Sami Kiraz | Hitit University (original) (raw)

Articles by Sami Kiraz

Research paper thumbnail of The Link between Libyan Civil War and the Eastern Mediterranean Issue in Turkish Foreign Policy: Balancing the Threat

Bilig, 2023

This article aims to determine the main motivation behind Türkiye's involvement in the Libyan Civ... more This article aims to determine the main motivation behind Türkiye's involvement in the Libyan Civil War as an active actor since 2019 which can be seen as a deviation from its traditional foreign policy. Türkiye has involved in the Libyan conflict following the establishment of the Eastern Mediterranean Gas Forum (EMGF) which it believes threatens its vital interests in the region. In this study, this involvement is described in the context of Stephen M. Walt's balance of threat theory. It is argued that Türkiye's Libyan policy is essentially a balancing policy against the threat posed by the alliance against its interests in the Eastern Mediterranean region. It is further argued that maintaining stability in Libya led by the Government of National Accord (GNA) is a very important part of Türkiye's regional alliance policy.

Research paper thumbnail of Türkiye’nin Doğrudan Müdahale Öncesi Dönemde Suriye İç Savaşı’na Yönelik Dış Politikasının Analizi

Türkiye Ortadoğu Çalışmaları Dergisi, 2020

2011 yılında sınırlı bir halk hareketi şeklinde başlayan Suriye İç Savaşı, kısa sürede bölgesel v... more 2011 yılında sınırlı bir halk hareketi şeklinde başlayan Suriye İç Savaşı, kısa sürede bölgesel ve küresel çapta ağır sonuçlar doğuran ve çok sayıda aktörü içine çeken bir gelişme olmuştur. Bu süreçte, özellikle bölge devletleri iç savaşın etkisinden kaçınamamış ve meseleye dahil olmak durumunda kalmıştır. Bu bağlamda Suriye İç Savaşı, Türkiye için de süreçte en temel dış politika konusu haline gelmiştir. Bu çalışmada, Türkiye’nin iç savaşa yönelik doğrudan müdahale öncesi dönemde izlediği dış politikasının analizi yapılacaktır. Bu analiz, güncel Türk dış politikasının değerlendirmesinin ancak doğrudan müdahale öncesi dönemde yaşanan dönüşümlerin doğru anlaşılmasıyla mümkün olabileceği ön kabulüyle yapılmaktadır. Bu nedenle, analizin kapsamlı ve bütüncül bir bakış açısıyla ele alınması için kuramsal çerçeve olarak neoklasik realizm belirlenmiştir. Bağımsız değişken olarak kabul edilen sistemik sinyallerin, yerel faktörlerin yani ara değişkenlerin vasıtasıyla dış politikaya dönüştürüldüğü önermesiyle neoklasik realizm, Türkiye’nin dış politikasındaki dönüşümleri açıklamak adına kullanılmıştır. 2015 yılına kadar Esadsız bir Suriye stratejisi yürüten Türkiye, dışsal ve içsel gelişmeler uyarınca bu yaklaşımından vazgeçmiş ve doğrudan müdahaleye evirilecek yeni stratejisini uygulamaya geçmiştir. Çalışmada, bu dönüşümün altyapısını oluşturan bağımsız ve ara değişkenler ile başta millî güvenliğe tehdit oluştuğu algısıyla izlenen dış politika olmak üzere Türk dış politikasının sürekliliklerinin bu süreçteki etki ve belirleyicilikleri tartışılmıştır.

Research paper thumbnail of Uluslararası Arabuluculuğa Dair Değişen Yaklaşımlar ve Türkiye'nin Arabuluculuğun Dönüşümündeki Rolünün İncelenmesi

Akdeniz İİBF Dergisi, 2020

Bir çatışma yönetimi formu olarak uluslararası arabuluculuk, eski çağlardan bu yana yaygın biçimd... more Bir çatışma yönetimi formu olarak uluslararası arabuluculuk, eski çağlardan bu yana yaygın biçimde kullanılan bir üçüncü taraf müdahalesidir. 21. yüzyılla birlikte, çatışmaların değişen nitelikleri, aktörlerin çeşitlenmesi ve artan uluslararası bilinç gibi nedenlerle uluslararası arabuluculuğa dair geleneksel yöntemler etkinliğini kaybetmeye başlamıştır. Bu süreçte, uluslararası arabuluculuk kuramsal ve kurumsal bazda yeniden ele alınmış ve başta çok aktörlü arabuluculuk olmak üzere, yeni yaklaşımlar, uluslararası arabuluculuğa dahil edilmiştir. Bu çalışmada, değişen arabuluculuk anlayışı incelenmekte ve bu süreçte Türkiye’nin yeni yaklaşımların kurumsal düzenlemelere dahil edilmesindeki rolü analiz edilmektedir. Çalışma, Türkiye’nin bölgesel ve küresel çapta etkin arabuluculuğun kurumsallaşması hususunda önemli bir etkiye sahip olduğunu ileri sürmektedir.

Research paper thumbnail of Türk Dış Politikasının Bir Süreklilik Unsuru Olarak Barış Operasyonlarının İncelenmesi

Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2020

Çok uluslu barış operasyonları, uluslararası barış ve güvenliğin sağlanması hususunda modern ulus... more Çok uluslu barış operasyonları, uluslararası barış ve güvenliğin sağlanması hususunda modern uluslararası sistemin izin verdiği ve en yaygın biçimde kullanılan araçların başında gelmektedir. 70 yılı aşkın süredir düzenlenmeye devam eden barış operasyonlarına yönelik, süreç içerisinde çatışmaların niteliğinde yaşanan dönüşümlere ve "barış" düşüncesinin geçirdiği evrime bağlı olarak bir dizi reform yapılmış ve bu operasyonlar, günümüzdeki çok amaçlı ve çok yöntemli haline gelmiştir. Operasyonlara BM ve diğer uluslararası ve bölgesel örgütler ile çok sayıda devlet katılım göstermiştir. Katılımcı ülkelerden bir tanesi olarak Türkiye de barış operasyonlarına önemli destek sağlamıştır. Bu çalışmada, Türkiye'nin barış operasyonlarına katılımı; tarihsel ve nedensel bağlamlarda analiz edilmektedir. Türkiye'nin, güvenlik stratejilerinde yaşanan değişimlere bağlı olarak, barış operasyonlarına katılımının hem içerik hem de yoğunluk bakımından farklılık gösterdiği çalışmanın temel iddiasıdır. Bu bağlamda, Türk dış politikasında bir süreklilik unsuru olarak görülen barış operasyonlarına katılımın realist bir bakış açısıyla açıklanabileceği ve Türkiye'nin çıkar odaklı bir anlayış benimsediği çalışmanın başlıca sonucudur.
Abstract Multinational peace operations are one of the most widely used tools allowed by the modern international system to ensure international peace and security. A series of reforms have been made regarding peace operations depending on the transformations in the nature of conflicts and the evolution of the idea of "peace". The UN and other international and regional organizations, and numerous states have participated in the operations. Turkey, which is one of the participating states, has also provided significant support to peacekeeping operations. In this study, Turkey's participation in peacekeeping operations is analyzed in historical and causal contexts. The main claim of the study is that Turkey's participation in peacekeeping operations, depending on the changes in its security strategy, has changed in terms of both content and density. In this context, the main result of the study is that due to adopt an interest-oriented strategy, Turkey's participation in peace operations, which is seen as a continuity factor in Turkish foreign policy, can be explained from the realist perspective.

Research paper thumbnail of Bir Dış Politika Analizi Yaklaşımı Olarak Neoklasik Realizmin İncelenmesi

Ömer Halisdemir Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2020

Bu çalışmada, uluslararası ilişkiler disiplininde Soğuk Savaş sonrası dönemde yaşanan kuramsal çe... more Bu çalışmada, uluslararası ilişkiler disiplininde Soğuk Savaş sonrası dönemde yaşanan kuramsal çeşitlenme neticesinde realist gelenek içerisinde başlayan eleştiri ve sorgulamalara bağlı olarak ortaya çıkan neoklasik realizmin temel argümanları, amaçları ve kullanılma alanları sorgulanmıştır. Disiplinin en baskın kuramı olan yapısal (neo) realizmin özünde bir uluslararası politika kuramı olması ve temel belirleyiciliği uluslararası sistemin yapısına vermesi, devletlerin münferit dış politikalarının yarattığı etkilerin incelenmesinde eksikliklere neden olmuştur. Esasen bir dış politika analizi yaklaşımı olan neoklasik realizm de bu eksikliğin giderilmesi amacıyla uluslararası sistemin baskısı ile yerel dinamiklerin belirleyiciliğini birleştirerek dış politika davranışlarının anlaşılması için kuramsal bir çerçeve sunmaktadır. Makalede, neoklasik realizmin diğer realist kuramlardan nasıl ayrıldığı, kurguladığı dış politika analizi modelinin bileşenleri olan bağımsız, bağımlı ve ara değişkenler üzerinden incelenmiş ve nihayetinde neoklasik realizme yönelik eleştiriler yeni çalışmalar üzerinden tartışılmıştır. Sonuç olarak da özellikle değişen uluslararası politika koşullarının çözümlenmesi noktasında realist bakış açısından devletlerin dış politikalarının analiz edilmesinin alana sağladığı katkı açıklanmaya çalışılmıştır.

Research paper thumbnail of Menderes Dönemi Türk Dış Politikasının NATO Üyeliği ve Bağdat Paktı'nın Kurulması Örnekleri Üzerinden Analizi

Turkish Studies, 2020

To make close relations with the Western alliance and Western governments has been determined as ... more To make close relations with the Western alliance and Western governments has been determined as a major trend in foreign policy by the Republic of Turkey since the establishment. This approach is based on the belief that Turkey could be one of the developed nations and eliminate threats with this strategy. The peak point of the implementation of this strategy was the Menderes period. Menderes and the Democratic Party, who took over after the single-party rule, considered it vital to act together with the US in their foreign policy. Trying to increase its influence in domestic politics on the one hand, Menderes also carried out its foreign policy on behalf of both its own and country's political survival. Menderes, has a significant impact on the formation of foreign policy in the next period, reached his aim, through the use of insistent methods, and Turkey has become a part of the Western bloc. In this study, the foreign policy of the Menderes period, which constitutes the starting point of being in the Western alliance and the most obvious logic of Turkish foreign policy, will be analyzed. For this, firstly the international policy conditions of the period will be discussed and then Menderes' foreign policy approach will be examined. Later, foreign policy implementations during the NATO membership and the establishment of the Baghdad Pact, which can be accepted as concrete indicators of Menderes' foreign policy, will be evaluated. Finally, it will be completed with the making an inference about Turkish Western-based foreign policy.

Research paper thumbnail of Güvenlik Alanında Yaşanan Dönüşümlerin İstihbarata Yansımaları: ABD Örneği

Bilge Strateji, 2019

Intelligence, which is used in order to take precautions about dangers that may arise, is one of ... more Intelligence, which is used in order to take precautions about dangers that may arise, is one of the most important security tools of the states from the earliest periods of history. It should be noted, however, that intelligence is a phenomenon that constantly renews itself. The changing international conditions force transformations in the field of intelligence. In this context, the most important development that required the transformation in intelligence in the recent period
was the end of the Cold War and the uncertainty era that emerged. The
new threats facing states, especially global terrorism and cybercrime, necessitated the development of intelligence to deal with these threats. In this study, it is aimed to examine this intelligence transformation. Accordingly, firstly, the changing perception of security after the Cold War will be examined and its reflections on intelligence will be discussed. As a result, the transformation of the intelligence and intelligence organizations will be revealed based on the US example.

Research paper thumbnail of Dış Politika Analizi Modeli Olarak Neoklasik Realizm: İkinci Dünya Savaşı Sırasındaki Türk Dış Politikasının Analizi / En: Neoclassical Realism as a Foreign Policy Analysis Model: Analysis of Turkish Foreign Policy during World War II

Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2018

Neoclassical realism presents a new and holistic method of foreign policy analysis, which is one ... more Neoclassical realism presents a new and holistic method of foreign policy analysis, which is
one of the most fundamental application areas of international relations discipline. It argues that
the pressure of the international system on the foreign policies of the states is evaluated based
on local dynamics of the relevant state and foreign policy strategies are determined as a result
of this evaluation. In this way, the reasons for the states to execute different foreign policy
implementations in the same international area can be explained within a theoretical integrity.
In this study, World War II, an international development during which systemic pressure was
clearly observed, and how Turkey transformed this systemic pressure into foreign policy
strategies with the effect of its local dynamics were analyzed from the neoclassical realist
perspective. In this context, neoclassical realist foreign policy analysis is described as a model
in which independent variables (systemic pressures) are transformed into dependent variables
(foreign policy strategies and outputs) through intervening variables (perceptions of decision
makers and local dynamics) and this model was tested with the case of Turkish foreign policy
during World War II. Consequently, the study presents the decisiveness of the effect of local
dynamics on both determining and implementation of the Turkey’s non-belligerency strategy
during the war.

Research paper thumbnail of Türk Dış Politikasında Çok Yönlülük Denemeleri Bağlamında Karadeniz İşbirliği Örgütü ve D-8'in Karşılaştırmalı Olarak Analizi / En: COMPARATIVE ANALYSIS OF ORGANIZATION OF THE BLACK SEA ECONOMIC COOPERATION AND D-8 IN THE CONTEXT OF MULTI-DIMENSIONALITY IN THE TURKISH FOREIGN POLICY

Turkish Studies, 2018

ÖZET Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan itibaren Türk dış politikasında birtakım sürekliliklere ba... more ÖZET Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan itibaren Türk dış politikasında birtakım sürekliliklere bağlı kalarak hareket edilmektedir. Bu süreklilikler genel olarak, maceracı ve ülkenin güvenliğini tehlikeye sokan girişimlerden uzak durmak ve ABD öncülüğündeki Batı ittifakı içerisinde dış politika üretmek olduğu görülmektedir. Bununla birlikte, Türkiye'nin Batı ittifakının bir üyesi olması Türkiye'nin sürekli olarak tek taraflı politikalar üretmesi anlamı taşımamaktadır. Türkiye, çok yönlü politikalar üretebilmek adına çeşitli girişimlerde bulunmaktadır. Bu girişimler, Soğuk Savaş döneminde dış politikaya Batı ittifakı üyesi olmayan devletlerle ikili ilişkilerin iyileştirilmesi olarak yansımıştır. Soğuk Savaş'ın sona ermesi ile başlayan yeni dönemde ise ikili ilişkilerin ötesinde bölgesel düzeyde adımlar atılmaya başlanmıştır. Bu doğrultuda uluslararası örgütlerin kurulmasına öncülük etmek çok yönlülüğün Türk dış politikası uygulamalarındaki önemli yansımalarından bir tanesi olmuştur. Bu bağlamda, Türkiye'nin kendi inisiyatifleriyle kurulmasını sağladığı Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü ve D-8 ön plana çıkmıştır. Bu örgütler sayesinde Karadeniz bölgesi ülkeleri ve Müslüman kimlikli ülkelerle ekonomik işbirliği esaslı ilişkiler kurmaya gayret eden Türkiye, bu örgütler üzerinden dış politikasına çok yönlü bir nitelik kazandırmaya çalışmıştır. Bu çalışmada, her iki örgütün de kuruluş süreci ve bu süreçteki Türkiye'nin motivasyon kaynakları incelenerek, çok yönlülüğün esasları analiz edilmiştir. Böylelikle ortaya çıkma sebepleri bağlamında farklılaşan her iki örgütün de ekonomiyi önceleyen nitelikleri açıklanarak, Türk dış politikasında bir süreklilik unsuru barındıran çok yönlülük yaklaşımı, ilgili örgütler üzerinden değerlendirilmiştir.
Abstract
Since the establishment of the Turkish Republic particular continuities have been developed in Turkish foreign policy. These continuities, in general, can be summarize to avoid adventurous and risky for security attempts, and to create foreign policy within the Western alliance established US leadership. However, being a member of the Western alliance does not mean that Turkey constantly produces unilateral policies. Turkey has made various attempts in order to produce multi-dimensional policies. During the Cold War era, these attempts were in the form of bilateral relations with the non-member states of Western alliance. In the post-Cold War period, multi-dimensional foreign policy has transformed from this bilateral basis into a regional one. Accordingly, taking the lead in the establishment of international organizations become a tool of multi-dimensional foreign policy. In this context, Organization of the Black Sea Economic Cooperation and D-8 which are established by Turkey’s own initiatives come to the forefront. Turkey wanted to establish relations based on economic cooperation through these organizations. In order to provide a multi-dimensional characteristic to its foreign policy. In this study, establishment of these two organizations and Turkey’s motivation in this process is examined and analyzed in the context of multi-dimensionalism. In this way, by explaining their economic primary attribution of both organizations that are differentiated in the context of their emergence, the multi-dimensionalism approach as a continuity in Turkish foreign policy will be evaluated through these organizations.

Keywords
Turkish foreign policy, Multi-dimensionalism, Organization of the Black Sea Economic Cooperation, D-8

Research paper thumbnail of Turkey as a Model for the Middle Eastern States: A Psychological Perspective

Humanities and Social Sciences Review, 2015

This paper is primarily concerned with the relevance of the idea of “Turkey as a model” for the M... more This paper is primarily concerned with the relevance of the idea of “Turkey as a model” for the Middle Eastern countries. In such an attempt, the paper builds on the social learning theory to approach the issue of modeling behavior. The social learning theory stands for the idea that people learn within social contexts often through modeling and observational learning and strongly underlines that this learning process is not independent from the interaction of behavior, personal qualities and environmental factors. Building on this framework and departing from the assumption that like people and groups of people, states can learn through modeling, this paper argues that the idea of Turkey as a model for the Middle Eastern countries is not a relevant one as “personal” qualities and environmental factors Turkey and other Middle Eastern countries do not fit enough for a successful modeling. First, subjects under consideration have different “personal” qualities in regard to the one pan of the democracy-Islam balance; they have political Islamic experiences of their own. Second, considering the environment they are surrounded by, Turkey has the European Union (EU) as its “permanent foreign anchor” that have kept Turkey more excited in the way of democracy, which is absent for the Middle Eastern countries. Hence, “personal” qualities and environmental factors do not fit enough for effective modeling in the case of Turkey and the Middle East. In this context, the idea of “Turkey as an example” remains more relevant to encourage and make the newly emerging Middle Eastern regimes to believe in and search for the compatibility of democracy and Islam.

Keywords: Social Learning Theory, Modeling, Turkey, Middle Eastern regimes.

Research paper thumbnail of Uluslararası İlişkilerde Egemenliğin Değişen Yüzü

Niğde Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2012

Books by Sami Kiraz

Research paper thumbnail of Uluslararası Güvenlik- Gelenekselden Güncele Bir Gündem Analizi

by Emre Çıtak, Sami Kiraz, Asiye Gün Güneş Gülal, Eda Kuşku-Sönmez, Doğukan Tuncal, Utku Cantürk, Nail Elhan, Gokhan Albayrak, Murat Tınas, Buğra Sarı, Mehmet Yilmaz, Emre Ozan, and Senem Atvur

Uluslararası Güvenlik- Gelenekselden Güncele Bir Gündem Analizi, 2020

Uluslararası güvenliğin gündeminde ne varsa...

Research paper thumbnail of ULUSLARARASI İLİŞKİLER KURAMLARINDA SAVAŞ VE BARIŞ

ULUSLARARASI İLİŞKİLER KURAMLARINDA SAVAŞ VE BARIŞ, Ed. Emre Çıtak, Sami Kiraz, Orion, Kasım 2019., 2019

Book Chapters by Sami Kiraz

Research paper thumbnail of Onuncu Yılında Büyük Trajediye Yeniden Bakmak: Suriye İç Savaşı

PANDORA’NIN KUTUSU AÇILDI: SOĞUK SAVAŞ SONRASINDA İÇ ÇATIŞMALAR VE İÇ SAVAŞLAR, 2021

Research paper thumbnail of Digital Public Diplomacy in Crisis Management: A Conceptual Review

Maintaining International Relations Through Digital Public Diplomacy Policies and Discourses, Ed. Türker Elitaş, IGI, 2023

Internet technologies and digitalization have led to obvious changes in all areas of life. The ma... more Internet technologies and digitalization have led to obvious changes in all areas of life. The main issues of international politics have started to transform around these concepts. Crisis management is one of them. In this study, it will be examined how crisis management actors keep up with new trends depending on the transformations in the crises and the expectations of the masses affected by the crisis due to international policy. In this context, the main claim of the study is that digital public diplomacy is included in the crisis management processes and this leads to differences in traditional methods. It has been tried to explain how the relationship between the motivations of the states and the expectations of the public, which are accepted as the basic characteristics of this process, is constructed. In this context, it is analyzed that social media has a transformative effect, and therefore, it is used in crisis management. In addition, the study will be completed with the determination that this transformation provides both advantages and disadvantages in crisis management.

Research paper thumbnail of Sınıraşan Suçlar ve Suç Örgütleri

Uluslararası Güvenlik: Gelenekselden Güncele Bir Gündem Analizi, Ed. Emre Çıtak ve Sami Kiraz, Orion, 2020

Research paper thumbnail of SAVAŞ VE BARIŞ: TARİHSEL VE KAVRAMSAL ÇERÇEVE

Uluslararası ilişkiler kuramlarında Savaş ve Barış, Ed. Emre Çıtak, Sami Kiraz, Orion, Kasım 2019., 2019

Savaş ve barış, insanlık tarihinin başlangıcından bu yana bilimin ve felsefenin temel sorunsalı o... more Savaş ve barış, insanlık tarihinin başlangıcından bu yana bilimin ve
felsefenin temel sorunsalı olan, “daha iyiye nasıl ulaşılır” sorusunun
tamamlayıcı ve yardımcı unsurları olarak üzerinde sürekli tartışılan iki
temel olgu olmuştur. Bir taraftan, yıkıma yol açan savaşların açıklanması, diğer taraftan da bu yıkımdan nasıl uzak durulabileceği ve barışın
nasıl kurulabileceğinin tartışılması, binlerce yıldır üzerinde en fazla durulan meselelerden olmuştur. Ayrıca değişen koşulların bu kavramlarda
yarattığı dönüşümler ve bunların en uygun, en rasyonel, en gerçekçi ve
en ahlaki nasıl incelenebileceğine yönelik yaklaşımların ortaya çıkmasına
ve farklı yaklaşımlar arasında düşünsel bir tartışmanın da oluşmasına
yol açmıştır. Bu tartışmalar da günümüzdeki savaş ve barışa dair literatürü oluşturan temel unsurlar olmuştur.

Research paper thumbnail of Kıbrıs Barış Harekâtı ve Sonrasında Yunanistan’ın Ege Denizi Politikası

Ege Jeopolitiği, Ed. H. Çomak, B. Ş. Şeker, D. Ioannidis. Nobel., 2020

Research paper thumbnail of Soğuk Savaş Sonrası Yunanistan’ın Ege Denizi Politikası

Ege Jeopolitiği, Ed. H. Çomak, B. Ş. Şeker, D. Ioannidis. Nobel., 2020

Research paper thumbnail of Analysis of Changing Security Strategies of States in the Context of Balancing Policy

Current Security Issues in International Relations, Ed. Z. Yücel, PeterLang, 2019

Research paper thumbnail of The Link between Libyan Civil War and the Eastern Mediterranean Issue in Turkish Foreign Policy: Balancing the Threat

Bilig, 2023

This article aims to determine the main motivation behind Türkiye's involvement in the Libyan Civ... more This article aims to determine the main motivation behind Türkiye's involvement in the Libyan Civil War as an active actor since 2019 which can be seen as a deviation from its traditional foreign policy. Türkiye has involved in the Libyan conflict following the establishment of the Eastern Mediterranean Gas Forum (EMGF) which it believes threatens its vital interests in the region. In this study, this involvement is described in the context of Stephen M. Walt's balance of threat theory. It is argued that Türkiye's Libyan policy is essentially a balancing policy against the threat posed by the alliance against its interests in the Eastern Mediterranean region. It is further argued that maintaining stability in Libya led by the Government of National Accord (GNA) is a very important part of Türkiye's regional alliance policy.

Research paper thumbnail of Türkiye’nin Doğrudan Müdahale Öncesi Dönemde Suriye İç Savaşı’na Yönelik Dış Politikasının Analizi

Türkiye Ortadoğu Çalışmaları Dergisi, 2020

2011 yılında sınırlı bir halk hareketi şeklinde başlayan Suriye İç Savaşı, kısa sürede bölgesel v... more 2011 yılında sınırlı bir halk hareketi şeklinde başlayan Suriye İç Savaşı, kısa sürede bölgesel ve küresel çapta ağır sonuçlar doğuran ve çok sayıda aktörü içine çeken bir gelişme olmuştur. Bu süreçte, özellikle bölge devletleri iç savaşın etkisinden kaçınamamış ve meseleye dahil olmak durumunda kalmıştır. Bu bağlamda Suriye İç Savaşı, Türkiye için de süreçte en temel dış politika konusu haline gelmiştir. Bu çalışmada, Türkiye’nin iç savaşa yönelik doğrudan müdahale öncesi dönemde izlediği dış politikasının analizi yapılacaktır. Bu analiz, güncel Türk dış politikasının değerlendirmesinin ancak doğrudan müdahale öncesi dönemde yaşanan dönüşümlerin doğru anlaşılmasıyla mümkün olabileceği ön kabulüyle yapılmaktadır. Bu nedenle, analizin kapsamlı ve bütüncül bir bakış açısıyla ele alınması için kuramsal çerçeve olarak neoklasik realizm belirlenmiştir. Bağımsız değişken olarak kabul edilen sistemik sinyallerin, yerel faktörlerin yani ara değişkenlerin vasıtasıyla dış politikaya dönüştürüldüğü önermesiyle neoklasik realizm, Türkiye’nin dış politikasındaki dönüşümleri açıklamak adına kullanılmıştır. 2015 yılına kadar Esadsız bir Suriye stratejisi yürüten Türkiye, dışsal ve içsel gelişmeler uyarınca bu yaklaşımından vazgeçmiş ve doğrudan müdahaleye evirilecek yeni stratejisini uygulamaya geçmiştir. Çalışmada, bu dönüşümün altyapısını oluşturan bağımsız ve ara değişkenler ile başta millî güvenliğe tehdit oluştuğu algısıyla izlenen dış politika olmak üzere Türk dış politikasının sürekliliklerinin bu süreçteki etki ve belirleyicilikleri tartışılmıştır.

Research paper thumbnail of Uluslararası Arabuluculuğa Dair Değişen Yaklaşımlar ve Türkiye'nin Arabuluculuğun Dönüşümündeki Rolünün İncelenmesi

Akdeniz İİBF Dergisi, 2020

Bir çatışma yönetimi formu olarak uluslararası arabuluculuk, eski çağlardan bu yana yaygın biçimd... more Bir çatışma yönetimi formu olarak uluslararası arabuluculuk, eski çağlardan bu yana yaygın biçimde kullanılan bir üçüncü taraf müdahalesidir. 21. yüzyılla birlikte, çatışmaların değişen nitelikleri, aktörlerin çeşitlenmesi ve artan uluslararası bilinç gibi nedenlerle uluslararası arabuluculuğa dair geleneksel yöntemler etkinliğini kaybetmeye başlamıştır. Bu süreçte, uluslararası arabuluculuk kuramsal ve kurumsal bazda yeniden ele alınmış ve başta çok aktörlü arabuluculuk olmak üzere, yeni yaklaşımlar, uluslararası arabuluculuğa dahil edilmiştir. Bu çalışmada, değişen arabuluculuk anlayışı incelenmekte ve bu süreçte Türkiye’nin yeni yaklaşımların kurumsal düzenlemelere dahil edilmesindeki rolü analiz edilmektedir. Çalışma, Türkiye’nin bölgesel ve küresel çapta etkin arabuluculuğun kurumsallaşması hususunda önemli bir etkiye sahip olduğunu ileri sürmektedir.

Research paper thumbnail of Türk Dış Politikasının Bir Süreklilik Unsuru Olarak Barış Operasyonlarının İncelenmesi

Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2020

Çok uluslu barış operasyonları, uluslararası barış ve güvenliğin sağlanması hususunda modern ulus... more Çok uluslu barış operasyonları, uluslararası barış ve güvenliğin sağlanması hususunda modern uluslararası sistemin izin verdiği ve en yaygın biçimde kullanılan araçların başında gelmektedir. 70 yılı aşkın süredir düzenlenmeye devam eden barış operasyonlarına yönelik, süreç içerisinde çatışmaların niteliğinde yaşanan dönüşümlere ve "barış" düşüncesinin geçirdiği evrime bağlı olarak bir dizi reform yapılmış ve bu operasyonlar, günümüzdeki çok amaçlı ve çok yöntemli haline gelmiştir. Operasyonlara BM ve diğer uluslararası ve bölgesel örgütler ile çok sayıda devlet katılım göstermiştir. Katılımcı ülkelerden bir tanesi olarak Türkiye de barış operasyonlarına önemli destek sağlamıştır. Bu çalışmada, Türkiye'nin barış operasyonlarına katılımı; tarihsel ve nedensel bağlamlarda analiz edilmektedir. Türkiye'nin, güvenlik stratejilerinde yaşanan değişimlere bağlı olarak, barış operasyonlarına katılımının hem içerik hem de yoğunluk bakımından farklılık gösterdiği çalışmanın temel iddiasıdır. Bu bağlamda, Türk dış politikasında bir süreklilik unsuru olarak görülen barış operasyonlarına katılımın realist bir bakış açısıyla açıklanabileceği ve Türkiye'nin çıkar odaklı bir anlayış benimsediği çalışmanın başlıca sonucudur.
Abstract Multinational peace operations are one of the most widely used tools allowed by the modern international system to ensure international peace and security. A series of reforms have been made regarding peace operations depending on the transformations in the nature of conflicts and the evolution of the idea of "peace". The UN and other international and regional organizations, and numerous states have participated in the operations. Turkey, which is one of the participating states, has also provided significant support to peacekeeping operations. In this study, Turkey's participation in peacekeeping operations is analyzed in historical and causal contexts. The main claim of the study is that Turkey's participation in peacekeeping operations, depending on the changes in its security strategy, has changed in terms of both content and density. In this context, the main result of the study is that due to adopt an interest-oriented strategy, Turkey's participation in peace operations, which is seen as a continuity factor in Turkish foreign policy, can be explained from the realist perspective.

Research paper thumbnail of Bir Dış Politika Analizi Yaklaşımı Olarak Neoklasik Realizmin İncelenmesi

Ömer Halisdemir Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2020

Bu çalışmada, uluslararası ilişkiler disiplininde Soğuk Savaş sonrası dönemde yaşanan kuramsal çe... more Bu çalışmada, uluslararası ilişkiler disiplininde Soğuk Savaş sonrası dönemde yaşanan kuramsal çeşitlenme neticesinde realist gelenek içerisinde başlayan eleştiri ve sorgulamalara bağlı olarak ortaya çıkan neoklasik realizmin temel argümanları, amaçları ve kullanılma alanları sorgulanmıştır. Disiplinin en baskın kuramı olan yapısal (neo) realizmin özünde bir uluslararası politika kuramı olması ve temel belirleyiciliği uluslararası sistemin yapısına vermesi, devletlerin münferit dış politikalarının yarattığı etkilerin incelenmesinde eksikliklere neden olmuştur. Esasen bir dış politika analizi yaklaşımı olan neoklasik realizm de bu eksikliğin giderilmesi amacıyla uluslararası sistemin baskısı ile yerel dinamiklerin belirleyiciliğini birleştirerek dış politika davranışlarının anlaşılması için kuramsal bir çerçeve sunmaktadır. Makalede, neoklasik realizmin diğer realist kuramlardan nasıl ayrıldığı, kurguladığı dış politika analizi modelinin bileşenleri olan bağımsız, bağımlı ve ara değişkenler üzerinden incelenmiş ve nihayetinde neoklasik realizme yönelik eleştiriler yeni çalışmalar üzerinden tartışılmıştır. Sonuç olarak da özellikle değişen uluslararası politika koşullarının çözümlenmesi noktasında realist bakış açısından devletlerin dış politikalarının analiz edilmesinin alana sağladığı katkı açıklanmaya çalışılmıştır.

Research paper thumbnail of Menderes Dönemi Türk Dış Politikasının NATO Üyeliği ve Bağdat Paktı'nın Kurulması Örnekleri Üzerinden Analizi

Turkish Studies, 2020

To make close relations with the Western alliance and Western governments has been determined as ... more To make close relations with the Western alliance and Western governments has been determined as a major trend in foreign policy by the Republic of Turkey since the establishment. This approach is based on the belief that Turkey could be one of the developed nations and eliminate threats with this strategy. The peak point of the implementation of this strategy was the Menderes period. Menderes and the Democratic Party, who took over after the single-party rule, considered it vital to act together with the US in their foreign policy. Trying to increase its influence in domestic politics on the one hand, Menderes also carried out its foreign policy on behalf of both its own and country's political survival. Menderes, has a significant impact on the formation of foreign policy in the next period, reached his aim, through the use of insistent methods, and Turkey has become a part of the Western bloc. In this study, the foreign policy of the Menderes period, which constitutes the starting point of being in the Western alliance and the most obvious logic of Turkish foreign policy, will be analyzed. For this, firstly the international policy conditions of the period will be discussed and then Menderes' foreign policy approach will be examined. Later, foreign policy implementations during the NATO membership and the establishment of the Baghdad Pact, which can be accepted as concrete indicators of Menderes' foreign policy, will be evaluated. Finally, it will be completed with the making an inference about Turkish Western-based foreign policy.

Research paper thumbnail of Güvenlik Alanında Yaşanan Dönüşümlerin İstihbarata Yansımaları: ABD Örneği

Bilge Strateji, 2019

Intelligence, which is used in order to take precautions about dangers that may arise, is one of ... more Intelligence, which is used in order to take precautions about dangers that may arise, is one of the most important security tools of the states from the earliest periods of history. It should be noted, however, that intelligence is a phenomenon that constantly renews itself. The changing international conditions force transformations in the field of intelligence. In this context, the most important development that required the transformation in intelligence in the recent period
was the end of the Cold War and the uncertainty era that emerged. The
new threats facing states, especially global terrorism and cybercrime, necessitated the development of intelligence to deal with these threats. In this study, it is aimed to examine this intelligence transformation. Accordingly, firstly, the changing perception of security after the Cold War will be examined and its reflections on intelligence will be discussed. As a result, the transformation of the intelligence and intelligence organizations will be revealed based on the US example.

Research paper thumbnail of Dış Politika Analizi Modeli Olarak Neoklasik Realizm: İkinci Dünya Savaşı Sırasındaki Türk Dış Politikasının Analizi / En: Neoclassical Realism as a Foreign Policy Analysis Model: Analysis of Turkish Foreign Policy during World War II

Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2018

Neoclassical realism presents a new and holistic method of foreign policy analysis, which is one ... more Neoclassical realism presents a new and holistic method of foreign policy analysis, which is
one of the most fundamental application areas of international relations discipline. It argues that
the pressure of the international system on the foreign policies of the states is evaluated based
on local dynamics of the relevant state and foreign policy strategies are determined as a result
of this evaluation. In this way, the reasons for the states to execute different foreign policy
implementations in the same international area can be explained within a theoretical integrity.
In this study, World War II, an international development during which systemic pressure was
clearly observed, and how Turkey transformed this systemic pressure into foreign policy
strategies with the effect of its local dynamics were analyzed from the neoclassical realist
perspective. In this context, neoclassical realist foreign policy analysis is described as a model
in which independent variables (systemic pressures) are transformed into dependent variables
(foreign policy strategies and outputs) through intervening variables (perceptions of decision
makers and local dynamics) and this model was tested with the case of Turkish foreign policy
during World War II. Consequently, the study presents the decisiveness of the effect of local
dynamics on both determining and implementation of the Turkey’s non-belligerency strategy
during the war.

Research paper thumbnail of Türk Dış Politikasında Çok Yönlülük Denemeleri Bağlamında Karadeniz İşbirliği Örgütü ve D-8'in Karşılaştırmalı Olarak Analizi / En: COMPARATIVE ANALYSIS OF ORGANIZATION OF THE BLACK SEA ECONOMIC COOPERATION AND D-8 IN THE CONTEXT OF MULTI-DIMENSIONALITY IN THE TURKISH FOREIGN POLICY

Turkish Studies, 2018

ÖZET Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan itibaren Türk dış politikasında birtakım sürekliliklere ba... more ÖZET Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan itibaren Türk dış politikasında birtakım sürekliliklere bağlı kalarak hareket edilmektedir. Bu süreklilikler genel olarak, maceracı ve ülkenin güvenliğini tehlikeye sokan girişimlerden uzak durmak ve ABD öncülüğündeki Batı ittifakı içerisinde dış politika üretmek olduğu görülmektedir. Bununla birlikte, Türkiye'nin Batı ittifakının bir üyesi olması Türkiye'nin sürekli olarak tek taraflı politikalar üretmesi anlamı taşımamaktadır. Türkiye, çok yönlü politikalar üretebilmek adına çeşitli girişimlerde bulunmaktadır. Bu girişimler, Soğuk Savaş döneminde dış politikaya Batı ittifakı üyesi olmayan devletlerle ikili ilişkilerin iyileştirilmesi olarak yansımıştır. Soğuk Savaş'ın sona ermesi ile başlayan yeni dönemde ise ikili ilişkilerin ötesinde bölgesel düzeyde adımlar atılmaya başlanmıştır. Bu doğrultuda uluslararası örgütlerin kurulmasına öncülük etmek çok yönlülüğün Türk dış politikası uygulamalarındaki önemli yansımalarından bir tanesi olmuştur. Bu bağlamda, Türkiye'nin kendi inisiyatifleriyle kurulmasını sağladığı Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü ve D-8 ön plana çıkmıştır. Bu örgütler sayesinde Karadeniz bölgesi ülkeleri ve Müslüman kimlikli ülkelerle ekonomik işbirliği esaslı ilişkiler kurmaya gayret eden Türkiye, bu örgütler üzerinden dış politikasına çok yönlü bir nitelik kazandırmaya çalışmıştır. Bu çalışmada, her iki örgütün de kuruluş süreci ve bu süreçteki Türkiye'nin motivasyon kaynakları incelenerek, çok yönlülüğün esasları analiz edilmiştir. Böylelikle ortaya çıkma sebepleri bağlamında farklılaşan her iki örgütün de ekonomiyi önceleyen nitelikleri açıklanarak, Türk dış politikasında bir süreklilik unsuru barındıran çok yönlülük yaklaşımı, ilgili örgütler üzerinden değerlendirilmiştir.
Abstract
Since the establishment of the Turkish Republic particular continuities have been developed in Turkish foreign policy. These continuities, in general, can be summarize to avoid adventurous and risky for security attempts, and to create foreign policy within the Western alliance established US leadership. However, being a member of the Western alliance does not mean that Turkey constantly produces unilateral policies. Turkey has made various attempts in order to produce multi-dimensional policies. During the Cold War era, these attempts were in the form of bilateral relations with the non-member states of Western alliance. In the post-Cold War period, multi-dimensional foreign policy has transformed from this bilateral basis into a regional one. Accordingly, taking the lead in the establishment of international organizations become a tool of multi-dimensional foreign policy. In this context, Organization of the Black Sea Economic Cooperation and D-8 which are established by Turkey’s own initiatives come to the forefront. Turkey wanted to establish relations based on economic cooperation through these organizations. In order to provide a multi-dimensional characteristic to its foreign policy. In this study, establishment of these two organizations and Turkey’s motivation in this process is examined and analyzed in the context of multi-dimensionalism. In this way, by explaining their economic primary attribution of both organizations that are differentiated in the context of their emergence, the multi-dimensionalism approach as a continuity in Turkish foreign policy will be evaluated through these organizations.

Keywords
Turkish foreign policy, Multi-dimensionalism, Organization of the Black Sea Economic Cooperation, D-8

Research paper thumbnail of Turkey as a Model for the Middle Eastern States: A Psychological Perspective

Humanities and Social Sciences Review, 2015

This paper is primarily concerned with the relevance of the idea of “Turkey as a model” for the M... more This paper is primarily concerned with the relevance of the idea of “Turkey as a model” for the Middle Eastern countries. In such an attempt, the paper builds on the social learning theory to approach the issue of modeling behavior. The social learning theory stands for the idea that people learn within social contexts often through modeling and observational learning and strongly underlines that this learning process is not independent from the interaction of behavior, personal qualities and environmental factors. Building on this framework and departing from the assumption that like people and groups of people, states can learn through modeling, this paper argues that the idea of Turkey as a model for the Middle Eastern countries is not a relevant one as “personal” qualities and environmental factors Turkey and other Middle Eastern countries do not fit enough for a successful modeling. First, subjects under consideration have different “personal” qualities in regard to the one pan of the democracy-Islam balance; they have political Islamic experiences of their own. Second, considering the environment they are surrounded by, Turkey has the European Union (EU) as its “permanent foreign anchor” that have kept Turkey more excited in the way of democracy, which is absent for the Middle Eastern countries. Hence, “personal” qualities and environmental factors do not fit enough for effective modeling in the case of Turkey and the Middle East. In this context, the idea of “Turkey as an example” remains more relevant to encourage and make the newly emerging Middle Eastern regimes to believe in and search for the compatibility of democracy and Islam.

Keywords: Social Learning Theory, Modeling, Turkey, Middle Eastern regimes.

Research paper thumbnail of Uluslararası İlişkilerde Egemenliğin Değişen Yüzü

Niğde Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2012

Research paper thumbnail of Uluslararası Güvenlik- Gelenekselden Güncele Bir Gündem Analizi

by Emre Çıtak, Sami Kiraz, Asiye Gün Güneş Gülal, Eda Kuşku-Sönmez, Doğukan Tuncal, Utku Cantürk, Nail Elhan, Gokhan Albayrak, Murat Tınas, Buğra Sarı, Mehmet Yilmaz, Emre Ozan, and Senem Atvur

Uluslararası Güvenlik- Gelenekselden Güncele Bir Gündem Analizi, 2020

Uluslararası güvenliğin gündeminde ne varsa...

Research paper thumbnail of ULUSLARARASI İLİŞKİLER KURAMLARINDA SAVAŞ VE BARIŞ

ULUSLARARASI İLİŞKİLER KURAMLARINDA SAVAŞ VE BARIŞ, Ed. Emre Çıtak, Sami Kiraz, Orion, Kasım 2019., 2019

Research paper thumbnail of Onuncu Yılında Büyük Trajediye Yeniden Bakmak: Suriye İç Savaşı

PANDORA’NIN KUTUSU AÇILDI: SOĞUK SAVAŞ SONRASINDA İÇ ÇATIŞMALAR VE İÇ SAVAŞLAR, 2021

Research paper thumbnail of Digital Public Diplomacy in Crisis Management: A Conceptual Review

Maintaining International Relations Through Digital Public Diplomacy Policies and Discourses, Ed. Türker Elitaş, IGI, 2023

Internet technologies and digitalization have led to obvious changes in all areas of life. The ma... more Internet technologies and digitalization have led to obvious changes in all areas of life. The main issues of international politics have started to transform around these concepts. Crisis management is one of them. In this study, it will be examined how crisis management actors keep up with new trends depending on the transformations in the crises and the expectations of the masses affected by the crisis due to international policy. In this context, the main claim of the study is that digital public diplomacy is included in the crisis management processes and this leads to differences in traditional methods. It has been tried to explain how the relationship between the motivations of the states and the expectations of the public, which are accepted as the basic characteristics of this process, is constructed. In this context, it is analyzed that social media has a transformative effect, and therefore, it is used in crisis management. In addition, the study will be completed with the determination that this transformation provides both advantages and disadvantages in crisis management.

Research paper thumbnail of Sınıraşan Suçlar ve Suç Örgütleri

Uluslararası Güvenlik: Gelenekselden Güncele Bir Gündem Analizi, Ed. Emre Çıtak ve Sami Kiraz, Orion, 2020

Research paper thumbnail of SAVAŞ VE BARIŞ: TARİHSEL VE KAVRAMSAL ÇERÇEVE

Uluslararası ilişkiler kuramlarında Savaş ve Barış, Ed. Emre Çıtak, Sami Kiraz, Orion, Kasım 2019., 2019

Savaş ve barış, insanlık tarihinin başlangıcından bu yana bilimin ve felsefenin temel sorunsalı o... more Savaş ve barış, insanlık tarihinin başlangıcından bu yana bilimin ve
felsefenin temel sorunsalı olan, “daha iyiye nasıl ulaşılır” sorusunun
tamamlayıcı ve yardımcı unsurları olarak üzerinde sürekli tartışılan iki
temel olgu olmuştur. Bir taraftan, yıkıma yol açan savaşların açıklanması, diğer taraftan da bu yıkımdan nasıl uzak durulabileceği ve barışın
nasıl kurulabileceğinin tartışılması, binlerce yıldır üzerinde en fazla durulan meselelerden olmuştur. Ayrıca değişen koşulların bu kavramlarda
yarattığı dönüşümler ve bunların en uygun, en rasyonel, en gerçekçi ve
en ahlaki nasıl incelenebileceğine yönelik yaklaşımların ortaya çıkmasına
ve farklı yaklaşımlar arasında düşünsel bir tartışmanın da oluşmasına
yol açmıştır. Bu tartışmalar da günümüzdeki savaş ve barışa dair literatürü oluşturan temel unsurlar olmuştur.

Research paper thumbnail of Kıbrıs Barış Harekâtı ve Sonrasında Yunanistan’ın Ege Denizi Politikası

Ege Jeopolitiği, Ed. H. Çomak, B. Ş. Şeker, D. Ioannidis. Nobel., 2020

Research paper thumbnail of Soğuk Savaş Sonrası Yunanistan’ın Ege Denizi Politikası

Ege Jeopolitiği, Ed. H. Çomak, B. Ş. Şeker, D. Ioannidis. Nobel., 2020

Research paper thumbnail of Analysis of Changing Security Strategies of States in the Context of Balancing Policy

Current Security Issues in International Relations, Ed. Z. Yücel, PeterLang, 2019

Research paper thumbnail of Bağımsızlıktan 21. Yüzyıla Suriye-Rusya Siyasi İlişkileri

Bağımsızlıktan Arap Baharına Suriye: İç ve Dış Politika. Ankara: Nobel. Ed.: Mehmet Akif Okur, Nuri Salık, 2016

Research paper thumbnail of Sosyal İnşacılık Yaklaşımında Güvenlik

Uluslararası İlişkilerde Güvenlik-Teorik Değerlendirmeler. İstanbul: Uluslararası İlişkiler Kütüphanesi. Ed: Emre Çıtak, 2014

Research paper thumbnail of Türkiye’nin Ermenistan Politikasını Etkileyen Faktörler ve Analizi

Ermenistan: Tarih, Hukuk, Dış Politika ve Toplum. Ankara: Gazi. Ed. Soyalp Tamçelik, 2015

Research paper thumbnail of Türkiye-İran İlişkilerini Belirleyen Faktörler ve Muhteva Analizi

İran: Değişen Dinamikler ve Türkiye-İran İlişkileri. Ankara: Gazi. Ed.: Soyalp Tamçelik , 2014

Research paper thumbnail of Sosyal İnşacılık Yaklaşımı

Uluslararası İlişkiler Teorileri Temel Kavramlar. Ankara: Kripto. Ed.: Mehmet Şahin, Osman Şen., 2014

Research paper thumbnail of Tehdit Algılarında Yaşanan Değişimin Güvenlik Politikalarına Etkisi: Türkiye'nin Yakın Dönem Güvenlik Stratejilerinin İncelenmesi

XI. Uluslararası Uludağ Uluslararası İlişkiler Kongresi Tam Metin Kitabı, Dec 30, 2019

Uluslararası İlişkiler disiplininin başlıca çalışma alanlarından birisi olan uluslararası güvenli... more Uluslararası İlişkiler disiplininin başlıca çalışma alanlarından birisi olan uluslararası
güvenlik, Soğuk Savaş sonrası süreçte önemli bir dönüşüm geçirmiş, hem özne hem
de nesne bakımından çeşitlenme yaşamıştır. Bu süreç, güvenliğin genişlemesi olarak
tanımlanırken, söz konusu genişlemeye yeni güvenlik sektörleri ile güvenlik
çalışmalarına eklenen kavramlar eşlik etmiştir. Disiplin içerisinde ortaya çıkan
kuramsal çeşitlenme ve geleneksel paradigmaların sorgulanması süreci de güvenlik
çalışmalarında kendisini göstermiştir. Baskın kuram olan yapısal realizmde muğlak
bir belirleyicilik atfedilen başta karar alıcıların algıları olmak üzere devletlerin yerel
dinamiklerinin, aslında tehdit algısının belirlenmesinde en az uluslararası sistemin
yapısı kadar etkili olduğu fikri ön plana çıkmaktadır. Buna göre, karar alıcılar
tarafından herhangi bir gelişmenin tehdit olarak tanımlanması, söz konusu gelişmeye
yönelik olarak ortaya konacak olan hareket planını da belirlemektedir.
“Güvenlikleştirme” kavramı ile kuramsal çerçevesi çizilen bu illiyet, devletlerin
izlediği stratejilerde sıklıkla görülmektedir.
Türkiye’nin son dönem güvenlik politikaları incelendiğinde de böylesi bir sürecin
yaşandığı iddia edilebilir. Suriye’de yaşanan iç savaş süreci, Doğu Akdeniz meselesi
ve geçici koruma altındaki Suriyelilerin ülkelerine geri dönmeleri ile potansiyel yeni
göçlerin önlenmesi Türkiye’nin son dönemde öncelikli dış politika meseleleri
olmuştur. Etkilerinden kaçınmanın gerçekçi olmamasıyla birlikte, Türkiye’nin bu
gelişmelere aktif biçimde taraf olduğu genellikle kabul edilmektedir. Söz konusu üç
gelişmede de Türkiye tehdit algılarında yaşanan dönüşümlere bağlı olarak
stratejilerinde değişimlere gitmiştir.
Bu çalışmada, devletlerin tehdit algılarındaki dönüşümlerin güvenlik stratejilerindeki
karşılığı incelenecektir. Tehdit olarak tanımlanan durumun, dış unsurlar nedeniyle
nasıl zaman içerisinde değişebildiği, Suriye iç savaşından Doğu Akdeniz ve
Türkiye’de bulunan Suriyelilerden kaynaklanan tehdit algıları, örneğinde analiz
edilerek, örnek olay incelemesi yöntemi izlenecektir. Sonuç olarak da her üç olayda
da Türkiye’nin nihayetinde askeri araçları devreye sokması değişen tehdit algıları
bağlamında analiz edilecektir.

Research paper thumbnail of BÖLGESEL ÖRGÜTLERİN ÇATIŞMA YÖNETİMİ VE ARABULUCULUK FAALİYETLERİNDEKİ ROLLERİNİN İNCELENMESİ: ARAP BİRLİĞİ ÖRNEĞİ

3rd Politics and International Relations Congress, 2019

Özet Bir disiplin olarak kendi çalışma alanları ve yöntemleriyle kuruluşunun yüzüncü yılına giril... more Özet Bir disiplin olarak kendi çalışma alanları ve yöntemleriyle kuruluşunun yüzüncü yılına girilen Uluslararası İlişkiler'in öncelikli olarak ele aldığı sorunsal, Birinci Dünya Savaşı gibi yıkıcı bir savaşın tekrar etmesinin önlenmesi olmuştur. Bu bağlamda, çeşitli kuramsal yaklaşımlar tarafından bu mesele ele alınmıştır. Savaşların nasıl önleneceği konusu halen daha en önemli tartışma noktalarından birisini oluşturmakta ancak artık yeni alt disiplinler bu meseleyi ele almaktadır. Çatışma yönetimi ya da barış çalışmaları da bu alt disiplinlerden birisidir. Çatışma yönetimi kavramının geniş yorumunda, bu eylemin bütün çatışma süreçlerini ve daha sonra kurulan barış safhalarını kapsadığı iddia edilmektedir. Çatışma yönetiminin nasıl ve hangi aktörler tarafından yapılacağı ise literatürde tartışmalı alanlardan birisini oluşturmaktadır. Bu çalışmada çatışma yönetimindeki rolleri incelenen bölgesel örgütler, çatışma yönetiminde ikinci düzey aktörler olarak kabul edilmektedir. Uluslararası politikada rolleri her geçen gün daha da artan bölgesel örgütler çatışma yönetimi için de son derece kullanışlı platformlar olarak düşünülmektedir. Düzenli görüşme mekanizmaları, kolektif karar alma süreçleri ve periyodik raporlamalar gibi nitelikleri, üye ülkeler arasındaki ya da ülke içi çatışmaların yönetilmesinde gerekli altyapıyı sağlayacağından sorunlara henüz başlangıç aşamasında müdahale imkanı doğurmaktadır. Ortadoğu gibi dünyanın en aktif çatışma alanlarından olan bir bölgede, etnik kimlik temelli olarak kurulan Arap Birliği, bu bağlamda çatışma yönetimi kapasitesine en fazla ihtiyaç duyulan bölgesel örgütlerin başında gelmektedir. Ancak çok sayıda çatışmayı gündem olarak belirleyen Arap Birliği, bunların önlenmesinde ya da yatıştırılmasında başarılı olamamıştır. Bu bağlamda, bu çalışmada başarısızlığın temel nedenlerinden olan örgütün genel niteliği analiz edilecektir. Bununla birlikte, çatışmaların Arap Birliği üzerinden yönetilebilmesi adına şimdiye kadar hangi düzenlemelerin yapıldığı ve bunların nasıl sonuçlar verdiği incelenecektir. Sonuç olarak da yakın dönemde yaşanan bölgesel çatışmalardaki Arap Birliği stratejilerindeki eksiklikler analiz edilerek bundan sonra Arap Birliği'nin nasıl daha etkin bir şekilde çatışma süreçlerine dâhil olabileceğine dair çıkarımlarda bulunulacaktır.

Research paper thumbnail of ÇATIŞMA YÖNETİMİ: ULUSLARARASI ARABULUCULUK VE İNTERAKTİF SORUN ÇÖZME YAKLAŞIMLARININ İNCELENMESİ

III. INTERNATIONAL CONFERENCE ON GLOBALIZATION & INTERNATIONAL RELATIONS, 2019

lmasından itibaren üzerinde en fazla tartışılan ve fikir yürütülen alanlardan birisi olmuştur. Te... more lmasından itibaren üzerinde en fazla tartışılan ve fikir yürütülen alanlardan birisi
olmuştur. Temelde uluslararası politikada büyük çaplı savaşların yeniden ortaya çıkmasının
engellenmesi motivasyonu ile disipliner özelliğini kazanan uluslararası ilişkiler, çok farklı
perspektiflerden çatışmaların önlenmesi konusunda ortaya konan yöntemleri ve bu yöntemler
arası tartışmaları bünyesinde barındırmıştır. Bu çalışmada incelenecek olan da söz konusu
yöntemlerin, çatışmaların yönetimi ve çözümü süreçlerinde nasıl uygulandığıdır. Bu
bağlamda, geleneksel çatışma yönetimi araçlarının başlıcalarından olan uluslararası
arabuluculuk ile 1990’lı yıllardan itibaren daha fazla uygulamasının görüldüğü interaktif
sorun çözme yaklaşımı incelenerek iki farklı düzeyde kullanılan çatışma yönetimi yöntemleri
değerlendirilecektir. Böylelikle, çatışma yönetiminde bir taraftan uluslararası arabuluculuk
müessesesi vasıtasıyla devlet ya da uluslararası ve hükümet dışı örgütlerin, bir taraftan da
interaktif sorun çözme yaklaşımında ön plana çıkan resmi nitelikte olmayan toplantılar
üzerinden birey ya da farklı grupların etkileri analiz edilebilecektir. Farklı düzeylerden
gerçekleştirilen girişimlerle uluslararası politikada güvenliği tehlikeye atan çatışmaların
önlenmesinin, durdurulmasının ve barışı sürecinin başlatılmasının nasıl mümkün olduğunun
ortaya konması bu çalışmanın öncelikli amaçlarındandır. Kullanılan yöntemlerin resmigayrıresmi, diplomatik-diplomatik olmayan, doğrudan-dolaylı olmasına bakılmaksızın aynı
amaca hizmet ediyor oluşu ve çatışma yönetiminin tek bir doğru yönteminin olmadığının
gösterilmesi de bu çalışmanın varmak istediği sonuçtur. Buna göre, öncelikle çatışma
yönetimi literatürü genel olarak incelenecek ve daha sonra uluslararası arabuluculuk ve
interaktif sorun çözme yaklaşımı türleri ve kapsamı bağlamında değerlendirilerek,
uygulamadaki karşılıkları örnek olaylar üzerinden tartışılacaktır. Sonucunda da söz konusu
yöntemlerin farklı düzeylerden gerçekleştirilen girişimlerle çatışma yönetimindeki etkilerine
dair çıkarımlar ortaya konacaktır.

Research paper thumbnail of Türkiye’nin İç Savaş Dönemi Suriye Politikasını Anlamak: Neoklasik Realist Bir Bakış

IV. Ortadoğu'da Siyaset ve Toplum Kongresi Özet Bildiri Kitapçığı, 2018

Suriye iç savaşı, yerel, bölgesel ve küresel düzeyde doğurduğu sonuçlar itibarıyla uluslararası p... more Suriye iç savaşı, yerel, bölgesel ve küresel düzeyde doğurduğu sonuçlar itibarıyla uluslararası politikanın en önemli gündem maddelerinden başında gelirken, Türkiye’nin de en fazla dış politika mesaisini ayırdığı meselelerden olmuştur. Bu süreçte Türkiye’nin dış politika stratejisi, süreç içerisinde önceliklerinin farklılaşması ile birlikte değişikliğe uğramıştır. Buna göre, 2015 yılına kadar Suriye’de Esad karşıtı bir pozisyon alan Türkiye’nin temel motivasyon kaynağı, Esad’ın yönetimden uzaklaştırılması olmuştur. Bunun için bir taraftan Suriye muhalefetinin örgütlenmesine destek olunmuş, diğer taraftan rejim üzerindeki uluslararası baskı ortamının arttırılması için her türlü diplomatik araç devreye sokulmuştur. 2015 sonrası ise Suriye’nin kuzey bölgelerinde artan PYD hakimiyeti, Türkiye için öncelikli mesele haline gelmiştir. ABD’nin de DAEŞ’le mücadele konusunda, Türkiye’ye rağmen, PYD’ye desteğini sürdürmesi, Türkiye’nin yeni bir strateji üzerinden Suriye politikasını yürütmesini gerektirmiştir. Bu aşamada Rusya ile uçak krizi sonrası bozulan ilişkileri onarma yolunu seçerek bu ülke ve İran’la birlikte yeni bir konum belirleyen Türkiye, 2016 yılından itibaren Suriye politikasının merkezine PYD ile mücadeleyi yerleştirmiştir. Bu çalışmada, Türkiye’nin Suriye politikasında yaşanan bu değişimin karar alıcıların algılarını ve yerel faktörlerin sınırlayıcılığını dış politika analizine dahil eden neoklasik realizm çerçevesinden kapsamlı bir analizinin yapılması amaçlanmaktadır. Bu kuramsal çerçeve sayesinde çözüm süreci dönemindeki ve sonrasındaki PYD politikalarının farklılaşmaları ile 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi öncesi ve sonrasındaki Türkiye-ABD ilişkileri gibi yerel koşullara bağlı olarak ortaya çıkan birbirinden farklı gelişmeler analize konu edilebilmektedir. Türkiye’nin Suriye politikasının dönüşmesinde en fazla belirleyiciliğe sahip olan faktörlerin yerel faktörler olduğu kabulüyle bu çalışmada öncelikle kuramsal çerçeve çizilmiş, daha sonra Türkiye’nin Suriye politikası bu çerçeveden incelenerek yaşanan dönüşüm analiz edilmiştir.

Research paper thumbnail of Suriye İç Savaşı’na Yönelik Türk Dış Politikasının Türkiye-ABD İlişkileri Çerçevesinde Değerlendirilmesi

II. Gazi Akademi Genç Sosyal Bilimciler Sempozyumu Özet Bildiri Kitapçığı, 2018

ABSTRACT Turkish Foreign Policy witnessed much opportunity and threat when the Cold War ended. In... more ABSTRACT
Turkish Foreign Policy witnessed much opportunity and threat when the Cold War ended. In contrary to Cold War era, Turkey became an actor who established dialogue with her region instead of acting a front country. Even though military-security based policy seen as continuation of the Cold War in 1900s, the foreign policy mentality has changed with JDP which has came to power on 3 November 2002 . When relations reflected tension under the effect of issues as PKK, the Water Crises in 1990s, close relation and cooperation started to seem in Turkey-the Middle East Relations in JPD era. Traditional Turkish Foreign Policy behavior, which acted pro-western and ignored the Middle Eastern politics, transformed into a multi-dimensional cooperation in that era. Turkey has became popular through undertaking close bilateral relation and mediation efforts in the region. The Middle East in Turkish Foreign Policy has been rediscovered. Moreover, this rediscovery has remained on the agenda continually, therefore the axis shift and the Middle Easternization claims are came to the fore in internal and external public opinion. In this study, change in Turkish Foreign Policy towards the Middle East in JDP era will be analyzed with Charles F. Hermann's approach which examines foreign policy change with four levels. The nature of change will be questioned in multi-dimensional way.

Soğuk Savaşın sona ermesiyle birlikte Türk Dış Politikası birçok fırsat ve tehditle yüzleşti. Soğuk Savaşın aksine, Türkiye artık cephe ülkesi olmaktan çok bölgesiyle diyalog kuran bir ülke haline geldi. 1990lı yılların askeri-güvenlik temelli politikaları kendini Soğuk Savaş yıllarının devamı gibi gösterse de özellikle 3 Kasım 2002 seçimleri ile iktidara gelen AKP ile birlikte Türk Dış Politikası ciddi bir değişim yaşadı. 1990lı yıllarda PKK, su sorunu gibi meselelerin gölgesinde gerginlik arz eden Türkiye-Ortadoğu İlişkilerinde AKP dönemi ile birlikte yakın ilişkiler ve işbirlikleri görülmeye başlandı. AKP dönemine kadar batılı, Ortadoğu’yu göz ardı eden geleneksel dış politika anlayışı artık yerini ekonomik, siyasi ve kültürel yönleriyle bölgeye yüksek ilgi duyan çok yönlü bir yaklaşıma bıraktı. Türkiye, ikili yakın ilişkilerden, arabuluculuk çabalarına kadar birçok açıdan bölgede kendinden söz ettirmeye başladı. Türk Dış Politikasında Ortadoğu adeta yeniden keşfedildi. Zaman zaman bu yeni yönelim o kadar ağır bastı ki; Türkiye hem batı hem de iç kamuoyunda eksen kayması, Ortadoğululaşma gibi iddialarla karşı karşıya kaldı.
Bu çalışmada, AKP iktidarı ile birlikte Türkiye’nin Ortadoğu Politikasında görülen değişim Charles F. Hermann’ın dış politikada değişimi dört farklı aşamada açıklayan yaklaşımı ile analiz edilecektir. Böylelikle değişimin ardındaki izler çok yönlü bir şekilde incelenecektir.

Research paper thumbnail of Turkey as a Model for the Middle Eastern States

Anglo-American Conference for Academic Disciplines, 2014

Research paper thumbnail of Batı-dışı Uluslararası İlişkiler Teorileri Geliştirme Girişimleri: Çin Örneği

Akdeniz Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Sempozyumu 2013, Tam Metin Bildiri Kitabı, 2013

Nowadays, U.S./Western centric international theories are strongly criticized because of their ge... more Nowadays, U.S./Western centric international theories are strongly criticized because of their geographic and cultural bases. With the end of the Cold War, these critics are caused studying development of new international relations theories from the new perspectives. At the same time, Chinese Academy, began to develop in 1970s, start to study for constructing its own intarnational relations theory. In this study, developments in China will be examined with academic process and analyzed the last phase of new theory. This view firstly interpret from the historical process and then collective consciousness and the approach which is presented to literature as Chinese international relations theory will be analyzed from the critical perspective.

Research paper thumbnail of Uluslararası Örgütlerle İlişkiler Bağlamında Çin Dış Politikasında Barış ve Güvenlik Yaklaşımları

V. Uludağ Uluslararası İlişkiler Konferansı: "Barış Ve Güvenliğin Yeniden İnşası", Tam Metin Bildiri Kitabı, 2013

Research paper thumbnail of Türkiye’nin Balkanlara Yönelik Dış Politikası

3. Uluslararası Balkanlarda Sosyal Bilimler Kongresi, Tam Metin Bildiri Kitabı, 2011

Research paper thumbnail of Eurasian Union has no future without solving conflicts

Incoming president of Russia Vladimir Putin has said that his initiative the Eurasian Union shoul... more Incoming president of Russia Vladimir Putin has said that his initiative the Eurasian Union should take action as early as 2013. How could this new initiative be attractive to the post-Soviet countries?

Putin, even when forming the Customs Union with the participation of Russia, Belarus and Kazakhstan, sufficiently announced his next steps - this is the transformation of economic relations into a political unity, and ultimately the unification of states into a single union. We saw a similar development of the situation in the formation of the "European Union". For this reason, we can say that Putin in the incarnation of his idea of the Eurasian alliance will give priority to economic cooperation.

Naturally, the greatest benefit from this process will be gotten by Russia itself. But at the same time, other states that join this union will also gain political and cultural and above all economic benefits. I think that within the Eurasian Union, Putin will create an important influential format based on "win-win" principle. Russia's right to give veto at the UN Security Council, having rich energy resources and availability to export these resources to the West will affect the former Soviet countries. Thus, we can say that these countries will be willing to join the new union of states, which will be the Eurasian Union.

Do you think that today's Russia will be able to create a new center of power attractive for other states?

I do not think that Russia is currently the center of power. When considering the policy of Russia and the U.S., we are more able to see that Russia is mainly engaged in the performance against the projects of the United States. This can be seen in the study of the balance of power in the international system. In addition, Russia is trying every day to strengthen this position. Project the Eurasian Union is a reflection of this position. In turn, Russia's approach to the events in the Middle East in recent months has become even more different from the positions of other major states.

Will the entrance of the post-Soviet states to the Eurasian Union mean the refusal of these states from the European integration?

Alienation of states which will be presented in the Eurasian Union from other entities and especially the suspension of all relations with other unions is not logical. If a situation arises, then this means the restoration of the era of "Cold War". However, no country wants the return of this situation. Therefore, I do not think that post-Soviet countries in case of entrance to the Eurasian Union will refuse from integration into Europe.

What does the formation of the Eurasian Union promise to the South Caucasus, what Caucasian countries will seek to join the new association, and vice versa, and which of them will alienate from it?

Without a doubt, the South Caucasus will be the most attractive geographic region for the Eurasian project. At first glance, considering Azerbaijan, Georgia and Armenia as contenders in the Eurasian Union, we can say that the country that will be more sympathetic to the union will be Armenia. However, I do not think that Putin without solving the problems in other countries in the region will be able to bring this idea in the South Caucasus. In other words, in order to realize his idea in the South Caucasus, Putin will need first to solve the existing conflicts in it. Otherwise, no union can be successful in this geographic region.

How will Russia treat those neighbouring countries that will not enter the new alliance?

I do not think that not joining the Eurasian Union in nearest term will create a threat to countries in the region that are not represented in the new union. Russia may choose the way of involving the states to the union by conviction that they will receive economic and political dividends.

N.H.
News.Az