Sevda Karaca - Academia.edu (original) (raw)

Papers by Sevda Karaca

Research paper thumbnail of Marksist kaynaklardan “cinsiyete” bakmak: Bir okuma denemesi

Marksist birikim, cinsiyetçiliği ve kadınların ezilen cinsiyet olma sorununu sınıf sömürüsü bağla... more Marksist birikim, cinsiyetçiliği ve kadınların ezilen cinsiyet olma sorununu sınıf sömürüsü bağlamı içinde analiz eder. Marksizmin kadınların ezilmişliği sorununa bakışı, aslında diyalektik ve tarihsel materyalist yöntemle topluma ve toplumsal değişime bakışla ilişkilidir.
Marksist yaklaşım, kadınlar üzerindeki tahakkümün sınıflı toplumların ihtiyaçlarından kaynaklandığını ve esas olarak özel mülkiyet ve sınıfsal sömürünün gelişimiyle ortaya çıktığını ileri sürer. Kadınlara uygulanan baskının kökenini özel mülkiyetin ve sınıflı toplumların ortaya çıkışıyla birlikte ele alır. Yani kadınlar kapitalist toplumda ne evde harcadıkları emek sermayeye değer ürettiği için, ne de erkekleri kadınlarla rekabete sokan tarih üstü bir ataerkil dürtü nedeniyle ezilirler. Kadınların kapitalizm koşulları altında ezilmişliğinin toplumsal-maddi kökleri, hanenin sermayenin yeniden üretimi ile olan ilişkisiyle alakalıdır: sermaye ve devlet, kadınların gelecekteki emekçi kuşaklarını dünyaya getirmekle ilgili biyolojik kapasitelerini düzenleyebilmeye ihtiyaç duyar, sömürülmeye uygun emek gücü böyle elde edilebilir. Marksistlerin baskının kökenine dair yaptığı bu vurgu, baskıyı sona erdirme olasılığının yaratılabilmesi için sınıflı toplumların ortadan kaldırılması gerektiği sonucuna götürür.
Yazı boyunca Marksist kaynakların kadınlar üzerindeki tahakküme ve sömürüye ışık tutan tespit “yöntem”ine ilişkin bir okuma yapmaya çalışacağız. Marksizmin ana kaynaklarının çeşitli anahtar kavramlarının kadınların ezilmişliği sorununu açıklamak açısından kullanışlılığına dair bir okuma notu olarak değerlendirilebilecek bu yazı, bu anahtarları ve açabileceği kapıları ortaya sermek açısından yalnızca çok kısıtlı bir çaba. Bu yazıda sunulan çerçeve, bu kaynakların sunduklarının çok sınırlı bir okuması olabilir ancak.

Research paper thumbnail of Kapitalizmin "Anneliği"

Kadınların “annelik” rolleri kapitalizmin belirli uğraklarında nasıl ve neden değişti? Ayırt edic... more Kadınların “annelik” rolleri kapitalizmin belirli uğraklarında nasıl ve neden değişti? Ayırt edici yönü kadınların “hep bir adım geri” varlığı ve ailenin kutsal önceliği olan muhafazakârlığın bu değişimdeki rolü neydi? Neoliberalizm, kadınların hak ve eşitlik mücadelesinin temel kavramlarını kendi söylemine massederek nasıl kullanabildi? Bunu yaparken nasıl rıza üretti? Yeni muhafazakârlık kadın hakları söylemini neden ve nasıl değiştirdi?
Bu zor sorulara ancak çok kısıtlı bir cevap niteliğinde olan bu yazıda, muhafazakâr ideolojinin kapitalizmin ihtiyaçlarına göre kadınları “aile, anne ve eş” olarak tariflerken nasıl şekillendiğini ele almaya çalışacağız.

Research paper thumbnail of AKP dönemi kültür politikalarında kadın: Alacakaranlık Kuşağının Cinsiyet Mahiyeti

2002-2015 yılları arasında AKP'nin 13 yıllık iktidarının kadın politikalarının bir dökümünü yapma... more 2002-2015 yılları arasında AKP'nin 13 yıllık iktidarının kadın politikalarının bir dökümünü yapmaya çalışan bu makale, muhafazakarlık, neoliberalizm, din, kültür vsnin girift bir etkileşime girdiği "alacakaranlık kuşağının" kadınlar açısından mahiyetini ortaya koymaya çalışıyor.

- AKP iktidarı kadın cinselliğini kadınlara yönelik her türden politikasının merkezine koyan bir hat izledi. Cinselliğe ilişkin söylemlerin iktidarın kamusal ve özel hayatı düzenleyen uygulanım alanının kurucu öğelerinden biri haline gelmesi, kendisini “muhafazakâr” olarak ilan eden bir iktidar açısından çelişkili miydi peki? Ya da tersten, kadın bedenine ve cinselliğe ilişkin söylemsel “kısıtlama, tahakküm altına alma” çabası sadece muhafazakarlıkla açıklanabilir mi?

- Yazılı olmayan ama yazılı olanlardan daha etkili hale gelen yasakların ve kuralların devreye girdiği bu dönem, erkek egemen heteroseksüel iktidar düzeninin üreme stratejilerinin kadın ve erkeğe yüklediği sembolik değerler ve davranış normlarını oluşturma çabasının gündelik hayatın parçası olduğu bir dönemdir de aynı zamanda. Yani bu norm oluşturma çabası bir yandan “politik” müdahale olarak hukuki ve bürokratik düzenlemelerle karşımıza çıkarken diğer yandan da “gündelikleşerek, sıradanlaşarak” siyasalın dışına da atılmaya çalışıldı.

- AKP iktidarı dönemi bir yandan kadınların “hiç olmadığı kadar çok yasal hakka ve uluslar arası sözleşmelerin güvencesine” sahip olduklarının iddia edildiği, bir yandan da hak-eşitlik-özgürlük- kadınların güçlenmesi gibi kavramların tezat bir biçimde “yeni muhafazakârlık” tarafından da içerildiği bir sürece işaret ediyor.

- AKP iktidarı dönemi kadınlara, özellikle de alt sınıftan kadınlara tayin edilen yeni üretici görevlerle ilişkili olarak onların toplumsal işlevi ve imgesinin çeşitli işlemlerle yeniden inşa edildiği bir dönem oldu.

- Bir yandan neoliberal politikalar eliyle kutsallaştırdığı ailenin altının oyulması sürecini derinleştiren ve yükü tümden kadınların sırtına bindiren AKP, öte yandan bu yüklenme işini sorunsuz ve sürdürülebilir kılmak için de muhafazakârlaşma yoluyla yeni bir “ataerkil pazarlık” kurulması için uğraş veriyor. Ataerkil pazarlık sosyolojik, kültürel, ekonomik ve siyasal olarak bozuluyor. Yeni “cinsel sözleşme” şiddetle, kadınların bastırılmasıyla, yok edilmesiyle kurulmaya çalışılıyor.

Research paper thumbnail of Marksist kaynaklardan “cinsiyete” bakmak: Bir okuma denemesi

Marksist birikim, cinsiyetçiliği ve kadınların ezilen cinsiyet olma sorununu sınıf sömürüsü bağla... more Marksist birikim, cinsiyetçiliği ve kadınların ezilen cinsiyet olma sorununu sınıf sömürüsü bağlamı içinde analiz eder. Marksizmin kadınların ezilmişliği sorununa bakışı, aslında diyalektik ve tarihsel materyalist yöntemle topluma ve toplumsal değişime bakışla ilişkilidir.
Marksist yaklaşım, kadınlar üzerindeki tahakkümün sınıflı toplumların ihtiyaçlarından kaynaklandığını ve esas olarak özel mülkiyet ve sınıfsal sömürünün gelişimiyle ortaya çıktığını ileri sürer. Kadınlara uygulanan baskının kökenini özel mülkiyetin ve sınıflı toplumların ortaya çıkışıyla birlikte ele alır. Yani kadınlar kapitalist toplumda ne evde harcadıkları emek sermayeye değer ürettiği için, ne de erkekleri kadınlarla rekabete sokan tarih üstü bir ataerkil dürtü nedeniyle ezilirler. Kadınların kapitalizm koşulları altında ezilmişliğinin toplumsal-maddi kökleri, hanenin sermayenin yeniden üretimi ile olan ilişkisiyle alakalıdır: sermaye ve devlet, kadınların gelecekteki emekçi kuşaklarını dünyaya getirmekle ilgili biyolojik kapasitelerini düzenleyebilmeye ihtiyaç duyar, sömürülmeye uygun emek gücü böyle elde edilebilir. Marksistlerin baskının kökenine dair yaptığı bu vurgu, baskıyı sona erdirme olasılığının yaratılabilmesi için sınıflı toplumların ortadan kaldırılması gerektiği sonucuna götürür.
Yazı boyunca Marksist kaynakların kadınlar üzerindeki tahakküme ve sömürüye ışık tutan tespit “yöntem”ine ilişkin bir okuma yapmaya çalışacağız. Marksizmin ana kaynaklarının çeşitli anahtar kavramlarının kadınların ezilmişliği sorununu açıklamak açısından kullanışlılığına dair bir okuma notu olarak değerlendirilebilecek bu yazı, bu anahtarları ve açabileceği kapıları ortaya sermek açısından yalnızca çok kısıtlı bir çaba. Bu yazıda sunulan çerçeve, bu kaynakların sunduklarının çok sınırlı bir okuması olabilir ancak.

Research paper thumbnail of Kapitalizmin "Anneliği"

Kadınların “annelik” rolleri kapitalizmin belirli uğraklarında nasıl ve neden değişti? Ayırt edic... more Kadınların “annelik” rolleri kapitalizmin belirli uğraklarında nasıl ve neden değişti? Ayırt edici yönü kadınların “hep bir adım geri” varlığı ve ailenin kutsal önceliği olan muhafazakârlığın bu değişimdeki rolü neydi? Neoliberalizm, kadınların hak ve eşitlik mücadelesinin temel kavramlarını kendi söylemine massederek nasıl kullanabildi? Bunu yaparken nasıl rıza üretti? Yeni muhafazakârlık kadın hakları söylemini neden ve nasıl değiştirdi?
Bu zor sorulara ancak çok kısıtlı bir cevap niteliğinde olan bu yazıda, muhafazakâr ideolojinin kapitalizmin ihtiyaçlarına göre kadınları “aile, anne ve eş” olarak tariflerken nasıl şekillendiğini ele almaya çalışacağız.

Research paper thumbnail of AKP dönemi kültür politikalarında kadın: Alacakaranlık Kuşağının Cinsiyet Mahiyeti

2002-2015 yılları arasında AKP'nin 13 yıllık iktidarının kadın politikalarının bir dökümünü yapma... more 2002-2015 yılları arasında AKP'nin 13 yıllık iktidarının kadın politikalarının bir dökümünü yapmaya çalışan bu makale, muhafazakarlık, neoliberalizm, din, kültür vsnin girift bir etkileşime girdiği "alacakaranlık kuşağının" kadınlar açısından mahiyetini ortaya koymaya çalışıyor.

- AKP iktidarı kadın cinselliğini kadınlara yönelik her türden politikasının merkezine koyan bir hat izledi. Cinselliğe ilişkin söylemlerin iktidarın kamusal ve özel hayatı düzenleyen uygulanım alanının kurucu öğelerinden biri haline gelmesi, kendisini “muhafazakâr” olarak ilan eden bir iktidar açısından çelişkili miydi peki? Ya da tersten, kadın bedenine ve cinselliğe ilişkin söylemsel “kısıtlama, tahakküm altına alma” çabası sadece muhafazakarlıkla açıklanabilir mi?

- Yazılı olmayan ama yazılı olanlardan daha etkili hale gelen yasakların ve kuralların devreye girdiği bu dönem, erkek egemen heteroseksüel iktidar düzeninin üreme stratejilerinin kadın ve erkeğe yüklediği sembolik değerler ve davranış normlarını oluşturma çabasının gündelik hayatın parçası olduğu bir dönemdir de aynı zamanda. Yani bu norm oluşturma çabası bir yandan “politik” müdahale olarak hukuki ve bürokratik düzenlemelerle karşımıza çıkarken diğer yandan da “gündelikleşerek, sıradanlaşarak” siyasalın dışına da atılmaya çalışıldı.

- AKP iktidarı dönemi bir yandan kadınların “hiç olmadığı kadar çok yasal hakka ve uluslar arası sözleşmelerin güvencesine” sahip olduklarının iddia edildiği, bir yandan da hak-eşitlik-özgürlük- kadınların güçlenmesi gibi kavramların tezat bir biçimde “yeni muhafazakârlık” tarafından da içerildiği bir sürece işaret ediyor.

- AKP iktidarı dönemi kadınlara, özellikle de alt sınıftan kadınlara tayin edilen yeni üretici görevlerle ilişkili olarak onların toplumsal işlevi ve imgesinin çeşitli işlemlerle yeniden inşa edildiği bir dönem oldu.

- Bir yandan neoliberal politikalar eliyle kutsallaştırdığı ailenin altının oyulması sürecini derinleştiren ve yükü tümden kadınların sırtına bindiren AKP, öte yandan bu yüklenme işini sorunsuz ve sürdürülebilir kılmak için de muhafazakârlaşma yoluyla yeni bir “ataerkil pazarlık” kurulması için uğraş veriyor. Ataerkil pazarlık sosyolojik, kültürel, ekonomik ve siyasal olarak bozuluyor. Yeni “cinsel sözleşme” şiddetle, kadınların bastırılmasıyla, yok edilmesiyle kurulmaya çalışılıyor.