Aslıhan Dinçer | Izmir Katip Celebi (original) (raw)
Papers by Aslıhan Dinçer
İsimlerde Derecelendirme ve Türkiye Türkçesindeki Görünümü, 2024
Derecelenebilirlik, bir kavramın anlam yoğunluğunun artırılıp azaltılabilme ve herhangi bir refer... more Derecelenebilirlik, bir kavramın anlam yoğunluğunun artırılıp azaltılabilme ve herhangi bir referans noktasıyla karşılaştırılabilme özelliğini ifade eder. Kendine özgü sözdizimsel kuruluşlar içinde ortaya çıkan bu olgu, literatürde genellikle zarfların ve daha çok da sıfatların karakteristik bir özelliği olarak sunulmaktadır. Oysa doğalarında değişen yoğunluk seviyeleri bulunan başka sözcük türleri için de derecelenebilirlikten söz etmek mümkündür. Çünkü buradaki temel ölçüt, sözcüğün anlam bakımından derecelenmeye yatkın olup olmamasıdır. Dolayısıyla da özellikle isimler, fiiller ve çeşitli ünlemlerin de derecelenme potansiyeli taşıyabileceği göz ardı edilmemelidir. Örneğin utan- fiili, Çok utandım veya Senin kadar utandım dizilimleri içinde derece alanına katılabilir. Benzer biçimde yazık ünlemi, Çok yazık bağlamında anlamca yoğunlaştırılabilir. Birçok isim sınıfı için de farklı örnekler verilebilir. Bu nedenle de konuyu yalnız sıfatlar ve zarflar çerçevesinde ele almak, yeterince objektif ve kapsayıcı bir bakış açısı değildir.
Bu çalışmanın temel amacı, isimlerdeki derecelendirme hakkında genel bir perspektif sunmaktır. Konunun sıfatlar ve zarflar dışında sergilediği görünüm üzerine yabancı literatürde ortaya konan çalışmaların bugüne dek önemli bulgular sunduğu görülse de Türkçede isimlerin derecelenebilmesi, daha önce sorguya açılmış bir konu değildir. Oysa Türkçede de isimlerin derecelenmeye açık olduğunu ortaya koyan pek çok tanığa rastlanmaktadır. Örneğin üzüntü, sevinç, korku, öfke gibi duygu isimleri; titizlik, çekicilik, duyarsızlık, hoşgörü, özveri, sezgi, inanç gibi ayırıcı nitelikler içeren özellik isimleri; başarı, yenilgi, savaş, barış gibi olay veya durum isimleri; âşık, dâhi, dangalak gibi karakter betimleyen isimler de değişen yoğunluk seviyelerine sahip olmalarıyla dikkati çeken isimlerden bazılarıdır. Tıpkı derecelenebilen sıfatlar gibi bu isimler de aşırı üzüntü, fazla sevinç, büyük korku, inanılmaz öfke, muazzam yenilgi, çok âşık, çok dâhi gibi bağlamlarda anlamca yoğunlaştırılmış olarak karşımıza çıkabilmektedir. Bunlar arasında daha büyük bir kümeyi ise metaforik anlamlı isimler oluşturmaktadır. Ancak bu sınıfı oluşturan isimler, sıfat işlevi kazandıkları ve dolayısıyla sıfat gibi davrandıkları için derecelenebilme özelliği kazanan isimlerdir. Bu nedenle de bunların söz konusu süreçteki durumları diğer isimlerden farklıdır.
Prof. Dr. Zeki Kaymaz Armağanı, 2023
Türk Kültürü, 2023
Dede Korkut hikâyeleri, ozan profilinin toplumsal yaşamdaki bazı merkezi rollerine işaret ederken... more Dede Korkut hikâyeleri, ozan profilinin toplumsal yaşamdaki bazı merkezi rollerine işaret ederken karakteristik özellikleri hakkında da bize bilgiler sunan temel kaynaklardan biridir. Örneğin ozanlar dil becerileri yüksek, gezgin bir yaşam sürdüren, kopuzlarını yanlarında taşıyan, Dede Korkut'tan ilham alan, bazen alp kimliğine sahip kimseler olarak tasvir edilirler. Bununla birlikte mesleklerini icra etmenin karşılığı olarak mükâfat bekleyen birer hüner ehli olarak da yansıtılırlar. Er cömerdin er nākesin ozan bilür sözü de bu amaçla kullanılan bir kazanç talep etme sözü olarak dikkati çeker. Bu çalışmada bu talep sözü ve ilgili olduğu kesit; edebî patronaj, yani kul-iktidar ilişkisi çerçevesinde değerlendirilecek; bu bağlamda ozanın ne tür isteme stratejileri kullandığı üzerinde durulacaktır.
Golden Horde Review, 2023
Research objectives: The purpose of this study is to analyze the story of Oghuz Khan, which is lo... more Research objectives: The purpose of this study is to analyze the story of Oghuz Khan, which is located in the beginning of Kadyr Ali-bek's Genghisnāma; to compare this narrative with Rašīd al-Dīn's Oghuznāma, which is the main source of the work, and other variants of Oghuznāma and to reveal their similarities and original features. Research materials: The sources used in this study mainly consist of Kadyr Ali-bek's work based on the Qazan manuscript and various Oghuznāma variants carrying Islamic motifs. The main sources include Rashīd al-Dīn Faḍlallāh's Oghuz narrative in Jāmīʿ altawārīkh, Yazïǰïoġlu 'Ali's Tavārikh-i Āl-i Selǰuk. The poetic Oghuznāmas, the pre-Islamic version, texts from the periods after Kadyr Ali-bek, and especially texts that do not share the same narrative structure and instead present different genealogical stories, were not influential in the comparative process. Results and novelty of the research: Kadyr Ali-bek's work is known as Jāmīʿ altawārīkh in the academic area, as it is considered a translation of Rašīd al-Dīn's work. However, when it comes to the Oghuz narrative, it can be seen that the author actually used other sources, but avoided mentioning their names. Comparisons with other Oghuznāma variants show that Kadyr Ali-bek either used the same source as Yazïǰïoġlu 'Ali, a 15thcentury Ottoman historian who wrote Tavārikh-i Āl-i Selǰuk, or directly adapted his work. Because the composition of the two texts is almost the same when the omitted or removed parts from the text are set aside.
"Senden Bile Güzel, Senden Güzel’i Nasıl Değiştiriyor? Sıfatlarda Üstünlük Derecesi ve Bile'nin Derece Semantiğine Katılımı", Prof. Dr. Bilgehan Atsız Gökdağ Armağanı (ed. Osman Karatay), Ankara: Akçağ Yay., 439,446., 2023
“At Ayaġı Külük Ozan Dili Çevük Olur” Kalıp Sözü Üzerine, Doğumunun 80. Yılında Ahmet Bican Ercilasun Armağanı (ed. Leyla Karahan, Hüseyin Yıldız), Ankara: TDK Yay., 369-379., 2023
Özet Türk edebiyatında çok zengin motiflerle işlenen âb-ı hayât kavramı; sözlüklerde edebî bir m... more Özet
Türk edebiyatında çok zengin motiflerle işlenen âb-ı hayât kavramı; sözlüklerde edebî bir mazmun, tasavvufi bir sembol ya da çok çeşitli ilgilerle birçok farklı kavramın yerini tutmak üzere başvurulan bir benzetme unsuru olarak ele alınmaktadır. Bazı tarihî metinlerde sembolik anlamlarının yanı sıra “(çok) tatlı, lezzetli su” anlamıyla kullanıldığı da görülmektedir. Ancak bununla ilgili tanıklar bazen çok açık metinsel ipuçları ile de desteklenmesine rağmen hedef dile “hayat suyu” karşılığında çevrilmekte veya hiç çevrilmeden bırakılmakta; böylece bağlamsal anlamın da dışına çıkılmaktadır. Bu çalışma, kavramın “tatlı su” anlamıyla ilgili bazı tarihî tanıkları, söz konusu anlam sürecinin nasıl geliştiğini ve âb-ı hayât özelinde sözlükbilim ve çeviribilimin temel sorunlarından birisi olan metin içi tanık-metin dışı anlam çelişkisini konu almaktadır.
Anahtar sözcükler: âb-ı hayât, ölümsüzlük suyu, tatlı su, benzetme, derecelendirme
Karadeniz Araştırmaları Dergisi, 2020
ÖZET Kazan Oğuznâmesi, adını Türkoloji geleneğine uygun olarak bulunduğu yer üzerinden alan bir O... more ÖZET Kazan Oğuznâmesi, adını Türkoloji geleneğine uygun olarak bulunduğu yer üzerinden alan bir Oğuznâme varyantıdır. Eser bir Afşar anlatısı olmak üzere tasarlanmıştır ve esasında metne montajlanan Afşarlar'la ilgili bölümler dışarıda tutulduğunda bütünüyle kolaj bir metin özelliği taşımaktadır. Hatta uzun pasajlar boyunca Şecere-i Terâkîme' nin kayda geçmemiş bir kopyası gibi görünmektedir. Bu durum, özellikle de eserin dilsel coğrafyasını ve ayırt edici dil özelliklerini belirlemede araştırıcı için bir yanılgı sebebidir. Metin eserin ne zaman, nerede, kim tarafından, kimin için yazıldığını bildiren açık bir bilgi içermemektedir. Ancak tarihî olayların Dürrânîler'in ikinci hükümdarı Timur Şah Dürrânî döneminde Andhoy idaresini elinde bulunduran Rahmetullah Han oğlu Nimetullah Han zamanına kadar gelmesi, eserin Güney Türkistan'da (bugünkü kuzey Afganistan'da) varlık gösteren Afşarların etki alanında, 1789 sonrasında yazıldığını göstermektedir. Bu makale, tarihlendirme ile birlikte eserin hangi dilsel coğrafyaya ait olabileceğini, orijinal kabul edilebilecek yönlerini, yazıcının güvenilir sayılıp sayılamayacağını konu alırken tarihî bir metin yazıcısının modern araştırıcıyı yanıltabileceği birçok noktaya da dikkati çekmeyi amaçlamaktadır.
Türkiye ile Moğolistan Arasında Diplomatik İlişkilerin Tesisinin 50. Yılına Armağan. Türk-Moğol Dil, Tarih, Kültür Araştırmaları (ed. Şaban Doğan), İstanbul: Kesit Yayınları, 2019
Aslıhan Dinçer
Edebiyat Üzerine İncelemeler. Rıza Filizok'a Armağan, İzmir: Ege Üniversitesi Yayınları, Edebiyat Fakültesi Yayın No: 204, 2019
....
Özet Bu çalışma, dilsel değişmelerin dil dışı bir nedeni olan aşırı düzeltmecilik davranışını kon... more Özet Bu çalışma, dilsel değişmelerin dil dışı bir nedeni olan aşırı düzeltmecilik davranışını konu almakta; alt vurgu olarak da yalnız dil içi nedenlere bağlı açıklamaların her durumda yeterli/geçerli olmadığını iddia etmektedir. Aşırı düzeltmecilik; standart dilin inceliklerine yeterince hâkim olmayan konuşurların, bu varyasyondaki bir kuralı genelleştirmeleri ve yanlış durumlara uygulamaları ile ortaya çıkan kullanımları ifade eder. Aslında bu kullanımlar, yanlış yapmaktan kaçınırken yapılan yanlışlardır. Çünkü bu dil davranışının ardında konuşurun eğitimli, prestijli, kibar görünme isteği bulunmaktadır. Ancak dil donanımının yeter düzeyde olmaması ile birlikte bu isteğin yarattığı kaygı da doğru formların üretilmesine bazen engel olmaktadır. Nitekim bu davranışı geliştiren konuşur tipi de genellikle sosyoekonomik bakımdan bir alt sınıf üyesidir. Ancak dil edinimini henüz tamamlamayan çocuklarda ve çok dilli konuşurlarda da zaman zaman aynı olgunun ortaya çıktığı görülmektedir. Makalede bu dil davranışının genel çerçevesi, farklı dillerdeki örnekleri, Türkiye Türkçesinde yol açtığı kimi ses değişmeleri ve özel olarak da ötümsüzleşmeler içinde rastlanan bazı görünümleri üzerinde durulmaktadır. Abstract This study deals with the hypercorrection behaviour that is non-language reason of linguistic changes; as a sub-emphasis it is claimed that explanations related to only linguistic reasons are not sufficient/acceptable in allcases. Hypercorrection (orhyperurbanism, overcorrection) expresses uses that ocur with generalizing one rule in this variation and applying to wrong cases of speakers that are not sufficiently mastered to Standard language'selaborateness. Infact, these uses are mistakes made while avoiding making mistakes. Because speaker's desire of seeming educated, prestigious, polite exist behind of this language behaviour. However, beside the lack of language skill, the anxiety that is created by this desire sometimes prevent to the production of correctforms. Indeed, the speaker type that develops this behaviour generally is subclass members in terms of socioeconomic. However, it is seenemerging of thesamephenomenonfrom time to time in childrenwhohave not developed yet language acquisition and in multilingual speakers. Inarticlethe general framework of this language behaviour, itsexamples in differentlanguages, itssomephoneticchangescaused in Turkey Turkishand specially some examples that are seen in devoicing are emphasized.
Öz: Bir mesajın kodunu doğru çözmek, yalnız uygun dilbilimsel karşılıkları bulmaya değil; niyetin... more Öz: Bir mesajın kodunu doğru çözmek, yalnız uygun dilbilimsel karşılıkları bulmaya değil; niyetin ne olduğunu bulmaya da bağlıdır. Ancak " söylenen " , niyet edilen " e işaret etmediği zaman bu süreç zorlu bir süreçtir. Çünkü birincisi dilsel araçlarla ortaya konurken ikincisi bağlamdan gelen anlamdır ve kimi zaman görünürde hiçbir izi yoktur; örtük, dolaylı veya sezdirime dayalıdır. Bununla birlikte bu ikinci ve asıl anlama ulaşamama, bazen söylemin gerçekleştiği taraflar arasında değildir; onu yorumlayanlar açısından bir sorundur. Buna yol açan başlıca nedenlerden birisi ise bağlamsal anlamdan değil, leksikal anlamdan hareket edilmesidir. Oysa bağlamdaki anlam dinamiktir, ama leksikal anlam sabittir ve kodlanmış, depolanmış bilgileri içeren bu anlam, her bağlamda formül gibi işliyor değildir. Bu bakımdan anlamlandırma sürecinde bağlamın önemi büyüktür. Edimbilim, dil ögelerinin bildirdiği anlamı değil, konuşurun onları kullanarak gerçekte ne demek isteğini irdeleyen bir bakış açısı sergilediği için anlamada bağlamın anahtar rolünü vurgulayan bir disiplindir. Bu çalışma da edimbilimin bağlam vurgusunu Köl Tegin Yazıtı'nda geçen (e)dgüti (e)şid ḳ(a)t(ı)ġdı tıŋla cümlesi özelinde ele alırken ilgili literatürün metaforik anlamı göz ardı ettiğine ve konuşurun niyetini yansıtmadığına dikkati çekmektedir. Anahtar Kelimeler: Edimbilim, anlambilim, çeviribilim, bağlam, algı eylemleri, kavramsal metaforlar. Abstract: To decode a message's code correctly, not only depends on finding appropriate linguistic equilavents; but also finding what the intention is. However; this process is a difficult process when " the said " does not point out " the intended ". Because; while the first is revealed by linguistic means, the second is the meaning that comes from context, and sometimes there is no trace in sight; it is implicit, indirect or based on intuition. Nevertheless, inability to reach this second and actual meaning is sometimes not among whom the speech was made; it is a problem in terms of people who intreprets it. One of the main factors that lead to this is to set out from lexical meaning, not from contextual meaning. Whereas the meaning in context is dynamic, however lexical meaning is constant and this meaning which contains coded, stored information, does not function as a formula in every context. In this regard, the importance of context in the process of interpretation is great. Pragmatics, not the meaning that language components indicate, is a discipline that emphasizes the key role of context in comprehension since by using them speaker displays a point of view that scrutinize what they really mean. This study too while dealing with the specialty of pragmatics' contextual emphasis taking place in the Köl Tegin inscription (e)dgüti (e) şid ḳ(a)t(ı)ġdı tıŋla sentence, draws attention to relevant literature neglect metaphorical meaning and does not reflect the speaker's intention.
In the Turkey Turkish grammar or in various studies related to the field third singular person po... more In the Turkey Turkish grammar or in various studies related to the field third singular person possessive suffix is presented +X /+sX; as to third plural person possessive suffix mostly as +lArI. However; +lAr suffix is a suffix that belongs to plural category and it occasionally refers to the noun next to it, occasionally the noun that possessive's found with various meaning relevance according to the necessity of the context. The following +X also expresses the suffix which sometimes belongs to third singular and sometimes third plural person again according to context; when there is not an explanatory integrity, it remains unclear to whom suffix explains. Because, the suffixes are the same which shows singular and plural third person and the only way to determine this is to have full knowledge of context. Based on this thesis, here it is put emphasis on necessity not to include +lAr suffix to third plural person possessive suffix, must be accepted as +X /+sX in all conditions. Türkiye Türkçesinde Üçüncü Çokluk Kişi İyelik Eki ÖZET Türkiye Türkçesi gramerlerinde ya da alanla ilgili çeşitli çalışmalarda üçüncü teklik kişi iyelik eki +X /+sX; üçüncü çokluk kişi iyelik eki ise büyük çoğunlukla +lArI olarak sunulmaktadır. Oysa +lAr eki çokluk kategorisine ait bir ektir ve bağlamın gereğine göre bazen yanındaki ada, bazen iyenin bulunduğu ada çeşitli anlam ilgileri ile gönderme yapmaktadır. Ardından gelen +X ise yine bağlamın gereğine göre bazen üçüncü teklik, bazen üçüncü çokluk kişiye ait iyeliği anlatmakta; açıklayıcı bir bütün olmadığında ise ekin kimi bildirdiği belirsiz kalmaktadır. Çünkü teklik ve çokluk üçüncü kişiyi gösteren iyelik ekleri aynıdır ve bunu belirlemenin tek yolu bağlama hâkim olmaktır. Bu teze dayanılarak burada +lAr ekinin üçüncü çokluk kişi iyelik ekine dahil edilmemesi, ekin her koşulda +X /+sX olarak kabul edilmesi gerektiği üzerinde durulmaktadır.
ÖZET Bu makale, Köl Tegin ve Bilge Kağan yazıtlarında tekrarları ile yer alan; bugüne dek tizligi... more ÖZET Bu makale, Köl Tegin ve Bilge Kağan yazıtlarında tekrarları ile yer alan; bugüne dek tizligig sökürmiş başlıġıġ yüküntürmiş biçiminde okunan ve genelde " Dizlilere diz çöktürmüş, başlılara baş eğdirmiş " anlamıyla kabul gören ifadeyi yeniden sorgulamak üzerinedir. Bu söz dizisi isyan ve direnişten itaate geçişi; bağlantılı olarak da taraflardan birisi için galibiyeti, diğeri için mağlubiyeti sembolize etmektedir. Söz konusu sembolde iki eylem rol almaktadır ve bunların ikisi de beden tarafından yönetilmektedir. Bu bakımdan konu, beden dilinin sınırlarına ve temsil etme ilgisiyle metoniminin, yerine geçme ilgisiyle de metaforun alanına girmektedir. Makalede bunun ayrıntıları üzerinde durulurken iki ad unsuruna getirilen ekin +lIG değil, +lA-G olduğu tezinden hareket edilmektedir. ABSTRACT This article is about to re-question the expression which is generally accepted " Made the ones who have knees to have been kneeled down, made the ones who have head to have been bowed " meaning that have been read tizligig sökürmiş başlıġıġ yüküntürmiş until today and that take place in Köl Tegin and Bilge Qaghan inscriptions with it's repetetions.
Öz Duyguları ifade eden dil verilerinin altında hangi düĢünme ve algılama biçimlerinin bulunduğun... more Öz Duyguları ifade eden dil verilerinin altında hangi düĢünme ve algılama biçimlerinin bulunduğunu anlamak için onları doğuran kavramsal yapılara ulaĢmak gerekir. Çünkü dil verilerinin kaynağı, zihindeki kodlardır ve bunlar dilde var olmadan önce düĢüncede ortaya çıkan yapılardır. Ancak birinci süreç zihinde gerçekleĢse de bizi bu kodlara ulaĢtıran, onların dildeki gölgeleridir. Bu bakımdan birbiriyle rastgele değil, tutarlı ve destekleyici bir bağlantı içinde olan dil verileri fark edildiği takdirde bu kodlar da kendini göstermiĢ olacaktır. Bunun bir örneği olarak burada konuya korku açısından bakılacak; bu duygunun Türkçedeki metaforik ve metonimik doğası incelenirken Nasıl korkuyoruz, korku hakkında nasıl düşünüyor, onu nasıl dile getiriyoruz, bu duygunun kültüre özgü yanları dile nasıl yansıyor? sorularına da yanıt aranacaktır. Anahtar Sözcükler: Korku, duygu dili, kavramsal metafor, kavramsal metonimi, idrak dil bilimi. Abstract In order to understand which thinking and comprehension forms exist under linguistic expression that express emotions, it is necessary to reach conceptual structures that give birth to them. Because; the source of linguistic metaphor is the codes of the minds and those are the structures which arise in thought before existing in the language. But even if first process takes place in the mind, it is still shadows of them in the language that lead us these codes. In this regard, if linguistic data that coherent with each other not random but consistent and supportive is noticed, these code shows themselves. As an example of this, it is going to deal with the subject in terms of fear; while inspecting metaphorical and metonymic nature of this concept in Turkish, the answers of " How do we fear, how do we think about fear, how do we express it, how reflects culture-specific sides of this emotion, will be also questioned.
Öz İtaatin beden diline yansıyan göstergeleri içinde tarihten bugüne baş eğmek, boyun eğmek, yer... more Öz
İtaatin beden diline yansıyan göstergeleri içinde tarihten bugüne baş eğmek,
boyun eğmek, yer öpmek, el öpmek, etek öpmek, diz çökmek, el kavuşturmak,
susmak, dinlemek ve hatta yapılanı tekrar etmek gibi tutumlar bulunmaktadır.
Bunların dışında sergilenen fiziksel tutumlardan biri de bakmak, bakışı bir yöne
çevirmek, odaklanmaktır. Bu eylemlerde gerçek durum ilgisi devam etmekle
beraber söz konusu olan artık yalnızca fiziksel davranışın kendisi değildir. Zihnî
bir faaliyetin ürünü olarak kültürle yakından ilişkili ve tecrübe temelli görsel
metaforlar, görsel metonimler ortaya çıkmıştır.
Bu makalede bakışı bir yöne çevirme eyleminin taraflardan birisi için itaati;
diğeri için himayeyi ifade ettiği anlatılmaktadır. Bu düşüncenin izi ise Türk dili
alanında kullanılan kör-, bak-, kara- sözcüklerinde aranmakta; temel anlamdan
metaforik ve metonimik anlama nasıl ve ne yolla geçildiği üzerinde
durulmaktadır.
Anahtar Kelimeler: itaat, himaye, metafor, metonimi, kör-, bak-, kara-
Abstract
It is known that there have been attitudes about the indicators of obedience
reflecting to the body language until today such as bowing, coming to heel,
kissing ground, kissing hand, flattering, kneeling, silence, listening, even to
repeat what was done . Except these, one of the physical attitudes is looking,
turning the look to the one side, focusing. Along with the real manner continues
in these acts, the fact in question is not only the physical behaviour anymore. As
a product of mental activity, related to culture closely, and experience-based
visual metaphors and visual metonyms emerge.
In this essay, it is explained that the act of turning the look to the one side means
obedience for one party, asylum for the other. The trace of this thought is
searched in the verbs of kör-, bak-, kara- used in Turkish. In the essay it is also accentuated on passing how and by from the basic meaning to the metaphoric
and metonymic meanings.
Keywords: obedience, asylum, metaphor, metonymy, kör-, bak-, kara-
Özet Bir dilsel metaforun kaynağını anlamak için öncelikle onun hangi kavramsal metafora dayandı... more Özet
Bir dilsel metaforun kaynağını anlamak için öncelikle onun hangi kavramsal metafora
dayandığını bulmak gerekir. Çünkü dildeki metaforlar, soyut fikirlerin dönüşümleri olarak bir
zihinsel süreçten, bir algılama biçiminden geçerek ortaya çıkarlar. Bu bakımdan dilin ardındaki
düşünceye ulaşmak, konuşurun ve ait olduğu toplumun dünyayı nasıl algıladığı, olgular karşısında
nasıl tavırlar aldığı hakkında da çok şey anlatır. Ancak tersten okumalar yapmak da mümkündür.
Yani metaforik bir kavramın nasıl ve ne tür metaforik ifadelere dönüştüğünün de izi sürülebilir. Bu
çalışmada da aynı noktadan yola çıkılacak ve hayat ile yolculuk kavramlarının birleştirilmesinden
doğan Hayat yolculuktur düşüncesinin dile nasıl yansıdığı üzerinde durulacaktır.
Hayat, yolun başına gelmekle başlar, yolda yürümekle devam eder, yolu tamamlamakla sona erer.
Yol biterse hayat da biter. Yolun da hayatın da uzunluğu değişkendir. Dümdüz, inişli çıkışlı,
dolambaçlı olması veya engeller içerip içermemesinin beraberinde getirdiği dil malzemesi de
çeşitlidir. “Dünyaya geldiğim anda / Yürüdüm aynı zamanda / İki kapılı bir handa / Gidiyorum gündüz gece”
sözlerinde özet ifadesini bulan bu algılama biçiminin geçmişten bugüne Türk dili tarihi içinde dikkati
çeken başka hangi örnekleri bulunmaktadır? Bu makale bunun üzerine kuruludur.
Anahtar sözcükler: hayat, yol, yolculuk, metafor
Abstract
To understand the source of a linguistic metaphor must first find her based on what
conceptual metaphors. Because metaphors in lingo emerge through passing a mental process as
transforming of intangible ideas and a form of perception. In this regard, to reach the idea beyond
lingo expresses also many things about how the native speaker and his society perceive the world
and take a stand in the face of facts. But it is also possible to read adversely. That is to say, trace of
the metaphoric concept, transformed into how of and what kind of metaphoric expression, may be
followed. As a matter of fact in this study, it will be commenced from the same point and evaluated
how the idea of Life is journey, which is the combination of life and journey, reflects to lingo.
Life starts with coming to the starting point of the way, continues with walking on the way and
finishes with completing the way. If the way finishes, life also finishes. Both the length of way and
life is variable. Linguistic material, which stems from life’s/way’s characteristic such as straight,
rugged, tortuous, having obstacles or not, is various. What kind of remarkable samples like the
summarized expression of this perception such as “Moment that I was born /Have walked simultaneously
/ In the inn with two doors/Going day and night, non stop” are in Turkish linguistic history from past till
day? This paper is based on this fact.
Keywords: life, way, journey, metaphor
İsimlerde Derecelendirme ve Türkiye Türkçesindeki Görünümü, 2024
Derecelenebilirlik, bir kavramın anlam yoğunluğunun artırılıp azaltılabilme ve herhangi bir refer... more Derecelenebilirlik, bir kavramın anlam yoğunluğunun artırılıp azaltılabilme ve herhangi bir referans noktasıyla karşılaştırılabilme özelliğini ifade eder. Kendine özgü sözdizimsel kuruluşlar içinde ortaya çıkan bu olgu, literatürde genellikle zarfların ve daha çok da sıfatların karakteristik bir özelliği olarak sunulmaktadır. Oysa doğalarında değişen yoğunluk seviyeleri bulunan başka sözcük türleri için de derecelenebilirlikten söz etmek mümkündür. Çünkü buradaki temel ölçüt, sözcüğün anlam bakımından derecelenmeye yatkın olup olmamasıdır. Dolayısıyla da özellikle isimler, fiiller ve çeşitli ünlemlerin de derecelenme potansiyeli taşıyabileceği göz ardı edilmemelidir. Örneğin utan- fiili, Çok utandım veya Senin kadar utandım dizilimleri içinde derece alanına katılabilir. Benzer biçimde yazık ünlemi, Çok yazık bağlamında anlamca yoğunlaştırılabilir. Birçok isim sınıfı için de farklı örnekler verilebilir. Bu nedenle de konuyu yalnız sıfatlar ve zarflar çerçevesinde ele almak, yeterince objektif ve kapsayıcı bir bakış açısı değildir.
Bu çalışmanın temel amacı, isimlerdeki derecelendirme hakkında genel bir perspektif sunmaktır. Konunun sıfatlar ve zarflar dışında sergilediği görünüm üzerine yabancı literatürde ortaya konan çalışmaların bugüne dek önemli bulgular sunduğu görülse de Türkçede isimlerin derecelenebilmesi, daha önce sorguya açılmış bir konu değildir. Oysa Türkçede de isimlerin derecelenmeye açık olduğunu ortaya koyan pek çok tanığa rastlanmaktadır. Örneğin üzüntü, sevinç, korku, öfke gibi duygu isimleri; titizlik, çekicilik, duyarsızlık, hoşgörü, özveri, sezgi, inanç gibi ayırıcı nitelikler içeren özellik isimleri; başarı, yenilgi, savaş, barış gibi olay veya durum isimleri; âşık, dâhi, dangalak gibi karakter betimleyen isimler de değişen yoğunluk seviyelerine sahip olmalarıyla dikkati çeken isimlerden bazılarıdır. Tıpkı derecelenebilen sıfatlar gibi bu isimler de aşırı üzüntü, fazla sevinç, büyük korku, inanılmaz öfke, muazzam yenilgi, çok âşık, çok dâhi gibi bağlamlarda anlamca yoğunlaştırılmış olarak karşımıza çıkabilmektedir. Bunlar arasında daha büyük bir kümeyi ise metaforik anlamlı isimler oluşturmaktadır. Ancak bu sınıfı oluşturan isimler, sıfat işlevi kazandıkları ve dolayısıyla sıfat gibi davrandıkları için derecelenebilme özelliği kazanan isimlerdir. Bu nedenle de bunların söz konusu süreçteki durumları diğer isimlerden farklıdır.
Prof. Dr. Zeki Kaymaz Armağanı, 2023
Türk Kültürü, 2023
Dede Korkut hikâyeleri, ozan profilinin toplumsal yaşamdaki bazı merkezi rollerine işaret ederken... more Dede Korkut hikâyeleri, ozan profilinin toplumsal yaşamdaki bazı merkezi rollerine işaret ederken karakteristik özellikleri hakkında da bize bilgiler sunan temel kaynaklardan biridir. Örneğin ozanlar dil becerileri yüksek, gezgin bir yaşam sürdüren, kopuzlarını yanlarında taşıyan, Dede Korkut'tan ilham alan, bazen alp kimliğine sahip kimseler olarak tasvir edilirler. Bununla birlikte mesleklerini icra etmenin karşılığı olarak mükâfat bekleyen birer hüner ehli olarak da yansıtılırlar. Er cömerdin er nākesin ozan bilür sözü de bu amaçla kullanılan bir kazanç talep etme sözü olarak dikkati çeker. Bu çalışmada bu talep sözü ve ilgili olduğu kesit; edebî patronaj, yani kul-iktidar ilişkisi çerçevesinde değerlendirilecek; bu bağlamda ozanın ne tür isteme stratejileri kullandığı üzerinde durulacaktır.
Golden Horde Review, 2023
Research objectives: The purpose of this study is to analyze the story of Oghuz Khan, which is lo... more Research objectives: The purpose of this study is to analyze the story of Oghuz Khan, which is located in the beginning of Kadyr Ali-bek's Genghisnāma; to compare this narrative with Rašīd al-Dīn's Oghuznāma, which is the main source of the work, and other variants of Oghuznāma and to reveal their similarities and original features. Research materials: The sources used in this study mainly consist of Kadyr Ali-bek's work based on the Qazan manuscript and various Oghuznāma variants carrying Islamic motifs. The main sources include Rashīd al-Dīn Faḍlallāh's Oghuz narrative in Jāmīʿ altawārīkh, Yazïǰïoġlu 'Ali's Tavārikh-i Āl-i Selǰuk. The poetic Oghuznāmas, the pre-Islamic version, texts from the periods after Kadyr Ali-bek, and especially texts that do not share the same narrative structure and instead present different genealogical stories, were not influential in the comparative process. Results and novelty of the research: Kadyr Ali-bek's work is known as Jāmīʿ altawārīkh in the academic area, as it is considered a translation of Rašīd al-Dīn's work. However, when it comes to the Oghuz narrative, it can be seen that the author actually used other sources, but avoided mentioning their names. Comparisons with other Oghuznāma variants show that Kadyr Ali-bek either used the same source as Yazïǰïoġlu 'Ali, a 15thcentury Ottoman historian who wrote Tavārikh-i Āl-i Selǰuk, or directly adapted his work. Because the composition of the two texts is almost the same when the omitted or removed parts from the text are set aside.
"Senden Bile Güzel, Senden Güzel’i Nasıl Değiştiriyor? Sıfatlarda Üstünlük Derecesi ve Bile'nin Derece Semantiğine Katılımı", Prof. Dr. Bilgehan Atsız Gökdağ Armağanı (ed. Osman Karatay), Ankara: Akçağ Yay., 439,446., 2023
“At Ayaġı Külük Ozan Dili Çevük Olur” Kalıp Sözü Üzerine, Doğumunun 80. Yılında Ahmet Bican Ercilasun Armağanı (ed. Leyla Karahan, Hüseyin Yıldız), Ankara: TDK Yay., 369-379., 2023
Özet Türk edebiyatında çok zengin motiflerle işlenen âb-ı hayât kavramı; sözlüklerde edebî bir m... more Özet
Türk edebiyatında çok zengin motiflerle işlenen âb-ı hayât kavramı; sözlüklerde edebî bir mazmun, tasavvufi bir sembol ya da çok çeşitli ilgilerle birçok farklı kavramın yerini tutmak üzere başvurulan bir benzetme unsuru olarak ele alınmaktadır. Bazı tarihî metinlerde sembolik anlamlarının yanı sıra “(çok) tatlı, lezzetli su” anlamıyla kullanıldığı da görülmektedir. Ancak bununla ilgili tanıklar bazen çok açık metinsel ipuçları ile de desteklenmesine rağmen hedef dile “hayat suyu” karşılığında çevrilmekte veya hiç çevrilmeden bırakılmakta; böylece bağlamsal anlamın da dışına çıkılmaktadır. Bu çalışma, kavramın “tatlı su” anlamıyla ilgili bazı tarihî tanıkları, söz konusu anlam sürecinin nasıl geliştiğini ve âb-ı hayât özelinde sözlükbilim ve çeviribilimin temel sorunlarından birisi olan metin içi tanık-metin dışı anlam çelişkisini konu almaktadır.
Anahtar sözcükler: âb-ı hayât, ölümsüzlük suyu, tatlı su, benzetme, derecelendirme
Karadeniz Araştırmaları Dergisi, 2020
ÖZET Kazan Oğuznâmesi, adını Türkoloji geleneğine uygun olarak bulunduğu yer üzerinden alan bir O... more ÖZET Kazan Oğuznâmesi, adını Türkoloji geleneğine uygun olarak bulunduğu yer üzerinden alan bir Oğuznâme varyantıdır. Eser bir Afşar anlatısı olmak üzere tasarlanmıştır ve esasında metne montajlanan Afşarlar'la ilgili bölümler dışarıda tutulduğunda bütünüyle kolaj bir metin özelliği taşımaktadır. Hatta uzun pasajlar boyunca Şecere-i Terâkîme' nin kayda geçmemiş bir kopyası gibi görünmektedir. Bu durum, özellikle de eserin dilsel coğrafyasını ve ayırt edici dil özelliklerini belirlemede araştırıcı için bir yanılgı sebebidir. Metin eserin ne zaman, nerede, kim tarafından, kimin için yazıldığını bildiren açık bir bilgi içermemektedir. Ancak tarihî olayların Dürrânîler'in ikinci hükümdarı Timur Şah Dürrânî döneminde Andhoy idaresini elinde bulunduran Rahmetullah Han oğlu Nimetullah Han zamanına kadar gelmesi, eserin Güney Türkistan'da (bugünkü kuzey Afganistan'da) varlık gösteren Afşarların etki alanında, 1789 sonrasında yazıldığını göstermektedir. Bu makale, tarihlendirme ile birlikte eserin hangi dilsel coğrafyaya ait olabileceğini, orijinal kabul edilebilecek yönlerini, yazıcının güvenilir sayılıp sayılamayacağını konu alırken tarihî bir metin yazıcısının modern araştırıcıyı yanıltabileceği birçok noktaya da dikkati çekmeyi amaçlamaktadır.
Türkiye ile Moğolistan Arasında Diplomatik İlişkilerin Tesisinin 50. Yılına Armağan. Türk-Moğol Dil, Tarih, Kültür Araştırmaları (ed. Şaban Doğan), İstanbul: Kesit Yayınları, 2019
Aslıhan Dinçer
Edebiyat Üzerine İncelemeler. Rıza Filizok'a Armağan, İzmir: Ege Üniversitesi Yayınları, Edebiyat Fakültesi Yayın No: 204, 2019
....
Özet Bu çalışma, dilsel değişmelerin dil dışı bir nedeni olan aşırı düzeltmecilik davranışını kon... more Özet Bu çalışma, dilsel değişmelerin dil dışı bir nedeni olan aşırı düzeltmecilik davranışını konu almakta; alt vurgu olarak da yalnız dil içi nedenlere bağlı açıklamaların her durumda yeterli/geçerli olmadığını iddia etmektedir. Aşırı düzeltmecilik; standart dilin inceliklerine yeterince hâkim olmayan konuşurların, bu varyasyondaki bir kuralı genelleştirmeleri ve yanlış durumlara uygulamaları ile ortaya çıkan kullanımları ifade eder. Aslında bu kullanımlar, yanlış yapmaktan kaçınırken yapılan yanlışlardır. Çünkü bu dil davranışının ardında konuşurun eğitimli, prestijli, kibar görünme isteği bulunmaktadır. Ancak dil donanımının yeter düzeyde olmaması ile birlikte bu isteğin yarattığı kaygı da doğru formların üretilmesine bazen engel olmaktadır. Nitekim bu davranışı geliştiren konuşur tipi de genellikle sosyoekonomik bakımdan bir alt sınıf üyesidir. Ancak dil edinimini henüz tamamlamayan çocuklarda ve çok dilli konuşurlarda da zaman zaman aynı olgunun ortaya çıktığı görülmektedir. Makalede bu dil davranışının genel çerçevesi, farklı dillerdeki örnekleri, Türkiye Türkçesinde yol açtığı kimi ses değişmeleri ve özel olarak da ötümsüzleşmeler içinde rastlanan bazı görünümleri üzerinde durulmaktadır. Abstract This study deals with the hypercorrection behaviour that is non-language reason of linguistic changes; as a sub-emphasis it is claimed that explanations related to only linguistic reasons are not sufficient/acceptable in allcases. Hypercorrection (orhyperurbanism, overcorrection) expresses uses that ocur with generalizing one rule in this variation and applying to wrong cases of speakers that are not sufficiently mastered to Standard language'selaborateness. Infact, these uses are mistakes made while avoiding making mistakes. Because speaker's desire of seeming educated, prestigious, polite exist behind of this language behaviour. However, beside the lack of language skill, the anxiety that is created by this desire sometimes prevent to the production of correctforms. Indeed, the speaker type that develops this behaviour generally is subclass members in terms of socioeconomic. However, it is seenemerging of thesamephenomenonfrom time to time in childrenwhohave not developed yet language acquisition and in multilingual speakers. Inarticlethe general framework of this language behaviour, itsexamples in differentlanguages, itssomephoneticchangescaused in Turkey Turkishand specially some examples that are seen in devoicing are emphasized.
Öz: Bir mesajın kodunu doğru çözmek, yalnız uygun dilbilimsel karşılıkları bulmaya değil; niyetin... more Öz: Bir mesajın kodunu doğru çözmek, yalnız uygun dilbilimsel karşılıkları bulmaya değil; niyetin ne olduğunu bulmaya da bağlıdır. Ancak " söylenen " , niyet edilen " e işaret etmediği zaman bu süreç zorlu bir süreçtir. Çünkü birincisi dilsel araçlarla ortaya konurken ikincisi bağlamdan gelen anlamdır ve kimi zaman görünürde hiçbir izi yoktur; örtük, dolaylı veya sezdirime dayalıdır. Bununla birlikte bu ikinci ve asıl anlama ulaşamama, bazen söylemin gerçekleştiği taraflar arasında değildir; onu yorumlayanlar açısından bir sorundur. Buna yol açan başlıca nedenlerden birisi ise bağlamsal anlamdan değil, leksikal anlamdan hareket edilmesidir. Oysa bağlamdaki anlam dinamiktir, ama leksikal anlam sabittir ve kodlanmış, depolanmış bilgileri içeren bu anlam, her bağlamda formül gibi işliyor değildir. Bu bakımdan anlamlandırma sürecinde bağlamın önemi büyüktür. Edimbilim, dil ögelerinin bildirdiği anlamı değil, konuşurun onları kullanarak gerçekte ne demek isteğini irdeleyen bir bakış açısı sergilediği için anlamada bağlamın anahtar rolünü vurgulayan bir disiplindir. Bu çalışma da edimbilimin bağlam vurgusunu Köl Tegin Yazıtı'nda geçen (e)dgüti (e)şid ḳ(a)t(ı)ġdı tıŋla cümlesi özelinde ele alırken ilgili literatürün metaforik anlamı göz ardı ettiğine ve konuşurun niyetini yansıtmadığına dikkati çekmektedir. Anahtar Kelimeler: Edimbilim, anlambilim, çeviribilim, bağlam, algı eylemleri, kavramsal metaforlar. Abstract: To decode a message's code correctly, not only depends on finding appropriate linguistic equilavents; but also finding what the intention is. However; this process is a difficult process when " the said " does not point out " the intended ". Because; while the first is revealed by linguistic means, the second is the meaning that comes from context, and sometimes there is no trace in sight; it is implicit, indirect or based on intuition. Nevertheless, inability to reach this second and actual meaning is sometimes not among whom the speech was made; it is a problem in terms of people who intreprets it. One of the main factors that lead to this is to set out from lexical meaning, not from contextual meaning. Whereas the meaning in context is dynamic, however lexical meaning is constant and this meaning which contains coded, stored information, does not function as a formula in every context. In this regard, the importance of context in the process of interpretation is great. Pragmatics, not the meaning that language components indicate, is a discipline that emphasizes the key role of context in comprehension since by using them speaker displays a point of view that scrutinize what they really mean. This study too while dealing with the specialty of pragmatics' contextual emphasis taking place in the Köl Tegin inscription (e)dgüti (e) şid ḳ(a)t(ı)ġdı tıŋla sentence, draws attention to relevant literature neglect metaphorical meaning and does not reflect the speaker's intention.
In the Turkey Turkish grammar or in various studies related to the field third singular person po... more In the Turkey Turkish grammar or in various studies related to the field third singular person possessive suffix is presented +X /+sX; as to third plural person possessive suffix mostly as +lArI. However; +lAr suffix is a suffix that belongs to plural category and it occasionally refers to the noun next to it, occasionally the noun that possessive's found with various meaning relevance according to the necessity of the context. The following +X also expresses the suffix which sometimes belongs to third singular and sometimes third plural person again according to context; when there is not an explanatory integrity, it remains unclear to whom suffix explains. Because, the suffixes are the same which shows singular and plural third person and the only way to determine this is to have full knowledge of context. Based on this thesis, here it is put emphasis on necessity not to include +lAr suffix to third plural person possessive suffix, must be accepted as +X /+sX in all conditions. Türkiye Türkçesinde Üçüncü Çokluk Kişi İyelik Eki ÖZET Türkiye Türkçesi gramerlerinde ya da alanla ilgili çeşitli çalışmalarda üçüncü teklik kişi iyelik eki +X /+sX; üçüncü çokluk kişi iyelik eki ise büyük çoğunlukla +lArI olarak sunulmaktadır. Oysa +lAr eki çokluk kategorisine ait bir ektir ve bağlamın gereğine göre bazen yanındaki ada, bazen iyenin bulunduğu ada çeşitli anlam ilgileri ile gönderme yapmaktadır. Ardından gelen +X ise yine bağlamın gereğine göre bazen üçüncü teklik, bazen üçüncü çokluk kişiye ait iyeliği anlatmakta; açıklayıcı bir bütün olmadığında ise ekin kimi bildirdiği belirsiz kalmaktadır. Çünkü teklik ve çokluk üçüncü kişiyi gösteren iyelik ekleri aynıdır ve bunu belirlemenin tek yolu bağlama hâkim olmaktır. Bu teze dayanılarak burada +lAr ekinin üçüncü çokluk kişi iyelik ekine dahil edilmemesi, ekin her koşulda +X /+sX olarak kabul edilmesi gerektiği üzerinde durulmaktadır.
ÖZET Bu makale, Köl Tegin ve Bilge Kağan yazıtlarında tekrarları ile yer alan; bugüne dek tizligi... more ÖZET Bu makale, Köl Tegin ve Bilge Kağan yazıtlarında tekrarları ile yer alan; bugüne dek tizligig sökürmiş başlıġıġ yüküntürmiş biçiminde okunan ve genelde " Dizlilere diz çöktürmüş, başlılara baş eğdirmiş " anlamıyla kabul gören ifadeyi yeniden sorgulamak üzerinedir. Bu söz dizisi isyan ve direnişten itaate geçişi; bağlantılı olarak da taraflardan birisi için galibiyeti, diğeri için mağlubiyeti sembolize etmektedir. Söz konusu sembolde iki eylem rol almaktadır ve bunların ikisi de beden tarafından yönetilmektedir. Bu bakımdan konu, beden dilinin sınırlarına ve temsil etme ilgisiyle metoniminin, yerine geçme ilgisiyle de metaforun alanına girmektedir. Makalede bunun ayrıntıları üzerinde durulurken iki ad unsuruna getirilen ekin +lIG değil, +lA-G olduğu tezinden hareket edilmektedir. ABSTRACT This article is about to re-question the expression which is generally accepted " Made the ones who have knees to have been kneeled down, made the ones who have head to have been bowed " meaning that have been read tizligig sökürmiş başlıġıġ yüküntürmiş until today and that take place in Köl Tegin and Bilge Qaghan inscriptions with it's repetetions.
Öz Duyguları ifade eden dil verilerinin altında hangi düĢünme ve algılama biçimlerinin bulunduğun... more Öz Duyguları ifade eden dil verilerinin altında hangi düĢünme ve algılama biçimlerinin bulunduğunu anlamak için onları doğuran kavramsal yapılara ulaĢmak gerekir. Çünkü dil verilerinin kaynağı, zihindeki kodlardır ve bunlar dilde var olmadan önce düĢüncede ortaya çıkan yapılardır. Ancak birinci süreç zihinde gerçekleĢse de bizi bu kodlara ulaĢtıran, onların dildeki gölgeleridir. Bu bakımdan birbiriyle rastgele değil, tutarlı ve destekleyici bir bağlantı içinde olan dil verileri fark edildiği takdirde bu kodlar da kendini göstermiĢ olacaktır. Bunun bir örneği olarak burada konuya korku açısından bakılacak; bu duygunun Türkçedeki metaforik ve metonimik doğası incelenirken Nasıl korkuyoruz, korku hakkında nasıl düşünüyor, onu nasıl dile getiriyoruz, bu duygunun kültüre özgü yanları dile nasıl yansıyor? sorularına da yanıt aranacaktır. Anahtar Sözcükler: Korku, duygu dili, kavramsal metafor, kavramsal metonimi, idrak dil bilimi. Abstract In order to understand which thinking and comprehension forms exist under linguistic expression that express emotions, it is necessary to reach conceptual structures that give birth to them. Because; the source of linguistic metaphor is the codes of the minds and those are the structures which arise in thought before existing in the language. But even if first process takes place in the mind, it is still shadows of them in the language that lead us these codes. In this regard, if linguistic data that coherent with each other not random but consistent and supportive is noticed, these code shows themselves. As an example of this, it is going to deal with the subject in terms of fear; while inspecting metaphorical and metonymic nature of this concept in Turkish, the answers of " How do we fear, how do we think about fear, how do we express it, how reflects culture-specific sides of this emotion, will be also questioned.
Öz İtaatin beden diline yansıyan göstergeleri içinde tarihten bugüne baş eğmek, boyun eğmek, yer... more Öz
İtaatin beden diline yansıyan göstergeleri içinde tarihten bugüne baş eğmek,
boyun eğmek, yer öpmek, el öpmek, etek öpmek, diz çökmek, el kavuşturmak,
susmak, dinlemek ve hatta yapılanı tekrar etmek gibi tutumlar bulunmaktadır.
Bunların dışında sergilenen fiziksel tutumlardan biri de bakmak, bakışı bir yöne
çevirmek, odaklanmaktır. Bu eylemlerde gerçek durum ilgisi devam etmekle
beraber söz konusu olan artık yalnızca fiziksel davranışın kendisi değildir. Zihnî
bir faaliyetin ürünü olarak kültürle yakından ilişkili ve tecrübe temelli görsel
metaforlar, görsel metonimler ortaya çıkmıştır.
Bu makalede bakışı bir yöne çevirme eyleminin taraflardan birisi için itaati;
diğeri için himayeyi ifade ettiği anlatılmaktadır. Bu düşüncenin izi ise Türk dili
alanında kullanılan kör-, bak-, kara- sözcüklerinde aranmakta; temel anlamdan
metaforik ve metonimik anlama nasıl ve ne yolla geçildiği üzerinde
durulmaktadır.
Anahtar Kelimeler: itaat, himaye, metafor, metonimi, kör-, bak-, kara-
Abstract
It is known that there have been attitudes about the indicators of obedience
reflecting to the body language until today such as bowing, coming to heel,
kissing ground, kissing hand, flattering, kneeling, silence, listening, even to
repeat what was done . Except these, one of the physical attitudes is looking,
turning the look to the one side, focusing. Along with the real manner continues
in these acts, the fact in question is not only the physical behaviour anymore. As
a product of mental activity, related to culture closely, and experience-based
visual metaphors and visual metonyms emerge.
In this essay, it is explained that the act of turning the look to the one side means
obedience for one party, asylum for the other. The trace of this thought is
searched in the verbs of kör-, bak-, kara- used in Turkish. In the essay it is also accentuated on passing how and by from the basic meaning to the metaphoric
and metonymic meanings.
Keywords: obedience, asylum, metaphor, metonymy, kör-, bak-, kara-
Özet Bir dilsel metaforun kaynağını anlamak için öncelikle onun hangi kavramsal metafora dayandı... more Özet
Bir dilsel metaforun kaynağını anlamak için öncelikle onun hangi kavramsal metafora
dayandığını bulmak gerekir. Çünkü dildeki metaforlar, soyut fikirlerin dönüşümleri olarak bir
zihinsel süreçten, bir algılama biçiminden geçerek ortaya çıkarlar. Bu bakımdan dilin ardındaki
düşünceye ulaşmak, konuşurun ve ait olduğu toplumun dünyayı nasıl algıladığı, olgular karşısında
nasıl tavırlar aldığı hakkında da çok şey anlatır. Ancak tersten okumalar yapmak da mümkündür.
Yani metaforik bir kavramın nasıl ve ne tür metaforik ifadelere dönüştüğünün de izi sürülebilir. Bu
çalışmada da aynı noktadan yola çıkılacak ve hayat ile yolculuk kavramlarının birleştirilmesinden
doğan Hayat yolculuktur düşüncesinin dile nasıl yansıdığı üzerinde durulacaktır.
Hayat, yolun başına gelmekle başlar, yolda yürümekle devam eder, yolu tamamlamakla sona erer.
Yol biterse hayat da biter. Yolun da hayatın da uzunluğu değişkendir. Dümdüz, inişli çıkışlı,
dolambaçlı olması veya engeller içerip içermemesinin beraberinde getirdiği dil malzemesi de
çeşitlidir. “Dünyaya geldiğim anda / Yürüdüm aynı zamanda / İki kapılı bir handa / Gidiyorum gündüz gece”
sözlerinde özet ifadesini bulan bu algılama biçiminin geçmişten bugüne Türk dili tarihi içinde dikkati
çeken başka hangi örnekleri bulunmaktadır? Bu makale bunun üzerine kuruludur.
Anahtar sözcükler: hayat, yol, yolculuk, metafor
Abstract
To understand the source of a linguistic metaphor must first find her based on what
conceptual metaphors. Because metaphors in lingo emerge through passing a mental process as
transforming of intangible ideas and a form of perception. In this regard, to reach the idea beyond
lingo expresses also many things about how the native speaker and his society perceive the world
and take a stand in the face of facts. But it is also possible to read adversely. That is to say, trace of
the metaphoric concept, transformed into how of and what kind of metaphoric expression, may be
followed. As a matter of fact in this study, it will be commenced from the same point and evaluated
how the idea of Life is journey, which is the combination of life and journey, reflects to lingo.
Life starts with coming to the starting point of the way, continues with walking on the way and
finishes with completing the way. If the way finishes, life also finishes. Both the length of way and
life is variable. Linguistic material, which stems from life’s/way’s characteristic such as straight,
rugged, tortuous, having obstacles or not, is various. What kind of remarkable samples like the
summarized expression of this perception such as “Moment that I was born /Have walked simultaneously
/ In the inn with two doors/Going day and night, non stop” are in Turkish linguistic history from past till
day? This paper is based on this fact.
Keywords: life, way, journey, metaphor
Uluslararası Yunus Emre Sempozyumu Bildirileri (ed. Ünal Şenel), Manisa: Yunus Emre Belediyesi Yayınları., 2016
Yunus Emre’nin Risāletü’n-Nushiyye ve Dīvān adlarıyla bilinen iki eseri bulunmaktadır. Her ikisi ... more Yunus Emre’nin Risāletü’n-Nushiyye ve Dīvān adlarıyla bilinen iki eseri bulunmaktadır. Her ikisi de ölümünden çok sonra yazıya geçirilmiştir. Pek çok şiiri değiştirilmiş, varyantlaşmış, yeniden yazılmış ya da Yunus mahlaslı başka şairlerin şiirleriyle karışarak bugüne ulaşmıştır. Bu bakımdan eserlerinde ilk biçimlerin korunduğu fikri ile hareket etmek yanıltıcıdır. Bununla birlikte elde pek çok yazma nüshası bulunan bu eserlerin farklı disiplinler, farklı incelemeler açısından birer veri oluşturduğu da ortadadır.
Bu çalışmanın odağı, Risāletü’n-Nushiyye üzerinedir. Eser, Anadolu sahasında yazılan nasihatnamelerin ilk örneklerinden biri kabul edilmektedir. Burada bilinen ve en güvenilir nüsha kabul edilen Fatih yazması esas alınarak eserin dili, anlatım biçimi, metinde anlam çerçevesinin nasıl çizildiği, neyin nasıl söylendiğinin izi sürülecektir.
Meğer kim Eylül ayınuŋ on dördünci güni idi. Berlin'den İstanbul'a ḳadem basub kazā-i Bodrum'a in... more Meğer kim Eylül ayınuŋ on dördünci güni idi. Berlin'den İstanbul'a ḳadem basub kazā-i Bodrum'a intiḳālini beklemekle meşġūl iken ol maḥalde saġ işi sol oldı, gögsinde füc'eten beliren fenalıḳ sekte-i ḳalbden ẖaber getürdi ve ecel mühlet virmeyüb eṭibbā ʿilācdan ʿāciz ḳaldı, ol vaḳt anuŋ daẖı keştī-i 'ömri ġarīḳ-i baḥr-ı memāt oldı.
İki sözcüğü karşıt anlamlı yapan şey nedir? Neden bazı sözcüklerin karşıtları varken bazılarının ... more İki sözcüğü karşıt anlamlı yapan şey nedir? Neden bazı sözcüklerin karşıtları varken bazılarının yok? Neden bazı sözcüklerin birden fazla karşıtı var? Neden bazı karşıtlık ilişkileri çok güçlüyken bazıları öyle değil? Anlamca açık bir karşıtlık örneği oluşturdukları hâlde neden bazı sözcükler yine de karşıt olarak hissedilmiyor? Karşıtlık anlamsal bir ilişki mi, yoksa sözcüksel mi? Karşıtlar nasıl ediniliyor? Karşıtlık dizilerinin belli bir sırası var mı? Karşıtlar bağlam içinde nasıl davranıyorlar ve ne gibi işlevler üstleniyorlar? Eldeki kitap, konuyla ilgili literatürde sıkça sorulan bu temel soruları gündeme getiriyor ve özünde de bunlara verilen yanıtlar üzerine inşa ediliyor.