PISA 2012 verilerine göre matematik okuryazarlığının lojistik regresyon ile kestirilmesi (original) (raw)

PISA 2012 TÜRKİYE VERİLERİNE GÖRE OKUL DEĞİŞKENLERİNİN ÖĞRENCİ BAŞARISINI YORDAMA GÜCÜ

Bu araştırmada, okul ile ilgili değişkenler olan sınıf büyüklüğü, okulda yapılan ekstra etkinlikler, eğitimsel ve fiziksel kaynakların kalitesi, öğrenci ve öğretmenle ilişkili faktörlerin etkilediği okul iklimi, öğrenci/öğretmen oranı ve okul büyüklüğü değişkenlerinin öğrenci başarısını ne derece yordadığının belirlenmesi amaçlanmıştır. Betimsel nitelikteki araştırma, ilişkisel tarama modelinde desenlenmiştir.Araştırmanın örneklemi, tabakalı örnekleme yöntemiyle Türkiye'deki 15 yaş grubu öğrencilerin öğrenim gördüğü 170 farklı okuldan seçilmiş toplam 4511 öğrenciden oluşmaktadır. Araştırma kapsamında belirlenen okul değişkenlerinin öğrenci başarısını ne derece yordadığını belirleyebilmek amacıyla çoklu regresyon analizinden yararlanılmıştır. Analiz sonuçları incelendiğinde yordayıcı değişkenlerin, okul başarı puanlarındaki toplam varyansın % 29’unu açıklayabildikleri anlaşılmaktadır. Araştırma kapsamında ele alınan tüm okul değişkenlerinin öğrenci başarısı üzerinde anlamlı bir yordayıcı olduğu görülmektedir. Öğrencilerin başarılarını yordamada en yüksek etkiye sahip değişken, öğrenciyle ilişkili faktörlerin etkilediği okul iklimi değişkenidir. Bu değişkenin ardından yordayıcı değişkenlerin öğrenci başarısı üzerindeki göreli önem sırasının; eğitimsel kaynakların kalitesi, okulda öğrencilere sunulan ekstra etkinlikler, öğretmenle ilişkili faktörlerin etkilediği okul iklimi, fiziksel kaynakların kalitesi, öğrenci/öğretmen oranı, sınıf büyüklüğü ve okul büyüklüğü olduğu söylenebilir.

PISA 2012 Türkiye Örnekleminde Matematiksel Davranış ve Matematik Okuryazarlığını Etkileyen Değişkenlerin Çok Gruplu Hibrit Modelleme ile İncelenmesi

Bu araştırmanın amacı PISA 2012 Türkiye örnekleminde matematiksel davranış ve matematik okuryazarlığını etkilediği düşünülen araçsal motivasyon, matematik benlik kavramı, matematik özyeterliği, matematik kaygısı, matematik ilgisi değişkenleri ile birlikte tanımlanan hibrit modeli test etmek ve modelin cinsiyet ve okul türü (genel lise, anadolu lisesi, meslek lisesi) açısından farklılaşıp farklılaşmadığını incelemektir. Bu doğrultuda yapılan ilişkisel araştırmanın evrenini PISA 2012’ye Türkiye’den katılan 4848 öğrenci, örneklemini ise Öğrenci Anketi’nin B formunu alan 15 yaş grubu 1441 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak PISA 2012 “Öğrenci Anketi-B formu” ve “Matematik Okuryazarlığı Testi” kullanılmıştır. Uyum indeksleri incelendiğinde ilk aşamada kurulan hibrit model ve her bir grup için model-veri uyumunun sağlandığı ve cinsiyet ile okul türü açısından modelin farklılaşmadığı görülmüştür. Ayrıca yol katsayıları incelendiğinde matematik okuryazarlığı değişkeninin en iyi yordayıcısının matematik özyeterliği olduğu ve matematiksel davranış değişkeninin en iyi yordayıcısının matematik ilgisi olduğu görülmüştür. Matematik özyeterliğinin matematik okuryazarlığını yordamada ve matematik ilgisinin ise matematiksel davranışı yordamada pozitif düzeyde büyük etkiye sahip olduğu gözlemlenmiştir. Araştırmanın sonucunda kurulan modelin matematiksel davranışın %44’ünü, matematik okuryazarlığının ise %39’unu açıkladığı görülmüştür.

Öğrencilerin Matematik Okuryazarlığı Performanslarının Aşamalı Doğrusal Model (HLM) ile İncelenmesi: PISA 2012 Türkiye Örneği

2017

The objective of this study is to determine whether there is a difference among the mathematics literacy performances of students according to the student and school levels in the Turkey sample by using the data of the PISA 2012 test which is one of the large scale examinations. It is also an objective of the study to determine which variables have a significant effect on mathematics literacy in this two-level structure, i.e. student level and school level. The sample of the study consists of 4848 Turkish students from 170 schools participated the PISA 2012 test. Hierarchical Linear Model (HLM) was used in the analysis of the data. The variables within the study were dealt with at 2 levels, namely the school level and the student level. According to the findings obtained by the study, the effect of student level variables like gender, school type, motivation, self-efficacy, attitude, behaviour control, causes of failure, work discipline, mother education, father education, computer ...

Yıllara Göre PISA Matematik Okuryazarlığının Öğrenci Ve Okul Özellikleri İle İlişkisinin Aşamalı Doğrusal Modeller İle Analizi

PISA 2003, 2006 ve 2009 uygulamalarına katılan öğrencilerin matematik okuryazarlığı puanları ile ilişkili olan değişkenlerin belirlenmesinin amaçlandığı bu araştırma ilişkisel tarama modelindedir. Araştırmanın evrenini uygulamaya katıldıkları tarih itibariyle yaşları 15 yıl 3 ay ile 16 yıl 2 ay arasında değişen en az altı yıllık örgün eğitimi tamamlamış Türk öğrencilerin hepsi oluşturmaktadır. Bu araştırmanın örneklemini ise bu evrenden tabakalı örnekleme yoluyla seçilmiş 2003 uygulaması için 4528, 2006 uygulaması için 4644 ve 2009 uygulaması için 4606 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmada öğrencilerin matematik okuryazarlığı puanlarındaki değişkenliğin büyük kısmının okul düzeyindeki değişkenler tarafından açıklandığı bulgusuna ulaşılmıştır. Her üç uygulama döneminde de öğrencilerin matematik okuryazarlığı puanlarını öğrenci düzeyinde sınıf, cinsiyet, baba eğitim düzeyi ve evdeki olanaklar; okul düzeyinde ise okulun bulunduğu yer ve okulun seçiciliği değişkenlerinin tutarlı olarak açıkladığı sonucuna ulaşılmıştır. Anahtar Sözcükler: PISA, matematik okuryazarlığı, aşamalı doğrusal modelleme, öğrenci özellikleri, okul özellikleri.

Matematik Okuryazarlığı ile Bilgi ve İletişim Teknolojileri Kullanım Becerileri Arasındaki İlişki: PISA 2012

2016

Bu calimanin amaci, PISA 2012 uygulamasina katilan Turk ogrencilerin bilgi ve iletisim teknolojileri (BIT) kullanimi ile matematik okuryazarligi arasindaki iliskiyi tespit etmektir. Bu calismada BIT degiskenleri, evde ve okulda bilgi ve iletisim teknolojisinin bulunmasi, bilgisayari ve interneti ilk kullanim, evde okulla ilgili gorevlerde BIT kullanimi, matematik dersinde bilgi ve iletisim teknolojisinin kullanimi ve bilgisayara yonelik olumsuz tutumdur. Bu calismanin orneklemi, 3620 Turk ogrenciden olusmaktadir. Yapisal esitlik modeli sonuclarina gore, evde BIT’in olmasi ve internet ve bilgisayarin ilk kullanimi degiskenleri, matematik okuryazarliginin en guclu yordayicilaridir. Evde ve okulda BIT’in olmasi matematik okuryazarligiyla pozitif iliskilidir. Erken yaslarda bilgisayar ve internete asina olan ogrencilerin diger ogrencilerden daha basarili oldugu gorulmustur.

Lisansüstü eğitimde istatistik okuryazarlığının incelenmesi

2013

Bu çalışmada lisansüstü öğrencilerin istatistik okuryazarlık seviyelerinin ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Öğrencilerin istatistik okuryazarlık seviyelerini belirlemek için W. M. Keck İstatistik Okuryazarlığı Projesi ile geliştirilen uluslararası bir envanter kullanılmıştır. Türkçe’ye uyarlanan envanter, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi EğitimBilimleri Enstitüsü’nde okuyan 57 tane lisansüstü öğrenciye uygulanmıştır. Bulgular, lisansüstü eğitim alan öğrencilerin istatistik okuryazarlık seviyelerinin ortalama düzeyde olduğunu göstermiştir. Öğrencilerin özellikle veri okuma ve yorumlama becerilerinde eksiklikler olduğu ortaya çıkmıştır. Ayrıca betimsel analiz sonuçları, lisansüstü öğrencilerin istatistik okuryazarlık düzeylerinin kadınlar ve erkekler arasında önemli farklılık göstermediğini açığa çıkarmıştır. Ortaya çıkan sonuçlar, lisansüstü öğrencilerin istatistik okuryazarlıklarının gelişmesi gerektiğine işaret etmektedir. Bu nedenle, üniversitelerde istatistik eğitimine verile...

Meslek Lisesi Öğrencilerinin İstatistik Okuryazarlık ve Problem Çözme Becerileri

Eğitim Bilimleri Dergisi, 2022

Understanding and interpreting data and statistical results have become more essential for individuals' decision making. This requirement is expressed in terms of data literacy and statistical problem-solving skills. This study examines the effects of teaching experiments on vocational high school students' statistical problem-solving and literacy skills. The participants of the study are students at a vocational public school in the Vezirköprü District of Samsun, Turkey. Quantitative and qualitative data have been collected using the mixed methods approach. The qualitative data collection tools involve the inclass problem-solving sessions regarding teaching experiments. The quantitative data collection tool is the statistical literacy test that has been formed for the study. Content analysis is used for analyzing the qualitative data. The Wilcoxon signed-rank test is used for the statistical literacy test. The results of the analysis suggest that students are able to perform the operations related to the measures of central tendency and spread but have difficulty interpreting these measures, as well as to have difficulty with statistical graphs when technology is not allowed to be used. A statistically significant difference has been found in the students' statistical literacy levels before and after the teaching experiment. Future studies with a narrower focus on statistical learning content may be able to provide an opportunity to better examine the changes in students' statistical problem-solving processes. In addition, high school mathematics textbooks for vocational high school students should be designed to include real-life contexts related to students' future professions, and teachers should include more real-life contextual questions in their instruction.

Türk ve Vietnamlı öğrencilerin PISA 2012 matematik okuryazarlığı ile dürtü ve güdülenme özellikleri arasındaki ilişkiler

İlköğretim Online, 2017

Bu çalışmanın amacı, Türk ve Vietnamlı öğrencilerin matematik okuryazarlığını açıklayan dürtüsel ve güdüsel özellikleri belirlemektir. İlişkisel araştırma modelinde olan araştırmanın örneklemi, 4415 Türk ve 4433 Vietnamlı öğrenciden oluşmaktadır. Sebatkarlık, problem çözmeye açıklık, algılanan denetim, matematik öğrenmek için araçsal güdülenme ve matematiğe ilgi değişkenleri dürtü ve güdülenme özelliğiyle ilişkili değişkenler olarak ele alınmıştır. Ölçme değişmezliğini test etmek için Çoklu grup Doğrulayıcı Faktör Analizi ve değişkenlerin matematik okuryazarlığıyla ilişkilerini belirlemek için Chaid analizi gerçekleştirilmiştir. Çoklu Grup Doğrulayıcı Faktör Analizi'ne göre "matematiğe ilgi", problem çözmeye karşı açıklık" ve "araçsal güdülenme" değişkenleri için şekilsel değişmezlik sağlanmıştır. Ancak, matematikte ve okulda algılanan denetim, başarısızlık özelliği ve sebatkarlık değişkenlerinin ise iki ülke açısından aynı kültürel yapıda olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Chaid analizi, problem çözmeye açıklık ve matematiğe ilgi değişkenlerinin Türk ve Vieatnamlı öğrencilerin matematik okuryazarlığını en fazla açıklayan değişkenler olduğunu göstermiştir. Ayrıca, gerçek yaşam durumlarıyla bağlantı kurabilen Türk öğrenciler arasından matematik derslerini dört gözle bekleyen öğrencilerin, bu öğrenciler arasından da matematikten hoşlananların matematik puanının en yüksek olduğu görülmüştür. Bu çalışmada gerçek yaşam durumlarıyla bağlantı kurabilmenin matematik başarısı üzerinde önemli bir role sahip olduğu bulunmuştur. Bu nedenle, matematik öğretimi programlarının öğrencilerin günlük hayat ile ilişki kurmalarını sağlayacak yönde geliştirilmesi önerilebilir. Bunun için matematik derslerinde bu amaca hizmet edecek çeşitli simülasyonlar öğrencilere sunulabilir.

Pisa 2012 Türki̇ye Veri̇leri̇ne Göre Öğrenci̇leri̇n Matemati̇k Anksi̇yetesi̇ni̇n Siniflandiricilari

İlköğretim Online, 2016

Bu çalışmanın amacı PISA 2012 Türkiye Öğrenci Anketi verileri üzerinden matematik kaygısıyla ilişkili değişkenlerin belirlenmesidir. Çalışmada öğrencilerin matematik anksiyetesine sahip olma ve olmama durumları ile ilgili değişkenler, PISA 2012 öğrenci anketinin B formu verileri üzerinde ikincil analizler yapılarak incelenmiştir. Bu kapsamda 1598 öğrenciye ait veriler kullanılarak, sınıflama başarısının belirlenmesi için dikriminant fonksiyonu analizi kullanılmıştır. Diskriminant analizine yönelik hipotezler 57 değişkenle test edilmiş ve temel varsayımları karşılayan değişkenlerle ileri analizlere devam edilmiştir. Araştırmanın temel bulgusu, öğrencileri matematik kaygıları açısından istatistiksel olarak manidar bir şekilde sınıflandıran dört değişkenin bulunmasıdır. Bu özellikler; (1) disiplin iklimi, (2) öğretmen desteği, (3) matematik öğretmeninin desteği ve (4) öğretmen davranışı: formatif değerlendirmedir. Sonuç olarak, üretilen diskriminant fonksiyonunun, nisbi şans kriterinin üzerinde, %64,0 oranında doğru sınıflandırma yüzdesi sağladığı bulunmuştur.