Murat Arpacı - Academia.edu (original) (raw)

Articles by Murat Arpacı

Research paper thumbnail of Patient Zero: Günah Keçileri, Topluluk Düşüncesi ve Salgınlar / Patient Zero: Scapegoats, Community Thinking and Epidemics

Teorik Bakış, Sayı:14, 2021

• i ı ij ij iı ı fütmfüı ı ı i ı ]ı 14 N

Research paper thumbnail of Madunların Kültürel Eylem ve Beden Politikası: Taktik, Karnaval ve İhlal / The Cultural Practices and Body Politics of Subaltern Groups: Tactics, Carnival And Subversion

FLSF (Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi), Sayı: 35, 2023

THE CULTURAL PRACTICES AND BODY POLITICS OF SUBALTERN GROUPS: TACTICS, CARNIVAL AND SUBVERSION AB... more THE CULTURAL PRACTICES AND BODY POLITICS OF SUBALTERN GROUPS: TACTICS, CARNIVAL AND SUBVERSION
ABSTRACT
The relations between domination and subordination have a cultural context as well as a political one. This cultural context, as much as it contains the consent-generating mechanisms of power, can also provide the subordinated with tools for counter-action and enable them to develop micro-politics. Subaltern groups have the power to erode domination by producing these micro-politics on historically familiar cultural grounds and in the ordinary spaces of everyday life. Humor, laughter, language games, irony and symbolic reversals are some of these micro-political tools. Therefore, subalterns are able to create various tactics, symbols, forms of violation and resistance that are different from conventional political tools to disrupt the domination-subordination relationship. These micro-politics are addressed through Michel De Certeau's tactics, James C. Scott's speech under domination and Mikhail Bakhtin's concept of carnival. These concepts refer to the cultural actions, ways of thinking and political language that subalterns develop against the mechanisms of domination. In this form of action, culture and collective rituals provide the symbolic means of violation, while the body offers a surface of resistance that renders domination fragile. This form of action has an implicit power to erode the domination from the inside, within the domain of the dominator, and can be defined as the performance of cultural resistance as a body politics.
Keywords: Subaltern, Tactics, Cultural action, Carnival, Body politics.

Research paper thumbnail of Foucault, Biyopolitika ve Biyotarih: Tarihsel Çalışma Alanları Olarak Tıp, Beden ve Nüfus / Foucault, Biopolitics and Biohistory: Historical Research Topics as Medicine, Body and Population

ViraVerita, Sayı: 3, 2016

Özet: Bu çalışma Michel Foucault'nun toplumsal tarihe olan katkılarını biyopolitika ve biyotarih ... more Özet: Bu çalışma Michel Foucault'nun toplumsal tarihe olan katkılarını biyopolitika ve biyotarih kavramları üzerinden tartışmaktadır. Foucault tıbbı, bedenleri ve nüfusu tarihsel kategoriler olarak ele almış ve bu alanları bilgi-iktidar ilişkileri çerçevesinde analiz etmiştir. Tıbbi stratejileri kullanan biyopolitika bedenlerin ve nüfusun siyasal hedeflerin nesneleri haline gelmelerini ifade etmektedir. Bunun anlamı, yaşam hareketlerinin iktidar ilişkilerinin odağına yerleşmesidir. Yaşam hareketleri ile tarihsel süreçlerin çakıştığı bu toplumsal dönüşüm biyotarihin araştırma alanını oluşturmaktadır.

Foucault, Biopolitics and Biohistory: Historical Research Topics as Medicine, Body and Population
Abstract: This study discusses Michel Foucault's contributions to social history through the concept of biopolitics and biohistory. Foucault has taken medicine, bodies and population as historical categories and analyzed these areas in the context of knowledge-power relations. Biopolitics turns bodies and population into the objects of political aims through medical strategies. The meaning of this is that life movements become the focus of power relations. This social transformation whereby life movements and historical processes overlap forms the research area of biohistory.

Research paper thumbnail of Kaos, Khora, Beden ve Ötesi: Derrida, Foucault, Deleuze / Chaos, Khora, Body and Beyond: Derrida, Foucault, Deleuze

Research paper thumbnail of Yurtsuz Zoon Politikon Olarak İnsan / Man as a Homeless Zoon Politikon

Research paper thumbnail of Modernitenin Eşiğinde Toplumsal Cinsiyet Rejimi: Pastoral İktidar, Beden Politikaları ve Evlilik / Gender Regime at the Threshold of Modernity: Pastoral Power, Body Politics and Marriage

Doğu Batı, Sayı: 63, 2013

Research paper thumbnail of Hastalık, Ulus ve Felaket: Türkiye de Frengi İle Mücadele (1920-1950) /  Disease, Nation and Disaster: Struggle With Syphilis In Turkey (1920–1950)

Toplum ve Bilim, Sayı: 130, 2014

Özet: Bu çalışmada erken cumhuriyet dönemi Türkiye’sinde frengi hastalığı ile mücadelenin hangi d... more Özet: Bu çalışmada erken cumhuriyet dönemi Türkiye’sinde frengi hastalığı ile mücadelenin hangi dayanaklar, yaklaşımlar ve pratikler içerisinde gerçekleştiği tartışılmaktadır. Bu dönemde konuya dair üretilen tıbbi ve pedagojik nitelikli metinlerin ortak noktası, frenginin nüfusun azalmasında etkili olan başlıca hastalıklardan biri olduğudur. Ulusal bir felaket olarak kavranan frengiyle mücadele çok boyutlu olarak düşünülmüş ve dönemin kamu sağlığı siyasetinde önemli bir yer edinmiştir. Ancak dönemin ölüm istatistiklerine, metinlerdeki siyasi ve ahlaki mesajlara baktığımızda frengiyle mücadelenin esas karakterini nüfusu biyopolitik stratejilerle iyileştirme, toplumu belirli ahlaki ilkeler etrafında şekillendirme, denetleme ve normalleştirme kaygısının oluşturduğu görülmektedir. Bu metinlerde frengi ahlaki dejenerasyon, delilik ve fuhuşla özdeşleştirilirken, frengililer ahlaki yargılamalarla kriminalize edilmektedir. Metinlerde özellikle kadınlar ve gençler özel bir yer tutmaktadır. Bu bağlamda söz konusu metinler bir yandan hastalığın yayılmasında esas sorumluluğu kadınlara yüklerken bir yandan da gençleri ahlaki terbiye ve evlilik aracılığıyla hastalıktan korunması gereken özneler olarak ele almaktadır.

Anahtar Kelimeler: Erken Cumhuriyet, Biyopolitika, Kamu Sağlığı, Frengi, Normalleştirme.

Abstract

Disease, Nation and Disaster: Struggle With Syphilis In Turkey (1920–1950)

In this study in what bases, approaches and practices struggle with syphilis took place in early republican period of Turkey is discussed. The common ground of texts relative to the issue produced in this period is that syphilis is one of the major diseases that is effective in reducing the population. Struggle with syphilis as a national disaster was conceived broadly and gained an important position in public health policy of the period. However, when we regard the death statistics, political and moral messages in texts it is seen that the essential character of struggle with syphilis was formed by improving the population via biopolitical strategies, shaping the society around certain moral priciples, concern of monitoring and normalization. In these texts while sypilis is identified with moral degeneration, insanity and prostitution, syphilitics are criminalized with ethical judgements. In the texts, especially women and the young have a special place. In this context, while the above mentioned texts hold women responsible for the spread of disease, on the other hand they deal with the young as subjects who needs to be protected from disease via moral decency and marriage.

Keywords: Early Republic, Biopolitics, Public Health, Syphilis, Normalization.

Research paper thumbnail of Sağlam Nesiller ya da Dejenerasyon: Türkiye de Alkol Karşıtı Düşünce ve Hareket (1910-1950) / Healthy Generations or Dengeneration: The Anti-Alcohol Thought and Movement in Turkey (1910–1950)

Toplum ve Bilim, Sayı: 134, 2015

Özet: Bu çalışmada 1910–1950 yılları arasında Türkiye’de alkol karşıtı hareketin nasıl bir tarihs... more Özet: Bu çalışmada 1910–1950 yılları arasında Türkiye’de alkol karşıtı hareketin nasıl bir tarihsel atmosferde, uluslararası ortamda ve düşünsel temeller üzerinde geliştiği tartışılmaktadır. Modernleşen Türkiye’de alkolün hangi bilimsel argümanlarla ele alındığı ve konuya hangi toplumsal ve siyasi kaygılarla yaklaşıldığı çalışmanın odak noktasını oluşturmaktadır. Bu dönemde güçlenen alkol karşıtı hareketin ortaya çıkardığı metinlere baktığımızda alkolün birbiriyle eklemlenmiş iki hat üzerinden sorunsallaştırıldığı görülmektedir: Biyolojik ve toplumsal dejenerasyon. Bu sorunsallaştırmada öne çıkan ilk hat, alkolün müstakbel nesillerin sağlığını tehdit ettiği, alkol alışkanlığının verasetle kuşaklararasında aktarılarak biyolojik dejenerasyon yarattığı ve bu bağlamda milli nüfus politikalarına zarar verdiği yönündedir. İkinci hat ise, alkolün sosyo-ekonomik yapıyı gerilettiğini, suç oranlarını artırdığını, ahlaki çöküş yarattığını ve genel bir toplumsal dejenerasyona yol açtığını savunmaktadır. Genel bir değerlendirme yaptığımızda ise bu düşünsel çerçeveye yaslanan alkol karşıtı hareketin ulus inşa sürecine, nüfus stratejilerine ve toplumsal normların inşasına önemli bir entelektüel harç temin ettiği görülmektedir.

Healthy Generations or Dengeneration: The Anti-Alcohol Thought and Movement in Turkey (1910–1950)

Abstract: In this study, it is discussed that in what sort of a historical atmosphere, international environment and intellectual basis the anti-alcohol movement developed in Turkey between the years 1910-1950. With what scientific arguments the alcohol was handled and with what social and political concerns the subject was approached in modernizing Turkey forms the focal spot of the study. When we look at the texts brought out by the anti-alcohol movement gaining strength during this period it is seen that the alcohol was problematized via two lines articulated with eachother: Biological and social degeneration. The first line coming to the fore in this problematization is in the direction of the alcohol threatens the health of future generations and the alcohol addiction creates biological degeneration being transferred between generations through inheritance, and in this sense it damages the national population policies. As to the second line defends that the alcohol downgrades the socio-economic structure, increases the crime rate, creates moral decline and leads to a general social degeneration. When we make a general assessment it is seen that the anti-alcohol movement leaning to that ideological frame provides an important intellectual mortar to the nation-building process, population strategies and the construction of social norms.

Research paper thumbnail of Cesedin Metalaşması: Kapitalizm, Bedenin Politik Ekonomisi ve Kadavra Ticaretinin Doğuşu / The Commodification of the Corpse: Capitalism, Political Economy of the Body and the Birth of the Cadaveric Trade

Toplum ve Bilim, Sayı: 153, 2020

Özet: Bu çalışma kapitalizmin, kliniğin ve kadavra ticaretinin doğuşu arasındaki tarihsel ilişkiy... more Özet: Bu çalışma kapitalizmin, kliniğin ve kadavra ticaretinin doğuşu arasındaki tarihsel ilişkiyi tartışmaktadır. Beden ve kapitalizm arasındaki bu tarihsel ilişki, Marx ve Engels’in sermaye-iktidarı analizi ile Foucault’nun bilgi-iktidarı analizleri çerçevesinde anlaşılabilir. Kapitalizmde beden maddi değer üretirken fiziksel olarak tükenir ve sembolik olarak değersizleşir. Çalışma rejimine dayanan sermaye iktidarının nesnesi olan beden, ölüm halinde kadavra olarak tıbbi bakışın bilgi nesnesine dönüşür. Kadavra tıbbi bilgi için değerlendikçe bu ihtiyaca kapitalist piyasanın arz-talep döngüsü cevap verir. Çalışma, kapitalizmin beden politikalarını kadavra ticareti örneğinde ele almaktadır. Kapitalist toplum tarihsel olarak yoksulların bedenlerinin değersizleştirilmesine ve metalaşmasına dayanan piyasacı bir ideolojiye yaslanmaktadır. Yoksulların bedenleri hem yaşarken hem de ölüm halinde değersizleştirilmekte ve metalaştırılmaktadır. Kapitalizmle eş zamanlı olarak ortaya çıkan kadavra ticareti bu metalaşmanın somut bir örneğidir. Kadavra ticareti yoksulların ölü bedenlerinin ticarileşmesine ve ekonomik dolaşımına dayanmaktadır. Bu çalışmada kadavra ticaretinin temelleri ile kapitalist beden rejimi ilişkisel olarak tartışılmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Kapitalizm, beden politikaları, tıp, kadavra ticareti, metalaşma.

The Commodification of the Corpse:
Capitalism, Political Economy of the Body and the Birth of the Cadaveric Trade
Abstract: This paper discusses the historical relationship between the birth of capitalism, the clinic, and the cadaver trade. This historical relationship between body and capitalism can be understood within the framework of Marx and Engels' analysis of capital-power and Foucault's analysis of knowledge-power. In capitalism, while producing material value, the body is physically depleted and symbolically devalued. The body, which is the object of capital power based on the working regime, turns into the knowledge object of the medical view as a cadaver in case of death. As the cadaver is valued for medical knowledge, the supply-demand cycle of the capitalist market responds to this need. The study, deals with the body-politics of capitalism in the cadaveric trade. Capitalist society historically depends upon a market ideology based on the devaluation and commodification of the bodies of the poor. The bodies of the poor are trivialised and commodified both in life and death. The cadaveric trade, which has emerged simultaneously with capitalism, is a concrete example of this commodification. The cadaveric trade depends upon the commercialization and economic circulation of the dead bodies of the poor. In this study, the fundamentals of cadaver trade and the capitalist body regime are discussed relationally.
Keywords: Capitalism, body politics, medicine, cadaver trade, commodification.

Research paper thumbnail of Zıtlıklar Arasında Çocuk Bedeni: Masumiyet, Kötülük ve Özerklik / Between the Contrasts of Children's Bodies: Innocence, Evil and Autonomy

İnsan & Toplum, 2020

Öz: Bu çalışma, çocuk bedeninin tarihsel süreç içerisinde nasıl kategorize edildiğini ortaya koym... more Öz: Bu çalışma, çocuk bedeninin tarihsel süreç içerisinde nasıl kategorize edildiğini ortaya koymaktadır. Tarih boyunca çocuk bedeniyle ilgili tartışmalar, çocuklukla ilgili tanımlamaları da etkilemiştir. Orta Çağ'da çocukluğun, günümüzdeki gibi yetişkinlikten ayrı bir kategori olarak değerlendirilmediği iddiası, tarihçiler tarafından çocuk bedeniyle ilgili algılar (kılık kıyafet, yaş vb.)ölçüsünde temellendirilmiştir. Çocuk bedenini kronolojik bir dönemle sınırlı tutma ya da yetişkinliğin doğal yansıması olduğu düşüncesi, çocukluğun masumiyetten kötülüğe geniş bir alana yayılan zıt pratiklerini kavramayı zorlaş-tırmaktadır. Bu nedenle çocukların pratiklerini daha iyi analiz etmeyi sağlayan teorik araçlar olarak Pierre Bourdieu'nün kullandığı "alan", "sermaye" ve "habitus" kavramları önerilmektedir. Bu sayede çocuk bedeni ve çocuk dünyasının ilişkisel bir bakış açısıyla tartışılması amaçlanmaktadır. Bourdieu'ye göre "habitus", çocukluk alanında başlar ve çocukluk, algı, dü-şünce ve pratikleri yapılandıran toplumsallığın merkezindedir. Çocukluk habitusu başta aile ve okul olmak üzere bedene yönelen kurumların pratikleri ile inşa edilir. Bu inşa ile eş zamanlı olarak çocukluk, yetişkinlere ait dünyadan "özerk bir alan"da bulunur ve aktif bir özne olarak toplumsallaşır. Araştırma, tarih boyunca çocukluğun masumiyetten kötücüllüğe birbirinden zıt şekilde anlamlandırıldığından hareket ederek çocukluğun sosyolojik potansiyelinin Bourdieu'nün "özerk alan" kavramsallaştırmasıyla analiz edilebileceğini önermektedir. Anahtar Kelimeler:Beden, çocukluk, masumiyet, habitus, alan.

Abstract: This study reveals how the child's body was categorized in the historical process. Throughout history, discussion sabout the child's body have also affected the definition sabout childhood. The claim that childhood was not considered as a separate category from adulthood in the Middle Ages was based on the perceptions about the child's body (disguise, age, etc.) by historians. The idea that limiting the child's body to a chronological period or the idea that it is the natural reflection of adulthood makes it difficult to grasp the contrary practices of childhood, ranging from innocence to evil. For this reason, the concepts of field, capitaland habitus used by the Pierre Bourdieu are recommended as theoretical tools to analyze children's practices better. In this way, it is aimed to discuss the child's body andchild'sworld from a relational perspective. According to Bourdieu, habitus begins in childhood and childhood is at the center of sociality that structures perception, thoughts and practices. The habitus of childhood is built with the practices of institutions that turn to the body, especially the family and school. Simultaneously with this construction, childhood is established as an autonomous area, and socializes as an active subject.The research suggests that the sociological potential of childhood can be analyzed by Bourdieu's conceptualization of "autonomous space", acting on the fact that childhood has been interpreted as opposed to innocence to evil throughout history.

Research paper thumbnail of Biyokapitalizm ve Beden Simsarlığı: Günümüzde Beden Ticaretinin Meslekleşmesi / Biocapitalism and Body Brokers: Professionalisation of Body Trade Today

Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitü Dergisi, Sayı: 35, 2020

Özet: Bu çalışma, neoliberalleşme ve biyopolitika arasındaki ilişkiyi iki kavram üzerinden ele al... more Özet: Bu çalışma, neoliberalleşme ve biyopolitika arasındaki ilişkiyi iki kavram üzerinden ele almaktadır: Biyokapitalizm ve beden simsarlığı. Biyokapitalizm, biyolojik yaşamın yeni neoliberal piyasa hedefleri doğrultusunda yatırım kaynağına dönüştürülmesi ile biyoteknoloji endüstrisinin gelişmesiyle ortaya çıkan yeni biyopolitik stratejilerin bütünleşmesini ifade etmektedir. Bu bağlamda biyokapitalizm, yeni neoliberalizm ile yeni biyopolitikanın eklemlenmesidir. Biyokapitalizm, biyolojik malzemeye ihtiyaç duyan endüstrilerin ve kurumların talepleri doğrultusunda bedeni en küçük bileşenlerine ayırarak bir yatırım kaynağına dönüştürür ve metalaştırır. Günümüzde organ, doku ve kadavra ticaretinin yaygınlaşması ve küresel bir karaborsaya dönüşmesi biyokapitalizmin bir sonucudur. Beden ticaretinin piyasadaki alıcılarına organ, doku ve kadavra temin eden beden simsarlığı ise biyokapitalizmin tüm iktisadi eğilimlerini ifade eden yeni bir meslekleşme biçimidir.

Biocapitalism and Body Brokers: Professionalisation of Body Trade Today
Abstract

This study discusses the relationship between neoliberalization and biopolitics based on two concepts: biocapitalism and body brokers. Biocapitalism refers to the integration of new biopolitical strategies that have emerged with the development of the biotechnology industry with the transformation of biological life into investment source in line with new neoliberal market targets. In this context, biocapitalism is the articulation of new neoliberalism and new biopolitics. Biocapitalism transforms the body into an investment source and commodifies it, in line with the demands of the industries and institutions that need biological materials. Today, the spread of organs, tissues and cadaver trade and its transformation into a global black market are the result of biocapitalism. Body brokers, who provides body, tissue and cadaver to the buyers of the body trade, is a new form of professionalisation that expresses all the economic tendencies of biocapitalism.

Keywords: Biocapitalism, New Biopolitics, Body Brokers, Body Trade, Organ Trade, Cadaver Trade.

Research paper thumbnail of Pierre Bourdieu'nün Sosyolojisinde Beden, Cinsiyet ve Cinsellik / Body, Gender and Sexuality in Pierre Bourdieu’s Sociology

İmgelem, Sayı: 6, 2020

Özet: Bu çalışma Pierre Bourdieu’nün sosyolojinde beden, cinsiyet ve cinsellik kavramlarının yeri... more Özet: Bu çalışma Pierre Bourdieu’nün sosyolojinde beden, cinsiyet ve cinsellik kavramlarının yerini tartışmaktadır. Bourdieu’nün sosyolojisinde bedenin yeri, sınıfsal konumların bedensel algı ve pratiklere işlenmesi olarak çerçevelendirilebilir. Bireylerin gündelik hayatta başvurduğu zihinsel şemalar, sınıf kültürünün eylemleri yapılandırmasıyla oluşan yatkınlıklar, tercihler ve beğeniler bedenlerde cisimleşirler. Bu bağlamda Bourdieu’nün sosyolojisinde beden, toplumsal yapıları okuyabileceğimiz en önemli yüzeydir. Beden sosyolojisine Bourdieu’nün bir başka teorik katkısı bu literatürdeki kültür ve iktidar odaklı teorik hatları birleştirmiş olmasından gelmektedir. Sınıf kültürü ile bireysel yatkınlıklar arasındaki ilişkileri çözümleyen Bourdieu, bedenin kültürel kodlarının oluşmasında sınıf temelli tahakkümün rolüne dikkat çekmiştir. Onun teorisi sınıf eşitsizliklerini beden üzerinden sosyolojinin gündemine tekrar getirme perspektifine yaslanmaktadır. Nitekim Bourdieu, sosyoloji tarihine özgün katkıları olarak değerlendirilen habitus, eril tahakküm, kültürel sermaye ve sembolik şiddet gibi kavramlarını kültür ve iktidar arasındaki ilişki üzerinden teorileştirmiştir. Bu üç teorik kavramın en önemli ortak özelliği beden üzerinde işleyen tahakkümü göstermeleridir. Bedene işleyen sınıf temelli tahakküm, cinsiyet ve cinsellik alanını da yapılandırır. Bu bağlamda cinsiyet normlarının ve cinsel farkın inşası ve cinsellik alanı, bedenselleşmiş toplumsal ayrımların izlerini taşırlar.
Anahtar Kelimeler: Pierre Bourdieu, Habitus, Beden, Cinsiyet, Cinsellik, Eril Tahakküm, Sembolik Şiddet.

Body, Gender and Sexuality in Pierre Bourdieu’s Sociology
Abstract
This study discusses the place of body, gender and sexuality concepts in Pierre Bourdieu's sociology. The place of body in Bourdieu's sociology can be framed as the processing of class positions into bodily perceptions and practices. The mental schemes that individuals refer in daily life, the tendencies, preferences and tastes that are formed by class culture's configuring actions, materialize in the bodies. In this context, body is the most important surface on which we can read social structures in Bourdieu's sociology. Another theoretical contribution of Bourdieu to body sociology comes from the fact that he combines culture and power oriented theoretical lines in this literature. Bourdieu, analyzing the relationships between class culture and individual tendencies, drew attention to the role of class-based dominance in the formation of cultural codes of body. His theory bases on the perspective of making class inequalities a current issue for sociology through body. As a matter of fact, Bourdieu theorized the concepts of habitus, masculine domination, cultural capital and symbolic violence which are considered as his original contributions to the history of sociology, through the relationship between culture and power. The most important common feature of these three theoretical concepts is that they show the dominance working on the body. Class-based dominance that works on the body also configures the area of gender and sexuality. In this context, the construction of gender norms and sex difference and the area of sexuality bear the traces of somatized social differentiations.
Keywords: Pierre Bourdieu, Habitus, Body, Gender, Sexuality, Masculine Domination, Symbolic Violence.

Research paper thumbnail of Cinsiyet, Kötülük ve Beden: Femme Fatale İmgesinin Kültürel İnşası / Gender, Evilness and Body: Cultural Construction of the Femme Fatale Image

Fe Dergi: Feminist Eleştiri, Sayı: 11 (1), 2019

Özet: Bu çalışma femme fatale imgesinin toplumsal, politik ve kültürel olarak nasıl inşa edildiği... more Özet: Bu çalışma femme fatale imgesinin toplumsal, politik ve kültürel olarak nasıl inşa edildiğini ele almaktadır. 19. Yüzyıldan günümüze başta resim, edebiyat ve sinema olmak üzere çok farklı yazınsal ve görsel alanda üretilmiş eserlere konu olan femme fatale karakteri, modern toplumun cinsiyet rejimi ve beden politikaları hakkında tartışma yapmamızı sağlayan düşünsel hatlar içermektedir. Femme fatale’in inşası, ataerkil yapının, modernleşmeyle birlikte kamusal alanda daha fazla yer alan kadın öznelliğine karşı geliştirdiği endişelerin, korkuların ve reflekslerin bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Bu imge etrafında yürütülen tartışmalarla kadın bedenini gizem, kötülük ve felaketle özdeşleştiren geleneksel ideolojik araçlar yeniden üretilmiş ve bu araçlarla kadınları hedef alan toplumsal cinsiyet temelli düzenleyici politikalara söylemsel bir meşruiyet kazandırılmaya çalışılmıştır. Bu bakımdan femme fatale karakteri ataerkil toplumun cinsiyet rejiminde olumsuz anlamda atıf yapılan bir dişil-öteki olarak temsil edilmiştir. Çalışmada öncelikle femme fatale imgesinin ortaya çıktığı tarihsel, siyasal ve kültürel ortam tartışılmış ve ardından bu ortamda üretilmiş iki eserde (Salomé ve Pandora’nın Kutusu) yer alan femme fatale temsilleri örneklem olarak analiz edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Femme fatale, toplumsal cinsiyet, beden politikaları, kötülük, kültürel temsil.

Gender, Evilness and Body: Cultural Construction of the Femme Fatale Image
Abstract
This study discusses how the femme fatale image is constructed socially, politically and culturally. Femme fatale character which is the subject of works produced in many different literary and visual fields particularly painting, literature and cinema from the 19th century to these days, includes intellectual lines that enable us to discuss the gender regime and body policies of modern society. The construction of femme fatale has emerged as a product of the anxieties, fears and reflexes that the patriarchal structure has developed against female subjectivity that is more involved in public space with modernization. Through the discussions conducted around this image, traditional ideological tools that identify women's body with mystery, evilness and disaster have been reproduced and with these tools gender-based regulatory policies targeting women were tried to be given discursive legitimacy. In this respect, the femme fatale character has been represented as a feminine-other refered in a negative manner in the gender regime of patriarchal society. Firstly, the historical, political and cultural environment in which femme fatale image emerged was discussed and then the femme fatale representations in two works produced in this environment (Salomé and Pandora’s Box) were analyzed as samples.

Key Words: Femme Fatale, Gender, Body Politics, Evilness, Cultural Representation.

Research paper thumbnail of Şehrin Çöküşü ve Hafıza Mekanının İnşası: 1939 Erzincan Depremi Üzerine / The Collapse of the City and the Construction of the Memory Realm:  On 1939 Erzincan Earthquake

Kebikeç: İnsan Bilimleri İçin Kaynak Araştırmaları Dergisi, Sayı:45, 2018

Özet: Bu makale arşiv belgeleri ve yazılı basında yer alan haberlerden hareketle Türkiye tarihini... more Özet: Bu makale arşiv belgeleri ve yazılı basında yer alan haberlerden hareketle Türkiye tarihinin en büyük depremi olan 1939 Erzincan Depremi’ni konu edinmektedir. Makale, Erzincan depremini üç açıdan ele almaktadır: Öncelikle, felaketzedelerin basına verdiği röportajlar, gazetecilerin ve devlet yetkililerinin bölgeden verdiği bilgiler ve raporlar ışığında depremin toplumsal boyutları tartışılmaktadır. İkincisi, depremin hasarlarını azaltmaya yönelik kararlar ve gelişmelerin neler olduğu aktarılmaktadır. Son olarak depremin ardından felaket, görsel kültür ve iktidar ilişkisinin nasıl geliştiği ve deprem anıtı ile toplumsal hafızanın görsel kültürde nasıl inşa edildiği tartışılmaktadır.
Anahtar Kelimeler: 1939 Erzincan Depremi, Felaket, Hafıza Mekanı, Anıt, Görsel Kültür.

The Collapse of the City and the Construction of the Memory Realm:
On 1939 Erzincan Earthquake
Abstract:
This article mentions 1939 Erzincan Earthquake, the largest earthquake in the history of Turkey, with reference to archival documents and the news in the press. The article handles Erzincan Earthquake in three ways: firstly, social dimensions of the earthquake are being discussed in consideration of the interviews given by the disaster victims, the informations and reports given from the area by the journalists and government officials. Secondly, the decisions and the developments on reducing the damages of the earthquake are being conveyed. Finally, how disaster, visual culture and power relations developed and how the earthquake monument and social memory were constructed in visual culture are being discussed.
Key Words: 1939 Erzincan Earthquake, Disaster, Memory Realm, Monument, Visual Culture.

Thesis by Murat Arpacı

Research paper thumbnail of (PhD.) Modernleşen Türkiye'de Beden ve Nüfus Politikaları: Hıfzıssıhha, Terbiye, Öjeni / The Population and Body Politics in Modernizing Turkey: Public Health, Discipline, Eugenics

Doctoral Thesis / Mimar Sinan Fine Arts University / Department of Sociology / İstanbul., 2015

Özet: Modernleşen toplumlarda beden giderek artan bir biçimde siyasal söylem ve pratiklerin nesne... more Özet:
Modernleşen toplumlarda beden giderek artan bir biçimde siyasal söylem ve pratiklerin nesnesi olmaktadır. Beden politikalarının temel özelliği tıbbi bilginin siyasal süreçleri dönüştürmesidir. Siyasetin tıbbileşmesi ve tıbbın siyasileşmesi modernleşen toplumlarda beden politikalarının en önemli göstergesidir. Bedene yönelik politikalar tıp ve siyasetin bütünleşmesiyle gerçekleşmektedir. Bu tezde modernleşen Türkiye'de beden politikalarının ortaya çıktığı tarihsel ve siyasal koşullar çalışılmıştır. Araştırmada öncelikle Osmanlı Devleti'nin son dönemindeki nüfus ve bedene yönelik politikalar incelenmiştir. Tezin bu bölümünde 19. yüzyılda Osmanlı Devleti'nde nüfus ve bedeni ilgilendiren yasalar, söylemler ve kurumlar incelenmektedir. Bu çalışmada esas olarak erken Cumhuriyet döneminde Türkiye'de gerçekleşen beden ve nüfus politikaları ele alınmıştır. Modernleşen Türkiye'de beden ve nüfus politikaları, biyopolitika kavramından hareketle analiz edilmektedir. Çalışmada erken Cumhuriyet döneminde Türkiye'de gerçekleşen beden ve nüfus politikaları üç temel başlık altında ele alınmaktadır: Hıfzıssıhha, terbiye ve öjeni. Hıfzıssıhha bölümünde tıbbi söylem ve kurumlar üzerinden bedenin tıbbileştirilmesi tartışılmaktadır. Terbiye bölümünde bedeni normalleştirmeye, disiplinli ve üretken hale getirmeye yönelik politikalar tartışılmaktadır. Öjeni bölümünde ise bedene yönelik öjenist söylem ve pratikler incelenmektedir.
Anahtar kelimeler: Modern Türkiye, beden politikaları, biyopolitika, hıfzıssıhha, terbiye, öjeni.

The Population and Body Politics in Modernizing Turkey: Public Health, Discipline, Eugenics
Abstract:
The body is increasingly becoming the object of political discourse and practices in modernizing societies. The main feature of body politics is that medical knowledge transformes the political processes. Medicalisation of politics and politicization of medicine is the most important indicator of body politics in modernizing societies. The policies regarding the body are carried out thanks to the medical and political integration. In this thesis, historical and political conditions of modernizing Turkey in which body politics were practiced are studied. In my research, firstly, the policies regarding the population and the body during the last period of the Ottoman Empire were analysed. In this section of the thesis, laws, discourses and institutions concerning the population and the body during 19th century in the Ottoman Empire are examined. However, the study mainly discuss the population and body politics took place in the early republican period of Turkey. The population and body politics in modernizing Turkey are analyzed in the context of the biopolitics concept. The population and body politics in the early Turkey is discussed under three main headings: Hygiene, discipline and eugenics. The medicalisation of the body by medical discourse and institutions is discussed in the hygiene section. And, in the discipline section, the policies aiming at normalizing the body, and making the body disciplined and productive are discussed. As for the eugenics section, the eugenics discourses and practices towards the body are analysed.
Key Words: Modern Turkey, body politics, biopolitics, hygiene, discipline, eugenics.

Research paper thumbnail of (M.A.) Biyo-iktidar ve Karnavalesk Beden: Foucault ve Bakhtin’in Beden Kavramsallaştırmalarının Karşılaştırılması / Biopower and Carnivalesque Body: Comparison of the Body Conceptualizations of Foucault and Bakhtin

Master's Thesis / Mimar Sinan Fine Arts University / Department of Sociology / İstanbul, 2011., 2011

Özet: Beden politikaları, toplumsal ve siyasal süreçleri kavrayabilmemiz açısından çeşitli kritik... more Özet:
Beden politikaları, toplumsal ve siyasal süreçleri kavrayabilmemiz açısından çeşitli kritik cevapları vermektedir. Beden politikalarını merkeze alan ?Beden Sosyolojisi?, son dönemde uyandırdığı ilgiye rağmen sosyal bilimlerde üzerine düşünülmeyi bekleyen birçok konuyu içermektedir. Bu çalışma, iktidar ilişkileri ve beden politikaları üzerinden modern toplumu tartışarak beden çalışmalarını derinden etkileyen Michel Foucault ile ağırlıklı olarak edebiyat kuramı içerisinde değerlendirilmesine rağmen -bu güne kadar beden politikaları bağlamında üzerine pekde düşünülmeyen- karnaval kültüründen hareketle beden kuramı konusunda özgün fikirler üretmiş olan Mikhail Bakhtin'in paralel bir okunmasına dayanmaktadır.Foucault'nun beden analizleri, tekil bedenlere yönelik disipliner teknikler (bedenin anatomo-politikası) ve biyolojik yaşamı ve nüfusun denetimini gündemine alan biyo-politik uygulamaların bir bileşkesi olarak değerlendirilebilir. Foucault'ya göre iktidar, bedeni, sınırları değişken ?özgür? bir uzamda çeşitli kimlik kategorilerinde sabitler, bedeni belirli bir cinsiyet düzlemine yerleştirir ve normlar ekseninde davranışları etkiler.Foucault, iktidarın mutlak bir tahakkümünü reddederek yeni varoluş tarzlarının imkânlarını tartışmaya açar. İktidar ve direnişin odak noktaları olarak bedenler ve hazlar, bu varoluş tarzlarını yaratmanın alanlarıdır. Foucault'nun beden düşüncesini Bakhtin'in çalışmalarıyla ilişkilendirebileceğimiz yer tam da burasıdır. Zira Bakhtin'in beden düşüncesi, karnaval meydanının bedeni özgürleştiren bireysel ve kolektif düzensizliğine dayanmaktadır. Karnaval atmosferi, iktidar sembollerinin, kodlarının beden üzerinden alt-üst edildiği ritüel ve pratiklere, bedensel perhiz ve oto-sansürün aşındırıldığı hareketlenmelere olanak tanımaktadır. Karnavalesk beden, bedene dayatılan yasakları ve sınırları yıkmaya yönelik performansları olumlayan ve yeni varoluş tarzlarının tartışılmasına imkan veren araçları sunmaktadır.
ANAHTAR KELİMELER: Foucault, Bakhtin, İktidar, Beden Politikaları, Biyo-iktidar, Karnaval, Karnavalesk Beden.

Biopower and Carnivalesque Body: Comparison of the Body Conceptualizations of Foucault and Bakhtin
Abstract:
Body politics give a variety of critical answers in terms of our comprehending the social and political processes. Sociology of the body putting the body politics in the center, includes many issues waiting to be thought over despite the interest it has aroused recently. This study is based on a parallel reading of Michel Foucault who influenced body studies deeply by debating modern society via power relations and body politics and Mikhail Bakhtin who, despite his being considered in literary theory, had produced many original ideas starting from carnival culture that has not been thought over until now in the context of body politics.Foucault?s analyses of body can be considered as a resultant of disciplinary tecniques directed towards single bodies (anatomo-politics of the human body) and biopolitical practices making biological life and population control current issues. According to Foucault, power immobilises the body in a variety of categories of identity in a ?free? extension whose borders are variable, locates the body on a definite gender platform and affects behaviours on the axis of norms.Foucault opens possibilities of new existence styles up for discussion by refusing an absolute dominance of power. Bodies and pleasures as the focal spots of power and resistence are the zones of creating these existence styles. The place that we can associate Foucault?s idea of body to the studies of Bakhtin is precisely here. Because Bakhtin?s idea of body is based on individualistic and corporate disordinance of carnival square that frees the body. Carnival atmosphere enables rituals and praxis in which symbols and codes of power are turned upside-down via body, and activations that physical abstinence and self-censorship are corroded. Carnivalesque body affirms performances for the destruction of bans and limitations imposed on the body, and offers the tools that allow new existence styles to be argued.
KEY WORDS: Foucault, Bakhtin, Power, Body Politics, Biopower, Carnival, Carnivalesque Body.

Research paper thumbnail of Patient Zero: Günah Keçileri, Topluluk Düşüncesi ve Salgınlar / Patient Zero: Scapegoats, Community Thinking and Epidemics

Teorik Bakış, Sayı:14, 2021

• i ı ij ij iı ı fütmfüı ı ı i ı ]ı 14 N

Research paper thumbnail of Madunların Kültürel Eylem ve Beden Politikası: Taktik, Karnaval ve İhlal / The Cultural Practices and Body Politics of Subaltern Groups: Tactics, Carnival And Subversion

FLSF (Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi), Sayı: 35, 2023

THE CULTURAL PRACTICES AND BODY POLITICS OF SUBALTERN GROUPS: TACTICS, CARNIVAL AND SUBVERSION AB... more THE CULTURAL PRACTICES AND BODY POLITICS OF SUBALTERN GROUPS: TACTICS, CARNIVAL AND SUBVERSION
ABSTRACT
The relations between domination and subordination have a cultural context as well as a political one. This cultural context, as much as it contains the consent-generating mechanisms of power, can also provide the subordinated with tools for counter-action and enable them to develop micro-politics. Subaltern groups have the power to erode domination by producing these micro-politics on historically familiar cultural grounds and in the ordinary spaces of everyday life. Humor, laughter, language games, irony and symbolic reversals are some of these micro-political tools. Therefore, subalterns are able to create various tactics, symbols, forms of violation and resistance that are different from conventional political tools to disrupt the domination-subordination relationship. These micro-politics are addressed through Michel De Certeau's tactics, James C. Scott's speech under domination and Mikhail Bakhtin's concept of carnival. These concepts refer to the cultural actions, ways of thinking and political language that subalterns develop against the mechanisms of domination. In this form of action, culture and collective rituals provide the symbolic means of violation, while the body offers a surface of resistance that renders domination fragile. This form of action has an implicit power to erode the domination from the inside, within the domain of the dominator, and can be defined as the performance of cultural resistance as a body politics.
Keywords: Subaltern, Tactics, Cultural action, Carnival, Body politics.

Research paper thumbnail of Foucault, Biyopolitika ve Biyotarih: Tarihsel Çalışma Alanları Olarak Tıp, Beden ve Nüfus / Foucault, Biopolitics and Biohistory: Historical Research Topics as Medicine, Body and Population

ViraVerita, Sayı: 3, 2016

Özet: Bu çalışma Michel Foucault'nun toplumsal tarihe olan katkılarını biyopolitika ve biyotarih ... more Özet: Bu çalışma Michel Foucault'nun toplumsal tarihe olan katkılarını biyopolitika ve biyotarih kavramları üzerinden tartışmaktadır. Foucault tıbbı, bedenleri ve nüfusu tarihsel kategoriler olarak ele almış ve bu alanları bilgi-iktidar ilişkileri çerçevesinde analiz etmiştir. Tıbbi stratejileri kullanan biyopolitika bedenlerin ve nüfusun siyasal hedeflerin nesneleri haline gelmelerini ifade etmektedir. Bunun anlamı, yaşam hareketlerinin iktidar ilişkilerinin odağına yerleşmesidir. Yaşam hareketleri ile tarihsel süreçlerin çakıştığı bu toplumsal dönüşüm biyotarihin araştırma alanını oluşturmaktadır.

Foucault, Biopolitics and Biohistory: Historical Research Topics as Medicine, Body and Population
Abstract: This study discusses Michel Foucault's contributions to social history through the concept of biopolitics and biohistory. Foucault has taken medicine, bodies and population as historical categories and analyzed these areas in the context of knowledge-power relations. Biopolitics turns bodies and population into the objects of political aims through medical strategies. The meaning of this is that life movements become the focus of power relations. This social transformation whereby life movements and historical processes overlap forms the research area of biohistory.

Research paper thumbnail of Kaos, Khora, Beden ve Ötesi: Derrida, Foucault, Deleuze / Chaos, Khora, Body and Beyond: Derrida, Foucault, Deleuze

Research paper thumbnail of Yurtsuz Zoon Politikon Olarak İnsan / Man as a Homeless Zoon Politikon

Research paper thumbnail of Modernitenin Eşiğinde Toplumsal Cinsiyet Rejimi: Pastoral İktidar, Beden Politikaları ve Evlilik / Gender Regime at the Threshold of Modernity: Pastoral Power, Body Politics and Marriage

Doğu Batı, Sayı: 63, 2013

Research paper thumbnail of Hastalık, Ulus ve Felaket: Türkiye de Frengi İle Mücadele (1920-1950) /  Disease, Nation and Disaster: Struggle With Syphilis In Turkey (1920–1950)

Toplum ve Bilim, Sayı: 130, 2014

Özet: Bu çalışmada erken cumhuriyet dönemi Türkiye’sinde frengi hastalığı ile mücadelenin hangi d... more Özet: Bu çalışmada erken cumhuriyet dönemi Türkiye’sinde frengi hastalığı ile mücadelenin hangi dayanaklar, yaklaşımlar ve pratikler içerisinde gerçekleştiği tartışılmaktadır. Bu dönemde konuya dair üretilen tıbbi ve pedagojik nitelikli metinlerin ortak noktası, frenginin nüfusun azalmasında etkili olan başlıca hastalıklardan biri olduğudur. Ulusal bir felaket olarak kavranan frengiyle mücadele çok boyutlu olarak düşünülmüş ve dönemin kamu sağlığı siyasetinde önemli bir yer edinmiştir. Ancak dönemin ölüm istatistiklerine, metinlerdeki siyasi ve ahlaki mesajlara baktığımızda frengiyle mücadelenin esas karakterini nüfusu biyopolitik stratejilerle iyileştirme, toplumu belirli ahlaki ilkeler etrafında şekillendirme, denetleme ve normalleştirme kaygısının oluşturduğu görülmektedir. Bu metinlerde frengi ahlaki dejenerasyon, delilik ve fuhuşla özdeşleştirilirken, frengililer ahlaki yargılamalarla kriminalize edilmektedir. Metinlerde özellikle kadınlar ve gençler özel bir yer tutmaktadır. Bu bağlamda söz konusu metinler bir yandan hastalığın yayılmasında esas sorumluluğu kadınlara yüklerken bir yandan da gençleri ahlaki terbiye ve evlilik aracılığıyla hastalıktan korunması gereken özneler olarak ele almaktadır.

Anahtar Kelimeler: Erken Cumhuriyet, Biyopolitika, Kamu Sağlığı, Frengi, Normalleştirme.

Abstract

Disease, Nation and Disaster: Struggle With Syphilis In Turkey (1920–1950)

In this study in what bases, approaches and practices struggle with syphilis took place in early republican period of Turkey is discussed. The common ground of texts relative to the issue produced in this period is that syphilis is one of the major diseases that is effective in reducing the population. Struggle with syphilis as a national disaster was conceived broadly and gained an important position in public health policy of the period. However, when we regard the death statistics, political and moral messages in texts it is seen that the essential character of struggle with syphilis was formed by improving the population via biopolitical strategies, shaping the society around certain moral priciples, concern of monitoring and normalization. In these texts while sypilis is identified with moral degeneration, insanity and prostitution, syphilitics are criminalized with ethical judgements. In the texts, especially women and the young have a special place. In this context, while the above mentioned texts hold women responsible for the spread of disease, on the other hand they deal with the young as subjects who needs to be protected from disease via moral decency and marriage.

Keywords: Early Republic, Biopolitics, Public Health, Syphilis, Normalization.

Research paper thumbnail of Sağlam Nesiller ya da Dejenerasyon: Türkiye de Alkol Karşıtı Düşünce ve Hareket (1910-1950) / Healthy Generations or Dengeneration: The Anti-Alcohol Thought and Movement in Turkey (1910–1950)

Toplum ve Bilim, Sayı: 134, 2015

Özet: Bu çalışmada 1910–1950 yılları arasında Türkiye’de alkol karşıtı hareketin nasıl bir tarihs... more Özet: Bu çalışmada 1910–1950 yılları arasında Türkiye’de alkol karşıtı hareketin nasıl bir tarihsel atmosferde, uluslararası ortamda ve düşünsel temeller üzerinde geliştiği tartışılmaktadır. Modernleşen Türkiye’de alkolün hangi bilimsel argümanlarla ele alındığı ve konuya hangi toplumsal ve siyasi kaygılarla yaklaşıldığı çalışmanın odak noktasını oluşturmaktadır. Bu dönemde güçlenen alkol karşıtı hareketin ortaya çıkardığı metinlere baktığımızda alkolün birbiriyle eklemlenmiş iki hat üzerinden sorunsallaştırıldığı görülmektedir: Biyolojik ve toplumsal dejenerasyon. Bu sorunsallaştırmada öne çıkan ilk hat, alkolün müstakbel nesillerin sağlığını tehdit ettiği, alkol alışkanlığının verasetle kuşaklararasında aktarılarak biyolojik dejenerasyon yarattığı ve bu bağlamda milli nüfus politikalarına zarar verdiği yönündedir. İkinci hat ise, alkolün sosyo-ekonomik yapıyı gerilettiğini, suç oranlarını artırdığını, ahlaki çöküş yarattığını ve genel bir toplumsal dejenerasyona yol açtığını savunmaktadır. Genel bir değerlendirme yaptığımızda ise bu düşünsel çerçeveye yaslanan alkol karşıtı hareketin ulus inşa sürecine, nüfus stratejilerine ve toplumsal normların inşasına önemli bir entelektüel harç temin ettiği görülmektedir.

Healthy Generations or Dengeneration: The Anti-Alcohol Thought and Movement in Turkey (1910–1950)

Abstract: In this study, it is discussed that in what sort of a historical atmosphere, international environment and intellectual basis the anti-alcohol movement developed in Turkey between the years 1910-1950. With what scientific arguments the alcohol was handled and with what social and political concerns the subject was approached in modernizing Turkey forms the focal spot of the study. When we look at the texts brought out by the anti-alcohol movement gaining strength during this period it is seen that the alcohol was problematized via two lines articulated with eachother: Biological and social degeneration. The first line coming to the fore in this problematization is in the direction of the alcohol threatens the health of future generations and the alcohol addiction creates biological degeneration being transferred between generations through inheritance, and in this sense it damages the national population policies. As to the second line defends that the alcohol downgrades the socio-economic structure, increases the crime rate, creates moral decline and leads to a general social degeneration. When we make a general assessment it is seen that the anti-alcohol movement leaning to that ideological frame provides an important intellectual mortar to the nation-building process, population strategies and the construction of social norms.

Research paper thumbnail of Cesedin Metalaşması: Kapitalizm, Bedenin Politik Ekonomisi ve Kadavra Ticaretinin Doğuşu / The Commodification of the Corpse: Capitalism, Political Economy of the Body and the Birth of the Cadaveric Trade

Toplum ve Bilim, Sayı: 153, 2020

Özet: Bu çalışma kapitalizmin, kliniğin ve kadavra ticaretinin doğuşu arasındaki tarihsel ilişkiy... more Özet: Bu çalışma kapitalizmin, kliniğin ve kadavra ticaretinin doğuşu arasındaki tarihsel ilişkiyi tartışmaktadır. Beden ve kapitalizm arasındaki bu tarihsel ilişki, Marx ve Engels’in sermaye-iktidarı analizi ile Foucault’nun bilgi-iktidarı analizleri çerçevesinde anlaşılabilir. Kapitalizmde beden maddi değer üretirken fiziksel olarak tükenir ve sembolik olarak değersizleşir. Çalışma rejimine dayanan sermaye iktidarının nesnesi olan beden, ölüm halinde kadavra olarak tıbbi bakışın bilgi nesnesine dönüşür. Kadavra tıbbi bilgi için değerlendikçe bu ihtiyaca kapitalist piyasanın arz-talep döngüsü cevap verir. Çalışma, kapitalizmin beden politikalarını kadavra ticareti örneğinde ele almaktadır. Kapitalist toplum tarihsel olarak yoksulların bedenlerinin değersizleştirilmesine ve metalaşmasına dayanan piyasacı bir ideolojiye yaslanmaktadır. Yoksulların bedenleri hem yaşarken hem de ölüm halinde değersizleştirilmekte ve metalaştırılmaktadır. Kapitalizmle eş zamanlı olarak ortaya çıkan kadavra ticareti bu metalaşmanın somut bir örneğidir. Kadavra ticareti yoksulların ölü bedenlerinin ticarileşmesine ve ekonomik dolaşımına dayanmaktadır. Bu çalışmada kadavra ticaretinin temelleri ile kapitalist beden rejimi ilişkisel olarak tartışılmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Kapitalizm, beden politikaları, tıp, kadavra ticareti, metalaşma.

The Commodification of the Corpse:
Capitalism, Political Economy of the Body and the Birth of the Cadaveric Trade
Abstract: This paper discusses the historical relationship between the birth of capitalism, the clinic, and the cadaver trade. This historical relationship between body and capitalism can be understood within the framework of Marx and Engels' analysis of capital-power and Foucault's analysis of knowledge-power. In capitalism, while producing material value, the body is physically depleted and symbolically devalued. The body, which is the object of capital power based on the working regime, turns into the knowledge object of the medical view as a cadaver in case of death. As the cadaver is valued for medical knowledge, the supply-demand cycle of the capitalist market responds to this need. The study, deals with the body-politics of capitalism in the cadaveric trade. Capitalist society historically depends upon a market ideology based on the devaluation and commodification of the bodies of the poor. The bodies of the poor are trivialised and commodified both in life and death. The cadaveric trade, which has emerged simultaneously with capitalism, is a concrete example of this commodification. The cadaveric trade depends upon the commercialization and economic circulation of the dead bodies of the poor. In this study, the fundamentals of cadaver trade and the capitalist body regime are discussed relationally.
Keywords: Capitalism, body politics, medicine, cadaver trade, commodification.

Research paper thumbnail of Zıtlıklar Arasında Çocuk Bedeni: Masumiyet, Kötülük ve Özerklik / Between the Contrasts of Children's Bodies: Innocence, Evil and Autonomy

İnsan & Toplum, 2020

Öz: Bu çalışma, çocuk bedeninin tarihsel süreç içerisinde nasıl kategorize edildiğini ortaya koym... more Öz: Bu çalışma, çocuk bedeninin tarihsel süreç içerisinde nasıl kategorize edildiğini ortaya koymaktadır. Tarih boyunca çocuk bedeniyle ilgili tartışmalar, çocuklukla ilgili tanımlamaları da etkilemiştir. Orta Çağ'da çocukluğun, günümüzdeki gibi yetişkinlikten ayrı bir kategori olarak değerlendirilmediği iddiası, tarihçiler tarafından çocuk bedeniyle ilgili algılar (kılık kıyafet, yaş vb.)ölçüsünde temellendirilmiştir. Çocuk bedenini kronolojik bir dönemle sınırlı tutma ya da yetişkinliğin doğal yansıması olduğu düşüncesi, çocukluğun masumiyetten kötülüğe geniş bir alana yayılan zıt pratiklerini kavramayı zorlaş-tırmaktadır. Bu nedenle çocukların pratiklerini daha iyi analiz etmeyi sağlayan teorik araçlar olarak Pierre Bourdieu'nün kullandığı "alan", "sermaye" ve "habitus" kavramları önerilmektedir. Bu sayede çocuk bedeni ve çocuk dünyasının ilişkisel bir bakış açısıyla tartışılması amaçlanmaktadır. Bourdieu'ye göre "habitus", çocukluk alanında başlar ve çocukluk, algı, dü-şünce ve pratikleri yapılandıran toplumsallığın merkezindedir. Çocukluk habitusu başta aile ve okul olmak üzere bedene yönelen kurumların pratikleri ile inşa edilir. Bu inşa ile eş zamanlı olarak çocukluk, yetişkinlere ait dünyadan "özerk bir alan"da bulunur ve aktif bir özne olarak toplumsallaşır. Araştırma, tarih boyunca çocukluğun masumiyetten kötücüllüğe birbirinden zıt şekilde anlamlandırıldığından hareket ederek çocukluğun sosyolojik potansiyelinin Bourdieu'nün "özerk alan" kavramsallaştırmasıyla analiz edilebileceğini önermektedir. Anahtar Kelimeler:Beden, çocukluk, masumiyet, habitus, alan.

Abstract: This study reveals how the child's body was categorized in the historical process. Throughout history, discussion sabout the child's body have also affected the definition sabout childhood. The claim that childhood was not considered as a separate category from adulthood in the Middle Ages was based on the perceptions about the child's body (disguise, age, etc.) by historians. The idea that limiting the child's body to a chronological period or the idea that it is the natural reflection of adulthood makes it difficult to grasp the contrary practices of childhood, ranging from innocence to evil. For this reason, the concepts of field, capitaland habitus used by the Pierre Bourdieu are recommended as theoretical tools to analyze children's practices better. In this way, it is aimed to discuss the child's body andchild'sworld from a relational perspective. According to Bourdieu, habitus begins in childhood and childhood is at the center of sociality that structures perception, thoughts and practices. The habitus of childhood is built with the practices of institutions that turn to the body, especially the family and school. Simultaneously with this construction, childhood is established as an autonomous area, and socializes as an active subject.The research suggests that the sociological potential of childhood can be analyzed by Bourdieu's conceptualization of "autonomous space", acting on the fact that childhood has been interpreted as opposed to innocence to evil throughout history.

Research paper thumbnail of Biyokapitalizm ve Beden Simsarlığı: Günümüzde Beden Ticaretinin Meslekleşmesi / Biocapitalism and Body Brokers: Professionalisation of Body Trade Today

Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitü Dergisi, Sayı: 35, 2020

Özet: Bu çalışma, neoliberalleşme ve biyopolitika arasındaki ilişkiyi iki kavram üzerinden ele al... more Özet: Bu çalışma, neoliberalleşme ve biyopolitika arasındaki ilişkiyi iki kavram üzerinden ele almaktadır: Biyokapitalizm ve beden simsarlığı. Biyokapitalizm, biyolojik yaşamın yeni neoliberal piyasa hedefleri doğrultusunda yatırım kaynağına dönüştürülmesi ile biyoteknoloji endüstrisinin gelişmesiyle ortaya çıkan yeni biyopolitik stratejilerin bütünleşmesini ifade etmektedir. Bu bağlamda biyokapitalizm, yeni neoliberalizm ile yeni biyopolitikanın eklemlenmesidir. Biyokapitalizm, biyolojik malzemeye ihtiyaç duyan endüstrilerin ve kurumların talepleri doğrultusunda bedeni en küçük bileşenlerine ayırarak bir yatırım kaynağına dönüştürür ve metalaştırır. Günümüzde organ, doku ve kadavra ticaretinin yaygınlaşması ve küresel bir karaborsaya dönüşmesi biyokapitalizmin bir sonucudur. Beden ticaretinin piyasadaki alıcılarına organ, doku ve kadavra temin eden beden simsarlığı ise biyokapitalizmin tüm iktisadi eğilimlerini ifade eden yeni bir meslekleşme biçimidir.

Biocapitalism and Body Brokers: Professionalisation of Body Trade Today
Abstract

This study discusses the relationship between neoliberalization and biopolitics based on two concepts: biocapitalism and body brokers. Biocapitalism refers to the integration of new biopolitical strategies that have emerged with the development of the biotechnology industry with the transformation of biological life into investment source in line with new neoliberal market targets. In this context, biocapitalism is the articulation of new neoliberalism and new biopolitics. Biocapitalism transforms the body into an investment source and commodifies it, in line with the demands of the industries and institutions that need biological materials. Today, the spread of organs, tissues and cadaver trade and its transformation into a global black market are the result of biocapitalism. Body brokers, who provides body, tissue and cadaver to the buyers of the body trade, is a new form of professionalisation that expresses all the economic tendencies of biocapitalism.

Keywords: Biocapitalism, New Biopolitics, Body Brokers, Body Trade, Organ Trade, Cadaver Trade.

Research paper thumbnail of Pierre Bourdieu'nün Sosyolojisinde Beden, Cinsiyet ve Cinsellik / Body, Gender and Sexuality in Pierre Bourdieu’s Sociology

İmgelem, Sayı: 6, 2020

Özet: Bu çalışma Pierre Bourdieu’nün sosyolojinde beden, cinsiyet ve cinsellik kavramlarının yeri... more Özet: Bu çalışma Pierre Bourdieu’nün sosyolojinde beden, cinsiyet ve cinsellik kavramlarının yerini tartışmaktadır. Bourdieu’nün sosyolojisinde bedenin yeri, sınıfsal konumların bedensel algı ve pratiklere işlenmesi olarak çerçevelendirilebilir. Bireylerin gündelik hayatta başvurduğu zihinsel şemalar, sınıf kültürünün eylemleri yapılandırmasıyla oluşan yatkınlıklar, tercihler ve beğeniler bedenlerde cisimleşirler. Bu bağlamda Bourdieu’nün sosyolojisinde beden, toplumsal yapıları okuyabileceğimiz en önemli yüzeydir. Beden sosyolojisine Bourdieu’nün bir başka teorik katkısı bu literatürdeki kültür ve iktidar odaklı teorik hatları birleştirmiş olmasından gelmektedir. Sınıf kültürü ile bireysel yatkınlıklar arasındaki ilişkileri çözümleyen Bourdieu, bedenin kültürel kodlarının oluşmasında sınıf temelli tahakkümün rolüne dikkat çekmiştir. Onun teorisi sınıf eşitsizliklerini beden üzerinden sosyolojinin gündemine tekrar getirme perspektifine yaslanmaktadır. Nitekim Bourdieu, sosyoloji tarihine özgün katkıları olarak değerlendirilen habitus, eril tahakküm, kültürel sermaye ve sembolik şiddet gibi kavramlarını kültür ve iktidar arasındaki ilişki üzerinden teorileştirmiştir. Bu üç teorik kavramın en önemli ortak özelliği beden üzerinde işleyen tahakkümü göstermeleridir. Bedene işleyen sınıf temelli tahakküm, cinsiyet ve cinsellik alanını da yapılandırır. Bu bağlamda cinsiyet normlarının ve cinsel farkın inşası ve cinsellik alanı, bedenselleşmiş toplumsal ayrımların izlerini taşırlar.
Anahtar Kelimeler: Pierre Bourdieu, Habitus, Beden, Cinsiyet, Cinsellik, Eril Tahakküm, Sembolik Şiddet.

Body, Gender and Sexuality in Pierre Bourdieu’s Sociology
Abstract
This study discusses the place of body, gender and sexuality concepts in Pierre Bourdieu's sociology. The place of body in Bourdieu's sociology can be framed as the processing of class positions into bodily perceptions and practices. The mental schemes that individuals refer in daily life, the tendencies, preferences and tastes that are formed by class culture's configuring actions, materialize in the bodies. In this context, body is the most important surface on which we can read social structures in Bourdieu's sociology. Another theoretical contribution of Bourdieu to body sociology comes from the fact that he combines culture and power oriented theoretical lines in this literature. Bourdieu, analyzing the relationships between class culture and individual tendencies, drew attention to the role of class-based dominance in the formation of cultural codes of body. His theory bases on the perspective of making class inequalities a current issue for sociology through body. As a matter of fact, Bourdieu theorized the concepts of habitus, masculine domination, cultural capital and symbolic violence which are considered as his original contributions to the history of sociology, through the relationship between culture and power. The most important common feature of these three theoretical concepts is that they show the dominance working on the body. Class-based dominance that works on the body also configures the area of gender and sexuality. In this context, the construction of gender norms and sex difference and the area of sexuality bear the traces of somatized social differentiations.
Keywords: Pierre Bourdieu, Habitus, Body, Gender, Sexuality, Masculine Domination, Symbolic Violence.

Research paper thumbnail of Cinsiyet, Kötülük ve Beden: Femme Fatale İmgesinin Kültürel İnşası / Gender, Evilness and Body: Cultural Construction of the Femme Fatale Image

Fe Dergi: Feminist Eleştiri, Sayı: 11 (1), 2019

Özet: Bu çalışma femme fatale imgesinin toplumsal, politik ve kültürel olarak nasıl inşa edildiği... more Özet: Bu çalışma femme fatale imgesinin toplumsal, politik ve kültürel olarak nasıl inşa edildiğini ele almaktadır. 19. Yüzyıldan günümüze başta resim, edebiyat ve sinema olmak üzere çok farklı yazınsal ve görsel alanda üretilmiş eserlere konu olan femme fatale karakteri, modern toplumun cinsiyet rejimi ve beden politikaları hakkında tartışma yapmamızı sağlayan düşünsel hatlar içermektedir. Femme fatale’in inşası, ataerkil yapının, modernleşmeyle birlikte kamusal alanda daha fazla yer alan kadın öznelliğine karşı geliştirdiği endişelerin, korkuların ve reflekslerin bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Bu imge etrafında yürütülen tartışmalarla kadın bedenini gizem, kötülük ve felaketle özdeşleştiren geleneksel ideolojik araçlar yeniden üretilmiş ve bu araçlarla kadınları hedef alan toplumsal cinsiyet temelli düzenleyici politikalara söylemsel bir meşruiyet kazandırılmaya çalışılmıştır. Bu bakımdan femme fatale karakteri ataerkil toplumun cinsiyet rejiminde olumsuz anlamda atıf yapılan bir dişil-öteki olarak temsil edilmiştir. Çalışmada öncelikle femme fatale imgesinin ortaya çıktığı tarihsel, siyasal ve kültürel ortam tartışılmış ve ardından bu ortamda üretilmiş iki eserde (Salomé ve Pandora’nın Kutusu) yer alan femme fatale temsilleri örneklem olarak analiz edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Femme fatale, toplumsal cinsiyet, beden politikaları, kötülük, kültürel temsil.

Gender, Evilness and Body: Cultural Construction of the Femme Fatale Image
Abstract
This study discusses how the femme fatale image is constructed socially, politically and culturally. Femme fatale character which is the subject of works produced in many different literary and visual fields particularly painting, literature and cinema from the 19th century to these days, includes intellectual lines that enable us to discuss the gender regime and body policies of modern society. The construction of femme fatale has emerged as a product of the anxieties, fears and reflexes that the patriarchal structure has developed against female subjectivity that is more involved in public space with modernization. Through the discussions conducted around this image, traditional ideological tools that identify women's body with mystery, evilness and disaster have been reproduced and with these tools gender-based regulatory policies targeting women were tried to be given discursive legitimacy. In this respect, the femme fatale character has been represented as a feminine-other refered in a negative manner in the gender regime of patriarchal society. Firstly, the historical, political and cultural environment in which femme fatale image emerged was discussed and then the femme fatale representations in two works produced in this environment (Salomé and Pandora’s Box) were analyzed as samples.

Key Words: Femme Fatale, Gender, Body Politics, Evilness, Cultural Representation.

Research paper thumbnail of Şehrin Çöküşü ve Hafıza Mekanının İnşası: 1939 Erzincan Depremi Üzerine / The Collapse of the City and the Construction of the Memory Realm:  On 1939 Erzincan Earthquake

Kebikeç: İnsan Bilimleri İçin Kaynak Araştırmaları Dergisi, Sayı:45, 2018

Özet: Bu makale arşiv belgeleri ve yazılı basında yer alan haberlerden hareketle Türkiye tarihini... more Özet: Bu makale arşiv belgeleri ve yazılı basında yer alan haberlerden hareketle Türkiye tarihinin en büyük depremi olan 1939 Erzincan Depremi’ni konu edinmektedir. Makale, Erzincan depremini üç açıdan ele almaktadır: Öncelikle, felaketzedelerin basına verdiği röportajlar, gazetecilerin ve devlet yetkililerinin bölgeden verdiği bilgiler ve raporlar ışığında depremin toplumsal boyutları tartışılmaktadır. İkincisi, depremin hasarlarını azaltmaya yönelik kararlar ve gelişmelerin neler olduğu aktarılmaktadır. Son olarak depremin ardından felaket, görsel kültür ve iktidar ilişkisinin nasıl geliştiği ve deprem anıtı ile toplumsal hafızanın görsel kültürde nasıl inşa edildiği tartışılmaktadır.
Anahtar Kelimeler: 1939 Erzincan Depremi, Felaket, Hafıza Mekanı, Anıt, Görsel Kültür.

The Collapse of the City and the Construction of the Memory Realm:
On 1939 Erzincan Earthquake
Abstract:
This article mentions 1939 Erzincan Earthquake, the largest earthquake in the history of Turkey, with reference to archival documents and the news in the press. The article handles Erzincan Earthquake in three ways: firstly, social dimensions of the earthquake are being discussed in consideration of the interviews given by the disaster victims, the informations and reports given from the area by the journalists and government officials. Secondly, the decisions and the developments on reducing the damages of the earthquake are being conveyed. Finally, how disaster, visual culture and power relations developed and how the earthquake monument and social memory were constructed in visual culture are being discussed.
Key Words: 1939 Erzincan Earthquake, Disaster, Memory Realm, Monument, Visual Culture.

Research paper thumbnail of (PhD.) Modernleşen Türkiye'de Beden ve Nüfus Politikaları: Hıfzıssıhha, Terbiye, Öjeni / The Population and Body Politics in Modernizing Turkey: Public Health, Discipline, Eugenics

Doctoral Thesis / Mimar Sinan Fine Arts University / Department of Sociology / İstanbul., 2015

Özet: Modernleşen toplumlarda beden giderek artan bir biçimde siyasal söylem ve pratiklerin nesne... more Özet:
Modernleşen toplumlarda beden giderek artan bir biçimde siyasal söylem ve pratiklerin nesnesi olmaktadır. Beden politikalarının temel özelliği tıbbi bilginin siyasal süreçleri dönüştürmesidir. Siyasetin tıbbileşmesi ve tıbbın siyasileşmesi modernleşen toplumlarda beden politikalarının en önemli göstergesidir. Bedene yönelik politikalar tıp ve siyasetin bütünleşmesiyle gerçekleşmektedir. Bu tezde modernleşen Türkiye'de beden politikalarının ortaya çıktığı tarihsel ve siyasal koşullar çalışılmıştır. Araştırmada öncelikle Osmanlı Devleti'nin son dönemindeki nüfus ve bedene yönelik politikalar incelenmiştir. Tezin bu bölümünde 19. yüzyılda Osmanlı Devleti'nde nüfus ve bedeni ilgilendiren yasalar, söylemler ve kurumlar incelenmektedir. Bu çalışmada esas olarak erken Cumhuriyet döneminde Türkiye'de gerçekleşen beden ve nüfus politikaları ele alınmıştır. Modernleşen Türkiye'de beden ve nüfus politikaları, biyopolitika kavramından hareketle analiz edilmektedir. Çalışmada erken Cumhuriyet döneminde Türkiye'de gerçekleşen beden ve nüfus politikaları üç temel başlık altında ele alınmaktadır: Hıfzıssıhha, terbiye ve öjeni. Hıfzıssıhha bölümünde tıbbi söylem ve kurumlar üzerinden bedenin tıbbileştirilmesi tartışılmaktadır. Terbiye bölümünde bedeni normalleştirmeye, disiplinli ve üretken hale getirmeye yönelik politikalar tartışılmaktadır. Öjeni bölümünde ise bedene yönelik öjenist söylem ve pratikler incelenmektedir.
Anahtar kelimeler: Modern Türkiye, beden politikaları, biyopolitika, hıfzıssıhha, terbiye, öjeni.

The Population and Body Politics in Modernizing Turkey: Public Health, Discipline, Eugenics
Abstract:
The body is increasingly becoming the object of political discourse and practices in modernizing societies. The main feature of body politics is that medical knowledge transformes the political processes. Medicalisation of politics and politicization of medicine is the most important indicator of body politics in modernizing societies. The policies regarding the body are carried out thanks to the medical and political integration. In this thesis, historical and political conditions of modernizing Turkey in which body politics were practiced are studied. In my research, firstly, the policies regarding the population and the body during the last period of the Ottoman Empire were analysed. In this section of the thesis, laws, discourses and institutions concerning the population and the body during 19th century in the Ottoman Empire are examined. However, the study mainly discuss the population and body politics took place in the early republican period of Turkey. The population and body politics in modernizing Turkey are analyzed in the context of the biopolitics concept. The population and body politics in the early Turkey is discussed under three main headings: Hygiene, discipline and eugenics. The medicalisation of the body by medical discourse and institutions is discussed in the hygiene section. And, in the discipline section, the policies aiming at normalizing the body, and making the body disciplined and productive are discussed. As for the eugenics section, the eugenics discourses and practices towards the body are analysed.
Key Words: Modern Turkey, body politics, biopolitics, hygiene, discipline, eugenics.

Research paper thumbnail of (M.A.) Biyo-iktidar ve Karnavalesk Beden: Foucault ve Bakhtin’in Beden Kavramsallaştırmalarının Karşılaştırılması / Biopower and Carnivalesque Body: Comparison of the Body Conceptualizations of Foucault and Bakhtin

Master's Thesis / Mimar Sinan Fine Arts University / Department of Sociology / İstanbul, 2011., 2011

Özet: Beden politikaları, toplumsal ve siyasal süreçleri kavrayabilmemiz açısından çeşitli kritik... more Özet:
Beden politikaları, toplumsal ve siyasal süreçleri kavrayabilmemiz açısından çeşitli kritik cevapları vermektedir. Beden politikalarını merkeze alan ?Beden Sosyolojisi?, son dönemde uyandırdığı ilgiye rağmen sosyal bilimlerde üzerine düşünülmeyi bekleyen birçok konuyu içermektedir. Bu çalışma, iktidar ilişkileri ve beden politikaları üzerinden modern toplumu tartışarak beden çalışmalarını derinden etkileyen Michel Foucault ile ağırlıklı olarak edebiyat kuramı içerisinde değerlendirilmesine rağmen -bu güne kadar beden politikaları bağlamında üzerine pekde düşünülmeyen- karnaval kültüründen hareketle beden kuramı konusunda özgün fikirler üretmiş olan Mikhail Bakhtin'in paralel bir okunmasına dayanmaktadır.Foucault'nun beden analizleri, tekil bedenlere yönelik disipliner teknikler (bedenin anatomo-politikası) ve biyolojik yaşamı ve nüfusun denetimini gündemine alan biyo-politik uygulamaların bir bileşkesi olarak değerlendirilebilir. Foucault'ya göre iktidar, bedeni, sınırları değişken ?özgür? bir uzamda çeşitli kimlik kategorilerinde sabitler, bedeni belirli bir cinsiyet düzlemine yerleştirir ve normlar ekseninde davranışları etkiler.Foucault, iktidarın mutlak bir tahakkümünü reddederek yeni varoluş tarzlarının imkânlarını tartışmaya açar. İktidar ve direnişin odak noktaları olarak bedenler ve hazlar, bu varoluş tarzlarını yaratmanın alanlarıdır. Foucault'nun beden düşüncesini Bakhtin'in çalışmalarıyla ilişkilendirebileceğimiz yer tam da burasıdır. Zira Bakhtin'in beden düşüncesi, karnaval meydanının bedeni özgürleştiren bireysel ve kolektif düzensizliğine dayanmaktadır. Karnaval atmosferi, iktidar sembollerinin, kodlarının beden üzerinden alt-üst edildiği ritüel ve pratiklere, bedensel perhiz ve oto-sansürün aşındırıldığı hareketlenmelere olanak tanımaktadır. Karnavalesk beden, bedene dayatılan yasakları ve sınırları yıkmaya yönelik performansları olumlayan ve yeni varoluş tarzlarının tartışılmasına imkan veren araçları sunmaktadır.
ANAHTAR KELİMELER: Foucault, Bakhtin, İktidar, Beden Politikaları, Biyo-iktidar, Karnaval, Karnavalesk Beden.

Biopower and Carnivalesque Body: Comparison of the Body Conceptualizations of Foucault and Bakhtin
Abstract:
Body politics give a variety of critical answers in terms of our comprehending the social and political processes. Sociology of the body putting the body politics in the center, includes many issues waiting to be thought over despite the interest it has aroused recently. This study is based on a parallel reading of Michel Foucault who influenced body studies deeply by debating modern society via power relations and body politics and Mikhail Bakhtin who, despite his being considered in literary theory, had produced many original ideas starting from carnival culture that has not been thought over until now in the context of body politics.Foucault?s analyses of body can be considered as a resultant of disciplinary tecniques directed towards single bodies (anatomo-politics of the human body) and biopolitical practices making biological life and population control current issues. According to Foucault, power immobilises the body in a variety of categories of identity in a ?free? extension whose borders are variable, locates the body on a definite gender platform and affects behaviours on the axis of norms.Foucault opens possibilities of new existence styles up for discussion by refusing an absolute dominance of power. Bodies and pleasures as the focal spots of power and resistence are the zones of creating these existence styles. The place that we can associate Foucault?s idea of body to the studies of Bakhtin is precisely here. Because Bakhtin?s idea of body is based on individualistic and corporate disordinance of carnival square that frees the body. Carnival atmosphere enables rituals and praxis in which symbols and codes of power are turned upside-down via body, and activations that physical abstinence and self-censorship are corroded. Carnivalesque body affirms performances for the destruction of bans and limitations imposed on the body, and offers the tools that allow new existence styles to be argued.
KEY WORDS: Foucault, Bakhtin, Power, Body Politics, Biopower, Carnival, Carnivalesque Body.