Oya Esra Bektaş - Academia.edu (original) (raw)

Uploads

Papers by Oya Esra Bektaş

Research paper thumbnail of Özgürlüğün Olanağı Olarak Yaratıcı Eylem: Schelling’in Dogmatizm ve Kritisizm Üzerine Felsefi Mektuplar’ı Üzerine Bir Analiz

Temaşa Erciyes Üniversitesi Felsefe Bölümü Dergisi, Jun 14, 2022

Schelling'e göre Kant'ın Saf Aklın Eleştirisi'nde kritisizm ile dogmatizm arasında çizemediği sın... more Schelling'e göre Kant'ın Saf Aklın Eleştirisi'nde kritisizm ile dogmatizm arasında çizemediği sınırlar ve bunun yarattığı belirsizlik, yeni bir dogmatizmin ortaya çıkmasına neden olur. Bu yeni dogmatizmin temsilcileri, Kant'ın felsefesindeki boşluklardan yararlanarak kendi Tanrı temsillerini haklı çıkarmaya çalışırlar. Sözü edilen dogmatikler, teorik aklın bir tanrıyı bilme konusunda zayıf olduğunu ve Tanrı bilinecekse o zaman pratik aklın alanında kalınması gerektiğini iddia ederler. Bunun sonucu ise Tanrı'nın ahlaki bir varlık olarak düşünülmesidir. Ancak Schelling'e göre Tanrı, ahlaki varlık olarak ele alındığında özgürlüğünden yoksun kalır, çünkü o, ahlak yasasını kendi dışında bulur. Böyle bir tanrı varsayımı insan özgürlüğünün de önünde önemli bir engeldir, nitekim sonlunun sonsuz karşısındaki edilgenliğini talep eder. Schelling, özgürlüğü felsefesinin merkezine koymuş bir filozof olarak, mutlak olana ve insana özgürlüğünü yeniden kazandırma çabası içerisindedir. O da tıpkı Kant ve Kantçı dogmatistler gibi özgürlüğün ancak pratik akıl alanında olanaklı olduğunu göstermeye çalışır. Ancak onun pratik akıl alanı derken kast ettiği şey, dogmatizmin ve kritisizmin varsaydığı gibi ahlak değil estetiktir. Bu bağlamda erken dönem felsefesinin önemli eserlerinden biri olan Dogmatizm ve Kritisizm Üzerine Felsefi Mektuplar'da kritisizm ve dogmatizmin eleştirisinden yola çıkan Schelling, bu iki sistemin başlangıç noktaları yüzünden özgürlüğün özü olan sonludan sonsuza geçişi açıklayamadığını ileri sürer. Problemin yeni bir kritisizm sistemi ile çözülebileceğini iddia eden Schelling'e göre felsefe sonlu ile sonsuz arasındaki mücadelenin sürdüğü bir savaş alanıdır ve dolayısıyla karşıtların mücadelesinden doğar. Bu mücadele yaratıcı eylem alanında gerçekleşir ki Schelling bu alanı, ahlak değil estetik olarak kurgulamakla felsefesine yeni bir boyut kazandırır.

Research paper thumbnail of Schelli̇ng’İn Felsefeni̇n İlk İlkesi̇ Olarak Ben Ya Da İnsan Bi̇lgi̇si̇ndeki̇ Koşulsuz Üzeri̇ne Adli Eseri̇ndeki̇ Spi̇noza Okumasi

(flsf) Felsefe ve sosyal bilimler dergisi, May 21, 2022

Spinoza, Alman düşünce geleneğine ve özel olarak da Alman İdealizmine muazzam etkileri olan filoz... more Spinoza, Alman düşünce geleneğine ve özel olarak da Alman İdealizmine muazzam etkileri olan filozofların başında gelmektedir. Kant'ın eleştiri süzgecinden geçirdiği Spinoza, Alman idealistleri tarafından yeni bir okumaya tabi tutulmuş, hatta bu okumalar sayesinde ortaya yeni bir Spinoza imgesi çıkmıştır. Bunlar arasında Schelling'in Spinoza okumasının şüphesiz ayrı bir yeri vardır. Onun pek çok eserine damga vuran Spinoza okumaları bir yandan Spinoza'nın nasıl anlaşılması gerektiğine alternatif sunarken bir yandan da Schelling'in kendi felsefesini şekillendirmesinde önemli bir rol oynar. Schelling'in Spinoza ile bağları her bir döneminde ve her bir eserinde kendine özgü bir biçimde şekillenir. Örneğin erken dönem çalışmalarında onun temel probleminin kabaca felsefenin ilk ilkesini bulmak olduğu dikkate alındığında, Spinoza ile etkileşimini belirleyenin de bu problem olduğu görülür. Söz konusu problem bağlamında Schelling'in düşüncesinde açık bir biçimde görülen Spinoza etkisi "Felsefenin İlk ilkesi Olarak Ben ya da İnsan Bilgisindeki Koşulsuz Üzerine" adlı eserinde giderek derinleşir. Schelling'in sözü edilen eserde Spinoza'nın töze atfettiği pek çok niteliği Ben'in özsel niteliği olarak sunması, bunu yaparken Spinoza'nın içkinlik düşüncesine, özgürlük düşüncesine ve entelektüel sezgiye yüklediği anlama başvurması pek çok noktada ondan ne kadar etkilendiğini gösterir. Ancak dikkatli bir inceleme, Spinoza'dan aldığı tüm bu etkilere rağmen Schelling'in tam anlamıyla bir Spinozacı olmadığını da açığa çıkarır. Bu bağlamda sözü edilen çalışma Spinoza'nın Schelling'in düşünsel yolculuğuna nasıl eşlik ettiğini anlamak açısından analiz edilmeye değerdir.

Research paper thumbnail of I. Uluslararası Kapadokya Felsefe ve Sosyal Bilimler Kongresi (CAPASS2019) Bildiri Özetleri Kitabı

Research paper thumbnail of Felsefenin Akademideki Yeri Üzerine

Temaşa Erciyes Üniversitesi Felsefe Bölümü Dergisi, Jun 15, 2021

Bir eğitim kurumu olarak akademinin bireyin ve dolayısıyla toplumun şekillenmesindeki rolü yadsın... more Bir eğitim kurumu olarak akademinin bireyin ve dolayısıyla toplumun şekillenmesindeki rolü yadsınamaz. Hatta akademinin bu noktadaki etkisi öylesine büyüktür ki akademik kurumların doğru yapılanması toplumsal refah düzeyini olumlu anlamda etkilemektedir. Buradaki yanlış bir yapılanma ise durumu tam tersine çevirmektedir. Akademi ile toplum arasındaki bu organik bağı sağlayan ve bir akademinin doğru bir biçimde şekillenmesine olanak veren pek çok temel unsur bulunmaktadır. Bu temel unsurlardan birisi ve belki de en önemlisi felsefedir. Öyle ki felsefe, akademiye kavramsal anlamını veren bütüncül eğitimin kilit taşıdır ve toplumun birer üyesi olarak akademik eğitim alan bireylerin bilime yaklaşım biçimini ve farkındalık düzeyini etkileyerek toplumun biçimlenmesine de dolaylı olarak katkı sağlamaktadır. Bu çalışmada felsefenin akademideki işlevi üzerinde durulacak ve akademi ile toplum arasında oynadığı aracı rol ele alınacaktır. Bu konu, söz konusu tartışmaları yapmış ve aradaki bağı açık bir biçimde ortaya koymuş olan, Alman aydınlanmasının öncüleri arasında yer alan Kant, Fichte ve Schelling'in çözümlemelerine başvurularak ele alınmaya çalışılacaktır.

Research paper thumbnail of Schelli̇ng’İn Di̇nami̇k Doğa Tasarimi

Doganin Schelling’in felsefesinde oldukca belirleyici bir rolu bulunmaktadir. Felsefesinin merkez... more Doganin Schelling’in felsefesinde oldukca belirleyici bir rolu bulunmaktadir. Felsefesinin merkezine dogayi koyan ve ideal olani reel olandan turetme girisiminde bulunan Schelling’in, ortaya koydugu doga felsefesi araciligiyla Kartezyen gelenegi ve onun bir devami olarak gordugu Kant’in ve Fichte’nin felsefelerini kesintiye ugrattigi ve boylelikle felsefe tarihine farkli bir yon verdigi soylenebilir. Onun dogayi anlamlandirma bicimi tarihsel cizgiden bagimsiz olarak ele alindiginda da yine ayirt edici bir nitelige sahiptir. Schelling, caginin felsefi birikimini ve bilimsel gelismelerini kendinde toplayan, yasadigi zaman diliminin felsefi ve bilimsel sorunlarina cozum getirmeye calisan oldukca kapsamli bir doga felsefesi ortaya koymustur. Doneminin bilim anlayisina damga vuran mekanizm karsisinda dinamik bir doga tasarlamis, doga ile tin arasinda var oldugunu one surdugu mevcut kopuklugu boylelikle asmaya calismistir.

Research paper thumbnail of Postmodern Dünyada Yaşli Olmak

Kronolojik zamanin yasliligi aciklamak icin tek olcut olarak alinmasi bugun klasik gerontolojiye ... more Kronolojik zamanin yasliligi aciklamak icin tek olcut olarak alinmasi bugun klasik gerontolojiye yoneltilen elestirilerin basinda gelmektedir. Soz konusu elestirinin felsefenin yasliliga yaklasiminda da belirleyici oldugu soylenebilir. Zaman algisinin her sey gibi yasamin akisini da yonettigi bir dunyada yasliligin ve yaslanmanin anlasilmasi ve anlamlandirilmasi, felsefi bir cerceveden bakildiginda zamanin algilanma bicimlerinin ayrintili bir cozumlemesine bagli gorunmektedir. Buyuk anlatilarin coktugu, zamanin tarihselliginden arindirildigi ve mekaniklestirildigi postmodern dunyanin yasliliga bakis acimiza olan olumsuz etkileri ancak farkli zaman kavramlarina basvurularak anlasilabilecek bir problemdir. Bu calismada soz konusu zaman algilarindan biri olan anlati uzerinde durulacak ve anlatinin zamanla baginin, gunumuzde bilgeligini ve sayginligini yitiren yaslilarin icine dustugu varolus kaygisini anlamlandirma noktasindaki katkisi uzerinde durulacaktir.

Research paper thumbnail of Felsefi̇ Si̇stemi̇mi̇n Sunumu 1801

Gercegi bilmek adina uzun yillar boyunca doga felsefesi ve transendental felsefe olmak uzere tumu... more Gercegi bilmek adina uzun yillar boyunca doga felsefesi ve transendental felsefe olmak uzere tumuyle iki farkli bakis acisindan bir ve ayni olan felsefeyi arastirdiktan sonra, sadece bu farkli sunumunun benim tarafimdan temellendirildigi sistemin kendisini acik bir sekilde ortaya koymak ve bu konu ile ilgilenen herkesi su ana dek yalnizca benim sahip oldugum belki diger birkaci tarafindan paylasilan seylerle tanistirmak icin kendimi istegim disinda bilimin mevcut durumu tarafindan suruklenmis halde bulmaktayim. Her seyden once bu sistemi benim su anda acikladigim sekliyle kavrayan, bunun yani sira onu onceki her sunumla karsilastirma istegi ve bunu yapabilecek yetisi olan, dahasi su an ifade edebilecegime inandigim basariyla ortaya koyulan eksiksiz ve kesin aciklamalar icin ne kadar hazirlik gerektigini kavrayan kisi, gercekten curetkarlik saydigim, kendi butunlugunde ortaya koymadan once tumuyle farkli yonlerden tam bir bilgisini ortaya koymaya ugrastigim daha onceki aciklamalari v...

Research paper thumbnail of Reflections of romantic unconsciousness in poststructuralism

Bilinç ile bilinçdışının birbiri ile olan mücadelesi felsefenin başlangıcından bu yana aralıksız ... more Bilinç ile bilinçdışının birbiri ile olan mücadelesi felsefenin başlangıcından bu yana aralıksız bir şekilde devam ederken bilinçdışının bu mücadelede varlığını daima koruduğu görülmektedir. Bilinçdışının bir temsili olan mitlerin en rasyonel sistemlerde dahi işin içinde olması bunun önemli göstergelerinden biridir. Mitler yoluyla gizil bir şekilde işlevselliğini sürdüren bilinçdışının bu gizillikten kurtularak açık bir biçimde bilinç karşısında üstünlük kazanışı ise romantikler ve daha sonrasında postyapısalcıların sahneye çıkışı ile birlikte başlar. Romantikler bilinçdışını bilince ekleyerek felsefe yaparken, postyapısalcılar bilinci tümüyle devre dışı bırakır ve bilinçdışını temele alan bir felsefe ortaya koymaya çalışırlar. Bu bağlamda bilinçdışını romantiklerden devralan ve onların mirasçısı sayılan postyapısalcıların romantik bilinçdışını radikalleştirerek günümüzde felsefe yapma biçimini daha önce hiç görülmedik bir şekilde dönüştürdüğü ileri sürülebilir.While the struggle be...

Research paper thumbnail of İdealizm ve Eğitim

Research paper thumbnail of İdealizm ve Egitim

Research paper thumbnail of FELSEFİ SİSTEMİMİN SUNUMU (1801

Research paper thumbnail of Gerontolojinin Tarihi

Research paper thumbnail of SCHELLİNG'İN DİNAMİK DOĞA TASARIMI

Doğanın Schelling'in felsefesinde oldukça belirleyici bir rolü bulunmaktadır. Felsefesinin merkez... more Doğanın Schelling'in felsefesinde oldukça belirleyici bir rolü bulunmaktadır. Felsefesinin merkezine doğayı koyan ve ideal olanı reel olandan türetme girişiminde bulunan Schelling'in, ortaya koyduğu doğa felsefesi aracılığıyla Kartezyen geleneği ve onun bir devamı olarak gördüğü Kant'ın ve Fichte'nin felsefelerini kesintiye uğrattığı ve böylelikle felsefe tarihine farklı bir yön verdiği söylenebilir. Onun doğayı anlamlandırma biçimi tarihsel çizgiden bağımsız olarak ele alındığında da yine ayırt edici bir niteliğe sahiptir. Schelling, çağının felsefi birikimini ve bilimsel gelişmelerini kendinde toplayan, yaşadığı zaman diliminin felsefi ve bilimsel sorunlarına çözüm getirmeye çalışan oldukça kapsamlı bir doğa felsefesi ortaya koymuştur. Döneminin bilim anlayışına damga vuran mekanizm karşısında dinamik bir doğa tasarlamış, doğa ile tin arasında var olduğunu öne sürdüğü mevcut kopukluğu böylelikle aşmaya çalışmıştır.

Research paper thumbnail of Postmodern Dünyada Yaşlı Olmak

Kronolojik zamanın yaşlılığı açıklamak için tek ölçüt olarak alınması bugün klasik gerontolojiye ... more Kronolojik zamanın yaşlılığı açıklamak için tek ölçüt olarak alınması bugün klasik gerontolojiye yöneltilen eleştirilerin başında gelmektedir. Söz konusu eleştirinin felsefenin yaşlılığa yaklaşımında da belirleyici olduğu söylenebilir. Zaman algısının her şey gibi yaşamın akışını da yönettiği bir dünyada yaşlılığın ve yaşlanmanın anlaşılması ve anlamlandırılması, felsefi bir çerçeveden bakıldığında zamanın algılanma biçimlerinin ayrıntılı bir çözümlemesine bağlı görünmektedir. Büyük anlatıların çöktüğü, zamanın tarihselliğinden arındırıldığı ve mekanikleştirildiği postmodern dünyanın yaşlılığa bakış açımıza olan olumsuz etkileri ancak farklı zaman kavramlarına başvurularak anlaşılabilecek hatta aşılabilecek bir problemdir. Bu çalışmada söz konusu zaman algılarından biri olan anlatı üzerinde durulmuş ve anlatının zamanla bağının, günümüzde bilgeliğini ve saygınlığını yitiren yaşlıların içine düştüğü varoluş kaygısını anlamlandırma noktasındaki katkısı irdelenmiştir.

Research paper thumbnail of İdealizmin Ötesinde Yeni Bir Schelling İmgesi

Schelling, genel olarak Alman idealist geleneginin icerisinde Fichte ile Hegel arasinda bir gecis... more Schelling, genel olarak Alman idealist geleneginin icerisinde Fichte ile Hegel arasinda bir gecis filozofu olarak ele alinmaktadir. Bu nitelendirmede cogunlukla Schelling’in erken donem dusuncesinin merkeze alinmasi, bunun bir sonucu olarak gecis donemi ve gec donem felsefesinin goz ardi edilmesi belirleyici olmaktadir. Ancak son donemde filozofun gecis donemi ve gec donem dusuncesinin zenginligi kesfedilmeye baslanmis ve karsimiza yeni bir Schelling imgesi cikmistir. Bu makalede bu yeni imge paralelinde Schelling idealizminin otesine tasinacak ve bu otelemenin nedenleri uzerinde durulacaktir.

Research paper thumbnail of Romantik Bilinçdışının Postyapısalcılıktaki Yansımaları

Kaygı. Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Dergisi, Oct 30, 2017

Research paper thumbnail of Romantik Bilinçdışının Postyapısalcılıktaki Yansımaları

Kaygı. Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Dergisi, Oct 30, 2017

Research paper thumbnail of Özgürlüğün Olanağı Olarak Yaratıcı Eylem: Schelling’in Dogmatizm ve Kritisizm Üzerine Felsefi Mektuplar’ı Üzerine Bir Analiz

Temaşa Erciyes Üniversitesi Felsefe Bölümü Dergisi, Jun 14, 2022

Schelling'e göre Kant'ın Saf Aklın Eleştirisi'nde kritisizm ile dogmatizm arasında çizemediği sın... more Schelling'e göre Kant'ın Saf Aklın Eleştirisi'nde kritisizm ile dogmatizm arasında çizemediği sınırlar ve bunun yarattığı belirsizlik, yeni bir dogmatizmin ortaya çıkmasına neden olur. Bu yeni dogmatizmin temsilcileri, Kant'ın felsefesindeki boşluklardan yararlanarak kendi Tanrı temsillerini haklı çıkarmaya çalışırlar. Sözü edilen dogmatikler, teorik aklın bir tanrıyı bilme konusunda zayıf olduğunu ve Tanrı bilinecekse o zaman pratik aklın alanında kalınması gerektiğini iddia ederler. Bunun sonucu ise Tanrı'nın ahlaki bir varlık olarak düşünülmesidir. Ancak Schelling'e göre Tanrı, ahlaki varlık olarak ele alındığında özgürlüğünden yoksun kalır, çünkü o, ahlak yasasını kendi dışında bulur. Böyle bir tanrı varsayımı insan özgürlüğünün de önünde önemli bir engeldir, nitekim sonlunun sonsuz karşısındaki edilgenliğini talep eder. Schelling, özgürlüğü felsefesinin merkezine koymuş bir filozof olarak, mutlak olana ve insana özgürlüğünü yeniden kazandırma çabası içerisindedir. O da tıpkı Kant ve Kantçı dogmatistler gibi özgürlüğün ancak pratik akıl alanında olanaklı olduğunu göstermeye çalışır. Ancak onun pratik akıl alanı derken kast ettiği şey, dogmatizmin ve kritisizmin varsaydığı gibi ahlak değil estetiktir. Bu bağlamda erken dönem felsefesinin önemli eserlerinden biri olan Dogmatizm ve Kritisizm Üzerine Felsefi Mektuplar'da kritisizm ve dogmatizmin eleştirisinden yola çıkan Schelling, bu iki sistemin başlangıç noktaları yüzünden özgürlüğün özü olan sonludan sonsuza geçişi açıklayamadığını ileri sürer. Problemin yeni bir kritisizm sistemi ile çözülebileceğini iddia eden Schelling'e göre felsefe sonlu ile sonsuz arasındaki mücadelenin sürdüğü bir savaş alanıdır ve dolayısıyla karşıtların mücadelesinden doğar. Bu mücadele yaratıcı eylem alanında gerçekleşir ki Schelling bu alanı, ahlak değil estetik olarak kurgulamakla felsefesine yeni bir boyut kazandırır.

Research paper thumbnail of Schelli̇ng’İn Felsefeni̇n İlk İlkesi̇ Olarak Ben Ya Da İnsan Bi̇lgi̇si̇ndeki̇ Koşulsuz Üzeri̇ne Adli Eseri̇ndeki̇ Spi̇noza Okumasi

(flsf) Felsefe ve sosyal bilimler dergisi, May 21, 2022

Spinoza, Alman düşünce geleneğine ve özel olarak da Alman İdealizmine muazzam etkileri olan filoz... more Spinoza, Alman düşünce geleneğine ve özel olarak da Alman İdealizmine muazzam etkileri olan filozofların başında gelmektedir. Kant'ın eleştiri süzgecinden geçirdiği Spinoza, Alman idealistleri tarafından yeni bir okumaya tabi tutulmuş, hatta bu okumalar sayesinde ortaya yeni bir Spinoza imgesi çıkmıştır. Bunlar arasında Schelling'in Spinoza okumasının şüphesiz ayrı bir yeri vardır. Onun pek çok eserine damga vuran Spinoza okumaları bir yandan Spinoza'nın nasıl anlaşılması gerektiğine alternatif sunarken bir yandan da Schelling'in kendi felsefesini şekillendirmesinde önemli bir rol oynar. Schelling'in Spinoza ile bağları her bir döneminde ve her bir eserinde kendine özgü bir biçimde şekillenir. Örneğin erken dönem çalışmalarında onun temel probleminin kabaca felsefenin ilk ilkesini bulmak olduğu dikkate alındığında, Spinoza ile etkileşimini belirleyenin de bu problem olduğu görülür. Söz konusu problem bağlamında Schelling'in düşüncesinde açık bir biçimde görülen Spinoza etkisi "Felsefenin İlk ilkesi Olarak Ben ya da İnsan Bilgisindeki Koşulsuz Üzerine" adlı eserinde giderek derinleşir. Schelling'in sözü edilen eserde Spinoza'nın töze atfettiği pek çok niteliği Ben'in özsel niteliği olarak sunması, bunu yaparken Spinoza'nın içkinlik düşüncesine, özgürlük düşüncesine ve entelektüel sezgiye yüklediği anlama başvurması pek çok noktada ondan ne kadar etkilendiğini gösterir. Ancak dikkatli bir inceleme, Spinoza'dan aldığı tüm bu etkilere rağmen Schelling'in tam anlamıyla bir Spinozacı olmadığını da açığa çıkarır. Bu bağlamda sözü edilen çalışma Spinoza'nın Schelling'in düşünsel yolculuğuna nasıl eşlik ettiğini anlamak açısından analiz edilmeye değerdir.

Research paper thumbnail of I. Uluslararası Kapadokya Felsefe ve Sosyal Bilimler Kongresi (CAPASS2019) Bildiri Özetleri Kitabı

Research paper thumbnail of Felsefenin Akademideki Yeri Üzerine

Temaşa Erciyes Üniversitesi Felsefe Bölümü Dergisi, Jun 15, 2021

Bir eğitim kurumu olarak akademinin bireyin ve dolayısıyla toplumun şekillenmesindeki rolü yadsın... more Bir eğitim kurumu olarak akademinin bireyin ve dolayısıyla toplumun şekillenmesindeki rolü yadsınamaz. Hatta akademinin bu noktadaki etkisi öylesine büyüktür ki akademik kurumların doğru yapılanması toplumsal refah düzeyini olumlu anlamda etkilemektedir. Buradaki yanlış bir yapılanma ise durumu tam tersine çevirmektedir. Akademi ile toplum arasındaki bu organik bağı sağlayan ve bir akademinin doğru bir biçimde şekillenmesine olanak veren pek çok temel unsur bulunmaktadır. Bu temel unsurlardan birisi ve belki de en önemlisi felsefedir. Öyle ki felsefe, akademiye kavramsal anlamını veren bütüncül eğitimin kilit taşıdır ve toplumun birer üyesi olarak akademik eğitim alan bireylerin bilime yaklaşım biçimini ve farkındalık düzeyini etkileyerek toplumun biçimlenmesine de dolaylı olarak katkı sağlamaktadır. Bu çalışmada felsefenin akademideki işlevi üzerinde durulacak ve akademi ile toplum arasında oynadığı aracı rol ele alınacaktır. Bu konu, söz konusu tartışmaları yapmış ve aradaki bağı açık bir biçimde ortaya koymuş olan, Alman aydınlanmasının öncüleri arasında yer alan Kant, Fichte ve Schelling'in çözümlemelerine başvurularak ele alınmaya çalışılacaktır.

Research paper thumbnail of Schelli̇ng’İn Di̇nami̇k Doğa Tasarimi

Doganin Schelling’in felsefesinde oldukca belirleyici bir rolu bulunmaktadir. Felsefesinin merkez... more Doganin Schelling’in felsefesinde oldukca belirleyici bir rolu bulunmaktadir. Felsefesinin merkezine dogayi koyan ve ideal olani reel olandan turetme girisiminde bulunan Schelling’in, ortaya koydugu doga felsefesi araciligiyla Kartezyen gelenegi ve onun bir devami olarak gordugu Kant’in ve Fichte’nin felsefelerini kesintiye ugrattigi ve boylelikle felsefe tarihine farkli bir yon verdigi soylenebilir. Onun dogayi anlamlandirma bicimi tarihsel cizgiden bagimsiz olarak ele alindiginda da yine ayirt edici bir nitelige sahiptir. Schelling, caginin felsefi birikimini ve bilimsel gelismelerini kendinde toplayan, yasadigi zaman diliminin felsefi ve bilimsel sorunlarina cozum getirmeye calisan oldukca kapsamli bir doga felsefesi ortaya koymustur. Doneminin bilim anlayisina damga vuran mekanizm karsisinda dinamik bir doga tasarlamis, doga ile tin arasinda var oldugunu one surdugu mevcut kopuklugu boylelikle asmaya calismistir.

Research paper thumbnail of Postmodern Dünyada Yaşli Olmak

Kronolojik zamanin yasliligi aciklamak icin tek olcut olarak alinmasi bugun klasik gerontolojiye ... more Kronolojik zamanin yasliligi aciklamak icin tek olcut olarak alinmasi bugun klasik gerontolojiye yoneltilen elestirilerin basinda gelmektedir. Soz konusu elestirinin felsefenin yasliliga yaklasiminda da belirleyici oldugu soylenebilir. Zaman algisinin her sey gibi yasamin akisini da yonettigi bir dunyada yasliligin ve yaslanmanin anlasilmasi ve anlamlandirilmasi, felsefi bir cerceveden bakildiginda zamanin algilanma bicimlerinin ayrintili bir cozumlemesine bagli gorunmektedir. Buyuk anlatilarin coktugu, zamanin tarihselliginden arindirildigi ve mekaniklestirildigi postmodern dunyanin yasliliga bakis acimiza olan olumsuz etkileri ancak farkli zaman kavramlarina basvurularak anlasilabilecek bir problemdir. Bu calismada soz konusu zaman algilarindan biri olan anlati uzerinde durulacak ve anlatinin zamanla baginin, gunumuzde bilgeligini ve sayginligini yitiren yaslilarin icine dustugu varolus kaygisini anlamlandirma noktasindaki katkisi uzerinde durulacaktir.

Research paper thumbnail of Felsefi̇ Si̇stemi̇mi̇n Sunumu 1801

Gercegi bilmek adina uzun yillar boyunca doga felsefesi ve transendental felsefe olmak uzere tumu... more Gercegi bilmek adina uzun yillar boyunca doga felsefesi ve transendental felsefe olmak uzere tumuyle iki farkli bakis acisindan bir ve ayni olan felsefeyi arastirdiktan sonra, sadece bu farkli sunumunun benim tarafimdan temellendirildigi sistemin kendisini acik bir sekilde ortaya koymak ve bu konu ile ilgilenen herkesi su ana dek yalnizca benim sahip oldugum belki diger birkaci tarafindan paylasilan seylerle tanistirmak icin kendimi istegim disinda bilimin mevcut durumu tarafindan suruklenmis halde bulmaktayim. Her seyden once bu sistemi benim su anda acikladigim sekliyle kavrayan, bunun yani sira onu onceki her sunumla karsilastirma istegi ve bunu yapabilecek yetisi olan, dahasi su an ifade edebilecegime inandigim basariyla ortaya koyulan eksiksiz ve kesin aciklamalar icin ne kadar hazirlik gerektigini kavrayan kisi, gercekten curetkarlik saydigim, kendi butunlugunde ortaya koymadan once tumuyle farkli yonlerden tam bir bilgisini ortaya koymaya ugrastigim daha onceki aciklamalari v...

Research paper thumbnail of Reflections of romantic unconsciousness in poststructuralism

Bilinç ile bilinçdışının birbiri ile olan mücadelesi felsefenin başlangıcından bu yana aralıksız ... more Bilinç ile bilinçdışının birbiri ile olan mücadelesi felsefenin başlangıcından bu yana aralıksız bir şekilde devam ederken bilinçdışının bu mücadelede varlığını daima koruduğu görülmektedir. Bilinçdışının bir temsili olan mitlerin en rasyonel sistemlerde dahi işin içinde olması bunun önemli göstergelerinden biridir. Mitler yoluyla gizil bir şekilde işlevselliğini sürdüren bilinçdışının bu gizillikten kurtularak açık bir biçimde bilinç karşısında üstünlük kazanışı ise romantikler ve daha sonrasında postyapısalcıların sahneye çıkışı ile birlikte başlar. Romantikler bilinçdışını bilince ekleyerek felsefe yaparken, postyapısalcılar bilinci tümüyle devre dışı bırakır ve bilinçdışını temele alan bir felsefe ortaya koymaya çalışırlar. Bu bağlamda bilinçdışını romantiklerden devralan ve onların mirasçısı sayılan postyapısalcıların romantik bilinçdışını radikalleştirerek günümüzde felsefe yapma biçimini daha önce hiç görülmedik bir şekilde dönüştürdüğü ileri sürülebilir.While the struggle be...

Research paper thumbnail of İdealizm ve Eğitim

Research paper thumbnail of İdealizm ve Egitim

Research paper thumbnail of FELSEFİ SİSTEMİMİN SUNUMU (1801

Research paper thumbnail of Gerontolojinin Tarihi

Research paper thumbnail of SCHELLİNG'İN DİNAMİK DOĞA TASARIMI

Doğanın Schelling'in felsefesinde oldukça belirleyici bir rolü bulunmaktadır. Felsefesinin merkez... more Doğanın Schelling'in felsefesinde oldukça belirleyici bir rolü bulunmaktadır. Felsefesinin merkezine doğayı koyan ve ideal olanı reel olandan türetme girişiminde bulunan Schelling'in, ortaya koyduğu doğa felsefesi aracılığıyla Kartezyen geleneği ve onun bir devamı olarak gördüğü Kant'ın ve Fichte'nin felsefelerini kesintiye uğrattığı ve böylelikle felsefe tarihine farklı bir yön verdiği söylenebilir. Onun doğayı anlamlandırma biçimi tarihsel çizgiden bağımsız olarak ele alındığında da yine ayırt edici bir niteliğe sahiptir. Schelling, çağının felsefi birikimini ve bilimsel gelişmelerini kendinde toplayan, yaşadığı zaman diliminin felsefi ve bilimsel sorunlarına çözüm getirmeye çalışan oldukça kapsamlı bir doğa felsefesi ortaya koymuştur. Döneminin bilim anlayışına damga vuran mekanizm karşısında dinamik bir doğa tasarlamış, doğa ile tin arasında var olduğunu öne sürdüğü mevcut kopukluğu böylelikle aşmaya çalışmıştır.

Research paper thumbnail of Postmodern Dünyada Yaşlı Olmak

Kronolojik zamanın yaşlılığı açıklamak için tek ölçüt olarak alınması bugün klasik gerontolojiye ... more Kronolojik zamanın yaşlılığı açıklamak için tek ölçüt olarak alınması bugün klasik gerontolojiye yöneltilen eleştirilerin başında gelmektedir. Söz konusu eleştirinin felsefenin yaşlılığa yaklaşımında da belirleyici olduğu söylenebilir. Zaman algısının her şey gibi yaşamın akışını da yönettiği bir dünyada yaşlılığın ve yaşlanmanın anlaşılması ve anlamlandırılması, felsefi bir çerçeveden bakıldığında zamanın algılanma biçimlerinin ayrıntılı bir çözümlemesine bağlı görünmektedir. Büyük anlatıların çöktüğü, zamanın tarihselliğinden arındırıldığı ve mekanikleştirildiği postmodern dünyanın yaşlılığa bakış açımıza olan olumsuz etkileri ancak farklı zaman kavramlarına başvurularak anlaşılabilecek hatta aşılabilecek bir problemdir. Bu çalışmada söz konusu zaman algılarından biri olan anlatı üzerinde durulmuş ve anlatının zamanla bağının, günümüzde bilgeliğini ve saygınlığını yitiren yaşlıların içine düştüğü varoluş kaygısını anlamlandırma noktasındaki katkısı irdelenmiştir.

Research paper thumbnail of İdealizmin Ötesinde Yeni Bir Schelling İmgesi

Schelling, genel olarak Alman idealist geleneginin icerisinde Fichte ile Hegel arasinda bir gecis... more Schelling, genel olarak Alman idealist geleneginin icerisinde Fichte ile Hegel arasinda bir gecis filozofu olarak ele alinmaktadir. Bu nitelendirmede cogunlukla Schelling’in erken donem dusuncesinin merkeze alinmasi, bunun bir sonucu olarak gecis donemi ve gec donem felsefesinin goz ardi edilmesi belirleyici olmaktadir. Ancak son donemde filozofun gecis donemi ve gec donem dusuncesinin zenginligi kesfedilmeye baslanmis ve karsimiza yeni bir Schelling imgesi cikmistir. Bu makalede bu yeni imge paralelinde Schelling idealizminin otesine tasinacak ve bu otelemenin nedenleri uzerinde durulacaktir.

Research paper thumbnail of Romantik Bilinçdışının Postyapısalcılıktaki Yansımaları

Kaygı. Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Dergisi, Oct 30, 2017

Research paper thumbnail of Romantik Bilinçdışının Postyapısalcılıktaki Yansımaları

Kaygı. Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Dergisi, Oct 30, 2017