İslam İmar Hukukunun Kaynakları ve Bu Alanda Geçmişten Günümüze Yapılan Çalışmalar (original) (raw)
Related papers
İslam Hukuku ile İlgili Bazı Kaynaklar ve fıkhı özetleyen klasik soru ve cevaplar-Anonim
Hanefî mezhebinin VIII. Asırdan sonra gelen âlimleri metin kitaplardan dört tanesine çokça itibar etmişler ve bunları "Mutûn-i Erbaa" diye isimlendirmişlerdir. Bu metinler, Muhtar, Kenz, Vikaye ve Mecmau'l-Bahreyn isimli eserlerdir. Müteahhir âlimlerden şu üç kitaba ("mutûn-i selâse") itimat edenler de olmuştur. Vikaye, Kenz ve Kudûrî'nin "Muhtasar"ı.[1]
ATEBE Dergisi, 2023
Hukuk düzeninin kişiye bahşettiği haklar, iktisadi değer taşıması yönünden “malvarlığı hakkı” ve “şahıs varlığı hakkı” şeklinde esaslı bir ayrıma tabi tutularak incelenmektedir. İktisadi değer taşıyor olması yönüyle şahıs varlığı haklarından farklılaşan malvarlığı hakları, herkese karşı ileri sürülebiliyor olması durumunda “mutlak”, yalnızca borçlu namındaki yükümlüye karşı ileri sürülebiliyor olması halinde ise “nisbî” şeklinde nitelenir. Mutlak mamelek hakları somut bir kütleye sahip olan (cismanî) bir konu üzerine kuruluysa aynî hak adını alır. Aynî haklar, nisbî özellik taşıyan ve dolayısıyla belirli bir şahsın edimi sayesinde ve ancak onun aracılığıyla kullanılan alacak haklarıyla birlikte malvarlığının iki önemli bileşenini oluşturur. Tarihsel süreçte bu iki hak türünü birbirine yaklaştırmaya yönelik çeşitli teşebbüslerde bulunulmuşsa da bu haklar gerek mahiyet gerek hüküm itibariyle farklı kabul edilmeye devam etmiştir. Söz konusu farklılık, hakkın konusu üzerindeki hakimiyetin şekli yani doğrudan veya dolaylı olması bakımından, bahse konu hakların eşyanın aidiyetine etkisi açısından, hakkın mutlak veya nisbî olması cihetinden, sürekli olup olmama yönünden ve makalede etraflıca ele alınacağı üzere öncelik/üstünlük itibariyle ortaya çıkmaktadır. Kara Avrupası hukuk sistemine ait olan bu kavramsal kurgu ve terimlerin muadillerine veya benzerlerine İslam hukuk doktrini içerisinde de rastlanmaktadır. Bu kapsamda fıkıh literatüründe malvarlığı haklarının tümüne şamil olacak şekilde “milk” terimi kullanılmış, hakkın konu edindiği varlığın niteliğine göre de “milkü’l-ayn”, “milkü’l-menfaa”, “milkü’d-deyn”, “milkü’l-habs ve’l-yed” gibi terimler geliştirilmiştir. İnsanlar arasındaki hukuki menfaatlerin karşı karşıya geldiği bazı durumlarda bu iki hak türü arasında tercih yapmak gerekebilmektedir. Bu tarz bir tercih durumunda aynî haklara, ihtiva ettiği yetkiler dikkate alınarak şahsî haklar karşısında bir tür öncelik tanınmıştır. Söz konusu önceliğin en belirgin şekilde görüldüğü yerlerden biri de kiraya verilen malın kira akdi devam ettiği sırada üçüncü kişilere devredilmesidir. Bu noktada İslam hukukunda kira akdinin kişiye kazandırdığı yetkiler Kara Avrupası hukuk sistemine göre farklılık arz eder. Makalede kiracının bu hakkının İslam hukukuna göre -Kara Avrupası hukuk sisteminden farklı olarak- aynî nitelikte kabul edildiği savunulmaktadır. Bunu temellendirmek için kiralanan malın kira müddeti içerisinde üçüncü şahıslara satılması, kiralanması veya gasp gibi haksız fiil şeklinde yorumlanabilecek yollarla intikal etmesi halinde fıkıh doktrininde kiracıya tanınan yetkiler incelenmiş İslam hukukunun bu hususlardaki özgün yaklaşımı klasik ve modern fıkıh eserleri dikkate alınarak, Türk hukukuyla da kıyaslamalar yapmak suretiyle ifade edilmiştir.
Günümüz İslam düşüncesine en önemli katkıyı sağlayan coğrafyalar söz ko-nusu olduğunda Fas, Arap coğrafyasında akla ilk gelen ülkelerden biridir. Bu ülkenin yetiştirdiği birçok mümtaz şahsiyetin eserlerinin Türk okuyucusuyla buluşturulması takdire şayan bir durumdur. Allâl el-Fâsî'nin orijinali Mekâsidu'ş-şerîati'l-islâmiyye ve mekârimuhâ adıyla 1963'de yayınlanan eserinin Türkçesi bu açıdan geç kalmış bir çeviri olarak görülebilir. Yazıldığı dönemde İslam düşünürlerine hakim olan savunmacı ve bir nebze de slogancı söylem eserin değerini bir ölçüde azaltsa da, genel olarak İslam'ın, özel olarak da şer'î hükümlerin maksatlarını görmezden gelen gerekçelendirilmemiş bir iman anlayışının savunuculuğunu yapan günümüz ilahiyat ve diyanet camiasına bu eserin öğreteceği çok şey bulunmaktadır. Bununla birlikte biz bu yazı-mızda özellikle yazarın savunmacı ve slogancı bulduğumuz görüşlerine dik-kat çekeceğiz. Allâl el-Fâsî'nin hukuk tarihi ve felsefesi, fıkıh usulü ve felsefesi ve son olarak siyaset felsefesi gibi temel alanları dokuz bölüm halinde ele aldığı bu eseri, aslen Hukuk fakültesindeki ders notlarının kitaplaştırılmış şekli oldu-ğundan fazla sistematik ve akademik olmasa da, bu durum eser için, daha yaygın okuyucuya hitap edebilme imkanı sunması açısından bir avantaj da sayılabilir. Yazar önsözünde, yaptığı araştırmaların şunu gözler önüne serdiğini iddia ediyor: " Tolerans esasına dayalı olan fıkhımız diğer hukuk sistemlerinden üstündür. Bu hukuk sistemi Müslümanlar ve adaleti sağlama amacı taşıyan tüm insanlık için en yüce kanun olarak kalmayı hak etmektedir. " (s. 17). Bu yargıyı esas alarak haklı olarak okuyucu, kitabın ileriki sayfalarında fıkhın üstünlüğünün ve bırakın insanlığı, Müslümanlar için dahi çözüm üreten bir hukuk sistemi olarak kala-mamasının nedenini arıyor, ama kitabın sonunda tatminkar bir cevap bula-mamanın hayal kırıklığını yaşıyor. Fâsî'nin " Makâsıdu'ş-Şeria'nın Kısımları ve Hükümleri " başlıklı ilk bö-lümde, alimlerin İslam dininin akla ve inceleme/araştırmaya dayalı olduğuna inanarak dindeki hükümlerin hikmetlerini ortaya çıkarmaya özen gösterdik-lerine vurgu yapması önemli bir husustur. Klasik alimlerin bu inancının ve * Doç. Dr., Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Din Felsefesi Öğretim Üyesi, (muammeri@sakarya.edu.tr).
Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi (TALİD), 2014
Özet Bu çalışmada Türkçe telif edilen fıkıh ilmi/İslam hukuku tarihi teliflerinin tespit ve değerlendirilmesi hedeflenmiştir. Bu kapsamda çalışmaya hukuk tarihi ilim dalı hakkında verilen genel bir tarihî malumatla başlanmıştır. Daha sonra fıkıh ilmi/İslam hukuku tarihi disiplininin tarihî süreci tasvir edilmiştir. Ayrıca başlıkta tercih edilen tesmiyenin temellendirilmesine çalışılmıştır. Akabinde toplamda yirmi üç eser özet bir şekilde tanıtılmıştır. Bu verilerden elde edilen bazı kanaatler ise sonuç bölümünde dile getirilmiştir. Anahtar kelimeler: Hukuk Tarihi, Türk Hukuk Tarihi, Fıkıh İlmi/İslam Hukuku Tarihi. Abstract In this article, we aim to present the literature written on the history of Islamic jurisprudence and law in Turkish. The article begins with a brief section providing general historical information about the field of the history of law. After that, the historical process of the discipline of the history of Islamic law has been described. We have also tried to explain the usage of the terms in the title of this paper. After that, twenty-three works have been briefly introduced. Insight gained from this data has been evaluated in the conclusion. Keywords: History of Islamic Law, History of Turkish Law, History of Fiqh /Islamic Law.
İslam Hukuku İle Beşeri̇ Hukukun Bi̇rbi̇ri̇nden Yararlanma İmkâni Üzeri̇ne
2018
Gunumuzde bazi ideolojik nedenlerden dolayi Islam hukuku ile Beseri hukuk birbirinden tamamen farkli iki hukuk sistemiymis gibi bir algi mevcuttur. Orijin farkliligindan dolayi bu iki hukuk sisteminin birbiri ile telif edilmeyecek yanlarinin bulundugu elbette inkâr edilemez. Ancak bu olgu, iki hukuk siteminin butun yonleri ile birbirinden farkli norm ve yaklasimlara sahip oldugu anlamina gelmez. Aksine bu iki hukuk sistemi incelendiginde bircok yonuyle ortusen taraflarinin bulundugunu gormek zor degildir. Esasen hukukun gayesi ve finalist karakteri de bunu gerektirir. Cunku hukukun esas gayesi toplumsal problemleri cozmektir ve hukuk buna ulasmak icin daima kendini yenilemek zorundadir. Iki hukuk sisteminin bu ortak yonu bile bircok konuda benzeri yaklasim ve cozumlere sahip olmasini gerektirir. Islam hukukunun ilahi menseli olmasi, buna karsin gunumuz hukukunun beseri kaynaklara dayanmasi gibi nedenlerden dolayi tabii ki iki hukuk siteminin birbiri ile telif edilmeyecek yanlari ola...
The Ottoman Land Code of 1858 was promulgated after Tanzimat by the Ottoman central administration. Classifications of lands and their law regimes, using / transfer rules of the miri lands were set out in the Code. Lands were classified in five categories according to the Code: Mulk (= freehold), miri (= crown), metrûk (= abandoned), vakıf (= endowment), mevât (= dead) and determined their law regimes. This study aims at giving information about the Code's literature, general structure, preparation process and importance in Ottoman law. The main part of the study compares similarities and differences between Islamic Inheritance Law and Land transfer regulations. Key words: The Ottoman Land Code, Inheritance Law, Land Transfer Regulations, Land Classifications, Lands in Ottoman Law.
İslam Hukuku Ve Modern Hukuk Bağlaminda
Ekev Akademi Dergisi, 2016
İslam hukukunda tazmin sorumluluğu damân, zimmet, uhde, garâmet ve kefâle gibi kavramlarla değerlendirilmiştir. Adaletin sağlanmasında verilen zararların giderilmesi esastır. İnsana verilen zararların tazmin edilebilmesi için sorumluluğun unsurları olan fiil, illiyet bağı, hukuka aykırılık ve zararın ortaya çıkması yanında değişen ve gelişen durumlara göre belirli ilkelerin gündeme gelmesi dikkat çekicidir. Bu çalışmamızda tazmin sorumluluğu, İslam hukuku ve modern hukuk açısından mukayeseli olarak ele alınmaktadır.
İslam Yargılama Hukukunda İstinâbe
Mütefekkir, 2020
Mahkemeler, oteden beri kendileri icin tayin edilmis yargi cevresinde gorevlerini icra ederler. Bu nedenle gorev ve yetkisini asarak bir davaya bakamaz ve karar veremezler. Aksi halde bu karar, hukuken gecerli olmayacaktir. Bununla birlikte mahkemelerin bakmakta oldugu davalarin bir yonuyle yargi cevresinin disinda olmasi muhtemeldir. Bu durumda mahkemenin ne yapacagi, hukuki bir sorun olarak onumuzde durmaktadir. Bu arastirma, zikredilen soruya yanit aramakta ve bunu yaparken hem ogretiye hem de mahkeme kararlarina (kadi sicili) dayanmaktadir. Yargi cevresi disinda ikamet eden sahitlerin dinlenmesi veya davalinin isticvabi, keza yargi cevresi disindaki bir mahallin kesfi vb. durumlarda mahkemeler arasi hukuki ve adli yardimlasma gundeme gelir. Bu husus ogretide kitâbu’l-kādi ile’l-kādi basligi altinda ele alinmis ve burada kitâbu’l-kādinin mesruiyeti, sekil sartlari ve keyfiyetine iliskin gorusler dile getirilmistir. Sadece hukuk davalarinda kullanilan bu kurum, nâib ve hakem tayin...