Okay sütçüoğlu - Academia.edu (original) (raw)

Papers by Okay sütçüoğlu

Research paper thumbnail of DÜNYA SAVAŞ TARİHİNDE KÖKLÜ DÖNÜŞÜMÜN ARAÇLARI: 17’NCİ YÜZYILIN BOMBA GÜLLELERİ VE BOMBA GEMİLERİ

ANAFARTA DERGİSİ, ss.38-46, 2024

Research paper thumbnail of Early Example of the Protection of Underwater Cultural Heritage In The Turkey Osman Hamdi Bey and the Ottoman Goverment In the 19th Century

Research paper thumbnail of ŞAMAN VE AZİZ ARASINDA 6.YÜZYIL ARKAİK AĞAÇERİLER (TAHTACILAR) RİTLER, MUCİZELER, SANAT VE GELENEKLERE DAİR SAHA KANITLARI

TÜRKİSTAN’DAN BALKANLARA TÜRK SUFİZMİ, 2021

Türk sufizmine dair genel külliyat, Türklerin İslami tradisyonlarla haşır neşir oldukları ve taki... more Türk sufizmine dair genel külliyat, Türklerin İslami tradisyonlarla haşır neşir oldukları ve takip eden süreçte kendi inam ve kültürleri ile yorumladıkları bir mecradan beslenmektedir. Tüm araştırmalar, devinerek günümüze ulaşmış Türk mistisizminde eski Şamanistik ögelerin ve Anadolu Hristiyan inancının etkilerinde de birleşirler. Fakat Türk mistisizminin Erken Ortaçağdaki durumu tasvir edilebilir ölçekte ortaya konulmuş değildir. Oysa Türkler erken Ortaçağda gerek Asya’daki göçler ve gerekse Avrupa’yı şekillendiren olaylarda kitlesel hareketlere girişmişlerdir. Dolayısıyla, daha 3.yüzyılda Anadolu ve Balkanlara ulaşan küçük girişimleri özellikle Attila’nın hükümranlık süreci olan 5.yüzyıl ortasında Batı ve Doğu Roma’yı sarsacak ölçüde büyük bir vaziyet almıştır. Bu esnada değişik Türk uruklarından ve içlerine dâhil ettikleri Avrupa kökenli kavimlerden müteşekkil Hun gücü yeni İsevi dini derhal kabullenmedikleri gibi, kozmopolit bünyelerinde Şamanist ritlere bağlı olanlar başta olmak üzere pek çok çeşitte inançsal grupları da barındırıyordu.........

Research paper thumbnail of Sualtı Arkeolojisi Perspektifinden; Osmanlı Gemilerinde Kullanılan Fıçıların Tipoloji, Terminoloji ve İmalat Bilgileri

SBT 2018 BİLDİRİLER KİTABI PROCEEDINGS OF SBT 2018, 2018

Amphoras, which are often the focus of underwater archeology, began to be replaced with barrels i... more Amphoras, which are often the focus of underwater archeology, began to be replaced with barrels in the Middle Ages, but there has not been enough research about barrels and their derivatives. Since it is possible that barrels, their derivatives, or their components may be encountered on shipwreck site, better description of them is necesary. Our research on the use of this material, which was mainly used for the storage of water ammunition for weapons and commercial goods, on Ottoman ships will constitute the essence of this study. Sources from the period (16-18th century) and Ottoman archival documents, the method of production of
these containers, the use of the types and shapes will be put forward according to the purpose. The barrels and their smaller equivalent were used for different purposes on Ottoman ships. The Ottoman Empire was carrying out the production of barrels in order to keep an abudant supply for ships and defensive structures. Excluding those used in the transportation of commercial goods barrels for used for two purposes; the storage of gunpowder and water. These two purposes required different barrel types and production methods. There are details for understanding the differences between the two classes. Describing the kegs used in ships will help to establish an approximate date based on the development process and components of the barrels, help archaeologists understand barrels fragments encountered in underwater research. From the perspective of maritime history and underwater archeology, this subject has, thus far, not been addressed and will build a foundation for future work with the examples from Ottoman ships.
ancak fıçı ve türevleri hakkında yeterli araştırma yoktur. Fıçıların türevlerinin veya bunlara ait elemanların batıklarda karşımıza çıkması olası olduğundan, bu hususta bir tasvire gereksinim vardır. Silah mühimmatları ve ticari malların taşınması ile özellikle su stoğu için kullanılan bu malzemenin Osmanlı gemilerindeki kullanımı üzerine araştırmamız, bu
çalışmanın özünü oluşturacaktır. Dönem kaynakları (16-18.yy.) ve Osmanlı arşiv belgeleri üzerinden, bu kapların imal yöntemi, kullanımı, amaçlarına göre türleri ve şekilleri ortaya konulmaya çalışılacaktır. Osmanlı gemilerinde kullanılan variller/fıçılar ve daha küçük ölçeklileri değişik amaçlar için kullanılmaktaydı ve amaca göre değişen tipleri vardı. Osmanlı Devleti özellikle gemilerde ve savunma yapılarında bolca bulundurulması gereken varillerin üretimini bir sistem dâhilinde yürütmekteydi. Ticari mal taşımacılığında kullanılanlar hariç tutulmak üzere variller/fıçılar
iki amaçlı; barut ve su stoğu için kullanılmıştır. Bu iki amaç iki farklı tipi ve üretim metodunu gerektirmiştir. İki sınıf arasında farklarının anlaşılabilmesi için detaylar vardır. Gemilerde kullanılan fıçıları tasvir etmek, sualtı araştırmalarında karşılaşılan parçalarını anlamak adına
özel olduğu gibi, çalışma içinde malzemelerin gelişim süreçleri ve bileşenlerinin izahına dayanarak yaklaşık olarak tarihlendirmede olumlu katkılar sağlayacaktır. Denizcilik tarihi ve sualtı arkeolojisi perspektifinden şu ana değin el atılmamış bu konu, Osmanlı gemilerindeki
örnekleri ile bir alt yapı oluşturacaktır.

Research paper thumbnail of SUALTI ARKEOLOJİSİ PERSPEKTİFİNDEN İSTANBUL’UN İMARINDA KULLANILAN TAŞ KADIRGALARININ FİZİKİ DURUMU

Uluslararası Osmanlı İstanbulu Sempozyumu-VI; 11-13 Mayıs 2018 [36], ss.375-397, 2018

taş kadırgaları-istanbul imarı

Research paper thumbnail of Arykandos vadisi’nde Sionlu Aziz Nikolaos kültü ve hristiyan Türkler

master thesis, 2018

ABSTRACT Within the scope of the Medieval studies carried out in Arykandos Valley in Antalya/Fin... more ABSTRACT
Within the scope of the Medieval studies carried out in Arykandos Valley in Antalya/Finike between 2013-2018, a number of petroglyphs belonging to the cult of Saint Nicholas of Sion who lived in sixth century and some settlements and religious locations were identified. Depictions that certainly belong to the miracles of the Christian Saint, some other human figures, style critics of cross sections and some datas carrying the characteristics of Turkic tribes point out that these were made by christian Turks. According to dating, these datas might originate from around 560-600. The historical stories of Tahtachi (lumberjack) Turkmen settlements, periods, works and customs have been examined deeply; as a result, it has been found out that they lived with Bulgarians for couple ages when they came here. It points out a traditional relationship that some rituals and customs that these Tahtachi Turkmens adopted can also be seen both in Central Asia and Bulgaria. As a result, after the collapse of Hun existence that reached Balkans following the North of Blacksea, the encounter of Bulgarian Turks entering Anatolia in fifth century with Oghuz Tahtachis coming to the same location over caucasus after 1071 has been revealed with both material and abstract remnants. These Uruks who lived together belonging to two different religions until 20.century and regarded themselves as two different nations despite being united originally, eventually became enemies and sided against each other as a result of historical unconsciousness. Ottoman archives show that while Christian Bulgarian Turks, who regarded Ottoman Turks as enemy, retreated to the mountains and became bandits; Oghuz Tahtachi Turks who pursued them thinking that they were Greek became the losing side of this tragic story.

Arkeolojik araştırması yapılmamış Arykandos Vadisi’nin en sert topoğrafyaya sahip kanyon kısmında elde edilen veriler birkaç yönlü bilgi sağlamaktadır. Bölgede tespiti yapılan kuleli çiftlik yapıları ve Orta Çağ’a ait kullanım izleri, bu bölgede birden fazla küçük ölçekli yerleşimin varlığını ortaya çıkarmıştır. Bu yerleşimlerden Alasın Köyü ile kesin lokalizasyonu yapılamayan Tragalassos arasında dolaylı bağlantılar vardır. Orta Çağ’da Arykandos Vadisi içinde şüphe götürmeyen bir Sionlu Aziz Nikolaos inancı söz konusudur. Elde edilen veriler bir taraftan bu kültü, tarihlendirmeye de olanak tanıyacak ölçüde kanıtlarken, diğer taraftan dönemin Hristiyan Türkleri hakkında da kıymetli ipuçları sunmaktadır. Anlaşılmaktadır ki, Sionlu Aziz Nikolaos’a gönülden inanmış topluluk içinde 5.-6.yüzyılda Anadolu’ya Bizans tarafından tehcir edilen Hristiyan’laşmış Bulgar Türkleri de vardı. Vadi içinde günümüzde yaşamakta olan, 1071’den sonra Anadolu’ya Kafkaslar üzerinden gelen Oğuz soylu Tahtacı Türkmenler birkaç asır bu Hristiyan Türk soylularla beraberce yaşamışlar, kültür alışverişinde bulunmuşlar ve onlara dair izleri kendi gelenekleri ve hafızalarıyla günümüze ulaştırmışlardır.
Bu çalışma temelde bir tez niteliğinde olsa da, Karadeniz’in kuzeyini takip ederek 4.yüzyılda Balkanlar’a ulaşan, akabinde 5. yüzyıldaki dağılmadan sonra Slavlar’la karışan Hun soylu Bulgar Türkleri’nin Anadolu’ya geçişleri ve kendilerinden 500 sene sonra Kafkaslar üzerinden gelen Oğuz uruklarının karşılaşması, birlikte yaşaması ve sonunda Türk’ün değişmez kaderi olarak birbirlerinin Türk’lüğünden bihaber düşman oluşlarının öyküsüdür de.

Research paper thumbnail of Rusya Devlet Arşivinden 1795 Tarihli İsmail Şehri Haritasına Göre; Tuna Nehri’nde Bazı Osmanlı Dönemi Gemilerinin Analizi- IJOT 062020 International Journal of Turkology june 2020-Holland

International Journal of Turkology june 2020, 2020

ÖNEMLİ NOT; öZELLİKLE "İNCE DONANMA" KAVRAMI İÇİN HASSAS Çİ,ZİM VE BİLGİLER İÇEREN BU MAKALE,, TÜ... more ÖNEMLİ NOT; öZELLİKLE "İNCE DONANMA" KAVRAMI İÇİN HASSAS Çİ,ZİM VE BİLGİLER İÇEREN BU MAKALE,, TÜRK DENİZCİLİĞİ HAKKINDA YAZILMAKTA OLAN BİR KİTABIN BÖLÜMÜNÜ DE TEŞKİL EDECEĞİNDEN, TÜRKİYE AKADEMİSİ VE İLGİLİ CAMİADA DA BU ALANDA GENEL OLARAK BİLİMSEL HISRSIZLARIN BOLLUĞUNDAN DOLAYI BU PLATFORMA YÜKLENMEMİŞTİR. İLLAKİ OKUMAM LAZIM DİYECEKLERİN ANA YAYINA ULAŞMALARI TAVSİYE EDİLİR VEYA BENİMLE KONTAK KURUNUZ.

Research paper thumbnail of Orta ve Yeniçağda İnci Dalgıçlığı ve İki Dalış Yönteminin Deneysel Arkeolojisi. (ExperimentalArchaeology Of Two Diving Methods For The Pearl Diving In Medieval And Early Modern Era)

19. Sualtı Teknoloji ve Bilim Toplantısı SBT.2016 Sempozyumu), (Proceedings) Bildiriler Kitabı, Sinop Üniversitesi, 2016

Research paper thumbnail of 16.Yüzyıl İstanbul'undan Bir Duvar Resminin Dönem Siyasası ve Türk İmgesi Hakkında Anlattıkları

Milli Mecmua, Milli Mecmua, Ötüken Yayınları, 2019

Osmanlı Devletinin kuruluşundan çöküş dönemine kadar Türklük aidiyeti konusundaki tartışmalar iki... more Osmanlı Devletinin kuruluşundan çöküş dönemine kadar Türklük aidiyeti konusundaki tartışmalar iki eksenli süregitmektedir. Bir söylem Osmanlı Devletinin Türklüğe sırt döndüğü ve dışladığı yönündeyken diğer söylem başka argümanlar kullanarak bunun aksini savunur. Buna sebep olan nedenler bizatihi Osmanlı tarihinin içinde yatsa da, dönemin Avrupa’sında tartışmaya mahal olmadan Osmanlılar topyekun Türk addedilmiş durumdaydı. Fatih döneminde başlayan “Grand Türk” yakıştırmasını oluşturan şartlar ve akabinde Osmanlıların önlenemez yükselişleri, merakları Osmanlı kimliğinden çok Türk kimliğinin araştırılması istikametinde tetikliyordu. Özellikle 16.yüzyıldaki Osmanlı genişlemesinin Avrupa’nın içlerine kadar sokulması neticesinde pek çok ulustan pek çok düşünür Türklerin geçmişi ile ilgilenmeye başlamıştır. Avrupa’daki bu bakış açısına dair sayısız kaynak bulmak mümkündür ancak bir tanesi görsel bir malzeme barındırması açısından çok özeldir. ............

Research paper thumbnail of “AHİ EVREN” ADI VE MENKIBESİNE FARKLI BİR BAKIŞ AÇISI (A DIFFERENT POINT OF VIEW TO NAME OF THE “AHİ EVREN)

INTERNATIONAL JOURNAL OF TURKOLOGY, 2020

Sheikh Nasireddin Mahmud of Hoy (1171-1261) was in a group of Sufis and Ulama who came to Anatoli... more Sheikh Nasireddin Mahmud of Hoy (1171-1261) was in a group of Sufis and Ulama who came to Anatolia from Baghdad during the Anatolian Seljuks Period. While the Anatolian Seljuks were trying to spread in Anatolia on the one hand, they also adopted the policies that stimulated the existing trade. In this regard, professional organizations in the public were also an extension of the supported policy. The “Ahi organization”, which originated from the Abbasid Period and Iranian geography, will reappear in Anatolia in this period. At this stage Hoylu Nasireddin Mahmud was known as “Ahi Evran” as an important figure of the organization dealing with leatherwork and partly medicine. As a matter of fact, the information that has survived until today speaks of its authentic identity rather than its real identity as “Ahi Evran............

Research paper thumbnail of BİR ANADOLU SEYİRLİK OYUNU (PINGIDIK) VE RİTÜELİN ÇÖZÜMLENMESİ/MJH. Akdeniz Üniversitesi İnsani Bilimler Dergisi, Haziran 2014, Cilt: IV / Sayı: 1 / sf. 261-274

Pıngıdık (Resim 1); Antalya/ Finike/ Gökbük Köyü Tahtacıları arasında oynanan, seyirlik köy oyunl... more Pıngıdık (Resim 1); Antalya/ Finike/ Gökbük Köyü Tahtacıları arasında oynanan, seyirlik köy oyunları grubuna giren, bu güne kadar incelenmemiş son derece özgün bir ritüelin adıdır. Ritüelin kendi içinde safhaları ve kahramanları vardır. Bu safha, kahramanlar ve eylemlerin tanımlanması ve kökenlerine dair yapılan incelemeler, diğer benzerleri gibi hem Klasik Mitoloji, hem de Orta Asya Gelenekleri ile bağlantılarının kurulabileceğini göstermektedir. Araştırma, ritüelin tanıtılması, içeriğinde yer alan unsurların kökenleri hakkında mukayeseli bir tartışma ve aynı zamanda çözümlenmesi için bilimsel bir önermedir. ABSTRACT Pıngıdık is the name of an extremely authentic ritual being played among Antalya/ Finike/ Tahtacı of Gokbuk Village which participates in the group of theatrical village play, and is unexamined up untill now. The ritual has its own angles and heros in itself. The identification of these angles, heros and actions and examinations relative to their roots demonstrate that...

Research paper thumbnail of Sualtı Kültür Mirası, Osmanlı İmparatorluğu ve Osman Hamdi Bey Hakan Öniz – Okay Sütçüoğlu

One of the earliest examples on the governmental based protection of underwater cultural heritage... more One of the earliest examples on the governmental based protection of underwater cultural heritage has seen in Ottoman Empire in 19th Century. With the limited possibilities of diving technology, excavation methods and communication in the era; the first state-run underwater study commenced with the instructions of the Istanbul Museum Director Osman Hamdi Bey. According to the available evidence, the regulations of 1884 that prepared by Osman Hamdi Bey, is the oldest example that was prepared in order to protect underwater cultural heritage by a government in the world. Öz " Sualtı Kültür Mirası " olarak adlandırılabilecek değerlerin devlet eliyle korunmasına yönelik dünya-daki erken örneklerden biri Osmanlı Dönemi'nde görülmektedir. Denizin, göl ve nehirlerin mavi bir örtüyle sakladığı kültürel mirasın korunması gerekliliği Müze-i Hümayun müdürü Osman Hamdi Bey ve arkadaşları tarafından anlaşılmıştır. O dönemin haberleşme ve ulaşım olanakları ile yine o dönemin yöntemleri kullanılarak devlet eliyle ilk sualtı çalışması da Müze-i Hümayun müdürü Osman Hamdi Bey'in talimatlarıyla hayata geçirilmiştir. Eldeki bilgilere göre Müze-i Hümayun müdürü Osman Hamdi Bey tarafından hazırlanan 1884 nizamnamesi, dünyada bir devlet tarafından sualtı kültür mirasının korunması amacıyla hazırlanmış bilinen en erken örnek olarak karşımıza çıkmaktadır. Anahtar Sözcükler: Sualtı Kültür Mirası, Sualtı Arkeolojisi, Sualtı Kazısı, Kanunlar, Osmanlı İmparatorluğu, Sualtı Mirasının Korunması, Farmako Adası. D ünyanın yaklaşık yüzde yetmişini kaplayan denizler ile insanın kanıtlanabilen ilişkisi insanın Asya Kıtası'ndan Avustralya'ya ulaş-tığı düşünülen yaklaşık elli bin yıl öncesine uzanır. Bütün dünyada sualtı arkeolojisi çalışmaları daha çok gemi batıklarının keşif ve kazıları üzerinde yapılsa da Holosen Dönemi'nin başından beri su yükselmeleri ve yer hareketleri sonucu binlerce tarihöncesi ve tarihi yerleşim günümüzde suların altında bulunmaktadır. " Sualtı Kültür Mirası " olarak adlandırılabilecek bu değerlerin devlet eliyle korunmasına yönelik dünyadaki erken örneklerden biri Osmanlı İmparatorluğu Dönemi'nde görülmektedir. Denizin, göl ve

Research paper thumbnail of KARAYİP TAİNO KÜLTÜRÜ VE TOPOGRAFYASI İLE TÜRK KÜLTÜRÜ ARASINDAKİ BENZERLİKLER Türk Dünyası Araştırmaları Sayı: 221 Nisan 2016

Öz Atatürk'ün Türk Tarih Tezi kapsamında başlayan ve Tahsin Mayatepek raporları ile temelleri atı... more Öz Atatürk'ün Türk Tarih Tezi kapsamında başlayan ve Tahsin Mayatepek raporları ile temelleri atılan 'Mayalar ve Türklük' çalışmaları konusunda tar-tışmalar hâlâ süregitmektedir. Genel olarak Kuzey Amerika'yı kapsayan bu konu 'Mayalar ve Türklük' ve 'Kızılderililerin Türklülüğü' başlıkları altında irdelenmektedir. Kronolojisi bu kültürlerle ilişkili ancak topografyası farklı olan Karayip Bölgesi ise dikkatlerden kaçmıştır. 'Taino' olarak anılan Karayip Yerlilerinin 'mitolojilerinde zikredilen isimlerin sessel biçimlerinde' ve 'aynı za-manda fonksiyonlarında' Türk Dili ve Mitolojisi ile nitelikli benzerlikler vardır. Tainoların yaşamsal mekânları, yönetim biçimleri, ürettikleri sanatsal figür ve objeleri açısından da benzerlikler kurulabilecek düzeydedir. Bu güne kadar Karayip Bölgesi Kültürü, Mitolojisi ve Sanatı hakkında ülkemizde yapılmış bir yayın veya araştırma olmamıştır. Bu nedenle çalışmada; Karayipler Bölgesi-nin topografyası, kültürü, mitolojisi ve sanatı özetle tanıtılıp, Türk Mitolojisi, Kültürü ve Sanatı ile ilişki kurulabilecek tarafları başlıklar altında değerlen-dirilmiştir. Çalışmadan Taino Kültürünün, anlaşılması, Türk Kültürüne benzer yanları hakkında yeni düşüncelere temel oluşturması, en azından merak ve şüphe uyandırması ve şu ana kadar ele alınmış olan Kuzey Amerika Kızıl-derilileri ve Mayalarla ilgili çalışma ve görüşlere eklenmesi hedeflenmektedir. Anahtar kelimeler: Karayipler, Taino, Mitoloji, Mayalar ve Türklük. Similarities Between Caribbean Taino Culture And Topography And Turkish Culture Abstract Atatürk's Turkish History Thesis and covered starting with the basics of Tahsin Mayatepek reports 'Mayas and Turkishness' studies are still ongoing debate about. In general, these issues covering North America, 'Mayas and Tur-kishness' and 'American Indians and Turks' are discussed under the headings.

Research paper thumbnail of Ilgın İnüstü: Necropol or Mithraeum?

4 Kilometers south of the Ilgın city center and adjacent to the single-storey Huyuk and undergrou... more 4 Kilometers south of the Ilgın city center and adjacent to the single-storey Huyuk and underground structure, settlers social life and offers clues about belief systems. Underground structures in the region, although this kind of 'necropolis' or 'settlement' are defined as the features of the plan, and the like, interested in the vicinity can be concluded that the establishment of a special designed; worship. The statement caused an extraordinary cult of this structure will be examined must be taken to the neighboring settlers Huyuk thoughts about the age and the rituals will take place.
Ilgın kent merkezinin 4 km. güneyinde yer alan tek katlı hüyük ve bitişiğindeki yer altı yapısı, yerleşiklerinin sosyal yaşam ve inanç sistemleri hakkında ipuçları sunmaktadır. Yöredeki bu tarz yer altı yapıları her ne kadar ‘nekropol’ ya da ‘yerleşim’ olarak tanımlanıyorsa da, plan özellikleri ve yakın çevredeki benzerleri ile ilgi kurularak özel bir ibadethane olarak tasarımlandığı sonucuna varılabilmektedir. Bildiride, bu yapının neden sıra dışı bir külte götürülmesi gerektiği irdelenecek, bitişikteki Hüyük yerleşiklerinin çağı ve ritüelleri hakkında düşüncelere yer verilecektir.

Research paper thumbnail of DOĞANHİSAR’IN TARİHİ COĞRAFYASI, TYRAİON, THİYMBRİON, HADRİANAPOLİS ADLARININ YANLIŞ LOKALİZASYONUNA DAİR KANITLAR VE DOĞANHİSAR ANTİK KENT DOKUSUNUN TANIMLANMASI/ 1. ulusal Doğanhisar sempozyumu, bildiriler kitabı, konya 2012

In this notification, the localization situations of Archaic Settlements, which are mentioned in ... more In this notification, the localization situations of Archaic Settlements, which are mentioned in Hilly Region of Phrygia where Doganhisar falls under as well, are taken in hand and while the historical texture of Doğanhisar are characterized, many suggestions are given relating to possible name of it.
Bu bildiride Doğanhisar’ın da içinde yer aldığı Dağlık Frigya Bölgesinde sözü edilen antik yerleşimlerin lokalizasyon durumları ele alınmış, Doğanhisar’ın tarihi kent dokusu tanımlanarak Antik Dönemdeki isminin ne olabileceğine dair önermelerde bulunulmuştur.

Research paper thumbnail of DEPTH OF OYSTER (SHELL) FIGURES AND FOSSIL EFFECT, istiridye figürünün derinliği ve fosil etkisi/ULUSLARARASI XVIII. ORTAÇAĞ VE TÜRK DÖNEMİ KAZILARI VE SANAT TARİHİ ARAŞTIRMALARI SEMPOZYUMU/ Adnan Menderes Üniversitesi./ Aydın/22.10.2014

Figures of oysters to take place in many cultures, art and architecture, the symbolic value of th... more Figures of oysters to take place in many cultures, art and architecture, the symbolic value of these figures and the determination of the origin and meaning of the terms is a necessary condition. This study of the history of opinion on this issue and figure Summarizing, Archaeology and Art History discipline beyond benefiting from Marine Biology and Paleontology Discipline is directed to provide a different perspective. Because the figures just look for the symbol, to determine the origin and meaning have an adequate definition of terms is keep the complex. Figures based on the determination of species, natural features, and figures for earlier periods without being too different purposes, such as forms of using a holistic approach with a comprehensive view and work can be the key.

Conference Presentations by Okay sütçüoğlu

Research paper thumbnail of FROM ANTIQUITY TO THE 20th CENTURY: CEDAR TRANSPORTATION IN THE FINIKE REGION *Okay SUTCUOGLU

Cedar Ttansportation In The Finike Region Betveen Antiquity And The 20th Century, International 19th Symposium on Mediterranean Archaeology? Time, Space and People? (Proceedings) (ed: M.Arslan) Archaeopress Publishing Ltd. Oxford, 2018

The district of Finike has high plateaus full of valuable, quailty cedar forests. From antiquity ... more The district of Finike has high plateaus full of valuable, quailty cedar forests. From antiquity until the 20th century, a maritime trade in cedar timber was conducted from this region. Timber harvested from the high mountains of this region was transported to the Mediterranean in part via mountain roads and much by means of the Arychandos Stream. We know the Turkish residents of the region of Lykia, worked in this trade from the 16 th century, is not earlier. Today, the people living and working as lumberjacks in this area are known as Woodsmen Turkmen (Tahtacı Turkmen). According to the elders of these communities, it is clear that the woodsmen of this region systematically transported lumber to the Mediterranean until the 1940's. According to the accounts related, it took approximately one week to harvest and transport via land or running water the felled trees to the Mediterranean. In the last stage of transportation, motor operated wooden boats were used to pull the timber from the mouth of the river to the waiting cargo ship. In 2015, during an underwater scuba diving expedition conducted by our team, we discovered a sunken wooden vessel that we think was one of the boats employed to transport the felled timber out to the cargo ships. The harvest and maritime trade in cedar timber from the region of Finike has been a topic for writers in antiquity and for travelers over recent years. This find combined with testimony from the last generation of people living in the Finike region, together with a comprehensive assessment of the subject should help to enlighten our understanding of the past. The Finike Region is rich in cedar forest and also has suitable rivers and coastline for maritime trade. It is understood that the transportation and trade in cedar timber has been a constant from antiquity into the 20th century. In this study, with a topographical description of the area, the transportation system employed in the area, the last employees and the tools utilised are introduced. All of the ancient settlements and cities of the area, where timber obtained from the cedar forests were loaded onto ships, were certainly directly or indirectly related to this trade. This relationship should be differentiated throughout history according to the local or community changes in these settlements. From the historical-geographical record the noteworthy points described below can be located within this physical geography: (Figure 1) Finike settlements and Finike port; Today Finike, a small town in Antalya province, has a modern port and natural bays that can also function as ports. In historical sources the name 'Phoenician/Phoinikos' was used for the river utilized in the cedar trade (Adak 2002: 62). In antiquity this was one of the areas due to its suitable conditions often used in marine trade. However, the active period of the city and the port begins in the Middle Ages and according to Güçlü, who has undertaken wide research on Finike and its harbour, in particular from the Middle Ages to the Modern period, Finike might have become a settlement known by its current name in the 10th century. In parallel with this change, the existing Diocese at Limyra was moved to Finike providing a reason (Güçlü 2011: 415). In this same period, the Turkmen arrived in the region and began to live with the Rum population (Güçlü 2011:417-Erdem 2006: 247). Güçlü's study primarily focused upon information concerning the Turkmen presence. Geographical, coastal and harbor structures, information concerning the financial conditions in the region date from this same period and a clear statement as to whether Finike had a port structure or not, has been available neither in his study, nor in any other source. Therefore, the above mentioned data is so unclear that we do not have a certain idea about whether the port was an actual harbor or was a simple boat yard. There are three points we can confirm today that this data presents us with:

Research paper thumbnail of teke yöresinde, teke postunda bir türk geçiş ritüeli (pıngıdık) (s:505-512)

978-9944-729-16-1 (1.C) Takım Numarası 978-9944-729-15-4 (Tk) ©Yayımlanan bildiri metinlerindeki ... more 978-9944-729-16-1 (1.C) Takım Numarası 978-9944-729-15-4 (Tk) ©Yayımlanan bildiri metinlerindeki yazı, fotoğraf, harita, illüstrasyon, yazım, noktalama vb. konusundaki tüm sorumluluklar bildirilerin yazarlarına aittir.

Books by Okay sütçüoğlu

Research paper thumbnail of Türk Topçuluğunun ABC si

Ötüken, 2023

Barut Avrupa’nın icadı değildir fakat Avrupa ve Batı Dünyası’nın icadı barutun gücü sayesinde olm... more Barut Avrupa’nın icadı değildir fakat Avrupa ve Batı Dünyası’nın icadı barutun gücü sayesinde olmuştur. XIV. yüzyılın sonunda ortaya çıkan ilk ateşli silahlar XVI. yüzyıla gelindiğinde tamamen sistemleşti ve Avrupa’nın okyanus ötelerini kolonize etmesinde belirleyici oldu.
Osmanlılar bu süreci baştan itibaren yakından takip ettiler ve bu sayede XVI. yüzyıl sonuna kadar sınırlarını muazzam ölçüde genişlettiler. Hindistan ve Endonezya gibi ulaşılması ve kontrolü güç uzaklıklara da ateşli silah deneyimlerini aktararak destek verdiler. Öyle ki, bazı Osmanlı silah isimleri Hindistan’ı aşıp Çince ve Japoncaya dahi yerleşti. Ne yazık ki bu öngörü ve başarı XVI. yüzyıldan sonra sönmeye başladı çünkü Avrupa’da silah teknolojileri tamamen bilime dayalı hale gelirken Osmanlı coğrafyası bilimi tamamen geri plana atmıştı.
Avrupa’nın ateşli silahları geliştirme sürecinin erken evresinde, cüsseli toplara şeytani terimler ve mitolojinin korkunç yaratıkları ad olarak verilirken, küçük ölçekli toplara ise yırtıcı kuş türleri uygun görülmüştü. Osmanlılar özellikle XV. ve XVI. yüzyılda ateşli silah teknolojilerini transfer ederken orijinal isimlerini bazen yuvarladılar bazen de kendileri ürettiler. Topların adları yerine çapları üzerinden tasnif edilmesi Avrupa’da XVI. yüzyılda sistemleşince Osmanlılar da dönemin karmaşık ölçüleriyle bunu sistemleştirmeye çalıştılar. O zamanın topçuları isimlerin ve ölçülerin neyi anlattığına vakıftılar fakat bu vakitten itibaren değişen teknolojiyle birlikte eski Osmanlı top adlarının kökeni, manası ve biçimlerinin ne olduğu unutulmaya başlandı. Osmanlıların plan, çizim ve teknik anlatımlardan yoksun arşiv kayıtları, tarih yazımındaki edebileştirme ve efsaneleştirme geleneği ile birleşince, eski toplar hakkında araştırma yapanlara bulmaca ve karmaşadan ibaret bir yığın kaldı. Üstelik ateşli silahlar başlı başına teknik bir konu olup aynı zamanda askeri perspektiften bakabilmeyi de gerektirdiğinden, Osmanlı top çeşitleri ve bunların teknik öyküleri hususunda pek çok hatalı tasvir yapıldı.
Şu kesindir ki; Türk tarihine ait teknik malzemelerin tipoloji ve kronolojisini açıklayarak üç boyutlu tasvirini yapmak zaruri olmakla birlikte bilimin öksüzü olmaya devam etmektedir. Olayların tarihini yazmakla malzemenin tarihini yazmak bambaşka şeylerdir. Mesele malzeme olunca tarihçi olmak, malzeme Türk dönemi olunca da arkeolog olmak yeterli değildir. Bunlara arkeoloji, sanat tarihi, tarih ve askeri açıdan bakabilmek için bir ömür vermek gerekiyordu. Ben verdim..

Research paper thumbnail of tekeden tragedyaya, köyden komedyaya, türkçe orijin (s:513-520)

Research paper thumbnail of DÜNYA SAVAŞ TARİHİNDE KÖKLÜ DÖNÜŞÜMÜN ARAÇLARI: 17’NCİ YÜZYILIN BOMBA GÜLLELERİ VE BOMBA GEMİLERİ

ANAFARTA DERGİSİ, ss.38-46, 2024

Research paper thumbnail of Early Example of the Protection of Underwater Cultural Heritage In The Turkey Osman Hamdi Bey and the Ottoman Goverment In the 19th Century

Research paper thumbnail of ŞAMAN VE AZİZ ARASINDA 6.YÜZYIL ARKAİK AĞAÇERİLER (TAHTACILAR) RİTLER, MUCİZELER, SANAT VE GELENEKLERE DAİR SAHA KANITLARI

TÜRKİSTAN’DAN BALKANLARA TÜRK SUFİZMİ, 2021

Türk sufizmine dair genel külliyat, Türklerin İslami tradisyonlarla haşır neşir oldukları ve taki... more Türk sufizmine dair genel külliyat, Türklerin İslami tradisyonlarla haşır neşir oldukları ve takip eden süreçte kendi inam ve kültürleri ile yorumladıkları bir mecradan beslenmektedir. Tüm araştırmalar, devinerek günümüze ulaşmış Türk mistisizminde eski Şamanistik ögelerin ve Anadolu Hristiyan inancının etkilerinde de birleşirler. Fakat Türk mistisizminin Erken Ortaçağdaki durumu tasvir edilebilir ölçekte ortaya konulmuş değildir. Oysa Türkler erken Ortaçağda gerek Asya’daki göçler ve gerekse Avrupa’yı şekillendiren olaylarda kitlesel hareketlere girişmişlerdir. Dolayısıyla, daha 3.yüzyılda Anadolu ve Balkanlara ulaşan küçük girişimleri özellikle Attila’nın hükümranlık süreci olan 5.yüzyıl ortasında Batı ve Doğu Roma’yı sarsacak ölçüde büyük bir vaziyet almıştır. Bu esnada değişik Türk uruklarından ve içlerine dâhil ettikleri Avrupa kökenli kavimlerden müteşekkil Hun gücü yeni İsevi dini derhal kabullenmedikleri gibi, kozmopolit bünyelerinde Şamanist ritlere bağlı olanlar başta olmak üzere pek çok çeşitte inançsal grupları da barındırıyordu.........

Research paper thumbnail of Sualtı Arkeolojisi Perspektifinden; Osmanlı Gemilerinde Kullanılan Fıçıların Tipoloji, Terminoloji ve İmalat Bilgileri

SBT 2018 BİLDİRİLER KİTABI PROCEEDINGS OF SBT 2018, 2018

Amphoras, which are often the focus of underwater archeology, began to be replaced with barrels i... more Amphoras, which are often the focus of underwater archeology, began to be replaced with barrels in the Middle Ages, but there has not been enough research about barrels and their derivatives. Since it is possible that barrels, their derivatives, or their components may be encountered on shipwreck site, better description of them is necesary. Our research on the use of this material, which was mainly used for the storage of water ammunition for weapons and commercial goods, on Ottoman ships will constitute the essence of this study. Sources from the period (16-18th century) and Ottoman archival documents, the method of production of
these containers, the use of the types and shapes will be put forward according to the purpose. The barrels and their smaller equivalent were used for different purposes on Ottoman ships. The Ottoman Empire was carrying out the production of barrels in order to keep an abudant supply for ships and defensive structures. Excluding those used in the transportation of commercial goods barrels for used for two purposes; the storage of gunpowder and water. These two purposes required different barrel types and production methods. There are details for understanding the differences between the two classes. Describing the kegs used in ships will help to establish an approximate date based on the development process and components of the barrels, help archaeologists understand barrels fragments encountered in underwater research. From the perspective of maritime history and underwater archeology, this subject has, thus far, not been addressed and will build a foundation for future work with the examples from Ottoman ships.
ancak fıçı ve türevleri hakkında yeterli araştırma yoktur. Fıçıların türevlerinin veya bunlara ait elemanların batıklarda karşımıza çıkması olası olduğundan, bu hususta bir tasvire gereksinim vardır. Silah mühimmatları ve ticari malların taşınması ile özellikle su stoğu için kullanılan bu malzemenin Osmanlı gemilerindeki kullanımı üzerine araştırmamız, bu
çalışmanın özünü oluşturacaktır. Dönem kaynakları (16-18.yy.) ve Osmanlı arşiv belgeleri üzerinden, bu kapların imal yöntemi, kullanımı, amaçlarına göre türleri ve şekilleri ortaya konulmaya çalışılacaktır. Osmanlı gemilerinde kullanılan variller/fıçılar ve daha küçük ölçeklileri değişik amaçlar için kullanılmaktaydı ve amaca göre değişen tipleri vardı. Osmanlı Devleti özellikle gemilerde ve savunma yapılarında bolca bulundurulması gereken varillerin üretimini bir sistem dâhilinde yürütmekteydi. Ticari mal taşımacılığında kullanılanlar hariç tutulmak üzere variller/fıçılar
iki amaçlı; barut ve su stoğu için kullanılmıştır. Bu iki amaç iki farklı tipi ve üretim metodunu gerektirmiştir. İki sınıf arasında farklarının anlaşılabilmesi için detaylar vardır. Gemilerde kullanılan fıçıları tasvir etmek, sualtı araştırmalarında karşılaşılan parçalarını anlamak adına
özel olduğu gibi, çalışma içinde malzemelerin gelişim süreçleri ve bileşenlerinin izahına dayanarak yaklaşık olarak tarihlendirmede olumlu katkılar sağlayacaktır. Denizcilik tarihi ve sualtı arkeolojisi perspektifinden şu ana değin el atılmamış bu konu, Osmanlı gemilerindeki
örnekleri ile bir alt yapı oluşturacaktır.

Research paper thumbnail of SUALTI ARKEOLOJİSİ PERSPEKTİFİNDEN İSTANBUL’UN İMARINDA KULLANILAN TAŞ KADIRGALARININ FİZİKİ DURUMU

Uluslararası Osmanlı İstanbulu Sempozyumu-VI; 11-13 Mayıs 2018 [36], ss.375-397, 2018

taş kadırgaları-istanbul imarı

Research paper thumbnail of Arykandos vadisi’nde Sionlu Aziz Nikolaos kültü ve hristiyan Türkler

master thesis, 2018

ABSTRACT Within the scope of the Medieval studies carried out in Arykandos Valley in Antalya/Fin... more ABSTRACT
Within the scope of the Medieval studies carried out in Arykandos Valley in Antalya/Finike between 2013-2018, a number of petroglyphs belonging to the cult of Saint Nicholas of Sion who lived in sixth century and some settlements and religious locations were identified. Depictions that certainly belong to the miracles of the Christian Saint, some other human figures, style critics of cross sections and some datas carrying the characteristics of Turkic tribes point out that these were made by christian Turks. According to dating, these datas might originate from around 560-600. The historical stories of Tahtachi (lumberjack) Turkmen settlements, periods, works and customs have been examined deeply; as a result, it has been found out that they lived with Bulgarians for couple ages when they came here. It points out a traditional relationship that some rituals and customs that these Tahtachi Turkmens adopted can also be seen both in Central Asia and Bulgaria. As a result, after the collapse of Hun existence that reached Balkans following the North of Blacksea, the encounter of Bulgarian Turks entering Anatolia in fifth century with Oghuz Tahtachis coming to the same location over caucasus after 1071 has been revealed with both material and abstract remnants. These Uruks who lived together belonging to two different religions until 20.century and regarded themselves as two different nations despite being united originally, eventually became enemies and sided against each other as a result of historical unconsciousness. Ottoman archives show that while Christian Bulgarian Turks, who regarded Ottoman Turks as enemy, retreated to the mountains and became bandits; Oghuz Tahtachi Turks who pursued them thinking that they were Greek became the losing side of this tragic story.

Arkeolojik araştırması yapılmamış Arykandos Vadisi’nin en sert topoğrafyaya sahip kanyon kısmında elde edilen veriler birkaç yönlü bilgi sağlamaktadır. Bölgede tespiti yapılan kuleli çiftlik yapıları ve Orta Çağ’a ait kullanım izleri, bu bölgede birden fazla küçük ölçekli yerleşimin varlığını ortaya çıkarmıştır. Bu yerleşimlerden Alasın Köyü ile kesin lokalizasyonu yapılamayan Tragalassos arasında dolaylı bağlantılar vardır. Orta Çağ’da Arykandos Vadisi içinde şüphe götürmeyen bir Sionlu Aziz Nikolaos inancı söz konusudur. Elde edilen veriler bir taraftan bu kültü, tarihlendirmeye de olanak tanıyacak ölçüde kanıtlarken, diğer taraftan dönemin Hristiyan Türkleri hakkında da kıymetli ipuçları sunmaktadır. Anlaşılmaktadır ki, Sionlu Aziz Nikolaos’a gönülden inanmış topluluk içinde 5.-6.yüzyılda Anadolu’ya Bizans tarafından tehcir edilen Hristiyan’laşmış Bulgar Türkleri de vardı. Vadi içinde günümüzde yaşamakta olan, 1071’den sonra Anadolu’ya Kafkaslar üzerinden gelen Oğuz soylu Tahtacı Türkmenler birkaç asır bu Hristiyan Türk soylularla beraberce yaşamışlar, kültür alışverişinde bulunmuşlar ve onlara dair izleri kendi gelenekleri ve hafızalarıyla günümüze ulaştırmışlardır.
Bu çalışma temelde bir tez niteliğinde olsa da, Karadeniz’in kuzeyini takip ederek 4.yüzyılda Balkanlar’a ulaşan, akabinde 5. yüzyıldaki dağılmadan sonra Slavlar’la karışan Hun soylu Bulgar Türkleri’nin Anadolu’ya geçişleri ve kendilerinden 500 sene sonra Kafkaslar üzerinden gelen Oğuz uruklarının karşılaşması, birlikte yaşaması ve sonunda Türk’ün değişmez kaderi olarak birbirlerinin Türk’lüğünden bihaber düşman oluşlarının öyküsüdür de.

Research paper thumbnail of Rusya Devlet Arşivinden 1795 Tarihli İsmail Şehri Haritasına Göre; Tuna Nehri’nde Bazı Osmanlı Dönemi Gemilerinin Analizi- IJOT 062020 International Journal of Turkology june 2020-Holland

International Journal of Turkology june 2020, 2020

ÖNEMLİ NOT; öZELLİKLE "İNCE DONANMA" KAVRAMI İÇİN HASSAS Çİ,ZİM VE BİLGİLER İÇEREN BU MAKALE,, TÜ... more ÖNEMLİ NOT; öZELLİKLE "İNCE DONANMA" KAVRAMI İÇİN HASSAS Çİ,ZİM VE BİLGİLER İÇEREN BU MAKALE,, TÜRK DENİZCİLİĞİ HAKKINDA YAZILMAKTA OLAN BİR KİTABIN BÖLÜMÜNÜ DE TEŞKİL EDECEĞİNDEN, TÜRKİYE AKADEMİSİ VE İLGİLİ CAMİADA DA BU ALANDA GENEL OLARAK BİLİMSEL HISRSIZLARIN BOLLUĞUNDAN DOLAYI BU PLATFORMA YÜKLENMEMİŞTİR. İLLAKİ OKUMAM LAZIM DİYECEKLERİN ANA YAYINA ULAŞMALARI TAVSİYE EDİLİR VEYA BENİMLE KONTAK KURUNUZ.

Research paper thumbnail of Orta ve Yeniçağda İnci Dalgıçlığı ve İki Dalış Yönteminin Deneysel Arkeolojisi. (ExperimentalArchaeology Of Two Diving Methods For The Pearl Diving In Medieval And Early Modern Era)

19. Sualtı Teknoloji ve Bilim Toplantısı SBT.2016 Sempozyumu), (Proceedings) Bildiriler Kitabı, Sinop Üniversitesi, 2016

Research paper thumbnail of 16.Yüzyıl İstanbul'undan Bir Duvar Resminin Dönem Siyasası ve Türk İmgesi Hakkında Anlattıkları

Milli Mecmua, Milli Mecmua, Ötüken Yayınları, 2019

Osmanlı Devletinin kuruluşundan çöküş dönemine kadar Türklük aidiyeti konusundaki tartışmalar iki... more Osmanlı Devletinin kuruluşundan çöküş dönemine kadar Türklük aidiyeti konusundaki tartışmalar iki eksenli süregitmektedir. Bir söylem Osmanlı Devletinin Türklüğe sırt döndüğü ve dışladığı yönündeyken diğer söylem başka argümanlar kullanarak bunun aksini savunur. Buna sebep olan nedenler bizatihi Osmanlı tarihinin içinde yatsa da, dönemin Avrupa’sında tartışmaya mahal olmadan Osmanlılar topyekun Türk addedilmiş durumdaydı. Fatih döneminde başlayan “Grand Türk” yakıştırmasını oluşturan şartlar ve akabinde Osmanlıların önlenemez yükselişleri, merakları Osmanlı kimliğinden çok Türk kimliğinin araştırılması istikametinde tetikliyordu. Özellikle 16.yüzyıldaki Osmanlı genişlemesinin Avrupa’nın içlerine kadar sokulması neticesinde pek çok ulustan pek çok düşünür Türklerin geçmişi ile ilgilenmeye başlamıştır. Avrupa’daki bu bakış açısına dair sayısız kaynak bulmak mümkündür ancak bir tanesi görsel bir malzeme barındırması açısından çok özeldir. ............

Research paper thumbnail of “AHİ EVREN” ADI VE MENKIBESİNE FARKLI BİR BAKIŞ AÇISI (A DIFFERENT POINT OF VIEW TO NAME OF THE “AHİ EVREN)

INTERNATIONAL JOURNAL OF TURKOLOGY, 2020

Sheikh Nasireddin Mahmud of Hoy (1171-1261) was in a group of Sufis and Ulama who came to Anatoli... more Sheikh Nasireddin Mahmud of Hoy (1171-1261) was in a group of Sufis and Ulama who came to Anatolia from Baghdad during the Anatolian Seljuks Period. While the Anatolian Seljuks were trying to spread in Anatolia on the one hand, they also adopted the policies that stimulated the existing trade. In this regard, professional organizations in the public were also an extension of the supported policy. The “Ahi organization”, which originated from the Abbasid Period and Iranian geography, will reappear in Anatolia in this period. At this stage Hoylu Nasireddin Mahmud was known as “Ahi Evran” as an important figure of the organization dealing with leatherwork and partly medicine. As a matter of fact, the information that has survived until today speaks of its authentic identity rather than its real identity as “Ahi Evran............

Research paper thumbnail of BİR ANADOLU SEYİRLİK OYUNU (PINGIDIK) VE RİTÜELİN ÇÖZÜMLENMESİ/MJH. Akdeniz Üniversitesi İnsani Bilimler Dergisi, Haziran 2014, Cilt: IV / Sayı: 1 / sf. 261-274

Pıngıdık (Resim 1); Antalya/ Finike/ Gökbük Köyü Tahtacıları arasında oynanan, seyirlik köy oyunl... more Pıngıdık (Resim 1); Antalya/ Finike/ Gökbük Köyü Tahtacıları arasında oynanan, seyirlik köy oyunları grubuna giren, bu güne kadar incelenmemiş son derece özgün bir ritüelin adıdır. Ritüelin kendi içinde safhaları ve kahramanları vardır. Bu safha, kahramanlar ve eylemlerin tanımlanması ve kökenlerine dair yapılan incelemeler, diğer benzerleri gibi hem Klasik Mitoloji, hem de Orta Asya Gelenekleri ile bağlantılarının kurulabileceğini göstermektedir. Araştırma, ritüelin tanıtılması, içeriğinde yer alan unsurların kökenleri hakkında mukayeseli bir tartışma ve aynı zamanda çözümlenmesi için bilimsel bir önermedir. ABSTRACT Pıngıdık is the name of an extremely authentic ritual being played among Antalya/ Finike/ Tahtacı of Gokbuk Village which participates in the group of theatrical village play, and is unexamined up untill now. The ritual has its own angles and heros in itself. The identification of these angles, heros and actions and examinations relative to their roots demonstrate that...

Research paper thumbnail of Sualtı Kültür Mirası, Osmanlı İmparatorluğu ve Osman Hamdi Bey Hakan Öniz – Okay Sütçüoğlu

One of the earliest examples on the governmental based protection of underwater cultural heritage... more One of the earliest examples on the governmental based protection of underwater cultural heritage has seen in Ottoman Empire in 19th Century. With the limited possibilities of diving technology, excavation methods and communication in the era; the first state-run underwater study commenced with the instructions of the Istanbul Museum Director Osman Hamdi Bey. According to the available evidence, the regulations of 1884 that prepared by Osman Hamdi Bey, is the oldest example that was prepared in order to protect underwater cultural heritage by a government in the world. Öz " Sualtı Kültür Mirası " olarak adlandırılabilecek değerlerin devlet eliyle korunmasına yönelik dünya-daki erken örneklerden biri Osmanlı Dönemi'nde görülmektedir. Denizin, göl ve nehirlerin mavi bir örtüyle sakladığı kültürel mirasın korunması gerekliliği Müze-i Hümayun müdürü Osman Hamdi Bey ve arkadaşları tarafından anlaşılmıştır. O dönemin haberleşme ve ulaşım olanakları ile yine o dönemin yöntemleri kullanılarak devlet eliyle ilk sualtı çalışması da Müze-i Hümayun müdürü Osman Hamdi Bey'in talimatlarıyla hayata geçirilmiştir. Eldeki bilgilere göre Müze-i Hümayun müdürü Osman Hamdi Bey tarafından hazırlanan 1884 nizamnamesi, dünyada bir devlet tarafından sualtı kültür mirasının korunması amacıyla hazırlanmış bilinen en erken örnek olarak karşımıza çıkmaktadır. Anahtar Sözcükler: Sualtı Kültür Mirası, Sualtı Arkeolojisi, Sualtı Kazısı, Kanunlar, Osmanlı İmparatorluğu, Sualtı Mirasının Korunması, Farmako Adası. D ünyanın yaklaşık yüzde yetmişini kaplayan denizler ile insanın kanıtlanabilen ilişkisi insanın Asya Kıtası'ndan Avustralya'ya ulaş-tığı düşünülen yaklaşık elli bin yıl öncesine uzanır. Bütün dünyada sualtı arkeolojisi çalışmaları daha çok gemi batıklarının keşif ve kazıları üzerinde yapılsa da Holosen Dönemi'nin başından beri su yükselmeleri ve yer hareketleri sonucu binlerce tarihöncesi ve tarihi yerleşim günümüzde suların altında bulunmaktadır. " Sualtı Kültür Mirası " olarak adlandırılabilecek bu değerlerin devlet eliyle korunmasına yönelik dünyadaki erken örneklerden biri Osmanlı İmparatorluğu Dönemi'nde görülmektedir. Denizin, göl ve

Research paper thumbnail of KARAYİP TAİNO KÜLTÜRÜ VE TOPOGRAFYASI İLE TÜRK KÜLTÜRÜ ARASINDAKİ BENZERLİKLER Türk Dünyası Araştırmaları Sayı: 221 Nisan 2016

Öz Atatürk'ün Türk Tarih Tezi kapsamında başlayan ve Tahsin Mayatepek raporları ile temelleri atı... more Öz Atatürk'ün Türk Tarih Tezi kapsamında başlayan ve Tahsin Mayatepek raporları ile temelleri atılan 'Mayalar ve Türklük' çalışmaları konusunda tar-tışmalar hâlâ süregitmektedir. Genel olarak Kuzey Amerika'yı kapsayan bu konu 'Mayalar ve Türklük' ve 'Kızılderililerin Türklülüğü' başlıkları altında irdelenmektedir. Kronolojisi bu kültürlerle ilişkili ancak topografyası farklı olan Karayip Bölgesi ise dikkatlerden kaçmıştır. 'Taino' olarak anılan Karayip Yerlilerinin 'mitolojilerinde zikredilen isimlerin sessel biçimlerinde' ve 'aynı za-manda fonksiyonlarında' Türk Dili ve Mitolojisi ile nitelikli benzerlikler vardır. Tainoların yaşamsal mekânları, yönetim biçimleri, ürettikleri sanatsal figür ve objeleri açısından da benzerlikler kurulabilecek düzeydedir. Bu güne kadar Karayip Bölgesi Kültürü, Mitolojisi ve Sanatı hakkında ülkemizde yapılmış bir yayın veya araştırma olmamıştır. Bu nedenle çalışmada; Karayipler Bölgesi-nin topografyası, kültürü, mitolojisi ve sanatı özetle tanıtılıp, Türk Mitolojisi, Kültürü ve Sanatı ile ilişki kurulabilecek tarafları başlıklar altında değerlen-dirilmiştir. Çalışmadan Taino Kültürünün, anlaşılması, Türk Kültürüne benzer yanları hakkında yeni düşüncelere temel oluşturması, en azından merak ve şüphe uyandırması ve şu ana kadar ele alınmış olan Kuzey Amerika Kızıl-derilileri ve Mayalarla ilgili çalışma ve görüşlere eklenmesi hedeflenmektedir. Anahtar kelimeler: Karayipler, Taino, Mitoloji, Mayalar ve Türklük. Similarities Between Caribbean Taino Culture And Topography And Turkish Culture Abstract Atatürk's Turkish History Thesis and covered starting with the basics of Tahsin Mayatepek reports 'Mayas and Turkishness' studies are still ongoing debate about. In general, these issues covering North America, 'Mayas and Tur-kishness' and 'American Indians and Turks' are discussed under the headings.

Research paper thumbnail of Ilgın İnüstü: Necropol or Mithraeum?

4 Kilometers south of the Ilgın city center and adjacent to the single-storey Huyuk and undergrou... more 4 Kilometers south of the Ilgın city center and adjacent to the single-storey Huyuk and underground structure, settlers social life and offers clues about belief systems. Underground structures in the region, although this kind of 'necropolis' or 'settlement' are defined as the features of the plan, and the like, interested in the vicinity can be concluded that the establishment of a special designed; worship. The statement caused an extraordinary cult of this structure will be examined must be taken to the neighboring settlers Huyuk thoughts about the age and the rituals will take place.
Ilgın kent merkezinin 4 km. güneyinde yer alan tek katlı hüyük ve bitişiğindeki yer altı yapısı, yerleşiklerinin sosyal yaşam ve inanç sistemleri hakkında ipuçları sunmaktadır. Yöredeki bu tarz yer altı yapıları her ne kadar ‘nekropol’ ya da ‘yerleşim’ olarak tanımlanıyorsa da, plan özellikleri ve yakın çevredeki benzerleri ile ilgi kurularak özel bir ibadethane olarak tasarımlandığı sonucuna varılabilmektedir. Bildiride, bu yapının neden sıra dışı bir külte götürülmesi gerektiği irdelenecek, bitişikteki Hüyük yerleşiklerinin çağı ve ritüelleri hakkında düşüncelere yer verilecektir.

Research paper thumbnail of DOĞANHİSAR’IN TARİHİ COĞRAFYASI, TYRAİON, THİYMBRİON, HADRİANAPOLİS ADLARININ YANLIŞ LOKALİZASYONUNA DAİR KANITLAR VE DOĞANHİSAR ANTİK KENT DOKUSUNUN TANIMLANMASI/ 1. ulusal Doğanhisar sempozyumu, bildiriler kitabı, konya 2012

In this notification, the localization situations of Archaic Settlements, which are mentioned in ... more In this notification, the localization situations of Archaic Settlements, which are mentioned in Hilly Region of Phrygia where Doganhisar falls under as well, are taken in hand and while the historical texture of Doğanhisar are characterized, many suggestions are given relating to possible name of it.
Bu bildiride Doğanhisar’ın da içinde yer aldığı Dağlık Frigya Bölgesinde sözü edilen antik yerleşimlerin lokalizasyon durumları ele alınmış, Doğanhisar’ın tarihi kent dokusu tanımlanarak Antik Dönemdeki isminin ne olabileceğine dair önermelerde bulunulmuştur.

Research paper thumbnail of DEPTH OF OYSTER (SHELL) FIGURES AND FOSSIL EFFECT, istiridye figürünün derinliği ve fosil etkisi/ULUSLARARASI XVIII. ORTAÇAĞ VE TÜRK DÖNEMİ KAZILARI VE SANAT TARİHİ ARAŞTIRMALARI SEMPOZYUMU/ Adnan Menderes Üniversitesi./ Aydın/22.10.2014

Figures of oysters to take place in many cultures, art and architecture, the symbolic value of th... more Figures of oysters to take place in many cultures, art and architecture, the symbolic value of these figures and the determination of the origin and meaning of the terms is a necessary condition. This study of the history of opinion on this issue and figure Summarizing, Archaeology and Art History discipline beyond benefiting from Marine Biology and Paleontology Discipline is directed to provide a different perspective. Because the figures just look for the symbol, to determine the origin and meaning have an adequate definition of terms is keep the complex. Figures based on the determination of species, natural features, and figures for earlier periods without being too different purposes, such as forms of using a holistic approach with a comprehensive view and work can be the key.

Research paper thumbnail of FROM ANTIQUITY TO THE 20th CENTURY: CEDAR TRANSPORTATION IN THE FINIKE REGION *Okay SUTCUOGLU

Cedar Ttansportation In The Finike Region Betveen Antiquity And The 20th Century, International 19th Symposium on Mediterranean Archaeology? Time, Space and People? (Proceedings) (ed: M.Arslan) Archaeopress Publishing Ltd. Oxford, 2018

The district of Finike has high plateaus full of valuable, quailty cedar forests. From antiquity ... more The district of Finike has high plateaus full of valuable, quailty cedar forests. From antiquity until the 20th century, a maritime trade in cedar timber was conducted from this region. Timber harvested from the high mountains of this region was transported to the Mediterranean in part via mountain roads and much by means of the Arychandos Stream. We know the Turkish residents of the region of Lykia, worked in this trade from the 16 th century, is not earlier. Today, the people living and working as lumberjacks in this area are known as Woodsmen Turkmen (Tahtacı Turkmen). According to the elders of these communities, it is clear that the woodsmen of this region systematically transported lumber to the Mediterranean until the 1940's. According to the accounts related, it took approximately one week to harvest and transport via land or running water the felled trees to the Mediterranean. In the last stage of transportation, motor operated wooden boats were used to pull the timber from the mouth of the river to the waiting cargo ship. In 2015, during an underwater scuba diving expedition conducted by our team, we discovered a sunken wooden vessel that we think was one of the boats employed to transport the felled timber out to the cargo ships. The harvest and maritime trade in cedar timber from the region of Finike has been a topic for writers in antiquity and for travelers over recent years. This find combined with testimony from the last generation of people living in the Finike region, together with a comprehensive assessment of the subject should help to enlighten our understanding of the past. The Finike Region is rich in cedar forest and also has suitable rivers and coastline for maritime trade. It is understood that the transportation and trade in cedar timber has been a constant from antiquity into the 20th century. In this study, with a topographical description of the area, the transportation system employed in the area, the last employees and the tools utilised are introduced. All of the ancient settlements and cities of the area, where timber obtained from the cedar forests were loaded onto ships, were certainly directly or indirectly related to this trade. This relationship should be differentiated throughout history according to the local or community changes in these settlements. From the historical-geographical record the noteworthy points described below can be located within this physical geography: (Figure 1) Finike settlements and Finike port; Today Finike, a small town in Antalya province, has a modern port and natural bays that can also function as ports. In historical sources the name 'Phoenician/Phoinikos' was used for the river utilized in the cedar trade (Adak 2002: 62). In antiquity this was one of the areas due to its suitable conditions often used in marine trade. However, the active period of the city and the port begins in the Middle Ages and according to Güçlü, who has undertaken wide research on Finike and its harbour, in particular from the Middle Ages to the Modern period, Finike might have become a settlement known by its current name in the 10th century. In parallel with this change, the existing Diocese at Limyra was moved to Finike providing a reason (Güçlü 2011: 415). In this same period, the Turkmen arrived in the region and began to live with the Rum population (Güçlü 2011:417-Erdem 2006: 247). Güçlü's study primarily focused upon information concerning the Turkmen presence. Geographical, coastal and harbor structures, information concerning the financial conditions in the region date from this same period and a clear statement as to whether Finike had a port structure or not, has been available neither in his study, nor in any other source. Therefore, the above mentioned data is so unclear that we do not have a certain idea about whether the port was an actual harbor or was a simple boat yard. There are three points we can confirm today that this data presents us with:

Research paper thumbnail of teke yöresinde, teke postunda bir türk geçiş ritüeli (pıngıdık) (s:505-512)

978-9944-729-16-1 (1.C) Takım Numarası 978-9944-729-15-4 (Tk) ©Yayımlanan bildiri metinlerindeki ... more 978-9944-729-16-1 (1.C) Takım Numarası 978-9944-729-15-4 (Tk) ©Yayımlanan bildiri metinlerindeki yazı, fotoğraf, harita, illüstrasyon, yazım, noktalama vb. konusundaki tüm sorumluluklar bildirilerin yazarlarına aittir.

Research paper thumbnail of Türk Topçuluğunun ABC si

Ötüken, 2023

Barut Avrupa’nın icadı değildir fakat Avrupa ve Batı Dünyası’nın icadı barutun gücü sayesinde olm... more Barut Avrupa’nın icadı değildir fakat Avrupa ve Batı Dünyası’nın icadı barutun gücü sayesinde olmuştur. XIV. yüzyılın sonunda ortaya çıkan ilk ateşli silahlar XVI. yüzyıla gelindiğinde tamamen sistemleşti ve Avrupa’nın okyanus ötelerini kolonize etmesinde belirleyici oldu.
Osmanlılar bu süreci baştan itibaren yakından takip ettiler ve bu sayede XVI. yüzyıl sonuna kadar sınırlarını muazzam ölçüde genişlettiler. Hindistan ve Endonezya gibi ulaşılması ve kontrolü güç uzaklıklara da ateşli silah deneyimlerini aktararak destek verdiler. Öyle ki, bazı Osmanlı silah isimleri Hindistan’ı aşıp Çince ve Japoncaya dahi yerleşti. Ne yazık ki bu öngörü ve başarı XVI. yüzyıldan sonra sönmeye başladı çünkü Avrupa’da silah teknolojileri tamamen bilime dayalı hale gelirken Osmanlı coğrafyası bilimi tamamen geri plana atmıştı.
Avrupa’nın ateşli silahları geliştirme sürecinin erken evresinde, cüsseli toplara şeytani terimler ve mitolojinin korkunç yaratıkları ad olarak verilirken, küçük ölçekli toplara ise yırtıcı kuş türleri uygun görülmüştü. Osmanlılar özellikle XV. ve XVI. yüzyılda ateşli silah teknolojilerini transfer ederken orijinal isimlerini bazen yuvarladılar bazen de kendileri ürettiler. Topların adları yerine çapları üzerinden tasnif edilmesi Avrupa’da XVI. yüzyılda sistemleşince Osmanlılar da dönemin karmaşık ölçüleriyle bunu sistemleştirmeye çalıştılar. O zamanın topçuları isimlerin ve ölçülerin neyi anlattığına vakıftılar fakat bu vakitten itibaren değişen teknolojiyle birlikte eski Osmanlı top adlarının kökeni, manası ve biçimlerinin ne olduğu unutulmaya başlandı. Osmanlıların plan, çizim ve teknik anlatımlardan yoksun arşiv kayıtları, tarih yazımındaki edebileştirme ve efsaneleştirme geleneği ile birleşince, eski toplar hakkında araştırma yapanlara bulmaca ve karmaşadan ibaret bir yığın kaldı. Üstelik ateşli silahlar başlı başına teknik bir konu olup aynı zamanda askeri perspektiften bakabilmeyi de gerektirdiğinden, Osmanlı top çeşitleri ve bunların teknik öyküleri hususunda pek çok hatalı tasvir yapıldı.
Şu kesindir ki; Türk tarihine ait teknik malzemelerin tipoloji ve kronolojisini açıklayarak üç boyutlu tasvirini yapmak zaruri olmakla birlikte bilimin öksüzü olmaya devam etmektedir. Olayların tarihini yazmakla malzemenin tarihini yazmak bambaşka şeylerdir. Mesele malzeme olunca tarihçi olmak, malzeme Türk dönemi olunca da arkeolog olmak yeterli değildir. Bunlara arkeoloji, sanat tarihi, tarih ve askeri açıdan bakabilmek için bir ömür vermek gerekiyordu. Ben verdim..

Research paper thumbnail of tekeden tragedyaya, köyden komedyaya, türkçe orijin (s:513-520)