Evlenmeyi Haram Kılan Beş Kez Süt Emme Üzerine Bir Değerlendirme (Kur'ân'dan Bir Ayet mi, Peygamberimizden Gelen Bir Rivayet mi?) (original) (raw)
Related papers
Ebû Hanîfe’nin Haramlık Doğuran Süt Emme Müddeti Konusundaki Görüşünün Temellendirilmesi
2013
In justification of the majority of the views put forward by the leading figures of schools of jurisprudence, efforts of the jurists at later periods play an important role. However it is true that these efforts pushed the limits from time to time. In defending the views of founder of the schools, effort of Hanafite jurists is more prominant in comparison to that of others’. As an example of this, in this article we will try to examine Abû Hanîfah’s view regarding the lenght of breastfeeding which causes marriage impediment and how Abû Hanîfah’s followers tried to justify this view.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ, 2007
A CRITIQUE OF "FIVE CLEAR SUCKLING" THAT FORBID MARRIAGE (Is It One Verse From AL-Qur’an Or A Narration From Our Prophet?) Adil Yavuz Every Islamic sects and denominations felt compelled to find a verse from the Qur’an to demonstrate its legitimacy. When some groups led by Shiite could not find any verse in the Qur’an to support their doctrine, they claimed that some verses were not included in the current edition of the Qur’an. However, it is claimed that there are some narrations in the Sunni hadith compilations which corroborate the Shiite claim. This article is intended to examine suckling hadiths that are frequently cited in the context of this debate. The first of these hadiths is the following: Aisha (Allah be pleased with her) reported that "It had been revealed in the Holy Qur’an that ten clear suckling make the marriage unlawful. Then, it was abrogated (and substituted) by five clear suckling and Allah's Apostle (May peace be upon him) died while it was found in the Holy Qur’an and recited by the Muslims. If this verse was in the Qur’an at that time, why it does not exist in the Qur’an today. In this article, this issue is examined. Keywords: Shiite Sect, Qur’an, Sunnite hadith compilations, five clear suckling, de- ficiency in the Qur’an.
Eti Haram Olan Hayvanları Tespit Problemi: Kur’an ve Sünnet Açısından Bir Değerlendirme
Helal ve Etik Araştırmalar Dergisi, 2021
Allah (c.c.) insanoğlunun faydalanması için çok çeşitli hayvanlar yaratmıştır. İnsanların hayatlarını kolaylaştırmak amacıyla yaratılmış olan bu hayvanlar gıda, giyim ve binek gibi çeşitli yönlerden faydalanma imkânına sahiptir. İnsanların hizmetine sunulan bu hayvanlardan hangilerinin helal ve beslenme ihtiyacı için kullanılabileceği ve hangilerinin ise haram kılındığı Kur'an-ı Kerim'de açıklanmıştır. Hz. Peygamber (S.A.S.) de yaptığı ilavelerle haram kılınan hayvansal ürünlerin çerçevesini genişletmiştir. Kur'an-ı Kerim'de helal ve haram kılınan et ürünleri ile ilgili ayetlerin tekrar edilmesi ve Hz. Peygamber'den nakledilen hadislerde haram kılınan ürünlere ilaveler yapılması, mezhep imamları arasında haram hayvanların belirlemesinde ihtilafa sebep olmuştur. Bununla birlikte bölge ve adetlere göre bazı hayvanların tüketilmeme meselesi de ihtilafa sebep olmuştur. Çalışmamızda eti yenilmeyecek hayvanların naslarda zikredilenlerden mi ibaret olduğu ve Hz. Peygamber tarafından yapılan ilavelerin nasıl anlaşılması gerektiği gibi konuların fıkhi tahliline yer verilerek naslar arasındaki çelişkiler ortaya konulup çözüm üretilmeye çalışılmıştır.
2012
"Evlenme ile ilgili belirli aşamaların, Türkler arasında genellikle kesmek fiili ve türevleriyle kurulan deyimlerle ifade edildiği bilinmektedir.Beşik kertmek, söz kesmek ve nikâh kıymak gibi söz gruplarına göz attığımızda kesmek fiili etrafında bir anlatımın oluştuğunu fark ederiz. Türk toplumunda iki yabancı kardeşleşmeye ve dost olmaya karar verirlerse soydaşlarının huzurunda kollarını keserek bir kaba kanlarını akıtırlar. Aralarına kılıç, ok veya başka bir silah koyarak şarap karıştırarak beraber içerlerdi. Sonra silahlarını yahut atlarını ve yahut hemşirelerini değiştirirler böylece “antlı adaş” olurlardı. Moğol devrinde bu törenle dostlaşmış olanlara “anda” denilmiştir. Evlilik gibi soyun devamlılığının en önemli aşaması olan dönemde kanla yapılan sözleşmelerin bulunması tabiîdir. Kertmek, kesmek ve kıymak eylemlerinin sonucu olarak şüphesiz kan akacaktır. Kan kardeşliği, kandaşlık gibi uygulamalarda da bu durum görülür."
Evlenme Örneğinde Dini Ahkamın Kur'an ve Sünnet Işığında Güncellenmesi
2012
Boşaoma, İslam dininde istenmeyen, fakat zaruret gereği meşru kılınan önemli bir hadisedir. Zorlu bir süreç olduğundan Kur'an'da evlilikten daha fazla yer işgal etmiştir. Fakihler, kendi dönemlerine uygun olarak Kur'an ve sünnete dayalı geniş bir boşanma hukul-u tesis etmişlerdir. İlk dönemlerde şifahi kültüre dayalı kırsal yaşam şartlan hakim olduğundan bu hukuki düzenlemeler, büyük ölçüde sözlü beyana dayalı ve koca merkezli olmuştur. Zaman içinde değişen şartlar nedeniyle sonraki Müslüman idareciler bir takım yeni düzenlemeler yapmış olsalar da, bunlar ictibad kapısı kapalı olduğundan cfuıj abkim olarak değil, dünyevi kanun olarak görülmüş, bu nedenle de söz konusu idarecilerin değişmesiyle birli.J...-te geçerliliklerini kaybetmişlerdir. Günümüz itibaoyla Müslümanlar, bir yanda Batıdan gelen dünyevi hukuk, diğer yanda asırlar öncesinin şifahi ldiltürüne ait cfuıj abkim arasında sıkışmış durumdadır. Onlan bu durumdan kurtarmak için mevcut boşanma abkıimının bir an önce güncellenmesi kaçırulmaz bir zorunluluktur.
İslâm Hukûkunda Evlenme Ehli̇yeti̇
Journal of International Social Research, 2019
Sözlük anlamıyla bir kişinin elverişlilik ve yeterliliğini ifade eden ehliyet, aile hukukunda kişinin, başkalarının izin ve icazetine ihtiyaç duymaksızın kendi irade beyanıyla geçerli bir evlilik yapabilmesi veya mevcut bir evliliği sona erdirebilmesi için hukuken sahip olması gereken yeterlilik anlamına gelmektedir. İnsanlar, evlenme ehliyeti açısından ehliyetsizler, eksik ehliyetliler ve tam ehliyetliler olmak üzere 3'e ayrılmaktadır. Tam evlenme ehliyetinin bulunabilmesi için kişinin akıllı, baliğ ve hür olması ittifakla gereklidir. Mezhepler arasında ihtilaf bulunmakla beraber asgari olarak bu vasıfların bulunmasından sonra ancak evlenme ehliyetinin varlığından bahsedilmektedir. Sözlük anlamı olarak sevmek ve yardım etmek anlamına gelen velâyet, başkaları adına onların rızaları aranmaksızın hukuki işlemde bulunma yetkisi demektir. Hukukun kendilerine velâyet hakkı tanıdığı kişilere de veli denmektedir. Evlilikteki velâyet, velinin velâyeti altında bulunanları rızalarını alarak veya almaksızın evlendirme yetkisi demektir. Bu velâyet de velilerin velâyetleri altında bulunan kişilerin rızalarını almaksızın onları evlendirme yetkisine sahip olup olmamalarına göre zorlayıcı velâyet ve zorlayıcı olmayan velâyet olarak ikiye ayrılmaktadır.
2021
Konu ve Amaç: İslâm dini, toplumun en küçük birimi olan ailenin huzur ve güven içinde bir arada yaşamasının sağlanması için gerek evlenmeden önce gerek evlilik esnası ve sonrası için birtakım kurallar koymuştur. Bu kurallardan birisi de süt akrabalığı olanların birbirlerine haram olmalarıdır. Bu makalede evlendikten sonra süt kardeşi olma ihtimali olan eşlerin İslâm âlimlerine göre durumları ve bunun hukuki sonuçları ele alınacaktır. Bu çalışmanın yapılmasındaki amaç, böylesi durumlara karşı âlimlerin tutumlarını mukayeseli olarak tespit etmektir. Yöntem: Çalışmada konu ile ilgili ayet ve hadisler ışığında İslâm âlimlerinin görüşleri mukayese yöntemi ile incelenmiştir. Bulgular: Yıllar sonra süt kardeşi olma ihtimali olan eşlerin öncelikle durumlarını netleştirmeleri, yani ihtimali gidermeleri gerekir. Hanbeli mezhebinde bunu gidermek diğer mezheplere göre daha kolay olmasına karşın Şafiî mezhebinde daha zor olduğu tespit edilmiştir. Tüm âlimlere göre de malum çiftin süt kardeşi olm...
Journal of Süleyman Demirel University Institute of Social Sciences Year: 2020/2, Number:37, pp.1-25., 2020
ÇalıĢmada Osmanlı çocuk bakımı ve beslenmesinde oldukça önemli bir role sahip olup, 19. yü yılın ikinci yarısında yaygın bir Ģekilde sürdürülen sütannelik ve sütninelik geleneği ele alınmıĢtır. Bebeğe süt vermesi için ücretle tutulan kimselerden sütnine olarak adlandırılanlar iki üç çocuk büyütmüĢ tecrübeli kadınlardan oluĢmuĢtur. Genellikle fakir olup muhtaç durumda olan kadınlar sütanneliğe ve sütnineliğe baĢvurmuĢlardır. Bu durumda çoğu aman kendi çocuklarını riske atıp hastalanmalarına hatta ölümlerine sebep olabilmiĢlerdir. Kimsesi çocukları sahiplenen devlet onlara maaĢlı sütnine ya da sütanne temin etmiĢtir. Kolcu kadınlar, hamam ustaları vasıtasıyla bulunabilen sütanne ve sütnineler 19. yü yılın sonlarında "Hi metkâran kethüdalığı" ile de temin edilebilmiĢtir. Sö konusu yü yıl aslında bebek beslenmesinde önemli bir yol katedildiği hayvan sütü ve pek çok gıdanın biberonlar ile bebeğe verilebildiği bir dönemdir. Ö ellikle 19. yü yılın sonları 20. yü yıl baĢları sütnine ve sütanne temin etmenin de güç olduğu bir dönemdir. Bu açıdan anne sütünün hâlâ önemsenmesi ve sütninelik ya da sütanneliğin gündemde tutulması dikkate değerdir.
2014
Kur’an-i Kerim’de oldukca fazla yer tutan kissalarda, daha sonraki donemlerde insanlarin ornek alabilecekleri ve her cagda yasanmasi muhtemel olaylar arasindan Rahmanin tercih ettigi ornek olaylar anlatildigi gibi, onceki kavimlerin ibadet, muamelat, ahlak vb. durumlari hakkinda da bilgi verilir. Ote yandan, bir hadis-i serifte de temel sorumluluklardan olan sehadet, namaz, oruc, hac ve zekat sayilarak Islam’in “bes sey” uzerine bina edildigi belirtilmistir. Iyi incelendiginde hadiste siralanan seylerin, aslinda onceki ummetlere de teblig edilen esaslar oldugu gorulur. Kissalarda, ibadetlerle ilgili bu aciklamalardan; hadis-i serifteki “bes sey” olarak siralanan ve dini ozunu olusturan bu esaslarin, aslinda tum caglarda insanliga teblig edilen emir ve nehiylerin ortak esaslar oldugunu gostermektedir. Kissa ayetlerinde ibadetlerle ilgili zikredilenlerin yardimiyla bes esasi ifade eden hadisin, sadece Hz. Muhammed ummetini kapsayip kapsamadigi, ya da bu hadiste ifade edilen ve bes sey...
Ot, Su ve Ateşin Ortak Kullanımı İle İlgili Bir Hadisin Güncel ve Evrensel Değeri
Su, ot ve ateş insanlığın hatta bütün canlıların ortak değeri ve mirasıdır. Ancak bu durum onlar üzerinde dilediğimiz gibi tasarruf yapabileceğimiz anlamına gelmemektedir. Çünkü bunların, herhangi bir birey tarafından sınırsız ve kontrolsüz kullanılması halinde meydana gelecek zarar, sadece kişinin kendisi değil, onlardan istifade eden tüm canlıları etkilemektedir. Dolayısıyla bu değerlerden faydalanmadaki ortaklık, kirletmemedeki müşterekliği de beraberinde düşündürmelidir. Hz. Peygamber’in bu ortak değerlerle ilgili eylem ve söylemleri, görebildiğimiz kadarıyla, onları kirletmeme, âdil, eşit, ölçülü ve dengeli kullanma ve herkesin istifadesine sunma üzerine odaklanmıştır. O (sav)’na göre söz konusu değerleri, Müslümanlar sorumsuzca ve savurgan bir şekilde kullanmamalıdır. Bunlara ilaveten bu hadiste daha yaşanılabilir bir dünya için, tüm insanlığın ortak bir bilince sahip olması gerektiği vurgulanmaktadır.