Merve Özkaynak | Selcuk University (Selçuk Üniversitesi) (original) (raw)
Papers by Merve Özkaynak
Sosyal Ayrışmanın Kentsel Mekâna Yansıması: Amasya’da Üç Kentsel Odak / Reflection of Social Segregation on Urban Space: Three Urban Spaces in Amasya, 2023
Mekân kentlilerin toplumsal ilişkilerine hayat veren yegane buluşma noktasıdır. Toplumlar arasınd... more Mekân kentlilerin toplumsal ilişkilerine hayat veren yegane buluşma noktasıdır. Toplumlar arasında kurulu görünmez bir sınır olabilecek mekânlar aynı zamanda kentsel ortam içerisinde parçalanmaların oluşmasına neden olabilmektedirler. Bu bağlamda sosyal, ekonomik ve kültürel açıdan alt ve üst topluluklar arasındaki parçalanmanın kentsel mekâna yansımasının araştırılması probleminden yola çıkılarak, farklı grupların kentsel alanda mekânsal kırılma noktaları oluştuğu hipotezi ileri sürülmüştür. Bu hipotez doğrultusunda Amasya’da kırılmanın gözlendiği üç odak tespit edilmiştir. Belirlenen üç odakta sosyal ayrışmanın tespit edilmesi amacıyla kullanıcılara anket çalışması yapılmış ve bulgular mekânsal analizlerle desteklenmiştir. Çalışmada yapılan analizler sonucunda odak I’de karma kullanım olduğu ve mekânsal farklılık olmadığı, odak II’de karma kullanım ve mekânsal farklılığın varlığı ve odak III’de alt grubun kullanımının olduğu ve mekânsal farklılık olmadığı gözlenmiştir. Elde edilen bulgular sonucunda odak II’de sosyal ayrışmanın varlığı ortaya koyulmuş ve öne sürülen hipotezler doğrulanmıştır. Sonuç bölümünde ise; toplumda farklı gruplar arasındaki mekânsal eşitliğin sağlanabilmesi ve parçalanmaya dair çözüm önerileri sunulmuştur.
Afet Riski Altındaki Kırılgan Bölgelerde Kentsel Dönüşümü Amasya Kenti Üzerinden Yeniden Düşünmek / Rethinking Urban Transformation in Vulnerable Regions at Disaster Risk Through the City of Amasya, 2023
Sanayileşmenin ardından yapım teknolojilerinde meydana gelen gelişmeler ve 1950’li yıllardan itib... more Sanayileşmenin ardından yapım teknolojilerinde meydana gelen gelişmeler ve 1950’li yıllardan itibaren başlayan kırdan kente göç sonucunda tarihi kent merkezlerinde dönüşümün başlamasına ve az katlı konutların yerine bitişik nizamda yüksek katlı apartmanların inşa edilmesine neden olmuştur. Bu uygulamalar tarihi kent merkezlerinde kamusal alanların yok olmasına ve nüfus yoğunluğunun artmasına yol açmıştır. Tarihsel süreç içinde kent merkezleri canlılığını yitirmiş, yaşam kalitesi düşük çöküntü bölgesi haline dönüşmüştür. Yapı stoğu kapsamında ise yaşanılan bu köhnemenin bu alanları herhangi bir afet durumunda afete dirençsiz daha kırılgan hale getirdiği görülmüştür. Sonuç olarak bu alanların yenilenmesi, tarihi alanların korunması ve kent merkezlerinde kaybedilen canlılığın yeniden kazandırılması söz konusu olmuştur. Kentlerin çöküntü alanlarında yaşam kalitesinin artırılması, kentsel refahın yükseltilmesi ve yapı stoğunun iyileştirilmesi gibi amaçlarla kentsel dönüşüm kapsamında stratejiler üretilmekte ve yasalar çıkarılmaktadır. Bu kapsamda Türkiye’de 1999 yılında Gölcük Depremi, 2011 yılında Van Depremi ve 2023 yılında Kahramanmaraş merkezli meydana gelen Hatay, Adıyaman, Gaziantep ve Malatya’da ciddi hasarlar oluşturan deprem; afet riski altındaki kırılgan bölgelerde kentsel dönüşümün önemini ortaya koymaktadır. Bu kapsamda I. derece deprem bölgesinde bulunan Amasya’da 1960 yılı öncesi ve 1966 yılı sonrasında inşa edilen bitişik nizam konutların çekiçleme etkisi yaratacağı düşüncesi ile yola çıkılarak yapılı çevrenin analiz edilmesi ve analizlerden elde edilen bulguların dönüşüm projelerine katkı sağlaması hedeflenmektedir. Çalışmada bitişik nizam yapıların yer aldığı iki aks ele alınarak yapı kat yüksekliği, arazi kullanımı, yapı kalitesi ve yapım türü analizleri ile alanda görsel analizler yapılmıştır. Elde edilen sonuçlar kentsel dönüşüm kapsamında değerlendirilerek, alandaki olası bir deprem durumundaki kırılganlığı en aza indirgemek amacıyla planlama ve tasarım uygulamalarına yönelik öneriler getirilmiştir.
An Investigation of an Important Armenian Church Architecture in terms of Urban Identity: Digor Khtzkong / Kent Kimliği Açısından Önemli Bir Ermeni Kilise Mimarisinin İncelenmesi: Digor Khtzkong Manastırı, 2023
Cultural heritage enables us to have information about past civilizations that form the identity ... more Cultural heritage enables us to have information about past civilizations that form the identity of the built environment in a residential area. While cultural heritage structures reflect the material properties and techniques of the period they belong to, the architectural styles they adopted, and the level of civilization, they express the societies they belong to and the way of life of the societies, world view, management style and religious structure. For this reason, the sustainability of cultural heritage is important for the preservation of the local identity of societies and the continuity of cultural values. However, historical buildings such as mosques, churches, monasteries, chapels, synagogues, madrasas, inns, baths and castles, which reflect the identity of different regions, were built in masonry. Masonry structures, on the other hand, are not resistant to natural disasters such as earthquakes. In this context, it is aimed to examine the monastery, which consists of five churches from the Armenian churches in the Eastern Anatolia Region of Turkey. This monastery is Khıdskonk Monastery, which consists of the Churches of St. Karapet, Virgin Mary (Surp Asdvadzdzin), St. Stefanos, St. Krikor and St. Sarkis. The churches, which differ in terms of culture and architecture, are important in terms of having the first church plan typologies. The problem of the study is that the remains of four of the five churches that were built in the same region and that were recently built, and that only one church is partially preserved. Based on this problem, it is aimed to document and archive these churches, which are important for the Kars region, and to examine their plan typologies. In this context, the relationship between earthquake damage and typologies was investigated and evaluations were made for the churches surveyed in the sample area. As a result, by emphasizing the importance of cities for their identities, suggestions were made for the protection of cultural heritage.
Mekansal Adalet Kavramı Bağlamında Tarihi Alanların Morfolojik Yaklaşımla Değerlendirilmesi: Amasya İçeri Şehir Örneği, 2023
Geçmişten günümüze kadar pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmış olan çok katmanlı kentlerin çekir... more Geçmişten günümüze kadar pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmış olan çok katmanlı
kentlerin çekirdekleri ticaret alanlarının ve kültürel miras ögelerinin yoğun olarak
bulunduğu sıkışık kent dokusuna sahiple rdir. Fakat kent çekirdeklerinin herkes için evrensel tasarıma ne kadar uygun tasarlandığı bir tartışma konusudur. Kent merkezinde herkes için erişilebilir, ulaşılabilir, eşitlikçi, güvenli ve kaliteli mekanlar oluşturulmasında mekansal adalet kavramının n e derecede ölçüldüğü problemi doğrultusunda bu araştırmada; “AmasyaAmasya’nın tarihi kent merkezindeki İçeri ŞehirŞehir’in tasarımında ve planlanmasında mekansal adalet kavramının göz ardı edildiği“ hipotezi öne sürülmüştür. Çalışma kapsamında Amasya tarihi kent merk ezinde bulunan kentsel sit alanı sınırları içinde kalan İçeri Şehir bölgesi mekansal adalet kavramı bağlamında tartışmak amaçlanmıştır. Mimarlık ve sosyoloji disiplinlerinin ara kesitinde yürütülen bu çalışmada; kent sosyolojisi mekansal adalet kavramının alt başlıkları, sayısal sonuçlar elde edilebilmesi ve bulguların yorumlanabilmesi için sayısal mekan analizi yöntemlerinden Space Syntax metodu ile eşleştirilmiştir. Çalışmada mekansal adalet kavramının alt kavramlarından güvenlik ve
erişilebilirlik, mekan sal entegrasyon, mekansal ayrışma, niş mekanlar, eşit paylaşım,
çeşitlilik ve kamusal mekanların dağılımı kavramları; mekan dizimi yönteminin
erişilebilirlik, global entegrasyon, yerel entegrasyon, okunabilirlik, sinerji, tercih ve
görünebilirlik parametre leri ile ölçülmüştür. Çalışmada yapılan analizler sonucunda; alanda güvenlik açığının bulunduğu, farklı yaş gruplarının alanı özgür kullanamadığı ve cinsiyet ayrımı gözetildiği bulguları doğrultusunda çalışmanın hipotezi doğrulanmıştır.
ÇAĞDAŞ CAMİ MİMARİSİNİN BİÇİMSEL ALGISINDA TOPLUMSAL YANILSAMALAR, 2023
Öz: Amaç: Çalışmanın amacı çağdaş cami mimarisine yönelik yeni tasarım yaklaşımlarında gelenekse... more Öz: Amaç: Çalışmanın amacı çağdaş cami mimarisine yönelik
yeni tasarım yaklaşımlarında geleneksel, yorumlanan, taklit
edilen veya özgün biçimsel kimlik arayışlarını sosyolojik boyutta
incelemektir. Ayrıca kullanıcının bakış açısını ve algısını
ölçmek, halkın bilinç düzeyi ile farkındalığını tespit etmek
amaçlanmıştır.
Yöntem: Çalışma kuramsal çerçeve ve alan araştırması olmak
üzere iki bölümden oluşmaktadır. Çalışmanın ilk aşaması olan
kuramsal bölümde cami mimarisinin tarihsel gelişimi, çağdaş
kuramsal yaklaşımlar ve tasarımlarda biçimsel arayışlar araştırılmıştır.
İkinci aşama olan alan araştırması bölümünde ise kullanıcıların
cami tasarımlarına bakış açılarını ölçmek amacıyla
anket uygulaması yapılmıştır. Çalışmanın evrenini Konya İli
Selçuklu İlçesi cami kullanıcıları oluşturmaktadır. Kullanıcılara
dört bölümde 95 sorudan oluşan anket formu yöneltilmiştir.
Bulgular: Çalışmanın bulgular bölümünde geçerli sayılan 99
anket sonucu değerlendirilmiştir. Elde edilen anket sonuçlarına
göre; cami kullanıcılarının çağdaş cami mimarisine farkındalıklarının
düşük olduğu, sahte tarihselcilik olarak adlandırılan
taklit cami mimarisini savundukları tespit edilmiştir.
Sonuç: Çalışmada kullanıcıların gelenekselin kopya edildiği
cami mimarisine tutumlarının olumlu olduğu belirlenmiş ve
cami mimarisinde kullanılan taklit ögeleri destekledikleri tespit
edilmiştir. Kullanıcıların gelenekselin yorumlandığı cami
mimarisine karşı tutumları olumlu olurken, özgür biçimlenen
cami tasarımlarını benimsemediklerini görülmektedir. Kullanıcıların
farkındalık düzeylerinin artırılması ve uzmanlar tarafından
bilgilendirici seminerler, konferanslar ve
Anadolu’daki kale-kentlerin karşılaştırmalı morfolojik analizi, 2023
Geçmişten 20. yüzyıla kadarki süreçte savunma yapıları, yerleşim alanlarını ve sarayı dışarıdan g... more Geçmişten 20. yüzyıla kadarki süreçte savunma yapıları, yerleşim alanlarını ve sarayı dışarıdan gelecek saldırılara karşı korumak amacıyla inşa edilmişlerdir. Anadolu’da nüfusun artmasıyla yeni yerleşim alanlarına talebin artması ve savaş teknolojisindeki gelişmelerle surlar işlevsel açıdan önemini kaybetmiştir. Fakat bu yapıların kültürel mirasın bir parçası olması nedeniyle korunması ve kentle bütünleştirilmesi ile adaptasyonunun sağlanması gereklidir. Bu kapsamda Anadolu’daki kale kent yerleşimlerinin sanayileşme öncesi ve sonrasında entegrasyon, okunabilirlik ve erişilebilirlik sorunu çalışmanın ana problemini oluşturmaktadır. Kale-kent ilişkisinde morfolojik değişimin incelemesi ve etkili olan dinamiklerin araştırılması kapsamında alan çalışması yapılmıştır. Anadolu’da iç ve dış kalesi olan 30 kent tespit edilmiş ve bu kentlerden nüfus parametresine göre yedi bölgeden birer il seçilerek örneklem belirlenmiştir. Bu doğrultuda Antalya, Bursa, Afyonkarahisar, Kayseri, Trabzon, Şanlıurfa ve Van’ın kentsel sit alanlarının sanayileşme öncesi ve sonrası (19.-21. yy.) haritaları Space Syntax Metodu’yla analiz edilmiştir. Sonuç olarak bulgular doğrultusunda kentlerin illüstrasyonları oluşturularak, kentin surlarla bütünleşmesini ve okunabilirliğini artırmaya yönelik öneriler sunulmuştur.
Calvino'nun Görünmez Kentlerine Farklı Bir Bakış: Görünür Hale Getirerek Dijitale Taşımak, 2023
Tarihsel süreç içinde gelişip büyüyen ve geçmişten günümüze yaşayan uygarlıkların izlerini taşıya... more Tarihsel süreç içinde gelişip büyüyen ve geçmişten günümüze yaşayan uygarlıkların izlerini taşıyan kentler; toplumsal, kültürel ve sosyal mekanlardır. Toplumsal kimliğinin izlerinin yansıması ise kentteki fiziksel çevredir. Fiziksel çevredeki konut alanları, ticaret alanları, kamusal alanlar, kültürel miras alanları, köprüler ve anıtlar gibi yapısal bileşenlerle, meydanlar, sokaklar, caddeler, rekreasyon alanları ve parklar gibi kentsel açık alanlar fiziksel çevreyi oluşturmaktadır. Kentlerdeki mekanların, imgelerin ya da izlerin toplumun hafızasında yer etmesi ise kentsel bellek olarak tanımlanmaktadır. Bu kapsamda Calvino “Görünmez Kentler” isimli kitabında farklı malzemelerden, imgelerden ve göstergelerden oluşan elli beş kenti betimleyerek anlatmıştır. Çalışma kapsamında bu kitaptaki kentlerin öğrencilerin belleğindeki izlerinin belirlenmesi amacıyla stüdyo deneyimi oluşturulmuştur. Stüdyo deneyiminde kentsel imgelerden yola çıkılarak görünmez olan ve betimlenen Calvino'nun kentlerinin görselleştirilmesi hedeflenmiştir. Bu hedef doğrultusunda öğrencilerin hazırladıkları Armilla, Bauci, Fillide, Sofrania, Smeraldina, Zaira, Zenobia ve Zora kenti olmak üzere toplam sekiz kentin dijital modelleri kentsel bellek bağlamında incelenmiştir. Sonuç olarak, öğrencilerin kentleri görselleştirirken Calvino’nun betimlediği yerleşimin malzeme özellikleri, renkler, çatı şekilleri, bina formları, ışık, mimari ve sanatsal detaylar, yerleşim yeri gibi yere özgü nitelikleri ve kent imgelerini yansıttıkları belirlenmiştir.
Devam Eden Bir Mimarlık Krizi Olarak Kentsel Dönüşüm: Amasya İçin Dönüşüm Fırsat mı Tehdit mi, 2023
Sosyal, ekonomik ve kültürel açıdan çöküntü alanlarını kaliteli mekânlara dönüştürmek, terk edile... more Sosyal, ekonomik ve kültürel açıdan çöküntü alanlarını kaliteli mekânlara dönüştürmek, terk edilen bölgeleri yeniden kente kazandırmak amacıyla kentsel dönüşüm projeleri başlamıştır. Dünya’daki kentsel dönüşüm uygulamalarında mevcut dokunun korunduğu, iyileştirildiği ve yerel halkın fikirlerinin alındığı katılımcı planlama örnekleri bulunmaktadır. Türkiye’deki ise mevcut dokunun yıkılarak yeniden inşa edildiği, alt sosyal grubun yaşam alanlarının soylulaştırıldığı ve yerel halkın fikirlerinin yok sayıldığı dönüşüm uygulamaları olarak görülmektedir. Günümüzde dönüşüm olgusu küçük Anadolu kentlerinin bile kimliklerini tehdit eden ve kentli hakkının çiğnendiği bir kriz olmayı sürdürmektedir. Bu kapsamda topografik yapısı nedeniyle sınırlı yerleşim alanına sahip olan Amasya'da, gecekondu alanları olası kentsel dönüşüm süreci esnasında mevcut dokuya uygun dönüşümün yapılabilmesi çalışmanın ana problemini oluşturmaktadır. Bu problemden hareketle, Amasya’nın altı mahallesinin mevcut sokak dokusu, ada formları, binaların yoğunluğu, odak noktaları, yollar, yeşil alanlar, sokak analizleri ve sokak kesitleri ile analiz edilmesi ve olası dönüşüm uygulamalarına altlık oluşturması çalışmanın amacını oluşturmaktadır. Sonuç olarak sorunlar, fırsatlar ve tehditler belirlenerek, alana yönelik tasarım ve planlama, yeni işlev, iyileştirme, yıkılma kararlarına ilişkin, kentsel alan, yerel halk ve yerel yönetime yönelik yedi kategoride öneriler sunulmuştur.
The Journal of International Scientific Researches, 2018
Gelişen iletişim teknolojileriyle beraber markaların halkla ilişkiler ve reklam faaliyetleri amac... more Gelişen iletişim teknolojileriyle beraber markaların halkla ilişkiler ve reklam faaliyetleri amacıyla iletişim kurabilecekleri araçlar her geçen gün artmakta ve çeşitlilik göstermektedir. 2000’li yılların başlarında ortaya çıkan Web 2.0 kavramı ile beraber hayatımıza giren sosyal medya araçları, bugün birçok ülkenin nüfusundan fazla kullanıcı sayısına sahiptir ve markalar adına çok güçlü bir iletişim aracı olarak dikkat çekmektedir. Geleneksel iletişim araçlarına oranla daha az maliyetli ve iki yönlü iletişime imkan veren yapısıyla ön plana çıkan sosyal medya araçları, doğru hedef kitleye daha kısa sürede ulaşabilme noktasında markaların tercih sebebi olabilmektedirler.
Sosyal medya araçları, bireylere sağladığı imkanların yanı sıra markalara getirdiği avantajlar ile birer halkla ilişkiler ve reklam aracı olarak kullanılabilecek bir mecra haline gelmiştir. İnşaat sektöründe bu gelişmelerden etkilenen firmalar, hedef kitlelerine ulaşmak için sosyal medyayı bir araç olarak kullanmaya başlamıştır. Çalışma kapsamında, Konya’da yer alan inşaat firmalarının Facebook hesapları içerik analizi yöntemiyle incelenerek halkla ilişkiler perspektifinden değerlendirilmiştir. Elde edilen bulgular doğrultusunda çalışmada yer alan inşaat firmalarının Facebook’ta paylaşım yapma sıklığı, paylaşım yapmayı tercih ettiği günler ve Facebook’ta yapılan yorumlara cevap verme tercihi noktasında benzerlikler gösterdiği, Facebook paylaşımlarının etkileşim oranları, paylaşımların çeşitliliği ve kullanım amaçları noktasında farklılıklar gösterdiği saptanmıştır.
The Journal of International Scientific Researches, 2018
Şehir markalaşması insanların o şehri yaşamak için tercih etme oranlarını, yatırımları hem yerli ... more Şehir markalaşması insanların o şehri yaşamak için tercih etme oranlarını, yatırımları hem yerli hem de yabancı turistin ziyaret etme isteklerini artırmayı amaçlayan marka iletişim stratejileri bütünü olarak değerlendirilebilmektedir. Bir şehrin markalaşma sürecinde, tarihi mirasın ve yerel kimliğin korunarak sürdürülebilmesi hedeflerin başında gelmektedir. Bu süreçte şehirler yerel ürünleri, yerel kimlikleri, tarihi dokuları ve kendine özgü değerlerini ön plana çıkararak şehir markalarını oluşturmaktadırlar. Bu amaçla şehir markalaşması sürecinde şehirlerin kendilerine özgü niteliklerini ve tarihi yapılarını ön plana çıkarmak ilk başvurulan seçenekler arasındadır.
Şehirlerin tarihini, yerel kimlik ve dokularını yansıtan tarihi yapılar, kentin özgün yapısını ortaya koyup, kendini farklı bir yerde konumlandırmasını sağlayabilmektedir. Hem Türk hem de Dünya tarihi için önemli bir devlet olan Selçuklu Devleti’ne başkentlik yapmış ve pek çok medeniyetin beşiği olan Konya çok sayıda dönem özelliklerini yansıtan, nitelikli ve kullanım değerini sürdüren tarihi yapıya sahiptir. Yerli ve yabancı turistler tarafından ziyaret edilen bu yapılar Konya’nın tarihini, kent kimliğini ve değerlerini yansıtan birer simge olarak markalaşma sürecinde ele alınabilecek değerlerin başında gelmektedir. Bu çalışmada şehir markalaşması sürecinde tarihi yapıların önemine değinilerek, Konya’nın mimari kimliğini yansıtan Selçuklu Dönemine ait yapılarının şehir markalaşmasındaki rolü incelenmiştir. Çalışmada, Konya’nın markalaşma sürecinde Selçuklu tarihi yapılarından nasıl faydalanabileceği irdelenerek, bu doğrultuda turizm değerini artıracak öneriler sunulmuştur.
The first studio-type residences that emerged in America have become widespread throughout the wo... more The first studio-type residences that emerged in America have become widespread throughout the world in the coming years. The studio flourished as an American culture in Turkey, in order to meet the need for single-person living. During the 19th century, immigrants from America and other European countries, mostly from Great Britain and Ireland, have been migrated. The search for solutions to these housing problems has created studio-type apartments. Immigration has resulted in millions of people coming to the media in bad conditions and bringing legal solutions to the agenda. In this study; the socio-cultural and architectural qualities of the concept of the studio apartment in America, which is frequently seen in recent years in Turkey, have also been examined.
Conference Presentations by Merve Özkaynak
1. Uluslararası Turizm ve Mimarlık Konferansı, 2018
20. yüzyıla damgasını vuran küreselleşme olgusu ile ülkeler arası mesafelerin ortadan kalkmasıyla... more 20. yüzyıla damgasını vuran küreselleşme olgusu ile ülkeler arası mesafelerin ortadan kalkmasıyla rekabet ortamı artmış ve bu durum tüketiciler için pek çok alternatif oluşturmuştur. Gelişen iletişim ve ulaşım teknolojileri insanlara seyahat etme ve bilgi edinme noktasında kolaylıklar sağlamaktadır. Giderek önem kazanan marka ve markalaşma kavramları, sadece ürünler ve firmalar özelinde değil, artık şehirler üzerinden de değerlendirilmektedir. Bu gelişmeler neticesinde bir cazibe merkezi olmayı başararak markalaşan şehirler, diğerlerinden farklılaşarak bir adım öne çıkabilmektedir. Küresel rekabet nedeniyle şehrin üst düzey yöneticileri; turizmi artırmak ve yatırımcıları şehre çekmek gibi amaçlarla şehirlere birer marka değeri yüklemeye ve bu değerleri üst düzeyde tutmaya çalışmaktadırlar. İşte bu noktada pek çok unsurun şekillendirdiği marka şehir kavramı; şehrin kendine özgü kültürel, doğal, beşeri özellikleri, tarihi yapıları vb. olguları ile diğer şehirlerden farklılaşarak özgün bir değer ortaya koyması olarak nitelendirilebilir. Şehir markalaşması ile kentsel kalitenin yüksek olduğu anlayışı hedef kitleye aktarılmaya çalışılmaktadır. Bu amaç doğrultusunda; insanların yaşamlarını devam ettirme, yatırım yapma, eğitim alma ve ziyaret etme isteklerini artırmak amacıyla yapılan faaliyetler bu kapsamda değerlendirilebilmektedir. Bu hedeflere ulaşmak amacıyla geçmiş nesillerden günümüze kadar aktarılan kültürel ve tarihi mirası ön plana çıkarmak atılması gereken adımların başında gelmektedir. Türkiye’de tarihi, kültürel ve doğal zenginlikleri bakımından markalaşma potansiyeline sahip pek çok şehir bulunmaktadır. Bu anlamda şehir markalaşması kavramı mercek altına alınarak, marka şehir oluşturmada tarihi mirası ön plana çıkarmanın önemi Konya şehri bağlamında incelenmiştir. Birçok medeniyetin beşiği olan ve Selçuklu Devleti’ne başkentlik yapmış Konya’da çok sayıda tarihi yapı bulunmakta ve bu yapılar yerli ve yabancı pek çok turist tarafından ziyaret edilmektedir. Bu çalışmada, Konya şehrinin markalaşmasında önemli bir yeri olan Selçuklu Dönemi eserlerinin rolü incelenmektedir. Bu doğrultuda Selçuklu yapılarının çevresindeki turizmi ve markalaşmayı olumsuz etkileyen mimari ve planlama sorunları; tasarım, ulaşım ve erişilebilirlik, peyzaj ögeleri, yapı malzemeleri ve işçilik, bilgilendirme ve yönlendirme unsurları başlıklar altında incelenerek tespit edilmiş, fotoğraflarla belgelenmiş ve belirlenen sorunlara çözüm önerileri getirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Konya, Marka Şehir, Selçuklu Mimarisi, Şehir Markalaşması.
1. Uluslararası Turizm ve Mimarlık Konferansı, 2018
İnsanoğlu var olduğu günden bugüne ticari, yeme-içme, farklı yerler görme ve keşfetme amaçlı seya... more İnsanoğlu var olduğu günden bugüne ticari, yeme-içme, farklı yerler görme ve keşfetme amaçlı seyahat etmiştir. Turizm olarak adlandırılan bu kavram; insanlarının sürekli ikamet ettikleri yerler dışında yapılan seyahatler olarak ifade edilebilir. İlk turizm hareketleri insanoğlunun doğasında var olan merak ihtiyacı ile gündeme gelmiştir. Günümüzde ise turizm seyahatlerine kongre, inanç, kültür, sağlık, spor gibi yeni nedenler eklenmiştir. Kentlerin sahip oldukları coğrafi, kültürel, tarihi özellikler ile mimari yapıları keşfetmek isteyen insanlar, kültür turizmini alternatif bir turizm anlayışı olarak benimsemişlerdir. Kültür turizminin gelişmesinin temel nedenlerinden birisi, farklı yörelerdeki insanların zaman içerisinde oluşturdukları fiziki, sosyal, kültürel ve mimari kimliklerini daha iyi tanımak istemelerinden kaynaklanmaktadır. Turizmden sosyal, ekonomik ve kültürel kazanımlar sağlamak amacıyla kentlerin potansiyelleri en etkin şekilde kullanılmalıdır. Konya İli’ne bağlı bir mahalle olan Sille yaklaşık 5700 yıllık tarihi geçmişe sahiptir. Sille tarihinde Hristiyan ve Müslüman nüfusun bir arada yaşadıkları bilinmektedir. Erken Hristiyanlık dönemine ait kaya oyma kiliselerinin de bulunduğu Sille, arkeolojik sit alanı olarak koruma altına alınmıştır. Geleneksel mimari dokuya sahip olan Sille’nin kültürel miras yapıları, günümüzde pek çok yerli ve yabancı turistin ilgisini çekmektedir. Bu çalışmada Konya kültür turizminde önemli çekim noktalarından biri olan Sille’de dini yapılar, geleneksel evleri, hamamlar, çeşme ve köprüler incelenerek turizm değeri ortaya konmuştur. Sille’ye ait yerel kimlik unsurları kültür turizmi ögeleri göz önünde bulundurularak, bir turizm güzergahı olan Sille’nin tanıtımı hedeflenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Turizm, Konya, Kültürel Miras, Kültür Turizmi, Sille.
Komşuluk kavramı en basit haliyle birbirine yakın konumda yaşayan kişilerin arasındaki sosyal bağ... more Komşuluk kavramı en basit haliyle birbirine yakın konumda yaşayan kişilerin arasındaki sosyal bağ olarak
tanımlanabilir. Geçmişten günümüze en ilkelinden en gelişmişine kadar tüm barınma yapılarında var olan
komşuluk kavramı zamanla pek çok değişim geçirmiştir. Toplumun yaşam tarzındaki değişimle paralel
şekillenen ve barınma ihtiyacındaki değişiklikler sonucu ortaya çıkan yeni tip konutlarda komşuluk
ilişkilerinde de değişiklikler görülmeye başlanmıştır. 18.yüzyılda sanayi devriminden sonra geniş aile
yapısından çekirdek aileye geçilmiş ve 2+1 veya 3+1 konutlar yaygınlık kazanmıştır. Tarım toplumundan
sanayi toplumuna geçişle çeşitli sebeplerle kentlere göçler başlamıştır. Kentteki nüfus birikimleri yüksek
katlı konutlar ile çözümlenmiş ve bu yeni yapılarda komşuluk ilişkileri değişime uğramıştır. Günümüzde ise
gelişen teknoloji, iletişim ağları ile küreselleşmenin bir sonucu olarak toplumların kültürel yapısında da
değişim olmuştur. Zamanla çekirdek aile de kendi içinde küçülerek bireysellik ön plana çıkmıştır. Hayat
tarzındaki değişimler, kullanıcı isteklerinin farklılaşması ve tek kişilik yaşama biçimi gibi nedenler 1+1
stüdyo tipi konut ihtiyacını doğurmuştur.
Bu çalışmanın amacı; mekânsal farklılaşmalar sonucu ortaya çıkan ve en yeni kavramlardan birisi olan
stüdyo dairelerde komşuluk kavramını araştırmaktır. Bu çalışmada Konya/Merkez’de yer alan stüdyo daire
kullanıcılarıyla görüşmeler yapılarak stüdyo dairelerin kullanıcı profilleri tespit edilmiş, bu kullanıcıların
komşuluk kavramına bakış açısı ve komşuluk ilişkilerinin değişim geçirip geçirmediği araştırılmıştır.
The concept of neighborhood is defined as the simplest form of social ties between people living in close
proximity to each other. Past to present, from which the most primitive to the most advanced structures in
all housing neighborhood concept has undergone many changes over time. In parallel with the change of
life style society shaped shelter and resulting changes in the need for new types of housing it has started
seeing changes in neighborly relations. After the industrial revolution in the 18th century, large families
were transferred to the nuclear family and 2 + 1 or 3 + 1 houses became popular. Transition from
agricultural society to industrial society, immigration has begun for various reasons. Accumulation of
population in the city with high-rise housing and neighborhood relations have been resolved in this new
structure is altered. Accumulation of population in the city with high-rise housing and neighborhood
relations have been resolved in this new structure is altered. From day to day, nuclear family became to
small and individualism come into question. The purpose of this study; one of the new concepts and the
resulting spatial variations in the studio is to explore the neighborhood concept.
The purpose of this study; One of the new concepts and the resulting spatial variations in the studio is to
explore the neighborhood concept. In this study, Konya / Center through interviews with a user
identification and user profiles located studio apartment, has investigated these users undergoes such
changes of perspective and neighborly relations in the neighborhood concept.
Sosyal Ayrışmanın Kentsel Mekâna Yansıması: Amasya’da Üç Kentsel Odak / Reflection of Social Segregation on Urban Space: Three Urban Spaces in Amasya, 2023
Mekân kentlilerin toplumsal ilişkilerine hayat veren yegane buluşma noktasıdır. Toplumlar arasınd... more Mekân kentlilerin toplumsal ilişkilerine hayat veren yegane buluşma noktasıdır. Toplumlar arasında kurulu görünmez bir sınır olabilecek mekânlar aynı zamanda kentsel ortam içerisinde parçalanmaların oluşmasına neden olabilmektedirler. Bu bağlamda sosyal, ekonomik ve kültürel açıdan alt ve üst topluluklar arasındaki parçalanmanın kentsel mekâna yansımasının araştırılması probleminden yola çıkılarak, farklı grupların kentsel alanda mekânsal kırılma noktaları oluştuğu hipotezi ileri sürülmüştür. Bu hipotez doğrultusunda Amasya’da kırılmanın gözlendiği üç odak tespit edilmiştir. Belirlenen üç odakta sosyal ayrışmanın tespit edilmesi amacıyla kullanıcılara anket çalışması yapılmış ve bulgular mekânsal analizlerle desteklenmiştir. Çalışmada yapılan analizler sonucunda odak I’de karma kullanım olduğu ve mekânsal farklılık olmadığı, odak II’de karma kullanım ve mekânsal farklılığın varlığı ve odak III’de alt grubun kullanımının olduğu ve mekânsal farklılık olmadığı gözlenmiştir. Elde edilen bulgular sonucunda odak II’de sosyal ayrışmanın varlığı ortaya koyulmuş ve öne sürülen hipotezler doğrulanmıştır. Sonuç bölümünde ise; toplumda farklı gruplar arasındaki mekânsal eşitliğin sağlanabilmesi ve parçalanmaya dair çözüm önerileri sunulmuştur.
Afet Riski Altındaki Kırılgan Bölgelerde Kentsel Dönüşümü Amasya Kenti Üzerinden Yeniden Düşünmek / Rethinking Urban Transformation in Vulnerable Regions at Disaster Risk Through the City of Amasya, 2023
Sanayileşmenin ardından yapım teknolojilerinde meydana gelen gelişmeler ve 1950’li yıllardan itib... more Sanayileşmenin ardından yapım teknolojilerinde meydana gelen gelişmeler ve 1950’li yıllardan itibaren başlayan kırdan kente göç sonucunda tarihi kent merkezlerinde dönüşümün başlamasına ve az katlı konutların yerine bitişik nizamda yüksek katlı apartmanların inşa edilmesine neden olmuştur. Bu uygulamalar tarihi kent merkezlerinde kamusal alanların yok olmasına ve nüfus yoğunluğunun artmasına yol açmıştır. Tarihsel süreç içinde kent merkezleri canlılığını yitirmiş, yaşam kalitesi düşük çöküntü bölgesi haline dönüşmüştür. Yapı stoğu kapsamında ise yaşanılan bu köhnemenin bu alanları herhangi bir afet durumunda afete dirençsiz daha kırılgan hale getirdiği görülmüştür. Sonuç olarak bu alanların yenilenmesi, tarihi alanların korunması ve kent merkezlerinde kaybedilen canlılığın yeniden kazandırılması söz konusu olmuştur. Kentlerin çöküntü alanlarında yaşam kalitesinin artırılması, kentsel refahın yükseltilmesi ve yapı stoğunun iyileştirilmesi gibi amaçlarla kentsel dönüşüm kapsamında stratejiler üretilmekte ve yasalar çıkarılmaktadır. Bu kapsamda Türkiye’de 1999 yılında Gölcük Depremi, 2011 yılında Van Depremi ve 2023 yılında Kahramanmaraş merkezli meydana gelen Hatay, Adıyaman, Gaziantep ve Malatya’da ciddi hasarlar oluşturan deprem; afet riski altındaki kırılgan bölgelerde kentsel dönüşümün önemini ortaya koymaktadır. Bu kapsamda I. derece deprem bölgesinde bulunan Amasya’da 1960 yılı öncesi ve 1966 yılı sonrasında inşa edilen bitişik nizam konutların çekiçleme etkisi yaratacağı düşüncesi ile yola çıkılarak yapılı çevrenin analiz edilmesi ve analizlerden elde edilen bulguların dönüşüm projelerine katkı sağlaması hedeflenmektedir. Çalışmada bitişik nizam yapıların yer aldığı iki aks ele alınarak yapı kat yüksekliği, arazi kullanımı, yapı kalitesi ve yapım türü analizleri ile alanda görsel analizler yapılmıştır. Elde edilen sonuçlar kentsel dönüşüm kapsamında değerlendirilerek, alandaki olası bir deprem durumundaki kırılganlığı en aza indirgemek amacıyla planlama ve tasarım uygulamalarına yönelik öneriler getirilmiştir.
An Investigation of an Important Armenian Church Architecture in terms of Urban Identity: Digor Khtzkong / Kent Kimliği Açısından Önemli Bir Ermeni Kilise Mimarisinin İncelenmesi: Digor Khtzkong Manastırı, 2023
Cultural heritage enables us to have information about past civilizations that form the identity ... more Cultural heritage enables us to have information about past civilizations that form the identity of the built environment in a residential area. While cultural heritage structures reflect the material properties and techniques of the period they belong to, the architectural styles they adopted, and the level of civilization, they express the societies they belong to and the way of life of the societies, world view, management style and religious structure. For this reason, the sustainability of cultural heritage is important for the preservation of the local identity of societies and the continuity of cultural values. However, historical buildings such as mosques, churches, monasteries, chapels, synagogues, madrasas, inns, baths and castles, which reflect the identity of different regions, were built in masonry. Masonry structures, on the other hand, are not resistant to natural disasters such as earthquakes. In this context, it is aimed to examine the monastery, which consists of five churches from the Armenian churches in the Eastern Anatolia Region of Turkey. This monastery is Khıdskonk Monastery, which consists of the Churches of St. Karapet, Virgin Mary (Surp Asdvadzdzin), St. Stefanos, St. Krikor and St. Sarkis. The churches, which differ in terms of culture and architecture, are important in terms of having the first church plan typologies. The problem of the study is that the remains of four of the five churches that were built in the same region and that were recently built, and that only one church is partially preserved. Based on this problem, it is aimed to document and archive these churches, which are important for the Kars region, and to examine their plan typologies. In this context, the relationship between earthquake damage and typologies was investigated and evaluations were made for the churches surveyed in the sample area. As a result, by emphasizing the importance of cities for their identities, suggestions were made for the protection of cultural heritage.
Mekansal Adalet Kavramı Bağlamında Tarihi Alanların Morfolojik Yaklaşımla Değerlendirilmesi: Amasya İçeri Şehir Örneği, 2023
Geçmişten günümüze kadar pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmış olan çok katmanlı kentlerin çekir... more Geçmişten günümüze kadar pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmış olan çok katmanlı
kentlerin çekirdekleri ticaret alanlarının ve kültürel miras ögelerinin yoğun olarak
bulunduğu sıkışık kent dokusuna sahiple rdir. Fakat kent çekirdeklerinin herkes için evrensel tasarıma ne kadar uygun tasarlandığı bir tartışma konusudur. Kent merkezinde herkes için erişilebilir, ulaşılabilir, eşitlikçi, güvenli ve kaliteli mekanlar oluşturulmasında mekansal adalet kavramının n e derecede ölçüldüğü problemi doğrultusunda bu araştırmada; “AmasyaAmasya’nın tarihi kent merkezindeki İçeri ŞehirŞehir’in tasarımında ve planlanmasında mekansal adalet kavramının göz ardı edildiği“ hipotezi öne sürülmüştür. Çalışma kapsamında Amasya tarihi kent merk ezinde bulunan kentsel sit alanı sınırları içinde kalan İçeri Şehir bölgesi mekansal adalet kavramı bağlamında tartışmak amaçlanmıştır. Mimarlık ve sosyoloji disiplinlerinin ara kesitinde yürütülen bu çalışmada; kent sosyolojisi mekansal adalet kavramının alt başlıkları, sayısal sonuçlar elde edilebilmesi ve bulguların yorumlanabilmesi için sayısal mekan analizi yöntemlerinden Space Syntax metodu ile eşleştirilmiştir. Çalışmada mekansal adalet kavramının alt kavramlarından güvenlik ve
erişilebilirlik, mekan sal entegrasyon, mekansal ayrışma, niş mekanlar, eşit paylaşım,
çeşitlilik ve kamusal mekanların dağılımı kavramları; mekan dizimi yönteminin
erişilebilirlik, global entegrasyon, yerel entegrasyon, okunabilirlik, sinerji, tercih ve
görünebilirlik parametre leri ile ölçülmüştür. Çalışmada yapılan analizler sonucunda; alanda güvenlik açığının bulunduğu, farklı yaş gruplarının alanı özgür kullanamadığı ve cinsiyet ayrımı gözetildiği bulguları doğrultusunda çalışmanın hipotezi doğrulanmıştır.
ÇAĞDAŞ CAMİ MİMARİSİNİN BİÇİMSEL ALGISINDA TOPLUMSAL YANILSAMALAR, 2023
Öz: Amaç: Çalışmanın amacı çağdaş cami mimarisine yönelik yeni tasarım yaklaşımlarında gelenekse... more Öz: Amaç: Çalışmanın amacı çağdaş cami mimarisine yönelik
yeni tasarım yaklaşımlarında geleneksel, yorumlanan, taklit
edilen veya özgün biçimsel kimlik arayışlarını sosyolojik boyutta
incelemektir. Ayrıca kullanıcının bakış açısını ve algısını
ölçmek, halkın bilinç düzeyi ile farkındalığını tespit etmek
amaçlanmıştır.
Yöntem: Çalışma kuramsal çerçeve ve alan araştırması olmak
üzere iki bölümden oluşmaktadır. Çalışmanın ilk aşaması olan
kuramsal bölümde cami mimarisinin tarihsel gelişimi, çağdaş
kuramsal yaklaşımlar ve tasarımlarda biçimsel arayışlar araştırılmıştır.
İkinci aşama olan alan araştırması bölümünde ise kullanıcıların
cami tasarımlarına bakış açılarını ölçmek amacıyla
anket uygulaması yapılmıştır. Çalışmanın evrenini Konya İli
Selçuklu İlçesi cami kullanıcıları oluşturmaktadır. Kullanıcılara
dört bölümde 95 sorudan oluşan anket formu yöneltilmiştir.
Bulgular: Çalışmanın bulgular bölümünde geçerli sayılan 99
anket sonucu değerlendirilmiştir. Elde edilen anket sonuçlarına
göre; cami kullanıcılarının çağdaş cami mimarisine farkındalıklarının
düşük olduğu, sahte tarihselcilik olarak adlandırılan
taklit cami mimarisini savundukları tespit edilmiştir.
Sonuç: Çalışmada kullanıcıların gelenekselin kopya edildiği
cami mimarisine tutumlarının olumlu olduğu belirlenmiş ve
cami mimarisinde kullanılan taklit ögeleri destekledikleri tespit
edilmiştir. Kullanıcıların gelenekselin yorumlandığı cami
mimarisine karşı tutumları olumlu olurken, özgür biçimlenen
cami tasarımlarını benimsemediklerini görülmektedir. Kullanıcıların
farkındalık düzeylerinin artırılması ve uzmanlar tarafından
bilgilendirici seminerler, konferanslar ve
Anadolu’daki kale-kentlerin karşılaştırmalı morfolojik analizi, 2023
Geçmişten 20. yüzyıla kadarki süreçte savunma yapıları, yerleşim alanlarını ve sarayı dışarıdan g... more Geçmişten 20. yüzyıla kadarki süreçte savunma yapıları, yerleşim alanlarını ve sarayı dışarıdan gelecek saldırılara karşı korumak amacıyla inşa edilmişlerdir. Anadolu’da nüfusun artmasıyla yeni yerleşim alanlarına talebin artması ve savaş teknolojisindeki gelişmelerle surlar işlevsel açıdan önemini kaybetmiştir. Fakat bu yapıların kültürel mirasın bir parçası olması nedeniyle korunması ve kentle bütünleştirilmesi ile adaptasyonunun sağlanması gereklidir. Bu kapsamda Anadolu’daki kale kent yerleşimlerinin sanayileşme öncesi ve sonrasında entegrasyon, okunabilirlik ve erişilebilirlik sorunu çalışmanın ana problemini oluşturmaktadır. Kale-kent ilişkisinde morfolojik değişimin incelemesi ve etkili olan dinamiklerin araştırılması kapsamında alan çalışması yapılmıştır. Anadolu’da iç ve dış kalesi olan 30 kent tespit edilmiş ve bu kentlerden nüfus parametresine göre yedi bölgeden birer il seçilerek örneklem belirlenmiştir. Bu doğrultuda Antalya, Bursa, Afyonkarahisar, Kayseri, Trabzon, Şanlıurfa ve Van’ın kentsel sit alanlarının sanayileşme öncesi ve sonrası (19.-21. yy.) haritaları Space Syntax Metodu’yla analiz edilmiştir. Sonuç olarak bulgular doğrultusunda kentlerin illüstrasyonları oluşturularak, kentin surlarla bütünleşmesini ve okunabilirliğini artırmaya yönelik öneriler sunulmuştur.
Calvino'nun Görünmez Kentlerine Farklı Bir Bakış: Görünür Hale Getirerek Dijitale Taşımak, 2023
Tarihsel süreç içinde gelişip büyüyen ve geçmişten günümüze yaşayan uygarlıkların izlerini taşıya... more Tarihsel süreç içinde gelişip büyüyen ve geçmişten günümüze yaşayan uygarlıkların izlerini taşıyan kentler; toplumsal, kültürel ve sosyal mekanlardır. Toplumsal kimliğinin izlerinin yansıması ise kentteki fiziksel çevredir. Fiziksel çevredeki konut alanları, ticaret alanları, kamusal alanlar, kültürel miras alanları, köprüler ve anıtlar gibi yapısal bileşenlerle, meydanlar, sokaklar, caddeler, rekreasyon alanları ve parklar gibi kentsel açık alanlar fiziksel çevreyi oluşturmaktadır. Kentlerdeki mekanların, imgelerin ya da izlerin toplumun hafızasında yer etmesi ise kentsel bellek olarak tanımlanmaktadır. Bu kapsamda Calvino “Görünmez Kentler” isimli kitabında farklı malzemelerden, imgelerden ve göstergelerden oluşan elli beş kenti betimleyerek anlatmıştır. Çalışma kapsamında bu kitaptaki kentlerin öğrencilerin belleğindeki izlerinin belirlenmesi amacıyla stüdyo deneyimi oluşturulmuştur. Stüdyo deneyiminde kentsel imgelerden yola çıkılarak görünmez olan ve betimlenen Calvino'nun kentlerinin görselleştirilmesi hedeflenmiştir. Bu hedef doğrultusunda öğrencilerin hazırladıkları Armilla, Bauci, Fillide, Sofrania, Smeraldina, Zaira, Zenobia ve Zora kenti olmak üzere toplam sekiz kentin dijital modelleri kentsel bellek bağlamında incelenmiştir. Sonuç olarak, öğrencilerin kentleri görselleştirirken Calvino’nun betimlediği yerleşimin malzeme özellikleri, renkler, çatı şekilleri, bina formları, ışık, mimari ve sanatsal detaylar, yerleşim yeri gibi yere özgü nitelikleri ve kent imgelerini yansıttıkları belirlenmiştir.
Devam Eden Bir Mimarlık Krizi Olarak Kentsel Dönüşüm: Amasya İçin Dönüşüm Fırsat mı Tehdit mi, 2023
Sosyal, ekonomik ve kültürel açıdan çöküntü alanlarını kaliteli mekânlara dönüştürmek, terk edile... more Sosyal, ekonomik ve kültürel açıdan çöküntü alanlarını kaliteli mekânlara dönüştürmek, terk edilen bölgeleri yeniden kente kazandırmak amacıyla kentsel dönüşüm projeleri başlamıştır. Dünya’daki kentsel dönüşüm uygulamalarında mevcut dokunun korunduğu, iyileştirildiği ve yerel halkın fikirlerinin alındığı katılımcı planlama örnekleri bulunmaktadır. Türkiye’deki ise mevcut dokunun yıkılarak yeniden inşa edildiği, alt sosyal grubun yaşam alanlarının soylulaştırıldığı ve yerel halkın fikirlerinin yok sayıldığı dönüşüm uygulamaları olarak görülmektedir. Günümüzde dönüşüm olgusu küçük Anadolu kentlerinin bile kimliklerini tehdit eden ve kentli hakkının çiğnendiği bir kriz olmayı sürdürmektedir. Bu kapsamda topografik yapısı nedeniyle sınırlı yerleşim alanına sahip olan Amasya'da, gecekondu alanları olası kentsel dönüşüm süreci esnasında mevcut dokuya uygun dönüşümün yapılabilmesi çalışmanın ana problemini oluşturmaktadır. Bu problemden hareketle, Amasya’nın altı mahallesinin mevcut sokak dokusu, ada formları, binaların yoğunluğu, odak noktaları, yollar, yeşil alanlar, sokak analizleri ve sokak kesitleri ile analiz edilmesi ve olası dönüşüm uygulamalarına altlık oluşturması çalışmanın amacını oluşturmaktadır. Sonuç olarak sorunlar, fırsatlar ve tehditler belirlenerek, alana yönelik tasarım ve planlama, yeni işlev, iyileştirme, yıkılma kararlarına ilişkin, kentsel alan, yerel halk ve yerel yönetime yönelik yedi kategoride öneriler sunulmuştur.
The Journal of International Scientific Researches, 2018
Gelişen iletişim teknolojileriyle beraber markaların halkla ilişkiler ve reklam faaliyetleri amac... more Gelişen iletişim teknolojileriyle beraber markaların halkla ilişkiler ve reklam faaliyetleri amacıyla iletişim kurabilecekleri araçlar her geçen gün artmakta ve çeşitlilik göstermektedir. 2000’li yılların başlarında ortaya çıkan Web 2.0 kavramı ile beraber hayatımıza giren sosyal medya araçları, bugün birçok ülkenin nüfusundan fazla kullanıcı sayısına sahiptir ve markalar adına çok güçlü bir iletişim aracı olarak dikkat çekmektedir. Geleneksel iletişim araçlarına oranla daha az maliyetli ve iki yönlü iletişime imkan veren yapısıyla ön plana çıkan sosyal medya araçları, doğru hedef kitleye daha kısa sürede ulaşabilme noktasında markaların tercih sebebi olabilmektedirler.
Sosyal medya araçları, bireylere sağladığı imkanların yanı sıra markalara getirdiği avantajlar ile birer halkla ilişkiler ve reklam aracı olarak kullanılabilecek bir mecra haline gelmiştir. İnşaat sektöründe bu gelişmelerden etkilenen firmalar, hedef kitlelerine ulaşmak için sosyal medyayı bir araç olarak kullanmaya başlamıştır. Çalışma kapsamında, Konya’da yer alan inşaat firmalarının Facebook hesapları içerik analizi yöntemiyle incelenerek halkla ilişkiler perspektifinden değerlendirilmiştir. Elde edilen bulgular doğrultusunda çalışmada yer alan inşaat firmalarının Facebook’ta paylaşım yapma sıklığı, paylaşım yapmayı tercih ettiği günler ve Facebook’ta yapılan yorumlara cevap verme tercihi noktasında benzerlikler gösterdiği, Facebook paylaşımlarının etkileşim oranları, paylaşımların çeşitliliği ve kullanım amaçları noktasında farklılıklar gösterdiği saptanmıştır.
The Journal of International Scientific Researches, 2018
Şehir markalaşması insanların o şehri yaşamak için tercih etme oranlarını, yatırımları hem yerli ... more Şehir markalaşması insanların o şehri yaşamak için tercih etme oranlarını, yatırımları hem yerli hem de yabancı turistin ziyaret etme isteklerini artırmayı amaçlayan marka iletişim stratejileri bütünü olarak değerlendirilebilmektedir. Bir şehrin markalaşma sürecinde, tarihi mirasın ve yerel kimliğin korunarak sürdürülebilmesi hedeflerin başında gelmektedir. Bu süreçte şehirler yerel ürünleri, yerel kimlikleri, tarihi dokuları ve kendine özgü değerlerini ön plana çıkararak şehir markalarını oluşturmaktadırlar. Bu amaçla şehir markalaşması sürecinde şehirlerin kendilerine özgü niteliklerini ve tarihi yapılarını ön plana çıkarmak ilk başvurulan seçenekler arasındadır.
Şehirlerin tarihini, yerel kimlik ve dokularını yansıtan tarihi yapılar, kentin özgün yapısını ortaya koyup, kendini farklı bir yerde konumlandırmasını sağlayabilmektedir. Hem Türk hem de Dünya tarihi için önemli bir devlet olan Selçuklu Devleti’ne başkentlik yapmış ve pek çok medeniyetin beşiği olan Konya çok sayıda dönem özelliklerini yansıtan, nitelikli ve kullanım değerini sürdüren tarihi yapıya sahiptir. Yerli ve yabancı turistler tarafından ziyaret edilen bu yapılar Konya’nın tarihini, kent kimliğini ve değerlerini yansıtan birer simge olarak markalaşma sürecinde ele alınabilecek değerlerin başında gelmektedir. Bu çalışmada şehir markalaşması sürecinde tarihi yapıların önemine değinilerek, Konya’nın mimari kimliğini yansıtan Selçuklu Dönemine ait yapılarının şehir markalaşmasındaki rolü incelenmiştir. Çalışmada, Konya’nın markalaşma sürecinde Selçuklu tarihi yapılarından nasıl faydalanabileceği irdelenerek, bu doğrultuda turizm değerini artıracak öneriler sunulmuştur.
The first studio-type residences that emerged in America have become widespread throughout the wo... more The first studio-type residences that emerged in America have become widespread throughout the world in the coming years. The studio flourished as an American culture in Turkey, in order to meet the need for single-person living. During the 19th century, immigrants from America and other European countries, mostly from Great Britain and Ireland, have been migrated. The search for solutions to these housing problems has created studio-type apartments. Immigration has resulted in millions of people coming to the media in bad conditions and bringing legal solutions to the agenda. In this study; the socio-cultural and architectural qualities of the concept of the studio apartment in America, which is frequently seen in recent years in Turkey, have also been examined.
1. Uluslararası Turizm ve Mimarlık Konferansı, 2018
20. yüzyıla damgasını vuran küreselleşme olgusu ile ülkeler arası mesafelerin ortadan kalkmasıyla... more 20. yüzyıla damgasını vuran küreselleşme olgusu ile ülkeler arası mesafelerin ortadan kalkmasıyla rekabet ortamı artmış ve bu durum tüketiciler için pek çok alternatif oluşturmuştur. Gelişen iletişim ve ulaşım teknolojileri insanlara seyahat etme ve bilgi edinme noktasında kolaylıklar sağlamaktadır. Giderek önem kazanan marka ve markalaşma kavramları, sadece ürünler ve firmalar özelinde değil, artık şehirler üzerinden de değerlendirilmektedir. Bu gelişmeler neticesinde bir cazibe merkezi olmayı başararak markalaşan şehirler, diğerlerinden farklılaşarak bir adım öne çıkabilmektedir. Küresel rekabet nedeniyle şehrin üst düzey yöneticileri; turizmi artırmak ve yatırımcıları şehre çekmek gibi amaçlarla şehirlere birer marka değeri yüklemeye ve bu değerleri üst düzeyde tutmaya çalışmaktadırlar. İşte bu noktada pek çok unsurun şekillendirdiği marka şehir kavramı; şehrin kendine özgü kültürel, doğal, beşeri özellikleri, tarihi yapıları vb. olguları ile diğer şehirlerden farklılaşarak özgün bir değer ortaya koyması olarak nitelendirilebilir. Şehir markalaşması ile kentsel kalitenin yüksek olduğu anlayışı hedef kitleye aktarılmaya çalışılmaktadır. Bu amaç doğrultusunda; insanların yaşamlarını devam ettirme, yatırım yapma, eğitim alma ve ziyaret etme isteklerini artırmak amacıyla yapılan faaliyetler bu kapsamda değerlendirilebilmektedir. Bu hedeflere ulaşmak amacıyla geçmiş nesillerden günümüze kadar aktarılan kültürel ve tarihi mirası ön plana çıkarmak atılması gereken adımların başında gelmektedir. Türkiye’de tarihi, kültürel ve doğal zenginlikleri bakımından markalaşma potansiyeline sahip pek çok şehir bulunmaktadır. Bu anlamda şehir markalaşması kavramı mercek altına alınarak, marka şehir oluşturmada tarihi mirası ön plana çıkarmanın önemi Konya şehri bağlamında incelenmiştir. Birçok medeniyetin beşiği olan ve Selçuklu Devleti’ne başkentlik yapmış Konya’da çok sayıda tarihi yapı bulunmakta ve bu yapılar yerli ve yabancı pek çok turist tarafından ziyaret edilmektedir. Bu çalışmada, Konya şehrinin markalaşmasında önemli bir yeri olan Selçuklu Dönemi eserlerinin rolü incelenmektedir. Bu doğrultuda Selçuklu yapılarının çevresindeki turizmi ve markalaşmayı olumsuz etkileyen mimari ve planlama sorunları; tasarım, ulaşım ve erişilebilirlik, peyzaj ögeleri, yapı malzemeleri ve işçilik, bilgilendirme ve yönlendirme unsurları başlıklar altında incelenerek tespit edilmiş, fotoğraflarla belgelenmiş ve belirlenen sorunlara çözüm önerileri getirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Konya, Marka Şehir, Selçuklu Mimarisi, Şehir Markalaşması.
1. Uluslararası Turizm ve Mimarlık Konferansı, 2018
İnsanoğlu var olduğu günden bugüne ticari, yeme-içme, farklı yerler görme ve keşfetme amaçlı seya... more İnsanoğlu var olduğu günden bugüne ticari, yeme-içme, farklı yerler görme ve keşfetme amaçlı seyahat etmiştir. Turizm olarak adlandırılan bu kavram; insanlarının sürekli ikamet ettikleri yerler dışında yapılan seyahatler olarak ifade edilebilir. İlk turizm hareketleri insanoğlunun doğasında var olan merak ihtiyacı ile gündeme gelmiştir. Günümüzde ise turizm seyahatlerine kongre, inanç, kültür, sağlık, spor gibi yeni nedenler eklenmiştir. Kentlerin sahip oldukları coğrafi, kültürel, tarihi özellikler ile mimari yapıları keşfetmek isteyen insanlar, kültür turizmini alternatif bir turizm anlayışı olarak benimsemişlerdir. Kültür turizminin gelişmesinin temel nedenlerinden birisi, farklı yörelerdeki insanların zaman içerisinde oluşturdukları fiziki, sosyal, kültürel ve mimari kimliklerini daha iyi tanımak istemelerinden kaynaklanmaktadır. Turizmden sosyal, ekonomik ve kültürel kazanımlar sağlamak amacıyla kentlerin potansiyelleri en etkin şekilde kullanılmalıdır. Konya İli’ne bağlı bir mahalle olan Sille yaklaşık 5700 yıllık tarihi geçmişe sahiptir. Sille tarihinde Hristiyan ve Müslüman nüfusun bir arada yaşadıkları bilinmektedir. Erken Hristiyanlık dönemine ait kaya oyma kiliselerinin de bulunduğu Sille, arkeolojik sit alanı olarak koruma altına alınmıştır. Geleneksel mimari dokuya sahip olan Sille’nin kültürel miras yapıları, günümüzde pek çok yerli ve yabancı turistin ilgisini çekmektedir. Bu çalışmada Konya kültür turizminde önemli çekim noktalarından biri olan Sille’de dini yapılar, geleneksel evleri, hamamlar, çeşme ve köprüler incelenerek turizm değeri ortaya konmuştur. Sille’ye ait yerel kimlik unsurları kültür turizmi ögeleri göz önünde bulundurularak, bir turizm güzergahı olan Sille’nin tanıtımı hedeflenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Turizm, Konya, Kültürel Miras, Kültür Turizmi, Sille.
Komşuluk kavramı en basit haliyle birbirine yakın konumda yaşayan kişilerin arasındaki sosyal bağ... more Komşuluk kavramı en basit haliyle birbirine yakın konumda yaşayan kişilerin arasındaki sosyal bağ olarak
tanımlanabilir. Geçmişten günümüze en ilkelinden en gelişmişine kadar tüm barınma yapılarında var olan
komşuluk kavramı zamanla pek çok değişim geçirmiştir. Toplumun yaşam tarzındaki değişimle paralel
şekillenen ve barınma ihtiyacındaki değişiklikler sonucu ortaya çıkan yeni tip konutlarda komşuluk
ilişkilerinde de değişiklikler görülmeye başlanmıştır. 18.yüzyılda sanayi devriminden sonra geniş aile
yapısından çekirdek aileye geçilmiş ve 2+1 veya 3+1 konutlar yaygınlık kazanmıştır. Tarım toplumundan
sanayi toplumuna geçişle çeşitli sebeplerle kentlere göçler başlamıştır. Kentteki nüfus birikimleri yüksek
katlı konutlar ile çözümlenmiş ve bu yeni yapılarda komşuluk ilişkileri değişime uğramıştır. Günümüzde ise
gelişen teknoloji, iletişim ağları ile küreselleşmenin bir sonucu olarak toplumların kültürel yapısında da
değişim olmuştur. Zamanla çekirdek aile de kendi içinde küçülerek bireysellik ön plana çıkmıştır. Hayat
tarzındaki değişimler, kullanıcı isteklerinin farklılaşması ve tek kişilik yaşama biçimi gibi nedenler 1+1
stüdyo tipi konut ihtiyacını doğurmuştur.
Bu çalışmanın amacı; mekânsal farklılaşmalar sonucu ortaya çıkan ve en yeni kavramlardan birisi olan
stüdyo dairelerde komşuluk kavramını araştırmaktır. Bu çalışmada Konya/Merkez’de yer alan stüdyo daire
kullanıcılarıyla görüşmeler yapılarak stüdyo dairelerin kullanıcı profilleri tespit edilmiş, bu kullanıcıların
komşuluk kavramına bakış açısı ve komşuluk ilişkilerinin değişim geçirip geçirmediği araştırılmıştır.
The concept of neighborhood is defined as the simplest form of social ties between people living in close
proximity to each other. Past to present, from which the most primitive to the most advanced structures in
all housing neighborhood concept has undergone many changes over time. In parallel with the change of
life style society shaped shelter and resulting changes in the need for new types of housing it has started
seeing changes in neighborly relations. After the industrial revolution in the 18th century, large families
were transferred to the nuclear family and 2 + 1 or 3 + 1 houses became popular. Transition from
agricultural society to industrial society, immigration has begun for various reasons. Accumulation of
population in the city with high-rise housing and neighborhood relations have been resolved in this new
structure is altered. Accumulation of population in the city with high-rise housing and neighborhood
relations have been resolved in this new structure is altered. From day to day, nuclear family became to
small and individualism come into question. The purpose of this study; one of the new concepts and the
resulting spatial variations in the studio is to explore the neighborhood concept.
The purpose of this study; One of the new concepts and the resulting spatial variations in the studio is to
explore the neighborhood concept. In this study, Konya / Center through interviews with a user
identification and user profiles located studio apartment, has investigated these users undergoes such
changes of perspective and neighborly relations in the neighborhood concept.