Köpeklerde Brahisefalik Hava Yolu Sendromu (original) (raw)

Kamu Kesiminde Doğrudan Temin ile Yapılan Alımların İhale Sistemi İçindeki Yeri ve Değerlendirilmesi

2014

4734 sayili Kamu Ihale Kanununda ihale usulu olarak kabul edilmese de adi ve nasil uygulanacagi belirtilen dogrudan temin islemleriyle ilgili mevzuat ve uygulamaya dayali ortaya cikan sorunlar bu calismanin konusunu olusturmaktadir. Avrupa Birligi ulkelerinde de uygulanan bu alim islemlerinde onem verilen ilkeler; rekabet, seffaflik, ayirimcilik yapmama, tarafsizlik, esit muamele olarak belirtilmis ve her turlu alim konusundaki hassasiyetler direktiflerde yer almistir. Turkiye’de de bu ilkelere onem verilmesine ragmen ozellikle rekabetin saglanmasi konusunda mevzuattaki eksiklikler ve uygulamada yapilan keyfi islemler idarelerin firmalara menfaat sagladiklari algisini arttirmakla birlikte ayni zamanda kamu kaynaginin verimsiz harcanmasi sonucunu da dogurmaktadir

İş kazası veya meslek hastalığından doğan rücu hakkının hukuki niteliği ve Sosyal Güvenlik Kurumu karşısında sorumluluğun koşulları

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2015

İş kazası veya meslek hastalığından dolayı Sosyal Güvenlik Kurumuna rücu hakkının tanınmasının asıl amacı, işverenleri iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almaya teşvik etmektir. Bununla birlikte Kurumun rücu hakkının hukuki niteliği tartışmalıdır. Bu bağlamda Yargıtayın çeşitli kararlarının değerlendirilmesi, uygulamada ortaya çıkan sorunları anlamaya katkı sağlayacaktır. Ayrıca Sosyal Güvenlik Kurumu karşısında sorumluluğun ne zaman doğacağı hususunun da çeşitli ihtimaller çerçevesinde açıklanması gerekmektedir. Zira uygulamada hem asıl işveren-alt işveren ilişkisinin olduğu hem de üçüncü kişinin iş kazası ve meslek hastalığına yol açtığı hallerde, daha karmaşık sorunların ortaya çıktığı görülmektedir. Genel olarak  Bu makalenin esasını, İstanbul Barosu İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Komisyonu ile Galatasaray Üniversite'sinin 29/30 Mayıs 2015 tarihlerinde ortaklaşa düzenlediği "İş Hukukuna İlişkin Sorunlar ve Çözüm Önerileri 20. Toplantısı" konulu panelde yapılan "İş Kazası ve Meslek Hastalığından Doğan Rücu Davaları" başlığını taşıyan tebliğ oluşturmaktadır. Rücu davaları konusunun genişliği nedeniyle bu makalede rücu hakkının hukuki niteliği ile Sosyal Güvenlik Kurumu karşısında sorumluluğun koşulları ele alınabilmiştir.

Ki̇şi̇li̇k - İş Uyumunun Duygusal Tükenmi̇şli̇k İle İş Ve Yaşam Doyumu Üzeri̇ndeki̇ Etki̇si̇: Muhasebe Meslek Mensuplari Üzeri̇nde Bi̇r Uygulama

Bu çalışmanın amacı, kişilik-iş uyumunun, iş ve yaşam doyumu ve duygusal tükenmişlik düzeyi üzerine etkisini incelemektir. Çalışmada muhasebeci olarak çalışan 154 kişi üzerinde bir anket çalışması gerçekleştirilmiştir. Verilerin analizinde, frekans dağılımı, korelasyon ve regresyon analizi kullanılmıştır. Çalışmadan elde edilen sonuçlara göre, kişilikleri ile yapmış oldukları meslekleri uyumlu olan bireylerin iş ve yaşam doyumlarının yüksek olduğu görülmektedir. Ayrıca kişilikleri ile meslekleri uyumlu olan bireylerin daha az duygusal tükenmişlik yaşadıkları tespit edilmiştir. Elde edilen bu sonuçlar doğrultusunda, bireylerin kişiliklerine uygun iş veya meslek seçmelerinin yaşam kalitesini ve yapmış olduğu meslekteki başarısını etkileyeceği söylenebilir.

Doğa koruma alanlarında İmar Hakkı aktarımı uygulamaları üzerine bir değerlendirme

Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 2017

Doğal değerlerin korunması amacıyla özel mülkiyetten kaynaklanan haklar, Türkiye de dahil birçok ülkede kanunlarla kısıtlanmaktadır. Bu kapsamda, yapılaşmanın tamamen yasaklandığı ya da sınırlandırıldığı alanlarda mülkiyet sahibinin mağduriyetini telafi etmek ve imar haklarının satışından elde edilen gelirle doğal alanların korunmasını sağlamak üzere dünyada "imar hakkı aktarımı" (İHA) aracının sıklıkla kullanıldığı görülmektedir. Bu çalışma da öncelikle mülkiyet hakkı bağlamında Türkiye doğa koruma alanları politikaları, İHA yönteminin, tanımlanması, işleyişi ve uygulanışı, Türkiye mevzuatı ve yurtdışı uygulama örnekleri ile birlikte incelenmiştir. Çalışmanın son bölümünde ise İHA yönteminin Türkiye doğa koruma alanlarında uygulanabilirliği değerlendirilmiştir. Sonuç olarak İHA yöntemine ilişkin tüm değerlendirmeler doğrultusunda; Türkiye'nin mevcut yasal ve sosyo-ekonomik koşullarında yöntemin uygulanmasının, ancak uzun vadede gerçekleşebileceği sonucuna ulaşılmıştır.

Deri̇nce İlçesi̇ Ai̇le Sağliği Merkezleri̇ne Kayitli Gebeleri̇n Doğum Şekli̇ Ve Etki̇leyen Faktörler

2019

Ebru KARACA, Cigdem CAĞLAYAN Giris ve Amac : Sezaryen dogum sikligi dunyada ve ulkemizde yillar gectikce artmaktadir ve bu artisin nedenlerini saptamak onemlidir. Bu calismanin amaci daha once sezaryen dogum yapmamis 28 haftalik ve ustu gebelerin dogum sekli tercihlerini, dogum seklini ve etkileyen faktorleri saptamaktir. Gerec ve Yontem : Longitudinal arastirma teknigi kullanilan bu arastirmanin evrenini Kocaeli Ili Derince Ilcesi aile sagligi merkezlerine kayitli daha once sezaryen dogum yapmamis 28 haftalik ve ustu 200 gebe olusturmaktadir. Ornek secilmemis olup arastirmaya alma kriterlerini karsilayan ve katilmayi kabul eden 152 gebe arastirmaya dahil edilmistir. Arastirmacilar tarafindan olusturulan soru formu ve Wijma Dogum Deneyimi Beklentisi Olcegi A versiyonu aile sagligi merkezine gebeler davet edilerek yuz yuze uygulanmistir. Bu gorusmeden sonra dogumdan once en az bir defa, dogumdan sonra da telefonla bir defa olmak uzere gebelere en az iki izlem yapilmistir. Arastirma...

Halil Soyuer’in Şiirlerinde Doğa Farkındalığı Ekoeleştiri Işığında Bir Okuma

Çevre ile sınırlı ve bağlantılı bir sistemin içinde yaşayan insan, kendisini bu sistemin hâkimi olarak görmektedir. İnsanoğlu, sanayileşme döneminden çok sonra, hususen 1950'lerden itibaren çevreye verdiği zararların farkına varmaya başlamış ve adına ekoloji denilen bir farkındalık ve mücadele hareketi başlatmıştır. Ekoeleştiri ise bu hareketin edebiyata bakan yönü olarak görülen bir alt çalışma alanıdır. Edebiyat ile çevre arasındaki ilişkiyi inceleyen ekoeleştirinin amacı, en basit şekliyle çevre sorunlarına dikkat çekmektir. Batı'da dahi henüz son otuz senede görülmeye başlanmış olan ekoeleştirel çalışmalar, Türk edebiyatında son yirmi yılda belirmiş ve hızla ilgi görmeye başlamıştır. Doğal olarak hem akademik çalışma alanlarında hem de sanat çevrelerinde birbiri ardına yapılan çalışmalar hızla artmaktadır. Türk şiirinin son altmış senesinde dikkatleri çeken şairlerden birisi olan Halil Soyuer, dizelerinde iyimser ve neşeli bir ruh hâli içinde sevgi, dostluk, vefa, yardımlaşma ve yaşama sevinci gibi konuları işlemiştir. Dolayısıyla böylesi "yaşamayı ve yaşatmayı" önceleyen bir tercihte, çevre ve doğanın korunması, onun şiirlerindeki başat konulardan olmuştur. Bu çalışmada Soyuer şiirlerindeki doğa farkındalığını çevreci eleştiri ışığında değerlendireceğiz.

Ki̇şi̇sel Veri̇leri̇n Hukuka Aykiri İşlenmesi̇nden Doğan Zararlarin Tazmi̇ni̇ Ve Görevli̇ Mahkeme

İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi dergisi, 2022

Kişisel verilerin hukuka aykırı işlenmesinin, ilgili kişinin zarara uğramasıyla sonuçlanması kaçınılması zor bir sonuçtur. Yasa koyucu Kişisel Verileri Koruma Kanunu'nda bu Kanuna aykırı fiiller neticesinde doğan zararların tazminine ilişkin özel hükümler düzenlemekten kaçınmış; kişilik hakları ihlal edilenlerin, genel hükümlere göre tazminat hakkının saklı olduğunu belirtmek suretiyle genel hükümlere yollama yapmayı tercih etmiştir. Kişisel verilerin hukuka aykırı işlenmesi sonucunda zarar gören, kişisel verisi hukuka aykırı işlenen ilgili kişidir. Kişisel verilerin hukuka aykırı işlenmesi nedeniyle doğan zarar, maddi zarar olabileceği gibi manevi zarar şeklinde de ortaya çıkabilir. Bu çalışmada, kişisel verilerin hukuka aykırı işlenmesinden kaynaklanan zararların tazmini, özellikle görevli mahkemeler açısından ele alınmıştır. Veri sorumlusunun kamu tüzel kişisi veya özel hukuk kişisi olmasına binaen yargı yolu değişmektedir. Dolayısıyla hem idari yargıda hem de adli yargıda bu davaların görülebilmesi mümkündür. Ayrıca veri sorumlusu ve ilgili kişi arasındaki ilişkinin iş veya tüketici ilişkisi ya da ticari ilişki olmasına göre ihtisas mahkemelerinin görevli olması da söz konusu olmaktadır.

Ruhsal Hastalıktan İyileşmeye Kültürel Etki

Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 2019

Bireylerin simge, anlam ve değer dünyasını oluşturan yapı kültür olarak tanımlanmaktadır. Duygu, düşünce ve davranışlar bireylerin yaşadıkları kültür ile şekillenir ve bu davranış örüntüleri yaşanılan sosyal ağ içinde anlam kazanır. Bu davranış örüntülerinin bir kısmı toplum tarafından kabul edilirken bir kısmı da toplumdan dışlanır. Toplum tarafından kabul edilen durumlar dışındaki davranışlar, ruhsal bozukluk belirtilerinin dışa vurumunda kendini gösterir. Kültürel yapı hem ruhsal bozukluk belirtileri zemininde ele alınırken, hem de bireylerin ruhsal bozukluk belirtileri ile yaşama, hastalıkla baş etme, yaşamın kontrolünü tekrar eline alma ve yaşamdan anlam bulma olarak tanımlanan iyileşme sürecinde de etkisini göstermektedir. Bu doğrultuda ruhsal hastalığı olan bir bireye yaklaşımda, bireyin kültürel alt yapısını göz önünde bulundurmanın, iyileşme sürecinde de kültürün olumlu etkilerini bakıma dahil etme açısından etkili olacağı düşünülmektedir. Bu amaçla yazılan derlemede, ruhsa...

Mantıku t-tayr (Kuş Masalları) Projesinin Öğrenci Görüşleri Doğrultusunda Değerlendirilmesi

Kalem uluslararası eğitim ve insan bilimleri dergisi, 2024

Ferîdüddin Attâr (ö. 618/1221) tarafından 1187 yılında kaleme alınan ve Gülşehrî tarafından Türkçe'ye tercüme edilen Mantıku't-tayr, dil ve değerler açısından zengin tasavvufî bir metindir ancak günümüzde yeterince tanınmamaktadır. Bu araştırma ile metnin günümüze taşınarak öğrencilere ulaştırılması amaçlanmıştır. Böylelikle Türkçenin yaşatılması, gelecek nesillere güçlü bir şekilde aktarılması ve Mantıku't-tayr'da farklı insan tiplerini temsil eden kuşlar üzerinden öğrencilere temel değerlerin ve ahlâkî öğretilerin ulaştırılması hedeflenmiştir. Bu çerçevede, bir proje olarak hazırlanan Mantıku't-tayr eserinin içeriği, masal anlatma geleneğinden yararlanılarak, minyatürler eşliğinde, ortaokul ve lise öğrencilerine, yaş düzeyine uygun biçimde sunulmuş ve ardından katılımcıların kuş masallarına ilişkin görüşleri değerlendirilmiştir. Araştırmada, nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması deseni kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubu, 2020-2021 öğretim yılı bahar döneminde Millî Eğitim Bakanlığına bağlı İstanbul ili, Üsküdar ilçesinde bulunan bir devlet okulu ve bir de özel okulda öğrenim gören on dokuz öğrenciden oluşmaktadır. Veriler, araştırmacılar tarafından oluşturulan yarı yapılandırılmış görüşme formlarıyla elde edilmiştir. Verilerin analizinde içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. Araştırmadan elde edilen Dr. Öğr. Üyesi Özlem GÜNEŞ / Dr. Öğr. Üyesi Esra TÜRK 2 sonuçlar şu şekilde sıralanabilir: Katılımcılar eserdeki karakterlerin farklı yönleriyle özdeşim kurmakta; zaafları, problemleri, hırsları, istekleri, vazgeçemedikleri ile benzeştiklerini ifade etmektedirler. Katılımcıların cevapları, eserdeki karakterlerin kendilerinden ve çevrelerindekilerden izler taşıdığı doğrultusundadır. 14. yüzyılda yazılmasına rağmen farklı mizaçları, karakterleri yansıtmakta başarılı ve güncel bir eserdir. Katılımcıların eserden farklı mesajlar çıkarması eserin zengin içeriğini yansıtmaktadır. Pek çok değeri ihtiva eden eserde, katılımcıların görüşleri çerçevesinde azim/gayret; farkındalık/özüne dönme ve dünyaya aşırı bağlanmama gibi değerlerin öne çıktığı görülmektedir. Çalışma sonunda öğrenciler pek çok yeni sözcüğü kelime dağarcıklarına eklediklerini ifade etmişlerdir. Eserin, ana dil eğitiminin yanısıra karakter ve değer eğitiminde de kullanılabilecek önemli bir metin olduğu söylenebilir.

Karayollarında Yeni Teknolojik Gelişmeler Üzerine Bir Değerlendirme

European Journal of Science and Technology, 2019

Özet Yollar, sosyal faydalarla birlikte, bir toplumda ekonomik kalkınmaya ve büyümeye katkıda bulunmada önemli bir rol oynar. Bu nedenle, bir ülkenin gelişmesinde hayati rolü bulunmaktadır. Dünyada karayolu uzunluğu 16,3 milyon Km olsa da her ülkeye bağlı olarak, yeni inşaat ve bakım ihtiyacı her zaman bir zorunluluktur. Öte yandan, küresel değişimler, asfalt endüstrisinin muaf olmadığı, sürdürülebilirlik çerçevesi içinde faaliyet göstermesi için tüm sektörleri baskı altında tutuyor. Bu nedenle karar vericiler atmosferi, insan sağlığını ve rahatlığını korumak için günlük düzenlemeler yapıyorlar. Bu koşullar altında, hükümetler ve akademisyenleri de içeren karayolu endüstrisinin tüm paydaşları, teknik iyileştirmeler ile düşük maliyetli, çevre ve insan sağlığı çözümleri arasındaki dengeyi sağlayarak, korumayı teşvik eden yeni teknikler ve materyaller aramaktadır. Herhangi bir "doğru" ürün, üretim, teknik, tesis, fon kullanımının değeri, bu bağlamda her paydaş için giderek daha önemli hale gelmektedir. Bu çalışmada yol kaplamalarındaki yeni teknolojik gelişmeler dikkate alınarak, sürdürülebilirlik bakımından değerlendirilmiştir.