Hüsn ü Aşk'ta Tasavvufi Semboller ya da Aşk'ın Mücâhedesi (original) (raw)
Related papers
Hüsn ü Aşk’ta Sembolik Anlatım
Hüsn ü Aşk’ta Sembolik Anlatım
Öz Tasavvufı- sembolik bir eser olan Hüsn ü Aşk, Şeyh Galib'in şiir dilini kullanmadaki üstün becerisi ve eserdeki anlam derinliğiyle edebiyat dünyamız içerisinde oldukça kıymetli bir yer edinmiştir. Bu kıymetin oluşmasında ona tefekküri bir boyut kazandıran tasavvufun ve bu boyutu ifade imkanı sunan sembolik dilin büyük bir önemi olduğu da muhakkaktır. Mistik bir tecrübenin anlatıldığı Hüsn ü Aşk, yoğun sembol kullanımıyla üç boyutlu bir resmi andınr. Üç boyutlu resmin derinliğinde yatan anlam gibi, Hüsn ü Aşk'ta da simge değerlerin gerisine gizlenen bir dünya vardır. Eserin ifade ettiği gerçekiere ulaşmak için sembollerin sonsuza uzanan atıf ve çağrışımlannı ortaya koymak gereklidir. Anahtar Kelimeler Şeyh Galib, Hüsn ü Aşk, tasavvuf, sembol
Hüsn ü Aşk Mesnevisinde Aşk'ın Yolculuğu
Medeniyet Kültürel Araştırmalar Belleteni, 2024
Divan şiiri, tasavvuf geleneğinin derin muhtevasını Osmanlı Türkçesinin en estetik hâliyle sunar. Divan edebiyatı şairleri, dinî kıssaları şiir şeklinde anlatan ve genellikle uzun şiirler olan mesneviyi ustalıklarını göstermek için tercih eder. Şeyh Galip (1799), Hüsn ü Aşk’ta divan şiirinin alışılmış kalıplarının dışına çıkmış, kurduğu alegorik âlemde tasavvufun unsurlarını kahraman hâline dönüştürerek sembolik bir anlatıma ulaşmış ve diğer divan şairlerinden ayrılmıştır. Hüsn ü Aşk, edebî değeri sebebiyle farklı yöntemlerle araştırma konusu yapılmış ve yapılmaya devam etmektedir. Bu araştırma yöntemlerinden biri de mesnevinin kahramanı Aşk’ın yolculuğunu değerlendirmek için kullanılan monomit kuramıdır. Joseph Campbell, monomiti açıkladığı Kahramanın Sonsuz Yolculuğu (The Hero with a Thousand Faces, 1949) kitabında monomitin aşamaları hakkında net tanımlar yapmaz ve herhangi bir anlatıyı temel örnek olarak sunmaz. Her aşama için farklı kültürlerden örnek vererek tanımların okuyucuda oluşmasını sağlar. Araştırmacıların monomitin aşamalarının net kaideleri olmadığını ve örneklerle şekillendiğini görmesi gerekir. Campbell, bu tercihiyle monomiti metinlere uygularken metnin içinden geldiği kültürü göz önüne alma ve o kültürün orijinal taraflarını tespit etme görevini araştırmacıya yüklemiş olur. Türk edebiyatının daha ziyade Doğu medeniyetine yakın ürünler verdiği düşünüldüğünde monomitin eserlerde gerçekleşmesinde farklılıklar olması mümkündür. Bu çalışmada, Türk edebiyat geleneği için ehemmiyetli ve üzerine çok çalışılan Hüsn ü Aşk mesnevisi ile ilgili monomit çalışmaları değerlendirilmiş, monomitin aşamalarına kısaca değinilmiş, Hüsn ü Aşk mesnevisinde bu aşamalar tespit edilerek gösterilmiştir. Aşamaların monomitle örtüşen ve ayrılan noktaları açıklanarak Hüsn ü Aşk'ın monomiti bir tablo hâlinde verilmiştir. Buna göre Hüsn ü Aşk mesnevisinde, monomit aşamalarının bazılarının hiç görülmediği birkaç aşamanın ise birlikte görüldüğü ortaya konmuştur. Sonuç olarak hayata bakışı belirleyen inancın esere yansıdığı tespit edilmiş, Aşk’ın yolculuğunun monomiti bir tablo hâlinde sunulmuştur.
Şeyh Gâlib'in Hüsn Ü Aşk Mesnevisinde Felekler
Journal of Turkish Research Institute, 2009
Bu çalışmada, Şeyh Galip'in Hüsn ü Aşk mesnevisinde felek kavramının hangi hayal ve sembollerle işlendiğinin incelenmesi amaçlanmıştır. Öncelikle felek kavramı hakkında bilgi verilmiş, edebiyatımızda felek kavramının ifade ettiği anlamlar işlenmiştir. Şeyh Galip'in Hüsn ü Aşk mesnevisinde bu kavramı hangi hayal ve sembollerle işlediği örneklerle açıklanmıştır. Özellikle Hz. Peygamber'in Miraç hadisesinde soyut olay ve düşüncelerin çok güçlü tasvirler, hayaller ve somut ifadelerle işlendiği görülmüştür. Bugün dilimizde daha çok soyut ifadelerde kullanılan feleğin, Şeyh Galip'in Hüsn ü Aşk mesnevisinde çok başarılı ve oldukça zengin anlamlarda kullanıldığı ve orijinal imajlar geliştirildiği tespit edilmiştir.
Hüsn Ü Aşk in Ti̇yatro Metni̇ Olarak Alimlanişi
Journal of International Social Research, 2015
Öz Edebî eser, yazarın kaleminden çıkıp alımlayıcıya ulaştığı andan itibaren, sadece yazara ait olma özelliğini kaybederek alımlayıcısının dile olan hâkimiyeti, metnin ait olduğu kültürü tanıma derecesi, ruh hâli vb. farklı sebeplerle yazarının hiç kastetmediği bir anlamda estetik haz verebilir. Çünkü edebî metinler, bilgilendirici metinler ya da hukuk metinleri gibi tek bir anlama indirgenmek üzere değil mümkün olduğunca geniş anlamlar taşıyarak olabildiğince fazla sayıda alımlayıcının estetik zevkine hitap etmek amacıyla düzenlenmişlerdir. Klâsik eserlerin günümüz bakış açısıyla yeniden yorumlanmasını sağlayan okur merkezli bir kuram olan alımlama estetiği bunu, edebî eserdeki belirlenmemiş alanlarla açıklar. Metin karşısında okur, kişilerin dış görünüşleri, ruhsal durumları, kişilikleri vb. hakkında farkında olmadan ihtimaller geliştirir, örtük bağlantılar kurar, boşlukları doldurur, çıkarımlar yapar. Sıfatların zengin çağrışımları farklı okurlarda farklı tepkiler uyandırır. Belli bir bağlam içinde okuru yorumlamaya iten imgeler, sözcükler, tanımlamalar ve bunlar arasındaki sonsuz ilişkiler, aykırılıklar, benzerlikler, okurda yeni ufuklar açarak, onun yaşamına zengin bir deneyim katar. Bu deneyim alımlayıcının kişisel özellikleriyle de ilişkili olarak zaman zaman metnin farklı bir türde yeniden üretilmesini sağlar. XVIII. yüzyılın en dikkat çekici klâsiklerinden biri olan Hüsn ü Aşk, roman, hikâye, şiir, tiyatro gibi edebî türlerde; resim, hat ve ebru olarak ayrıca bale sanatıyla yorumlanarak yeniden üretilmiştir. Hüsn ü Aşk'ın tiyatroya aktarımları üç farklı yazarın kaleminden okuyucuya ulaşmıştır. Bu eserler: Yenikapı Mevlevîhânesinin son şeyhi Abdülbâkî Baykara'nın Hüsn ü Aşk isimli manzum tiyatrosu, Turan Oflazoğlu'nun Güzellik ile Aşk adlı radyo oyunu ve Kenan Işık'ın Aşk Hastası adlı uyarlamasıdır. Bu çalışmada, alımlama estetiğinin temel ilkeleri ışığında adı geçen tiyatro metinlerine Hüsn ü Aşk'ın gereçler donanımının, kurgusunun ve izleğinin etkisi ile oyun yazarlarının eserdeki boş alanları nasıl alımladıkları; metni sahneye uyarlarken izleyicinin düş gücünü harekete geçirecek yeni anlam alanları yaratmak ve eserin yaşadığımız çağla bağlantılarını ortaya çıkarmak için nasıl bir yol izledikleri incelenecektir.
Hüsn Ü Aşk Mesnevi̇si̇nde Dramati̇k Aksi̇yonu Oluşturan Değerler Üzeri̇ne Bi̇r İnceleme
2010
Ilahi ask, konu olarak Klasik Turk edeb okca islenmistir. Tasavvufi tasavvurla kaleme alinan Husn u Ask mesnevisi de ilahi aski konu edinmistir. Bu ask, sonunda yeniden dogus olarak tecelli edecek olan bir gelisim ve donusumun urunudur. Husn u Ask mesnevisi, kendini bulma yoluna adim atan bireyin gelisim ve donusumunu ele alan nadide eserlerden biridir. Birey kendisini bulma yolunda cesitli merhalelerden gecmek zorundadir. Cokluk ve karmasadan siyrilip teklige ve duzene ulasma eserin cikis noktasidir. Vahdete ulasmak ve vuslata ermek yolunda cekilecek zahmetler ve atlatilan badirelerin hepsi bireysel gelisim icin onemli merhalelerdir. Dramatik aksiyonu olusturan degerler, tahkiyeye dayali eserlerin icerik duzleminin anlasilmasi icin onemlidir. Dramatik aksiyondaki entrika, ulku deger ve karsi deger zitliginda netlesir. Her iki degerin temsil edildigi kisi, kavram ve semboller aksiyonun onemli unsurlaridir. Husn u Ask mesnevisindeki kisi, kavram ve semboller, dramatik aksiyondaki gor...
Hüsn ü Aşk ve Nazirelerinin şekil ve muhteva bakımından mukayesesi
Hüsn ü Aşk is a work that Galib has received with the claim of "creating a new way, creating a new style". Works by subject; Sufi love describes the troubles in the way of attaining divine love. Allegorical narration has been taken as a basis in the work that resulted in wahdat. Hüsn ü Aşk, which resembles mesneviler which is written before himself with these characteristics, is the place of poetry and art value before everything else. With these customs, Hüsn ü Aşk holds Galib's claim of a "new style". So much so that the nazires written in Hüsn ü Aşk proves it. In this work to be done, Hüsn ü Aşk and the texts written as nazire or written as nazire will be compared in terms of shape and content considering the date, poet, period of writing. Thus, how Hüsn ü Aşk, the ground poetry, affected the other texts in terms of subject and art value, and the poem and art value of Hüsn ü Aşk will be determined.
Mukaddime
Fars edebiyatında tasavvufî aşk konusunda pek çok eser vücuda getirilmiştir. Ahmed el-Gazzâlî (ö. 520/1126)’nin aşkın mahiyetini, hakikatini, âşık ve mâşuk hâllerini konu edinen Sevânihu’l-uşşâk adlı Farsça eseri, tasavvufî aşka dair kaleme alınmış müstakil ilk eserlerin başında gelmektedir. Gazzâlî’nin bu eseri, pek çok mutasavvıf âlim ve şairin eserlerine de kaynaklık etmiştir. Bunların başında, Senâî-yi Gaznevî gelmektedir. Tasavvufî düşüncede ilâhî sırların ve gerçeklerin bilgisini çaba sarf ederek kazanan kişiye verilen “hakîm” unvanıyla meşhur olan Senâî, tasavvuf üzerine yoğunlaştırdığı düşüncelerini gazel, kaside, rubâî, kıta ve mesnevi nazım şekillerinin hemen hepsinde sunmayı başarmıştır. Bilhassa kendisi bu nazım şekilleri içerisinde Farsça tasavvufî mesnevileriyle Fars edebiyatında önemli bir yer edinmiştir. Senâî’nin Hadîkatü’l-hakîka ve şerîʿatü’t-tarîka adlı mesnevisi İran edebiyatında yazılmış ilk önemli tasavvufî mesnevi kabul edilmektedir. Hadîkatü’l-hakîka tasavvu...
Aşk/Şarap Ati Ve Aşk Meydâninin Süvârîleri̇
The Journal of Social Sciences, 2019
Klasik Türk şiirinde aşk ve şarap, birbiriyle özdeşleşmiş iki kavram olarak karşımıza çıkar. Öyle ki aşk, çoğu zaman şarapla benzerlik ilişkisi içinde ele alınır ya da söz konusu benzerlik ilişkisi daha da ileri bir boyuta taşınarak şarap istiâre yoluyla aşk yerine kullanılır. Bu özdeşliğe bağlı olarak aşkla birlikte kullanılan birçok malzemenin aynı zamanda şarap için de kullanıldığı ve böylece her iki unsur için ortak bir kavram alanının oluştuğu görülür. At ve onun tamamlayıcı unsurları da söz konusu ortak malzemenin bir parçası durumundadır. Ancak, aşk ve şarap ile at arasında kurulan ilgi ve ilişkiler hem "doru at" hem de "koyu kırmızı şarap" anlamlarına gelen "kümeyt" kelimesi sebebiyle diğer unsurlara göre çok daha farklı ve ileri bir boyutta karşımıza çıkar. Bu çalışmada, müstakil sâkî-nâmelerin ve dîvânların taranması sonucunda tespit edilen beyitler ışığında klasik Türk şiirinde aşk ve şarap ile at arasında kurulan ilgi ve ilişkilerin arka planında yer alan gerekçeler irdelenmeye çalışılmıştır.