Vefa Kaya | Samsun University (original) (raw)

Uploads

Book Reviews by Vefa Kaya

Research paper thumbnail of Mohammed A. Bamyeh, İslam’ın Yaşam Dünyaları: Bir Dinin Pragmatikleri, Albaraka Yayınları, 2022, 334 s.

Research paper thumbnail of İmkânsız İdealizm: Wael Hallaq’ın İslâmcı Proje Bağlamında Modern Devlet Eleştirisinin Eleştirisi

Research paper thumbnail of Vefa Saygın Öğütle, Ebru Açık-Turğuter ve Taylan Banguoğlu, Biyoloji Biliminden Toplumsal Dünyaya Bakmak: Bir Bilim Sosyolojisi Çalışması, Ankara: Doğu-Batı Yayınları, 2019, 168 s.

Biyoloji ile Sosyoloji Arasında Bir Diyalog Mümkün Mü? Snowcu İki Kültür Tezinin Ampirik Olarak Sınanması, 2021

Türkiye'de bilime ilişkin konular kamuoyunda genelde din-bilim çatışması üzerinden tartışılmaktad... more Türkiye'de bilime ilişkin konular kamuoyunda genelde din-bilim çatışması üzerinden tartışılmaktadır. Bir başka deyişle bilime ilişkin tartışmalar, Türkiye toplumuna hâkim kültürel-politik çatışma zemini üzerinden ilerlemekte ve siyasal bağlamın etkisi çerçevesinde gelişmektedir. Bilim sosyolojisi alanı da erken dönem gelişimin-de mevcut siyasal ve kültürel çatışma bağlamının belirleyici etkisinden nasibini almıştır. Literatüre kuşbakışı bakıldığında dahi Türkiye'de bilim sosyolojisi alanın-dan çok geç haberdar olunduğu ve alanın gelişiminde politik motivasyonun güçlü olduğu görülmektedir.

M.A. Thesis by Vefa Kaya

Research paper thumbnail of An Examination of Islamist Discourse in the face of Western Challenge: The Case of İsmet Özel

This thesis examines İsmet Özel's Islamist discourse on the Western challenge in the context of I... more This thesis examines İsmet Özel's Islamist discourse on the Western challenge in the context of Islamic movement by using the textual analysis method. To this end, I analyze his three major books, including Üç Mesele (1978), Cuma Mektupları I, II, III, IV, V (1988-1992) and Tahrir Vazifeleri (1994). The main argument of the thesis is that the fundamental tension shaping Özel's thinking as an Islamist intellectual emerges out of the distinction between the "political West" and the "philosophical West." I examine his political project in Cuma Mektupları and his existentialist perspective in Tahrir Vazifeleri. Secondly, this study analyzes the transformation of his ideas from Üç Mesele (1978) to Cuma Mektupları (1988-1992) and Tahrir Vazifeleri (1994). By comparatively investigating his ideas with its political and philosophical aspects, this thesis provides insight into the thought of this important intellectual as well as contributing to the understanding the Islamist intellectual movement in Turkey. Keywords: İsmet Özel, the New Muslim Intellectual, the Islamic movement, Intellectual Islamism, Textual analysis

Articles by Vefa Kaya

Research paper thumbnail of İkinci Dünya Savaşı Sonrası Türk Bürokrasi Araştırmalarında Modernleşme Paradigmasının Etkisi

İkinci Dünya Savaşı Sonrası Türk Bürokrasi Araştırmalarında Modernleşme Paradigmasının Etkisi, 2023

Osmanlı-Türk bürokrasisi, modernleşme sürecinde üstlendiği kritik yönetici konumu nedeniyle sosya... more Osmanlı-Türk bürokrasisi, modernleşme sürecinde üstlendiği kritik yönetici konumu nedeniyle sosyal bilimcilerin ve tarihçilerin her daim gündeminde olan bir konu olagelmiştir. Ancak bu önemine karşın, Türk bürokrasisi literatürü dayandığı kuramsal temeller açısından eleştirel bir perspektifle gereğince ele alınmamıştır. Bu makalenin amacı, İkinci Dünya Savaşı sonrası gelişen çağdaş Türk bürokrasisi literatürünün gelişimini ve dayandığı kuramsal temelleri ortaya koymaktır. Bu çerçevede 1950’li ve 1960’lı yıllarda Batılı bölge araştırmacılarının katkılarıyla şekillenen Türk
bürokrasisi literatürünün modernleşme paradigmasının öngördüğü problemler etrafında gelişim gösterdiği iddia edilmektedir. Bu iddiayı temellendirmek amacıyla İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde azgelişmiş olarak nitelendirilen bölgelerde bürokrasinin niçin önem kazanmış
olduğu modernleşme kuramı bağlamında ortaya konmaktadır. Daha sonra Batılı araştırmacıların Türk bürokrasisi çalışmaları, bürokratik seçkinlere odaklanan araştırmalar ile örgüt olarak bürokrasiyi inceleyen araştırmalar olarak iki başlık üzerinden tartışılmaktadır. Bürokratik seçkinlere odaklanan literatürün temelde Batılı liberal demokrasi modelinin imkânını soruşturduğu, örgüt olarak Türk bürokrasisini inceleyen çalışmalarda ise verimsizlik probleminin ortak bir tema olarak işlevselleştiği ifade edilmektedir. 1970’li yıllarda telif eserlerin artışıyla birlikte öne çıkan yerli sosyal bilimcilerin ise mevcut literatüre modernleşme paradigmasının sınırlılıkları dahilinde yaptıkları katkı tartışılmaktadır. Sonuç olarak 1950’li yıllardan itibaren gelişmeye başlayan Türk bürokrasisi üzerine çağdaş sosyal bilim literatürünün, gelişimi boyunca modernleşme kuramının öngördüğü problemler çerçevesinde normatif bir boyuta sahip olduğu
ortaya konmaktadır.

Research paper thumbnail of Mohammed A. Bamyeh, İslam’ın Yaşam Dünyaları: Bir Dinin Pragmatikleri, Albaraka Yayınları, 2022, 334 s

Journal of Humanity and Society (insan & toplum)

Research paper thumbnail of İstiklâl Marşı Tartışmaları'nın Yüz Yılı: Sahiplenilmeyen Milli Ethos ve Ulus İnşası Problemi

İstiklâl Marşı Tartışmaları'nın Yüz Yılı: Sahiplenilmeyen Milli Ethos ve Ulus İnşası Problemi, 2022

Milli marşlar milletlerin kimliğini ve karakterini, hedeflerini ve arzularını ortaya koyan ulusal... more Milli marşlar milletlerin kimliğini ve karakterini, hedeflerini ve arzularını ortaya koyan ulusal sembollerdir. Sosyolojik açıdan inşa edilmiş nesneler olarak ulusal sembolleri imal eden ve dağıtımını sağlayarak meşruiyet kazanmasını sağlayan toplumsal aktörler ise siyasal seçkinlerdir. Bu çerçevede siyasal seçkinlerin milli marşların inşa edilmesi ve benimsetilmesi sürecinde marşların toplumu bağlayıcı ve birleştirici işlevinden faydalanma istekleri bütün marşlarda ortak özellik olarak karşımıza çıkar. Bir şiirin milli marş olarak kabul edilmesi, benimsenmesi ve tartışılması süreci, inşa edilen ulusal kimliğe ilişkin önemli ipuçları sunar. Bu makalede, İstiklâl Marşı’na ilişkin tartışmaların yüz yıllık seyri Türk siyasi tarihi bağlamında ve ulus inşası problemi çerçevesinde ele alınacaktır. Bu çerçevede tartışmaların seyri takip edildiğinde, resmi ideoloji ile milli marş arasında açılan makasın giderek derinleştiği ve oluşan boşluğun 1970’li yılların politik ortamında genç kuşaklar arasında yayılan radikal ideolojilere eşlik eden alternatif ideolojik marşlar tarafından doldurulduğu görülmektedir. 12 Eylül darbesi ile toplumsal ve siyasal alanda yeni bir ulusal birlik ideolojisi kurmak isteyen siyasal seçkinlerin milli marşı siyasal şiddet aracı olarak kullandıkları ve buna tepki olarak İstiklâl Marşı’nın baskıcı ve otoriter devlet anlayışıyla özdeşleştirildiği bir ortamın oluştuğu ifade edilebilir. Sonuç olarak İstiklâl Marşı tartışmalarının yüz yıllık seyri üzerinden Türkiye’de ulusal kimlik sorununun derinleştiği ortaya konmaktadır.

Research paper thumbnail of İftarlık Gazoz: Bir Kuşağın Politikleşme Hikayesi

İftarlık Gazoz: Bir Kuşağın Politikleşme Hikayesi, 2021

Filmin ilk yarısında, Cibar Kemal ve Adem üzerinden bir usta-çırak ilişkisi teması baskındır. İki... more Filmin ilk yarısında, Cibar Kemal ve Adem üzerinden bir usta-çırak ilişkisi teması baskındır. İkinci yarısında ise gündelik hayatın içinden 70’li yılların politik atmosferine yavaş yavaş dahil oluruz. Filmdeki en istikrarlı unsurun dini kültürel iklim olduğu söylenebilir. Gündelik hayatı bütünüyle kuşatan dini kültür, yaşanan hayatı olanca sadeliğiyle beyazperdeye aktaran Yüksel Aksu’nun objektifinde başından sonuna kadar hâkim bir tema olarak karşımıza çıkar.

Research paper thumbnail of İslâmcılar Arasında İsmet Özel: Üstat ile Yoldaş Arasında

İslâmcılar Arasında İsmet Özel, 2020

Conference Presentations by Vefa Kaya

Research paper thumbnail of Bürokrasi ile Üniversite Arasında Bir İdari Reform Kurumu: Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü

"Cumhuriyet'in 100. Yılında Nasıl Bir Kamu Yönetimi?" Uluslararası Kamu Yönetimi Kongresi, 2023

Research paper thumbnail of Türkiye'de ve Almanya'da Milli Marş Tartışmalarının Karşılaştırmalı Tarihsel Perspektifle İncelenmesi

İnşa ve Meşruiyet: İstiklâl Marşı'nın Tarihsel Kompozisyonu, 2021

Milli marşlar bir milletin kimliğini ve karakterini, hedeflerini ve arzularını ortaya koyan ulusa... more Milli marşlar bir milletin kimliğini ve karakterini, hedeflerini ve arzularını ortaya koyan ulusal sembollerdir. Sosyolojik açıdan inşa edilmiş nesneler olarak ulusal sembolleri imal eden ve dağıtımını sağlayarak meşruiyet kazanmasını sağlayan aktörler ise siyasi seçkinlerdir. Siyasi seçkinlerin modern ulus devlet inşa etme süreçlerinde bir ulusal kimlik oluşturmak, var olan ulusal kimliği güçlendirmek ve bütünleştirmek için kullandıkları ulusal semboller içerisinde en önemlileri bayrak ve milli marşlardır. Bu çerçevede siyasi seçkinlerin milli marşların benimsetilmesi sürecinde marşların toplumu bağlayıcı ve birleştirici işlevinden faydalanma istekleri bütün marşlarda ortak özellik olarak karşımıza çıkar. O halde milli marş olarak kabul edilen bir şiir, edebi bir eser olmasının ötesinde anlamlara ve işaretlere sahiptir. Bu bağlamda bir ülkedeki milli marş tartışmaları o ülkenin ulusal kimliği, uluslararası arenadaki yeri ve iç siyasi dinamikleri hakkında önemli bir analiz nesnesi olarak karşımıza çıkar. Türkiye’de ve Almanya’da uzun bir tarihsel bağlama sahip milli marş tartışmaları bu açıdan önemlidir. Bu çalışmada, Birinci Dünya Savaşı’nda aynı tarafta yer almış iki mağlup millet olarak Türkler ve Almanların milli marşlarının benimsenmesi süreci ve ardından yaşanan tartışmalar tarihsel bir perspektifle incelenecektir. Böyle bir çalışma, ülkelerin mutlak özgünlüklerini yansıttığı farz edilen milli marşların karşılaştırmalı tarihsel yöntemin verimleriyle kendi içine hapsolmuş bir nesne olmaktan çıkarılmasına ve sosyal bilimsel analize imkân sağlayabilecektir. Daha sonra bestelenerek marş olan iki şiirden ve onların doğuş koşullarından hareketle, Türkiye’nin ve Almanya’nın kurdukları ulusal siyasal birlik tartışılacaktır.

PhD Thesis by Vefa Kaya

Research paper thumbnail of İkinci Dünya Savaşı Sonrası Türk Bürokrasisi ve TODAİE İlişkisi

İkinci Dünya Savaşı Sonrası Türk Bürokrasisi ve TODAİE İlişkisi, 2022

Bu çalışma TODAİE’nin kurumsal gelişimini ele almaktadır. TODAİE’nin kuruluşu Türkiye’ye özgü bir... more Bu çalışma TODAİE’nin kurumsal gelişimini ele almaktadır. TODAİE’nin kuruluşu Türkiye’ye özgü bir gelişme olmayıp İkinci Dünya Savaşı sonrası azgelişmiş bölgelere yönelik uygulanan dış yardım politikasının bir ürünü olarak karşımıza çıkar. Bu bağlamda TODAİE’nin kuruluş misyonu ve gelişimi Türk bürokrasisine yönelik uzun erimli plan ve projeler çerçevesinde anlaşılabilir. Bunun için öncelikle İkinci Dünya Savaşı sonrası Türk bürokrasisine ilişkin kuramsal bir çerçeve ortaya konmaktadır. Yeni kurulan uluslararası sistemle birlikte sosyal bilimlerin yaşadığı dönüşüm evrensel bir paradigma olarak modernleşme kuramı ve onun ampirik temellerini oluşturan bölge araştırmaları üzerinden tartışılmaktadır. Bu bağlamda azgelişmiş bölgelerde bürokrasinin rolüne ilişkin tartışmalar ışığında Batılı bölge araştırmacıları ile yabancı uzman raporlarının ilgileri doğrultusunda şekillenen çağdaş Türk bürokrasisi literatürü, TODAİE’nin kuruluş misyonunu açıklamak üzere model transferi problemi çerçevesinde sorunsallaştırılmaktadır. Bu çerçevede Türk bürokrasisinin gelişimi dönemlere ayrılarak ilgili dönemlerde TODAİE’nin öğretim-yetiştirme, araştırma-yardım ve derleme-yayın faaliyetleri ele alınmıştır. Çalışma boyunca TODAİE’nin kurumsal öyküsü, Türk bürokrasisinin talep ve beklentilerini dönüştüren nesnel tarihsel koşullar ile Enstitü faaliyetlerini yürüten kurum içi aktörlerin faillikleri ışığında değerlendirilmiştir. Çalışmada doküman ve rapor analiziyle birlikte nesnel dönüşümlere odaklanan tarihsel yöntemin yanı sıra, kurum içi geliştirilen stratejilerin
değişen koşullara TODAİE’yi nasıl uyarladığını açıklayabilmek için Enstitü tarihinde etkili olmuş kişilerin anıları, anekdotlar, dijital sözlü tarih görüşmeleri ve Enstitü yönetiminde yer almış kişilerle gerçekleştirilen yarı yapılandırılmış mülakatlar veri olarak kullanılmıştır.
Sonuç olarak TODAİE’nin İkinci Dünya Savaşı sonrası Türk bürokrasisi ile ilişkisi bağlamında idare ile üniversite arasında bir köprü olarak tasarlanan idari reform kurumundan kendine münhasır akademik bir kuruma nasıl dönüştüğü, bu dönüşümü hangi dinamiklerin mümkün kıldığı tarihsel bir perspektifle ortaya konmaktadır.

Papers by Vefa Kaya

Research paper thumbnail of İstiklâl Marşı Tartışmalarının Yüz Yılı: Sahiplenilmeyen Milli Ethos ve Ulus İnşası Problemi

İçtimaiyat

Milli marşlar milletlerin kimliğini ve karakterini, hedeflerini ve arzularını ortaya koyan ulusal... more Milli marşlar milletlerin kimliğini ve karakterini, hedeflerini ve arzularını ortaya koyan ulusal sembollerdir. Sosyolojik açıdan inşa edilmiş nesneler olarak ulusal sembolleri imal eden ve dağıtımını sağlayarak meşruiyet kazanmasını sağlayan toplumsal aktörler ise siyasal seçkinlerdir. Bu çerçevede siyasal seçkinlerin milli marşların inşa edilmesi ve benimsetilmesi sürecinde marşların toplumu bağlayıcı ve birleştirici işlevinden faydalanma istekleri bütün marşlarda ortak özellik olarak karşımıza çıkar. Bir şiirin milli marş olarak kabul edilmesi, benimsenmesi ve tartışılması süreci, inşa edilen ulusal kimliğe ilişkin önemli ipuçları sunar. Bu makalede, İstiklâl Marşı’na ilişkin tartışmaların yüz yıllık seyri Türk siyasi tarihi bağlamında ve ulus inşası problemi çerçevesinde ele alınacaktır. Bu çerçevede tartışmaların seyri takip edildiğinde, resmi ideoloji ile milli marş arasında açılan makasın giderek derinleştiği ve oluşan boşluğun 1970’li yılların politik ortamında genç kuşaklar...

Research paper thumbnail of İkinci Dünya Savaşı Sonrası Türk Bürokrasi Araştırmalarında Modernleşme Paradigmasının Etkisi

İçtimaiyat

Osmanlı-Türk bürokrasisi, modernleşme sürecinde üstlendiği kritik yönetici konumu nedeniyle sosya... more Osmanlı-Türk bürokrasisi, modernleşme sürecinde üstlendiği kritik yönetici konumu nedeniyle sosyal bilimcilerin ve tarihçilerin her daim gündeminde olan bir konu olagelmiştir. Ancak bu önemine karşın, Türk bürokrasisi literatürü dayandığı kuramsal temeller açısından eleştirel bir perspektifle gereğince ele alınmamıştır. Bu makalenin amacı, İkinci Dünya Savaşı sonrası gelişen çağdaş Türk bürokrasisi literatürünün gelişimini ve dayandığı kuramsal temelleri ortaya koymaktır. Bu çerçevede 1950’li ve 1960’lı yıllarda Batılı böler araştırmacılarının katkılarıyla şekillenen Türk bürokrasisi literatürünün modernleşme paradigmasının öngördüğü problemler etrafında gelişim gösterdiği iddia edilmektedir. Bu iddiayı temellendirmek amacıyla İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde azgelişmiş olarak nitelendirilen bölgelerde bürokrasinin niçin önem kazanmış olduğu modernleşme kuramı bağlamında ortaya konmaktadır. Daha sonra Batılı araştırmacıların Türk bürokrasisi çalışmaları, bürokratik seçkinlere oda...

Research paper thumbnail of Mohammed A. Bamyeh, İslam’ın Yaşam Dünyaları: Bir Dinin Pragmatikleri, Albaraka Yayınları, 2022, 334 s.

Research paper thumbnail of İmkânsız İdealizm: Wael Hallaq’ın İslâmcı Proje Bağlamında Modern Devlet Eleştirisinin Eleştirisi

Research paper thumbnail of Vefa Saygın Öğütle, Ebru Açık-Turğuter ve Taylan Banguoğlu, Biyoloji Biliminden Toplumsal Dünyaya Bakmak: Bir Bilim Sosyolojisi Çalışması, Ankara: Doğu-Batı Yayınları, 2019, 168 s.

Biyoloji ile Sosyoloji Arasında Bir Diyalog Mümkün Mü? Snowcu İki Kültür Tezinin Ampirik Olarak Sınanması, 2021

Türkiye'de bilime ilişkin konular kamuoyunda genelde din-bilim çatışması üzerinden tartışılmaktad... more Türkiye'de bilime ilişkin konular kamuoyunda genelde din-bilim çatışması üzerinden tartışılmaktadır. Bir başka deyişle bilime ilişkin tartışmalar, Türkiye toplumuna hâkim kültürel-politik çatışma zemini üzerinden ilerlemekte ve siyasal bağlamın etkisi çerçevesinde gelişmektedir. Bilim sosyolojisi alanı da erken dönem gelişimin-de mevcut siyasal ve kültürel çatışma bağlamının belirleyici etkisinden nasibini almıştır. Literatüre kuşbakışı bakıldığında dahi Türkiye'de bilim sosyolojisi alanın-dan çok geç haberdar olunduğu ve alanın gelişiminde politik motivasyonun güçlü olduğu görülmektedir.

Research paper thumbnail of An Examination of Islamist Discourse in the face of Western Challenge: The Case of İsmet Özel

This thesis examines İsmet Özel's Islamist discourse on the Western challenge in the context of I... more This thesis examines İsmet Özel's Islamist discourse on the Western challenge in the context of Islamic movement by using the textual analysis method. To this end, I analyze his three major books, including Üç Mesele (1978), Cuma Mektupları I, II, III, IV, V (1988-1992) and Tahrir Vazifeleri (1994). The main argument of the thesis is that the fundamental tension shaping Özel's thinking as an Islamist intellectual emerges out of the distinction between the "political West" and the "philosophical West." I examine his political project in Cuma Mektupları and his existentialist perspective in Tahrir Vazifeleri. Secondly, this study analyzes the transformation of his ideas from Üç Mesele (1978) to Cuma Mektupları (1988-1992) and Tahrir Vazifeleri (1994). By comparatively investigating his ideas with its political and philosophical aspects, this thesis provides insight into the thought of this important intellectual as well as contributing to the understanding the Islamist intellectual movement in Turkey. Keywords: İsmet Özel, the New Muslim Intellectual, the Islamic movement, Intellectual Islamism, Textual analysis

Research paper thumbnail of İkinci Dünya Savaşı Sonrası Türk Bürokrasi Araştırmalarında Modernleşme Paradigmasının Etkisi

İkinci Dünya Savaşı Sonrası Türk Bürokrasi Araştırmalarında Modernleşme Paradigmasının Etkisi, 2023

Osmanlı-Türk bürokrasisi, modernleşme sürecinde üstlendiği kritik yönetici konumu nedeniyle sosya... more Osmanlı-Türk bürokrasisi, modernleşme sürecinde üstlendiği kritik yönetici konumu nedeniyle sosyal bilimcilerin ve tarihçilerin her daim gündeminde olan bir konu olagelmiştir. Ancak bu önemine karşın, Türk bürokrasisi literatürü dayandığı kuramsal temeller açısından eleştirel bir perspektifle gereğince ele alınmamıştır. Bu makalenin amacı, İkinci Dünya Savaşı sonrası gelişen çağdaş Türk bürokrasisi literatürünün gelişimini ve dayandığı kuramsal temelleri ortaya koymaktır. Bu çerçevede 1950’li ve 1960’lı yıllarda Batılı bölge araştırmacılarının katkılarıyla şekillenen Türk
bürokrasisi literatürünün modernleşme paradigmasının öngördüğü problemler etrafında gelişim gösterdiği iddia edilmektedir. Bu iddiayı temellendirmek amacıyla İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde azgelişmiş olarak nitelendirilen bölgelerde bürokrasinin niçin önem kazanmış
olduğu modernleşme kuramı bağlamında ortaya konmaktadır. Daha sonra Batılı araştırmacıların Türk bürokrasisi çalışmaları, bürokratik seçkinlere odaklanan araştırmalar ile örgüt olarak bürokrasiyi inceleyen araştırmalar olarak iki başlık üzerinden tartışılmaktadır. Bürokratik seçkinlere odaklanan literatürün temelde Batılı liberal demokrasi modelinin imkânını soruşturduğu, örgüt olarak Türk bürokrasisini inceleyen çalışmalarda ise verimsizlik probleminin ortak bir tema olarak işlevselleştiği ifade edilmektedir. 1970’li yıllarda telif eserlerin artışıyla birlikte öne çıkan yerli sosyal bilimcilerin ise mevcut literatüre modernleşme paradigmasının sınırlılıkları dahilinde yaptıkları katkı tartışılmaktadır. Sonuç olarak 1950’li yıllardan itibaren gelişmeye başlayan Türk bürokrasisi üzerine çağdaş sosyal bilim literatürünün, gelişimi boyunca modernleşme kuramının öngördüğü problemler çerçevesinde normatif bir boyuta sahip olduğu
ortaya konmaktadır.

Research paper thumbnail of Mohammed A. Bamyeh, İslam’ın Yaşam Dünyaları: Bir Dinin Pragmatikleri, Albaraka Yayınları, 2022, 334 s

Journal of Humanity and Society (insan & toplum)

Research paper thumbnail of İstiklâl Marşı Tartışmaları'nın Yüz Yılı: Sahiplenilmeyen Milli Ethos ve Ulus İnşası Problemi

İstiklâl Marşı Tartışmaları'nın Yüz Yılı: Sahiplenilmeyen Milli Ethos ve Ulus İnşası Problemi, 2022

Milli marşlar milletlerin kimliğini ve karakterini, hedeflerini ve arzularını ortaya koyan ulusal... more Milli marşlar milletlerin kimliğini ve karakterini, hedeflerini ve arzularını ortaya koyan ulusal sembollerdir. Sosyolojik açıdan inşa edilmiş nesneler olarak ulusal sembolleri imal eden ve dağıtımını sağlayarak meşruiyet kazanmasını sağlayan toplumsal aktörler ise siyasal seçkinlerdir. Bu çerçevede siyasal seçkinlerin milli marşların inşa edilmesi ve benimsetilmesi sürecinde marşların toplumu bağlayıcı ve birleştirici işlevinden faydalanma istekleri bütün marşlarda ortak özellik olarak karşımıza çıkar. Bir şiirin milli marş olarak kabul edilmesi, benimsenmesi ve tartışılması süreci, inşa edilen ulusal kimliğe ilişkin önemli ipuçları sunar. Bu makalede, İstiklâl Marşı’na ilişkin tartışmaların yüz yıllık seyri Türk siyasi tarihi bağlamında ve ulus inşası problemi çerçevesinde ele alınacaktır. Bu çerçevede tartışmaların seyri takip edildiğinde, resmi ideoloji ile milli marş arasında açılan makasın giderek derinleştiği ve oluşan boşluğun 1970’li yılların politik ortamında genç kuşaklar arasında yayılan radikal ideolojilere eşlik eden alternatif ideolojik marşlar tarafından doldurulduğu görülmektedir. 12 Eylül darbesi ile toplumsal ve siyasal alanda yeni bir ulusal birlik ideolojisi kurmak isteyen siyasal seçkinlerin milli marşı siyasal şiddet aracı olarak kullandıkları ve buna tepki olarak İstiklâl Marşı’nın baskıcı ve otoriter devlet anlayışıyla özdeşleştirildiği bir ortamın oluştuğu ifade edilebilir. Sonuç olarak İstiklâl Marşı tartışmalarının yüz yıllık seyri üzerinden Türkiye’de ulusal kimlik sorununun derinleştiği ortaya konmaktadır.

Research paper thumbnail of İftarlık Gazoz: Bir Kuşağın Politikleşme Hikayesi

İftarlık Gazoz: Bir Kuşağın Politikleşme Hikayesi, 2021

Filmin ilk yarısında, Cibar Kemal ve Adem üzerinden bir usta-çırak ilişkisi teması baskındır. İki... more Filmin ilk yarısında, Cibar Kemal ve Adem üzerinden bir usta-çırak ilişkisi teması baskındır. İkinci yarısında ise gündelik hayatın içinden 70’li yılların politik atmosferine yavaş yavaş dahil oluruz. Filmdeki en istikrarlı unsurun dini kültürel iklim olduğu söylenebilir. Gündelik hayatı bütünüyle kuşatan dini kültür, yaşanan hayatı olanca sadeliğiyle beyazperdeye aktaran Yüksel Aksu’nun objektifinde başından sonuna kadar hâkim bir tema olarak karşımıza çıkar.

Research paper thumbnail of İslâmcılar Arasında İsmet Özel: Üstat ile Yoldaş Arasında

İslâmcılar Arasında İsmet Özel, 2020

Research paper thumbnail of Bürokrasi ile Üniversite Arasında Bir İdari Reform Kurumu: Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü

"Cumhuriyet'in 100. Yılında Nasıl Bir Kamu Yönetimi?" Uluslararası Kamu Yönetimi Kongresi, 2023

Research paper thumbnail of Türkiye'de ve Almanya'da Milli Marş Tartışmalarının Karşılaştırmalı Tarihsel Perspektifle İncelenmesi

İnşa ve Meşruiyet: İstiklâl Marşı'nın Tarihsel Kompozisyonu, 2021

Milli marşlar bir milletin kimliğini ve karakterini, hedeflerini ve arzularını ortaya koyan ulusa... more Milli marşlar bir milletin kimliğini ve karakterini, hedeflerini ve arzularını ortaya koyan ulusal sembollerdir. Sosyolojik açıdan inşa edilmiş nesneler olarak ulusal sembolleri imal eden ve dağıtımını sağlayarak meşruiyet kazanmasını sağlayan aktörler ise siyasi seçkinlerdir. Siyasi seçkinlerin modern ulus devlet inşa etme süreçlerinde bir ulusal kimlik oluşturmak, var olan ulusal kimliği güçlendirmek ve bütünleştirmek için kullandıkları ulusal semboller içerisinde en önemlileri bayrak ve milli marşlardır. Bu çerçevede siyasi seçkinlerin milli marşların benimsetilmesi sürecinde marşların toplumu bağlayıcı ve birleştirici işlevinden faydalanma istekleri bütün marşlarda ortak özellik olarak karşımıza çıkar. O halde milli marş olarak kabul edilen bir şiir, edebi bir eser olmasının ötesinde anlamlara ve işaretlere sahiptir. Bu bağlamda bir ülkedeki milli marş tartışmaları o ülkenin ulusal kimliği, uluslararası arenadaki yeri ve iç siyasi dinamikleri hakkında önemli bir analiz nesnesi olarak karşımıza çıkar. Türkiye’de ve Almanya’da uzun bir tarihsel bağlama sahip milli marş tartışmaları bu açıdan önemlidir. Bu çalışmada, Birinci Dünya Savaşı’nda aynı tarafta yer almış iki mağlup millet olarak Türkler ve Almanların milli marşlarının benimsenmesi süreci ve ardından yaşanan tartışmalar tarihsel bir perspektifle incelenecektir. Böyle bir çalışma, ülkelerin mutlak özgünlüklerini yansıttığı farz edilen milli marşların karşılaştırmalı tarihsel yöntemin verimleriyle kendi içine hapsolmuş bir nesne olmaktan çıkarılmasına ve sosyal bilimsel analize imkân sağlayabilecektir. Daha sonra bestelenerek marş olan iki şiirden ve onların doğuş koşullarından hareketle, Türkiye’nin ve Almanya’nın kurdukları ulusal siyasal birlik tartışılacaktır.

Research paper thumbnail of İkinci Dünya Savaşı Sonrası Türk Bürokrasisi ve TODAİE İlişkisi

İkinci Dünya Savaşı Sonrası Türk Bürokrasisi ve TODAİE İlişkisi, 2022

Bu çalışma TODAİE’nin kurumsal gelişimini ele almaktadır. TODAİE’nin kuruluşu Türkiye’ye özgü bir... more Bu çalışma TODAİE’nin kurumsal gelişimini ele almaktadır. TODAİE’nin kuruluşu Türkiye’ye özgü bir gelişme olmayıp İkinci Dünya Savaşı sonrası azgelişmiş bölgelere yönelik uygulanan dış yardım politikasının bir ürünü olarak karşımıza çıkar. Bu bağlamda TODAİE’nin kuruluş misyonu ve gelişimi Türk bürokrasisine yönelik uzun erimli plan ve projeler çerçevesinde anlaşılabilir. Bunun için öncelikle İkinci Dünya Savaşı sonrası Türk bürokrasisine ilişkin kuramsal bir çerçeve ortaya konmaktadır. Yeni kurulan uluslararası sistemle birlikte sosyal bilimlerin yaşadığı dönüşüm evrensel bir paradigma olarak modernleşme kuramı ve onun ampirik temellerini oluşturan bölge araştırmaları üzerinden tartışılmaktadır. Bu bağlamda azgelişmiş bölgelerde bürokrasinin rolüne ilişkin tartışmalar ışığında Batılı bölge araştırmacıları ile yabancı uzman raporlarının ilgileri doğrultusunda şekillenen çağdaş Türk bürokrasisi literatürü, TODAİE’nin kuruluş misyonunu açıklamak üzere model transferi problemi çerçevesinde sorunsallaştırılmaktadır. Bu çerçevede Türk bürokrasisinin gelişimi dönemlere ayrılarak ilgili dönemlerde TODAİE’nin öğretim-yetiştirme, araştırma-yardım ve derleme-yayın faaliyetleri ele alınmıştır. Çalışma boyunca TODAİE’nin kurumsal öyküsü, Türk bürokrasisinin talep ve beklentilerini dönüştüren nesnel tarihsel koşullar ile Enstitü faaliyetlerini yürüten kurum içi aktörlerin faillikleri ışığında değerlendirilmiştir. Çalışmada doküman ve rapor analiziyle birlikte nesnel dönüşümlere odaklanan tarihsel yöntemin yanı sıra, kurum içi geliştirilen stratejilerin
değişen koşullara TODAİE’yi nasıl uyarladığını açıklayabilmek için Enstitü tarihinde etkili olmuş kişilerin anıları, anekdotlar, dijital sözlü tarih görüşmeleri ve Enstitü yönetiminde yer almış kişilerle gerçekleştirilen yarı yapılandırılmış mülakatlar veri olarak kullanılmıştır.
Sonuç olarak TODAİE’nin İkinci Dünya Savaşı sonrası Türk bürokrasisi ile ilişkisi bağlamında idare ile üniversite arasında bir köprü olarak tasarlanan idari reform kurumundan kendine münhasır akademik bir kuruma nasıl dönüştüğü, bu dönüşümü hangi dinamiklerin mümkün kıldığı tarihsel bir perspektifle ortaya konmaktadır.

Research paper thumbnail of İstiklâl Marşı Tartışmalarının Yüz Yılı: Sahiplenilmeyen Milli Ethos ve Ulus İnşası Problemi

İçtimaiyat

Milli marşlar milletlerin kimliğini ve karakterini, hedeflerini ve arzularını ortaya koyan ulusal... more Milli marşlar milletlerin kimliğini ve karakterini, hedeflerini ve arzularını ortaya koyan ulusal sembollerdir. Sosyolojik açıdan inşa edilmiş nesneler olarak ulusal sembolleri imal eden ve dağıtımını sağlayarak meşruiyet kazanmasını sağlayan toplumsal aktörler ise siyasal seçkinlerdir. Bu çerçevede siyasal seçkinlerin milli marşların inşa edilmesi ve benimsetilmesi sürecinde marşların toplumu bağlayıcı ve birleştirici işlevinden faydalanma istekleri bütün marşlarda ortak özellik olarak karşımıza çıkar. Bir şiirin milli marş olarak kabul edilmesi, benimsenmesi ve tartışılması süreci, inşa edilen ulusal kimliğe ilişkin önemli ipuçları sunar. Bu makalede, İstiklâl Marşı’na ilişkin tartışmaların yüz yıllık seyri Türk siyasi tarihi bağlamında ve ulus inşası problemi çerçevesinde ele alınacaktır. Bu çerçevede tartışmaların seyri takip edildiğinde, resmi ideoloji ile milli marş arasında açılan makasın giderek derinleştiği ve oluşan boşluğun 1970’li yılların politik ortamında genç kuşaklar...

Research paper thumbnail of İkinci Dünya Savaşı Sonrası Türk Bürokrasi Araştırmalarında Modernleşme Paradigmasının Etkisi

İçtimaiyat

Osmanlı-Türk bürokrasisi, modernleşme sürecinde üstlendiği kritik yönetici konumu nedeniyle sosya... more Osmanlı-Türk bürokrasisi, modernleşme sürecinde üstlendiği kritik yönetici konumu nedeniyle sosyal bilimcilerin ve tarihçilerin her daim gündeminde olan bir konu olagelmiştir. Ancak bu önemine karşın, Türk bürokrasisi literatürü dayandığı kuramsal temeller açısından eleştirel bir perspektifle gereğince ele alınmamıştır. Bu makalenin amacı, İkinci Dünya Savaşı sonrası gelişen çağdaş Türk bürokrasisi literatürünün gelişimini ve dayandığı kuramsal temelleri ortaya koymaktır. Bu çerçevede 1950’li ve 1960’lı yıllarda Batılı böler araştırmacılarının katkılarıyla şekillenen Türk bürokrasisi literatürünün modernleşme paradigmasının öngördüğü problemler etrafında gelişim gösterdiği iddia edilmektedir. Bu iddiayı temellendirmek amacıyla İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde azgelişmiş olarak nitelendirilen bölgelerde bürokrasinin niçin önem kazanmış olduğu modernleşme kuramı bağlamında ortaya konmaktadır. Daha sonra Batılı araştırmacıların Türk bürokrasisi çalışmaları, bürokratik seçkinlere oda...