as in the whole country, and this rate has not been caught again in the city. The participation rates in the 2002 elections showed a significant decline. On the other hand, participation rates in the city of Antalya exceeded the average of Turkey in 1991, 1995, 2007, 2011, 07 June 2015 and 01 November 2015 elections.According to the voting results, in the city of Antalya, it has been seen that the center was left in the elections of 1983, 1987, 1991 and 1995, whereas in 1999 and 2002 the center left was in front. In the course of the election year in 2007, the center-right front was seen in 2007 and 2011, but in the elections of June 7, 2015, the center-left dominance was seen to be center-right again in the elections of 1 November 2015. This shows us that there are fluctuations in the voters who participate in the elections periodically in Antalya. On the other side, the nationalist parties, which had a rate of 29.41% in the June 7, 2015 elections, and the conservative parties vote rates in both in the country as a whole and in the city in the 1995 elections have attracted attention. From these judgments it can be concluded that the election results that the nationalist voters reach a certain number of votes in the city of Antalya and the conservative voters have little concentration in the city center compared to the country as a whole. Özet Seçim coğrafyası ile ilgili çalışmaların son dönemlerde hız kazandığı görülmektedir. Bu çalışmada da Antalya şehri, seçim coğrafyası bağlamında ele alınmaktadır. Buna göre, katılım oranları, geçerli oy sayısı ve parti bağlamındaki sonuçları itibariyle, 1980-2015 yılları arasındaki genel seçimler coğrafi ilke ve prensiplere göre incelenmektedir. Ayrıca şehirdeki bu yapının Türkiye ortalaması ile karşılaştırılması da yapılmaktadır. Öte yandan bu çalışma ile şehirde söz konusu dönem içinde meydana gelen siyasi değişimler ve nedenleri üzerinde durulmaktadır. Dolayısıyla söz konusu çalışmanın temel verileri Yüksek Seçim Kurulu (YSK) ve Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ile çeşitli internet web sayfalarından elde edilmiştir. Elde edilen verilerden yola çıkarak katılım oranlarının 1980 yılından günümüze kadar sürekli değiştiği dikkat çekmektedir. Darbe sonrası gerçekleşen 1983'deki %91.2 ve 1987 yılındaki %91,4'lük katılım oran ile, tüm ülkede olduğu gibi, %90 bandını geçmiş ve bu oran şehirde bir daha yakalanamamıştır. 2002 yılı seçimlerindeki katılım oranları ise önemli oranda düşüş göstermiştir. Öte yandan Antalya şehrinde katılım oranları 1991, 1995, 2007, 2011, 07 Haziran 2015 ve 01 Kasım 2015 seçimlerinde Türkiye ortalamasını aştığı görülmektedir. Oylama sonuçlarına göre, Antalya şehrinde de 1983, 1987, 1991 ve 1995 yılı seçimlerinde merkez sağın, buna karşın 1999, 2002'de merkez solun öne geçtiği görülmektedir. Devam eden seçim yıllarından 2007, 2011’de merkez sağ öne geçmiş iken, 7 Haziran 2015 seçimlerinde merkez sola geçen üstünlüğün, 1 Kasım 2015 seçimlerinde tekrar merkez sağa geçtiği görülmektedir. Bu durum bize Antalya'da seçime katılan seçmenlerin tercihlerinde dönem dönem oynamaların olduğunu göstermektedir. Diğer bir taraftan 7 Haziran 2015 seçimlerinde %29,41 oy oranlarına çıkan milliyetçi partiler ile 1995 seçimlerinde muhafazakâr partilerin ülke genelinde ve şehirde almış olduğu oy oranları dikkat çekmektedir. Bu yargılardan hareketle milliyetçi seçmenlerin Antalya şehrinde belli bir oy yoğunluğuna ulaştığı, muhafazakâr seçmen kitlesinin ise ülke geneline oranla şehir merkezinde daha az yoğunluğa sahip olduğu seçim sonuçlarından tespit edilebilmektedir.
Studies of the Industrial Geography Commission of the Polish Geographical Society, 2022
The COVID-19 pandemic starting in 2019 in Wuhan, China, adversely affected social and economic li... more The COVID-19 pandemic starting in 2019 in Wuhan, China, adversely affected social and economic
life all over the world. Many scientific studies and reports by international organisations show that particularly
industrial activities have declined drastically due to the pandemic. This purpose of the study is to reveal the
impact of the COVID-19 pandemic on the manufacturing industry in Şanlıurfa province regarding the number
of investment certificates, investment value and the number of jobs created. In this context, industry data of the
years prior to and after the year 2019 were obtained from the Turkish Ministry of Industry and Technology.
These data were analysed by qualitative and quantitative methods. According to the findings of the study,
there was an increase in the number of investment certificates (37.4%) and the investment value (211.9%)
but a decline in the number of jobs created (3.3%) in the manufacturing industry in Şanlıurfa in 2020, compared
to 2018. However, in the first half of 2021, the number of investment certificates issued was equivalent
to 84.6%, the investment value 175.7%, and the number of added jobs 36.9% of 2018. Reasons such as the
economic support measures taken during the pandemic, the incentives that given to the Şanlıurfa province,
supplying raw materials within the provincial boundaries have a considerable place in the manufacturing
sector in Şanlıurfa to be less affected by the pandemic.
The Journal of Turk-Islam World Social Studies, 2017
Erdal ÇELİK 1 Mehmet Sait ŞAHİNALP 2 Veysi GÜNAL 3 YER SEÇİMİ ÖZELLİKLERİ VE MÜŞTERİ ANALİZİ BAKI... more Erdal ÇELİK 1 Mehmet Sait ŞAHİNALP 2 Veysi GÜNAL 3 YER SEÇİMİ ÖZELLİKLERİ VE MÜŞTERİ ANALİZİ BAKIMINDAN DİYARBAKIR ŞEHRİNDE YER ALAN ALIŞVERİŞ MERKEZLERİ 4 Özet Alış-veriş merkezleri (AVM) özellikle son 50 yılda şehirsel hayatın değişmez parçalarından biri olmuştur. AVM'ler sahip oldukları imkânlarla, sadece alışveriş yapılan mekânlar değil, aynı zamanda dinlenme ve eğlenme ihtiyacının da giderildiği mekânlardır. Araştırmanın amacını Diyarbakır şehrinde yer alan AVM'lerin yer seçimi ve müşteri profilini ortaya koymak oluşturmaktadır. Bu amaçla Diyarbakır şehrinde bulunan AVM'lerin lokasyon özellikleri ortaya konulmuştur. Müşteri profilinin ve eğilimlerinin tespiti amacıyla da farklı mevsimlerde, hafta içi ve hafta sonlarında, farklı cinsiyet ve yaş gruplarındaki müşterilere anketler uygulanmıştır. Elde edilen anket sonuçları frekans, ki-kare, Cramer's V ve tek yönlü varyans yöntemleriyle analiz edilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre Diyarbakır şehrindeki AVM'lerin ana caddeler üzerinde yoğunlaştıkları görülmüştür. Günlük alış-veriş ihtiyacını karşılamak için en yakın AVM'ler tercih edilirken, sosyal faaliyetler için kolay ulaşılabilen ve sosyal faaliyet imkânları çok olanlar tercih edilmektedir. Gençler eğlenmek, orta yaşlılar da alış-veriş için AVM'leri tercih etmektedir. Alış-veriş için gelen kadınların oranı
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2024
Öz Kırsal turizm, geleneksel turizm faaliyetlerine alternatif olarak özellikle son yıllarda önem ... more Öz
Kırsal turizm, geleneksel turizm faaliyetlerine alternatif olarak özellikle son yıllarda önem kazanan bir turizm aktivitesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Adından da anlaşılacağı üzere kırsal alanlarda sürdürülen bu faaliyet doğal turizm alanlarının en çok rağbet gördüğü yerlere karşılık gelmektedir. Kayseri ili sınırları dahilinde bulunan Yahyalı İlçesi, kırsal turizm çekicilikleri bakımından oldukça zengin bir yerdir. Çok eski zamanlardan itibaren farklı medeniyetlerce sahip olunan ilçe bu medeniyetlerden önemli izler taşımakla kalmayıp, akarsular, kanyonlar, ormanlar, dağlar, göller, yaban hayatı, şelaleler gibi doğal güzellikleri de bünyesinde barındırmaktadır. Bu çalışmanın amacı Yahyalı ilçesinin doğal özelliklerine göre kırsal turizm rotalarının belirlenmesidir. Böylece ilçenin doğal özellikleri özelinde olmak üzere, diğer kültürel ve tarihi özellikleri bakımından da kırsal turizm potansiyelinin harekete geçirilmesine, ilçenin turizm planlamalarına ve kırsal turizm planlaması literatürüne katkı sağlanmış olacaktır. Araştırma nitel yöntemlerle gerçekleştirilmiş olup, gezi-gözlem yöntemi, literatür analizi yöntemi ana yöntemleri oluşturmuştur. Yapılan alan çalışmaları sonucunda, ilçenin doğal özellikleri bağlamında 3 rota grubunda toplam 6 rota belirlenmiştir. Bunlar jeolojik-jeomorfolojik (dağ bisikletçiliği, doğa Yürüyüşü (hikking ve trekking)), biyocoğrafik ve hidrografik (Göl, Akarsu, Şelaleler) özelliklere göre belirlenen rotalardır.
Abstract
Rural tourism has emerged as an increasingly important tourism activity in recent years, servinh as
an alternative to traditional tourism activities. As the name suggests, this activity is carried out in rural areas, which correspond to the most sought-after natural tourism areas. Yahyalı District, located within the boundaries of Kayseri province, is a place rich in rural tourism attractions. Dating back to ancient times, the district not only bears significant traces of various civilizations but also encompasses natural beauties such as rivers, canyons,
forests, mountains, lakes, wildlife, and waterfalls. This study aims to determine rural tourism routes based on the natural characteristics of the Yahyalı district. Thus, focusing on the natural features of the district will contribute to the activation of rural tourism potential in terms of other cultural and historical features, as well as tourism planning in the district and rural tourism planning literature. The research was conducted using qualitative methods, with field trips, observations, and literature analysis as the main methods. As a result of the field studies, a total of 6 routes have been identified in 3 route groups based on the geological-geomorphological (mountain biking, nature hiking (hiking and trekking), biogeographical, and hydrographic (lakes, rivers, and waterfalls) characteristics of the district.
The Impact Of Logistics And Marketing Customer Service In E-Commerce For Freight Forwarding And International Transport, 2024
Purpose: The aim of the study is to present the importance of logistic and marketing customer ser... more Purpose: The aim of the study is to present the importance of logistic and marketing customer service in e-commerce on the example of the TSL industry. The subject of the study concerns the area related to enterprises in the transport, forwarding and logistics industries in Poland. Methodology: Survey research is the most popular method of social research, therefore, in order to obtain the data necessary to achieve the aim of the work, a research tool, a survey questionnaire, was used. Findings: A detailed analysis confirmed that logistics and marketing activities are a key element of business management, and are also a particularly important tool for competing on the e-commerce market and enabling contact with potential buyers. Originality/value: The publication covers the subject of impact of logistics and marketing customer service on e-commerce. Combining interdisciplinary research in the areas of management and quality science with economics and finance.
Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2024
ÖZ Dünyada ve Türkiye’de 2019 yılının sonlarında ortaya çıkan Covid-19 pandemisi birçok sosyo-... more ÖZ
Dünyada ve Türkiye’de 2019 yılının sonlarında ortaya çıkan Covid-19 pandemisi birçok
sosyo-ekonomik probleme yol açmıştır. Bu problemlerden biri de dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de 2021’de rekor düzeyde gerçekleşen boşanmalardır. Bu çalışma, Türkiye’de Covid-19 pandemisi sürecinde, kaba boşanma hızında meydana gelen değişimin nedenlerini ve dağılışını ortaya koyarak; Covid-19 pandemisi sürecinde boşanmalar açısından en olumsuz etkilenen illeri ortaya çıkarmayı hedeflemiştir. Araştırmanın temel kaynaklarını TÜİK boşanma ve nüfus verileri ile Adalet Bakanlığı’nın adli istatistikleri oluşturmuştur. Araştırmada karma araştırma yöntemi kullanılmış ve elde edilen veriler nitel ve nicel yöntemlerle analiz edilmiştir. Pandemi sürecinde ailelerin birlikte çok vakit geçirmesi, virüse yakalanma ve yakınlarını kaybetme endişesi, ekonomik olumsuzluklar, stres ve travmalar aile içi şiddete neden olmuştur. Resmi hizmetlerin 2020 yılında kısıtlanmasıyla boşanmalarda önemli bir düşüş; kısıtlamaların kaldırılması ile 2021 yılında ise bir boşanma patlaması yaşanmıştır. Açılamayan ve görülemeyen davaların 2020 yılında ertelenmesi, boşanmaya karar verme sürecinin 2021’e sarkması da 2021’deki artışta önemli bir rol oynamıştır. Pandemi döneminde Türkiye’de kaba boşanma hızı artmışsa da bu oranın yüksek ve az olduğu iller genel anlamda değişmemiştir. Ancak yıllık boşanma hızı artışı verileri pandemi döneminde boşanmalar bakımından en olumsuz etkilenen alanların Türkiye’nin doğu ve güneydoğusunda yer alan ve sosyo-ekonomik olarak gelişmemiş/az gelişmiş illerden
oluştuğunu göstermektedir.
ABSTRACT
The emergence of the COVID-19 pandemic in late 2019 has led to numerous socio-economic challenges globally and in Türkiye. One of these challenges is the record number of divorces in Türkiye in 2021, mirroring trends in many other countries. This study aimed to uncover the reasons behind the change in the crude divorce rate during the Covid-19 pandemic in Türkiye and to identify the provinces most adversely affected by the increase in divorces. The research relied on TURKSTAT divorce and population data as well as judicial statistics from the Ministry of Justice. A mixed research method, incorporating qualitative and quantitative analysis, was employed to evaluate the gathered data. Factors such as prolonged periods of family togetherness during the pandemic, fear of illness and loss, economic hardships, and psychological stress have contributed to increased instances of domestic violence and, subsequently, divorces. The strict limitations on official services led to a significant decrease in divorces in 2020; however, a surge in divorces occurred in 2021 following the lifting of restrictions. The backlog of cases from 2020 and the postponement of divorce proceedings to 2021 also played a significant role in the upsurge of divorces. Although the overall crude divorce rate increased in Türkiye during the pandemic, the distribution of high and low rates across provinces remained relatively unchanged. Nevertheless, the annual increase in divorce rates reveals that the socio-economically underdeveloped provinces in the East and Southeast of Türkiye were the most negatively impacted areas in terms of divorces during the pandemic period.
International SOCIAL SCIENCES STUDIES Journal, 2024
ÖZET Araştırmada Suriye kaynaklı zorunlu göçün Kilis şehrinde sağlık fonksiyonu ve fonksiyon ala... more ÖZET
Araştırmada Suriye kaynaklı zorunlu göçün Kilis şehrinde sağlık fonksiyonu ve fonksiyon alanlarına etkileri ele alınmıştır. Bu doğrultuda Kilis şehrinde bulunan resmi ve özel sağlık kurumları, sağlık personeli ve sağlık alanları incelenmiştir. İnceleme yapılırken 20 yıllık süreç (2002-2021 yılları arasında) 10 yıllık iki dönem (2002-2011 yılları arasında ve 2012-2021 yılları arasında) şeklinde ele alınmıştır. Araştırmada Suriye kaynaklı zorunlu göçün Kilis şehrinde sağlık fonksiyonu ve fonksiyon alanları üzerinde meydana getirdiği değişimleri ortaya koymak amaçlanmıştır. Araştırma Suriye kaynaklı zorunlu göçün Kilis şehrinde sağlık fonksiyonu ve fonksiyon alanlarına etkileri bağlamında mekânsal değişimi ortaya koyması açısından önem arz etmektedir. Araştırmada kaynak taraması ile elde edilen ve resmi kurum ve kuruluşlardan temin edilen nicel ve nitel veriler kullanılmıştır. Veri temin edilen resmi kurum ve kuruluşlar; T.C. Sağlık Bakanlığı,
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), T.C. Kilis Belediyesi, Kilis şehrinde bulunan sağlık kurumları ve 76 mahalle muhtarlığıdır. Bunun yanı sıra 2022 yılında Kilis şehrinde alan araştırması yapılmış ve bu doğrultuda mahalle muhtarlarıyla derinlemesine görüşme yapılarak veri temin edilmiştir. Araştırmada tarihsel yöntem, betimsel yöntem ve karşılaştırmalı analiz yöntemleri kullanılmıştır. Tarihsel yöntemle 2002-2021 yılları arasında Kilis şehrinde sağlık fonksiyonu ve fonksiyon alanları incelenmiş; betimsel yöntemle şehrin sağlık fonksiyonu ve fonksiyon alanlarının durum analizi yapılmış; karşılaştırmalı analiz yöntemiyle Suriye kaynaklı zorunlu göç öncesinde (2002-2011 yılları arasında) ve Suriye kaynaklı zorunlu göçle birlikte (2012-2021 yılları arasında) Kilis şehrinde sağlık fonksiyonu, fonksiyon alanları ve göç nedeniyle meydana gelen değişimler karşılaştırmalı şekilde ortaya konmuştur. Bu yöntemler coğrafya biliminin temel ilkeleri olan dağılış, nedensellik ve ilişki kurma ilkelerine bağlı kalınarak uygulanmıştır. Kilis şehrinde Suriye kaynaklı zorunlu göç öncesinde (2002-2011 yılları arasında) sağlık kurumları, sağlık personeli ve sağlık alanlarında artış görülmüştür. Bu artış Suriye kaynaklı zorunlu göçle birlikte (2012-2021 yılları arasında) hızla devam etmiştir. Ancak artışa rağmen Kilis şehrinde sağlık hizmetlerine erişim ve sağlık hizmetinden yeterli düzeyde yararlanma konusundaki sorunlar giderilememiştir. Sorunların çözümüne yönelik çalışmalar sürdürülmektedir.
ABSTRACT
In this study were discussed the effects of forced immigration from Syria on health function and function areas in the city of Kilis. In this regard were examined official and private health institutions, health personnel and health areas in the city of Kilis. In this study the 20-year period (between 2002-2021) was discussed as two 10-year periods (between 2002-2011 and between 2012-2021). The aim of this study is to reveal the changes brought about by the forced migration from Syria on the health function and functional areas in the city of Kilis. This study is important in terms of revealing the spatial changes in the context of the effects of forced migration from Syria on the health function and functional areas in the city of Kilis. In this study quantitative and qualitative data obtained through source scanning and obtained from official institutions and organizations were used. The official institutions and organizations from which data is provided; Ministry of Health, Turkish Statistical Institute (TUIK), Municipality of Kilis, health institutions in Kilis and 76 neighborhood headmen’s offices. In addition a field research was conducted in the city of Kilis in 2022 and in this regard data was obtained by in-depth interviews with neighborhood headmen. In this study were used historical methods, descriptive methods, and comparative analysis methods. Using the historical method was conducted on the health function and functional areas in the city of Kilis the period between 2002 and 2021; using the descriptive method was made a situation analysis of health function and function of the city; using the comparative analysis method were revealed comparatively before the forced migration from Syria (between 2002-2011) and with the forced migration from Syria (between 2012-2021) the health function, function areas and changes that occurred due to migration in the city of Kilis. These methods were applied by adhering to the principles of distribution, causality and establishing relationships which are the basic principles of Geography. Before the forced migration from Syria (between 2002-2011), an increase was observed in health institutions, health personnel, and health areas in the city of Kilis. This increase continued
rapidly with the forced migration from Syria (between 2012-2021). However despite the increase have not been resolved the problems regarding access to health services and adequate use of health services in the city of Kilis. Efforts for the solution of the problems are being continued.
Sanlıurfa sehrinde yasanan partikul madde kirliliginin topografik ve klimatik faktorler etkisinde incelenmesi (Investigation of particulate matter pollution in Şanlıurfa city under the influence of topographic and climatic factor), 2023
main source of pollution was identified as fossil fuel usage for domestic heating. The relationsh... more main source of pollution was identified as fossil fuel usage for domestic heating. The relationship between pollution and the topographic structure has a significant role in dispersion and settling, while climate and meteorological factors contribute by increasing fossil fuel consumption as temperatures drop, and the impact of wind is limited. During cloudy and rainy conditions, pollution tends to gather near the surface on cloudy days, unable to mix into the atmosphere, while particulate matter pollution during rainy days settles back to the ground as muddy precipitation. Human activities and natural factors are crucial influencers of particulate matter pollution.
DergiPark (Istanbul University), Sep 20, 2013
Osmanlı ve son olarak Türkiye Cumhuriyeti devletlerinin hâkimiyetinde kalmış ve bu kültürlerin et... more Osmanlı ve son olarak Türkiye Cumhuriyeti devletlerinin hâkimiyetinde kalmış ve bu kültürlerin etkisiyle şehirde birçok önemli yapılar inşa edilmiştir. Bu durum şehrin şekillenmesinde de önemli rol oynamıştır. Ayrıca, üç büyük dine mensup insanların bir arada yaşamaları da şehrin önemli bir kültürel mirasa sahip olmasına neden olmuştur. Şehirde başta tarihi eserler ve alanlar olmak üzere, kültürel fonksiyonun gerçekleştirildiği cami, kütüphane, müze, sinema, konferans salonları ile kültür ve sosyal merkezleri bulunmaktadır.
... Chıld, G. (1982) Tarihte Neler Oldu, (Çevirenler: Tuncay, M. Ve Şenel, A.), Alan Yayıncılık, ... more ... Chıld, G. (1982) Tarihte Neler Oldu, (Çevirenler: Tuncay, M. Ve Şenel, A.), Alan Yayıncılık, İstanbul. ... Türkçe-İngilizce), Ilısu Ve Karkamış Baraj Gölleri Altında Kalacak Akeolojik Kültür Varlıklarını Kurtarma Projesi 1998 Yılı Çalışmaları, (Derleyenler: Numan Tuna-Jean Öztürk), Odtü ...
DOAJ (DOAJ: Directory of Open Access Journals), Jun 1, 2009
DOAJ (DOAJ: Directory of Open Access Journals), Aug 1, 2019
Türk coğrafya dergisi, Sep 28, 2014
Trona, dunyada ABD, Turkiye, Cin, Meksika, Botswana ve Kenya gibi ulkelerde nadir bulunan bir mad... more Trona, dunyada ABD, Turkiye, Cin, Meksika, Botswana ve Kenya gibi ulkelerde nadir bulunan bir madendir. Dunyanin en buyuk Trona yatagi ABD’nin Wyoming eyaletindeki Green River Formasyonu’nda bulunmaktadir. Trona soda kulunun hammaddesidir. Soda kulu farkli endustri sektorlerinde ve yaygin kullanildigi icin ekonomik ve stratejik bir oneme sahiptir. Soda kulunun onemli bir kismi cam, geri kalani da kimya, kâgit ve seluloz, deterjan, tekstil, su ve yiyeceklerin arindirilmasi sanayilerinde kullanilmaktadir. Dogu Afrika’da magadi olarak bilinen Trona mineralleri, yemeklerin hazirlanmasinda ozellikle yumusatici olarak, ayrica ilac olarak da kullanilmaktadir. Turkiye’de toplam rezerv miktari yaklasik 900 milyon ton olan iki Trona yatagi (Beypazari ve Kazan) bulunmaktadir. Beypazari Trona yatagi, Beypazari ilce merkezinin 20 km kuzeybatisindadir ve 1979 yilinda bulunmus olup, 240 milyon tonluk bir rezerve sahiptir. Kazan Trona yatagi ise Ankara’nin 35 km kuzeybatisindadir ve 1998 yilinda bulunmus olup, 600 milyon tonun uzerinde bir rezerve sahiptir. Turkiye’de Trona madeni 1979 yilinda bulunmus olmasina ragmen henuz yararlanilamamaktadir. Fakat Beypazari ve Kazan Trona yataklarinin isletmeye acilmasiyla Turkiye onemli bir dogal kaynaktan yararlanmaya baslayacaktir. Beypazari ve Kazan Trona projelerinin bitimesiyle Turkiye, onemli bir soda kulu ihracatcisi olacak ve onemli bir ekonomik deger ortaya cikmis olacaktir. Anahtar Kelimeler: Trona, Soda Kulu, Magadi, Beypazari, Kazan.
Polis Bilimleri Dergisi, 2009
his study examines the spatial analysis of theft crimes in Şanlıurfa city and explores the distri... more his study examines the spatial analysis of theft crimes in Şanlıurfa city and explores the distribution of crimes and their causes. According to this study, northeast of the city and the central part, which is situated in Central Business District (CBD), are the areas where crimes are concentrated. However, the distribution of crimes can vary according to the types of theft. In fact, residential burglary has been seen most on the northeast part, robbery on the CBD and northeast, theft and from car on the other parts apart from CBD, especially on the edge parts of the city, larceny on the CBD, burglary from official institution on the edge parts of city. On the other hand, the offenders mostly reside on the southeast of the city. Urban land-use and the social-economic properties of the districts are effective in this distribution, In addition to this, income differences and worthwhile targets between the districts are caused the urban crime journey. Truly, as well as their own districts, the offenders commit crimes on the north parts of the city which targets are wealthy,
Gaziantep University Journal of Social Sciences, 2009
Gunumuzde turizm olgusu onemli bir endustri haline gelmistir. Şuphesiz bu endustrinin en onemli u... more Gunumuzde turizm olgusu onemli bir endustri haline gelmistir. Şuphesiz bu endustrinin en onemli uluslararasi aktorleri tur operatorleridir. Turkiye’ye yonelik turizm hareketinin yaklasik % 75’ni gerceklestiren tur operatorleri, Turkiye turizmi acisindan onemli bir misyon ustlenmektedirler. Bu anlamda ulkemize yonelik turlarin buyuk kismini organize eden, Almanya, Hollanda, Ingiltere ve ABD kaynakli tur operatorleri, kultur turlarini duzenleme noktasinda da onemli konumdadirlar. Bu ulkeler tarafindan Turkiye’ye yonelik kulturel turlar incelendiginde; turlarin agirlikli olarak, kitle turizmi bolgeleri veya onlarin yakin yorelerini kapsadigi gorulmektedir. Bu durumda denilebilir ki; kultur turlarinin kitle turizminin golgesinde kalmasi, Turkiye turizmini cesitlendirme politikasinin basariyla uygulanmasi engellemektedir. Makalede, Turkiye’deki kulturel cekiciliklerin yabanci tur operatorleri tarafindan nasil algilandigi, mekânin nasil kullanildigi ve daha genis anlamda uluslararasi olce...
Coğrafya Dergisi / Journal of Geography, 2022
ÖZ Yavaş şehir hareketi, küreselleşmenin dayattığı tek tip şehir modeline tepki olarak İtalya’da... more ÖZ
Yavaş şehir hareketi, küreselleşmenin dayattığı tek tip şehir modeline tepki olarak İtalya’da ortaya çıkmıştır. Sınırları Avrupa’yı aşan yavaş şehir hareketi 2022
itibariyle 32 ülkede 283 şehirde uygulamaya konulmuştur. Türkiye’de 2009’da Seferihisar’la başlayan yavaş şehir hareketi kısa sürede 22 şehre yayılmıştır.
Yavaş şehir unvanıyla birlikte Türkiye’deki yavaş şehirlerin birçoğunda önemli değişiklikler meydana gelmiştir. Çalışmanın amacı, yavaş şehir unvanıyla
şehirlerde gerçekleşen değişiklikler, sağladığı avantaj ve dezavantajlar ile bu değişimin şehir sakinleri tarafından ne şekilde algılandığını belirlemektir.
Çalışmanın evreni Türkiye’deki 22 yavaş şehir olup örneklemi ise farklı bölgelerdeki 7 yavaş şehirdir. Çalışmanın veri kaynaklarını basılı eserler, anketler, odak
grup görüşmeleri ve gözlemler oluşturmaktadır. Gözlemler ve anketlerden elde edilen nitel ve nicel veriler istatiksel yöntemlerle analiz edilmiştir.
Araştırmanın sonuçlarına göre: yavaş şehir felsefesi halka yeterince anlatılamamıştır ve bu süreç turizm odaklı ekonomik bir kalkınma aracı olarak
görülmektedir. Yerel halka göre “Yavaş Şehir” olmak kadın girişimciliğini ve istihdamını artırmış ve yerel ekonomiye olumlu katkı sağlamıştır. Öte yandan
yerel halk, yaşadıkları şehrin taşıma kapasitesinin üzerinde ziyaretçi ağırlaması nedeniyle başta trafik ve çevre kirliliği olmak üzere birçok sorunun ortaya
çıktığını da düşünmektedir. Ancak yerel halk tarafından ekonomik kazançlar nedeniyle bu tür olumsuzlukların göz ardı edildiği görülmektedir.
Anahtar kelimeler: Yavaş Şehir, Cittaslow, Yavaş Hareketi, Şehirleşme
ABSTRACT
The slow city movement emerged in Italy as a response to globalization. The CittaSlow movement has been implemented in 283 cities in 32 countries. The
CittaSlow movement appeared in Turkey with Seferihisar in 2009 and has since spread to 22 cities. Acquiring the Cittaslow title has caused notable changes
in Cittaslow cities in Turkey. The purpose of this study is to expose the changes that have occurred in cities that acquired the Cittaslow status. The objectives
of the research are to discover the advantages and disadvantages of the Cittaslow status and residents’ attitudes toward it. The universe of the study
comprises 22 Cittaslow cities in Turkey, with the sample group including seven Cittaslow cities in different regions. The study analyzed the qualitative and
quantitative data that were obtained from observations and questionnaires, according to principles of geography. According to the findings, the Cittaslow
philosophy has not been adequately clarified to the residents, who view this process to be aimed at tourism-oriented economic growth. Acquiring Cittaslow
status has provided favourablecontributions to the local economy and increased female entrepreneurship. According to the local people, traffic jams and
environmental pollution have also arisen due to hosting visitors beyond capacity. However, they ignore some of the adversities due to the economic gains.
Yavaş Şehirlerde Yaşayan Halkın “Yavaş Şehir” Statüsüne Bakışı, 2022
Along with globalization, cities have become living spaces where people work fast, live fast, con... more Along with globalization, cities have become living spaces where people work fast, live fast, consume more than they produce, and are not self-sufficient. Cities have turned into sites for people to move and work, rather than places where people live securely together. The idea of the unsustainability of the lifestylepromoted by popular culture has prevailed in people, and from this the slow movement started. The Cittaslow movement emerged for the first time in Italy in 1999 as a reaction to the uniform city model imposed by globalization with the intention of reducing its effects in every area. The Cittaslow movement has many purposes, such as maintaining sustainable urban development based on local resources, equalizing urban infrastructure services, providing spaces for city residents to have fun and rest, protecting the natural environment, promoting environmental attitudes among city residents, preserving the historical urban design, restoring historical buildings, emphasizing urban aesthetics, and promoting a culture of hospitality. Today, the borders of the Cittaslow movement have exceeded the European continent, with the number of member cities having increased to 283 in 32 countries as of 2022. The number of member cities soared in a short time in Turkey, which encountered the Cittaslow movement through the municipality of Seferihisar in 2009. Remarkable changes have occurred in most of the Cittaslow cities in Turkey once they gained Cittaslow city status.
This study purposes to discover the advantages, disadvantages, and transformations that emerged in Cittaslow cities upon receiving this title, as well as the residents’ attitudes toward these changes. In this regard, the main purpose of the study is to reveal whether the criteria to become a Cittaslow have been preserved over time, what kind of differences have emerged in Cittaslow cities in terms of before and after receiving the Cittaslow title, what positive or negative effects has this title had on cities, and how has it affected the perspectives of the local people. The universe of the study involves the 19 Cittaslow cities in Turkey as of 2022, with the sample of the study consisting of seven Cittaslow cities located in different geographical regions of Turkey. The reasons for selecting these seven Cittaslow cities from seven geographical regions of Turkey are to reflect the characteristics of the universe of the study and to reveal the differences in the geographical localities. The data sources of the study consist of printed works prepared in various scientific fields and the surveys, focus group interviews, and on-site observations that were applied in the research area. During the field study, surveys were conducted within the scope of research by handing questionnaires to the residents of these cities. The qualitative and quantitative data that were obtained from the on-site observations and surveys were analyzed according to the distribution, connection and casuality principles of geography in order to reach the results.
Having the Cittaslow status undoubtedly brings along some advantages and disadvantages. The research results have disclosed the Cittaslow philosophy to have not been adequately explained to the local people and the residents of the Cittaslow cities to view this process as a tool for tourism-oriented development. The revival of the tourism sector in the Cittaslow cities has created a public perception where the local people accepted the Cittaslow movement as an economic phenomenon. Although the Cittaslow status has not generally impacted the economic development of the Cittaslow cities in Turkey, many locals do think that it has increased the income levels of a particular segment of the local people. For instance, the local people in the cities of Seferihisar, Taraklı, and Halfeti think that the Cittaslow status has increased their income levels. According to the perspective of Cittaslow city inhabitants, the Cittaslow status has created an awareness among the local people about maintaining historical, touristic, and natural places, in addition to its significant contributions toward promoting these places. The inhabitants of Cittaslow cities also think that having this title has increased female employment and contributed to the local economy,
Being designated a Cittaslow city also has caused adverse effects in addition to the favourable ones. The Cittaslow movement was expected to offer a cleaner environment and living space with reduced environmental problems; however, this protection hasn’t been provided in cities that host too many visitors despite Cittaslow’s environmental policies. Moreover, some Cittaslow cities have opened up agricultural areas to construction. Local public opinions have also exposed traffic jams originating from hosting visitors beyond the city’s capacity to be a big problem. Being designated a Cittaslow city has impaired the traditional food and beverage culture in some cities such as Gökçeada, Halfeti, and Seferihisar. In other cities such as Vize and Yalvaç that attract relatively few tourists and possess a historical-cultural identity, the traditional food and beverage culture has not been affected adversely. Perşembe and Taraklı attract more tourists, however, and have tended toward being dominated by fast food. Meanwhile, many local people have ignored some of the downsides caused by the Cittaslow status due to the economic gains
Özet
Yavaş şehir hareketi, küreselleşmenin dayattığı tek tip şehir modeline tepki olarak İtalya'da ortaya çıkmıştır. Sınırları Avrupa'yı aşan yavaş şehir hareketi 2022 itibariyle 32 ülkede 283 şehirde uygulamaya konulmuştur. Türkiye'de 2009'da Seferihisar'la başlayan yavaş şehir hareketi kısa sürede 22 şehre yayılmıştır. Yavaş şehir unvanıyla birlikte Türkiye'deki yavaş şehirlerin birçoğunda önemli değişiklikler meydana gelmiştir. Çalışmanın amacı, yavaş şehir unvanıyla şehirlerde gerçekleşen değişiklikler, sağladığı avantaj ve dezavantajlar ile bu değişimin şehir sakinleri tarafından ne şekilde algılandığını belirlemektir. Çalışmanın evreni Türkiye'deki 22 yavaş şehir olup örneklemi ise farklı bölgelerdeki 7 yavaş şehirdir. Çalışmanın veri kaynaklarını basılı eserler, anketler, odak grup görüşmeleri ve gözlemler oluşturmaktadır. Gözlemler ve anketlerden elde edilen nitel ve nicel veriler istatiksel yöntemlerle analiz edilmiştir. Araştırmanın sonuçlarına göre: yavaş şehir felsefesi halka yeterince anlatılamamıştır ve bu süreç turizm odaklı ekonomik bir kalkınma aracı olarak görülmektedir. Yerel halka göre "Yavaş Şehir" olmak kadın girişimciliğini ve istihdamını artırmış ve yerel ekonomiye olumlu katkı sağlamıştır. Öte yandan yerel halk, yaşadıkları şehrin taşıma kapasitesinin üzerinde ziyaretçi ağırlaması nedeniyle başta trafik ve çevre kirliliği olmak üzere birçok sorunun ortaya çıktığını da düşünmektedir. Ancak yerel halk tarafından ekonomik kazançlar nedeniyle bu tür olumsuzlukların göz ardı edildiği görülmektedir.
Turkish Studies-Social Sciences, 2019
This article was checked by iThenticate.
The Journal of Turk-Islam World Social Studies, 2017
Kesit Akademi, 2017
Abstract Recently, increase in studies about election geography has been seen. In this study, Ant... more Abstract Recently, increase in studies about election geography has been seen. In this study, Antalya city is considered in the context of election geography. Accordingly, the general elections between 1980 and 2015 are examined according to the geographical principles and principles, based on participation rates, number of valid votes and party results. Moreover, this structure in the city is also compared with the average of Turkey. On the other hand, this study focuses on the political changes and their causes in the city during the period. Therefore, the basic data of the study was obtained from the Higher Election Board (YSK) and the Turkish Statistical Institute (TURKSTAT) and various internet web pages. It is noteworthy that the attendance rates have changed continuously from 1980 to the present day by going out of the obtained data. With a participation rate of 91.2% in 1983 and 91.4% in 1987 after the coup d'état, it has passed the 90% band, as in the whole country, and this rate has not been caught again in the city. The participation rates in the 2002 elections showed a significant decline. On the other hand, participation rates in the city of Antalya exceeded the average of Turkey in 1991, 1995, 2007, 2011, 07 June 2015 and 01 November 2015 elections.According to the voting results, in the city of Antalya, it has been seen that the center was left in the elections of 1983, 1987, 1991 and 1995, whereas in 1999 and 2002 the center left was in front. In the course of the election year in 2007, the center-right front was seen in 2007 and 2011, but in the elections of June 7, 2015, the center-left dominance was seen to be center-right again in the elections of 1 November 2015. This shows us that there are fluctuations in the voters who participate in the elections periodically in Antalya. On the other side, the nationalist parties, which had a rate of 29.41% in the June 7, 2015 elections, and the conservative parties vote rates in both in the country as a whole and in the city in the 1995 elections have attracted attention. From these judgments it can be concluded that the election results that the nationalist voters reach a certain number of votes in the city of Antalya and the conservative voters have little concentration in the city center compared to the country as a whole. Özet Seçim coğrafyası ile ilgili çalışmaların son dönemlerde hız kazandığı görülmektedir. Bu çalışmada da Antalya şehri, seçim coğrafyası bağlamında ele alınmaktadır. Buna göre, katılım oranları, geçerli oy sayısı ve parti bağlamındaki sonuçları itibariyle, 1980-2015 yılları arasındaki genel seçimler coğrafi ilke ve prensiplere göre incelenmektedir. Ayrıca şehirdeki bu yapının Türkiye ortalaması ile karşılaştırılması da yapılmaktadır. Öte yandan bu çalışma ile şehirde söz konusu dönem içinde meydana gelen siyasi değişimler ve nedenleri üzerinde durulmaktadır. Dolayısıyla söz konusu çalışmanın temel verileri Yüksek Seçim Kurulu (YSK) ve Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ile çeşitli internet web sayfalarından elde edilmiştir. Elde edilen verilerden yola çıkarak katılım oranlarının 1980 yılından günümüze kadar sürekli değiştiği dikkat çekmektedir. Darbe sonrası gerçekleşen 1983'deki %91.2 ve 1987 yılındaki %91,4'lük katılım oran ile, tüm ülkede olduğu gibi, %90 bandını geçmiş ve bu oran şehirde bir daha yakalanamamıştır. 2002 yılı seçimlerindeki katılım oranları ise önemli oranda düşüş göstermiştir. Öte yandan Antalya şehrinde katılım oranları 1991, 1995, 2007, 2011, 07 Haziran 2015 ve 01 Kasım 2015 seçimlerinde Türkiye ortalamasını aştığı görülmektedir. Oylama sonuçlarına göre, Antalya şehrinde de 1983, 1987, 1991 ve 1995 yılı seçimlerinde merkez sağın, buna karşın 1999, 2002'de merkez solun öne geçtiği görülmektedir. Devam eden seçim yıllarından 2007, 2011’de merkez sağ öne geçmiş iken, 7 Haziran 2015 seçimlerinde merkez sola geçen üstünlüğün, 1 Kasım 2015 seçimlerinde tekrar merkez sağa geçtiği görülmektedir. Bu durum bize Antalya'da seçime katılan seçmenlerin tercihlerinde dönem dönem oynamaların olduğunu göstermektedir. Diğer bir taraftan 7 Haziran 2015 seçimlerinde %29,41 oy oranlarına çıkan milliyetçi partiler ile 1995 seçimlerinde muhafazakâr partilerin ülke genelinde ve şehirde almış olduğu oy oranları dikkat çekmektedir. Bu yargılardan hareketle milliyetçi seçmenlerin Antalya şehrinde belli bir oy yoğunluğuna ulaştığı, muhafazakâr seçmen kitlesinin ise ülke geneline oranla şehir merkezinde daha az yoğunluğa sahip olduğu seçim sonuçlarından tespit edilebilmektedir.
Studies of the Industrial Geography Commission of the Polish Geographical Society, 2022
The COVID-19 pandemic starting in 2019 in Wuhan, China, adversely affected social and economic li... more The COVID-19 pandemic starting in 2019 in Wuhan, China, adversely affected social and economic
life all over the world. Many scientific studies and reports by international organisations show that particularly
industrial activities have declined drastically due to the pandemic. This purpose of the study is to reveal the
impact of the COVID-19 pandemic on the manufacturing industry in Şanlıurfa province regarding the number
of investment certificates, investment value and the number of jobs created. In this context, industry data of the
years prior to and after the year 2019 were obtained from the Turkish Ministry of Industry and Technology.
These data were analysed by qualitative and quantitative methods. According to the findings of the study,
there was an increase in the number of investment certificates (37.4%) and the investment value (211.9%)
but a decline in the number of jobs created (3.3%) in the manufacturing industry in Şanlıurfa in 2020, compared
to 2018. However, in the first half of 2021, the number of investment certificates issued was equivalent
to 84.6%, the investment value 175.7%, and the number of added jobs 36.9% of 2018. Reasons such as the
economic support measures taken during the pandemic, the incentives that given to the Şanlıurfa province,
supplying raw materials within the provincial boundaries have a considerable place in the manufacturing
sector in Şanlıurfa to be less affected by the pandemic.
The Journal of Turk-Islam World Social Studies, 2017
Erdal ÇELİK 1 Mehmet Sait ŞAHİNALP 2 Veysi GÜNAL 3 YER SEÇİMİ ÖZELLİKLERİ VE MÜŞTERİ ANALİZİ BAKI... more Erdal ÇELİK 1 Mehmet Sait ŞAHİNALP 2 Veysi GÜNAL 3 YER SEÇİMİ ÖZELLİKLERİ VE MÜŞTERİ ANALİZİ BAKIMINDAN DİYARBAKIR ŞEHRİNDE YER ALAN ALIŞVERİŞ MERKEZLERİ 4 Özet Alış-veriş merkezleri (AVM) özellikle son 50 yılda şehirsel hayatın değişmez parçalarından biri olmuştur. AVM'ler sahip oldukları imkânlarla, sadece alışveriş yapılan mekânlar değil, aynı zamanda dinlenme ve eğlenme ihtiyacının da giderildiği mekânlardır. Araştırmanın amacını Diyarbakır şehrinde yer alan AVM'lerin yer seçimi ve müşteri profilini ortaya koymak oluşturmaktadır. Bu amaçla Diyarbakır şehrinde bulunan AVM'lerin lokasyon özellikleri ortaya konulmuştur. Müşteri profilinin ve eğilimlerinin tespiti amacıyla da farklı mevsimlerde, hafta içi ve hafta sonlarında, farklı cinsiyet ve yaş gruplarındaki müşterilere anketler uygulanmıştır. Elde edilen anket sonuçları frekans, ki-kare, Cramer's V ve tek yönlü varyans yöntemleriyle analiz edilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre Diyarbakır şehrindeki AVM'lerin ana caddeler üzerinde yoğunlaştıkları görülmüştür. Günlük alış-veriş ihtiyacını karşılamak için en yakın AVM'ler tercih edilirken, sosyal faaliyetler için kolay ulaşılabilen ve sosyal faaliyet imkânları çok olanlar tercih edilmektedir. Gençler eğlenmek, orta yaşlılar da alış-veriş için AVM'leri tercih etmektedir. Alış-veriş için gelen kadınların oranı
Research Issues in Geography of Industry and Services, 2018
37th International Scientific Conference (37. Międzynarodowej Konferencji Naukowej), 2021
The COVID-19 pandemic, which started in Wuhan, China, in 2019, adversely affected social and econ... more The COVID-19 pandemic, which started in Wuhan, China, in 2019, adversely affected social and economic life all over the world. Within the scope of the measures taken against the pandemic, the restrictions applied negatively affected the economic sectors and business life. International scientific studies and reports show that industrial activities have been drastically damaged due to the pandemic. This study, it is aimed to reveal how and how much the manufacturing industry, which is the most important industry sector of Şanlıurfa province, was affected by the CO-VID-19 pandemic regarding the number of investments certificates, investment value and the number of jobs created. In this context, industry data for the years before and after 2019, the beginning of the pandemic, were used. These data were obtained from the primary source, the Republic of Turkey Ministry of Industry and Technology. The data obtained were analyzed by comparison and association methods.
According to the data obtained from the Ministry of Industry and Technology, it is seen that there is a general increase in the number of investments certifica-tes, the investment value and the number of jobs created in the manufacturing, energy and mining sectors in Turkey in 2020 compared to 2018. However, there was a gene-ral increase only in the manufacturing and mining sectors in Şanlıurfa. While the number of investments certificates (37.4%) and the investment value (211.9%) incre-ased in the manufacturing sector in Şanlıurfa, the number of jobs created (3.3%) decreased. The number of investments certificates (85.1%), the investment value (51.6%) and the number of jobs created (14%) in the energy sector decreased. In the mining sector, while the number of investments certificates did not increase, the investment value (37.8%) and the number of jobs created (55.6%) decreased. Ho-wever, according to data for June 2021, it is seen that the number of investments certificates, investment value and the number of jobs created in all three sectors are almost equal to half of the data for 2020. Overall, it may be said that the manufactu-ring industry in Şanlıurfa was less affected by the COVID-19 pandemic than other industries. Among the reasons why the manufacturing sector was less affected by the pandemic, the economic support measures taken during the pandemic and the incen-tives given to the manufacturing industry due to Şanlıurfa is among the Priority Pro-vinces for Development have an important place.
Covid-19 Pandemisi Boyunca Türkiye İmalat Endüstrisinde Gerçekleşen Yatırım ve İstihdam Durumu
2019 yılı Kasım ayında Çin’in Wuhan şehrinde ortaya çıkan Covid-19 pandemisi, küresel ölçekte sos... more 2019 yılı Kasım ayında Çin’in Wuhan şehrinde ortaya çıkan Covid-19 pandemisi, küresel
ölçekte sosyal ve ekonomik faaliyetleri derinden etkilemiştir. Pandemi, sadece sosyal yaşamda
değil aynı zamanda ekonomik faaliyetleri de olumsuz etkilemiştir. Tedarik zincirinde yaşanan
kesintiler başta sanayi olmak üzere birçok ekonomik faaliyeti derinden etkilemiştir. Dünyanın
her yerinde Sanayi faaliyetlerinin motoru özelliğinde olan imalat endüstrisinde üretim miktarı
azalmış ve ülkelerin ekonomisi büyük zararlar görmüştür. Covid-19 pandemisi nedeniyle
yaşanan sosyal ve ekonomik problemlerin etkisini azaltmak için ülkeler kısa sürede bir takım
önlemler almaya başlamış. Türkiye’de de sosyal önlemler yanında üretim-tedarik-pazarlama
zincirinin canlı tutulması, işçi ve işverenin korunması için yeni yasalar çıkarmak dahil birçok
ekonomik önlemler alınmıştır. Bu araştırmanın amacı, yaşanan pandemi nedeniyle
Türkiye’deki imalat sanayinin yatırım miktarı ve oluşturulan istihdam miktarı bakımından nasıl
etkilendiğini ortaya koymaktır. Bu kapsamda araştırma yatırım belge sayısı, yatırım miktarı
değeri ve oluşturulan istihdam sayısındaki değişmelere odaklanmıştır. Araştırmanın temel
verileri Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan elde edilmiştir. Elde edilen
veriler coğrafyanın ilkeleri ışığında, nitel ve nicel yöntemlerle analiz edilmiştir. Analizlerden
elde edilen bulgular, birçok dünya ülkesinin aksine ele alınan parametreler bağlamında
Türkiye’nin olumsuz etkilenmediğini göstermektedir. 2018 ve 2020 yılları karılaştırıldığında,
3.328 olan yatırım belge sayısı 2020’de %117,34 artarak 7.233, 106,23 milyar TL olan yatırım
miktarı değeri %70,35 artarak 180,96 milyar TL’ye ve 138.186 olan oluşturulan istihdam sayısı
% 60,02 artarak 221.120’e ulaşmıştır. 2021 yılında bir önceki yıla kıyasla, yatırım belgesi sayısı
% 30,65, sabit yatırım değeri miktarı %2,32 ve oluşturulan istihdam sayısı ise %43,13 oranında
artmıştır. İmalat sanayiinde ortaya çıkan bu gelişmelerde, sadece pandemi kapsamında alınan
önlemlerin değil, daha önceki yıllarda uygulanan yatırım teşviklerinin de önemli bir rolü
bulunmaktadır.
8th International EMI Entrepreneurship & Social Sciences Congress, 17-19 November 2022, Aksaray- Türkiye, 2022
Due to the Covid-19 virus, which emerged in Wuhan, China at the end of 2019, many problems have a... more Due to the Covid-19 virus, which emerged in Wuhan, China at the end of 2019, many problems have arisen. One of these problems is the inability of official institutions to provide services. Undoubtedly, one of the services most affected by this situation has been the judicial services. This study aims to reveal the situation of the lawsuits in the civil courts, which constitute a part of the judicial services, during the pandemic and its distribution according to the geographical regions of Turkey. The basic data of the research is Forensic Statistics published by the Ministry of Justice. The obtained data were analyzed by connection, distribution and causality principles of Geography. Change in the number of lawsuits filed and lawsuits settled in the civil courts in Turkey during the pandemic and the distribution of this change according to geographical regions are revealed. The number of lawsuits filed in civil courts was 2.136.043 in 2019, 1.967.996 in 2020 and 2.544.624 in 2021. The number of cases settled was 2.124.441 in 2019, 1.843.550 in 2020 and 2.555.842 in 2021. There has been no change in the geographical distribution of the files opened in civil courts in Turkey according to the regional order. The order of the lawsuits filed according to geographical regions was Marmara, Central Anatolia, Aegean, Mediterranean, Black Sea, Southeastern and Eastern Anatolia Regions. The decline in the number of lawsuits filed and settled in 2020 was due to the pandemic restrictions on access to judicial services and the provision of judicial services. The increase in 2021 was due to the mitigation, and removal of pandemic restrictions, and the return to the normal course of judicial services. The number of files in civil courts is directly proportional to the socio-economic development level of geographical regions.
14th Eurasian Conference on Language and Social Sciences, 2022
The most important unit of society is the family. Divorces are one of the most crucial social pr... more The most important unit of society is the family. Divorces are one of the most crucial social problems for society. While the number of divorces and crude divorce rates tends to increase worldwide, they have also been rising in recent years in Turkey. Although the divorce rates in Turkey are not as high as in European and North American countries, the increases are likely to become a critical problem in the coming years. Incompatibility, bad habits, leaving home, irresponsible behaviours are among the most important reasons for divorce. It is essential to analyze the causes of divorce and the divorce rate to develop plans and policies for the future. This study examines the number of divorces and crude divorce rates in Turkey in 2020 and 2021 during the pandemic. Due to the Covid-19 pandemic, many social and economic problems have emerged in Turkey as well as the whole world. The study aims to reveal the effect of social and economic difficulties experienced during the pandemic on the number of divorces and the crude divorce rate. The data used in the study were obtained from the Turkish Statistical Institute (TUIK). The findings of the study were achieved by analyzing the data of the pandemic period and the previous years, using qualitative and quantitative methods. According to the results of the study, there was a significant increase in the number of divorces and the crude divorce rate in 2021, because of the Covid-19 pandemic restrictions. Reasons such as health problems, lock-downs, reducing the number of employees and working hours, keeping many workplaces in the service sector closed for a long time have caused many people to lose their jobs and financial difficulties. Since 2001, the number of divorces and the crude divorce rate have increased. While the average crude divorce rate between 2001 and 2020 was 1.55‰, it rose to 2.07‰ in 2021. The highest speed in this period was in 2018 with 1.76‰. While the average annual growth rate of divorces due to incompatibility, which is the most notable reason between 2001 and 2020, was 15.06‰, it increased to 17.41‰ in 2021. In the same period, the highest growth rate due to incompatibility was in 2018 with 16.52‰. The number of divorces and the crude divorce rate are high in provinces with high socioeconomic levels and less in provinces with low socioeconomic levels. In 2021, when the severe social and economic effects of the pandemic are more evident, the provinces with the highest crude divorce rate are İzmir (3.04‰), Antalya (3.01‰), Uşak (2.93‰), Muğla (2.78‰) and Denizli ( 2.67‰). The provinces with the lowest crude divorce rate are Şırnak (0.38‰), Hakkari (0.40‰), Siirt (0.46‰), Muş (0.46‰) and Bitlis (‰0.57), respectively. In addition, the provinces with the highest increase in the crude divorce rate in 2021 compared to the average rate of 2001-2019 are Tunceli, Osmaniye, Çanakkale, Karaman, Kayseri and Kahramanmaraş, respectively.
Özet
Toplumun en önemli birimi ailedir. Boşanmalar bir toplum için en önemli olan sosyal sorunlardan biridir. Boşanma sayıları ve kaba boşanmaz hızları dünya genelinde artış eğiliminde iken Türkiye'de de son yıllarda giderek artmaktadır. Türkiye'deki boşanma oranları her ne kadar Avrupa ve Kuzey Amerika ülkeleri kadar yüksek olmasa da yaşanan artışlar gelecekte ciddi bir sorun olma potansiyeli taşımaktadır. Geçimsizlik, kötü alışkanlıklar, evi terk etme ve sorumsuz davranma en önemli boşanma nedenleri arasında yer almaktadır. Boşanma nedenlerinin ve artış hızının analiz edilmesi, geleceğe yönelik plan ve politikaların geliştirilmesin önem arz etmektedir. Bu araştırmada Covid-19 pandemisinin yaşandığı 2020 ve 2021 yıllarında Türkiye'deki boşanma sayıları ve kaba boşanma hızları ele alınmıştır. Covid-19 pandemisi nedeniyle tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de birçok sosyal ve ekonomik sorunlar ortaya çıkmıştır. Pandemi döneminde yaşanan sosyal ve ekonomik problemlerin boşanma sayısı ve kaba boşanma hızı üzerindeki etkisini ortaya koymak araştırmanın amacını oluşturmaktadır. Araştırmanın verileri Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)'ndan temin edilmiştir. Pandemi dönemi ve öncesi yıllara ait verilerek nitel ve nicel yöntemlerle analiz edilerek sonuçlara ulaşılmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen bulgular Covid-19 pandemisi ve alınan önlemler nedeniyle 2021 yılında boşanma sayısında ve kaba boşanma hızında ciddi bir artış olduğunu göstermektedir. Sağlık problemleri, sokağa çıkma yasakları, çalışan sayısı ve çalışma süresinin azaltılması, hizmet sektöründe yer alan birçok işyerini uzun süre zorunlu olarak kapalı tutulması, şirketlerde yaşanan finansal sorunlar gibi nedenler birçok insanın işini kaybetmesine ve geçim sıkıntısı çekmesine neden olmuştur. 2001 yılından itibaren boşanma sayısı ve kaba boşanma hızı arttış göstermektedir.
TÜCAUM Uluslararası Coğrafya Sempozyumu 13-14 Ekim 2016, Bildiriler Kitabı , 2016
4. ULUSLARARASI GAP SOSYAL BİLİMLER KONGRESİ, 2019
ÖZET Mevsimlik tarımsal işçi göçü, tarımsal ürünlerin ekim, yetişme ve hasat dönemlerinde ikamet ... more ÖZET
Mevsimlik tarımsal işçi göçü, tarımsal ürünlerin ekim, yetişme ve hasat dönemlerinde ikamet alanlarından ayrılarak tarım alanlarının olduğu başka yerlere mevsimsel olarak, geçici süreyle göç etmek olarak tanımlanmaktadır. Kırsal veya kentsel bölgelerde yaşayan, çoğunlukla ekonomik olarak yeterli imkânlara sahip olmayan insanlar bu mevsimsel harekete katıldığı için, bu durum gelişmemiş ve az gelişmiş bölgeler için önemli bir sorun oluşturmaktadır. Mevsimlik tarımsal işgücü göçünde, topraksız çiftçilerin sayısındaki artış, kuraklık, işsizlik, düşük gelir ve hane halkı büyüklüğü gibi faktörler önemli bir rol oynamaktadır. Bu insanlar tarımsal alanlarda çalışmak ve gelir elde etmek için başka yerlere göç etmektedirler. Bu hareketlilik, tarım ürünlerinin büyüme koşullarına bağlı olarak yıl boyunca, farklı tarım alanlarına doğru yönelebilmektedir. Mevsimsel tarım işçiliği göçü, özellikle Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde, çok sayıda topraksız çiftçi olması nedeniyle yaygın olarak görülmektedir. Bu çalışmanın amacı, Suruç şehrinde mevsimlik tarımsal işgücü göçü üzerinde rol oynayan faktörleri, göçe katılan aile sayısını, göç edilen alanları ve bu alanlarda karşılaşılan sorunları ortaya koymaktır. Suruç şehri, Şanlıurfa ilinin Suruç ilçesinin idari merkezi konumundadır. Mevsimlik tarımsal işgücü göçü üzerinde rol oynayan faktörleri belirlemek için mahalle muhtarları ve mevsimlik göçe katılan bazı aileler ile görüşmeler yapılmıştır. Çalışma sonuçlarına göre, mevsimlik olarak en fazla tarımsal işgücü göçü veren mahalleler Dikili, Aydın ve Yenişehir mahalleleridir. Mevsimlik tarım işçileri, topraksız olma, tarımsal alan yetersizliği, kuraklık, işsizlik ve düşük gelir gibi bazı faktörleri, mevsimsel hareketliliğe katılmaya zorlayan temel nedenler olarak ifade etmişlerdir. Çalışma sonuçları aynı zamanda, mevsimlik tarım işçilerinin Suruç şehrinden ayrılarak pamuk, soğan, zeytin, mercimek, şeker pancarı, patates vb. tarımı yapılan alanlarda çalışmak üzere Ankara, İzmir, Gaziantep, Adana, Manisa vb. illere göç ettiklerini ortaya koymaktadır. İşçilerin karşılaştıkları en yaygın sorunlar arasında barınma, ulaşım, hijyen, eğitim, sağlık,
iletişim, ücret azlığı gibi sorunlar yer almaktadır.
ABSTRACT
Seasonal agricultural labor migration one kind of migration that it refers permanently leaving sidental area to work in agricultural areas in different places during the sowing, growing and harvesting periods of agricultural production. Since mostly economically poor people living in rural or urban areas attend this seasonal movement, it is a siginificant problem of undeveloped and underdeveloped areas. Some siginificant factors play an important role on seasonal agricultural labor migration, such as increase in number of landless farmers, drought, unemployement, low income, household size. These people move to another place to work in agricultural areas and earn income. This mobility can be towards several different agricultural areas during the same year depending on growing conditions of agricultural production. Seasonal agricultural labor migration particularly can be seen in Southeastern Anatolia and
Eastern Anatolia regions of Turkey since there are many landless farmers in these regions. The purpose of this study to find out factors playing role on seasonal agricultural labor migration seen in Suruç city with regard to number of families attending seasonal mobility, places of migration and kind of agricultural activities and problems they face at these places. Suruç city is the administrative center of Suruç district of Sanliurfa province of Turkey. To reveal these factors leading seasonal mobility some interviews was carried out with headman of neighborhoods and some families taking part in seasonal agricultural labor migration. According to results of study, the neighborhoods with the highest number of seasonal migrants as source places are Dikili, Aydın and Yenişehir neighborhoods. Seasonal migrants stated some factors such as being landless, insufficency of land, drought, unemployement and
low income as main causes that urging them to attend seasonal mobility. Results of study also shows that seasonal agricultural migrants leave Suruç city to go to work in agricultural areas including cotton, onion, olive, lentile, sugar beet, potato, etc. production fields in Ankara, İzmir, Gaziantep, Adana, Manisa, etc. provinces. The most common problems faced by workers include shelter, transportation, hygiene, education, health, communication, and low wage. Keywords: Suruç, agriculture, seasonal, labor, migration, city.
4. ULUSLARARASI GAP SOSYAL BİLİMLER KONGRESİ, 2019
ÖZET Beşeri Coğrafya’nın önemli bir alt dalı olan yerleşme coğrafyasında, yerleşmelerin kuruluş y... more ÖZET
Beşeri Coğrafya’nın önemli bir alt dalı olan yerleşme coğrafyasında, yerleşmelerin kuruluş yerinin tespiti ve kuruluş yeri seçimi üzerinde rol oynayan faktörlerin ortaya konulması, önemli bir araştırma konusudur. Şanlıurfa, yerleşme tarihi bakımından Türkiye’nin en eskilerindendir. Şanlıurfa’nın Haliliye ilçesi sınırları içinde Şanlıurfa şehrinin kabaca kuzeydoğusunda Örencik köyünde tespit edilen Göbeklitepe, arkeolojik verilere göre 12.000 yıllık bir geçmişe sahiptir. Kuruluş tarihi nedeniyle Neolitik Dönem’e tarihlenen Göbeklitepe, insanlık tarihinin önemli dönüm noktalarından birini oluşturmaktadır. Bugüne kadar elde edilen verilere göre bir ibadet alanı olarak tanımlanan Göbeklitepe, henüz tespit edilmemiş olsa da bu alanın çevresinde yerleşik insan topluluklarının varlığına da işaret etmektedir. Dönemin şartları göz önünde bulundurularak, sit alanının yer seçimi üzerinde özellikle doğal ortam şartlarının etkili olduğu düşünülmektedir. Bu nedenle, sit alanının yer seçimi üzerinde rol oynayan doğal ortam şartlarını birbiriyle bağdaştırarak ortaya koymak araştırmanın temel amacını oluşturmaktadır. Sit alanının ve yakın çevresinin jeolojik, jeomorfolojik, klimatik, hidrografik ve doğal bitki örtüsü özellikleri, yaşlandırılmış olduğu dönemin şartları içinde analiz edilmiş ve sonuçlara ulaşılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre kuruluş yeri seçiminde doğal ortam özelliklerinin büyük bir öneme sahip olduğu görülmektedir. Sonuçlar ayrıca bu alanın doğal bir koruma sağladığı, su temininin kolay olduğu, el aletleri ve barınak yapımı için uygun doğal malzemelerin kolaylıkla sağlanabildiği, sahip olduğu bitki örtüsü ve çevrede yaşayan hayvan toplulukları açısından gıda teminine elverişli olduğunu göstermektedir. Yine hemen yakınında bulunan Harran Ovası’nın ilkel tarım faaliyetleri açısından için elverişli bir alan sağladığı görülmektedir.
ABSTRACT
In the settlement geography, which is an important sub-branch of Human Geography, determination of the site selection of the settlements and revealing the factors that playing role on site selection is an important research topic. Sanliurfa is one of the oldest settlements of
Turkey with regard to of setllement history. Gobeklitepe, which was situated in Örencik village, approximetaly at northeast of Şanlıurfa, within the borders of Haliliye district of Sanliurfa, has a history of 12,000 years according to archaeological data. Gobeklitepe, which was dated to the Neolithic Period due to its foundation date, constitutes one of the important turning points of human history. Gobeklitepe, which is defined as a place of worship according to the data obtained, indicates the existence of human settlements around this area, although it has not been identified yet. Considering the conditions of the period, it is
considered that particularly the natural environment conditions have played an effective role on the site selection of Gobeklitepe. Therefore, the main purpose of this research is to reveal the natural environment conditions that played a significant role on the site selection. Results
of the research were obtained by analyzing geological, geomorphological, climatic, hydrographic and natural vegetation characteristics of site and its immediate surroundings under the conditions of the period in which it was dated. According to the results obtained, it is seen that the characteristics of the natural environment have a great importance on the site selection. The results also show that this area suitable to ensure life safety, water supply, produce hand tools and construct shelters that made of natural materials around, food supply with regard to its flora and fauna characteristics. Additionally, Harran Plain, which is located in the immediate vicinity of site, provided a suitable area for primitive agricultural activities
III. TARAS SHEVCHENKO INTERNATIONAL CONGRESS ON SOCIAL SCIENCES, 2019
Özet Doğurganlık hızı ülkelerin nüfus dinamiğinin önemli ögelerinden biridir ve demografik olarak... more Özet
Doğurganlık hızı ülkelerin nüfus dinamiğinin önemli ögelerinden biridir ve demografik olarak kadın başına düşen canlı doğum sayısını ifade etmektedir. Nüfusun yaş ve cinsiyet yapısını, nüfus artış hızını etkilemesi bakımından ülkelerin çalışma çağındaki nüfusunu etkileyen önemli bir demografik özelliktir. Doğurganlık hızının az olması bu potansiyeli azaltırken, yüksek olması bu potansiyeli arttırmaktadır. Bu nedenle doğurganlık hızı stratejik bir öneme sahiptir. Bu çalışmada AB ülkeleri ile Türkiye’deki doğurganlık hızının seyrini ve bu seyir üzerinde rol oynayan sosyal ve ekonomik faktörleri ortaya koymak amaçlanmıştır. AB ve Türkiye’ye ait doğurganlık hızı ve bu hızı etkileyen faktörlere ait 1960-2016 arasını kapsayan demografik göstergeler Dünya Bankası, AB İstatistik Ofisi ve TÜİK’ten elde edilmiştir. AB ve Türkiye’ye ait bu veriler istatistik yöntemlerle analiz edilmiş, her iki tarafta doğurganlık hızının hangi dönemlerde ve hangi etkenlerle azalış veya artış gösterdiği ortaya konulmuştur. Yapılan analizler sonucunda doğurganlık hızının Avrupa Birliği’nin kuruluşundan itibaren genel olararak azaldığı görülmektedir. Aynı dönemde Türkiye’de de doğurganlık hızının azalmıştır. Özellikle 1975 yılından itibaren AB ülkelerinde bu hız 2,0’ın, Türkiye’de de 5,0’ın altına inmiş ve azalmaya devam etmiştir. 1960 yılında AB’de doğurganlık hızı ortalaması 2,6 iken Türkiye’de 6,4 tür. 2016 yılında ise AB’de 1,6 olan doğurganlık hızı Türkiye’de 2,1 olarak gerçekleşmiştir. 1960-2016 arası dönemde Türkiye’nin doğurganlık hızı her zaman AB ortalamasından daha yüksek olmuştur. Gerek AB ve gerekse Türkiye’de doğurganlık hızının azalması üzerinde şehirleşme, kadın işgücü sayısının artışı, başta kadınlar olmak üzere eğitim seviyesinin yükselmesi, sağlık ve sosyal imkânların gelişmesi, bireysel özgürlük isteği, ekonomik zorluklar ve doğum kontrolü gibi birçok faktör rol oynamıştır. Her ne kadar son yıllarda AB ve Türkiye’de doğurganlığın arttırılmasına yönelik teşvik edici önlemler alınmışsa da ciddi bir fark oluşturmamıştır. Doğurganlık hızının AB ve Türkiye’de giderek azalması, nüfusu yaşlanmasına, bağımlı nüfusu oranını artmasına, dolayısıyla genç işgücü potansiyeli, üretim kapasitesi, ekonomik gelişmenin azalmasına, uzun vadede kişi başına düşen gelir ve yaşam standardının düşmesine neden olacaktır.
Abstract
The total fertility rate (TFR) is one of the most important elements of the population dynamics of the countries and means number of the live births per woman. In terms of share of economically active population it is an important demographic feature affecting the age and gender structure of the population and population growth rate. Fewer fertility rates decrease this potential, while higher fertility rates increase this potential. Thus, fertility rate has a strategic importance. The purpose of the study is to find out the progress of TFR of EU countries and Turkey, social and economic factors play role on the progress of TFR. The demographic indicators covering the period 1960-2016 about fertility rate in the EU and Turkey and the factors affecting this rate were obtained from The World Bank, EU Statistics Office and Turkish Statistical Institue. Those datas on Turkey and the EU were analyzed by statistical methods and the changes in rates by periods, factors affecting increases or decreases in TFR were revealed. As a result of the analyzes, it is seen that the TFR of EU has declined in general, since the foundation of the European Union. In the same period, total fertility rate in Turkey has decreased as well. In particular, as from 1975, the TFR of EU downed to under 2.0 and the TFR of Turkey downed to under 5.0 and has also kept continue to decline on both side. In 1960, the average TFR in the EU was 2.6 while 6.4 in Turkey. In 2016, the TFR of EU was realized as 2.1 and 1,6 in Turkey. However, In the period from 1960 to 2016, Turkey's total fertility rate has always been higher than the EU’s average. Both in EU and in Turkey various factors such as urbanization the increases in the number of female labor force, the increases in education level, especially among women, developments, health and social care, individual freedom request, economic difficulties and birth control have played an significant role on decline of TFR. In recent years despite taken measures encouraging to increase the TFR in the EU and Turkey, a significant difference in fertility rate hasn’t been seen. The decreases in total fertility rate in the EU and Turkey will lead to population aging, increases in share of dependent population and decreases in the young labor force potential, production capacity and economic development. In long-term, it will also lead to decreases in per capita income and lower living standards.
EL-RUHA III. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMLER KONGRESİ BİLDİRİLER ÖZET KİTABI, 2018
Taras Shevchenko 1st International Congress On Social Sciences (11-13.08.2018, Kiev), Tam Metin Bildiri Kitabı, 2018
Taras Shevchenko 1st International Congress On Social Sciences (11-13.08.2018, Kiev), Tam Metin Bildiri Kitabı, 2018
ISTEC 2016 International Science and Technology Conference, (13-15 Temmuz 2016, Viyana) Tam Metin Bildiriler Kitabı, 2016
Every year conferences are held at different locations around the world. This year we are in St. ... more Every year conferences are held at different locations around the world. This year we are in St. Petersburg/Russia. Here is the content of each one of conferences:
II. Uluslararası Eyyûb Peygamber Sabır Günleri Sempozyumu, 21-22 Nisan Şanlıurfa, Bildiriler ve Makaleler Kitabı, 2016
II. Uluslararası Eyyûb Peygamber Sabır Günleri Sempozyumu, 21-22 Nisan Şanlıurfa, Bildiriler ve Makaleler Kitabı, 2016
ÖZET Bitlis ili Türkiye'nin Doğu Anadolu Bölgesi'nde yer almaktadır. Bitlis, fizikî coğrafya öze... more ÖZET
Bitlis ili Türkiye'nin Doğu Anadolu Bölgesi'nde yer almaktadır. Bitlis, fizikî coğrafya özellikleri bakımından incelendiğinde, il sınırları içinde birbirinden vadi ve oluklarla ayrılmış bir çok dağ sırasının yer aldığı görülecektir. Bu vadilerin çoğuna bir akarsu yerleşmiştir. İl sınırları içinde özellikle kuzey kesimlerinde irili ufaklı bir çok volkanik kütle bulunmaktadır.Bölgede hakim olan karasal iklim, Bitlis'te de görülmektedir. İlin doğal bitki örtüsü, güneyde meşe ormanları ve kuzeyde bozkırlardır. İlde volkanik topraklar geniş bir alan kaplamaktadır.
Bitlis, bölgenin genel karakterine uygun olarak göç veren bir ildir. Tarıma elverişli alanların yetersiz olmasına rağmen, halkın temel geçim kaynağını tarım ve hayvancılık oluşturmaktadır. Topografik ve klimatik şartlar nedeniyle yük ve yolcu taşımacılığında birçok zorluklarla karşılaşılmaktadır. Ayrıca Bitlis, özellikle İran'la yapılan ticarette önemli yollar üzerinde yer almaktadır.
İncelenen 40 türkü içinde beşerî ortamı anlatan ifadeler toplam içinde % 51.02, doğal ortam hakkında bilgi veren ifadeler %33.33, ekonomik faaliyet ve karşılaşılan zorlukları anlatan ifadeler ise %15,65'lik bir paya sahiptir. Bu durum Bitlis ilinin sahip olduğu beşerî ortam özelliklerinin türkülerde daha fazla yer aldığını göstermektedir. Beşerî özelliklerin ilk sırada yer almasında şüphesiz ki, türkülerin büyük çoğunlukla sevgili için söylenmiş olması ve dolayısıyla sevgiliye, yaşadığı yere ve giydiği kıyafetlere duyulan sevginin türkülerde doğal olarak yer alması önemli bir neden olmuştur.
İlin sahip olduğu zorlu doğal ortam şartları da türkülerde önemli bir oranda yer almıştır. Aynı şekilde doğal ortamın güzellikleri de türkülerde yer bulmuştur. İnsanoğlu yaşamış olduğu doğal ortamla her zaman için etkileşim içindedir. Bu nedenle insanlar doğal ortamdan olumlu yönde etkilenebildiği gibi olumsuz yönde de etkilenebilmektedir. Bu etkileşim doğal olarak Bitlis türkülerinde de ortaya çıkmaktadır. Dağlık, akarsuların bol olduğu, gür bitki örtüsüne sahip ve özellikle kış mevsiminin çetin geçtiği bir ortamda yaşayan insanların türkülerinde, bu ortamın etkisinin görülmesinden daha doğal bir şey olamaz. Bu nedenle karşılaşılan zorluklar ve doğal ortam güzellikleri de türkülere yansımıştır. Yukarıda da bahsedildiği gibi sevgiliye söylenen türkülerde, sevgiliden uzak kalma veya sevgiliye kavuşamama, çoğu zaman doğal ortam özelliklerinin getirmiş olduğu güçlüklere bağlanmış, bu durum ilin hidrografik, flora-fauna ve topografik özelliklerini yansıtan ifadelerle belirtilmiştir.
Bitlis ilinin sahip olduğu topografik ve klimatik özellikler, doğal olarak ekonomik faaliyetler üzerinde de önemli bir rol oynamıştır. İl sınırları içinde yaşayan halkın en önemli geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Tarımsal faaliyete uygun alanların az oluşuna rağmen, tarımsal faaliyetlerin halkın temel geçim kaynaklarının başında yer alması bu faaliyetin önemini arttırmıştır. Yine jeolojik etkenlerle volkanik toprakların geniş bir alan kaplaması, elde edilen ürünlerin kalitesini ve verimini arttırmış, tarımsal faaliyetin halk için önemli bir ekonomik değere sahip olmasına neden olmuştur. Bu nedenle tarımsal faaliyetler türkülerde işlenen konulardan biri olmuştur. Özellikle tarih boyunca yaygın olarak yapılan bağcılık faaliyeti, türkülerde en çok rastlanan ekonomik faaliyet olmuştur. Topografik ve klimatik şartların ortak bir sonucu olarak özellikle ulaşım faaliyetleri olumsuz yönde etkilenmiştir. Bitlis ilinin güney kesimlerinin yüksek dağlık bir alana sahip olması ve bu kesimde yer alan dağların doğu-batı yönünde uzanması, kuzey-güney yönündeki yük ve yolcu ulaşımını güçleştirmiştir. Bu durum aynı zamanda sosyal ilişkileri de olumsuz yönde etkilemiş, karşılaşılan zorluklar türkülerde ifade edilmiştir. Yine bu durum türkülerde sevgiliye kavuşamamanın bir nedeni olarak da yer almıştır. Ayrıca Bitlis, tarih boyunca Anadolu ile İran arasında yapılan ticarette önemli bir konuma sahip olmuştur. İlin kuzey, güney ve batısından gelen yolların il sınırları içinde birbirine bağlanması, ulaşım açısından stratejik bir öneme sahip olmasına yol açmış ve bu durum da türkülere konu edilmiştir.
ABSTRACT
Bitlis province is located in Eastern Anatolian Region of Turkey. In terms of features of physical geography, a lot of mountain ranges is located in the province. These mountain ranges separated by valleys coming one after another. Most of these valleys settled by a lot of rivers. In addition, there are many large and small volcanic masses in the northern part of the province. Continental climate that dominating the region is seen in Bitlis. The natural vegetation of the province is oak forests (in the south parts) and steppes (in the northern parts and valley floors). Volcanic soils cover a large area in the territory of the province.
Bitlis, in accordance with the general character of the region, is a emigration province. Although lands suitable for agriculture are less, people's basic sources of livelihood are agriculture and livestock breeding. Due to topographic and climatic conditions, freight and passenger transportation have a lot of difficulties. Also, Bitlis is located along the roads have major importance, especially in trade with Iran.
To demonstrate the effect of geographic environment on the folk songs of Bitlis, 40 folk songs were investigated. As a result of the research 147 geographical expressions have been identified. In these folk songs, statements regarding the human environment 51.02%, physical environment 33.33%, economic environment 15.65% percent of the total geographic expression. Because of the folk songs have been written for beloved, it can be seen a lot of evidence about human geography characteristics in the Bitlis folk songs, especially name of
beloved,where she/he live in and her/his clothes.
Challenging physical geographic conditions of Bitlis province are included a significant proportion in
the folk songs. The same way beauty of the natural environment takes part in the folk songs. Mankind has
always been in interacting with physical geographic conditions of where they live in. This interaction, effects
people positively or negatively, can be seen in the Bitlis folk songs. There is nothing more natural than the seeing of the effect of this environment which has mountains, plenty of rivers, lush vegetation and harsh winter, on the Bitlis folk songs. For that reason, it can be seen mountain names like “Süphan”, “Nemrut”, river names
such as “Bitlis Çayı”, “Ava Vakfe”, some terms express hursh winter conditions such as “cold” “very cold”,
“jack frost”, “snow”, in the folk songs of Bitlis province.
Topographic and climatic features of the Bitlis province, naturally, have played an important role on economic activities. The most important source of livelihood of the people who live in the province is agriculture and livestock. Fact that lands suitable for agricultural activities are less, the importance of this activity has a high range due to people’s main source of income is agriculture. However, volcanic soils covering wide area has increased quality and fertility of production. For these reasons, agricultural activities are significant subject in the folk songs as a economic value. In this activities, especially vine cultivation which has commonly done since ancient time, is an important subject in folk songs. As a result of topographic and climatic conditions, transportation activities has effected negatively. Especially mountains extending east-west direction in the high mountainous southern of province, has a negative impact on freight and passenger transportation in the direction of north-south. These conditions has also negative impact on social relationships and as a result transportation difficulties have been expressed in folk songs. This situation has also taken place as a reason of not to reaching to beloved in folk songs. In addition, Bitlis province has had an important position in the trade of Anatolia with Iran throughout the history. Bitlis province is the interconnection area of the roads coming from the provinces around. For that reason this province has had a strategic importance throughout of the history. This strategic importance and difficulties in transportation has been a significant subject in the folk songs of Bitlis, for example “twisted roads of Bitlis...” “Rahva road is impassable...”, “Snowy mountains of Bitlis are impassable...”, “Your road towards to Iran...” etc.
Kültürel Coğrafya, 2024
Coğrafi ortamın kültür oluşumu üzerindeki etkisi ve kültürün coğrafi mekânın şekillenmesindeki ro... more Coğrafi ortamın kültür oluşumu üzerindeki etkisi ve kültürün coğrafi mekânın şekillenmesindeki rolü
The effect of geographical environment on cultural formation and the role of culture in shaping geographical place.
Bitli İli Turizm Araştırmaları, 2024
Bitlis ilinde yer alan şehirlerin turistik potansiyel, altyapı, erişebilirlik ve imaj açısından a... more Bitlis ilinde yer alan şehirlerin turistik potansiyel, altyapı, erişebilirlik ve imaj açısından analizi
Analysis of touristic potential, infrastructure, accessibility and image of the cities in Bitlis province in terms of urban tourism.
SOSYAL BİLİMLERDE GÜNCEL ÇALIŞMALAR - 5, 2024
ÖZ Bu çalışmada hem liselerin çevresindeki riskli alanlar hakkında farkındalık oluşturmak, bu al... more ÖZ
Bu çalışmada hem liselerin çevresindeki riskli alanlar hakkında farkındalık oluşturmak, bu alanların yasa ve yönetmeliklerle belirtilen mesafeler içinde yer alıp almadığını ortaya koymak, hem de öğrenci refahı ve güvenliğinin sağlanması, öğrencilere yönelik fiziksel ve psikolojik tehlikeleri önlenmesi, ulaşım güvenliğini sağlanması, sivil toplum kuruluşları ile diğer resmi kurumlar arasında işbirliğinin sağlanması, önleyici güvenlik tedbirlerinin alınması ve karar alma mekanizmalarına yol göstererek katkıda bulunmak amaçlanmıştır. Böylelikle bu çalışma, Eyyubiye ilçesi şehirsel sınırları özelinde olmak üzere, sadece Türkiye’de liselerin çevresinde yer alan ve çoğu zaman masum görülen veya görmezden gelinen tehditlerin ve bu tehditler için elverişli özellikler gösteren alanların anlaşılması ve ortaya çıkarılmasını değil, aynı zamanda eğitim ekosistemini güçlendirmek ve daha güvenli hale getirmek için uygulanabilir stratejilerin geliştirilmesini sağlayacaktır.
ABSTRACT
This study aims to raise awareness about risky areas around high schools, to reveal whether these areas are within the distances specified by laws and regulations, and to contribute to the welfare and safety of students, to prevent physical and psychological dangers to students, to ensure transportation safety, to ensure cooperation between civil society organizations and other official institutions, to take preventive security measures and to guide decision-making mechanisms. Thus, this study will provide an understanding and exposure of threats and areas often seen as innocent or ignored around high schools in Turkey, especially within the urban borders of the Eyyubiye district, and develop applicable strategies to strengthen the education ecosystem and make it safer.
Kent Bilim Öğretileri, 2023
Türklerde Çevre ve Şehircilik: Şehirlerimizin Gelişiminde Tarihî Süreç (Cilt I), 2023
81 İLDE KÜLTÜR VE ŞEHİR-ŞANLIURFA, 2017