ZİLZÂL SÛRESİ TEFSİRİ BAĞLAMINDA KUR’ÂN MUHTEVASINDA DEPREM VE TABİİ AFETLERİN YERİ (original) (raw)

CA‘FER-İ TAYYÂR’IN REHBER-İ GÜLİSTÂN’DA ARUZ İMLASINA DAİR TESPİTLERİ VE TELAFFUZ TEKLİFLERİ

HİKMET-Akademik Edebiyat Dergisi , 2023

Sa‘dî Şirâzî’nin (öl. 691/1292) Gülistân’ı üzerine 20. yüzyıla kadar otuzu aşkın Türkçe şerh yazılmıştır. 19. yüzyılda yaşamış Farsça muallimi Ca‘fer-i Tayyâr’ın yazdığı Rehber-i Gülistân şerhi, son dönem şerhlerinden olup pek tanınmamıştır. Tayyâr, bu eserinde Gülistân’ı kelime kelime tercüme etmiş, Arapça ve Farsça kelimelerin aldıkları harf ve ekleri gramer bakımından açıklamış ve manalarını vermiştir. Tayyâr, şerh içerisinde yeri geldikçe beyitlerin aruza ve kafiyeye uygun okunması için uyarılarda bulunmuştur. Bu çalışmada Gülistân’daki manzum metinlerin aruz imlasına uygun telaffuzları için Tayyâr’ın yaptığı teklifler tespit edilecektir. Up to the 20th century, more than thirty Turkish commentaries were written on Sa'dî Şirâzî's (d. 691/1292) Gülistân. The commentary of Rehber-i Gülistân, written by Ca'fer-i Tayyâr, a Persian teacher who lived in the 19th century, is one of the last period commentaries and is not well known. In this work, Tayyâr translated Gülistân word for word, explained the letters and suffixes of Arabic and Persian words in terms of grammar and gave their meanings. Tayyâr made warnings to read the couplets in accordance with prosody and rhyme, whenever necessary in the commentary text. In this study, Tayyâr's proposals for the proper pronunciation to prosodic spelling of the verse texts in Gülistân will be determined.

KAVÂİDÜ’T-TEFSÎR CEM‘AN VE DİRÂSETEN ADLI ESER BAĞLAMINDA TEFSİR İLMİNİN KÂİDELERİ

2021

Tefsir disiplininin müdevven-hakiki bir ilim olup olmadığı gelenekte tartışıldığı gibi bugün de tartışılmaktadır. Bu tartışma genelde tefsirin meselelerini kendilerine arz ederek sağlamasını yapacağı yeterli sayıda kâidesinin bulunmadığı temelinde yürütülmektedir. Bu bağlamda tefsirin eczâu’l-ulûm olarak isimlendirilen bilim kriterlerinden mebâdî kriterini karşılamadığını dolayısıyla tefsirden bir ilim olarak bahsedilemeyeceğini savunanlar olduğu gibi tefsirin kâidelerinin bulunduğunu yeterli mesai harcandığında mevcut kâidelerden daha fazlasının da tespit edilebileceğini bu yüzden fıkıh, kelam, tasavvuf disiplinlerine nasıl ilim deniliyorsa tefsire de ilim denilebileceğini savunanlar da bulunmaktadır. Bu çalışmada öncelikle kavâidü’t-tefsirin mahiyeti, önemi, ilişkili olduğu kavramlar incelenmiş ardından tefsir kâidesi devşirilen/derlenen kaynaklar tespit edilmiştir. Bu vesileyle tefsir kâidesi olarak adlandırılan kâidelerin ne kadarının tefsire özgü olduğu tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu konuyu tüm kavâidü’t-tefsir eserleri üzerinden çalışmak zor olacağı ve yüksek lisans tezi sınırlarını aşacağı için bir eser belirlenmiş ve o eser üzerinden tespit ve tahlillerde bulunulmuştur. Bu çalışma en çok tefsir kâidesi barındıran kavâidü’t-tefsir eseri olarak kabul edilen Hâlid b. Osman es-Sebt’in Kavâidü’t-Tefsîr Cem‘an ve Dirâseten adlı eseri üzerinden gerçekleştirilmiştir. Bu eserdeki kâideler üzerinden tefsirin kendine has kuralları olduğu dolayısıyla tefsirin müdevven bir ilim olarak isimlendirilebileceği ayrıca tefsir adı altında üretilen çeşitli yorumların sağlamasını yapabilecek ilke ve esasların var olduğu gösterilmek istenmiştir.

ÜFTÂDE CAMİİ VE TÜRBESİ’NİN MİMARİSİ VE BEZEMELERİ

ARCHITECTURE AND DECORATIONS OF ÜFTÂDE MOSQUE AND TOMB Üftâde Mosque and Tomb is located in Hisar, the oldest settlement of Bursa, which holds many historical periods from the beginning to the present. Located in Osmangazi District, Kavaklı Neighborhood, both structures are located side by side in the east-west direction. There is also a burial ground to the north of Üftâde Mosque and to the north of Üftâde Tomb to the east of the mosque.

ÇEVRESEL BİLİNÇ BAĞLAMINDA KUR’ÂN’DA TESHÎR KAVRAMI

2020

Kur’ân’da teshîr kavramı, genel olarak insanın çevresini oluşturan varlıkların onun hizmetine sunulması manasında kullanılır. Teshîr kavramıyla ilgili âyetlerde Yüce Allah, kâinatta kurduğu makro dengeden mikro dengeye ve bu dengenin insan için ne anlama geldiğine işaret eder. Bu yönüyle teshîr kavramı Kur’ân’da sadece insanların önlerinde hazır olarak buldukları çevreyi ve nimetleri onlara hatırlatmaz aynı zamanda bu çevrenin mevcut duruma nasıl geldiğine işaret ederek hem tarihi sürece hem de fiziksel yasalara da dikkat çeker. Araştırmada öncelikli olarak teshîr kavramının etimolojik yapısı, sözlüklerde geçen anlamları, müfessirlerin Kur’ân’da bu kavrama verdikleri manalar, teshîr edilen varlıklar ve özellikleri, teshîrin gayeleri ve yönleri üzerinde durulmuştur. Araştırma neticesinde ortaya çıkan önemli bulgular arasında teshîrin Kur’ân’da kullanımının meallerde yer alan sadece “insanın hizmetine verme”, “emre âmâde kılma”, “istifadeye verme” ve “râm etme” gibi anlamlarla sınırlı olmadığı görülmüştür. Bu anlamların yanı sıra evrende kurulan nizama işaret ederek bir şeyin güç yoluyla kullanılması, bir şeyi itaat altına alma ve insanların maslahatına uygun hale getirme gibi fiziksel yasaları hatırlatacak nitelikte derin anlamlar taşıdığı tespit edilmiştir. Araştırmada ayrıca Kur’ân’da bu kavram-la bir taraftan teshîr edilen varlıklara işaret edilirken bir taraftan da bu varlıkların teshîr yönlerinin araştırılıp üzerinde düşünülmesinin gerekliliği ve fiziksel yasaların keşfedilmesinin zarureti gibi hususlar da incelenmiştir. Bu bağlamda teshîr kavramının, insanın yaşadığı çevresine karşı duyarlı olmasını sağlayan ve ekolojik dengenin kuruluş sürecini ortaya çıkaran, üzerinde uzun uzun tefekkür etmeyi gerekli kılan bir kavram olduğu ortaya çıkmaktadır.

TEFSİR DİSİPLİNİ BAĞLAMINDA TANRI HAKKINDA KONUŞMANIN KAVRAMSAL ÇERÇEVESİ: TEŞBÎH, TENZÎH, TE'VÎL VE MÜTEŞÂBİH

Religion & Philosophical Research, 2018

ÖZ İslam geleneğinde teşekkül etmiş dinî ilimlerin başat meselelerinden biri, insanın algı ve zihin dünyası ile sınırlı olan dilsellik içerisinde Tanrı ve diğer gayba dair bahisler hakkında konuşmanın imkân ve nasıllığı (keyfiyeti) meselesidir. Bu bağlamda Tanrı ile yaratılmış varlıklar arasında benzerlik (teşbîh) düşüncesi ile bu benzerliğin olumsuzlanması (tenzîh) kelâm disiplini kadar tefsir disiplinini de meşgul etmiş görünmektedir. Çünkü teşbîh-tenzih kavramlarından birini merkeze alarak yorumlanabilecek ifadeler doğrudan Kur'an'da (ve pek çok hadiste) mevcuttur ve bu ifadelerin anlaşılmasına ilişkin hermenötik süreç, tefsir disiplinini mesâil ve terminoloji açısından aklî ilimlerle (felsefeyle) zorunlu bir ilişkiye sevk etmektedir. Bu nedenle tefsir disiplinin hem klasik oluşum ve gelişim süreçlerini titizlikle takip edebilmek hem de çağdaş dönemde nas yorumunun müstakil bir disiplin olarak varlığını sürdürebilme imkânını tesis etmek, bu mesâil ve terminolojiyi kavramayı ve tartışabilmeyi gerektirmektedir. Bu da genelde felsefe, özelde din felsefesi alanına dair tartışmaları görmezden gelerek yapılacak (yapıldığı düşünülecek) herhangi bir tefsir faaliyetinin hem geleneksel hem çağdaş anlamda kısıtlı olacağı anlamına gelecektir. Bu sebeple bu yazıda söz konusu mesâil ve terminolojinin felsefi boyutları ve de nas yorumuna ilişkin yönleri üzerinde durulacaktır. Anahtar kelimeler: Tefsir, Dinî İlimler, Din Felsefesi, Tanrı, Te'vîl, Müteşabih. GİRİŞ Tanrı hakkında konuşmanın İslam geleneğindeki karşılığı, Allah'ın varlığının yanı sıra O'nun sıfatları, zât-sıfat ilişkisi ve bu sıfatların âlem ile irtibatı gibi hususları kapsamaktadır. Bu bağlamda ilahî adalet, insan fiillerinin mahiyeti, insanın özgürlük ve sorumluluğunun sınırları, âlemdeki şeyler olarak varlıkların (eşyanın) tanım ve mahiyeti gibi konulardaki yargılar da ilahî zat ve sıfatları arasındaki ilişkinin nasıl tasavvur edileceğine ve hangi ilahî sıfatların merkeze alınacağına bağlı olarak değişkenlik gösterebilmektedir. Örneğin irade sıfatını (fâil-i muhtâr) merkeze alan kelam paradigması açısından Tanrısal fiillere (yaratma) zorunluluk atfetmeyi îmâ eden sudûr nazariyesi; kudret sıfatını merkeze alan Eş'arilik açısından ilahî fiillerin nedenlerinin düşünülmesi (ta'lîl); hikmet sıfatını merkeze alan Mu'tezile açısından ise Tanrıya kötülük, abes, şer gibi fiillerin isnat edilmesi kabul edilemez sayılmıştır. Bütün bu farklı yaklaşımlar İslam düşünce geleneğinin Tanrı hakkında konuşma formları olarak belirli bir çatışma ve uzlaşma diyalektiği içerisinde teşekkül edip gelişmiş ve meşruiyetlerini her zaman naslar üzerinden temellendirme ihtiyacı hissetmişlerdir. Bu durumun tabii bir sonucu olarak İslam düşünce geleneğinde Tanrı hakkında konuşmanın şu ya da bu ölçüde nas yorumu (tefsîr) ile ilgili bir faaliyet olduğunu söylemek mümkündür. * Bu yazı 25-26 Ekim 2018 tarihlerinde "Din Felsefesinin Üniversite Eğitimindeki Yeri" çalıştayında [Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Ali Özek Konferans Salonu, Üsküdar/İstanbul] sunduğum tebliğin metindir.

SURİYE’DE KUR’AN - TEFSİR ÇALIŞMALARI VE MÜLTECİLER BAĞLAMINDA İLMİ MİRASIN GÜNÜMÜZE AKTARIMI TEKLİFLER - ÖNERİLER

2016

Damascus region, having an important place at the tradition of the art and science of Islam, growing numerous commentators by it’s science and lore centers, and being center of the significant scientific works at the other areas, maintained it’s features until nowadays. After the events began at 2011, occurring the large scaled emigration with the destruction experienced at social, cultural commercial etc. and most of the areas at the region, the religious education at the same way Quran and commentary works are disrupted. In our article firstly, it will be informed about the publishers, the scientist that are exposed to migrate and the religious education institutions foremost Islamic colleges which ended their activities, the situation of the Quran and commentary works with an overview to the area that is mentioned after the events which are experienced at Damascus region. Furthermore, the ways of the transformation of the accumulations of these scientists in terms of the suggestions of solution, and the gains will be tried to utter. In this regard, it becomes more important to utter the proposals and suggestions in the name of making more comprehensive and wider works with a new approach between our country and Syrian commentary tradition. By the help of this our aim is: to prevent the disappearance of the Islamic cultural heritage of Syria, provide awareness by opening the works which can be done by this context to a debate at the academic community and ensure to figure out the level of consciousness

DİRAYET TEFSİRİNDE ESBÂB I NÜZÛLÜN YERİ; MEDÂRİKÜ’T TENZÎL ÖRNEĞİ

İlahiyat, 2019

Kur’ân’ın okunup içselleştirilmesi ve hayatın her alanında uygulanabilmesi için öncelikle doğru anlaşılması gereklidir. Kur’ân’ın doğru anlaşılması içinse yorumlama çalışmalarının temelini oluşturan Kur’ân ilimlerinin bilinmesi şarttır. Bu ilimler içinde mühim bir yere sahip olan esbâb-ı nüzûl ilmi, ilk tefsir çalışmalarının yapıldığı dönemlerden itibaren müfessirlerin eserlerinde kullandıkları yöntemlerden biri olmuştur. Sahâbe ve tâbiûndan gelen rivayetlerle olaylar ve sebepleri arasında ilişki kurarak, ayetlerden nüzûl maksadına en uygun hükmü çıkarmayı kolaylaştıran esbâb-ı nüzûl, rivayet tefsirlerinin neredeyse temelini oluşturmaktadır. İslam coğrafyasının genişlemesi neticesinde ortaya çıkan yeni meseleler ışığında, rivayetleri sonraki nesillere aktararak yapılan Kur’ân’ın anlaşılması faaliyeti dil, edebiyat, fen ve sosyal meselelere de tefsirlerde yer vermek suretiyle genişletilmiştir. Bu gelişmeler neticesinde müfessirler dirayet tefsirleri kategorisinde eserler vermeye başlamışlardır. Rivayet tefsirlerinde mühim bir yere sahip olan esbâb-ı nüzûl rivayetleri, dirayet tefsiri olarak yazılan eserlerde de gereken önemi görmüştür. Medâriküt-Tenzîl özelinde dirayet tefsirinde esbâb-ı nüzûle verilen yerin tespiti amaçlı bu çalışmada; esbâb-ı nüzûlün tanımı, önemi ve Ebü’l-Berekât en-Nesefî’nin, Medâriküt-Tenzîl isimli eserinde esbâb-ı nüzûle nasıl yaklaştığı, rivayetleri verirken hangi yöntemleri takip ettiği ve hangi ifadeleri kullandığı gibi hususlara açıklık getirilmiştir.