Postmodern Dünyada Yaşlı Olmak (original) (raw)

Postmodern Gündelik Hayatta Normalin Zorbalığı

POSTMODERN GÜNDELİK HAYATTA NORMALİN ZORBALIĞI Öz Sosyalizasyon sürecinde gündelik hayatın sahip olduğu normallik, bireyin edim-bilgisini düzenlediği bir ayna işlevi görmektedir. Bu bağlamda dinler, gündelik hayatı düzenlemeyi ve dolayısıyla normal olanı tanımlayabilmeyi amaç edinmekte; müminleri için bir rutin çerçevesi oluşturmak istemektedir. Fakat gündelik hayatın zaman ve mekân temelinde yaşadığı değişim, etkileşimin mahiyetini dönüştürmekte ve bireyin farklı gerçekliklere temasını olağan hale getirmektedir. Çoğul gerçeklikler içerisindeki bireyin biyografisi, gündelik deneyimler üzerinden şekillenmektedir. Söz konusu deneyimler bilince dâhil olmakta, bireye yönelim alanları için rasyonel bir zemin sunmaktadır. Bireysel bilginin merkezileştirildiği postmodern süreçle birlikte dinler, diğer tüm anlatılarla eşitlenmiş bir halde gündelik hayata katılmaktadır. Bireysel pratikleri meşrulaştıran kaynak yine bireyin kendisi olmakta; arzu, postmodern gündelik hayata gönüllü katılımı sağlamaktadır. Çalışmamızda postmodern gündelik hayatın imkân tanıdığı özgürlüğün kişilerarası boyutu ve arzu ile ilişkisinde din karşısındaki yapısal farklılığı ortaya konmaktadır. Tercih yapmak zorunda olan bireyin pratik bilincindeki düşünümsel boyut ön plana çıkarılarak normalin zorbalığı altında kavramsallaştırılmaktadır. Böylelikle eylemi bir onanmaya muhtaç bireyin değişen onay mercii vurgulanmaktadır.

Postmodern Dünyada Tarih Yazmak

Bilim ve Ütopya /sayı(issue): 217

İnsanların doğaları, birbirleriyle ve manevi güçlerle olan ilişkileri, yarattıkları ve içinde yaşadıkları toplum yapıları üzerinde zihinsel çalışma yapabileceğimiz düşüncesi, en az yazılı tarih kadar eskidir. (Wallerstein, Juma, Keller, 2011: 11) Sokrates'in ve onun ardılı olan tüm felsefe geleneklerinin izini sürdüğü "Kendini bil!" buyruğu, insanın temel ihtiyaçlarını karşılama, güvende olma güdülerinin yanı sıra doğal 'merak' dürtüsüyle 'bilmek' için doğaya yönelmesi ile eş zamanlı olarak kendisini de bilme isteğinin açığa çıkışının felsefi bilinç düzeyindeki yansımasıdır. Doğayı 'bilmek', doğal fenomenleri açıklayabilmek uğraşı, çeşitli aşamalardan ve evrimsel süreçlerden geçerek 'Modern Bilim'e ve 19. yüzyılda kendisine tam güven duyulan ve insanlığı bilgiye, ona bağlı olarak refaha ulaştırabilecek yegâne entelektüel uğraş olarak 'hakiki yol gösterici' olma mertebesine ulaştı. Doğa biliminin 19. yüzyılda gösterdiği başarı ve kazandığı güven ile birlikte, 'bilgi' iddiasında bulunacak her etkinliğin izlemesi gereken yöntemin de artık keşfedildiği inancı pekiştirildi. Böylelikle felsefe tarihinde Platon ve Aristoteles'e dek geri götürülebilecek, fakat esas vurgusunu Descartes'la başlayan Modern Felsefe geleneğinde bulan 'yöntemli bilme' anlayışı, bilimde Newton ile başarıya ve olgunluğa ulaştı. Bu doruk noktası ile birlikte, insanı ve onun etkinliklerini sosyal birer fenomen olarak anlama ve açıklama uğraşı da felsefeden ayrımlaşarak, Newton'un yönteminde izlemesi gereken 'bilimsel' yolu bulduğu sonucuna vardı. Bu sonucu geniş çaplı olarak değerlendiren Auguste

Çevri̇mi̇çi̇ Gazete: Postmodern Bi̇r Ortam

2011

Bilgi ve haberlerin kesin ve duz bir sekilde verildigi basin endustrisi modernizmi temsil etmekteyken, cevrimici gazete, basili gazetedeki butun haber ve bilgileri icerse bile, karistirip harmanlama egilimiyle postmodern bir nitelik tasimaktadir. Cevrimici gazeteler bilgi vermekten ziyade genel gorunumleriyle ilgilenmektedir. Bunun icin muhabir adlarini on sayfadan cikarmakta, gazetenin spor, haber, sanat gibi butun bilesenlerini yan yana gelecek sekilde yeniden duzenlemekte, haberlerin yanina tiklanabilir reklamlar koymakta, haberin verilme seklini ve manset buyukluklerini gun boyunca degistirmekte, boylece gercekligi simule etmektedir. Cevrimici gazetelerde haberler icerigi uzerinden degil, mansetin parlakligi ve on sayfadaki yeri uzerinden satilacak birer metaya donusmustur. Sunulan parlak paketler, bir gercekdisilik duygusunu, haberin okuyucunun kendi hayatindan uzakta oldugu duygusunu islemektedir. Cevrimici gazetenin sahiciligi yoktur; gun boyunca bilinmeyen sayida insana cesi...

Postmodernizmin Yaşlı Yaşamına Etkisi ve Yaşlı Sorunları

Erzincan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi

Çalışmanın amacı dünyanın hemen hemen her yerinde postmodern teknolojilerin yükselişi ve yaşlı nüfusun hızlı artışı karşısında yaşlı bireylerin karşılaşmış oldukları sorunlarının tespit edilmesi ve sosyolojik açıdan değerlendirilmesidir. 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yükselişe geçen postmodernizmin rekabetçi, özgürlükçü ve mobiliteye dayalı emek piyasası koşullarında; yaşlanma ile fiziksel ve biyolojik kapasite düşüşleri yaşayan yaşlı nüfusun, yetişkin genç nüfus karşısında; güçsüz, sağlıksız, üretmeyen, devamlı tüketen, geleneksel otoritesini ve statüsünü kaybetmiş dijital dünyaya ayak uyduramayan, ötekileştirilmiş istenmeyen bir grup olarak görülmelerine neden olmuştur. İçinde bulunduğumuz yüzyılda doğuştan yaşam beklentisinin artması ve postmodern teknolojilerin yükselişi karşısında yaşlılara uygun teknolojik dönüşümler ve sosyo ekonomik yaşam tarzları sağlanamaz ise; yaşlı nüfus için teknolojik; yoksulluk, sağlık bakımı ve güçsüzlük gibi modernleşme öncesi dönemin yaşl...

İskandinavya'da Yaşlı Olmak

ATAUM E-Bülten, 2014

Dünya Tuvalet Organizasyonu adlı sivil toplum kuruluşu konuya dikkat çekmek ve yardım kuruluşlarının sanitasyon faaliyetlerine daha fazla önem vermesini sağlamak amacıyla 2001'de 19 Kasım'ı Dünya Tuvalet Günü olarak ilan etmiş, Tuvalet Günü 2013'te de Birleşmiş Milletler tarafından resmen tanınmıştı.

Postmodern Siir Nedir

Öz Bir kültür ve sanat akımı olarak postmodernizm uzun yıllardır edebiyatı etkisi altına almıştır. Türkiye'de edebiyatta postmodernizm olgusuna odaklanan birçok çalışma genellikle roman ve öykü gibi kurmaca metinleri inceler. Buna karşın şiirde postmodernizm olgusuna yönelen çalışmalar yok denecek kadar azdır. Oysaki Avrupa ve Amerika'da kurmaca metinlerin yanında şiir metinlerinde de postmodernizmin etkilerinin incelendiği ve postmodern şiir denilen bir fenomenin varlığının kabul edildiği görülür. Postmodern şiir denilen fenomen, birçok açıdan avangart modernist akımlardan izler taşımasına rağmen sanayi sonrası dönemin şartlarına göre ortaya çıkmıştır. İlk olarak Amerika'da Charles Olson ve Frank O'Hara gibi şairler ile birlikte anılan postmodern şiir, günümüzde yaygın şiir anlayışı halini almıştır. Sanayi sonrası döneminin yaşam koşulları, büyük anlatılara duyulan güvenin azalması, kişinin bilimsel gelişmeler neticesinde korkuya kapılması, ahlaki ve dinî değerlerin aşınmaya uğraması, aşırı bireyselleşme ve bunu sonucunda kişinin yalnızlığının derinleşmesi şairlerin değişik bir şiir anlayışına yönelmelerini tetiklemiştir. Deneysel şiir, görsel şiir, somut şiir, elektronik şiir gibi birçok şiir anlayışı da postmodernizm ile ilişkilendirilir. Eklektizm, çok seslilik, deneysellik, biçimsizlik, kapalılık postmodern şiirin başta gelen özellikleridir. Bu çalışmanın amacı postmodern şiirin kökenini ortaya koymak ve postmodern şiirin temel özelliklerini belirlemektir. Abstract Postmodernism has affected literature as a culture and an arts movement for a long years. Many works about postmodernism in Turkey generally examine fiction texts such as novel and story. But works that examine postmodernism phenomenon in poetry is very few. We can observe that it is accepted postmodern poetry phenomenon and it is examined postmodern poetry in Europe and America. Postmodern poetry comes into existence under the conditions of the post-industrial era although it inherits a lot of elements from the modernist avant-garde movements. Postmodern poetry, remembered firstly Charles Olson and Frank O'Hara in America, is common poetry movements. The conditions of the post-industrial area, the loss of confidence in the meta-narratives, the people terrified as a result of scientific  Bu makale Murathan Mungan'ın Şiirlerinde Postmodern Unsurlar adlı doktora tezindeki Postmodern Şiir bölümünün gözden geçirilmiş hâlidir.  Dr.; Dicle Üniversitesi, Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi, Türkçe Eğitimi Bölümü, ulasedebiyat@gmail.com.

Gostergebilim Ve Yapibozumdan Postmodern

Despite of Postmodernist Criticism appears as reader centered, it is essentially Structuralist. At the development of "Postmodernist Criticism" the thoughts of "Saussure's-semiotics" and "Derrida'sdeconstruction" are arbiter. Saussure entitles "sign" the combination of sounds or symbols that provides perceiving concepts. He says "signifiant" to the string of audio, text and symbols; "signifié" to the meanings and notions. However Derrida introduces concept named "differance" for draw intention to meaning ties of indicators. He also mentions contrast and dependence of "logocentrisme" and "phonocentrisme". Researcher Structural Postmodernist Criticism which cares to the differences develops its method as stabile hesitations. Postmodernist method pursues hesitations in the text when it wants to mean deep meanings of literary text on the other hand it want to establish new doubts with its critical discourses. It wants to deconstruct the logic center of text which participated its meaning world however it reconstructs the text around the new logic center by a literary and critical discourse. Postmodernist Structural Criticism tries in general to unify in its method text-centered, writer-centered, reader-centered and sociologic criticism that they are four main trends of criticism. That method treats the text collaterally in two steps of criticism. In this method the text are discussed at first stage as "signifiant" and "signifié" at second stage. Critic behaves text and writer-centered at first phase, reader and social environment-centered at second phase. In the first step he analyzes and deconstructs the text at the second reaches to synthesis and reconfigures the text. This type of criticism shows features of anti-article. However the critic attitudes ironically in its language and style. It wants to spread the pleasure of criticism to its readers. In this article we will clarify the Postmodernist Structural Criticism with regard to both its unique aspects and in common with the previous ones.

Postmodern Zamanlarda Di̇ne Bakiş

Journal of International Social Research, 2018

Öz Yazılı insanlık tarihi ile yaşıt olan din gerçeği tarihin her döneminde önemli bir toplumsal değişim olgusu olarak görülmektedir. Dini toplum dışında tutmaya çalışan en bariz yapı modernitedir. Modernitenin dine karşı tutumu postmodernitenin ortaya çıkması ile değişmiş ve din yeniden insanın toplumsal hayatında yer edinmeye başlamıştır. Kuşkusuz geleneksel toplumların varlıklarında önemli bir belirleyici faktör olan din olgusunun modern zamanlarda oldukça acımasız eleştirilere tabi tutulduğu inkar edilemez bir hakikattir. İnsanlık tarihine baktığımızda modernitenin ortaya koyduğu başdöndüren değişim istenci ve ısrarı, geleneğin bütünüyle hakim olduğu toplumsal örüntülerde oldukça sarsıcı etkisi ve tarvmatik sonuçları olmuştur. Şunu açıkça ifade etmeliyiz ki, modern akım, hayatın bütün alanlarında olduğu gibi toplumların dini algı ve tasavvurları üzerinde oldukça derin etkiler oluşturacak yaklaşımlar sergilemiştir. Böylesine iddialı ve radikal eleştiriler altında devasa bir insanlık durumu olan gelenek, ağır bir çöküş yaşamıştır. Bütün bu derin entellektüel krizin tam ortasında yaklaşık beş yüz yıllık bir modern hamlenin mayaladığı akıl yapısı, oldukça karmaşık hatta toplumun dini gerçekliğini yadsıyan bakış açılarına dönüşmüş ve bir travmatıik psikososyal evreyi yaratmıştır. Şu halde postmodern evre, insanlığın tüm sarsıcı deneyimlerinin sonucunda insanlığın kendini yeni ve güvenli bir limana taşıma gayreti olarak görülebilir.

Türkiye'de Yaşlılığın Geleceği

Nosyon: Uluslararası Toplum ve Kültür Çalışmaları Dergisi - Nosyon: International Journal of Society and Culture Studies, 2021

Yaşlanma deneyimi, kişi ve mekân arasında sürekli bir uzlaşı içeren anlam dünyalarında gerçekleşir. Bu anlam dünyaları, amaçlarını gerçekleştirmede her zaman başarılı değilse de amaçlı olduğunu düşündüğümüz insani faaliyetlerle harekete geçirilir. Günümüz toplumlarında yaşlı yetişkin sayısının giderek artması, özellikle kentsel mekânlarda, yaşlıların seyahat davranışları ile sosyal hareketliliğini etkileyen zorlukları anlamayı gerektirmektedir. Toplumsal faaliyetler, ilerleyen yaşlarda, özellikle göze çarpan bir dizi mekanizma yoluyla, fiziksel ve psikolojik refahı desteklemektedir. Ülkemizde sağlık hizmetleri ile sosyal hizmetlerin gelişmesi yaşam beklentisini yükseltmekte, bunun sonucunda yaşlı nüfusumuzun genel nüfusumuza oranı hızlı bir şekilde artmaktadır. Bu çerçevede yaşlı nüfusun çoklu ihtiyaçlarının bütüncül bir yaklaşımla karşılanması giderek daha önemli hâle gelmektedir. Yaşlılar açısından yüksek risk faktörü olarak değerlendirilen yoksulluk, 75 yaş ve üstü bir yaşta olmak, kadın olmak, dul olmak, yalnız yaşamak, eğitim düzeyi düşük olmak gibi, genellikle, benzer nitelikteki kronik durumlarla başa çıkmaya yönelik sosyal politikaların ivedilikle üretilmesi gerekmektedir. Yaşlıların sağlığı; gelir, sosyal faaliyetler vb. konulardaki değişimlere ve büyük ölçüde aile üyelerinden gelen desteğe bağlıdır. Bu durumda aile; bireysel, duygusal, sosyal ve ekonomik destek sağlar. Yaşlı bakımı, yaşlı bireylere özgü özel gereksinimlerin karşılanmasıdır. Geleneksel toplumda yaşlı bakımı, aile üyelerinin sorumluluğundaydı ve geniş aile ortamında sağlanırdı. Modern toplumlarda ise devlet veya hayır kurumları tarafından sunulmaktadır. Bu çalışmada, hızla yaşlanan ülkemiz nüfusunun gerçekliğinden hareketle, yaşlılık olgusu; sosyal, çevresel ve psikolojik dinamikleriyle incelenmektedir.