Ferzende İdiz - Academia.edu (original) (raw)
Papers by Ferzende İdiz
Sufiyye, Apr 25, 2023
Başlangıçta Kâdiriyye daha sonra Nakşibendiyye tarîkatlarını temsil etmiş olan ve Arvâsîler olara... more Başlangıçta Kâdiriyye daha sonra Nakşibendiyye tarîkatlarını temsil etmiş olan ve Arvâsîler olarak bilinen ailenin Anadolu’ya gelen ilk ceddi, Hacı Kasım el-Bağdâdî’dir. Moğolların Bağdat’ı istilası üzerine Şeyh Abdurrezzâk el-Kâdirî’nin halifelerinden Hacı Kâsım el-Bâğdadî, şeyhinden izin alarak ailesi ile birlikte Anadolu’ya göç etmiştir. Musûl’dan Mardin, Diyarbakır, Urfa ve Bursa’ya giden el-Bağdâdî, Siirt’in Pay köyüne yerleşerek irşad görevini sürdürmüş ve dolayısıyla Anadolu’da Kâdiriyye Tarîkatı’nı yayan önemli şahsiyetlerden birisi olmuştur. Ölmeden önce oğlu ve halifesi olan Şeyh Haydar’a geçmişlerini anlatan Seyâhatnâme adında bir eser yazmasını vasiyet etmiş ve oğlu da vasiyetini yerine getirmiştir. Söz konusu Seyâhatnâme’de ailenin Anadolu’ya gelişi, aile şeceresi, Şeyh Kâsım el-Bağdâdî’nin tarîkat icâzeti gibi önemli bilgiler birinci ağızdan aktarılmıştır. Son zamanlarda bulup inceleme fırsatı elde ettiğimiz yazma eser, Kâdiriyye Tarîkatı’nın Anadolu’ya gelişi, Bursa’nın fetih tarihi vb. bazı tarihi olaylara ışık tutuyor olması açısından önemli bir yer teşkil etmektedir. Bu makalede Şeyh Kâsım el-Bağdâdî’ye ait Seyâhatnâme’nin orijinal nüshası ve içeriği hakkında bilgi verilecektir.
Tarih boyunca bircok medeniyet kurulmustur. Milattan once onemli medeniyetler oldugu gibi milatt... more Tarih boyunca bircok medeniyet kurulmustur. Milattan once onemli medeniyetler oldugu gibi milattan sonra da ilk ve orta caglarda Yunan Medeniyeti, onun devami olan Roma Medeniyeti, Sasan i Medeniyeti, Cin ve Hindistan Medeniyetleri gibi parlak medeniyetler kurulmustur. Son bin dort yuz yila damgasini vurmus olan muazzam medeniyetlerden birisi de hic suphesiz Isl â m Medeniyetidir. M edeniyetlerin kurulmasi ve ayakta kalmasinda toplumu kucaklayan ve manevi ihtiyaclari karsilayan degerler sisteminin varligi sarttir. Isl â m Medeniyyeti’nde b u degerlerin en on saflarinda tasavvuf yer alir. Bu makalede tasavvufun Isl â m Medeniyeti’nin gelismesindeki rolu anlatilmaya calisilacaktir.
Ru’yet, gormek anlamina gelen Arapca bir kelimedir. Ru’yetu’n-N ebi ise N ebi’nin gorulmesi anlam... more Ru’yet, gormek anlamina gelen Arapca bir kelimedir. Ru’yetu’n-N ebi ise N ebi’nin gorulmesi anlamina gelir. Bu tabir daha cok Nebimiz (s.a.v.)’in oldukten sonra gorulup gorulemeyecegi meselesi icin kullanilmaktadir. Bazi sufi buyukleri, diger nebiler gibi Nebimiz (s.a.v.)’in de olumunden sonra hayat sahibi oldugunu ve dolayisiyla kendileriyle gorustuklerini, hatta Nebimizden bazi bilgiler aldiklarini soylemislerdir. Bunu da kesf, kerâmet ve bazi hadislere dayandirmislardir. Bir kesim âlim de buna karsi cikmis ve bunun mumkun olmadigini soylemistir. Iste bu makâlede tartismalara sebep olmus olan ve bizce tasavvuf acisindan da onem arz eden ru’yetu’n-Nebi meselesi ele alinmaktadir.
Bahâuddin Tâhâ b. Abdurrahmân, 1258/1842 yilinda Pervâri’nin Mâi koyunde dogmustur. Ilk tahsilini... more Bahâuddin Tâhâ b. Abdurrahmân, 1258/1842 yilinda Pervâri’nin Mâi koyunde dogmustur. Ilk tahsilini babasi Abdurrahmân ile amcasi Molla Kâsim’in yaninda almis olan Şeyh Tâhâ, ilim tahsili icin bir cok yer dolasmistir. Musul’a gidip ilmini tamamlayip Molla Abdullah Omeri’den icâzet almistir. Tarikat seyhi ise Şeyh Muhammed Nuriddin’dir. XVIII. Yuzyilda yasamis olan Şeyh Tâhâ’nin vefat tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Âlim bir sahsiyet olan Şeyh Tâhâ, bircok eser yazmistir. Ancak bu eserlerin cogu gunumuze ulasamamistir. Bize ulasabilen nâdir eserlerinden birisi ise bu calismada tanitmaya calistigimiz Minhâcu makâsidi’l-ebrâr ve mi’râcu mevâridi’l-ahyâr adli tasavvuf kitabidir. Yazma olan bu eserin baska nushasina rastlayamadik.
One of the controversial topics of Sufi philosophy is the “the truth of Muhammediyye /Hakikat-i M... more One of the controversial topics of Sufi philosophy is the “the truth of Muhammediyye /Hakikat-i Muhammediyye” matter. This envisagement, generally being said to have started with Abdullah et-Tusteri, continued with Hakim Tirmizi and reached the peak with Ibn Arabi. Briefly, this understanding based on the the idea that Allah created everything for Muhammed’s radiance, has been adopted by many important subsequent sufis as well. Mevlânâ Celâleddin-i Rumi, who made his mark to the period when he lived , is also one of the personalities adopting the aforementioned view. In this study, the opinions about “the truth of Muhammediyye” viewpoints of sufists and in Mesnevi -by Mevlânâwill be handled.
Journal of International Social Research, 2020
Öz Gözetlemek, korumak, kontrol etmek gibi manalara gelen Arapça bir kelime olan murâkabe, Tasavv... more Öz Gözetlemek, korumak, kontrol etmek gibi manalara gelen Arapça bir kelime olan murâkabe, Tasavvufî ıstılahta, kulun yüce rabbinin her an kendisinin hâlini bildiğini ve gördüğünü bilmesidir. Murâkabe, sâlikin içine dönmesi, dikkatini nefsi ve kalbi üzerinde yoğunlaştırması, gönlünden ve zihninden geçen her şeyi kontrol etmesi, daha sonra da kendini Hakk'a vererek derin düşüncelere dalması, ondan başka her şeyi unutmasıyla gerçekleşir. Müceddidiyye öncesi Nakşibendilikte murkabe olmakla beraber sistematik olarak belirli yerlerde belirli mertebelere bağlı bir murâkabe şekli yoktur. Aslında Müceddidiyye'nin kurucusu olan İmâm Rabbânî de sistemaktik bir murâkabe şeklinden bahsetmemiştir. Murâkabeleri sistematik hale getiren ilk sûfînin Mazhar Cân-ı Cânân ve ondan sonra gelen Müceddidiyye şeyhleri olduğu tahmin edilmektedir. Bunlardan birisi de Kuzey Irak'ta yaşamış ve 1918 yılında vefât etmiş olan Şeyh Tâhâ İmâdî olmuştur. Âlim ve mutasavvıf bir şahsiyet olan Nakşibendi şeyhlerinden Şeyh Tâhâ, birçok eser yazmış ancak bunlardan elimizde bulunan Minhâc adlı eseri dışında günümüze ulaşan olmamıştır. Yazma olan bu eserde müellif, tasavvufun farklı birçok konusunu anlatmakla birlikte eserin önemli bir kısmını murâkabeler konusuna ayırmıştır. O da murâkabeleri sistematik bir şekilde ve seyr mertebeleriyle birlikte anlatmaktır. Bu makâlede, Şeyh Tâhâ İmâdî'nin Minhâc adlı eseri bağlamında murâkabeler konusu işlenecektir.
e-Şarkiyat İlmi Araştırmaları Dergisi/Journal of Oriental Scientific Research (JOSR), 2019
Hakkâri, erken bir dönemde İslâm'la tanışmış ve dolayısıyla burada birçok âlim ve mutasavvıf yeti... more Hakkâri, erken bir dönemde İslâm'la tanışmış ve dolayısıyla burada birçok âlim ve mutasavvıf yetişmiştir. Daha V/XI yüzyılda yani büyük tarîkatlar kurulmadan önce yörede Alî Harîrî ve Şeyhulislâm Ebû Hasan el-Hakkârî gibi zâtlar vasıtasıyla tasavvuf neşv ü nemâ bulmuştur. Bunların oluşturduğu ortamda Adî b. Müsâfir, ilk tarîkatlardan birisi olan Adeviyye Tarîkatı'nı kurmuş ve bu tarîkat, uzun bir süre bölgede hakim olmuştur. Hakkâri bölgesinde daha kuruluşunun ilk dönemlerinden itibaren Kadiriyye Tarîkatı da etkili olmuş ve bölgede asırlar boyu faaliyet göstermiştir. Bölgede Kadiriyye Tarîkatını temsil eden Nehri ailesi, Şeyh Abdullah ve Şeyh Tâhâ Hakkarî ile birlikte Nakşibendiliğin öncüleri olmuştur. Böylece Hakkâri'nin Şemdinli ilçesini merkez edinmiş olan Nehri ailesi aynı zamanda Nakşibendiyye Tarîkatı'nın bölgedeki merkezi olmuştur. Şeyh Tâhâ'nın, amcası Şeyh Abdullah'ın yerine makâma oturması ile birlikte Nakşibendilik, bölgede kuvvetlenmiştir. Şeyh Tâhâ'nın halifeleri tarafından daha sonraları tarîkat, bölgeyle sınırlı kalmayıp, bir çok yere ulaşmıştır. Bu makalede Hakkâri'de faaliyet göstermiş olan başlıca tarîkatlar ve temslcileri anlatılmaya çalışılacaktır.
Journal of International Social Research, 2018
Öz Van'ın tasavvuf ve tarîkatlarla tanışması erken zamanlarda olmuştur. Durum böyle olmakla berab... more Öz Van'ın tasavvuf ve tarîkatlarla tanışması erken zamanlarda olmuştur. Durum böyle olmakla beraber Van'ın tasavvuf tarihini ele alıp, buralarda faaliyette bulunmuş önemli tarîkat ve mutasavvıflarla ilgili derli toplu ciddi çalışmalar yapılmamıştır. Farklı çalışmalar içerisinde yer yer Vanlı mutasavvıflara değinen "Van Kütüğü" "Bizim Eller Van", "İslâm Meşhurları Ansiklopedisi" gibi son dönemlerde yapılmış çalışmalar olmuşsa da bunlar tasavvuf dışı konuları da içerdikleri için Van ile ilgili tasavvuf tarihi ve şahsiyetlerine sınırlı bir şekilde değinmiş birçoğuna ise değinmemişlerdir. Bu durum, Van'ın tasavvuf tarihi hakkında çalışma yapılmasını elzem kılmaktadır. Makalemiz söz konusu ihtiyacı kısmen de olsa gidermek amacını gütmektedir.
Journal of International Social Research, 2015
STRUGGLE BETWEEN KADIZADELIS AND SIVASIS IN THE CONTEXT OFKATIPÇELEBI'S WORK NAMED MĪZĀN AL-HAQQ ... more STRUGGLE BETWEEN KADIZADELIS AND SIVASIS IN THE CONTEXT OFKATIPÇELEBI'S WORK NAMED MĪZĀN AL-HAQQ Ferzende İDİZ * Öz XVII. yüzyılda Osmanlının yaşadığı önemli olaylardan birisi hiç şüphesiz tarihe Kâdızâdeliler-Sivasîler Mücadelesi olarak geçmiş olan fitne olayıdır. Kâtip Çelebî 'nin de yaşadığı bu dönemde din adamları ikiye ayrılmış ve pek de ilmî değeri bulunmayan bir takım meseleleri tartışmaya, bundan dolayı bir birlerini itham etmeye ve kin duymaya başlamışlardır. Bu tartışmaların medrese ayağını Kâdızâde Mehmed Efendi başlatmış ve etrafına bir takım taraftar da toplamıştır. Bundan dolayı bunlara Kâdızâdeliler denilmiştir. Öte yandan Kâdızâdenin tekke ve sûfîleri suçlayan sözlerine Abdulmecîd Sivasî (öl.1049/1639) karşı çıkmış ve kürsülerde söz konusu ithamlara sert cevaplar vermiştir. Tekke ve mutasavvıfları temsil eden ve Sivasî Şeyh olarak tanınan bu zât etrafında toplananlara da Sivasîler ismi verilmiştir. Bu çalışmada, Kâtip Çelebî'nin tutumu, konuya yaklaşımı ve tartışılan meselelere getirdiği çözümler işlenecektir.
… İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ/REVIEW OF THE …, 2010
... Anabilim Dalı Doktora Öğrencisi 1 Cebecioğlu, Ethem, Tasavvuf Terimleri Sözlüğü, Anka Yayınla... more ... Anabilim Dalı Doktora Öğrencisi 1 Cebecioğlu, Ethem, Tasavvuf Terimleri Sözlüğü, Anka Yayınları, Ankara ... Musa'ya melek vasıtasıyla gönderilen veya herkese tebliğ etmek üzere verilen ilmi bilgiler ... 26 Afifi, Ebu'l Âlâ, Tasavvuf, Çev: Ekrem Demirli-Abdullah Kartal, z Yayıncılık ...
Journal of International Social Research, 2016
SÛFÎLERE GÖRE RÜ'YETULLAH MESELESİ ACCORDING TO SUFI RUYETULLAH ISSUE Ferzende İDİZ * Öz Allah'ı ... more SÛFÎLERE GÖRE RÜ'YETULLAH MESELESİ ACCORDING TO SUFI RUYETULLAH ISSUE Ferzende İDİZ * Öz Allah'ı görme anlamına gelen rü'yetullah meselesi, kelâm ilminin önemli problemlerindendir. Rü'yetullah denilince daha çok öbür dünyada Allah'ın görülüp görülemeyeceği meselesi anlaşılsa da, bu dünyada rü'yetullah ve rüyada rü'yetullahın mümkün olup olmadığı da tartışılmıştır. Daha sahabe döneminde başlayan tartışma, II/VIII. yüzyılda Sümeniyye ile Cehm b. Saffân arasında başlayan tartışmalarla iyice alevlenmiş, daha sonra diğer kelâm ekollerinin de görüş beyân etmeleriyle büyüyerek devam etmiştir. Kelâmî bir mesele olmakla beraber, mesele hakkında daha ilk dönemden itibaren sûfîler de söz söylemiş ve fikirlerini beyân etmişlerdir. Bu makâlede sûfîlerin rü'yetullah hakkındaki görüşleri ve meseleyi temellendirdikleri delîlleri hakında bilgi verilmeye çalışılacaktır.
Sufiyye, Apr 25, 2023
Başlangıçta Kâdiriyye daha sonra Nakşibendiyye tarîkatlarını temsil etmiş olan ve Arvâsîler olara... more Başlangıçta Kâdiriyye daha sonra Nakşibendiyye tarîkatlarını temsil etmiş olan ve Arvâsîler olarak bilinen ailenin Anadolu’ya gelen ilk ceddi, Hacı Kasım el-Bağdâdî’dir. Moğolların Bağdat’ı istilası üzerine Şeyh Abdurrezzâk el-Kâdirî’nin halifelerinden Hacı Kâsım el-Bâğdadî, şeyhinden izin alarak ailesi ile birlikte Anadolu’ya göç etmiştir. Musûl’dan Mardin, Diyarbakır, Urfa ve Bursa’ya giden el-Bağdâdî, Siirt’in Pay köyüne yerleşerek irşad görevini sürdürmüş ve dolayısıyla Anadolu’da Kâdiriyye Tarîkatı’nı yayan önemli şahsiyetlerden birisi olmuştur. Ölmeden önce oğlu ve halifesi olan Şeyh Haydar’a geçmişlerini anlatan Seyâhatnâme adında bir eser yazmasını vasiyet etmiş ve oğlu da vasiyetini yerine getirmiştir. Söz konusu Seyâhatnâme’de ailenin Anadolu’ya gelişi, aile şeceresi, Şeyh Kâsım el-Bağdâdî’nin tarîkat icâzeti gibi önemli bilgiler birinci ağızdan aktarılmıştır. Son zamanlarda bulup inceleme fırsatı elde ettiğimiz yazma eser, Kâdiriyye Tarîkatı’nın Anadolu’ya gelişi, Bursa’nın fetih tarihi vb. bazı tarihi olaylara ışık tutuyor olması açısından önemli bir yer teşkil etmektedir. Bu makalede Şeyh Kâsım el-Bağdâdî’ye ait Seyâhatnâme’nin orijinal nüshası ve içeriği hakkında bilgi verilecektir.
Tarih boyunca bircok medeniyet kurulmustur. Milattan once onemli medeniyetler oldugu gibi milatt... more Tarih boyunca bircok medeniyet kurulmustur. Milattan once onemli medeniyetler oldugu gibi milattan sonra da ilk ve orta caglarda Yunan Medeniyeti, onun devami olan Roma Medeniyeti, Sasan i Medeniyeti, Cin ve Hindistan Medeniyetleri gibi parlak medeniyetler kurulmustur. Son bin dort yuz yila damgasini vurmus olan muazzam medeniyetlerden birisi de hic suphesiz Isl â m Medeniyetidir. M edeniyetlerin kurulmasi ve ayakta kalmasinda toplumu kucaklayan ve manevi ihtiyaclari karsilayan degerler sisteminin varligi sarttir. Isl â m Medeniyyeti’nde b u degerlerin en on saflarinda tasavvuf yer alir. Bu makalede tasavvufun Isl â m Medeniyeti’nin gelismesindeki rolu anlatilmaya calisilacaktir.
Ru’yet, gormek anlamina gelen Arapca bir kelimedir. Ru’yetu’n-N ebi ise N ebi’nin gorulmesi anlam... more Ru’yet, gormek anlamina gelen Arapca bir kelimedir. Ru’yetu’n-N ebi ise N ebi’nin gorulmesi anlamina gelir. Bu tabir daha cok Nebimiz (s.a.v.)’in oldukten sonra gorulup gorulemeyecegi meselesi icin kullanilmaktadir. Bazi sufi buyukleri, diger nebiler gibi Nebimiz (s.a.v.)’in de olumunden sonra hayat sahibi oldugunu ve dolayisiyla kendileriyle gorustuklerini, hatta Nebimizden bazi bilgiler aldiklarini soylemislerdir. Bunu da kesf, kerâmet ve bazi hadislere dayandirmislardir. Bir kesim âlim de buna karsi cikmis ve bunun mumkun olmadigini soylemistir. Iste bu makâlede tartismalara sebep olmus olan ve bizce tasavvuf acisindan da onem arz eden ru’yetu’n-Nebi meselesi ele alinmaktadir.
Bahâuddin Tâhâ b. Abdurrahmân, 1258/1842 yilinda Pervâri’nin Mâi koyunde dogmustur. Ilk tahsilini... more Bahâuddin Tâhâ b. Abdurrahmân, 1258/1842 yilinda Pervâri’nin Mâi koyunde dogmustur. Ilk tahsilini babasi Abdurrahmân ile amcasi Molla Kâsim’in yaninda almis olan Şeyh Tâhâ, ilim tahsili icin bir cok yer dolasmistir. Musul’a gidip ilmini tamamlayip Molla Abdullah Omeri’den icâzet almistir. Tarikat seyhi ise Şeyh Muhammed Nuriddin’dir. XVIII. Yuzyilda yasamis olan Şeyh Tâhâ’nin vefat tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Âlim bir sahsiyet olan Şeyh Tâhâ, bircok eser yazmistir. Ancak bu eserlerin cogu gunumuze ulasamamistir. Bize ulasabilen nâdir eserlerinden birisi ise bu calismada tanitmaya calistigimiz Minhâcu makâsidi’l-ebrâr ve mi’râcu mevâridi’l-ahyâr adli tasavvuf kitabidir. Yazma olan bu eserin baska nushasina rastlayamadik.
One of the controversial topics of Sufi philosophy is the “the truth of Muhammediyye /Hakikat-i M... more One of the controversial topics of Sufi philosophy is the “the truth of Muhammediyye /Hakikat-i Muhammediyye” matter. This envisagement, generally being said to have started with Abdullah et-Tusteri, continued with Hakim Tirmizi and reached the peak with Ibn Arabi. Briefly, this understanding based on the the idea that Allah created everything for Muhammed’s radiance, has been adopted by many important subsequent sufis as well. Mevlânâ Celâleddin-i Rumi, who made his mark to the period when he lived , is also one of the personalities adopting the aforementioned view. In this study, the opinions about “the truth of Muhammediyye” viewpoints of sufists and in Mesnevi -by Mevlânâwill be handled.
Journal of International Social Research, 2020
Öz Gözetlemek, korumak, kontrol etmek gibi manalara gelen Arapça bir kelime olan murâkabe, Tasavv... more Öz Gözetlemek, korumak, kontrol etmek gibi manalara gelen Arapça bir kelime olan murâkabe, Tasavvufî ıstılahta, kulun yüce rabbinin her an kendisinin hâlini bildiğini ve gördüğünü bilmesidir. Murâkabe, sâlikin içine dönmesi, dikkatini nefsi ve kalbi üzerinde yoğunlaştırması, gönlünden ve zihninden geçen her şeyi kontrol etmesi, daha sonra da kendini Hakk'a vererek derin düşüncelere dalması, ondan başka her şeyi unutmasıyla gerçekleşir. Müceddidiyye öncesi Nakşibendilikte murkabe olmakla beraber sistematik olarak belirli yerlerde belirli mertebelere bağlı bir murâkabe şekli yoktur. Aslında Müceddidiyye'nin kurucusu olan İmâm Rabbânî de sistemaktik bir murâkabe şeklinden bahsetmemiştir. Murâkabeleri sistematik hale getiren ilk sûfînin Mazhar Cân-ı Cânân ve ondan sonra gelen Müceddidiyye şeyhleri olduğu tahmin edilmektedir. Bunlardan birisi de Kuzey Irak'ta yaşamış ve 1918 yılında vefât etmiş olan Şeyh Tâhâ İmâdî olmuştur. Âlim ve mutasavvıf bir şahsiyet olan Nakşibendi şeyhlerinden Şeyh Tâhâ, birçok eser yazmış ancak bunlardan elimizde bulunan Minhâc adlı eseri dışında günümüze ulaşan olmamıştır. Yazma olan bu eserde müellif, tasavvufun farklı birçok konusunu anlatmakla birlikte eserin önemli bir kısmını murâkabeler konusuna ayırmıştır. O da murâkabeleri sistematik bir şekilde ve seyr mertebeleriyle birlikte anlatmaktır. Bu makâlede, Şeyh Tâhâ İmâdî'nin Minhâc adlı eseri bağlamında murâkabeler konusu işlenecektir.
e-Şarkiyat İlmi Araştırmaları Dergisi/Journal of Oriental Scientific Research (JOSR), 2019
Hakkâri, erken bir dönemde İslâm'la tanışmış ve dolayısıyla burada birçok âlim ve mutasavvıf yeti... more Hakkâri, erken bir dönemde İslâm'la tanışmış ve dolayısıyla burada birçok âlim ve mutasavvıf yetişmiştir. Daha V/XI yüzyılda yani büyük tarîkatlar kurulmadan önce yörede Alî Harîrî ve Şeyhulislâm Ebû Hasan el-Hakkârî gibi zâtlar vasıtasıyla tasavvuf neşv ü nemâ bulmuştur. Bunların oluşturduğu ortamda Adî b. Müsâfir, ilk tarîkatlardan birisi olan Adeviyye Tarîkatı'nı kurmuş ve bu tarîkat, uzun bir süre bölgede hakim olmuştur. Hakkâri bölgesinde daha kuruluşunun ilk dönemlerinden itibaren Kadiriyye Tarîkatı da etkili olmuş ve bölgede asırlar boyu faaliyet göstermiştir. Bölgede Kadiriyye Tarîkatını temsil eden Nehri ailesi, Şeyh Abdullah ve Şeyh Tâhâ Hakkarî ile birlikte Nakşibendiliğin öncüleri olmuştur. Böylece Hakkâri'nin Şemdinli ilçesini merkez edinmiş olan Nehri ailesi aynı zamanda Nakşibendiyye Tarîkatı'nın bölgedeki merkezi olmuştur. Şeyh Tâhâ'nın, amcası Şeyh Abdullah'ın yerine makâma oturması ile birlikte Nakşibendilik, bölgede kuvvetlenmiştir. Şeyh Tâhâ'nın halifeleri tarafından daha sonraları tarîkat, bölgeyle sınırlı kalmayıp, bir çok yere ulaşmıştır. Bu makalede Hakkâri'de faaliyet göstermiş olan başlıca tarîkatlar ve temslcileri anlatılmaya çalışılacaktır.
Journal of International Social Research, 2018
Öz Van'ın tasavvuf ve tarîkatlarla tanışması erken zamanlarda olmuştur. Durum böyle olmakla berab... more Öz Van'ın tasavvuf ve tarîkatlarla tanışması erken zamanlarda olmuştur. Durum böyle olmakla beraber Van'ın tasavvuf tarihini ele alıp, buralarda faaliyette bulunmuş önemli tarîkat ve mutasavvıflarla ilgili derli toplu ciddi çalışmalar yapılmamıştır. Farklı çalışmalar içerisinde yer yer Vanlı mutasavvıflara değinen "Van Kütüğü" "Bizim Eller Van", "İslâm Meşhurları Ansiklopedisi" gibi son dönemlerde yapılmış çalışmalar olmuşsa da bunlar tasavvuf dışı konuları da içerdikleri için Van ile ilgili tasavvuf tarihi ve şahsiyetlerine sınırlı bir şekilde değinmiş birçoğuna ise değinmemişlerdir. Bu durum, Van'ın tasavvuf tarihi hakkında çalışma yapılmasını elzem kılmaktadır. Makalemiz söz konusu ihtiyacı kısmen de olsa gidermek amacını gütmektedir.
Journal of International Social Research, 2015
STRUGGLE BETWEEN KADIZADELIS AND SIVASIS IN THE CONTEXT OFKATIPÇELEBI'S WORK NAMED MĪZĀN AL-HAQQ ... more STRUGGLE BETWEEN KADIZADELIS AND SIVASIS IN THE CONTEXT OFKATIPÇELEBI'S WORK NAMED MĪZĀN AL-HAQQ Ferzende İDİZ * Öz XVII. yüzyılda Osmanlının yaşadığı önemli olaylardan birisi hiç şüphesiz tarihe Kâdızâdeliler-Sivasîler Mücadelesi olarak geçmiş olan fitne olayıdır. Kâtip Çelebî 'nin de yaşadığı bu dönemde din adamları ikiye ayrılmış ve pek de ilmî değeri bulunmayan bir takım meseleleri tartışmaya, bundan dolayı bir birlerini itham etmeye ve kin duymaya başlamışlardır. Bu tartışmaların medrese ayağını Kâdızâde Mehmed Efendi başlatmış ve etrafına bir takım taraftar da toplamıştır. Bundan dolayı bunlara Kâdızâdeliler denilmiştir. Öte yandan Kâdızâdenin tekke ve sûfîleri suçlayan sözlerine Abdulmecîd Sivasî (öl.1049/1639) karşı çıkmış ve kürsülerde söz konusu ithamlara sert cevaplar vermiştir. Tekke ve mutasavvıfları temsil eden ve Sivasî Şeyh olarak tanınan bu zât etrafında toplananlara da Sivasîler ismi verilmiştir. Bu çalışmada, Kâtip Çelebî'nin tutumu, konuya yaklaşımı ve tartışılan meselelere getirdiği çözümler işlenecektir.
… İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ/REVIEW OF THE …, 2010
... Anabilim Dalı Doktora Öğrencisi 1 Cebecioğlu, Ethem, Tasavvuf Terimleri Sözlüğü, Anka Yayınla... more ... Anabilim Dalı Doktora Öğrencisi 1 Cebecioğlu, Ethem, Tasavvuf Terimleri Sözlüğü, Anka Yayınları, Ankara ... Musa'ya melek vasıtasıyla gönderilen veya herkese tebliğ etmek üzere verilen ilmi bilgiler ... 26 Afifi, Ebu'l Âlâ, Tasavvuf, Çev: Ekrem Demirli-Abdullah Kartal, z Yayıncılık ...
Journal of International Social Research, 2016
SÛFÎLERE GÖRE RÜ'YETULLAH MESELESİ ACCORDING TO SUFI RUYETULLAH ISSUE Ferzende İDİZ * Öz Allah'ı ... more SÛFÎLERE GÖRE RÜ'YETULLAH MESELESİ ACCORDING TO SUFI RUYETULLAH ISSUE Ferzende İDİZ * Öz Allah'ı görme anlamına gelen rü'yetullah meselesi, kelâm ilminin önemli problemlerindendir. Rü'yetullah denilince daha çok öbür dünyada Allah'ın görülüp görülemeyeceği meselesi anlaşılsa da, bu dünyada rü'yetullah ve rüyada rü'yetullahın mümkün olup olmadığı da tartışılmıştır. Daha sahabe döneminde başlayan tartışma, II/VIII. yüzyılda Sümeniyye ile Cehm b. Saffân arasında başlayan tartışmalarla iyice alevlenmiş, daha sonra diğer kelâm ekollerinin de görüş beyân etmeleriyle büyüyerek devam etmiştir. Kelâmî bir mesele olmakla beraber, mesele hakkında daha ilk dönemden itibaren sûfîler de söz söylemiş ve fikirlerini beyân etmişlerdir. Bu makâlede sûfîlerin rü'yetullah hakkındaki görüşleri ve meseleyi temellendirdikleri delîlleri hakında bilgi verilmeye çalışılacaktır.