Ensar Kesebir - Academia.edu (original) (raw)

books by Ensar Kesebir

Research paper thumbnail of AHMET MİTHAT EFENDİ'DE MÜNTEHİR ANNELER

Research paper thumbnail of Savaş Tarihi Araştırmaları Ulaslararası Kongresi 100. Yılında 1. Dünya Savaşı ve Mirası Bildiriler 2. Cilt

Savaş Tarihi Araştırmları Ulaslararası Kongresi 100. Yılında 1. Dünya Savaşı ve Mirası Bildiriler... more Savaş Tarihi Araştırmları Ulaslararası Kongresi 100. Yılında 1. Dünya Savaşı ve Mirası Bildiriler Kitabını 2. Cildini kapsar

Papers by Ensar Kesebir

Research paper thumbnail of Tanzimat Romanında İradesiz Anne Tipi

Research paper thumbnail of Kenan Hulusi Koray'ın Beşer Dakikalık Hikâyeler Kitabındaki " Öteki " Kadınlar

Çalışmada Kenan Hulusi Koray'ın Beşer Dakikalık Hikâyeler kitabındaki "öteki" kadınlar; milliyetl... more Çalışmada Kenan Hulusi Koray'ın Beşer Dakikalık Hikâyeler kitabındaki "öteki" kadınlar; milliyetleri, ahlâkî yönleri, toplumsal ve cinsel kimlikleri açılarından irdelenmiştir. Hikâyelerde tasvir edilen Batılı kadınlar, milletlerine göre alt başlıklar halinde ayrı ayrı incelenmiş; Batılı kadınlar hem kendi aralarında hem de Müslüman-Türk kadınları ile mukayese edilmiştir. Hikâyelerde Batılı kadının konumunun yanı sıra Kenan Hulusi Koray'ın Doğulular hakkındaki yer yer oryantalizme yönelen bakış açısı da incelenmiştir. Ele alınan hikâyelerde dikkati çeken bulgulardan biri, düşmüş kadın olarak Müslüman-Türk kadınının seçilmemiş olmasıdır. Ahlâksız ve güvenilmez olan kadınlar, "gayrı Türk" olan "öteki" kadınlardır. Kitaptaki hemen hemen her hikâyede cinsellik söz konusudur. Hikâyelerin başkahramanları olan kahraman-anlatıcılar, dış güzelliğine hayran olduğu Batılı kadınlarla tek gecelik ilişki peşindedirler. Batılı kadınların milliyetleri değişir; ama onların cinsel bir meta olması değişmez. Çalışmada görülen bir diğer bulgu, Batılı kadınların "kötü" yönlerinin sadece ahlâksız olmaları değildir; kimileri düşmüş kadın olmalarının yanı sıra casustur; bazıları da para düşkünü, sahtekar tiplerdir. Neticede, çalışmada Batılı "öteki" kadınların kimlikleri üzerinden Türk kadınının ne olmadığı hikâyelerden örneklerle ortaya konulmuştur.

Research paper thumbnail of TANZİMAT ROMANINDA ANNESİZLİK BEING MOTHERLESS IN THE TANZIMAT NOVEL

Özet: Tanzimat romancılarının cemiyetteki değişimleri, yenilikleri, çözülüşü ya da kutsiyeti gene... more Özet: Tanzimat romancılarının cemiyetteki değişimleri, yenilikleri, çözülüşü ya da kutsiyeti genellikle aile merkezinde dile getirdikleri söylenebilir. Bu çalışmada Tanzimat romanındaki merkez kahramanları iki farklı grupta değerlendirdik: Birinci gruptaki anne himayesinden mahrum kişiler Dilber, Dürdâne, Fitnat ve Felâtun iken, ikinci gruptaki annesizliği fırsata çevirebilen kişiler ise Râkım, Nurullah, Fazıla ve Mansur'dur. Bu kişilerin düşüşleri ya da toplumsal yapıya model olmaları 'anne' merkezinde özetlenirken annesizliğin kahramanlar üzerindeki ailevî, sosyal ve eğitimsel sonuçlarını yorumlamaya gayret ettik. Yazımızın genel özeti, annesizlik merkezinde Tanzimat dönemi romanındaki ailenin yapısıdır. Abstract: By means of the Tanzimat novelists, changes occurring in society, innovation and dissolution are explained. We evaluated two groups of Tanzimat novel the central protagonists. The first group: Individuals deprived of the protection provided by the mother: Dilber, Dürdâne, Fitnat ve Felâtun. The second group: Opportunity to be motherless who convert: Râkım, Nurullah, Fazıla ve Mansur. Defeats or social structure of people in the center of the model are summarized in the mother. Being a motherless of heroes, family, social and educational problems were interpreted. General summary of this paper is, to be a motherless of the family structure in the center of the novel of the Tanzimat.

Research paper thumbnail of CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK HİKÂYESİNDE GAYRİMÜSLİM KADINLAR NON-MUSLIM WOMEN IN THE REPUBLIC PERIOD OF TURKISH STORY

Özet Tanzimat döneminde kaleme alınan roman ve hikâyelerde gördüğümüz kimi karakteristik özellikl... more Özet Tanzimat döneminde kaleme alınan roman ve hikâyelerde gördüğümüz kimi karakteristik özelliklerin Cumhuriyet Dönemi Türk Hikâyesinde de devam ettiği görülür. Örneğin kimi gayrimüslim kadınların metinlerde " gayr-i ahlâkî " bir konumda verilmeleri bu devamlılığa işaret eder. Ahmet Mithat Efendi'nin Felâtun Bey ile Râkım Efendi'de ve Nabizade Nazım'ın Zehra'da yaptığı gibi Hüseyin Rahmi, Yakup Kadri, Reşat Nuri, Nahit Sırrı ve Haldun Taner gibi yazarlarımız da Müslüman-Türk kadınının şahsında canlandıramayacağı ahlâksız kadın tipini gayrimüslim kadınlar üzerinden oluştururlar. Çalışmamızda Cumhuriyet dönemi Türk hikâyesindeki gayrimüslim kadınların cazibeli kimlikleri ve gayr-i ahlâkî tip olarak neden onların seçildiği tartışıldı. Ayrıca çalışmada, cazibedar gayrimüslim kadınlardan yazarların okuyucuya olumlu olarak sundukları karakterler de yorumlandı. Kimi cazibedar gayrimüslim kadınların masum, mazlum, merhametli ve şefkatli oldukları gözlendi. Dolayısıyla çalışmada, Cumhuriyet dönemi Türk hikâyesindeki gayrimüslim kadınlar, olumlu ve olumsuz olanlar şeklinde iki alt başlık halinde değerlendirildi. Abstract Tanzimat period novels and stories written some of the characteristics that we see in the story continued in the Republican Turkish seen. For example, some non-Muslim women in the texts " immoral " refers to a location continuity be given. Ahmet Mithat Efendi " Felatun Bey ile Rakım Efendi " and Nabizade Nazım " Zehra " as did Huseyin Rahmi, Yakup Kadri, Resat Nuri, Nahit Sırrı ve Haldun Taner like our authors Muslim-Turkish women in the shape of Muslim women were not portrayed depraved type of women using the form. In our study, the period of the Republic of Turkey consist of a charming story of women in the non-Muslim and the non-moral reasons such as their selected topics were discussed. Also in this study, charming non-Muslim women writers offer readers the characters are interpreted as positive. Some charming non-Muslim women were observed to be innocent, merciful and compassionate. Therefore, in the study, non-Muslim women in Republican Turkish story, in the form of positive and negative ones were evaluated in two sub-headings.

Research paper thumbnail of Cumhuriyet Donemi Turk Hikayesinde Yunan Rum Algisi

ÖZET: 1923 sonrası Türk hikâyesine bakıldığında, Yunan/Rum karakterlerin hem Birinci Dünya Savaşı... more ÖZET: 1923 sonrası Türk hikâyesine bakıldığında, Yunan/Rum karakterlerin hem Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı'nın taze hâtıralarından dolayı olumsuz, hem de yüzlerce yıllık mekân birlikteliğinin sonucu olarak olumlu bir şekilde yer aldıkları görülür. 1923 ile 1950 yılları arasındaki dönemi kapsayan çalışmada altı yazarın yedi hikâye kitabından toplam on beş hikâye incelendi. Ele aldığımız on beş hikâye, Rumları doğrudan konu edinen hikâyelerdir. Bu hikâyeler içinde, Rumları " milliyetçi " perspektifle " öteki " olarak gören hikâyeler olduğu gibi, onları " insancıl " bakış açısıyla ele alan hikâyelere de rastlandı. Kimi yazarlarımızın hikâyelerinde Yunan/Rum karakterler genellikle arkadaş ya da dost konumundadır. Arkadaş ya da dost olmayan Yunanlılar/Rumlar ise, okuyucuya mağdur ve mazlum bir pozisyonda sunulur. Yunanlıları/Rumları " insancıl " bir yaklaşımla ele alan hikâyecilerimizin ortak özellikleri şöyledir: Yunanlıların/Rumların yoğun oldukları yerlerde yaşamaları, büyümeleri ve yurtdışına çıkmış olmaları. Yunanlıları/Rumları olumsuz karakterler olarak sunan yazarlarımızın hikâyelerinde ise, Yunanlılara/Rumlara ait sıfatlar genellikle şu şekildedir: Zalim, zorba, kâfir, hain, işbirlikçi. Çalışmada hikâyelerdeki Yunan/Rum algısı tahlil edilirken yazarların kendi hayatlarından da yararlanıldı. Rum/Yunan karakterlerin hikâyelerde neden " insancıl " ya da " milliyetçi " bir perspektifte değerlendirildiği sorusunun cevabı aranırken tarihî ve sosyolojik verilerin yanı sıra yazarların biyografik verileri üzerinde de duruldu. ABSTRACT: When the Turkish story after 1923, Greek / Greek character of both the First World War and the War of Independence negative because of fresh memorabilia, as well as unity is seen as the result of hundreds of years of space they take place in a positive way. Study covering the period between 1923 and 1950, six of the seven story writer's story has been viewed a total of fifteen books. We have dealt with fifteen stories, stories that are acquired directly from the Greek issue. In this story, Greeks are "nationalist" perspective "other" as well as stories as you see them "humanitarian" addressing the story from the point of view were accepted. Some authors in our story Greek / Greek characters are usually friends or friendly position. Friends or unfriendly Greeks / The Greeks, the victims and the oppressed presented to the reader in one position. Greeks / Greek for "humane" is as follows storyteller with an approach to address our common characteristics: the Greeks / Greek Cypriots living in places where they are concentrated, growth, and they are out abroad. The Greeks / Greek writer in the story of our offering as negative characters, Greeks / Greek adjective on generally as follows: oppressors, tyrants, infidels, traitors, collaborators. In the study of Greek history / Greek perception of the assay while the author was utilized in their own lives. Greek / Greek cause of the characters in the story "humane" or "nationalist" while searching for the answer also focused on historical and biographical data as well as the author of the question of sociological data in an evaluation perspective.

Research paper thumbnail of HIZIRLA KIRK SAAT VE MODERNLEŞME VURGUSU HIZIRLA KIRK SAAT AND EMPHASIS ON MODERNIZATION

Özet Sezai Karakoç diriliş, modernizm, şehir-kent ayrımı, din, tarih, kültür, medeniyet ve gelene... more Özet Sezai Karakoç diriliş, modernizm, şehir-kent ayrımı, din, tarih, kültür, medeniyet ve gelenek gibi kavramların tam ortasında yer alan şairlerden biridir. Sezai Karakoç'un nazarında, " modernizme " körü körüne bağlanan birey, mazisinden kopmuş, istikbale de bağlanamamıştır. Şaire göre çağın buhranının önüne geçecek, diriliş muştusunu başlatacak olan birey " gelenek " ten kopmamalıdır. Çalışmada, Sezai Karakoç'un " Hızırla Kırk Saat " adlı kitabının ikinci kısmındaki şiiri irdelendi. Karakoç'un şehir-kent ikiliği üzerinden gelenek ile modernizmi karşılaştırdığı görüldü. " Âb-ı hayat " yolunda Hızır'ın kendisine kılavuzluk etmesini isteyen şair, Hızır ile dertleşir; " yeşil sarıklı ulu hocalara " sitem eder. Sitem edilen ve çalışmanın çıkış noktasını oluşturan temel husus ise, teknolojinin getirdiği imkânlar sonrası " şehrin " yapısının değişmesi ve insanın tek tipleşmesidir. Karakoç'un " Hızır " ile yaptığı " mülakat " , bize sadece modernizmin olumsuz yanlarını sunmaz; aynı zamanda Karakoç'un modernizmin karşısına neyi ya da neleri koyduğu hakkında fikir de verir. Abstract Sezai Karakoc is one of the poets in the center of concepts such as resurrection, modernism, cities and urban opposition, religion, history, civilization and traditions. Sezai Karakoc tells that the one who is tied blindly to modernism left his post and can not tie to his future. According to him, to solve the depression of age, individual should not leave the tradition. In our study, the poem in the second part of Sezai Karakoç's " Hızırla Kırk Saat " examined. Sezai Karakoc compares tradition and modernity using word of town and city. The poet who wants Hızır to guide him, speaks with Hızır and reproaches to the teachers. The issue is mainly criticized and forms the starting point of the essay is that offer the advantages of technology, the construction of city changed and human becomes monotype. The speaking between Karakoç and Hızır doesn't only give the negative side of the modernizm but also gives an idea about what Sezai Karakoç places against modernism.

Research paper thumbnail of THE EFFECT OF SERIES TRANSFERRED FROM NOVEL ON BALKAN COUNTRIES IN TURKISH TEACHING AS A FOREIGN LANGUAGE YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE ROMANDAN UYARLANAN DİZİLERİN BALKAN COĞRAFYASINA ETKİSİ 1 Ensar KESEBİR 2

Within the progress of the television and internet technology, the communication between individu... more Within the progress of the television and internet technology, the communication between individuals in the society become faster. The thing, which is followed (watched) mostly among TV programs, are TV series. The series aren't only for fun but also they are important for cultural transfer. In the period when there was no TV or internet, novels took over the social activities such as giving information, entertaining the readers and cultural transfer whereas in the 21. Century, novels were replaced by TV series. In some Balkan States' Chanelles, such As Albania, Macedonia, Serbia, Bosnia and Herzegovina, Bulgaria, Greece and Kosovo; it is known that Turkish series are televised. Some of them are series which are adopted from Turkish Novels. This study aims to find out the effect of Turkish series, which are adopted from Turkish Novels, in Balkan States. The participants of this study are 25 students from Balkan who are graduated at COMU TOMER and in different faculties. The data of the study are gained from the face to face group meeting. Proceeding from the results obtained in this study, students from the Balkan learn Turkish faster through Turkish series. Turkish listening and speaking skills are improved. The curiosity and passion towards learning about Turkish language, Turkish culture and Turkey is increasing. And like " Dudaktan Kalbe, Yaprak Dökümü, Aşk-ı Memnu, Hanımın Çiftliği ve Fatmagül'ün Suçu Ne? " series aired in the Balkans, has a positive impact on its students. Students' wishes and request to come to Turkey for studying is confirmed. Turkish TV series has had a negative impression on the students in the Balkans. Some of Turkish TV series contain deception, betrayal and wastage so it creates a stereotype of Turkish families. Eventually, the study has positive and negative consequences. Positive results include: To teach Turkish, Spreading of Turkish culture in the Balkans. On the other hand, negative result is, this series misrepresent the Turkish family. ÖZET Televizyon ve internet teknolojisinin ilerlemesi ile toplumlar ve bireyler arasındaki iletişim hız kazanmıştır. Televizyon programları içerisinde en fazla takip edilen ise dizilerdir. Diziler, salt bir eğlence aracı olmanın ötesinde dil öğretimi ve kültür aktarımında ayrıcalıklı bir konuma sahiptir. Televizyonun veya internetin olmadığı dönemde romanlar; bilgi verme, okuyucuyu eğlendirme, kültür aktarımı gibi toplumsal faaliyetleri üstlenirken yirmi birinci yüzyıl dünyasında bu misyonu büyük ölçüden dizilerin aldığı görülmektedir. Arnavutluk, Makedonya, Sırbistan, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Yunanistan ve Kosova gibi Balkan ülkelerindeki kimi kanallarda Türk dizilerinin yayınlandığı bilinmektedir. Yayınlanan dizilerden bazıları ise Türk romanından uyarlanan dizilerdir. Bu çalışma, romanlardan uyarlanan Türk dizilerinin Balkan coğrafyasındaki etkisini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Durum çalışması olarak yapılan çalışmanın katılımcıları, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi TÖMER'den mezun olmuş ve şu anda ÇOMÜ'nün farklı fakültelerinde öğrenim gören 25 öğrencidir. Çalışmanın verileri odak grup görüşmelerinden elde edilmiştir. Çalışmada elde edilen bulgulardan yola çıkarak; romanlardan uyarlanan diziler sayesinde Balkan kökenli öğrencilerin Türkçeyi daha hızlı bir şekilde öğrendiği, özellikle Türkçe dinleme ve konuşma becerilerinin geliştiği, Türkçeye, Türk kültürüne ve Türkiye'ye karşı meraklarının arttığı sonucuna ulaşılmıştır. Dudaktan Kalbe, Yaprak Dökümü, Aşk-ı Memnu, Hanımın Çiftliği ve Fatmagül'ün Suçu Ne? gibi romandan uyarlanan ve Balkanlar'da yayınlanan dizilerin Balkan kökenli gençleri olumlu yönde etkilediği ve bu gençlerin okumak için Türkiye'ye gelmek istedikleri tespit edilmiştir. Türk dizileri Balkan kökenli öğrencilerde olumlu intibalar bıraktığı gibi olumsuz intibalar da bırakmıştır. Kimi dizilerde resmedilen aldatma, ihanet ve israf vakaları ile Türk aile yapısı özdeşleştirilmiştir. Çalışmanın sonuçları, romandan uyarlanan dizilerin Türkçenin öğretilmesi, Türk kültürünün Balkan coğrafyasına ihracı gibi olumlu tarafları sunmakla birlikte olumsuz yönlerini de ortaya koymaktadır.

Research paper thumbnail of AHMET MİTHAT EFENDİ'DE MÜNTEHİR ANNELER

Research paper thumbnail of Savaş Tarihi Araştırmaları Ulaslararası Kongresi 100. Yılında 1. Dünya Savaşı ve Mirası Bildiriler 2. Cilt

Savaş Tarihi Araştırmları Ulaslararası Kongresi 100. Yılında 1. Dünya Savaşı ve Mirası Bildiriler... more Savaş Tarihi Araştırmları Ulaslararası Kongresi 100. Yılında 1. Dünya Savaşı ve Mirası Bildiriler Kitabını 2. Cildini kapsar

Research paper thumbnail of Tanzimat Romanında İradesiz Anne Tipi

Research paper thumbnail of Kenan Hulusi Koray'ın Beşer Dakikalık Hikâyeler Kitabındaki " Öteki " Kadınlar

Çalışmada Kenan Hulusi Koray'ın Beşer Dakikalık Hikâyeler kitabındaki "öteki" kadınlar; milliyetl... more Çalışmada Kenan Hulusi Koray'ın Beşer Dakikalık Hikâyeler kitabındaki "öteki" kadınlar; milliyetleri, ahlâkî yönleri, toplumsal ve cinsel kimlikleri açılarından irdelenmiştir. Hikâyelerde tasvir edilen Batılı kadınlar, milletlerine göre alt başlıklar halinde ayrı ayrı incelenmiş; Batılı kadınlar hem kendi aralarında hem de Müslüman-Türk kadınları ile mukayese edilmiştir. Hikâyelerde Batılı kadının konumunun yanı sıra Kenan Hulusi Koray'ın Doğulular hakkındaki yer yer oryantalizme yönelen bakış açısı da incelenmiştir. Ele alınan hikâyelerde dikkati çeken bulgulardan biri, düşmüş kadın olarak Müslüman-Türk kadınının seçilmemiş olmasıdır. Ahlâksız ve güvenilmez olan kadınlar, "gayrı Türk" olan "öteki" kadınlardır. Kitaptaki hemen hemen her hikâyede cinsellik söz konusudur. Hikâyelerin başkahramanları olan kahraman-anlatıcılar, dış güzelliğine hayran olduğu Batılı kadınlarla tek gecelik ilişki peşindedirler. Batılı kadınların milliyetleri değişir; ama onların cinsel bir meta olması değişmez. Çalışmada görülen bir diğer bulgu, Batılı kadınların "kötü" yönlerinin sadece ahlâksız olmaları değildir; kimileri düşmüş kadın olmalarının yanı sıra casustur; bazıları da para düşkünü, sahtekar tiplerdir. Neticede, çalışmada Batılı "öteki" kadınların kimlikleri üzerinden Türk kadınının ne olmadığı hikâyelerden örneklerle ortaya konulmuştur.

Research paper thumbnail of TANZİMAT ROMANINDA ANNESİZLİK BEING MOTHERLESS IN THE TANZIMAT NOVEL

Özet: Tanzimat romancılarının cemiyetteki değişimleri, yenilikleri, çözülüşü ya da kutsiyeti gene... more Özet: Tanzimat romancılarının cemiyetteki değişimleri, yenilikleri, çözülüşü ya da kutsiyeti genellikle aile merkezinde dile getirdikleri söylenebilir. Bu çalışmada Tanzimat romanındaki merkez kahramanları iki farklı grupta değerlendirdik: Birinci gruptaki anne himayesinden mahrum kişiler Dilber, Dürdâne, Fitnat ve Felâtun iken, ikinci gruptaki annesizliği fırsata çevirebilen kişiler ise Râkım, Nurullah, Fazıla ve Mansur'dur. Bu kişilerin düşüşleri ya da toplumsal yapıya model olmaları 'anne' merkezinde özetlenirken annesizliğin kahramanlar üzerindeki ailevî, sosyal ve eğitimsel sonuçlarını yorumlamaya gayret ettik. Yazımızın genel özeti, annesizlik merkezinde Tanzimat dönemi romanındaki ailenin yapısıdır. Abstract: By means of the Tanzimat novelists, changes occurring in society, innovation and dissolution are explained. We evaluated two groups of Tanzimat novel the central protagonists. The first group: Individuals deprived of the protection provided by the mother: Dilber, Dürdâne, Fitnat ve Felâtun. The second group: Opportunity to be motherless who convert: Râkım, Nurullah, Fazıla ve Mansur. Defeats or social structure of people in the center of the model are summarized in the mother. Being a motherless of heroes, family, social and educational problems were interpreted. General summary of this paper is, to be a motherless of the family structure in the center of the novel of the Tanzimat.

Research paper thumbnail of CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK HİKÂYESİNDE GAYRİMÜSLİM KADINLAR NON-MUSLIM WOMEN IN THE REPUBLIC PERIOD OF TURKISH STORY

Özet Tanzimat döneminde kaleme alınan roman ve hikâyelerde gördüğümüz kimi karakteristik özellikl... more Özet Tanzimat döneminde kaleme alınan roman ve hikâyelerde gördüğümüz kimi karakteristik özelliklerin Cumhuriyet Dönemi Türk Hikâyesinde de devam ettiği görülür. Örneğin kimi gayrimüslim kadınların metinlerde " gayr-i ahlâkî " bir konumda verilmeleri bu devamlılığa işaret eder. Ahmet Mithat Efendi'nin Felâtun Bey ile Râkım Efendi'de ve Nabizade Nazım'ın Zehra'da yaptığı gibi Hüseyin Rahmi, Yakup Kadri, Reşat Nuri, Nahit Sırrı ve Haldun Taner gibi yazarlarımız da Müslüman-Türk kadınının şahsında canlandıramayacağı ahlâksız kadın tipini gayrimüslim kadınlar üzerinden oluştururlar. Çalışmamızda Cumhuriyet dönemi Türk hikâyesindeki gayrimüslim kadınların cazibeli kimlikleri ve gayr-i ahlâkî tip olarak neden onların seçildiği tartışıldı. Ayrıca çalışmada, cazibedar gayrimüslim kadınlardan yazarların okuyucuya olumlu olarak sundukları karakterler de yorumlandı. Kimi cazibedar gayrimüslim kadınların masum, mazlum, merhametli ve şefkatli oldukları gözlendi. Dolayısıyla çalışmada, Cumhuriyet dönemi Türk hikâyesindeki gayrimüslim kadınlar, olumlu ve olumsuz olanlar şeklinde iki alt başlık halinde değerlendirildi. Abstract Tanzimat period novels and stories written some of the characteristics that we see in the story continued in the Republican Turkish seen. For example, some non-Muslim women in the texts " immoral " refers to a location continuity be given. Ahmet Mithat Efendi " Felatun Bey ile Rakım Efendi " and Nabizade Nazım " Zehra " as did Huseyin Rahmi, Yakup Kadri, Resat Nuri, Nahit Sırrı ve Haldun Taner like our authors Muslim-Turkish women in the shape of Muslim women were not portrayed depraved type of women using the form. In our study, the period of the Republic of Turkey consist of a charming story of women in the non-Muslim and the non-moral reasons such as their selected topics were discussed. Also in this study, charming non-Muslim women writers offer readers the characters are interpreted as positive. Some charming non-Muslim women were observed to be innocent, merciful and compassionate. Therefore, in the study, non-Muslim women in Republican Turkish story, in the form of positive and negative ones were evaluated in two sub-headings.

Research paper thumbnail of Cumhuriyet Donemi Turk Hikayesinde Yunan Rum Algisi

ÖZET: 1923 sonrası Türk hikâyesine bakıldığında, Yunan/Rum karakterlerin hem Birinci Dünya Savaşı... more ÖZET: 1923 sonrası Türk hikâyesine bakıldığında, Yunan/Rum karakterlerin hem Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı'nın taze hâtıralarından dolayı olumsuz, hem de yüzlerce yıllık mekân birlikteliğinin sonucu olarak olumlu bir şekilde yer aldıkları görülür. 1923 ile 1950 yılları arasındaki dönemi kapsayan çalışmada altı yazarın yedi hikâye kitabından toplam on beş hikâye incelendi. Ele aldığımız on beş hikâye, Rumları doğrudan konu edinen hikâyelerdir. Bu hikâyeler içinde, Rumları " milliyetçi " perspektifle " öteki " olarak gören hikâyeler olduğu gibi, onları " insancıl " bakış açısıyla ele alan hikâyelere de rastlandı. Kimi yazarlarımızın hikâyelerinde Yunan/Rum karakterler genellikle arkadaş ya da dost konumundadır. Arkadaş ya da dost olmayan Yunanlılar/Rumlar ise, okuyucuya mağdur ve mazlum bir pozisyonda sunulur. Yunanlıları/Rumları " insancıl " bir yaklaşımla ele alan hikâyecilerimizin ortak özellikleri şöyledir: Yunanlıların/Rumların yoğun oldukları yerlerde yaşamaları, büyümeleri ve yurtdışına çıkmış olmaları. Yunanlıları/Rumları olumsuz karakterler olarak sunan yazarlarımızın hikâyelerinde ise, Yunanlılara/Rumlara ait sıfatlar genellikle şu şekildedir: Zalim, zorba, kâfir, hain, işbirlikçi. Çalışmada hikâyelerdeki Yunan/Rum algısı tahlil edilirken yazarların kendi hayatlarından da yararlanıldı. Rum/Yunan karakterlerin hikâyelerde neden " insancıl " ya da " milliyetçi " bir perspektifte değerlendirildiği sorusunun cevabı aranırken tarihî ve sosyolojik verilerin yanı sıra yazarların biyografik verileri üzerinde de duruldu. ABSTRACT: When the Turkish story after 1923, Greek / Greek character of both the First World War and the War of Independence negative because of fresh memorabilia, as well as unity is seen as the result of hundreds of years of space they take place in a positive way. Study covering the period between 1923 and 1950, six of the seven story writer's story has been viewed a total of fifteen books. We have dealt with fifteen stories, stories that are acquired directly from the Greek issue. In this story, Greeks are "nationalist" perspective "other" as well as stories as you see them "humanitarian" addressing the story from the point of view were accepted. Some authors in our story Greek / Greek characters are usually friends or friendly position. Friends or unfriendly Greeks / The Greeks, the victims and the oppressed presented to the reader in one position. Greeks / Greek for "humane" is as follows storyteller with an approach to address our common characteristics: the Greeks / Greek Cypriots living in places where they are concentrated, growth, and they are out abroad. The Greeks / Greek writer in the story of our offering as negative characters, Greeks / Greek adjective on generally as follows: oppressors, tyrants, infidels, traitors, collaborators. In the study of Greek history / Greek perception of the assay while the author was utilized in their own lives. Greek / Greek cause of the characters in the story "humane" or "nationalist" while searching for the answer also focused on historical and biographical data as well as the author of the question of sociological data in an evaluation perspective.

Research paper thumbnail of HIZIRLA KIRK SAAT VE MODERNLEŞME VURGUSU HIZIRLA KIRK SAAT AND EMPHASIS ON MODERNIZATION

Özet Sezai Karakoç diriliş, modernizm, şehir-kent ayrımı, din, tarih, kültür, medeniyet ve gelene... more Özet Sezai Karakoç diriliş, modernizm, şehir-kent ayrımı, din, tarih, kültür, medeniyet ve gelenek gibi kavramların tam ortasında yer alan şairlerden biridir. Sezai Karakoç'un nazarında, " modernizme " körü körüne bağlanan birey, mazisinden kopmuş, istikbale de bağlanamamıştır. Şaire göre çağın buhranının önüne geçecek, diriliş muştusunu başlatacak olan birey " gelenek " ten kopmamalıdır. Çalışmada, Sezai Karakoç'un " Hızırla Kırk Saat " adlı kitabının ikinci kısmındaki şiiri irdelendi. Karakoç'un şehir-kent ikiliği üzerinden gelenek ile modernizmi karşılaştırdığı görüldü. " Âb-ı hayat " yolunda Hızır'ın kendisine kılavuzluk etmesini isteyen şair, Hızır ile dertleşir; " yeşil sarıklı ulu hocalara " sitem eder. Sitem edilen ve çalışmanın çıkış noktasını oluşturan temel husus ise, teknolojinin getirdiği imkânlar sonrası " şehrin " yapısının değişmesi ve insanın tek tipleşmesidir. Karakoç'un " Hızır " ile yaptığı " mülakat " , bize sadece modernizmin olumsuz yanlarını sunmaz; aynı zamanda Karakoç'un modernizmin karşısına neyi ya da neleri koyduğu hakkında fikir de verir. Abstract Sezai Karakoc is one of the poets in the center of concepts such as resurrection, modernism, cities and urban opposition, religion, history, civilization and traditions. Sezai Karakoc tells that the one who is tied blindly to modernism left his post and can not tie to his future. According to him, to solve the depression of age, individual should not leave the tradition. In our study, the poem in the second part of Sezai Karakoç's " Hızırla Kırk Saat " examined. Sezai Karakoc compares tradition and modernity using word of town and city. The poet who wants Hızır to guide him, speaks with Hızır and reproaches to the teachers. The issue is mainly criticized and forms the starting point of the essay is that offer the advantages of technology, the construction of city changed and human becomes monotype. The speaking between Karakoç and Hızır doesn't only give the negative side of the modernizm but also gives an idea about what Sezai Karakoç places against modernism.

Research paper thumbnail of THE EFFECT OF SERIES TRANSFERRED FROM NOVEL ON BALKAN COUNTRIES IN TURKISH TEACHING AS A FOREIGN LANGUAGE YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE ROMANDAN UYARLANAN DİZİLERİN BALKAN COĞRAFYASINA ETKİSİ 1 Ensar KESEBİR 2

Within the progress of the television and internet technology, the communication between individu... more Within the progress of the television and internet technology, the communication between individuals in the society become faster. The thing, which is followed (watched) mostly among TV programs, are TV series. The series aren't only for fun but also they are important for cultural transfer. In the period when there was no TV or internet, novels took over the social activities such as giving information, entertaining the readers and cultural transfer whereas in the 21. Century, novels were replaced by TV series. In some Balkan States' Chanelles, such As Albania, Macedonia, Serbia, Bosnia and Herzegovina, Bulgaria, Greece and Kosovo; it is known that Turkish series are televised. Some of them are series which are adopted from Turkish Novels. This study aims to find out the effect of Turkish series, which are adopted from Turkish Novels, in Balkan States. The participants of this study are 25 students from Balkan who are graduated at COMU TOMER and in different faculties. The data of the study are gained from the face to face group meeting. Proceeding from the results obtained in this study, students from the Balkan learn Turkish faster through Turkish series. Turkish listening and speaking skills are improved. The curiosity and passion towards learning about Turkish language, Turkish culture and Turkey is increasing. And like " Dudaktan Kalbe, Yaprak Dökümü, Aşk-ı Memnu, Hanımın Çiftliği ve Fatmagül'ün Suçu Ne? " series aired in the Balkans, has a positive impact on its students. Students' wishes and request to come to Turkey for studying is confirmed. Turkish TV series has had a negative impression on the students in the Balkans. Some of Turkish TV series contain deception, betrayal and wastage so it creates a stereotype of Turkish families. Eventually, the study has positive and negative consequences. Positive results include: To teach Turkish, Spreading of Turkish culture in the Balkans. On the other hand, negative result is, this series misrepresent the Turkish family. ÖZET Televizyon ve internet teknolojisinin ilerlemesi ile toplumlar ve bireyler arasındaki iletişim hız kazanmıştır. Televizyon programları içerisinde en fazla takip edilen ise dizilerdir. Diziler, salt bir eğlence aracı olmanın ötesinde dil öğretimi ve kültür aktarımında ayrıcalıklı bir konuma sahiptir. Televizyonun veya internetin olmadığı dönemde romanlar; bilgi verme, okuyucuyu eğlendirme, kültür aktarımı gibi toplumsal faaliyetleri üstlenirken yirmi birinci yüzyıl dünyasında bu misyonu büyük ölçüden dizilerin aldığı görülmektedir. Arnavutluk, Makedonya, Sırbistan, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Yunanistan ve Kosova gibi Balkan ülkelerindeki kimi kanallarda Türk dizilerinin yayınlandığı bilinmektedir. Yayınlanan dizilerden bazıları ise Türk romanından uyarlanan dizilerdir. Bu çalışma, romanlardan uyarlanan Türk dizilerinin Balkan coğrafyasındaki etkisini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Durum çalışması olarak yapılan çalışmanın katılımcıları, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi TÖMER'den mezun olmuş ve şu anda ÇOMÜ'nün farklı fakültelerinde öğrenim gören 25 öğrencidir. Çalışmanın verileri odak grup görüşmelerinden elde edilmiştir. Çalışmada elde edilen bulgulardan yola çıkarak; romanlardan uyarlanan diziler sayesinde Balkan kökenli öğrencilerin Türkçeyi daha hızlı bir şekilde öğrendiği, özellikle Türkçe dinleme ve konuşma becerilerinin geliştiği, Türkçeye, Türk kültürüne ve Türkiye'ye karşı meraklarının arttığı sonucuna ulaşılmıştır. Dudaktan Kalbe, Yaprak Dökümü, Aşk-ı Memnu, Hanımın Çiftliği ve Fatmagül'ün Suçu Ne? gibi romandan uyarlanan ve Balkanlar'da yayınlanan dizilerin Balkan kökenli gençleri olumlu yönde etkilediği ve bu gençlerin okumak için Türkiye'ye gelmek istedikleri tespit edilmiştir. Türk dizileri Balkan kökenli öğrencilerde olumlu intibalar bıraktığı gibi olumsuz intibalar da bırakmıştır. Kimi dizilerde resmedilen aldatma, ihanet ve israf vakaları ile Türk aile yapısı özdeşleştirilmiştir. Çalışmanın sonuçları, romandan uyarlanan dizilerin Türkçenin öğretilmesi, Türk kültürünün Balkan coğrafyasına ihracı gibi olumlu tarafları sunmakla birlikte olumsuz yönlerini de ortaya koymaktadır.