Özlem ÖZTÜRK ÇETENAK | Nevsehir Haci Bektas Veli University (original) (raw)
Papers by Özlem ÖZTÜRK ÇETENAK
Ömer Halisdemir Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi dergisi, Jan 31, 2022
This paper investigates whether the pandemic announcement and reducing policy rate of Turkey have... more This paper investigates whether the pandemic announcement and reducing policy rate of Turkey have an impact on the stock return, liquidity, and volatility of Borsa Istanbul. We employ event study methodology using 243 companies are listed on two main markets, namely BIST-Star and BIST-Main Markets, in Borsa Istanbul. The event dates are the pandemic announcement and three interest rates. We find that there is a negative reaction to the pandemic announcement and the announcement of the first decline in interest rates, but we discover a positive reaction to the second and third reduction in interest rates in terms of stock return and liquidity. Moreover, the stock return and liquidity of firms that are listed on the BIST-100 index and have associated derivatives are affected less by the pandemic. Results also suggest that the smallest, illiquid, volatile, and less Google-searched firms are affected more by the pandemic announcement and the first decline in the interest rate. The results suggest that the pandemic announcement increases the fear of the investors as well as the first decline in interest rates, but investors get used to the pandemic and react positively for the second and the third interest rate declines.
ICPESS (International Congress on Politic, Economic and Social Studies), Dec 31, 2018
Küreselleşmenin hakim olduğu dünya genelinde yaşanan ekonomik, toplumsal, siyasal ve teknolojik g... more Küreselleşmenin hakim olduğu dünya genelinde yaşanan ekonomik, toplumsal, siyasal ve teknolojik gelişmeler, her alanda olduğu gibi yönetsel alanda da etkili olmuştur. Sınırların ortadan kalktığı bu durum, günümüz dünyasında yönetim alanında yeni kavramlar, anlayışlar ve kurumlar ortaya çıkmasına sebep olmuştur. İşletmeden kamu yönetimine, siyasetten uluslararası ilişkilere kadar uzanan birçok disiplini etkileyen ve son yıllar itibariyle özellikle kamu yönetimine damgasını vuran söz konusu yeni kavramlardan biri 'yönetişim'dir. Terim olarak ilk kez Kuzey Avrupa'da kullanılan yönetişim kavramının kökeni 16. yüzyıla kadar dayanmaktadır. Bugünkü anlamında, ilk defa 1989 yılında yayımlanan Dünya Bankası'nın bir raporunda 'Good Governance' olarak yer alan yönetişim, ortak fayda için resmi ve resmi olmayan gelenekler ve kurumlardan kaynaklanan yetkinin kullanılması olarak tanımlanmaktadır. Yönetişim özellikle politik, ekonomik ve sosyal olmak üzere birçok alanda farklı tanımlamalar ile kullanılan bir kavramdır. Yaşanan küreselleşme olgusu ile birlikte yönetişim çerçevesinde öne çıkan kavram ise uluslararası yönetişim olmuştur. Uluslararası yönetişimin devletlerarası iş birliği şeklinde öne çıkan en temel yansımaları olarak G-7 ve G-20 zirveleri kabul edildiği bilinmektedir. Dolayısıyla bu bildirinin amacı uluslararası yönetişim kavramı çerçevesinde bu yansımaları incelemektir. Bu bağlamda bildiride, öncelikle yönetişim kavramının tarihsel gelişimi ve tanımı üzerinde durularak, uluslararası yönetişimin yansımaları olan G-7 ve G-20 zirveleri incelenmektedir. Dünya ölçeğinde ortaya çıkan fırsatlar ve sorunlar arasında denge noktasının bulunması oldukça önemlidir. Bu durum ancak iyi bir yönetişim yapısının kurulması ile mümkün olabilecektir. Peki mevcut küresel yönetişimin yapısı nasıl iyileştirilecek ve 'iyi yönetişim' nasıl sağlanacaktır? Bu doğrultuda bildirinin son bölümünde, G-7 ve G-20 zirvelerinde iyi yönetişimin nasıl olması gerektiği ele alınmaktadır.
DergiPark (Istanbul University), Nov 1, 2018
Küreselleşmenin hakim olduğu dünya genelinde yaşanan ekonomik, toplumsal, siyasal ve teknolojik g... more Küreselleşmenin hakim olduğu dünya genelinde yaşanan ekonomik, toplumsal, siyasal ve teknolojik gelişmeler, her alanda olduğu gibi yönetsel alanda da etkili olmuştur. Sınırların ortadan kalktığı bu durum, günümüz dünyasında yönetim alanında yeni kavramlar, anlayışlar ve kurumlar ortaya çıkmasına sebep olmuştur. İşletmeden kamu yönetimine, siyasetten uluslararası ilişkilere kadar uzanan birçok disiplini etkileyen ve son yıllar itibariyle özellikle kamu yönetimine damgasını vuran söz konusu yeni kavramlardan biri 'yönetişim'dir. Terim olarak ilk kez Kuzey Avrupa'da kullanılan yönetişim kavramının kökeni 16. yüzyıla kadar dayanmaktadır. Bugünkü anlamında, ilk defa 1989 yılında yayımlanan Dünya Bankası'nın bir raporunda 'Good Governance' olarak yer alan yönetişim, ortak fayda için resmi ve resmi olmayan gelenekler ve kurumlardan kaynaklanan yetkinin kullanılması olarak tanımlanmaktadır. Yönetişim özellikle politik, ekonomik ve sosyal olmak üzere birçok alanda farklı tanımlamalar ile kullanılan bir kavramdır. Yaşanan küreselleşme olgusu ile birlikte yönetişim çerçevesinde öne çıkan kavram ise uluslararası yönetişim olmuştur. Uluslararası yönetişimin devletlerarası iş birliği şeklinde öne çıkan en temel yansımaları olarak G-7 ve G-20 zirveleri kabul edildiği bilinmektedir. Dolayısıyla bu bildirinin amacı uluslararası yönetişim kavramı çerçevesinde bu yansımaları incelemektir. Bu bağlamda bildiride, öncelikle yönetişim kavramının tarihsel gelişimi ve tanımı üzerinde durularak, uluslararası yönetişimin yansımaları olan G-7 ve G-20 zirveleri incelenmektedir. Dünya ölçeğinde ortaya çıkan fırsatlar ve sorunlar arasında denge noktasının bulunması oldukça önemlidir. Bu durum ancak iyi bir yönetişim yapısının kurulması ile mümkün olabilecektir. Peki mevcut küresel yönetişimin yapısı nasıl iyileştirilecek ve 'iyi yönetişim' nasıl sağlanacaktır? Bu doğrultuda bildirinin son bölümünde, G-7 ve G-20 zirvelerinde iyi yönetişimin nasıl olması gerektiği ele alınmaktadır.
ICPESS (International Congress on Politic, Economic and Social Studies), Jan 11, 2019
Inflation, unemployment and the problems with it have been the major problems that the economy of... more Inflation, unemployment and the problems with it have been the major problems that the economy of each country has been facing for years. An indicator composed of inflation and unemployment rates, which gives quite important information about the course of the economy, is defined as the Misery Index. The index, which was first put forward by the American economist Arthur Okun in 1970, is an indicator consisting of the sum of the unemployment rate and the inflation rate. Since the increase in the unemployment rate shows that the employment level has decreased and the increase in the inflation rate shows that the purchasing power has decreased the increase in the index level shows that there are inconveniences in the course of the economy, macroeconomic performance deteriorates and the growing displeasure. The index was later developed in 1999 by the Nobel Prize-winning American economist Robert Barro, using inflation and unemployment rates as well as the use of long-term bond interest and of growth rate. In this case the index, in case the growth rate is positive is calculated by subtracting growth rate from the sum of inflation, unemployment and interest rates; in case the growth rate is negative, the index is calculated by adding the growth rate to the total. Barro's index is very important in terms of performing inter-period macroeconomic performance comparisons and is frequently used by policy makers. Hanke (2009), states that Barro's regulation on the index allows for more accurate measurement of relative changes in the economy. Well, are the variables included in the index alone sufficient in measuring the economic performance of the countries? Or is the effect of variables on macroeconomic performance at the same level? In this context, in this work will be calculated in Turkey and the BRICS countries' post-2000 misery index. In this work, the macro economic performance of the countries will be compared with the help of the index calculated for the countries and the index will be evaluated whether it is sufficiently explanatory in the measurement of performance.
Nevşehir Hacı Bektaş Veli üniversitesi sbe dergisi, Apr 6, 2016
Ekonomik özgürlükler bireylerin iktisadi faaliyetlerini baskı ve sınırlamalara maruz kalmadan özg... more Ekonomik özgürlükler bireylerin iktisadi faaliyetlerini baskı ve sınırlamalara maruz kalmadan özgürce gerçekleştirebildiği ve mülkiyet haklarının temin edildiği hak ve özgürlükler şeklinde tanımlanabilir. Ekonomik özgürlükler alanında yapılan çalışmalarda genellikle ekonomik özgürlüklerin ekonomik performansa etkileri araştırılmıştır. Bu çalışmada farklı olarak ekonomik özgürlükler ile ekonomik büyüme arasındaki nedensellik ilişkisine bakılacaktır. Bir başka ifade ile sadece ekonomik özgürlüklerin büyüme üzerindeki etkisine değil aynı zamanda büyümenin ekonomik özgürlükler üzerindeki etkisi de araştırma kapsamında incelenmiştir. Bu kapsamda araştırmada OECD üyesi olan yüksek gelirli olarak sınıflandırılan 32 ülkenin ekonomik özgürlük endeksini temsil eden on alt endeks ile ekonomik büyüme arasındaki ilişki 1995-2014 yılları için, panel VAR yöntemi kullanılarak incelenmiştir. Araştırma sonucunda, tüm ekonomik özgürlük indekslerinin ekonomik büyüme üzerinde etkili, diğer taraftan ekonomik büyüme ise sadece Mali Özgürlükler, Parasal Özgürlükler ve Ticari Özgürlüklerin Granger nedenseli olduğu tespit edilmiştir.
Ekonomi, politika & finans araştırmaları dergisi, Dec 31, 2022
Makroekonomik istikrarın sağlanması için uygulanan iktisat politikalarının başarısı, ülkedeki kur... more Makroekonomik istikrarın sağlanması için uygulanan iktisat politikalarının başarısı, ülkedeki kurumsal yapı ile yakından ilişkilidir. İyi şekilde tasarlanmış politikaların bile sağlam bir kurumsal alt yapıyla desteklenmediği sürece başarısızlık ihtimali olduğunu vurgulayan çalışmaların sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Bilindiği üzere ülkelerin temel makroekonomik problemlerinden bir tanesi işsizliktir. İşsizliği azaltmak için uygulanan politikaların kurumsal göstergelerin iyi olmadığı ülkelerde başarı şansı düşüktür. Örneğin işe alımlarda liyakat yerine kayırmacılığın olduğu ülkelerde istihdam politikaları etkin işlemeyecektir. Yine hukukun üstünlüğü söz konusu değilse iş sözleşmeleri işlevini yerine getiremeyecektir. Bu çalışmanın amacı 38 OECD üyesi ülkede 2002-2019 dönemi için işsizlik ile kurumsal kalite arasındaki ilişkiyi incelemektir. Analizde kurumsal kalite göstergesi olarak, Dünya Bankası tarafından yayınlanan "Dünya Yönetişim Göstergeleri" (WGI-The Worldwide Governance Indicators) kullanılmıştır. Öncelikle WGI göstergeleri temel bileşenler analizi (PCA) ile birleştirilerek tek bir endeks halinde getirilmiştir. Bu endeks ve her bir alt bileşenin ayrı ayrı işsizlik üzerindeki etkisi Dricol Kraay Dirençli Hatalar Tahmincisi yöntemi ile analiz edilmiştir. Analiz sonuçlarına göre kurumsal kalite arttıkça, işsizlik oranı azalmaktadır.
Bilig, Jul 28, 2023
In this study, we investigate whether financial development enhances economic growth in Turkic co... more In this study, we investigate whether financial development enhances economic growth in Turkic countries, namely, Azerbaijan, Kazakhstan, Kyrgyzstan, and Türkiye from 1995 to 2017. The financial development index is obtained from the International Monetary Fund to proxy for the level of financial development. The index shows the level of development of financial institutions and financial markets in terms of depth, access, and efficiency. The annual percentage growth rate of GDP per capita based on constant local currency is taken as an indicator of economic growth. The main result of the analysis shows that there is a positive relationship between financial development and economic growth. The result is robust using random effect regression, adding inflation, and including Banking Z Score. However, the main impact can be seen in the financial institution instead of the financial market proxy. The results support the supply-leading hypothesis for the economies of four Turkic countries.
Çukurova Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi
If financial markets are efficient, companies can easily access finance. However, due to market f... more If financial markets are efficient, companies can easily access finance. However, due to market frictions in financial markets, it is often not easy to find suitable financing sources for investments. As a result of the market frictions, the growth of national economies slows down. In this study, this problem will be addressed for energy companies. In other words, we examine whether energy companies are faced with financial constraints using the data of energy companies in 13 selected countries between the years 2010-2021. The results show that cash flows created by energy companies in 7 countries are effective in financing their investments. High cash flows and increased investments resulting from fluctuations in energy prices may also indicate that companies exhibit excessive investment behavior due to agency problems. On the other hand, all stakeholders need to make timely investments in the energy sector compared to other industries to support energy policies and increase social...
Ekonomik ozgurlukler bireylerin iktisadi faaliyetlerini baski ve sinirlamalara maruz kalmadan ozg... more Ekonomik ozgurlukler bireylerin iktisadi faaliyetlerini baski ve sinirlamalara maruz kalmadan ozgurce gerceklestirebildigi ve mulkiyet haklarinin temin edildigi hak ve ozgurlukler seklinde tanimlanabilir. Ekonomik ozgurlukler alaninda yapilan calismalarda genellikle ekonomik ozgurluklerin ekonomik performansa etkileri arastirilmistir. Bu calismada farkli olarak ekonomik ozgurlukler ile ekonomik buyume arasindaki nedensellik iliskisine bakilacaktir. Bir baska ifade ile sadece ekonomik ozgurluklerin buyume uzerindeki etkisine degil ayni zamanda buyumenin ekonomik ozgurlukler uzerindeki etkisi de arastirma kapsaminda incelenmistir. Bu kapsamda arastirmada OECD uyesi olan yuksek gelirli olarak siniflandirilan 32 ulkenin ekonomik ozgurluk endeksini temsil eden on alt endeks ile ekonomik buyume arasindaki iliski 1995-2014 yillari icin, panel VAR yontemi kullanilarak incelenmistir. Arastirma sonucunda, tum ekonomik ozgurluk indekslerinin ekonomik buyume uzerinde etkili, diger taraftan ekon...
Türkiye Bilimler Akademisi Yayınları eBooks, Dec 15, 2022
The aerospace and defense industry are an industry with significant economic, technological, and ... more The aerospace and defense industry are an industry with significant economic, technological, and political impacts. The defense industry is one of the most critical sectors that increase the global competitive power a country. A technological innovation developed by the aerospace and defense industry spreads to other sectors over time and contributes to overall development. Ensuring national security is one of the most essential tasks of the states. In today's world, overcrowded armies have been replaced by high-tech defense vehicles. Therefore, it is a matter of national security for countries to have high-tech defense systems today. Spending on the defense industry for countries that cannot produce these systems takes place an important amount in both their imports and national expenditure Defense industry, not only constitute of the economic burden because of imported defense vehicles but also create a dependency problem on other countries. The arms embargoes imposed on countries throughout history have shown that foreign dependence causes a severe security problem. For this reason, almost every country wants to invest as much in the defense industry as its resources would allow. In countries where high-tech defense systems are produced, share of the defense expenditure in import decreases and share of income from defense systems in export increases that is a contribution to the national income. A strong defense industry does not only affect foreign trade positively but also helps in building economic and political confidence by giving the country a strong image. Trust and stability are fundamental requirements of economic development. In economies where trust and stability do not exist, domestic and foreign investors avoid investing, negatively affecting economic growth. The development of the aerospace and defense industry in a country contributes to the national security, provides employment in the value-added sector and accelerates innovation and technological development not only in defense sector but also in other sectors. The acceleration seen in the Turkish aerospace and defense industry in recent years provides important opportunities for developing the country's economy and expanding its geopolitical influence. This section aims to evaluate the developments in the aerospace and defense sector, which is a success story within the framework of the National Technology Initiative in terms of economy.
Istanbul University - DergiPark, Nov 1, 2018
Küreselleşmenin hakim olduğu dünya genelinde yaşanan ekonomik, toplumsal, siyasal ve teknolojik g... more Küreselleşmenin hakim olduğu dünya genelinde yaşanan ekonomik, toplumsal, siyasal ve teknolojik gelişmeler, her alanda olduğu gibi yönetsel alanda da etkili olmuştur. Sınırların ortadan kalktığı bu durum, günümüz dünyasında yönetim alanında yeni kavramlar, anlayışlar ve kurumlar ortaya çıkmasına sebep olmuştur. İşletmeden kamu yönetimine, siyasetten uluslararası ilişkilere kadar uzanan birçok disiplini etkileyen ve son yıllar itibariyle özellikle kamu yönetimine damgasını vuran söz konusu yeni kavramlardan biri 'yönetişim'dir. Terim olarak ilk kez Kuzey Avrupa'da kullanılan yönetişim kavramının kökeni 16. yüzyıla kadar dayanmaktadır. Bugünkü anlamında, ilk defa 1989 yılında yayımlanan Dünya Bankası'nın bir raporunda 'Good Governance' olarak yer alan yönetişim, ortak fayda için resmi ve resmi olmayan gelenekler ve kurumlardan kaynaklanan yetkinin kullanılması olarak tanımlanmaktadır. Yönetişim özellikle politik, ekonomik ve sosyal olmak üzere birçok alanda farklı tanımlamalar ile kullanılan bir kavramdır. Yaşanan küreselleşme olgusu ile birlikte yönetişim çerçevesinde öne çıkan kavram ise uluslararası yönetişim olmuştur. Uluslararası yönetişimin devletlerarası iş birliği şeklinde öne çıkan en temel yansımaları olarak G-7 ve G-20 zirveleri kabul edildiği bilinmektedir. Dolayısıyla bu bildirinin amacı uluslararası yönetişim kavramı çerçevesinde bu yansımaları incelemektir. Bu bağlamda bildiride, öncelikle yönetişim kavramının tarihsel gelişimi ve tanımı üzerinde durularak, uluslararası yönetişimin yansımaları olan G-7 ve G-20 zirveleri incelenmektedir. Dünya ölçeğinde ortaya çıkan fırsatlar ve sorunlar arasında denge noktasının bulunması oldukça önemlidir. Bu durum ancak iyi bir yönetişim yapısının kurulması ile mümkün olabilecektir. Peki mevcut küresel yönetişimin yapısı nasıl iyileştirilecek ve 'iyi yönetişim' nasıl sağlanacaktır? Bu doğrultuda bildirinin son bölümünde, G-7 ve G-20 zirvelerinde iyi yönetişimin nasıl olması gerektiği ele alınmaktadır.
Ömer Halisdemir Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi
Bu çalışmada, Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi’nin Niğde ili ekonomisine 2010-2020 yılları aras... more Bu çalışmada, Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi’nin Niğde ili ekonomisine 2010-2020 yılları arasındaki statik katkılarının hesaplanması hedeflenmiştir. Yapılan araştırmanın iki önemli amacı vardır. Bu amaçların ilki, üniversitelerin kuruldukları yerel ekonomi üzerindeki olumlu etkilerinin incelenmesidir. Araştırmanın ikinci amacı ise, Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi'nin yerel ekonomiye sağladığı katkıların analiz edilmesidir. Bu doğrultuda, Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi’nin Niğde ekonomisine yaptığı statik katkıları hesaplanmak için uygulanan analiz ve analiz sonuçlarına yer verilmiştir. Çalışmada öncelikle araştırma ile ilgili genel bilgiler, üniversitelerin yerel ekonomiye katkıları ve üniversitelerin şehir ekonomisine katkısı konusunda literatür taraması sunulmuştur. Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi öğrenci ve personel sayıları ile çalışma kapsamındaki yıllar aralığındaki değişimi gösterilmiştir. Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi’nin Niğde ekonomisine katkısı, amp...
Afro Eurasian Studies
Many studies in recent years have focused on the relationship between the government's abilit... more Many studies in recent years have focused on the relationship between the government's ability to manage and economic performance indicators. There is ample empirical evidence that factors such as the presence of corruption, violence, and terrorism in a country, and the quality of institutions controlling the market affect the success of economic policies. Similarly, the issue of how the public debt stock affects economic growth has been the central question of many studies. Especially in recent years, the violence, terrorism, and separatist wars that have emerged in Africa have led to the intensification of studies on the continent. In addition, there are many studies supporting that the climate of insecurity created by the violence and terrorist incidents in the continent is the cause of the failure of governance in Africa. Governance failure is also an indicator of ineffectiveness in the formulation and implementation of public policies. This study focuses on investigating th...
Ömer Halisdemir Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2021
This paper investigates whether the pandemic announcement and reducing policy rate of Turkey have... more This paper investigates whether the pandemic announcement and reducing policy rate of Turkey have an impact on the stock return, liquidity, and volatility of Borsa Istanbul. We employ event study methodology using 243 companies are listed on two main markets, namely BIST-Star and BIST-Main Markets, in Borsa Istanbul. The event dates are the pandemic announcement and three interest rates. We find that there is a negative reaction to the pandemic announcement and the announcement of the first decline in interest rates, but we discover a positive reaction to the second and third reduction in interest rates in terms of stock return and liquidity. Moreover, the stock return and liquidity of firms that are listed on the BIST-100 index and have associated derivatives are affected less by the pandemic. Results also suggest that the smallest, illiquid, volatile, and less Google-searched firms are affected more by the pandemic announcement and the first decline in the interest rate. The results suggest that the pandemic announcement increases the fear of the investors as well as the first decline in interest rates, but investors get used to the pandemic and react positively for the second and the third interest rate declines.
Enflasyon, issizlik ve beraberinde yasanan sorunlar yillar boyunca her ulke ekonomisinin karsi ka... more Enflasyon, issizlik ve beraberinde yasanan sorunlar yillar boyunca her ulke ekonomisinin karsi karsiya kaldigi en buyuk problemlerden olmustur. Ekonominin gidisati hakkinda oldukca onemli bilgiler veren, enflasyon ve issizlik oranlarindan olusan gosterge Iktisadi Hosnutsuzluk Endeksi olarak tanimlanmaktadir. Ilk olarak 1970 yilinda Amerikali iktisatci Arthur Okun tarafindan ortaya atilan endeks issizlik orani ile enflasyon oraninin toplamindan olusan bir gostergedir. Issizlik oraninda ki artis istihdam duzeyinin azaldigini, enflasyon oranindaki artis ise satin alma gucunun azaldigini gosterdigi icin endeks duzeyindeki artis ekonominin gidisatinda aksakliklar olustugunu, makroekonomik performansin kotuye gittigini ve artan hosnutsuzlugu gostermektedir. Endeks daha sonra 1999 yilinda Nobel Odullu Amerikali iktisatci Robert Barro tarafindan, enflasyon ve issizlik oranlarinin yani sira uzun vadeli tahvil faizi ve buyume oraninin kullanilmasiyla gelistirilmistir. Bu durumda endeks enflas...
Teror, kuresellesen dunyada her toplumu yakindan ilgilendiren ortak bir sorundur. Teror saldirila... more Teror, kuresellesen dunyada her toplumu yakindan ilgilendiren ortak bir sorundur. Teror saldirilari sonucunda ortaya cikan belirsizlik, toplumlar uzerinde sosyal, siyasi ve ekonomik acidan olumsuz etkilere yaratmaktadir. Son yillarda butun dunyada oldugu gibi Turkiye’de de artan teror olaylari korku, endise ve belirsizlik ortaminin olusmasina neden olmustur. Bircok piyasanin oldugu gibi Pay senetleri piyasasinin da bu belirsizlikten olumsuz etkilenmesi beklenmektedir. Bu calisma teror saldirilarinin pay senetleri piyasasina etkilerini incelemeyi amaclamaktadir. Bu amac kapsaminda, 2003-2016 yillari arasinda Turkiye’de yasanan 13 teror olayinin BIST100 endeksi getirileri uzerindeki etkisi incelenmistir. Olay calismasi yonteminden yararlanarak, ele alinan doneme ait BIST100 gunluk endeks getirileri kullanilmistir. Her teror olayi icin anormal getiriler, kumulatif anormal getiriler ve istatistiksel olarak anlamliliklari hesaplanmistir. Analiz sonuclarina gore bazi teror olaylari BIST10...
Kuresellesmenin hakim oldugu dunya genelinde yasanan ekonomik, toplumsal, siyasal ve teknolojik g... more Kuresellesmenin hakim oldugu dunya genelinde yasanan ekonomik, toplumsal, siyasal ve teknolojik gelismeler, her alanda oldugu gibi yonetsel alanda da etkili olmustur. Sinirlarin ortadan kalktigi bu durum, gunumuz dunyasinda yonetim alaninda yeni kavramlar, anlayislar ve kurumlar ortaya cikmasina sebep olmustur. Isletmeden kamu yonetimine, siyasetten uluslararasi iliskilere kadar uzanan bircok disiplini etkileyen ve son yillar itibariyle ozellikle kamu yonetimine damgasini vuran soz konusu yeni kavramlardan biri ‘yonetisim’dir. Terim olarak ilk kez Kuzey Avrupa’da kullanilan yonetisim kavraminin kokeni 16. yuzyila kadar dayanmaktadir. Bugunku anlaminda, ilk defa 1989 yilinda yayimlanan Dunya Bankasi’nin bir raporunda ‘Good Governance’ olarak yer alan yonetisim, ortak fayda icin resmi ve resmi olmayan gelenekler ve kurumlardan kaynaklanan yetkinin kullanilmasi olarak tanimlanmaktadir. Yonetisim ozellikle politik, ekonomik ve sosyal olmak uzere bircok alanda farkli tanimlamalar ile kul...
Contributions to Management Science, 2016
Since the early 1990s, researchers have tried to show through endogenous growth models that the p... more Since the early 1990s, researchers have tried to show through endogenous growth models that the power which creates technological innovation is research and development (henceforth R&D) activities. The importance of R&D activities in the emergence of technological innovation is discussed in those models. Those models also highlight that countries can have strong economies only if they give importance to innovation and R&D activities and that developed countries are considered as technologically developed countries. Those models also emphasize that economic growth is in parallel with technological developments and that technological developments can be realized through investments in R&D. That is why the relation between R&D expenditures and economic growth has been studied over the years and not only the existence of this relationship but also its direction has recently become a hotly debated topic. This study aims to test whether R&D model predictions are valid for 76 countries’ economies. The economic methodology used in this study is panel VAR analysis. Values for the GDP per capita variable that is considered to represent economic growth and R&D per capita variable that is considered to represent R&D activities have been obtained from the World Bank Database. The analysis of the annual data between 1996 and 2014 suggests that economic growth Granger-causes R&D spending, but there is no evidence to suggest that R&D spending has an impact on economic growth.
Ekonomi, Politika & Finans Araştırmaları Dergisi
Ömer Halisdemir Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi dergisi, Jan 31, 2022
This paper investigates whether the pandemic announcement and reducing policy rate of Turkey have... more This paper investigates whether the pandemic announcement and reducing policy rate of Turkey have an impact on the stock return, liquidity, and volatility of Borsa Istanbul. We employ event study methodology using 243 companies are listed on two main markets, namely BIST-Star and BIST-Main Markets, in Borsa Istanbul. The event dates are the pandemic announcement and three interest rates. We find that there is a negative reaction to the pandemic announcement and the announcement of the first decline in interest rates, but we discover a positive reaction to the second and third reduction in interest rates in terms of stock return and liquidity. Moreover, the stock return and liquidity of firms that are listed on the BIST-100 index and have associated derivatives are affected less by the pandemic. Results also suggest that the smallest, illiquid, volatile, and less Google-searched firms are affected more by the pandemic announcement and the first decline in the interest rate. The results suggest that the pandemic announcement increases the fear of the investors as well as the first decline in interest rates, but investors get used to the pandemic and react positively for the second and the third interest rate declines.
ICPESS (International Congress on Politic, Economic and Social Studies), Dec 31, 2018
Küreselleşmenin hakim olduğu dünya genelinde yaşanan ekonomik, toplumsal, siyasal ve teknolojik g... more Küreselleşmenin hakim olduğu dünya genelinde yaşanan ekonomik, toplumsal, siyasal ve teknolojik gelişmeler, her alanda olduğu gibi yönetsel alanda da etkili olmuştur. Sınırların ortadan kalktığı bu durum, günümüz dünyasında yönetim alanında yeni kavramlar, anlayışlar ve kurumlar ortaya çıkmasına sebep olmuştur. İşletmeden kamu yönetimine, siyasetten uluslararası ilişkilere kadar uzanan birçok disiplini etkileyen ve son yıllar itibariyle özellikle kamu yönetimine damgasını vuran söz konusu yeni kavramlardan biri 'yönetişim'dir. Terim olarak ilk kez Kuzey Avrupa'da kullanılan yönetişim kavramının kökeni 16. yüzyıla kadar dayanmaktadır. Bugünkü anlamında, ilk defa 1989 yılında yayımlanan Dünya Bankası'nın bir raporunda 'Good Governance' olarak yer alan yönetişim, ortak fayda için resmi ve resmi olmayan gelenekler ve kurumlardan kaynaklanan yetkinin kullanılması olarak tanımlanmaktadır. Yönetişim özellikle politik, ekonomik ve sosyal olmak üzere birçok alanda farklı tanımlamalar ile kullanılan bir kavramdır. Yaşanan küreselleşme olgusu ile birlikte yönetişim çerçevesinde öne çıkan kavram ise uluslararası yönetişim olmuştur. Uluslararası yönetişimin devletlerarası iş birliği şeklinde öne çıkan en temel yansımaları olarak G-7 ve G-20 zirveleri kabul edildiği bilinmektedir. Dolayısıyla bu bildirinin amacı uluslararası yönetişim kavramı çerçevesinde bu yansımaları incelemektir. Bu bağlamda bildiride, öncelikle yönetişim kavramının tarihsel gelişimi ve tanımı üzerinde durularak, uluslararası yönetişimin yansımaları olan G-7 ve G-20 zirveleri incelenmektedir. Dünya ölçeğinde ortaya çıkan fırsatlar ve sorunlar arasında denge noktasının bulunması oldukça önemlidir. Bu durum ancak iyi bir yönetişim yapısının kurulması ile mümkün olabilecektir. Peki mevcut küresel yönetişimin yapısı nasıl iyileştirilecek ve 'iyi yönetişim' nasıl sağlanacaktır? Bu doğrultuda bildirinin son bölümünde, G-7 ve G-20 zirvelerinde iyi yönetişimin nasıl olması gerektiği ele alınmaktadır.
DergiPark (Istanbul University), Nov 1, 2018
Küreselleşmenin hakim olduğu dünya genelinde yaşanan ekonomik, toplumsal, siyasal ve teknolojik g... more Küreselleşmenin hakim olduğu dünya genelinde yaşanan ekonomik, toplumsal, siyasal ve teknolojik gelişmeler, her alanda olduğu gibi yönetsel alanda da etkili olmuştur. Sınırların ortadan kalktığı bu durum, günümüz dünyasında yönetim alanında yeni kavramlar, anlayışlar ve kurumlar ortaya çıkmasına sebep olmuştur. İşletmeden kamu yönetimine, siyasetten uluslararası ilişkilere kadar uzanan birçok disiplini etkileyen ve son yıllar itibariyle özellikle kamu yönetimine damgasını vuran söz konusu yeni kavramlardan biri 'yönetişim'dir. Terim olarak ilk kez Kuzey Avrupa'da kullanılan yönetişim kavramının kökeni 16. yüzyıla kadar dayanmaktadır. Bugünkü anlamında, ilk defa 1989 yılında yayımlanan Dünya Bankası'nın bir raporunda 'Good Governance' olarak yer alan yönetişim, ortak fayda için resmi ve resmi olmayan gelenekler ve kurumlardan kaynaklanan yetkinin kullanılması olarak tanımlanmaktadır. Yönetişim özellikle politik, ekonomik ve sosyal olmak üzere birçok alanda farklı tanımlamalar ile kullanılan bir kavramdır. Yaşanan küreselleşme olgusu ile birlikte yönetişim çerçevesinde öne çıkan kavram ise uluslararası yönetişim olmuştur. Uluslararası yönetişimin devletlerarası iş birliği şeklinde öne çıkan en temel yansımaları olarak G-7 ve G-20 zirveleri kabul edildiği bilinmektedir. Dolayısıyla bu bildirinin amacı uluslararası yönetişim kavramı çerçevesinde bu yansımaları incelemektir. Bu bağlamda bildiride, öncelikle yönetişim kavramının tarihsel gelişimi ve tanımı üzerinde durularak, uluslararası yönetişimin yansımaları olan G-7 ve G-20 zirveleri incelenmektedir. Dünya ölçeğinde ortaya çıkan fırsatlar ve sorunlar arasında denge noktasının bulunması oldukça önemlidir. Bu durum ancak iyi bir yönetişim yapısının kurulması ile mümkün olabilecektir. Peki mevcut küresel yönetişimin yapısı nasıl iyileştirilecek ve 'iyi yönetişim' nasıl sağlanacaktır? Bu doğrultuda bildirinin son bölümünde, G-7 ve G-20 zirvelerinde iyi yönetişimin nasıl olması gerektiği ele alınmaktadır.
ICPESS (International Congress on Politic, Economic and Social Studies), Jan 11, 2019
Inflation, unemployment and the problems with it have been the major problems that the economy of... more Inflation, unemployment and the problems with it have been the major problems that the economy of each country has been facing for years. An indicator composed of inflation and unemployment rates, which gives quite important information about the course of the economy, is defined as the Misery Index. The index, which was first put forward by the American economist Arthur Okun in 1970, is an indicator consisting of the sum of the unemployment rate and the inflation rate. Since the increase in the unemployment rate shows that the employment level has decreased and the increase in the inflation rate shows that the purchasing power has decreased the increase in the index level shows that there are inconveniences in the course of the economy, macroeconomic performance deteriorates and the growing displeasure. The index was later developed in 1999 by the Nobel Prize-winning American economist Robert Barro, using inflation and unemployment rates as well as the use of long-term bond interest and of growth rate. In this case the index, in case the growth rate is positive is calculated by subtracting growth rate from the sum of inflation, unemployment and interest rates; in case the growth rate is negative, the index is calculated by adding the growth rate to the total. Barro's index is very important in terms of performing inter-period macroeconomic performance comparisons and is frequently used by policy makers. Hanke (2009), states that Barro's regulation on the index allows for more accurate measurement of relative changes in the economy. Well, are the variables included in the index alone sufficient in measuring the economic performance of the countries? Or is the effect of variables on macroeconomic performance at the same level? In this context, in this work will be calculated in Turkey and the BRICS countries' post-2000 misery index. In this work, the macro economic performance of the countries will be compared with the help of the index calculated for the countries and the index will be evaluated whether it is sufficiently explanatory in the measurement of performance.
Nevşehir Hacı Bektaş Veli üniversitesi sbe dergisi, Apr 6, 2016
Ekonomik özgürlükler bireylerin iktisadi faaliyetlerini baskı ve sınırlamalara maruz kalmadan özg... more Ekonomik özgürlükler bireylerin iktisadi faaliyetlerini baskı ve sınırlamalara maruz kalmadan özgürce gerçekleştirebildiği ve mülkiyet haklarının temin edildiği hak ve özgürlükler şeklinde tanımlanabilir. Ekonomik özgürlükler alanında yapılan çalışmalarda genellikle ekonomik özgürlüklerin ekonomik performansa etkileri araştırılmıştır. Bu çalışmada farklı olarak ekonomik özgürlükler ile ekonomik büyüme arasındaki nedensellik ilişkisine bakılacaktır. Bir başka ifade ile sadece ekonomik özgürlüklerin büyüme üzerindeki etkisine değil aynı zamanda büyümenin ekonomik özgürlükler üzerindeki etkisi de araştırma kapsamında incelenmiştir. Bu kapsamda araştırmada OECD üyesi olan yüksek gelirli olarak sınıflandırılan 32 ülkenin ekonomik özgürlük endeksini temsil eden on alt endeks ile ekonomik büyüme arasındaki ilişki 1995-2014 yılları için, panel VAR yöntemi kullanılarak incelenmiştir. Araştırma sonucunda, tüm ekonomik özgürlük indekslerinin ekonomik büyüme üzerinde etkili, diğer taraftan ekonomik büyüme ise sadece Mali Özgürlükler, Parasal Özgürlükler ve Ticari Özgürlüklerin Granger nedenseli olduğu tespit edilmiştir.
Ekonomi, politika & finans araştırmaları dergisi, Dec 31, 2022
Makroekonomik istikrarın sağlanması için uygulanan iktisat politikalarının başarısı, ülkedeki kur... more Makroekonomik istikrarın sağlanması için uygulanan iktisat politikalarının başarısı, ülkedeki kurumsal yapı ile yakından ilişkilidir. İyi şekilde tasarlanmış politikaların bile sağlam bir kurumsal alt yapıyla desteklenmediği sürece başarısızlık ihtimali olduğunu vurgulayan çalışmaların sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Bilindiği üzere ülkelerin temel makroekonomik problemlerinden bir tanesi işsizliktir. İşsizliği azaltmak için uygulanan politikaların kurumsal göstergelerin iyi olmadığı ülkelerde başarı şansı düşüktür. Örneğin işe alımlarda liyakat yerine kayırmacılığın olduğu ülkelerde istihdam politikaları etkin işlemeyecektir. Yine hukukun üstünlüğü söz konusu değilse iş sözleşmeleri işlevini yerine getiremeyecektir. Bu çalışmanın amacı 38 OECD üyesi ülkede 2002-2019 dönemi için işsizlik ile kurumsal kalite arasındaki ilişkiyi incelemektir. Analizde kurumsal kalite göstergesi olarak, Dünya Bankası tarafından yayınlanan "Dünya Yönetişim Göstergeleri" (WGI-The Worldwide Governance Indicators) kullanılmıştır. Öncelikle WGI göstergeleri temel bileşenler analizi (PCA) ile birleştirilerek tek bir endeks halinde getirilmiştir. Bu endeks ve her bir alt bileşenin ayrı ayrı işsizlik üzerindeki etkisi Dricol Kraay Dirençli Hatalar Tahmincisi yöntemi ile analiz edilmiştir. Analiz sonuçlarına göre kurumsal kalite arttıkça, işsizlik oranı azalmaktadır.
Bilig, Jul 28, 2023
In this study, we investigate whether financial development enhances economic growth in Turkic co... more In this study, we investigate whether financial development enhances economic growth in Turkic countries, namely, Azerbaijan, Kazakhstan, Kyrgyzstan, and Türkiye from 1995 to 2017. The financial development index is obtained from the International Monetary Fund to proxy for the level of financial development. The index shows the level of development of financial institutions and financial markets in terms of depth, access, and efficiency. The annual percentage growth rate of GDP per capita based on constant local currency is taken as an indicator of economic growth. The main result of the analysis shows that there is a positive relationship between financial development and economic growth. The result is robust using random effect regression, adding inflation, and including Banking Z Score. However, the main impact can be seen in the financial institution instead of the financial market proxy. The results support the supply-leading hypothesis for the economies of four Turkic countries.
Çukurova Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi
If financial markets are efficient, companies can easily access finance. However, due to market f... more If financial markets are efficient, companies can easily access finance. However, due to market frictions in financial markets, it is often not easy to find suitable financing sources for investments. As a result of the market frictions, the growth of national economies slows down. In this study, this problem will be addressed for energy companies. In other words, we examine whether energy companies are faced with financial constraints using the data of energy companies in 13 selected countries between the years 2010-2021. The results show that cash flows created by energy companies in 7 countries are effective in financing their investments. High cash flows and increased investments resulting from fluctuations in energy prices may also indicate that companies exhibit excessive investment behavior due to agency problems. On the other hand, all stakeholders need to make timely investments in the energy sector compared to other industries to support energy policies and increase social...
Ekonomik ozgurlukler bireylerin iktisadi faaliyetlerini baski ve sinirlamalara maruz kalmadan ozg... more Ekonomik ozgurlukler bireylerin iktisadi faaliyetlerini baski ve sinirlamalara maruz kalmadan ozgurce gerceklestirebildigi ve mulkiyet haklarinin temin edildigi hak ve ozgurlukler seklinde tanimlanabilir. Ekonomik ozgurlukler alaninda yapilan calismalarda genellikle ekonomik ozgurluklerin ekonomik performansa etkileri arastirilmistir. Bu calismada farkli olarak ekonomik ozgurlukler ile ekonomik buyume arasindaki nedensellik iliskisine bakilacaktir. Bir baska ifade ile sadece ekonomik ozgurluklerin buyume uzerindeki etkisine degil ayni zamanda buyumenin ekonomik ozgurlukler uzerindeki etkisi de arastirma kapsaminda incelenmistir. Bu kapsamda arastirmada OECD uyesi olan yuksek gelirli olarak siniflandirilan 32 ulkenin ekonomik ozgurluk endeksini temsil eden on alt endeks ile ekonomik buyume arasindaki iliski 1995-2014 yillari icin, panel VAR yontemi kullanilarak incelenmistir. Arastirma sonucunda, tum ekonomik ozgurluk indekslerinin ekonomik buyume uzerinde etkili, diger taraftan ekon...
Türkiye Bilimler Akademisi Yayınları eBooks, Dec 15, 2022
The aerospace and defense industry are an industry with significant economic, technological, and ... more The aerospace and defense industry are an industry with significant economic, technological, and political impacts. The defense industry is one of the most critical sectors that increase the global competitive power a country. A technological innovation developed by the aerospace and defense industry spreads to other sectors over time and contributes to overall development. Ensuring national security is one of the most essential tasks of the states. In today's world, overcrowded armies have been replaced by high-tech defense vehicles. Therefore, it is a matter of national security for countries to have high-tech defense systems today. Spending on the defense industry for countries that cannot produce these systems takes place an important amount in both their imports and national expenditure Defense industry, not only constitute of the economic burden because of imported defense vehicles but also create a dependency problem on other countries. The arms embargoes imposed on countries throughout history have shown that foreign dependence causes a severe security problem. For this reason, almost every country wants to invest as much in the defense industry as its resources would allow. In countries where high-tech defense systems are produced, share of the defense expenditure in import decreases and share of income from defense systems in export increases that is a contribution to the national income. A strong defense industry does not only affect foreign trade positively but also helps in building economic and political confidence by giving the country a strong image. Trust and stability are fundamental requirements of economic development. In economies where trust and stability do not exist, domestic and foreign investors avoid investing, negatively affecting economic growth. The development of the aerospace and defense industry in a country contributes to the national security, provides employment in the value-added sector and accelerates innovation and technological development not only in defense sector but also in other sectors. The acceleration seen in the Turkish aerospace and defense industry in recent years provides important opportunities for developing the country's economy and expanding its geopolitical influence. This section aims to evaluate the developments in the aerospace and defense sector, which is a success story within the framework of the National Technology Initiative in terms of economy.
Istanbul University - DergiPark, Nov 1, 2018
Küreselleşmenin hakim olduğu dünya genelinde yaşanan ekonomik, toplumsal, siyasal ve teknolojik g... more Küreselleşmenin hakim olduğu dünya genelinde yaşanan ekonomik, toplumsal, siyasal ve teknolojik gelişmeler, her alanda olduğu gibi yönetsel alanda da etkili olmuştur. Sınırların ortadan kalktığı bu durum, günümüz dünyasında yönetim alanında yeni kavramlar, anlayışlar ve kurumlar ortaya çıkmasına sebep olmuştur. İşletmeden kamu yönetimine, siyasetten uluslararası ilişkilere kadar uzanan birçok disiplini etkileyen ve son yıllar itibariyle özellikle kamu yönetimine damgasını vuran söz konusu yeni kavramlardan biri 'yönetişim'dir. Terim olarak ilk kez Kuzey Avrupa'da kullanılan yönetişim kavramının kökeni 16. yüzyıla kadar dayanmaktadır. Bugünkü anlamında, ilk defa 1989 yılında yayımlanan Dünya Bankası'nın bir raporunda 'Good Governance' olarak yer alan yönetişim, ortak fayda için resmi ve resmi olmayan gelenekler ve kurumlardan kaynaklanan yetkinin kullanılması olarak tanımlanmaktadır. Yönetişim özellikle politik, ekonomik ve sosyal olmak üzere birçok alanda farklı tanımlamalar ile kullanılan bir kavramdır. Yaşanan küreselleşme olgusu ile birlikte yönetişim çerçevesinde öne çıkan kavram ise uluslararası yönetişim olmuştur. Uluslararası yönetişimin devletlerarası iş birliği şeklinde öne çıkan en temel yansımaları olarak G-7 ve G-20 zirveleri kabul edildiği bilinmektedir. Dolayısıyla bu bildirinin amacı uluslararası yönetişim kavramı çerçevesinde bu yansımaları incelemektir. Bu bağlamda bildiride, öncelikle yönetişim kavramının tarihsel gelişimi ve tanımı üzerinde durularak, uluslararası yönetişimin yansımaları olan G-7 ve G-20 zirveleri incelenmektedir. Dünya ölçeğinde ortaya çıkan fırsatlar ve sorunlar arasında denge noktasının bulunması oldukça önemlidir. Bu durum ancak iyi bir yönetişim yapısının kurulması ile mümkün olabilecektir. Peki mevcut küresel yönetişimin yapısı nasıl iyileştirilecek ve 'iyi yönetişim' nasıl sağlanacaktır? Bu doğrultuda bildirinin son bölümünde, G-7 ve G-20 zirvelerinde iyi yönetişimin nasıl olması gerektiği ele alınmaktadır.
Ömer Halisdemir Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi
Bu çalışmada, Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi’nin Niğde ili ekonomisine 2010-2020 yılları aras... more Bu çalışmada, Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi’nin Niğde ili ekonomisine 2010-2020 yılları arasındaki statik katkılarının hesaplanması hedeflenmiştir. Yapılan araştırmanın iki önemli amacı vardır. Bu amaçların ilki, üniversitelerin kuruldukları yerel ekonomi üzerindeki olumlu etkilerinin incelenmesidir. Araştırmanın ikinci amacı ise, Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi'nin yerel ekonomiye sağladığı katkıların analiz edilmesidir. Bu doğrultuda, Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi’nin Niğde ekonomisine yaptığı statik katkıları hesaplanmak için uygulanan analiz ve analiz sonuçlarına yer verilmiştir. Çalışmada öncelikle araştırma ile ilgili genel bilgiler, üniversitelerin yerel ekonomiye katkıları ve üniversitelerin şehir ekonomisine katkısı konusunda literatür taraması sunulmuştur. Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi öğrenci ve personel sayıları ile çalışma kapsamındaki yıllar aralığındaki değişimi gösterilmiştir. Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi’nin Niğde ekonomisine katkısı, amp...
Afro Eurasian Studies
Many studies in recent years have focused on the relationship between the government's abilit... more Many studies in recent years have focused on the relationship between the government's ability to manage and economic performance indicators. There is ample empirical evidence that factors such as the presence of corruption, violence, and terrorism in a country, and the quality of institutions controlling the market affect the success of economic policies. Similarly, the issue of how the public debt stock affects economic growth has been the central question of many studies. Especially in recent years, the violence, terrorism, and separatist wars that have emerged in Africa have led to the intensification of studies on the continent. In addition, there are many studies supporting that the climate of insecurity created by the violence and terrorist incidents in the continent is the cause of the failure of governance in Africa. Governance failure is also an indicator of ineffectiveness in the formulation and implementation of public policies. This study focuses on investigating th...
Ömer Halisdemir Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2021
This paper investigates whether the pandemic announcement and reducing policy rate of Turkey have... more This paper investigates whether the pandemic announcement and reducing policy rate of Turkey have an impact on the stock return, liquidity, and volatility of Borsa Istanbul. We employ event study methodology using 243 companies are listed on two main markets, namely BIST-Star and BIST-Main Markets, in Borsa Istanbul. The event dates are the pandemic announcement and three interest rates. We find that there is a negative reaction to the pandemic announcement and the announcement of the first decline in interest rates, but we discover a positive reaction to the second and third reduction in interest rates in terms of stock return and liquidity. Moreover, the stock return and liquidity of firms that are listed on the BIST-100 index and have associated derivatives are affected less by the pandemic. Results also suggest that the smallest, illiquid, volatile, and less Google-searched firms are affected more by the pandemic announcement and the first decline in the interest rate. The results suggest that the pandemic announcement increases the fear of the investors as well as the first decline in interest rates, but investors get used to the pandemic and react positively for the second and the third interest rate declines.
Enflasyon, issizlik ve beraberinde yasanan sorunlar yillar boyunca her ulke ekonomisinin karsi ka... more Enflasyon, issizlik ve beraberinde yasanan sorunlar yillar boyunca her ulke ekonomisinin karsi karsiya kaldigi en buyuk problemlerden olmustur. Ekonominin gidisati hakkinda oldukca onemli bilgiler veren, enflasyon ve issizlik oranlarindan olusan gosterge Iktisadi Hosnutsuzluk Endeksi olarak tanimlanmaktadir. Ilk olarak 1970 yilinda Amerikali iktisatci Arthur Okun tarafindan ortaya atilan endeks issizlik orani ile enflasyon oraninin toplamindan olusan bir gostergedir. Issizlik oraninda ki artis istihdam duzeyinin azaldigini, enflasyon oranindaki artis ise satin alma gucunun azaldigini gosterdigi icin endeks duzeyindeki artis ekonominin gidisatinda aksakliklar olustugunu, makroekonomik performansin kotuye gittigini ve artan hosnutsuzlugu gostermektedir. Endeks daha sonra 1999 yilinda Nobel Odullu Amerikali iktisatci Robert Barro tarafindan, enflasyon ve issizlik oranlarinin yani sira uzun vadeli tahvil faizi ve buyume oraninin kullanilmasiyla gelistirilmistir. Bu durumda endeks enflas...
Teror, kuresellesen dunyada her toplumu yakindan ilgilendiren ortak bir sorundur. Teror saldirila... more Teror, kuresellesen dunyada her toplumu yakindan ilgilendiren ortak bir sorundur. Teror saldirilari sonucunda ortaya cikan belirsizlik, toplumlar uzerinde sosyal, siyasi ve ekonomik acidan olumsuz etkilere yaratmaktadir. Son yillarda butun dunyada oldugu gibi Turkiye’de de artan teror olaylari korku, endise ve belirsizlik ortaminin olusmasina neden olmustur. Bircok piyasanin oldugu gibi Pay senetleri piyasasinin da bu belirsizlikten olumsuz etkilenmesi beklenmektedir. Bu calisma teror saldirilarinin pay senetleri piyasasina etkilerini incelemeyi amaclamaktadir. Bu amac kapsaminda, 2003-2016 yillari arasinda Turkiye’de yasanan 13 teror olayinin BIST100 endeksi getirileri uzerindeki etkisi incelenmistir. Olay calismasi yonteminden yararlanarak, ele alinan doneme ait BIST100 gunluk endeks getirileri kullanilmistir. Her teror olayi icin anormal getiriler, kumulatif anormal getiriler ve istatistiksel olarak anlamliliklari hesaplanmistir. Analiz sonuclarina gore bazi teror olaylari BIST10...
Kuresellesmenin hakim oldugu dunya genelinde yasanan ekonomik, toplumsal, siyasal ve teknolojik g... more Kuresellesmenin hakim oldugu dunya genelinde yasanan ekonomik, toplumsal, siyasal ve teknolojik gelismeler, her alanda oldugu gibi yonetsel alanda da etkili olmustur. Sinirlarin ortadan kalktigi bu durum, gunumuz dunyasinda yonetim alaninda yeni kavramlar, anlayislar ve kurumlar ortaya cikmasina sebep olmustur. Isletmeden kamu yonetimine, siyasetten uluslararasi iliskilere kadar uzanan bircok disiplini etkileyen ve son yillar itibariyle ozellikle kamu yonetimine damgasini vuran soz konusu yeni kavramlardan biri ‘yonetisim’dir. Terim olarak ilk kez Kuzey Avrupa’da kullanilan yonetisim kavraminin kokeni 16. yuzyila kadar dayanmaktadir. Bugunku anlaminda, ilk defa 1989 yilinda yayimlanan Dunya Bankasi’nin bir raporunda ‘Good Governance’ olarak yer alan yonetisim, ortak fayda icin resmi ve resmi olmayan gelenekler ve kurumlardan kaynaklanan yetkinin kullanilmasi olarak tanimlanmaktadir. Yonetisim ozellikle politik, ekonomik ve sosyal olmak uzere bircok alanda farkli tanimlamalar ile kul...
Contributions to Management Science, 2016
Since the early 1990s, researchers have tried to show through endogenous growth models that the p... more Since the early 1990s, researchers have tried to show through endogenous growth models that the power which creates technological innovation is research and development (henceforth R&D) activities. The importance of R&D activities in the emergence of technological innovation is discussed in those models. Those models also highlight that countries can have strong economies only if they give importance to innovation and R&D activities and that developed countries are considered as technologically developed countries. Those models also emphasize that economic growth is in parallel with technological developments and that technological developments can be realized through investments in R&D. That is why the relation between R&D expenditures and economic growth has been studied over the years and not only the existence of this relationship but also its direction has recently become a hotly debated topic. This study aims to test whether R&D model predictions are valid for 76 countries’ economies. The economic methodology used in this study is panel VAR analysis. Values for the GDP per capita variable that is considered to represent economic growth and R&D per capita variable that is considered to represent R&D activities have been obtained from the World Bank Database. The analysis of the annual data between 1996 and 2014 suggests that economic growth Granger-causes R&D spending, but there is no evidence to suggest that R&D spending has an impact on economic growth.
Ekonomi, Politika & Finans Araştırmaları Dergisi