Biyoloji Felsefesi - Elliott Sober (original) (raw)

elliotsober-biyolojisözlüğü

Genel biyoloji bilgisi 48 Sıvıların hareketleri 101 50 Besinler ve kullanımları Metabolizma Yaşam ve homeostazi için enerji Hormonlar Sindirim salgıları ve enzimler 11 o Vitaminler ve kullanımları Canlıların sınıfiandırılması Resmi olmayan gruplama terimleri Dizin Kervan çulluğu uzun ve kıvrık gagasını çamu ra daldırarak dipleri karıştırabilir.

Türkiye'de ve Dünyada Biyoloji Felsefesi (Röportaj: Dr. Özlem Yılmaz Silverman)

Meşelerle çamlar ve ormandaki kardeşleri, öyle çok gün doğumu ve gün batımı görmüş, mevsimlerin gelip geçişine ve nesillerin yok oluşuna şahit olmuştur ki anlatacak dilleri veya onları anlayacak keskinlikte kulaklarımız olsa ne hikâyeler anlatırlardı bize kim bilir diye merak etmeden duramayız. Maud van Buren Sayın Dr. Özlem Yılmaz Silverman'a bu yoğun programı arasında bize zaman ayırdığı için çok teşekkür ediyoruz. Bilmeyenler için açıklamak gerekirse kendisi biyoloji felsefesi alanında çalışan sayılı Türk akademisyenlerden. Ayrıca biyoloji ve felsefe alanlarında çift doktora sahibi olması da onu özel kılan nitelikler arasında. Sözü çok uzatmadan sohbete başlayalım isterseniz. Özel bir soruyla başlamak istiyorum. Ege Üniversitesi Lisans Biyoloji bölümü, Çevre Bilimleri yüksek lisansı ve Biyoloji doktorasının ardından 2012 yılında Felsefe doktorasına başlıyorsunuz. Bu süreci biraz anlatır mısınız, özellikle felsefeye geçişte sizi motive eden en önemli faktör ne oldu? Öncelikle röportaj davetiniz için çok teşekkür ederim. Felsefeye her zaman ilgim vardı. Bu ilgi biyoloji doktoram sırasında bilim felsefesi üzerine yoğunlaşmaya başladı. O dönem, her biri çok iyi olan üç ayrı bitki bilimi laboratuvarında (Ege, Sydney ve Sabancı Üniversitelerinde) çalışma fırsatı buldum. Bitkilerin çevrelerindeki değişikliklere nasıl yanıt verdikleri, biyolojide deney tasarımları ve araştırma süreçlerindeki diğer aşamalarla ilgili birçok konu dikkatimi çekiyordu. Doktoramı bitirdiğim yıl (2011) çalışmalarıma biyoloji felsefesi üzerine devam edeceğimi biliyordum.

Biyoloji ve Felsefesinin Serencâmı

Türk -İslam Tıp Tarihi Araştırmalarında Kaynaklar, 2024

Biyoloji ya da dirimbilim, özellikle yirminci ve yirmi birinci yüzyıllara damgasını vurmuş bir bilimdir. Canlı varolanları inceleyen bir bilim olması sebebiyle de konusu, yöntemleri ve kapsamı bakımından diğer tabiat bilimlerinden ayrılmaktadır. Büyük bir ihtimalle önümüzdeki yıllarda ve asırlarda biyolojinin önemi giderek artacaktır. Bu yüzden biyolojinin tarihine ve felsefesine daha çok rağbet gösterileceği de düşünülebilir. Böylece biyoloji tarihine ve biyoloji felsefesine ışık tutacak metotların ortaya koyulması gerektiği açığa çıkar. Bu çalışmada, Aristoteles’in bilgiye bakışından ilham alınarak, biyoloji tarihinde üç farklı bakış önerilmiştir. Bu bakışlar Ereksiz-Zorunsuz Bakış, Adcı-Terimci Bakış ve İçerikçi- Bağlamcı Bakış olarak isimlendirilmiştir. Buna göre, biyolojinin kökleri Aristoteles‘e kadar uzatılabilir. Biyolojinin Aristoteles’ten başlatılabilecek bir bilim olduğu ve Aristoteles’in ne ölçüde biyoloji alanında yazdığı eserlerinin sayfa sayısına atıfla gösterilmiştir. Ayrıca Aristoteles ve İbn Sînâ arasındaki entelektüel izdüşüme işaret edilmiştir. Bu işaret İbn Sînâ’nın güncellemeler ve sentezlerle orijinal üretimler yapan bir âlim olduğunun altını çizmektedir.

Stoa Felsefesi̇nde “Doğaya Uygun Yaşama”Nin Anlami

2020

Doğaya uygun yaşamak"ı amaçlayan Stoacılık, gündelik pratiklere dair önerileri ve kişileri kendini araştırmaya yönlendiren ikazlarıyla çeşitli dönemlerde olduğu kadar günümüzde de kişilere belirli eylem olanakları sunar. Bu olanakların gerçekleştirilebilir olması için "doğaya uygun yaşamak"ın anlamının tartışıldığı bu çalışmada, doğadan hareket eden, akla uygunluğu ölçüt alan ve erdemi erek olarak belirleyen Stoacılığın, hareket noktası, ölçüt ve erek arasında nasıl bir bağlantı kurduğuna değinilmektedir. Çalışma Stoa etiğinin önemli kavramlarından biri olan oikeiōsis aracılığıyla doğa, akıl ve erdem kavramları arasında bir bağlantı olduğunu ve bu kavramların farklı bağlamlarda birbirlerinin yerine kullanılabilir olduklarını Stoacı metinlerden hareketle ortaya koymaktadır. Bu bağlantılar ve kavramsal geçişlilik, Stoacıların "doğaya uygun yaşamak" ile kastettiklerinin yalnızca doğaya uygunluk olmadığını, bunun yanı sıra bu ifadenin, "doğaya, akla ve erdeme uygun yaşamak" anlamına geldiğini göstermektedir.

Biyoloji Felsefesinde Nedensellik Kavramı

Bilimin ve felsefenin en tartışmalı konularından olan nedensellik, biyoloji bağlamında ele alındığında çok daha kompleks bir sorunla karşılaşılmaktadır. Klasik nedensellik; yapı ve sistemleri indirgeyerek, parçalara ayırarak incelerken biyolojik sistemlerde bu olanaksızdır. Fakat biyolojik yapılarda bu tür bir müdahale sistemin kendine özgü (sui generis) özellikleri gereği mümkün değildir. Biyolojik sistemlerde sayısız olay meydana gelir ve neredeyse bütün bu olaylar, süreçler birbirleriyle ilişkilidir. Bu nedenle biyolojik yapılardaki etkileşimleri açıklayıp anlamlı hale getirebilmek için korelasyon, heterarşi, emergent özellikler, süreç felsefesi, epigenetik, geri bildirim döngüleri gibi kavramlar üretilmiştir. Bütün bunlar da bir anlamda biyoloji alanında nedensellik kavramının bilhassa fizik biliminden farklılık gösterdiğine işaret eder. Nitekim bu çalışmanın temel amacı da biyoloji felsefesindeki nedensellik kavramının bilhassa fiziksel bilimlerden farklı olduğunu göstermek olmuştur. Böylelikle tezde ulaşılan önemli sonuçlardan birisi de geleneksel anlayışın aksine bilim felsefesi yapma biçiminin fiziğe göre değil de biyolojinin kendine özgü kavramsal ve yöntemsel süreçlerinde incelenmesi gerektiğini açığa çıkarmıştır. Anahtar Sözcükler: nedensellik, biyoloji felsefesi, bilim, fizik, biyoloji.

Felsefe-Bilim'den Biyofelsefeye: Canlı(lık) Araştırmasına Dair Bir Bildirge

Kutadgubilig, 2023

Biology –in its simplest definition– is a natural science that studies the living things. Philosophy of Biology, on the other hand, is the whole of conceptual analysis, synthesis and deductions that filters the scientific information being produced by biology, especially those of ‘life’ and ‘evolution’. In this study, the importance of the philosophy-science view of the famous philosopher Teoman Duralı, who passed away a year ago, will be mentioned in terms of contemporary biology and philosophy of biology. In doing this, first of all, the historical relationship between the philosophy of biology and the philosophy of science will be revealed. Then having in consideration of the scope of the philosophy of biology, its relationship to the pure biology and to the history of biology will be mentioned. Then, Duralı’s philosophy-science view will be examined in terms of meaning and cause-effect relationships, thus both his contribution to the philosophy of biology literature in Turkish and his position will be pointed out. In conclusion, the use of the term biophilosophy, which concerns and connects two separate-but-adjoint flowing rivers ‘the philosophy’ and ‘the biology’, will be mentioned by pointing out why ‘biology for philosophy’ and why ‘philosophy for biology’ are important reciprocally. Finally, a declaration consisting a list of ten proposed items will be put forth.

Biyoetik: Felsefi ve Teolojik Arka Plan

Öz: Ahlâkın bir alt dalı ya da pratik ahlâkın bir bölümü olarak nitelendirilebilecek olan biyoetik, yirminci yüzyılın ikinci yarasında ortaya çıkmış olan oldukça genç bir araştırma dalıdır. Biyoetiğin, genel anlamda bilimin teknoloji ve tıbba uygulanması sonucunda meydana gelen ahlâki problemlerle ilgilendiği söylenebilir. Dolayısıyla ahlâk sahasında ortaya çıkan birtakım problemler kaçınılmaz olarak biyoetiğe de yansımaktadır. Teknik boyutu oldukça ön planda olan sağlık bilimlerinde, ahlâk merkezli bir değerlendirmenin yapılabilme imkânı, bu değerlendirmenin hangi kriterlere göre yapılacağı, ahlâki karar alıcının niteliği gibi birçok problem bu kapsamda değerlendirilebilir. Şüphesiz biyoetik içerisinde de ahlâkta olduğu gibi birçok perspektife bağlı olarak farklı yaklaşımlar mevcuttur. Özellikle ahlâki ödev, davranış, yargı ve karar alma konusunda belirginleşen bu farklı değerlendirmelerin mahiyetini belirleyen şey, aslında bu bakış açılarının varlığıdır. İşte bu çalışma, bu farklı perspektiflerin felsefi ve teolojik arka planını kısmen de olsa ortaya koyarak biyoetik çalışmaların mahiyeti hakkında bir fikir vermeyi amaçlamaktadır. Abstract: Bioethics, which may be regarded as a branch of ethics or part of moral values, is a very young area of study emerging in the twentieth century. In general, bioethics generally addresses moral problems brought about by the application of the science on the technology and medicine. Therefore, some problems arising in area of ethics inevitably reflected on bioethics as well. In medical sciences where technical aspects are in the foreground, many problems such as availability of an ethics oriented assessment, criteria to be used in such assessment, quality of the moral decision maker may be considered within this context. Undoubtedly, there are different approaches arising from various aspects in bioethics as well as in morals. In fact, nature of different assessments arising in moral injunctions, behaviors, judgment and decision making is determined by the presence of different point of views. By asserting philosophical and theological background of such different perspectives to some extent, this study aims to give an idea about the nature of bioethics studies.

John Dupré'nin Biyoloji Felsefesi Bağlamında Süreç Ontolojisi

Metazihin, 2023

Substantialism, which is an extremely common paradigm in Western philosophy, has dominated the sciences over time. Arguing that the authentic structure of existence is fixed and unchangeable; over time, with the development of modern physics, this understanding, which was easily adopted due to the precision of mechanical and mathematical explanations and the ease of categorization, created a school of biology that tried to develop through quantitative propositions; thus, living things were considered static entities that could be understood through reverse engineering. Findings regarding evolution, which has continued uninterrupted for millions of years, have led to the gradual abandonment of essentialism. In addition, when many new data were analyzed, such as the transition from genetics to epigenetics and the mutual interaction in nature and niche creation, it was realized that biology in particular and all natural sciences in general needed a new metaphysical approach, thus process philosophy came to the fore. In process philosophy and metaphysics, it is accepted that every structure in nature consists of processual structures, not substances. The living world is fundamentally dynamic, and the existence of things always depends on the existence of processes, the basic assumption of biology is stability, not change; more precisely, it is argued that it is a stability achieved through constant change. By presenting a methodology, metaphysics and perspective from the process perspective of John Dupré, one of today's most important philosophers of biology, it is aimed to draw attention to the flowing of existence and processes of nature, expressed by Heraclitus as panta rhei (everything flows).

Biyolojik Doğalcılık Ekseninde John Searle ve Zihin-Beden Problemi

DOĞAN, M . (2018). Biyolojik Doğalcılık Ekseninde John Searle ve Zihin-Beden Problemi. MetaZihin, 1 (2), 69-82. Retrieved from http://dergipark.gov.tr/metazihin/issue/41232/491868, 2018

Zihin-Beden problemi, zihin ile beden arasındaki ilişkinin nasıl kurulacağı sorunudur. Bu sorunun çözümü zihinsel ve fiziksel olanın tanımlarını doğru yapmayı gerektirir. Zihin felsefesi içinde hakim konumda olan monist ve düalist yaklaşımlar zihinsel ve fiziksel olanı birbirlerini dışlayan karşıt anlamlı kategoriler olarak kabul etmişlerdir. Bu çalışmanın konusunu oluşturan Searle’e göre, zihin-beden probleminin çözümü ancak zihinsel ve fiziksel olan ile bunlara atfedilen niteliklerin birbirleriyle zıt olduğu inancının terk edilmesi ve literatürdeki kavramsal düalizmin aşılmasıyla mümkündür. Searle’ün bunun için önerdiği alternatif yaklaşım ise biyolojik doğalcılıktır. Biyolojik doğalcılık, zihnin beyindeki nörofizyolojik bir özellik olduğunu iddia etmektedir. Biyolojik doğalcılık yaklaşımı, bilincin biyolojik düzeydeki varlığına vurgu yaptığı için biyolojik; bilinç de diğer biyolojik fenomenler gibi doğal dünyanın bir parçası olduğu için doğalcılık kelimelerini içermektedir. Bu makalede zihin-beden problemine bir çözüm önerisi olarak sunulan biyolojik doğalcılık ele alınırken, bu yaklaşıma getirilen eleştiriler ile Searle’ün bu eleştirilere vermiş olduğu yanıtlar da değerlendirilecektir.