Peyman Yüksel - Academia.edu (original) (raw)
Papers by Peyman Yüksel
TSE Standard, Ekonomik ve Teknik Dergisi, 2019
Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı olarak 1 Ekim'de göreve başlayan Kristalina Georgieva'nın il... more Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı olarak 1 Ekim'de göreve başlayan Kristalina Georgieva'nın ilk açıklaması, küresel ekonominin artan ticaret ihtilafları nedeniyle "senkronize yavaşlama" ile karşı karşıya olduğunu belirtmek oldu. IMF'nin yeni başkanı "Ticaret ihtilaflarının küresel ekonomiye kümülatif etkisi 2020 yılında 700 milyar dolar tutarında azalma veya gayrisafi yurt içi hasılanın (GSYH) yüzde 0,8'inin kaybedilmesi olabilir. Bu yaklaşık olarak İsviçre ekonomisinin büyüklüğü kadar." dedi. Georgieva, bu yıl dünya ekonomilerin yaklaşık yüzde 90'ında daha yavaş büyüme beklediklerini ifade ederek, küresel ekonominin artan ticaret ihtilafları nedeniyle "senkronize yavaşlama" ile karşı karşıya olduğunu söyledi. IMF ekim ayında yaptığı açıklamada, 2019 yılı için küresel büyüme tahminlerini yüzde 3,2'den yüzde 3'e çektiğini açıkladı. Bu yılın Haziran ayında, dünya sanayi üretim artışı yüzde 0,6'ya gerileyerek 2008 küresel finans krizi sonrası en düşük noktaya gelmişti. Bunun yanı sıra dünya ticaretindeki büyümenin de yavaşladığı ve 2012-2017 büyüme ortalamasının gerisine düştüğü görülüyor. Dünyada, ABD, AB gibi önemli ülkelerin merkez bankalarının para ve ticaret politikalarındaki değişiklikler, belirsizlikler küresel yatırım iştahını azaltırken bu durum finansal piyasalardaki istikrara da olumsuz etki ediyor. Gelişmelere bakacak olursak küresel ekonomide geçtiğimiz yıllarda yaşanan bir durgunluğun benzerinin farklı etkenlerle yeniden yaşandığını söyleyebiliriz. Geçtiğimiz yıllarda, 2014-2016 arasında petrol fiyatları düşmüş ve bu da gelişen piyasaların canlılığını azaltmıştı. Geliri büyük oranda petrol ihracatına bağlı ülkelerin ekonomilerinde daralma görülmüş ve domino etkisi ile küresel ticarette de daralma olmuştu. Bu dönemde, bir zamanlar 116 dolar olan petrol varil fiyatları 26 dolara kadar düşmüş ve bu düşüşten en çok Venezüella ve Rusya ekonomisini etkilenmiş, iflasın eşiğine getirmişti. İçinde bulunduğumuz dönemde, yeniden böyle bir durumun yaşanacağına dair sinyaller var. Global finans haber portalı FX Empire temmuzda yaptığı bir araştırma ile petrolün ağustosta düşeceğini, eylül ve ekimdeki düzelmenin ardından kasım ve
TSE Standard, Ekonomik ve Teknik Dergisi, 2019
Ekonomik İş Birliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), global ekonomik görünümün kararmaya devam ettiğini... more Ekonomik İş Birliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), global ekonomik görünümün kararmaya devam ettiğini, gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerde büyümenin yavaşlamayı sürdürdüğünü bildirdi. Küresel ekonomik büyümenin, on yıl önce, 2008’de yaşanan finansal krizden bu yana en düşük seviyede olduğunu açıklayan OECD, 2019 yılı Mayıs ayında yayımladığı Ekonomik Görünüm Raporu'nu güncelleyerek 19 Eylül’de yayınladığı "Ara Dönem Ekonomik Görünüm" raporunda, bu yılki Gayri Safi Yurt İçi Hasıla beklentisini yüzde 3,2'den yüzde 2,9'a çekerken 2020 yılına ilişkin küresel büyüme beklentisini ise 3,4'ten 3'e düşürdü.
TSE Standard, Ekonomik ve Teknik Dergisi, 2019
Küresel ekonomik büyüme, geçtiğimiz yıl dünyada mal ticareti hacminde; ticari gerginlikler, korum... more Küresel ekonomik büyüme, geçtiğimiz yıl dünyada mal ticareti hacminde; ticari gerginlikler, korumacı politikalar ve ekonomik belirsizliklerin etkisiyle, yıllık bazda yüzde 3 olarak kaydedilirken, bir önceki yıla ait oran olan yüzde 4,6'nın altında kaldı. Dünyada, 164 ülkenin üye olduğu Dünya Ticaret Örgütü'nün (WTO) "2019 Dünya Ticaret İstatistikleri İncelemesi" raporuna göre, geçen yıl dış ticaretin büyüme hızının azalmasında, dünya ihracatında yüzde 37 paya sahip Avrupa ve yüzde 35 paya sahip Asya'daki ihracat düşüşü etkili oldu. Çin, 2018 yılında mal ticaretinde öncü ülke olmuştu ancak bu yıl ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşları özellikle Asya ekonomilerini olumsuz etkiliyor. Merkezi Londra'da bulunan Oxford Economics'ten yapılan açıklamaya göre; Asya'daki büyük ekonomilerin yavaşladığı, Çin'e entegre Hong Kong ve Singapur gibi küçük ekonomilerin ise resesyon (iki çeyrek art arda ekonomik daralmanın yaşanması) riski ile karşı karşıya kaldığı belirtiliyor. Çin'in bu yılın ikinci çeyreğinde yüzde 6,2 büyümesi, 1990 yılından bu yana en zayıf büyüme olarak kaydedildi. KPMG'nin üç aylık dönemlerle yayınladığı "Bakış" raporunda ise, jeopolitik gerilimler, ticaret savaşları ve Brexit sürecinin küresel ekonomideki riskleri artırdığı ve toparlanmak için "ortak zemin" arandığına işaret ediliyor. Küresel ekonomide kalıcı toparlanma sağlanması için dünya ticaretindeki korumacı eğilimleri geriletecek yeni bir uzlaşı zemini oluşması gerektiğine dikkat çekiliyor. Çünkü belirsizlik, küresel finans piyasalarında kırılgan bir seyre neden oluyor. Dünyanın en zengin yedi ülkesinin liderlerini buluşturan G-7 zirvesi bu yıl Fransa'da yapıldı. Ticaret savaşları, İran krizi, küresel ısınma ve Amazon yangınları gibi sorunlarda görüş ayrılıkları yaşadıkları mevkidaşları ile bir araya gelen liderlerden beklenen, birlik ve beraberlik içeren mesajlar gelmedi. Fransa ve G-7 üyesi diğer AB üyeleri, İran ile nükleer anlaşmayı kurtarmaya çalışırken ABD Başkanı Donald Trump, Tahran'a tam baskı uygulanmasını istiyor. İngiltere'nin AB'den ayrılması konusunda Almanya ve Fransa farklı düşünüyor. Trump, Amazon yangınları konusunda Brezilya Cumhurbaşkanı Jair
TSE Standard, Ekonomik ve Teknik Dergisi, 2019
Küresel ticaretin iki büyük devi olan Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Çin arasında yaşanan t... more Küresel ticaretin iki büyük devi olan Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Çin arasında yaşanan ticaret savaşları, korumacı ticaret politikası eğilimleri, Çin ekonomisindeki ivme kaybı, Avrupa Birliği'nde (AB), Brexit'teki gelişmeler, Doğu Akdeniz'deki hareketlilik ve jeopolitik beklentiler, Ortadoğu'da askeri bir çatışma riskinin yükselişi, ekonomik aktiviteyi azaltıyor. Bu gelişmeler, dünya çapında imalat sektörü Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI) verilerinde, aktivite daralmasına işaret ediyor. PMI'da yaşanan düşüş, küresel ekonomide yavaşlama endişelerini artırıyor. Yılın başından beri yaşanan gelişmelere bakılacak olursa, dünyanın ilk 20 ekonomisinde üretim açısından sıkıntılı bir dönemden geçildiği görülüyor. ABD'de haziran imalat PMI verisi 50,6 ile Eylül 2009'dan bu yana en düşük seviyeye işaret ederken Çin'de imalat PMI'ı, haziranda bir önceki aya göre değişim göstermedi ve 49,4 değerini aldı. Euro Bölgesinin ise son üç aydır düşüş eğilimini sürdüren ve 47,6 seviyesine gelen PMI verileri, imalat sektöründe yaşadığı durgunluk dönemini atlatamadığını gösteriyor. • Bu yıl Japonya'nın Osaka kentinde düzenlenen G20 Zirvesine, her yıl olduğu gibi yine dünyanın en büyük 20 ekonomisinin devlet başkanları, ekonomi konusunda yetkililer, bakanlar, önde gelen sivil toplum kuruluşları, CEO'lar, üst katılım sağladı. Zirveye katılan politikacılar nezdinde, ticari gerilimlerin gölgesinde, küresel büyümenin yavaşlamasından dolayı, sıkıntılı bir süreç yaşandığı belirtildi. • G20 Liderler Zirvesi'nin sonuç bildirisinde "korumacılık" ifadesi kullanılmayarak, "serbest ve adil" bir küresel ticaret politikası ihtiyacı vurgulandı. Bildiride; elektronik ticaret, akıllı zekâ ve nesnelerin internetinin ortaya çıkardığı acil zorluklara karşı daha fazla çalışılmaya ihtiyaç olduğu belirtildi. Ticaret ve yatırım için risklerin değerlendirilmesine devam edileceği ve bunların giderilmesi için gerekli adımların atılacağı belirtilirken "Özgür, adil, ayrımcı olmayan, şeffaf, öngörülebilir ve istikrarlı bir ticaret ve yatırım ortamı oluşturmak ve pazarlarımızı açık tutmak için çabalıyoruz." denildi.
TSE Standard, Ekonomik ve Teknik Dergisi, 2019
Dünya Bankası (DB) yayınladığı son raporunda, küresel ekonomiyi tehdit eden önemli risklere işare... more Dünya Bankası (DB) yayınladığı son raporunda, küresel ekonomiyi tehdit eden önemli risklere işaret ederek küresel ekonomik büyümenin 2019 yılında, yüzde 2,6'ya gerileyeceğini öngördü. Oysa, henüz bu yılın başında ocak ayında yayınladığı raporunda banka, 2019 küresel büyümeyi yüzde 2,9 olarak öngörmüştü. Raporda, küresel ekonomide ticaret gerginliklerinden, gelişmekte olan ülke ekonomilerinden, mali karışıklıklar ve büyük ekonomilerin büyümelerindeki keskin düşüş gibi etkilerden dolayı büyüme ivmesinin kırılganlaştığı belirtildi. Küresel ekonomik büyümenin 10 yıl önceki 2008 mali krizinden bu yana en düşük düzeylere gerilemesi ve ekonomiye duyulan güvendeki düşüşün endişe verici olduğu ifade edildi. Ticaret savaşı endişeleri ve jeopolitik risklerin devam etmesine karşın küresel piyasalarda, ABD ile Meksika arasındaki anlaşma sonrası iyimserlik rüzgârı esiyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın İran ve Çin'e yönelik sert açıklamaları devam ederken, ticaret savaşı ve ekonomik aktiviteye ilişkin endişeler, gelişmiş ülke merkez bankalarını daha fazla destekleyici adımlar atmaya zorluyor. Çünkü, ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşları, Çin ekonomisinde daralmaya neden olursa, bunun etkisi sadece bölgesel olarak kalmaz. Bunun global ekonomiye olumsuz yansımalarını çok kısa zamanda görürüz. Özellikle son 10 yıla baktığımızda Çin'in küresel ekonomik büyümeye yaklaşık yüzde 36'lık bir katkı sağladığını görürüz. Aynı şekilde bölgede yükselen değer olan Hindistan'ın da küresel ekonomik büyümeye katkısı her geçen gün artıyor. ABD ile Çin arasındaki ticari müzakereler ise geçen ay başarısızlıkla sonuçlanmıştı. ABD son olarak yaklaşık 200 milyar dolarlık Çin ürününe ilave gümrük vergisi uygulamaya başlarken, ABD Başkanı Donald Trump, 300 milyar dolarlık Çin ürününe yönelik de ilave vergi uygulamasına yönelik çalışmaların başlatılması talimatını vermişti. ABD'nin küresel hakimiyetini yıkmak isteyen Çin ve Asya'daki diğer 12 ülkenin devlet ve hükümet başkanları, bölgedeki iş birliği ve güveni artırmak için 15-16 Haziran tarihlerinde Tacikistan'ın Başkenti Duşanbe'de bir araya geldiler. Asya'da İşbirliği ve Güven Arttırıcı Önlemler Konferansı (AİGK) 5. Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'ne Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir
TSE Standard, Teknik ve Ekonomik Dergisi, 2019
Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), küresel ticaretin 2018'in dördüncü çeyreğinde yavaşladığını belirtere... more Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), küresel ticaretin 2018'in dördüncü çeyreğinde yavaşladığını belirterek bu yıl için ekonomik büyüme tahminlerini düşürdü. Küresel ticaretin dördüncü çeyrekte yüzde 0,3 daraldığı açıklanırken, bu yıl ticaretin son 3 yılın en düşük seviyesinde yani yüzde 2,6 büyüyeceği öngörüsü yapıldı. Bu beklenti, daha önce yüzde 3,7 olarak öngörülen seviyenin altında bulunuyor. Geçtiğimiz yılın tamamında yüzde 3 artan küresel ticaretin yavaşlama beklentisine gerekçe olarak; ABD ve Çin arasındaki gerilimler, yeni gümrük vergileri ve misilleme önlemleri, ekonomik büyümenin yavaşlaması, finansal piyasalardaki oynaklık ve gelişmiş ülkelerde sıkılaşan para politikası gösterildi. Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından "Yavaşlayan Büyüme, İstikrarsız Toparlanma" başlığı ile yayınlanan Dünya Ekonomi Görünümü Raporu'nda küresel büyüme tahminleri 2019 yılı için yüzde 3,5'ten yüzde 3,3'e çekilirken, 2020 yılı büyüme tahmini ise 3,6 seviyesinde sabit tutuldu. Raporda, dünyanın belli başlı ekonomik toplulukları arasında, tahmini büyüme hızı yükseltilen tek ülke Çin oldu. Küresel ticarette yaşanan gerilim, para politikaları, İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden (AB) ayrılması (Brexit) ve bölgesel dalgalanmalar gibi olumsuz unsurlar göz önünde bulundurularak, dünyanın bu yılki ekonomik büyüme hızının aşağı yönlü revize edildiğine vurgu yapıldı. IMF ayrıca, ekonomik toplulukların yüzde 70'inin büyümesinde yavaşlama beklendiğini belirtti. Euro Bölgesi ekonomisinin ise beklenenden daha fazla ivme kaybettiği, bölgede iş ve tüketici güveninin zayıfladığı, yeni emisyon standartlarının uygulanmasıyla Almanya'da otomotiv üretiminde bozulmanın görüldüğü belirtildi. Bölge için büyüme oranı tahmini; 2019 yılı için 0,3 puanlık azalışla yüzde 1,3'e, 2020 için ise 0,2 puanlık azalışla yüzde 1,5'e indirildi. Raporda, 2019 yılının ikinci yarısında gelişmekte olan ekonomilerde özellikle Arjantin ve Türkiye'de, kademeli dengelenmenin görülmesinin beklendiği vurgulandı. ABD ve Çin arasında devam eden ticaret anlaşması müzakereleri için Çin Başbakan Yardımcısı Liu He liderliğindeki heyet 3 Nisan'dan başlamak üzere üç gün boyunca Washington'da Amerikalı yetkililerle görüştü. Her ne kadar ABD Başkanı Donald Trump, Çin ile yürütülen ticaret müzakerelerine ilişkin anlaşmaya çok yakın olunduğunu, bugüne kadar birçok konuda mutabakat sağlandığını ve hemfikir olunacak az mesele kaldığını söylese de piyasalar henüz
TSE Standard, Ekonomik ve Teknik Dergi, 2019
Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde, küresel ekonominin henüz resesyonda olmad... more Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde, küresel ekonominin henüz resesyonda olmadığını ancak beklenenden hızlı yavaşlamanın riskleri artırdığını söyledi. Lagarde, Portekiz'de yaptığı konuşmada ticaret gerilimlerinin, küresel borç yükünün ve Çin'deki yavaş büyümenin başlıca riskler olduğunu söyledi. IMF Başkan Yardımcısı Tao Zhang ise, ABD ile Çin arasındaki ticaret görüşmelerinin büyük bir ekonomik belirsizlik yarattığına dikkat çekerek, bu durumun Asya'nın ekonomik büyümesini yüzde 0,5 aşağıya çekebileceği uyarısı yaptı. Zhang'ın açıklaması, IMF Birinci Başkan Yardımcısı David Lipton'ın, ticaret savaşının, "küresel istikrar için en büyük risk" olduğuna ilişkin uyarısının ardından geldi. Yılın ilk günlerinden itibaren piyasalar, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Çin arasındaki müzakereleri takip ediyor. Ancak uzlaşıya dair henüz somut bir adımın atılmaması ve ABD Başkanı Donald Trump'ın çelişkili açıklamaları, yatırımcıları temkinli bekleyişe yöneltiyor. Küresel ekonomide genel anlamda bir yavaşlama eğilimi olmasına rağmen, ABD ekonomisinin geçen yıl 4. çeyrekte beklentilerin üzerinde yani yüzde 2,6 oranında, yıllık bazda ise yüzde 2,9 büyümesi ve ABD merkez bankası FED'in faiz politikaları, ABD dolarına destek oldu ve dolar yükseldi. Dünyanın diğer en büyük ekonomilerinden Çin ve Rusya'nın ise son yıllarda aralarındaki sınır problemlerini çözerek ilişkilerini geliştirdikleri görülüyor. İki ülkenin mutabık kaldıkları en önemli konu, Birleşmiş Milletler (BM) toplantılarında hem coğrafi hem de ideolojik düşman olarak görülen ABD'ye karşı hareket etmeleri yönünde oluyor. Rusya, S-400 de dâhil, Çin'e pek çok savunma sistemi ve silah satıyor. Çin de istediği pek çok kaynağı, örneğin bazı mineralleri, makul fiyatlardan Rusya'dan satın alabiliyor. Yatırımcılar bu yakınlaşmanın yanı sıra ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşı endişelerini, Çin ve Avrupa başta olmak üzere yavaşlayan küresel ekonomiyi, İngiltere'nin kötü yönettiği AB'den ayrılma (Brexit) sürecini ve ABD-Kuzey Kore anlaşmazlığını yakından takip ediliyor. Ayrıca şimdiye kadar çok fazla fiyatlanmayan Hindistan-Pakistan gerilimine ilişkin riskler, iki ülkenin de
TSE Standard Ekonomik ve Teknik Dergi, 2019
Küresel ekonomiye yönelik büyüme endişeleri, 2019'un temel problemi olarak gündemdeki önemini kor... more Küresel ekonomiye yönelik büyüme endişeleri, 2019'un temel problemi olarak gündemdeki önemini koruyor. Çin ekonomisindeki yavaşlama, özellikle ABD-Çin arasındaki ticaret savaşları, Brexit, jeopolitik risklerin devam etmesi ve gelişmekte olan ülke ekonomilerinin likidite problemi içinde hareket kabiliyetini kaybetmesi, bu endişenin başlıca nedenleri olarak görülüyor. Bu risklere bir de ABD Merkez Bankası (FED) ve Avrupa Merkez Bankası (ECB) gibi dünyanın önde gelen iki önemli merkez bankasının normalleşme adımları da eklendiğinde, küresel büyümedeki ivme kaybının "kritik" niteliği artıyor. 1 Çünkü bankaların normalleşeme adımlarında, parasal genişlemeye yani piyasalara bol miktarda dolar veya Euro sürülmesine son veriliyor, buna karşılık faiz artırımlarıyla ABD dolarının değeri artıyor. Dolayısıyla yurtdışı kredi maliyetleri özellikle bizim gibi gelişmekte olan ülkeler için hayli yükseliyor. Küresel ihracatın oranı, toplam ihracat artmasına rağmen, yapılan üretime oranla azalıyor. Çünkü başta Çin olmak üzere büyüyen pazarlar, yurtiçinde ürettiklerinden daha fazla tüketmeye başladılar. Ve artık küresel ekonomide 'en düşük ücretli iş gücü arayışı' giderek azalmaya başladı. Bu durumda, küreselleşme çağını kaçırmış olan ülkeler, ucuz iş gücü avantajını kaybediyor. Yapılan araştırmalara göre günümüzde bazı teknolojik hizmet türlerinin ticareti, mesela Telekom ve Bilişim Teknolojileri hizmetleri gibi, mal ticaretine oranla 2-3 kat daha hızlı artış gösteriyor. Dijital teknolojiler son otuz yıl içinde iletişim ve lojistik maliyetlerini düşürerek küresel ticarette bir patlama yarattı. Şirketler de bu nedenle farklı coğrafyalardaki yatırımlarını gözden geçirmeye başlıyor. Klasik iş gücünün yerini, otomasyon ve yapay zekâ gibi teknolojiler alırken, bu gelişmeler dünyadaki üretimin coğrafyasını da değiştirebilir. Uluslararası ticari müzakereler tarım ve sanayi ürünlerine yoğunlaşırken, fikri mülkiyet ücretleri de hızlı bir artış gösteriyor. Firma yöneticilerinin en büyük endişelerinin başında ticari politikalardaki belirsizlik 1 Piyasaların 2019 gündemi küresel büyümedeki yavaşlama olacak, https://www.aa.com.tr/tr/ekonomi/piyasalarin-2019-gundemi-kuresel-buyumedeki-yavaslama-olacak/1402985, Erişim Tarihi: 28.02.2019
TSE Standard Ekonomik ve Teknik Dergi, 2019
Yeni yıla yeni umutlarla başlarken yılın bu ilk yazısında dünya ve ülkemizde meydana gelen ekonom... more Yeni yıla yeni umutlarla başlarken yılın bu ilk yazısında dünya ve ülkemizde meydana gelen ekonomik gelişmeleri küresel ve bölgesel ölçekte ele alacağız. Yeni yıldan beklentilerimiz, geçtiğimiz yıl meydana gelen olayların getirisiyle birlikte, ekonomide, teknolojide, siyasette, çevre ve iklim şartlarındaki oluşumlarla, geleceğe dair planlarımız dâhilinde şekillenecektir. Dünya Bankası (DB) 8 Ocak 2019 tarihinde yayınladığı ve küresel ekonomik görünümü değerlendirdiği 2018 değerlendirme ve 2019 beklentileri raporunda, bu yıl küresel büyüme oranının yüzde 2,9 olacağını öngördü. Banka, gelecek yıl büyümenin yavaş da olsa süreceğini tahmin ederek küresel ekonomide artan riskler, ticarette yaşanan savaşlar için "kara bulutlar" benzetmesi yaptı. Buna karşılık raporda, küresel ekonomideki yavaşlamanın geçen yılın ortalarında başladığı, şimdiye kadar düzenli seyrettiği, yavaşlamada yumuşak bir iniş olacağına da vurgu yapıldı. Gelişmekte olan ekonomilerin ivme kaybetmesi, ticarette anlaşmazlıkların yaygın hale gelmesi, küresel borç yükünde belirgin bir azalmanın olmaması, geleceğe dair beklentilerimizde temkinli hareket etmemize neden oluyor. Bunların iyileştirilmesi için de uzun vadede daha sağlam teşvikler, insan sermayesine yatırım yapılması, potansiyel büyüme için yatırım engellerinin ortadan kaldırılması ve ticari entegrasyonun teşvik edilmesi gerekiyor. Ayrıca gelir eşitsizliğinin azaltılması, yoksullukla mücadele ve savunmasız gruplar için küresel gıda fiyatlarındaki dalgalanmanın önlenmesi konusunda hükümet politikaları geliştirilmesine de ihtiyaç var. Dünyanın en etkili siyaset ve iş dünyası liderlerinin bir araya geldiği 49. Dünya Ekonomik Forumu, İsviçre'nin Davos kasabasında 22-25 Ocak tarihlerinde gerçekleştirildi. Zirve bu yıl "Küreselleşme 4: Dördüncü Sanayi Devrimi Çağında Küresel Yapıyı Şekillendirmek" ana temasıyla başladı. Davos'ta ele alınan konular arasında küreselleşme, iklim değişiklikleri, Çin'de ve küresel ekonomide büyümenin yavaşlaması, ticaret savaşları, Yemen ve Suriye krizi, popülizmin yükselişi, göç sorunu, yoksullukla mücadele ve İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden (AB) ayrılma (Brexit) süreci yer aldı. Teknolojideki gelişmeler, tıp alanındaki hızlı gelişmelerin toplumu dönüştürmesi, ruh sağlığı, robotik
TSE Standard, Ekonomik ve Teknik Dergisi Aralık, 2018
Ekonomide, 2018 yılı gerek küresel ekonomik büyümede yavaşlama eğilimi gerekse bölgesel olarak ya... more Ekonomide, 2018 yılı gerek küresel ekonomik büyümede yavaşlama eğilimi gerekse bölgesel olarak yaşanan siyasi gelişmelerin etkisiyle oldukça zor geçen bir yıl oldu. Dünyada Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) başlattığı ticaret savaşları hız kazanırken, korumacılık politikaları yani ülkelerin sanayi ve tarım alanında yerli üreticisinin dış rekabet karşısında korunmasını savunan görüşlere dayanan dış ticaret politikası, ekonomide olumsuz etkisini gösterdi. Ülkemizde de 24 Haziran genel seçimleri sonucunda özellikle döviz kurlarında yaşanan dalgalanma, yılın ikinci yarısında büyümeyi yavaşlatıp enflasyonda artışı beraberinde getirdi. Yılın bu son yazısında hem 2018’i değerlendirip hem de 2019’dan beklentilerimizi ele alacağız.
TSE Standard, Ekonomik ve Teknik Dergisi Kasım, 2018
Ekonomik ortamın özellikle gelişmekte olan ülkelerde güçlü bir şekilde bozulduğu, gelişmiş ülkele... more Ekonomik ortamın özellikle gelişmekte olan ülkelerde güçlü bir şekilde bozulduğu, gelişmiş ülkelerde ise büyük oranda değişmediği ancak jeopolitik ve siyasi gelişmeler nedeniyle tedirginlik olduğu gözlemleniyor. Mevcut ticaret engelleri ise dünya ticaretinde daha da zayıf bir büyüme beklentisine neden olarak gösteriliyor. Kısa vadede bu engellerin ortadan kalkmayacağını düşünen ekonomistler, küresel ticaretin ve yatırımların karşılıklı gümrük tarifeleri ile yavaşlamaya başladığına dikkat çekiyorlar. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), dünya ekonomisi için 2018 büyüme tahminini yüzde 3,7’de tutarken, 2019'a ilişkin büyüme tahminini 0,2 puan düşürerek yüzde 3,5 olarak açıkladı. OECD, Avrupa ve Ortadoğu’da politik ve jeopolitik belirsizliklerin arttığını, Çin ekonomisinde ise sert yavaşlamanın ekonomileri vurabileceğine dikkat çekti. Gelişmiş ülkelerde ağırlığını koruyan işsizlik sorunu ise özel tüketimin yavaşlaması nedeniyle devam ediyor.
TSE Standard, Ekonomik ve Teknik Dergisi Ekim , 2018
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) tarafından yapılan tahminlere göre, Amerika Birle... more Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) tarafından yapılan tahminlere göre, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump'ın yarattığı belirsizlik nedeniyle dış ticarette oluşan problemler, İngiltere'nin Avrupa Birliği (AB) sürecinden ayrılmasının (Brexit) belirsizliği ve de finansal riskler dünya geneli için büyüme tahminlerinin zorluğunu iyice artırıyor. Bu da önümüzdeki yıllar için tahmin yapmayı iyice zorlaştırıyor. Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası (DB) yetkilileri, Endonezya'nın Bali adasında düzenlenen G-20 Finans Bakanları ve Merkez Bankası Başkanları Yıllık Toplantıları kapsamında buluştular. IMF, yılda iki defa dünya ekonomisi ve gelişmekte olan ülkelerle ilgili olarak ekonomik tahminler yayınlıyor. Bu yıl Bali Zirvesi öncesinde "Dünya Ekonomik Görünüm Raporu"nun (DEG) Ekim 2018 sayısını "İstikrarlı Büyümeyi Sınayan Zorluklar" başlığıyla yayımladı. IMF, küresel ekonomiye yönelik büyüme beklentilerini yükselen riskler nedeniyle aşağı çekti. Raporda, küresel ekonomiye yönelik aşağı yönlü risklerin son 6 ayda gümrük tarifeleri, siyasi belirsizlikler ve yükselen piyasalardaki sermaye çıkışlarıyla yükseldiği vurgulandı. IMF'nin, 2018 ve 2019 yıllarına ilişkin küresel büyüme beklentilerini yüzde 3,9'dan yüzde 3,7'ye indirdiği raporda, bazı Avrupa ülkelerinin yanı sıra yükselen piyasa ekonomilerine yönelik büyüme tahminleri aşağı çekildi. Almanya'nın daha önce yüzde 2,2 olan büyüme tahminini yüzde 1,9'a, ABD'nin 2019 büyüme beklentisini ise Çin'le sürdürülen "ticaret savaşı" nedeniyle yüzde 2,7'den yüzde 2,5'e düşürdü. ABD ekonomisine ilişkin bu yılki büyüme tahmini yüzde 2,9'da sabit bırakıldı. ABD ekonomisi, uzun zamandır yakalamadığı oldukça iyi bir performans göstererek üçüncü çeyrekte beklentilerin üzerinde büyüdü. Ticaret Bakanlığı'nın verilerine göre ekonomi Temmuz-Eylül döneminde ABD ekonomisi yüzde 3,5 büyüdü. Enflasyon ve işsizlik rakamlarında iyileşme devam ediyor. Ekim toplantısında Amerikan Merkez Bankası (FED) faizleri 25 baz puan artışla politika faizini yüzde 2.00-2.25 aralığına çıkardığını açıkladı.
TSE Standard, Ekonomik ve Teknik Dergisi, 2018
Dünya ticaret savaşlarında kazananın olmayacağı ve küresel ticaretteki korumacılığın dünya ekonom... more Dünya ticaret savaşlarında kazananın olmayacağı ve küresel ticaretteki korumacılığın dünya ekonomisini yavaşlatması nedeniyle, herkesi olumsuz etkileyeceği artık birçok ülkenin ortak görüşü haline geldi. Üzerinden on yıl geçmesine rağmen dünya piyasalarının, 2008 Eylül ayında 158 yıllık banka devi Lehman Brothers'ın batmasıyla meydana gelen finansal krizden ders almadığı görülüyor. Bu kriz, küresel piyasalardan trilyonlarca doların silinmesine, milyarlarca dolar yatırımın kaybolmasına, şirketlerin kapanmasına ve milyonlarca kişinin işsiz kalmasına neden olmuştu. Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) konutların icraya düşmesi ve şirketlerin iflasları artarken, ABD ve Avrupa Birliği'nde (AB) işsizlik oranları hızla yüzde 10'un üzerine çıkmış, dünyanın en zengin ülkelerinin alım gücünün zayıflaması, küresel üretim ve imalatın motoru olan Çin ekonomisini de durgunluğa sürüklemişti. Bugün geldiğimiz noktada Amerikan ekonomisinin, uyguladığı yanlış politikalardan ötürü, büyük bir olasılıkla önümüzdeki iki yıl içinde tekrar durgunluğa gireceğine inanılıyor İstanbul Ticaret Üniversitesi ve Birlemiş Milletler (BM) Ticaret ve Kalkınma Konferansı tarafından gerçekleştirilen "Uygulamalı Endüstriyel Politikalar" konusunda eğitim vermek üzere İstanbul'da bulunan BM Ekonomisti Dr. Piergiuseppe Fortunato, önümüzdeki yıllarda, belki iki yıl belki de beş yıl sonra, 2008 krizinin benzerinin kapıda olduğuna dikkati çekti. Dr. Fortunato buna neden olarak da "Avrupa ekonomisinde rakamlara baktığınızda Amerika'dan daha kötü bir senaryo ile karşılaşacaksınız. Geçen yıl BM olarak hazırladığımız raporda belirttiğimiz gibi, bu ekonomik iyileştirmenin yavaş olmasındaki en büyük sebep, AB ülkeleri tarafından imzalanan ekonomik politika paketidir" dedi.
TSE Standard, Ekonomik ve Teknik Dergisi , 2018
Küresel ekonominin görünümüne ilişkin kaygılar her geçen gün artarak devam ediyor. Dev ekonomiler... more Küresel ekonominin görünümüne ilişkin kaygılar her geçen gün artarak devam ediyor. Dev ekonomilerin savaşının ticaret ortaklarını da germesi nedeniyle Asya ve Avrupa'da üretimin frene bastığı görülüyor. Dünyanın en büyük iki ekonomisi olan ABD ve Çin arasında başlayan ve başta AB olmak üzere Kanada, Meksika, Türkiye gibi üçüncü ülkelerin de dâhil olduğu ticaret savaşları ve korumacılık uygulamaları nedeniyle küresel üretimde yavaşlama gözlemleniyor. Asya ve Avrupa'dan gelen imalat verilerinin beklentilerin altında kalması, fabrikalarda çarkların yavaşladığına işaret ediyor. Hollandalı araştırma kuruluşu CPB'nin aylık yayınladığı "Dünya Ticaret Görünüm Raporuna" göre Haziran ayında küresel ticaret hacmi bir önceki aya göre yüzde 0,8 gerilerken bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 3 büyüse de daha yavaş bir gelişim gösterdi. ABD yönetiminin İran'a uygulayacağı yaptırımlar 6 Ağustos günü itibariyle başlamış oldu. ABD'li yetkililer bu yaptırımların finansal alanda İran ekonomisine çok önemli ölçüde etkisi olacağını belirtiyorlar. Yaptırımlar, ABD'nin tek taraflı kararlarına uymayarak İran ile ticaretini sürdüren diğer ülkeleri kapsayacak şekilde uygulanacağı için söz konusu ambargolardan üçüncü ülkeler de etkilenebilecek. Bunlar arasında en çok etkilenecek olan ülkelerin başında da Türkiye geliyor. Bilindiği üzere ABD Başkanı Donald Trump, İran ile iş yapanların ABD ile iş yapamayacaklarını ifade etmişti. Ancak Türk yetkililer, Türkiye-İran arasında uzun dönemli yapılan başta petrol ve doğalgaz anlaşmaları olmak üzere birçok konuda Türkiye'nin geri adım atmayacağını belirttiler. İsviçre hükümeti de ABD'nin İran'a yönelik yaptırımlarına ilişkin İsviçreli firmalara, İran ile ekonomik ilişkilerini sürdürmeleri tavsiyesinde bulundu. "İsviçre ekonomik çıkarlarını koruyacak" denilerek "ABD'nin yaptırımlara ilişkin kararları, İsviçre'deki hukuki durumu etkilemez"açıklaması yapıldı. ABD'nin İran yaptırımlarının ilk bölümü İran'ın dolar alımları, metal ticareti, kömür ve otomobil sanayi sektörünü hedef alıyor.
TSE Standard, Ekonomik ve Teknik Dergisi, 2018
Dünyanın en büyük 20 ekonomisinin maliye bakanları, merkez bankası başkanları ve hazine yetkilile... more Dünyanın en büyük 20 ekonomisinin maliye bakanları, merkez bankası başkanları ve hazine yetkililerini bir araya getiren G20 Zirvesi, bu yıl Arjantin'in başkenti Buenos Aires'te yapıldı. Dünya ekonomisinin yüzde 85'ini oluşturan 20 ülkenin temsilcilerinin yanı sıra Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Bankası ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) gibi önde gelen uluslararası kuruluşların yetkilileri de zirveye katıldı. Zirvede, ABD'nin tetiklediği küresel ticaret ve kur savaşlarının gölgesinde, güçlü, sürdürülebilir ve dengeli büyüme çerçevesi, uluslararası finansal düzenlemeler, kripto paralar, vergi, eşitsizlik ve istihdam gibi konuların yanı sıra küresel ekonomik sistemde artan dijitalleşme ve teknolojik ilerlemelerin mesleklere, çalışma koşullarına ve istihdama etkisi, ülkelerin kalkınmasında ve altyapı yatırımlarında özel sektörün daha fazla sorumluluk üstlenmesi ve gıda için sürdürülebilir gelecek oluşturma başlıklarının öne çıktığı görülüyor. Zirvede IMF başta olmak üzere, uluslararası kurumlar ABD'nin başlattığı ticaret savaşlarının dünya ekonomisine 0,3 ile 0,8 puan arasında negatif büyüme etkisi yaratabileceğine dikkat çektiler. G20 Zirvesi Sonuç Bildirgesinde; küresel büyümenin gücünü korumasına karşın daha dengesiz hale geldiğini belirtilirken, kısa ve orta vadeli aşağı yönlü risklerin yükseldiğine vurgu yapıldı. Bu riskler; finansal kırılganlıklar, yükselen ticaret ve jeopolitik gerilimler, küresel dengesizlikler, eşitsizlik ve yapısal yavaş büyüme olarak sıralandı. Uluslararası ticaret ve yatırımların büyümenin, verimliliğin, inovasyonun, istihdamın ve kalkınmanın önemli motorları olduğu, riskleri azaltmak için diyaloğun artırılması ve güveninin güçlendirilmesine ihtiyaç olduğu vurgulandı. Temmuz ayında yapılan ikinci önemli zirve olan BRICS 2018 ise Güney Afrika'nın Johannesburg kentinde yapıldı. Türkiye'nin İslam İşbirliği Teşkilatı Zirve Dönem Başkanlığı göreviyle özel davetli olarak katıldığı ve bu yıl 10'uncusu yapılan zirve, "Afrika'da BRICS: 4. Sanayi Devrimi'nde kapsayıcı büyüme ve refah paylaşımı için iş birliği" temasıyla gerçekleşti. Zirveye BRICS ülkeleri yani Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika ülkeleri yanı sıra, iş ve ekonomi dünyasından üst düzey yetkililer, devlet başkanları katıldı.
TSE Standard, Ekonomik ve Teknik Dergisi Haziran , 2018
Dünyanın en büyük ekonomisine sahip gelişmiş yedi ülkeden oluşan G7 Grubu'nun 8-9 Haziran'da Kana... more Dünyanın en büyük ekonomisine sahip gelişmiş yedi ülkeden oluşan G7 Grubu'nun 8-9 Haziran'da Kanada'da yapmış olduğu 44. G7 Liderler Zirvesi, haziran ayına damgasını vurdu. 1998'den 2014'e kadar sekiz ülkenin üye olduğu ve G8 olarak bilinen grup, 2014'te Rusya'nın Kırım'ı ilhak etmesi nedeniyle gruptan çıkarılmasının ardından G7 olarak anılmaya başlanmıştı. Bu yıl dönem başkanlığını Kanada'nın yaptığı ve Avrupa Birliği'nin (AB) de temsil edildiği G7 zirvesine Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri'nden yetkililer katıldı. G7 Liderler Zirvesi'nde ortak bildirisinden son anda onayını çeken ABD Başkanı Donald Trump başkan olduktan sonra Kanada'ya ilk ziyaretini gerçekleştirmişti. Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi'nden, Paris İklim Anlaşması ve İran ile yapılan nükleer anlaşmadan (JCPOA) çekilmesi, NAFTA'yı yeniden müzakereye açması, Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı'nı (TTIP) beklemeye alması ve Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıma kararı ABD ile G6 ülkeleri arasında derin görüş ayrılıklarına sebep oldu. Grubun ABD dışındaki altı üyesi ile AB temsilcisi, Trump'ın ABD ticaret eylemleri konusundaki uygulamalarından "endişe ve hayal kırıklığı" duyduğunu açıkladılar. ABD Başkanı Donald Trump'ın ticaret yaptığı ülkelere karşı takındığı olumsuz görüş ve ithalata gümrük vergileri uygulaması uzmanlarca hem Amerika'yı hem de ticaret yaptığı diğer ülkelerin ekonomilerini riske atıyor. Ekonomist Nouriel Roubini bu konuya dikkat çekiyor. Roubini; global ekonomilerin birbirleriyle senkronize bir şekilde büyüdüğünü ve bunun iş dünyasında ve tüketicilerde güven yarattığını ancak FED'in faiz artışlarının ve ABD ile Çin arasında olası ticaret savaşının etkisiyle bu güvenin bozulmaya başladığını ileri sürüyor. Euro Bölgesi'ndeki yavaşlamayı İngiltere ve Japonya ekonomilerinin takip ettiğini, şimdi de ticaret savaşlarının gündeme geldiğini ve bu gelişmelerin ekonomik büyümede kırılma anı olabileceğine dikkat çekiyor.
TSE Standard, Ekonomik ve Teknik Dergisi Mayıs , 2018
Üniversitelerin iç ve dış paydaşlarının zaman içindeki beklentileri değişince yükseköğrenimde öne... more Üniversitelerin iç ve dış paydaşlarının zaman içindeki beklentileri değişince yükseköğrenimde önemli gelişmeler ortaya çıktı. "Girişimci" ya da "Üçüncü Nesil" üniversitelerin oluşumu ve bu paydaşların değişen taleplerini yerine getirmeye başlaması, bu süreçte ortaya çıkan "katma değerli ürünler", üniversitelerin ekonomik büyümede, ülke ekonomilerinde söz sahibi olmalarını sağladı. Bir üniversitenin iç paydaşları denilince aklımıza öğrenciler, akademik personel ve çalışanlar gelir. Dış paydaşlar ise sanayi, devlet ve bölgesel/lokal topluluk yani sosyal çevredir. Üniversiteler ilk ortaya çıktıkları (Aristo'nun Academia'sının hakkını teslim ederek) yıllarda, Bolonya, Paris ve Oxford ilk örnekleri olarak (MS: 1100-1200) daha çok din temelli eğitim veriyorlardı. Bu nedenle de büyük ölçüde kiliselerin söz sahibi olduğu koşullar geçerliydi. Amaçları; bilgiyi toplamak, korumak ve var olan bu bilgiyi aktarmaktı, kısacası sadece "eğitim" amaçlı kurumlardı. Öğrenci sayısı az, seyahat imkânları kısıtlı olduğundan, tek disipline dayalı, araştırmaya kapalı bu öğrenim tarzı uzun yıllar devam etti. Üniversitenin dış paydaşlarında meydana gelen değişimler ağırlıklı olmak üzere (1800'ler); sanayinin gelişmesi, araştırma kuruluşlarının sayısının artması, devletin üniversitelere kaynak ayırması gibi nedenlerle, yüksek öğrenimin yapısı değişim gösterdi. Araştırma sürecini öğrenci odaklı hale getiren, endüstri devrimiyle "uzmanlaşmayı" gündeme getiren bu yeni tip üniversitelere en iyi örnek Humboldt Üniversitesi (Prusya-1810) oldu. Bu örnekle dünyada üniversite kavramı, radikal olarak yeniden tasarlandı. Kilisenin ağırlığını ortadan kaldıran, devletin ulusal bütçeden kaynak ayırdığı laik eğitim kurumları ortaya çıktı. Ulaşımın kolaylaşması mobiliteyi hızlandırdı, öğrenci sayısında büyük bir artış yaşandı ve araştırmalar için devlet kaynakları yetersiz kalınca sponsporluklar arttı. Ortak dil olarak İngilizce kullanılmaya başlandı. Üniversiteler en iyi öğrencileri çekme ve onlara en iyi hocalarla eğitim verme yarışına girdiler.
TSE Standard, Ekonomik ve Teknik Dergisi Mayıs , 2018
Küresel ekonomide "Korumacı Politikalar"ın gündeme gelmesi, büyümenin sürmesine ve yatırımların g... more Küresel ekonomide "Korumacı Politikalar"ın gündeme gelmesi, büyümenin sürmesine ve yatırımların gelişmekte olan ülkelere yapılmasına engel olarak gösteriliyor. Ekonomi uzmanları, özellikle ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşının küresel büyümeye önemli ölçüde zarar vereceğini belirtiyorlar. Uzun vadede bu anlaşmazlığın devam etmesi; tüketicilerin daha az harcamasına, şirketlerin yatırım yapmamasına, Tüketici Güveni'nin düşmesine yol açacaktır. Bu durum da küresel büyüme politikası için olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Olumlu haber ABD Hazine Bakanı Steven Mnuchin'in, 20 Mayıs günü yaptığı açıklamada "Çin'le ticaret savaşını beklemeye alıyoruz." demesiyle geldi. Çin ve ABD arasında bir hafta süren ticaret toplantıları sonunda Çin, aradaki ticaret dengesizliğini azaltmak için ABD'den daha çok mal ve hizmet alma sözü verirken iki ülke karşılıklı olarak açıklamış oldukları ek gümrük vergilerini durdurma kararı aldı. ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşında "şimdilik" yapılan ateşkes ilanı, dolarda küresel bazda yükselişe neden oldu. Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Küresel Ticaretin Görünümü konusunda yayımladığı raporda, 2017 yılında yüzde 4,7 oranında büyüyen mal ticaretinin 2018 yılında da güçlü bir şekilde büyümeye devam edeceği öngörüsünde bulundu. Küresel yatırım harcamalarında gerçekleşen artış, ticaretle bağlantılı olduğu gibi emtia fiyatlarında da artışa neden oldu. DTÖ yaptığı değerlendirmede, 2018 yılına ait beklentinin uluslararası ticaretin işlem hacminin yüzde 4,4 oranında büyümesi yönünde olduğunu belirtti. Örgütün; ticarette bu büyümeyi, piyasa döviz kuru üzerinden küresel gayri safi yurt içi hâsılanın (GSYİH) yüzde 3,2 büyüme olarak öngördüğü, 2019 yılında ise uluslararası ticaretin azalarak yüzde 4'lük ılımlı bir büyümeyi beklediğini anlıyoruz.
TSE Standard, Ekonomik ve Teknik Dergisi Nisan, 2018
Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde, küresel ticaret sisteminin "dağılma" tehl... more Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde, küresel ticaret sisteminin "dağılma" tehlikesiyle karşı karşıya olduğu belirterek ülkelere "korumacılıktan uzak durmaları" çağrısında bulundu. Lagarde, ticaretin getirdiği faydaların bedellere göre çok ağır bastığını belirterek, serbest küresel ticaretin dünya genelinde aşırı yoksulluk içinde yaşayanların sayısını keskin biçimde düşürdüğünü söyledi. Lagarde ve diğer uzmanlar, ticaret savaşlarında herkesin kaybettiği görüşünü savunurken Lagarde ticaret gerilimlerinden kaynaklanan belirsizlikler, belirsiz jeopolitik durum ve artan mali risklerden dolayı ekonomik reformların şimdi her zamankinden daha fazla aciliyet taşıdığını vurguladı. ABD Devlet Başkanı Donald Trump göreve başladığı ilk günden beri farklı ve öngörülemez ekonomik ve siyasi kararları ile dikkat çekiyor. ABD'de, her ülkeye aynı oran ve prensiplerle uygulanan dış ticaret politikası şimdilerde değiştirilerek her ülke ile ayrı ayrı pazarlıklar yapılıyor. Trump, uluslar ve birlikler arası anlaşmalar yerine, ikili müzakerelere yönelince ABD'nin bu korumacı siyasetine tüm dünyadan sesler yükselmeye başladı. Çin, karşı hamle ile ABD'nin vazgeçtiği "küresel ticarete yön verme, kurallarını koyma" politikası izlemeye başladı. Altyapı projelerine ağırlık veren ve 69 ülkede çalışmalarını devam ettiren Çin, önümüzdeki yıllarda ekonomide zirveyi ele geçirmeyi hedefliyor. Ekonomistler ise Trump yönetiminin Çin ve Amerika'nın diğer ticaret ortaklarına gümrük vergisi uygulayarak, Amerikan mallarına misilleme vergileri konmasına neden olmasından, böylece talebi azaltarak ekonomik büyümeyi baskılamasından endişe ediyorlar. Uzmanlar küresel ekonomik büyümenin yüzde 2,9 oranında olacağını öngörüyor ve büyüme oranının olumlu olduğu böyle bir dönemde, ekonomilerin gelecekte yaşanacak olumsuzluklarla mücadele için vergi ve diğer politikalarda değişiklik yapılmasının doğru zamanı olduğunu belirtiyorlar. Geçtiğimiz mart ayı sonlarında ABD Merkez Bankasının (FED) politika faizini, yüzde 1,25-1,50 aralığından yüzde 1,50-1,75 aralığına yükseltmesi ABD ekonomisi için olumlu bir görünüm ortaya koydu. Bu faiz artışıyla büyümenin artacağı, işsizliğin ise düşeceği yönünde mesajlar verildi. Ama tabii dolar faizinin artması ve doların evine dönmesi,
TSE Standard, Ekonomik ve Teknik Dergisi Mart, 2018
“Küresel ekonomide büyüme sürüyor, buna karşılık ticarete ilişkin tartışmalar, ABD Merkez Bankası... more “Küresel ekonomide büyüme sürüyor, buna karşılık ticarete ilişkin tartışmalar, ABD Merkez Bankası’nın (FED) para politikasında normalleşme sürecine girmesi, teknolojik yeniliklerin ekonomik riskleri arttırması ve bunun tüm dünya genelinde bulaşıcı bir etki yaratması söz konusu.” Bu sözler Cakarta'da düzenlenen IMF konferansında konuşan Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde’ye ait. Lagarde, ülkelerin bu süreçleri takip ederek değişime hazır olması gerektiğini belirtti. IMF Başkanı, ABD Başkanı Donald Trump’ın özellikle çelik ithalatında ek gümrük vergisi koyma kararını eleştirdi ve böyle bir ticaret savaşının sonucunun herkes için “Kaybet-Kaybet” olacağına dikkat çekti.
TSE Standard, Ekonomik ve Teknik Dergisi, 2019
Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı olarak 1 Ekim'de göreve başlayan Kristalina Georgieva'nın il... more Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı olarak 1 Ekim'de göreve başlayan Kristalina Georgieva'nın ilk açıklaması, küresel ekonominin artan ticaret ihtilafları nedeniyle "senkronize yavaşlama" ile karşı karşıya olduğunu belirtmek oldu. IMF'nin yeni başkanı "Ticaret ihtilaflarının küresel ekonomiye kümülatif etkisi 2020 yılında 700 milyar dolar tutarında azalma veya gayrisafi yurt içi hasılanın (GSYH) yüzde 0,8'inin kaybedilmesi olabilir. Bu yaklaşık olarak İsviçre ekonomisinin büyüklüğü kadar." dedi. Georgieva, bu yıl dünya ekonomilerin yaklaşık yüzde 90'ında daha yavaş büyüme beklediklerini ifade ederek, küresel ekonominin artan ticaret ihtilafları nedeniyle "senkronize yavaşlama" ile karşı karşıya olduğunu söyledi. IMF ekim ayında yaptığı açıklamada, 2019 yılı için küresel büyüme tahminlerini yüzde 3,2'den yüzde 3'e çektiğini açıkladı. Bu yılın Haziran ayında, dünya sanayi üretim artışı yüzde 0,6'ya gerileyerek 2008 küresel finans krizi sonrası en düşük noktaya gelmişti. Bunun yanı sıra dünya ticaretindeki büyümenin de yavaşladığı ve 2012-2017 büyüme ortalamasının gerisine düştüğü görülüyor. Dünyada, ABD, AB gibi önemli ülkelerin merkez bankalarının para ve ticaret politikalarındaki değişiklikler, belirsizlikler küresel yatırım iştahını azaltırken bu durum finansal piyasalardaki istikrara da olumsuz etki ediyor. Gelişmelere bakacak olursak küresel ekonomide geçtiğimiz yıllarda yaşanan bir durgunluğun benzerinin farklı etkenlerle yeniden yaşandığını söyleyebiliriz. Geçtiğimiz yıllarda, 2014-2016 arasında petrol fiyatları düşmüş ve bu da gelişen piyasaların canlılığını azaltmıştı. Geliri büyük oranda petrol ihracatına bağlı ülkelerin ekonomilerinde daralma görülmüş ve domino etkisi ile küresel ticarette de daralma olmuştu. Bu dönemde, bir zamanlar 116 dolar olan petrol varil fiyatları 26 dolara kadar düşmüş ve bu düşüşten en çok Venezüella ve Rusya ekonomisini etkilenmiş, iflasın eşiğine getirmişti. İçinde bulunduğumuz dönemde, yeniden böyle bir durumun yaşanacağına dair sinyaller var. Global finans haber portalı FX Empire temmuzda yaptığı bir araştırma ile petrolün ağustosta düşeceğini, eylül ve ekimdeki düzelmenin ardından kasım ve
TSE Standard, Ekonomik ve Teknik Dergisi, 2019
Ekonomik İş Birliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), global ekonomik görünümün kararmaya devam ettiğini... more Ekonomik İş Birliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), global ekonomik görünümün kararmaya devam ettiğini, gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerde büyümenin yavaşlamayı sürdürdüğünü bildirdi. Küresel ekonomik büyümenin, on yıl önce, 2008’de yaşanan finansal krizden bu yana en düşük seviyede olduğunu açıklayan OECD, 2019 yılı Mayıs ayında yayımladığı Ekonomik Görünüm Raporu'nu güncelleyerek 19 Eylül’de yayınladığı "Ara Dönem Ekonomik Görünüm" raporunda, bu yılki Gayri Safi Yurt İçi Hasıla beklentisini yüzde 3,2'den yüzde 2,9'a çekerken 2020 yılına ilişkin küresel büyüme beklentisini ise 3,4'ten 3'e düşürdü.
TSE Standard, Ekonomik ve Teknik Dergisi, 2019
Küresel ekonomik büyüme, geçtiğimiz yıl dünyada mal ticareti hacminde; ticari gerginlikler, korum... more Küresel ekonomik büyüme, geçtiğimiz yıl dünyada mal ticareti hacminde; ticari gerginlikler, korumacı politikalar ve ekonomik belirsizliklerin etkisiyle, yıllık bazda yüzde 3 olarak kaydedilirken, bir önceki yıla ait oran olan yüzde 4,6'nın altında kaldı. Dünyada, 164 ülkenin üye olduğu Dünya Ticaret Örgütü'nün (WTO) "2019 Dünya Ticaret İstatistikleri İncelemesi" raporuna göre, geçen yıl dış ticaretin büyüme hızının azalmasında, dünya ihracatında yüzde 37 paya sahip Avrupa ve yüzde 35 paya sahip Asya'daki ihracat düşüşü etkili oldu. Çin, 2018 yılında mal ticaretinde öncü ülke olmuştu ancak bu yıl ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşları özellikle Asya ekonomilerini olumsuz etkiliyor. Merkezi Londra'da bulunan Oxford Economics'ten yapılan açıklamaya göre; Asya'daki büyük ekonomilerin yavaşladığı, Çin'e entegre Hong Kong ve Singapur gibi küçük ekonomilerin ise resesyon (iki çeyrek art arda ekonomik daralmanın yaşanması) riski ile karşı karşıya kaldığı belirtiliyor. Çin'in bu yılın ikinci çeyreğinde yüzde 6,2 büyümesi, 1990 yılından bu yana en zayıf büyüme olarak kaydedildi. KPMG'nin üç aylık dönemlerle yayınladığı "Bakış" raporunda ise, jeopolitik gerilimler, ticaret savaşları ve Brexit sürecinin küresel ekonomideki riskleri artırdığı ve toparlanmak için "ortak zemin" arandığına işaret ediliyor. Küresel ekonomide kalıcı toparlanma sağlanması için dünya ticaretindeki korumacı eğilimleri geriletecek yeni bir uzlaşı zemini oluşması gerektiğine dikkat çekiliyor. Çünkü belirsizlik, küresel finans piyasalarında kırılgan bir seyre neden oluyor. Dünyanın en zengin yedi ülkesinin liderlerini buluşturan G-7 zirvesi bu yıl Fransa'da yapıldı. Ticaret savaşları, İran krizi, küresel ısınma ve Amazon yangınları gibi sorunlarda görüş ayrılıkları yaşadıkları mevkidaşları ile bir araya gelen liderlerden beklenen, birlik ve beraberlik içeren mesajlar gelmedi. Fransa ve G-7 üyesi diğer AB üyeleri, İran ile nükleer anlaşmayı kurtarmaya çalışırken ABD Başkanı Donald Trump, Tahran'a tam baskı uygulanmasını istiyor. İngiltere'nin AB'den ayrılması konusunda Almanya ve Fransa farklı düşünüyor. Trump, Amazon yangınları konusunda Brezilya Cumhurbaşkanı Jair
TSE Standard, Ekonomik ve Teknik Dergisi, 2019
Küresel ticaretin iki büyük devi olan Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Çin arasında yaşanan t... more Küresel ticaretin iki büyük devi olan Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Çin arasında yaşanan ticaret savaşları, korumacı ticaret politikası eğilimleri, Çin ekonomisindeki ivme kaybı, Avrupa Birliği'nde (AB), Brexit'teki gelişmeler, Doğu Akdeniz'deki hareketlilik ve jeopolitik beklentiler, Ortadoğu'da askeri bir çatışma riskinin yükselişi, ekonomik aktiviteyi azaltıyor. Bu gelişmeler, dünya çapında imalat sektörü Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI) verilerinde, aktivite daralmasına işaret ediyor. PMI'da yaşanan düşüş, küresel ekonomide yavaşlama endişelerini artırıyor. Yılın başından beri yaşanan gelişmelere bakılacak olursa, dünyanın ilk 20 ekonomisinde üretim açısından sıkıntılı bir dönemden geçildiği görülüyor. ABD'de haziran imalat PMI verisi 50,6 ile Eylül 2009'dan bu yana en düşük seviyeye işaret ederken Çin'de imalat PMI'ı, haziranda bir önceki aya göre değişim göstermedi ve 49,4 değerini aldı. Euro Bölgesinin ise son üç aydır düşüş eğilimini sürdüren ve 47,6 seviyesine gelen PMI verileri, imalat sektöründe yaşadığı durgunluk dönemini atlatamadığını gösteriyor. • Bu yıl Japonya'nın Osaka kentinde düzenlenen G20 Zirvesine, her yıl olduğu gibi yine dünyanın en büyük 20 ekonomisinin devlet başkanları, ekonomi konusunda yetkililer, bakanlar, önde gelen sivil toplum kuruluşları, CEO'lar, üst katılım sağladı. Zirveye katılan politikacılar nezdinde, ticari gerilimlerin gölgesinde, küresel büyümenin yavaşlamasından dolayı, sıkıntılı bir süreç yaşandığı belirtildi. • G20 Liderler Zirvesi'nin sonuç bildirisinde "korumacılık" ifadesi kullanılmayarak, "serbest ve adil" bir küresel ticaret politikası ihtiyacı vurgulandı. Bildiride; elektronik ticaret, akıllı zekâ ve nesnelerin internetinin ortaya çıkardığı acil zorluklara karşı daha fazla çalışılmaya ihtiyaç olduğu belirtildi. Ticaret ve yatırım için risklerin değerlendirilmesine devam edileceği ve bunların giderilmesi için gerekli adımların atılacağı belirtilirken "Özgür, adil, ayrımcı olmayan, şeffaf, öngörülebilir ve istikrarlı bir ticaret ve yatırım ortamı oluşturmak ve pazarlarımızı açık tutmak için çabalıyoruz." denildi.
TSE Standard, Ekonomik ve Teknik Dergisi, 2019
Dünya Bankası (DB) yayınladığı son raporunda, küresel ekonomiyi tehdit eden önemli risklere işare... more Dünya Bankası (DB) yayınladığı son raporunda, küresel ekonomiyi tehdit eden önemli risklere işaret ederek küresel ekonomik büyümenin 2019 yılında, yüzde 2,6'ya gerileyeceğini öngördü. Oysa, henüz bu yılın başında ocak ayında yayınladığı raporunda banka, 2019 küresel büyümeyi yüzde 2,9 olarak öngörmüştü. Raporda, küresel ekonomide ticaret gerginliklerinden, gelişmekte olan ülke ekonomilerinden, mali karışıklıklar ve büyük ekonomilerin büyümelerindeki keskin düşüş gibi etkilerden dolayı büyüme ivmesinin kırılganlaştığı belirtildi. Küresel ekonomik büyümenin 10 yıl önceki 2008 mali krizinden bu yana en düşük düzeylere gerilemesi ve ekonomiye duyulan güvendeki düşüşün endişe verici olduğu ifade edildi. Ticaret savaşı endişeleri ve jeopolitik risklerin devam etmesine karşın küresel piyasalarda, ABD ile Meksika arasındaki anlaşma sonrası iyimserlik rüzgârı esiyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın İran ve Çin'e yönelik sert açıklamaları devam ederken, ticaret savaşı ve ekonomik aktiviteye ilişkin endişeler, gelişmiş ülke merkez bankalarını daha fazla destekleyici adımlar atmaya zorluyor. Çünkü, ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşları, Çin ekonomisinde daralmaya neden olursa, bunun etkisi sadece bölgesel olarak kalmaz. Bunun global ekonomiye olumsuz yansımalarını çok kısa zamanda görürüz. Özellikle son 10 yıla baktığımızda Çin'in küresel ekonomik büyümeye yaklaşık yüzde 36'lık bir katkı sağladığını görürüz. Aynı şekilde bölgede yükselen değer olan Hindistan'ın da küresel ekonomik büyümeye katkısı her geçen gün artıyor. ABD ile Çin arasındaki ticari müzakereler ise geçen ay başarısızlıkla sonuçlanmıştı. ABD son olarak yaklaşık 200 milyar dolarlık Çin ürününe ilave gümrük vergisi uygulamaya başlarken, ABD Başkanı Donald Trump, 300 milyar dolarlık Çin ürününe yönelik de ilave vergi uygulamasına yönelik çalışmaların başlatılması talimatını vermişti. ABD'nin küresel hakimiyetini yıkmak isteyen Çin ve Asya'daki diğer 12 ülkenin devlet ve hükümet başkanları, bölgedeki iş birliği ve güveni artırmak için 15-16 Haziran tarihlerinde Tacikistan'ın Başkenti Duşanbe'de bir araya geldiler. Asya'da İşbirliği ve Güven Arttırıcı Önlemler Konferansı (AİGK) 5. Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'ne Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir
TSE Standard, Teknik ve Ekonomik Dergisi, 2019
Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), küresel ticaretin 2018'in dördüncü çeyreğinde yavaşladığını belirtere... more Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), küresel ticaretin 2018'in dördüncü çeyreğinde yavaşladığını belirterek bu yıl için ekonomik büyüme tahminlerini düşürdü. Küresel ticaretin dördüncü çeyrekte yüzde 0,3 daraldığı açıklanırken, bu yıl ticaretin son 3 yılın en düşük seviyesinde yani yüzde 2,6 büyüyeceği öngörüsü yapıldı. Bu beklenti, daha önce yüzde 3,7 olarak öngörülen seviyenin altında bulunuyor. Geçtiğimiz yılın tamamında yüzde 3 artan küresel ticaretin yavaşlama beklentisine gerekçe olarak; ABD ve Çin arasındaki gerilimler, yeni gümrük vergileri ve misilleme önlemleri, ekonomik büyümenin yavaşlaması, finansal piyasalardaki oynaklık ve gelişmiş ülkelerde sıkılaşan para politikası gösterildi. Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından "Yavaşlayan Büyüme, İstikrarsız Toparlanma" başlığı ile yayınlanan Dünya Ekonomi Görünümü Raporu'nda küresel büyüme tahminleri 2019 yılı için yüzde 3,5'ten yüzde 3,3'e çekilirken, 2020 yılı büyüme tahmini ise 3,6 seviyesinde sabit tutuldu. Raporda, dünyanın belli başlı ekonomik toplulukları arasında, tahmini büyüme hızı yükseltilen tek ülke Çin oldu. Küresel ticarette yaşanan gerilim, para politikaları, İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden (AB) ayrılması (Brexit) ve bölgesel dalgalanmalar gibi olumsuz unsurlar göz önünde bulundurularak, dünyanın bu yılki ekonomik büyüme hızının aşağı yönlü revize edildiğine vurgu yapıldı. IMF ayrıca, ekonomik toplulukların yüzde 70'inin büyümesinde yavaşlama beklendiğini belirtti. Euro Bölgesi ekonomisinin ise beklenenden daha fazla ivme kaybettiği, bölgede iş ve tüketici güveninin zayıfladığı, yeni emisyon standartlarının uygulanmasıyla Almanya'da otomotiv üretiminde bozulmanın görüldüğü belirtildi. Bölge için büyüme oranı tahmini; 2019 yılı için 0,3 puanlık azalışla yüzde 1,3'e, 2020 için ise 0,2 puanlık azalışla yüzde 1,5'e indirildi. Raporda, 2019 yılının ikinci yarısında gelişmekte olan ekonomilerde özellikle Arjantin ve Türkiye'de, kademeli dengelenmenin görülmesinin beklendiği vurgulandı. ABD ve Çin arasında devam eden ticaret anlaşması müzakereleri için Çin Başbakan Yardımcısı Liu He liderliğindeki heyet 3 Nisan'dan başlamak üzere üç gün boyunca Washington'da Amerikalı yetkililerle görüştü. Her ne kadar ABD Başkanı Donald Trump, Çin ile yürütülen ticaret müzakerelerine ilişkin anlaşmaya çok yakın olunduğunu, bugüne kadar birçok konuda mutabakat sağlandığını ve hemfikir olunacak az mesele kaldığını söylese de piyasalar henüz
TSE Standard, Ekonomik ve Teknik Dergi, 2019
Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde, küresel ekonominin henüz resesyonda olmad... more Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde, küresel ekonominin henüz resesyonda olmadığını ancak beklenenden hızlı yavaşlamanın riskleri artırdığını söyledi. Lagarde, Portekiz'de yaptığı konuşmada ticaret gerilimlerinin, küresel borç yükünün ve Çin'deki yavaş büyümenin başlıca riskler olduğunu söyledi. IMF Başkan Yardımcısı Tao Zhang ise, ABD ile Çin arasındaki ticaret görüşmelerinin büyük bir ekonomik belirsizlik yarattığına dikkat çekerek, bu durumun Asya'nın ekonomik büyümesini yüzde 0,5 aşağıya çekebileceği uyarısı yaptı. Zhang'ın açıklaması, IMF Birinci Başkan Yardımcısı David Lipton'ın, ticaret savaşının, "küresel istikrar için en büyük risk" olduğuna ilişkin uyarısının ardından geldi. Yılın ilk günlerinden itibaren piyasalar, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Çin arasındaki müzakereleri takip ediyor. Ancak uzlaşıya dair henüz somut bir adımın atılmaması ve ABD Başkanı Donald Trump'ın çelişkili açıklamaları, yatırımcıları temkinli bekleyişe yöneltiyor. Küresel ekonomide genel anlamda bir yavaşlama eğilimi olmasına rağmen, ABD ekonomisinin geçen yıl 4. çeyrekte beklentilerin üzerinde yani yüzde 2,6 oranında, yıllık bazda ise yüzde 2,9 büyümesi ve ABD merkez bankası FED'in faiz politikaları, ABD dolarına destek oldu ve dolar yükseldi. Dünyanın diğer en büyük ekonomilerinden Çin ve Rusya'nın ise son yıllarda aralarındaki sınır problemlerini çözerek ilişkilerini geliştirdikleri görülüyor. İki ülkenin mutabık kaldıkları en önemli konu, Birleşmiş Milletler (BM) toplantılarında hem coğrafi hem de ideolojik düşman olarak görülen ABD'ye karşı hareket etmeleri yönünde oluyor. Rusya, S-400 de dâhil, Çin'e pek çok savunma sistemi ve silah satıyor. Çin de istediği pek çok kaynağı, örneğin bazı mineralleri, makul fiyatlardan Rusya'dan satın alabiliyor. Yatırımcılar bu yakınlaşmanın yanı sıra ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşı endişelerini, Çin ve Avrupa başta olmak üzere yavaşlayan küresel ekonomiyi, İngiltere'nin kötü yönettiği AB'den ayrılma (Brexit) sürecini ve ABD-Kuzey Kore anlaşmazlığını yakından takip ediliyor. Ayrıca şimdiye kadar çok fazla fiyatlanmayan Hindistan-Pakistan gerilimine ilişkin riskler, iki ülkenin de
TSE Standard Ekonomik ve Teknik Dergi, 2019
Küresel ekonomiye yönelik büyüme endişeleri, 2019'un temel problemi olarak gündemdeki önemini kor... more Küresel ekonomiye yönelik büyüme endişeleri, 2019'un temel problemi olarak gündemdeki önemini koruyor. Çin ekonomisindeki yavaşlama, özellikle ABD-Çin arasındaki ticaret savaşları, Brexit, jeopolitik risklerin devam etmesi ve gelişmekte olan ülke ekonomilerinin likidite problemi içinde hareket kabiliyetini kaybetmesi, bu endişenin başlıca nedenleri olarak görülüyor. Bu risklere bir de ABD Merkez Bankası (FED) ve Avrupa Merkez Bankası (ECB) gibi dünyanın önde gelen iki önemli merkez bankasının normalleşme adımları da eklendiğinde, küresel büyümedeki ivme kaybının "kritik" niteliği artıyor. 1 Çünkü bankaların normalleşeme adımlarında, parasal genişlemeye yani piyasalara bol miktarda dolar veya Euro sürülmesine son veriliyor, buna karşılık faiz artırımlarıyla ABD dolarının değeri artıyor. Dolayısıyla yurtdışı kredi maliyetleri özellikle bizim gibi gelişmekte olan ülkeler için hayli yükseliyor. Küresel ihracatın oranı, toplam ihracat artmasına rağmen, yapılan üretime oranla azalıyor. Çünkü başta Çin olmak üzere büyüyen pazarlar, yurtiçinde ürettiklerinden daha fazla tüketmeye başladılar. Ve artık küresel ekonomide 'en düşük ücretli iş gücü arayışı' giderek azalmaya başladı. Bu durumda, küreselleşme çağını kaçırmış olan ülkeler, ucuz iş gücü avantajını kaybediyor. Yapılan araştırmalara göre günümüzde bazı teknolojik hizmet türlerinin ticareti, mesela Telekom ve Bilişim Teknolojileri hizmetleri gibi, mal ticaretine oranla 2-3 kat daha hızlı artış gösteriyor. Dijital teknolojiler son otuz yıl içinde iletişim ve lojistik maliyetlerini düşürerek küresel ticarette bir patlama yarattı. Şirketler de bu nedenle farklı coğrafyalardaki yatırımlarını gözden geçirmeye başlıyor. Klasik iş gücünün yerini, otomasyon ve yapay zekâ gibi teknolojiler alırken, bu gelişmeler dünyadaki üretimin coğrafyasını da değiştirebilir. Uluslararası ticari müzakereler tarım ve sanayi ürünlerine yoğunlaşırken, fikri mülkiyet ücretleri de hızlı bir artış gösteriyor. Firma yöneticilerinin en büyük endişelerinin başında ticari politikalardaki belirsizlik 1 Piyasaların 2019 gündemi küresel büyümedeki yavaşlama olacak, https://www.aa.com.tr/tr/ekonomi/piyasalarin-2019-gundemi-kuresel-buyumedeki-yavaslama-olacak/1402985, Erişim Tarihi: 28.02.2019
TSE Standard Ekonomik ve Teknik Dergi, 2019
Yeni yıla yeni umutlarla başlarken yılın bu ilk yazısında dünya ve ülkemizde meydana gelen ekonom... more Yeni yıla yeni umutlarla başlarken yılın bu ilk yazısında dünya ve ülkemizde meydana gelen ekonomik gelişmeleri küresel ve bölgesel ölçekte ele alacağız. Yeni yıldan beklentilerimiz, geçtiğimiz yıl meydana gelen olayların getirisiyle birlikte, ekonomide, teknolojide, siyasette, çevre ve iklim şartlarındaki oluşumlarla, geleceğe dair planlarımız dâhilinde şekillenecektir. Dünya Bankası (DB) 8 Ocak 2019 tarihinde yayınladığı ve küresel ekonomik görünümü değerlendirdiği 2018 değerlendirme ve 2019 beklentileri raporunda, bu yıl küresel büyüme oranının yüzde 2,9 olacağını öngördü. Banka, gelecek yıl büyümenin yavaş da olsa süreceğini tahmin ederek küresel ekonomide artan riskler, ticarette yaşanan savaşlar için "kara bulutlar" benzetmesi yaptı. Buna karşılık raporda, küresel ekonomideki yavaşlamanın geçen yılın ortalarında başladığı, şimdiye kadar düzenli seyrettiği, yavaşlamada yumuşak bir iniş olacağına da vurgu yapıldı. Gelişmekte olan ekonomilerin ivme kaybetmesi, ticarette anlaşmazlıkların yaygın hale gelmesi, küresel borç yükünde belirgin bir azalmanın olmaması, geleceğe dair beklentilerimizde temkinli hareket etmemize neden oluyor. Bunların iyileştirilmesi için de uzun vadede daha sağlam teşvikler, insan sermayesine yatırım yapılması, potansiyel büyüme için yatırım engellerinin ortadan kaldırılması ve ticari entegrasyonun teşvik edilmesi gerekiyor. Ayrıca gelir eşitsizliğinin azaltılması, yoksullukla mücadele ve savunmasız gruplar için küresel gıda fiyatlarındaki dalgalanmanın önlenmesi konusunda hükümet politikaları geliştirilmesine de ihtiyaç var. Dünyanın en etkili siyaset ve iş dünyası liderlerinin bir araya geldiği 49. Dünya Ekonomik Forumu, İsviçre'nin Davos kasabasında 22-25 Ocak tarihlerinde gerçekleştirildi. Zirve bu yıl "Küreselleşme 4: Dördüncü Sanayi Devrimi Çağında Küresel Yapıyı Şekillendirmek" ana temasıyla başladı. Davos'ta ele alınan konular arasında küreselleşme, iklim değişiklikleri, Çin'de ve küresel ekonomide büyümenin yavaşlaması, ticaret savaşları, Yemen ve Suriye krizi, popülizmin yükselişi, göç sorunu, yoksullukla mücadele ve İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden (AB) ayrılma (Brexit) süreci yer aldı. Teknolojideki gelişmeler, tıp alanındaki hızlı gelişmelerin toplumu dönüştürmesi, ruh sağlığı, robotik
TSE Standard, Ekonomik ve Teknik Dergisi Aralık, 2018
Ekonomide, 2018 yılı gerek küresel ekonomik büyümede yavaşlama eğilimi gerekse bölgesel olarak ya... more Ekonomide, 2018 yılı gerek küresel ekonomik büyümede yavaşlama eğilimi gerekse bölgesel olarak yaşanan siyasi gelişmelerin etkisiyle oldukça zor geçen bir yıl oldu. Dünyada Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) başlattığı ticaret savaşları hız kazanırken, korumacılık politikaları yani ülkelerin sanayi ve tarım alanında yerli üreticisinin dış rekabet karşısında korunmasını savunan görüşlere dayanan dış ticaret politikası, ekonomide olumsuz etkisini gösterdi. Ülkemizde de 24 Haziran genel seçimleri sonucunda özellikle döviz kurlarında yaşanan dalgalanma, yılın ikinci yarısında büyümeyi yavaşlatıp enflasyonda artışı beraberinde getirdi. Yılın bu son yazısında hem 2018’i değerlendirip hem de 2019’dan beklentilerimizi ele alacağız.
TSE Standard, Ekonomik ve Teknik Dergisi Kasım, 2018
Ekonomik ortamın özellikle gelişmekte olan ülkelerde güçlü bir şekilde bozulduğu, gelişmiş ülkele... more Ekonomik ortamın özellikle gelişmekte olan ülkelerde güçlü bir şekilde bozulduğu, gelişmiş ülkelerde ise büyük oranda değişmediği ancak jeopolitik ve siyasi gelişmeler nedeniyle tedirginlik olduğu gözlemleniyor. Mevcut ticaret engelleri ise dünya ticaretinde daha da zayıf bir büyüme beklentisine neden olarak gösteriliyor. Kısa vadede bu engellerin ortadan kalkmayacağını düşünen ekonomistler, küresel ticaretin ve yatırımların karşılıklı gümrük tarifeleri ile yavaşlamaya başladığına dikkat çekiyorlar. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), dünya ekonomisi için 2018 büyüme tahminini yüzde 3,7’de tutarken, 2019'a ilişkin büyüme tahminini 0,2 puan düşürerek yüzde 3,5 olarak açıkladı. OECD, Avrupa ve Ortadoğu’da politik ve jeopolitik belirsizliklerin arttığını, Çin ekonomisinde ise sert yavaşlamanın ekonomileri vurabileceğine dikkat çekti. Gelişmiş ülkelerde ağırlığını koruyan işsizlik sorunu ise özel tüketimin yavaşlaması nedeniyle devam ediyor.
TSE Standard, Ekonomik ve Teknik Dergisi Ekim , 2018
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) tarafından yapılan tahminlere göre, Amerika Birle... more Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) tarafından yapılan tahminlere göre, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump'ın yarattığı belirsizlik nedeniyle dış ticarette oluşan problemler, İngiltere'nin Avrupa Birliği (AB) sürecinden ayrılmasının (Brexit) belirsizliği ve de finansal riskler dünya geneli için büyüme tahminlerinin zorluğunu iyice artırıyor. Bu da önümüzdeki yıllar için tahmin yapmayı iyice zorlaştırıyor. Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası (DB) yetkilileri, Endonezya'nın Bali adasında düzenlenen G-20 Finans Bakanları ve Merkez Bankası Başkanları Yıllık Toplantıları kapsamında buluştular. IMF, yılda iki defa dünya ekonomisi ve gelişmekte olan ülkelerle ilgili olarak ekonomik tahminler yayınlıyor. Bu yıl Bali Zirvesi öncesinde "Dünya Ekonomik Görünüm Raporu"nun (DEG) Ekim 2018 sayısını "İstikrarlı Büyümeyi Sınayan Zorluklar" başlığıyla yayımladı. IMF, küresel ekonomiye yönelik büyüme beklentilerini yükselen riskler nedeniyle aşağı çekti. Raporda, küresel ekonomiye yönelik aşağı yönlü risklerin son 6 ayda gümrük tarifeleri, siyasi belirsizlikler ve yükselen piyasalardaki sermaye çıkışlarıyla yükseldiği vurgulandı. IMF'nin, 2018 ve 2019 yıllarına ilişkin küresel büyüme beklentilerini yüzde 3,9'dan yüzde 3,7'ye indirdiği raporda, bazı Avrupa ülkelerinin yanı sıra yükselen piyasa ekonomilerine yönelik büyüme tahminleri aşağı çekildi. Almanya'nın daha önce yüzde 2,2 olan büyüme tahminini yüzde 1,9'a, ABD'nin 2019 büyüme beklentisini ise Çin'le sürdürülen "ticaret savaşı" nedeniyle yüzde 2,7'den yüzde 2,5'e düşürdü. ABD ekonomisine ilişkin bu yılki büyüme tahmini yüzde 2,9'da sabit bırakıldı. ABD ekonomisi, uzun zamandır yakalamadığı oldukça iyi bir performans göstererek üçüncü çeyrekte beklentilerin üzerinde büyüdü. Ticaret Bakanlığı'nın verilerine göre ekonomi Temmuz-Eylül döneminde ABD ekonomisi yüzde 3,5 büyüdü. Enflasyon ve işsizlik rakamlarında iyileşme devam ediyor. Ekim toplantısında Amerikan Merkez Bankası (FED) faizleri 25 baz puan artışla politika faizini yüzde 2.00-2.25 aralığına çıkardığını açıkladı.
TSE Standard, Ekonomik ve Teknik Dergisi, 2018
Dünya ticaret savaşlarında kazananın olmayacağı ve küresel ticaretteki korumacılığın dünya ekonom... more Dünya ticaret savaşlarında kazananın olmayacağı ve küresel ticaretteki korumacılığın dünya ekonomisini yavaşlatması nedeniyle, herkesi olumsuz etkileyeceği artık birçok ülkenin ortak görüşü haline geldi. Üzerinden on yıl geçmesine rağmen dünya piyasalarının, 2008 Eylül ayında 158 yıllık banka devi Lehman Brothers'ın batmasıyla meydana gelen finansal krizden ders almadığı görülüyor. Bu kriz, küresel piyasalardan trilyonlarca doların silinmesine, milyarlarca dolar yatırımın kaybolmasına, şirketlerin kapanmasına ve milyonlarca kişinin işsiz kalmasına neden olmuştu. Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) konutların icraya düşmesi ve şirketlerin iflasları artarken, ABD ve Avrupa Birliği'nde (AB) işsizlik oranları hızla yüzde 10'un üzerine çıkmış, dünyanın en zengin ülkelerinin alım gücünün zayıflaması, küresel üretim ve imalatın motoru olan Çin ekonomisini de durgunluğa sürüklemişti. Bugün geldiğimiz noktada Amerikan ekonomisinin, uyguladığı yanlış politikalardan ötürü, büyük bir olasılıkla önümüzdeki iki yıl içinde tekrar durgunluğa gireceğine inanılıyor İstanbul Ticaret Üniversitesi ve Birlemiş Milletler (BM) Ticaret ve Kalkınma Konferansı tarafından gerçekleştirilen "Uygulamalı Endüstriyel Politikalar" konusunda eğitim vermek üzere İstanbul'da bulunan BM Ekonomisti Dr. Piergiuseppe Fortunato, önümüzdeki yıllarda, belki iki yıl belki de beş yıl sonra, 2008 krizinin benzerinin kapıda olduğuna dikkati çekti. Dr. Fortunato buna neden olarak da "Avrupa ekonomisinde rakamlara baktığınızda Amerika'dan daha kötü bir senaryo ile karşılaşacaksınız. Geçen yıl BM olarak hazırladığımız raporda belirttiğimiz gibi, bu ekonomik iyileştirmenin yavaş olmasındaki en büyük sebep, AB ülkeleri tarafından imzalanan ekonomik politika paketidir" dedi.
TSE Standard, Ekonomik ve Teknik Dergisi , 2018
Küresel ekonominin görünümüne ilişkin kaygılar her geçen gün artarak devam ediyor. Dev ekonomiler... more Küresel ekonominin görünümüne ilişkin kaygılar her geçen gün artarak devam ediyor. Dev ekonomilerin savaşının ticaret ortaklarını da germesi nedeniyle Asya ve Avrupa'da üretimin frene bastığı görülüyor. Dünyanın en büyük iki ekonomisi olan ABD ve Çin arasında başlayan ve başta AB olmak üzere Kanada, Meksika, Türkiye gibi üçüncü ülkelerin de dâhil olduğu ticaret savaşları ve korumacılık uygulamaları nedeniyle küresel üretimde yavaşlama gözlemleniyor. Asya ve Avrupa'dan gelen imalat verilerinin beklentilerin altında kalması, fabrikalarda çarkların yavaşladığına işaret ediyor. Hollandalı araştırma kuruluşu CPB'nin aylık yayınladığı "Dünya Ticaret Görünüm Raporuna" göre Haziran ayında küresel ticaret hacmi bir önceki aya göre yüzde 0,8 gerilerken bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 3 büyüse de daha yavaş bir gelişim gösterdi. ABD yönetiminin İran'a uygulayacağı yaptırımlar 6 Ağustos günü itibariyle başlamış oldu. ABD'li yetkililer bu yaptırımların finansal alanda İran ekonomisine çok önemli ölçüde etkisi olacağını belirtiyorlar. Yaptırımlar, ABD'nin tek taraflı kararlarına uymayarak İran ile ticaretini sürdüren diğer ülkeleri kapsayacak şekilde uygulanacağı için söz konusu ambargolardan üçüncü ülkeler de etkilenebilecek. Bunlar arasında en çok etkilenecek olan ülkelerin başında da Türkiye geliyor. Bilindiği üzere ABD Başkanı Donald Trump, İran ile iş yapanların ABD ile iş yapamayacaklarını ifade etmişti. Ancak Türk yetkililer, Türkiye-İran arasında uzun dönemli yapılan başta petrol ve doğalgaz anlaşmaları olmak üzere birçok konuda Türkiye'nin geri adım atmayacağını belirttiler. İsviçre hükümeti de ABD'nin İran'a yönelik yaptırımlarına ilişkin İsviçreli firmalara, İran ile ekonomik ilişkilerini sürdürmeleri tavsiyesinde bulundu. "İsviçre ekonomik çıkarlarını koruyacak" denilerek "ABD'nin yaptırımlara ilişkin kararları, İsviçre'deki hukuki durumu etkilemez"açıklaması yapıldı. ABD'nin İran yaptırımlarının ilk bölümü İran'ın dolar alımları, metal ticareti, kömür ve otomobil sanayi sektörünü hedef alıyor.
TSE Standard, Ekonomik ve Teknik Dergisi, 2018
Dünyanın en büyük 20 ekonomisinin maliye bakanları, merkez bankası başkanları ve hazine yetkilile... more Dünyanın en büyük 20 ekonomisinin maliye bakanları, merkez bankası başkanları ve hazine yetkililerini bir araya getiren G20 Zirvesi, bu yıl Arjantin'in başkenti Buenos Aires'te yapıldı. Dünya ekonomisinin yüzde 85'ini oluşturan 20 ülkenin temsilcilerinin yanı sıra Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Bankası ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) gibi önde gelen uluslararası kuruluşların yetkilileri de zirveye katıldı. Zirvede, ABD'nin tetiklediği küresel ticaret ve kur savaşlarının gölgesinde, güçlü, sürdürülebilir ve dengeli büyüme çerçevesi, uluslararası finansal düzenlemeler, kripto paralar, vergi, eşitsizlik ve istihdam gibi konuların yanı sıra küresel ekonomik sistemde artan dijitalleşme ve teknolojik ilerlemelerin mesleklere, çalışma koşullarına ve istihdama etkisi, ülkelerin kalkınmasında ve altyapı yatırımlarında özel sektörün daha fazla sorumluluk üstlenmesi ve gıda için sürdürülebilir gelecek oluşturma başlıklarının öne çıktığı görülüyor. Zirvede IMF başta olmak üzere, uluslararası kurumlar ABD'nin başlattığı ticaret savaşlarının dünya ekonomisine 0,3 ile 0,8 puan arasında negatif büyüme etkisi yaratabileceğine dikkat çektiler. G20 Zirvesi Sonuç Bildirgesinde; küresel büyümenin gücünü korumasına karşın daha dengesiz hale geldiğini belirtilirken, kısa ve orta vadeli aşağı yönlü risklerin yükseldiğine vurgu yapıldı. Bu riskler; finansal kırılganlıklar, yükselen ticaret ve jeopolitik gerilimler, küresel dengesizlikler, eşitsizlik ve yapısal yavaş büyüme olarak sıralandı. Uluslararası ticaret ve yatırımların büyümenin, verimliliğin, inovasyonun, istihdamın ve kalkınmanın önemli motorları olduğu, riskleri azaltmak için diyaloğun artırılması ve güveninin güçlendirilmesine ihtiyaç olduğu vurgulandı. Temmuz ayında yapılan ikinci önemli zirve olan BRICS 2018 ise Güney Afrika'nın Johannesburg kentinde yapıldı. Türkiye'nin İslam İşbirliği Teşkilatı Zirve Dönem Başkanlığı göreviyle özel davetli olarak katıldığı ve bu yıl 10'uncusu yapılan zirve, "Afrika'da BRICS: 4. Sanayi Devrimi'nde kapsayıcı büyüme ve refah paylaşımı için iş birliği" temasıyla gerçekleşti. Zirveye BRICS ülkeleri yani Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika ülkeleri yanı sıra, iş ve ekonomi dünyasından üst düzey yetkililer, devlet başkanları katıldı.
TSE Standard, Ekonomik ve Teknik Dergisi Haziran , 2018
Dünyanın en büyük ekonomisine sahip gelişmiş yedi ülkeden oluşan G7 Grubu'nun 8-9 Haziran'da Kana... more Dünyanın en büyük ekonomisine sahip gelişmiş yedi ülkeden oluşan G7 Grubu'nun 8-9 Haziran'da Kanada'da yapmış olduğu 44. G7 Liderler Zirvesi, haziran ayına damgasını vurdu. 1998'den 2014'e kadar sekiz ülkenin üye olduğu ve G8 olarak bilinen grup, 2014'te Rusya'nın Kırım'ı ilhak etmesi nedeniyle gruptan çıkarılmasının ardından G7 olarak anılmaya başlanmıştı. Bu yıl dönem başkanlığını Kanada'nın yaptığı ve Avrupa Birliği'nin (AB) de temsil edildiği G7 zirvesine Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri'nden yetkililer katıldı. G7 Liderler Zirvesi'nde ortak bildirisinden son anda onayını çeken ABD Başkanı Donald Trump başkan olduktan sonra Kanada'ya ilk ziyaretini gerçekleştirmişti. Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi'nden, Paris İklim Anlaşması ve İran ile yapılan nükleer anlaşmadan (JCPOA) çekilmesi, NAFTA'yı yeniden müzakereye açması, Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı'nı (TTIP) beklemeye alması ve Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıma kararı ABD ile G6 ülkeleri arasında derin görüş ayrılıklarına sebep oldu. Grubun ABD dışındaki altı üyesi ile AB temsilcisi, Trump'ın ABD ticaret eylemleri konusundaki uygulamalarından "endişe ve hayal kırıklığı" duyduğunu açıkladılar. ABD Başkanı Donald Trump'ın ticaret yaptığı ülkelere karşı takındığı olumsuz görüş ve ithalata gümrük vergileri uygulaması uzmanlarca hem Amerika'yı hem de ticaret yaptığı diğer ülkelerin ekonomilerini riske atıyor. Ekonomist Nouriel Roubini bu konuya dikkat çekiyor. Roubini; global ekonomilerin birbirleriyle senkronize bir şekilde büyüdüğünü ve bunun iş dünyasında ve tüketicilerde güven yarattığını ancak FED'in faiz artışlarının ve ABD ile Çin arasında olası ticaret savaşının etkisiyle bu güvenin bozulmaya başladığını ileri sürüyor. Euro Bölgesi'ndeki yavaşlamayı İngiltere ve Japonya ekonomilerinin takip ettiğini, şimdi de ticaret savaşlarının gündeme geldiğini ve bu gelişmelerin ekonomik büyümede kırılma anı olabileceğine dikkat çekiyor.
TSE Standard, Ekonomik ve Teknik Dergisi Mayıs , 2018
Üniversitelerin iç ve dış paydaşlarının zaman içindeki beklentileri değişince yükseköğrenimde öne... more Üniversitelerin iç ve dış paydaşlarının zaman içindeki beklentileri değişince yükseköğrenimde önemli gelişmeler ortaya çıktı. "Girişimci" ya da "Üçüncü Nesil" üniversitelerin oluşumu ve bu paydaşların değişen taleplerini yerine getirmeye başlaması, bu süreçte ortaya çıkan "katma değerli ürünler", üniversitelerin ekonomik büyümede, ülke ekonomilerinde söz sahibi olmalarını sağladı. Bir üniversitenin iç paydaşları denilince aklımıza öğrenciler, akademik personel ve çalışanlar gelir. Dış paydaşlar ise sanayi, devlet ve bölgesel/lokal topluluk yani sosyal çevredir. Üniversiteler ilk ortaya çıktıkları (Aristo'nun Academia'sının hakkını teslim ederek) yıllarda, Bolonya, Paris ve Oxford ilk örnekleri olarak (MS: 1100-1200) daha çok din temelli eğitim veriyorlardı. Bu nedenle de büyük ölçüde kiliselerin söz sahibi olduğu koşullar geçerliydi. Amaçları; bilgiyi toplamak, korumak ve var olan bu bilgiyi aktarmaktı, kısacası sadece "eğitim" amaçlı kurumlardı. Öğrenci sayısı az, seyahat imkânları kısıtlı olduğundan, tek disipline dayalı, araştırmaya kapalı bu öğrenim tarzı uzun yıllar devam etti. Üniversitenin dış paydaşlarında meydana gelen değişimler ağırlıklı olmak üzere (1800'ler); sanayinin gelişmesi, araştırma kuruluşlarının sayısının artması, devletin üniversitelere kaynak ayırması gibi nedenlerle, yüksek öğrenimin yapısı değişim gösterdi. Araştırma sürecini öğrenci odaklı hale getiren, endüstri devrimiyle "uzmanlaşmayı" gündeme getiren bu yeni tip üniversitelere en iyi örnek Humboldt Üniversitesi (Prusya-1810) oldu. Bu örnekle dünyada üniversite kavramı, radikal olarak yeniden tasarlandı. Kilisenin ağırlığını ortadan kaldıran, devletin ulusal bütçeden kaynak ayırdığı laik eğitim kurumları ortaya çıktı. Ulaşımın kolaylaşması mobiliteyi hızlandırdı, öğrenci sayısında büyük bir artış yaşandı ve araştırmalar için devlet kaynakları yetersiz kalınca sponsporluklar arttı. Ortak dil olarak İngilizce kullanılmaya başlandı. Üniversiteler en iyi öğrencileri çekme ve onlara en iyi hocalarla eğitim verme yarışına girdiler.
TSE Standard, Ekonomik ve Teknik Dergisi Mayıs , 2018
Küresel ekonomide "Korumacı Politikalar"ın gündeme gelmesi, büyümenin sürmesine ve yatırımların g... more Küresel ekonomide "Korumacı Politikalar"ın gündeme gelmesi, büyümenin sürmesine ve yatırımların gelişmekte olan ülkelere yapılmasına engel olarak gösteriliyor. Ekonomi uzmanları, özellikle ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşının küresel büyümeye önemli ölçüde zarar vereceğini belirtiyorlar. Uzun vadede bu anlaşmazlığın devam etmesi; tüketicilerin daha az harcamasına, şirketlerin yatırım yapmamasına, Tüketici Güveni'nin düşmesine yol açacaktır. Bu durum da küresel büyüme politikası için olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Olumlu haber ABD Hazine Bakanı Steven Mnuchin'in, 20 Mayıs günü yaptığı açıklamada "Çin'le ticaret savaşını beklemeye alıyoruz." demesiyle geldi. Çin ve ABD arasında bir hafta süren ticaret toplantıları sonunda Çin, aradaki ticaret dengesizliğini azaltmak için ABD'den daha çok mal ve hizmet alma sözü verirken iki ülke karşılıklı olarak açıklamış oldukları ek gümrük vergilerini durdurma kararı aldı. ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşında "şimdilik" yapılan ateşkes ilanı, dolarda küresel bazda yükselişe neden oldu. Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Küresel Ticaretin Görünümü konusunda yayımladığı raporda, 2017 yılında yüzde 4,7 oranında büyüyen mal ticaretinin 2018 yılında da güçlü bir şekilde büyümeye devam edeceği öngörüsünde bulundu. Küresel yatırım harcamalarında gerçekleşen artış, ticaretle bağlantılı olduğu gibi emtia fiyatlarında da artışa neden oldu. DTÖ yaptığı değerlendirmede, 2018 yılına ait beklentinin uluslararası ticaretin işlem hacminin yüzde 4,4 oranında büyümesi yönünde olduğunu belirtti. Örgütün; ticarette bu büyümeyi, piyasa döviz kuru üzerinden küresel gayri safi yurt içi hâsılanın (GSYİH) yüzde 3,2 büyüme olarak öngördüğü, 2019 yılında ise uluslararası ticaretin azalarak yüzde 4'lük ılımlı bir büyümeyi beklediğini anlıyoruz.
TSE Standard, Ekonomik ve Teknik Dergisi Nisan, 2018
Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde, küresel ticaret sisteminin "dağılma" tehl... more Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde, küresel ticaret sisteminin "dağılma" tehlikesiyle karşı karşıya olduğu belirterek ülkelere "korumacılıktan uzak durmaları" çağrısında bulundu. Lagarde, ticaretin getirdiği faydaların bedellere göre çok ağır bastığını belirterek, serbest küresel ticaretin dünya genelinde aşırı yoksulluk içinde yaşayanların sayısını keskin biçimde düşürdüğünü söyledi. Lagarde ve diğer uzmanlar, ticaret savaşlarında herkesin kaybettiği görüşünü savunurken Lagarde ticaret gerilimlerinden kaynaklanan belirsizlikler, belirsiz jeopolitik durum ve artan mali risklerden dolayı ekonomik reformların şimdi her zamankinden daha fazla aciliyet taşıdığını vurguladı. ABD Devlet Başkanı Donald Trump göreve başladığı ilk günden beri farklı ve öngörülemez ekonomik ve siyasi kararları ile dikkat çekiyor. ABD'de, her ülkeye aynı oran ve prensiplerle uygulanan dış ticaret politikası şimdilerde değiştirilerek her ülke ile ayrı ayrı pazarlıklar yapılıyor. Trump, uluslar ve birlikler arası anlaşmalar yerine, ikili müzakerelere yönelince ABD'nin bu korumacı siyasetine tüm dünyadan sesler yükselmeye başladı. Çin, karşı hamle ile ABD'nin vazgeçtiği "küresel ticarete yön verme, kurallarını koyma" politikası izlemeye başladı. Altyapı projelerine ağırlık veren ve 69 ülkede çalışmalarını devam ettiren Çin, önümüzdeki yıllarda ekonomide zirveyi ele geçirmeyi hedefliyor. Ekonomistler ise Trump yönetiminin Çin ve Amerika'nın diğer ticaret ortaklarına gümrük vergisi uygulayarak, Amerikan mallarına misilleme vergileri konmasına neden olmasından, böylece talebi azaltarak ekonomik büyümeyi baskılamasından endişe ediyorlar. Uzmanlar küresel ekonomik büyümenin yüzde 2,9 oranında olacağını öngörüyor ve büyüme oranının olumlu olduğu böyle bir dönemde, ekonomilerin gelecekte yaşanacak olumsuzluklarla mücadele için vergi ve diğer politikalarda değişiklik yapılmasının doğru zamanı olduğunu belirtiyorlar. Geçtiğimiz mart ayı sonlarında ABD Merkez Bankasının (FED) politika faizini, yüzde 1,25-1,50 aralığından yüzde 1,50-1,75 aralığına yükseltmesi ABD ekonomisi için olumlu bir görünüm ortaya koydu. Bu faiz artışıyla büyümenin artacağı, işsizliğin ise düşeceği yönünde mesajlar verildi. Ama tabii dolar faizinin artması ve doların evine dönmesi,
TSE Standard, Ekonomik ve Teknik Dergisi Mart, 2018
“Küresel ekonomide büyüme sürüyor, buna karşılık ticarete ilişkin tartışmalar, ABD Merkez Bankası... more “Küresel ekonomide büyüme sürüyor, buna karşılık ticarete ilişkin tartışmalar, ABD Merkez Bankası’nın (FED) para politikasında normalleşme sürecine girmesi, teknolojik yeniliklerin ekonomik riskleri arttırması ve bunun tüm dünya genelinde bulaşıcı bir etki yaratması söz konusu.” Bu sözler Cakarta'da düzenlenen IMF konferansında konuşan Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde’ye ait. Lagarde, ülkelerin bu süreçleri takip ederek değişime hazır olması gerektiğini belirtti. IMF Başkanı, ABD Başkanı Donald Trump’ın özellikle çelik ithalatında ek gümrük vergisi koyma kararını eleştirdi ve böyle bir ticaret savaşının sonucunun herkes için “Kaybet-Kaybet” olacağına dikkat çekti.