Kemal Göçmen | Mersin üniversitesi (original) (raw)

Uploads

Papers by Kemal Göçmen

Research paper thumbnail of NÖROLOJİK GÖRELİLİK VE ZAMAN

I don't know cause ı did not even read excatly that paper. And who cares abstract ? If you have n... more I don't know cause ı did not even read excatly that paper. And who cares abstract ? If you have no time to read whole paper then you shouldn't read that abstract.

Research paper thumbnail of Algı ve Gerçeklik.docx

Bizi biz yapan kuşkusuz ki DNA'larımız ve milyonlarca farklı şekillerdeki dizilimleridir. Bizi bi... more Bizi biz yapan kuşkusuz ki DNA'larımız ve milyonlarca farklı şekillerdeki dizilimleridir. Bizi biz yapan bu genetik kod ayrıca bizi milyarlarca insan ve milyonlarca canlı arasında eşsiz yapan yegane genetik materyaldir. Biz modern insanların yani evrimsel ismimiz ile homo sapienslerin DNA'ları %99.9 aynıdır. Farklı coğrafyadan ya da farklı etnik gruplardan alınan DNA örneklerini, nano gözenek gibi DNA dizilim teknolojileri vasıtası ile okuyarak ortaya çıkan verileri karşılaştırdığımızda aslında çok da farklı canlılar olmadığımız gerçeğinin farkına varıyoruz. Fakat binde birden bile ( % 0.1 ) fazla olmayan bu farklılıkları nasıl oldu da biz modern insanları kümeleştirmeye, gruplandırmaya ya da birbirinden binlerce kilometre uzaklıkta farklı kültürler kurmaya yetti?

Research paper thumbnail of Harici duyuların insana adapte edilmesi ile yüksek algının oluşturulması üzerine.pdf

Hiç diliniz ile görebilmeyi , hissederek anlamayı , yada kör bir insanın ses dalgalarını kullanar... more Hiç diliniz ile görebilmeyi , hissederek anlamayı , yada kör bir insanın ses dalgalarını kullanarak görebileceği aklınıza gelir miydi ? Gelişen teknoloji ve bilim , bizlere doğa ananın verdiğinden daha fazlasını verebileceğini gösteriyor . Bir noktada şuan neler yapabildiğimizi yada neleri yapabileceğimizi düşünmemiz gerekiyor.

Research paper thumbnail of Epigenetik; Kalıtımın Farklı Bir Boyutu

Şuan olduğunuz kişiden sorumlu olan şey ebeveynlerinizden kalıtım yolu ile aldığınız genler midir... more Şuan olduğunuz kişiden sorumlu olan şey ebeveynlerinizden kalıtım yolu ile aldığınız genler midir yoksa sürekli etkileşim içinde olduğunuz doğa mıdır ? İşte bu sorunun yanıtı genler üstü genetik anlamına gelen " epigenetik " ile " genetik " arasında yatıyor. Nispeten yeni keşfedilen bir bilim dalıdır epigenetik. Epigenetik terimi ilk olarak 1950 yılında ingiliz gelişim biyoloğu olan Conrad Waddington tarafından ileri sürülmüştür. Terim incelendiğinde epi'nin anlamı " üstünde, ötesinde " olarak çevrilir ve genetik ile birleştirdiğimizde ortaya " genler üstü genetik " kelimesi çıkar. Günümüzde kalıtımın yeni bir boyutu olarak sayılan epigenetik " DNA dizisindeki değişimler ile açıklanamayan, mitoz veya mayoz bölünme ile gelecek nesillere kalıtılabilen gen fonksiyonundaki ya da gen ifadesindeki değişikliklerin tümüdür. " şeklinde tanımlanabilir. Özetleyecek olursak eğer epigenetik: DNA'daki değişikliklerden değil, genlerin çevresel koşullardan etkilenip gen ifadelerinde değişiklikler meydana getirmesidir.Nesiller boyunca aktarılabilen epigenetik değişimler aslında tamamen DNA'mıza dayanır. Epigenetik, DNA dizisinde ya da DNA'nın yapısında meydana gelen değişiklikler yüzünden değil de genlerin ifadesinin çeşitli mekanizmalar tarafından aktif ya da pasif bir hale getirilmesi ile oluşan uzun süreci tanımlar. Epigenetik ayrıca trilyonlarca hücremizde aynı DNA dizilimi bulunmasına rağmen nasıl birbirinden farklı hücre tiplerine, hücre şekillerine sahip olduğumuza ışık tutuyor. Mesela bir sinir hücresi ve bir kan hücresi aynı DNA'yı çekirdeğinde barındırır. O zaman bu iki hücrenin farklıkaşmasına ve farklı işlevlere kavuşmasına neden olan şey nedir ? İşte yazının başından bu yana bahsettiğim epigenetik değişimlerdir buna neden olan şey. Bir metafor daha vereyim unutmadan, bu benim oluşturduğum bir metafor değil fakat bu alanlarda başarılı bir bilim insanına ait. Eğer vücudunuzun kendisini kulağa mükemmel gelen bir senfoni olarak düşünürseniz bu noktada 25.000 tane müzisyeniniz olur. Ve işte bu müzisyenler doğru zamanda suskun kalır ve doğru zamanda aktif kalırsa elimizde 206 farklı hücre tipi oluşur. Bu metaforda senfoniyi tüm vücut ve onun ileyişi olarak, müzisyenleri ise sahip olduğumuz 20.000-30.000 arası gen olarak düşünürseniz her şey yerine oturacaktır. Beslenme alışkanlıklarımızdan, sosyal toplumdaki rolümüze kadar hayatlarımızın büyük bir kısmında yer alır epigenetik. Diğer yandan bu süreç tam tersine de işleyebilir. Mesela ebeveynlerinizin çocukken iyi ya da kötü deneyimlerinin, tecrübelerinin şuan sizin olduğunuz kişi üzerinde henüz tam anlamı ile bilmediğimiz etkisi ya da etkileri olabilir. Epigenetik değişimler, gen ifadelerindeki değişimleri temsil eder. RNA vasıtası ile ribozom'a taşınan bu genetik kod, ribozomda hücrenin işleyişini ve hücrenin görevi için gerekli olan proteinlere dönüştürülür. Aslına bakarsanız tüm olayın mantığı burada yatıyor. Epigenetik Nasıl Çalışır ? 'Yaşamın Kitabı DNA' adlı yazımda sizlere DNA' yı 46 ciltlik bir kitap olarak düşünmenizi istemiştim. Birazdan vereceğim bilimsel verileri kafanızda daha iyi kurgulayıp epigenetiği

Teaching Documents by Kemal Göçmen

Research paper thumbnail of Nörolojik Görelilik Ve Zaman.docx

I don't know cause ı did not even read excatly that paper. (:

Drafts by Kemal Göçmen

Research paper thumbnail of Bagisiklilik hucrelerimizi kanser ile savasmalari icin hekleyebiliriz ya da manipule edebebiliriz 1

Bağışıklılık hücrelerimizi kanser ile savaşmaları için hekleyebiliriz ya da manipüle edebebiliriz... more Bağışıklılık hücrelerimizi kanser ile savaşmaları için hekleyebiliriz ya da manipüle edebebiliriz. Bağışıklılık hücrelerinin kemoterapi ve radyoterapi yöntemlerinden farkı; vücudumuz içindeki tüm spesifik noktalara ulaşabiliyor olması. Bağışıklılık hücreleri bir nevi hücre içi " özel teslimat sürücüleri ". O zaman neden bu bize özel olan " özel teslimat sürücülerinin " içine nano ilaçlar ve partiküller koyup, bunları kontrolsüz ve amaçsız çoğalan o kanser hücrelerinin nukleuslarına kadar gitmelerini sağlamıyoruz ? This time ı am gonna say very different thing.
Screw you, it's more kind than usual.

Research paper thumbnail of Yaşamın Kitabı DNA

Deoksiribo-Nükleik-Asit yani DNA bir canlının bütün genetik bilgisini, materyalini içinde barındı... more Deoksiribo-Nükleik-Asit yani DNA bir canlının bütün genetik bilgisini, materyalini içinde barındıran bir moleküldür. Genetik ve kalıtsal bilginin nesilden nesile aktarılması yine bu molekülün kendini eşlemesi ile mümkündür. DNA, her şey gibi atomların birleşiminden meydana gelen nükleotitlerin, hidrojen bağları ile ikili sarmal bir yapı oluşturması sonucu ortaya çıkar. DNA, bizi biz yapan, bizi diğerlerinden farklı yapan ya da gelecekte hangi hastalıktan muzdarip olacağımıza kadar bir çok şeyde birincil rolü bulunur. Fakat tam olarak ne yaptığını ve çalışma mekanizmasını çözememiş olsak da, DNA'nın yerine getirdiği önemli bir şey biliyoruz. DNA, karbon temelli yaşamımızın yapı taşı olan 20 farklı amino asidin genetik bilgisini içerisinde barındırır. Her biri farklı kimyasal bağlar ile bağlanmış 20 adet farklı amino asit türü vardır. Amino asitler, birbirlerine farklı şekillerde bağlanarak protein denilen yapıları oluştururlar. Protein, diğer kimyasallar ile birleşerek canlı hücreleri, hücreler dokuları, dokular organları ve organlar bir araya gelerek sizin, benim ve diğer canlılar gibi sistemleri meydana getirir. İşte DNA denilen molekülden, evrendeki en karmaşık yapıların ortaya çıkmasındaki, muzzamlık ve mükemmel tasarım burada yatar. DNA bu noktada aminoasitlere protein yapmak için hangi şekillerde dizileceğini söyler. Bu DNA'nın bilinen en önemli işlevidir. Bir diğer önemli nokta ise DNA'nın (replikasyon) yani kendini kopyalamasıdır. Fakat bu konuya geçmeden önce sizlere DNA'nın yapısı hakkında bilgi vermem yerinde olacaktır. DNA'nın Yapısı DNA'nın yapısında, her biri nükleotid adı verilen basit bileşiklerden oluşan ve birbirine hidrojen bağları ile " sarmal şeklinde " bağlanmış iki zincir bulunur. Her bir nükleotid fostat, şeker ve farklı dört azotlu bazdan (Adenin, Timin, Guanin, Sitozin) birini içerir. Nükleotidler belirli bir sıra ile yan yana gelerek bir zinciri oluştururken aynı zamanda diğer zincirdeki nükleotidler ile hidrojen bağlarıyla eşleşerek ikili sarmalı oluşturur. Bu eşleşme için iki kombinasyon söz konusudur. Her seferinde adenin timin ile, sitozin ise guanin ile eşleşir. İnsanda DNA eşlenmesi esnasında saniyede eklenen nükleotid sayısı 50'dir. Eğer aklınızda kalıcı bir şekilde DNA'nın yapısını hayal etmek isterseniz şöyle düşünebilirsiniz.
Hang on a minute .. Fuck you all guys again.

Research paper thumbnail of Yapay Zeka; Evrim Geçir ya da Yok Ol

Artificial Intelligence, Kısaca: AI) terimi 1956 yılındaki bir konferansta Stanford Üniversitesi'... more Artificial Intelligence, Kısaca: AI) terimi 1956 yılındaki bir konferansta Stanford Üniversitesi'nde Profesör olan John McCarthy tarafından ortaya atılmıştır. Yapay zeka konusunda nitelikli Türkçe kaynaklara rastlanılmaktadır. O yüzden bu yazının amacı bu konuda hakkında hiçbir fikri olmayan okuyuculara öz ve verimli bilgiler vermektir. Akıllı makinelerin ve yapay zekanın kökleri yunan mitolojisine kadar uzanır. Ancak ikinci dünya savaşından sonra icat edilen ilk modern bilgisayar, bu alanlardaki gelişmeler için adeta bir kıvılcım oldu. Kuşkusuz yapay zeka gelecek yüzyılın insanlık adına en büyük sıçrayışlardan biri olacaktır. Yüksek zihinsel işlemlerin gerekmediği yerlerde bilgisayarların insanın yerini almasından anlayabiliyoruz bunu. Artık bir yere varmak istediğimizde mekansal hafızalarımıza değil navigasyon cihazlarımıza başvuruyoruz. Bilim kurgu filmleri ile yapay zekanın özdeşleştirilmesi devamında bu kavrama dair yanılgıları ortaya çıkardı. Mesela yapay zekayı , insan ırkının varlığını tehdit eden bir şeymiş gibi algıladık. Ama işin aslı öyle değil. Meanwhile fuck you all guys. !

Research paper thumbnail of NÖROLOJİK GÖRELİLİK VE ZAMAN

I don't know cause ı did not even read excatly that paper. And who cares abstract ? If you have n... more I don't know cause ı did not even read excatly that paper. And who cares abstract ? If you have no time to read whole paper then you shouldn't read that abstract.

Research paper thumbnail of Algı ve Gerçeklik.docx

Bizi biz yapan kuşkusuz ki DNA'larımız ve milyonlarca farklı şekillerdeki dizilimleridir. Bizi bi... more Bizi biz yapan kuşkusuz ki DNA'larımız ve milyonlarca farklı şekillerdeki dizilimleridir. Bizi biz yapan bu genetik kod ayrıca bizi milyarlarca insan ve milyonlarca canlı arasında eşsiz yapan yegane genetik materyaldir. Biz modern insanların yani evrimsel ismimiz ile homo sapienslerin DNA'ları %99.9 aynıdır. Farklı coğrafyadan ya da farklı etnik gruplardan alınan DNA örneklerini, nano gözenek gibi DNA dizilim teknolojileri vasıtası ile okuyarak ortaya çıkan verileri karşılaştırdığımızda aslında çok da farklı canlılar olmadığımız gerçeğinin farkına varıyoruz. Fakat binde birden bile ( % 0.1 ) fazla olmayan bu farklılıkları nasıl oldu da biz modern insanları kümeleştirmeye, gruplandırmaya ya da birbirinden binlerce kilometre uzaklıkta farklı kültürler kurmaya yetti?

Research paper thumbnail of Harici duyuların insana adapte edilmesi ile yüksek algının oluşturulması üzerine.pdf

Hiç diliniz ile görebilmeyi , hissederek anlamayı , yada kör bir insanın ses dalgalarını kullanar... more Hiç diliniz ile görebilmeyi , hissederek anlamayı , yada kör bir insanın ses dalgalarını kullanarak görebileceği aklınıza gelir miydi ? Gelişen teknoloji ve bilim , bizlere doğa ananın verdiğinden daha fazlasını verebileceğini gösteriyor . Bir noktada şuan neler yapabildiğimizi yada neleri yapabileceğimizi düşünmemiz gerekiyor.

Research paper thumbnail of Epigenetik; Kalıtımın Farklı Bir Boyutu

Şuan olduğunuz kişiden sorumlu olan şey ebeveynlerinizden kalıtım yolu ile aldığınız genler midir... more Şuan olduğunuz kişiden sorumlu olan şey ebeveynlerinizden kalıtım yolu ile aldığınız genler midir yoksa sürekli etkileşim içinde olduğunuz doğa mıdır ? İşte bu sorunun yanıtı genler üstü genetik anlamına gelen " epigenetik " ile " genetik " arasında yatıyor. Nispeten yeni keşfedilen bir bilim dalıdır epigenetik. Epigenetik terimi ilk olarak 1950 yılında ingiliz gelişim biyoloğu olan Conrad Waddington tarafından ileri sürülmüştür. Terim incelendiğinde epi'nin anlamı " üstünde, ötesinde " olarak çevrilir ve genetik ile birleştirdiğimizde ortaya " genler üstü genetik " kelimesi çıkar. Günümüzde kalıtımın yeni bir boyutu olarak sayılan epigenetik " DNA dizisindeki değişimler ile açıklanamayan, mitoz veya mayoz bölünme ile gelecek nesillere kalıtılabilen gen fonksiyonundaki ya da gen ifadesindeki değişikliklerin tümüdür. " şeklinde tanımlanabilir. Özetleyecek olursak eğer epigenetik: DNA'daki değişikliklerden değil, genlerin çevresel koşullardan etkilenip gen ifadelerinde değişiklikler meydana getirmesidir.Nesiller boyunca aktarılabilen epigenetik değişimler aslında tamamen DNA'mıza dayanır. Epigenetik, DNA dizisinde ya da DNA'nın yapısında meydana gelen değişiklikler yüzünden değil de genlerin ifadesinin çeşitli mekanizmalar tarafından aktif ya da pasif bir hale getirilmesi ile oluşan uzun süreci tanımlar. Epigenetik ayrıca trilyonlarca hücremizde aynı DNA dizilimi bulunmasına rağmen nasıl birbirinden farklı hücre tiplerine, hücre şekillerine sahip olduğumuza ışık tutuyor. Mesela bir sinir hücresi ve bir kan hücresi aynı DNA'yı çekirdeğinde barındırır. O zaman bu iki hücrenin farklıkaşmasına ve farklı işlevlere kavuşmasına neden olan şey nedir ? İşte yazının başından bu yana bahsettiğim epigenetik değişimlerdir buna neden olan şey. Bir metafor daha vereyim unutmadan, bu benim oluşturduğum bir metafor değil fakat bu alanlarda başarılı bir bilim insanına ait. Eğer vücudunuzun kendisini kulağa mükemmel gelen bir senfoni olarak düşünürseniz bu noktada 25.000 tane müzisyeniniz olur. Ve işte bu müzisyenler doğru zamanda suskun kalır ve doğru zamanda aktif kalırsa elimizde 206 farklı hücre tipi oluşur. Bu metaforda senfoniyi tüm vücut ve onun ileyişi olarak, müzisyenleri ise sahip olduğumuz 20.000-30.000 arası gen olarak düşünürseniz her şey yerine oturacaktır. Beslenme alışkanlıklarımızdan, sosyal toplumdaki rolümüze kadar hayatlarımızın büyük bir kısmında yer alır epigenetik. Diğer yandan bu süreç tam tersine de işleyebilir. Mesela ebeveynlerinizin çocukken iyi ya da kötü deneyimlerinin, tecrübelerinin şuan sizin olduğunuz kişi üzerinde henüz tam anlamı ile bilmediğimiz etkisi ya da etkileri olabilir. Epigenetik değişimler, gen ifadelerindeki değişimleri temsil eder. RNA vasıtası ile ribozom'a taşınan bu genetik kod, ribozomda hücrenin işleyişini ve hücrenin görevi için gerekli olan proteinlere dönüştürülür. Aslına bakarsanız tüm olayın mantığı burada yatıyor. Epigenetik Nasıl Çalışır ? 'Yaşamın Kitabı DNA' adlı yazımda sizlere DNA' yı 46 ciltlik bir kitap olarak düşünmenizi istemiştim. Birazdan vereceğim bilimsel verileri kafanızda daha iyi kurgulayıp epigenetiği

Research paper thumbnail of Nörolojik Görelilik Ve Zaman.docx

I don't know cause ı did not even read excatly that paper. (:

Research paper thumbnail of Bagisiklilik hucrelerimizi kanser ile savasmalari icin hekleyebiliriz ya da manipule edebebiliriz 1

Bağışıklılık hücrelerimizi kanser ile savaşmaları için hekleyebiliriz ya da manipüle edebebiliriz... more Bağışıklılık hücrelerimizi kanser ile savaşmaları için hekleyebiliriz ya da manipüle edebebiliriz. Bağışıklılık hücrelerinin kemoterapi ve radyoterapi yöntemlerinden farkı; vücudumuz içindeki tüm spesifik noktalara ulaşabiliyor olması. Bağışıklılık hücreleri bir nevi hücre içi " özel teslimat sürücüleri ". O zaman neden bu bize özel olan " özel teslimat sürücülerinin " içine nano ilaçlar ve partiküller koyup, bunları kontrolsüz ve amaçsız çoğalan o kanser hücrelerinin nukleuslarına kadar gitmelerini sağlamıyoruz ? This time ı am gonna say very different thing.
Screw you, it's more kind than usual.

Research paper thumbnail of Yaşamın Kitabı DNA

Deoksiribo-Nükleik-Asit yani DNA bir canlının bütün genetik bilgisini, materyalini içinde barındı... more Deoksiribo-Nükleik-Asit yani DNA bir canlının bütün genetik bilgisini, materyalini içinde barındıran bir moleküldür. Genetik ve kalıtsal bilginin nesilden nesile aktarılması yine bu molekülün kendini eşlemesi ile mümkündür. DNA, her şey gibi atomların birleşiminden meydana gelen nükleotitlerin, hidrojen bağları ile ikili sarmal bir yapı oluşturması sonucu ortaya çıkar. DNA, bizi biz yapan, bizi diğerlerinden farklı yapan ya da gelecekte hangi hastalıktan muzdarip olacağımıza kadar bir çok şeyde birincil rolü bulunur. Fakat tam olarak ne yaptığını ve çalışma mekanizmasını çözememiş olsak da, DNA'nın yerine getirdiği önemli bir şey biliyoruz. DNA, karbon temelli yaşamımızın yapı taşı olan 20 farklı amino asidin genetik bilgisini içerisinde barındırır. Her biri farklı kimyasal bağlar ile bağlanmış 20 adet farklı amino asit türü vardır. Amino asitler, birbirlerine farklı şekillerde bağlanarak protein denilen yapıları oluştururlar. Protein, diğer kimyasallar ile birleşerek canlı hücreleri, hücreler dokuları, dokular organları ve organlar bir araya gelerek sizin, benim ve diğer canlılar gibi sistemleri meydana getirir. İşte DNA denilen molekülden, evrendeki en karmaşık yapıların ortaya çıkmasındaki, muzzamlık ve mükemmel tasarım burada yatar. DNA bu noktada aminoasitlere protein yapmak için hangi şekillerde dizileceğini söyler. Bu DNA'nın bilinen en önemli işlevidir. Bir diğer önemli nokta ise DNA'nın (replikasyon) yani kendini kopyalamasıdır. Fakat bu konuya geçmeden önce sizlere DNA'nın yapısı hakkında bilgi vermem yerinde olacaktır. DNA'nın Yapısı DNA'nın yapısında, her biri nükleotid adı verilen basit bileşiklerden oluşan ve birbirine hidrojen bağları ile " sarmal şeklinde " bağlanmış iki zincir bulunur. Her bir nükleotid fostat, şeker ve farklı dört azotlu bazdan (Adenin, Timin, Guanin, Sitozin) birini içerir. Nükleotidler belirli bir sıra ile yan yana gelerek bir zinciri oluştururken aynı zamanda diğer zincirdeki nükleotidler ile hidrojen bağlarıyla eşleşerek ikili sarmalı oluşturur. Bu eşleşme için iki kombinasyon söz konusudur. Her seferinde adenin timin ile, sitozin ise guanin ile eşleşir. İnsanda DNA eşlenmesi esnasında saniyede eklenen nükleotid sayısı 50'dir. Eğer aklınızda kalıcı bir şekilde DNA'nın yapısını hayal etmek isterseniz şöyle düşünebilirsiniz.
Hang on a minute .. Fuck you all guys again.

Research paper thumbnail of Yapay Zeka; Evrim Geçir ya da Yok Ol

Artificial Intelligence, Kısaca: AI) terimi 1956 yılındaki bir konferansta Stanford Üniversitesi'... more Artificial Intelligence, Kısaca: AI) terimi 1956 yılındaki bir konferansta Stanford Üniversitesi'nde Profesör olan John McCarthy tarafından ortaya atılmıştır. Yapay zeka konusunda nitelikli Türkçe kaynaklara rastlanılmaktadır. O yüzden bu yazının amacı bu konuda hakkında hiçbir fikri olmayan okuyuculara öz ve verimli bilgiler vermektir. Akıllı makinelerin ve yapay zekanın kökleri yunan mitolojisine kadar uzanır. Ancak ikinci dünya savaşından sonra icat edilen ilk modern bilgisayar, bu alanlardaki gelişmeler için adeta bir kıvılcım oldu. Kuşkusuz yapay zeka gelecek yüzyılın insanlık adına en büyük sıçrayışlardan biri olacaktır. Yüksek zihinsel işlemlerin gerekmediği yerlerde bilgisayarların insanın yerini almasından anlayabiliyoruz bunu. Artık bir yere varmak istediğimizde mekansal hafızalarımıza değil navigasyon cihazlarımıza başvuruyoruz. Bilim kurgu filmleri ile yapay zekanın özdeşleştirilmesi devamında bu kavrama dair yanılgıları ortaya çıkardı. Mesela yapay zekayı , insan ırkının varlığını tehdit eden bir şeymiş gibi algıladık. Ama işin aslı öyle değil. Meanwhile fuck you all guys. !