Bizlik Bilinci Bağlamında Osmanlı İmparatorluğu’nda Etnik Grupların Görünürlük Kazanma Yolları (original) (raw)
Related papers
Osmanlı Kapitülasyonlarının Tesisi: Zihniyet Bağlamında Bir Bakış
Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2021
Osmanlı kapitülasyonları ilk zamanlarda (Klasik Dönem'de) kendinden beklenen işlevleri yerine getirmiştir. Bununla birlikte zaman içinde yararlılıkları kaybolarak XIX. yüzyılda Osmanlı ekonomisi için bozucu etkiler doğurur olmuşlardır. Osmanlı Devleti'nin yaklaşık altı yüz yıl gibi uzun bir dönem varlığını koruduğu dikkate alındığında, söz konusu kurumun kuruluşuna etki eden iktisadi saiklerin araştırılması önem arz etmektedir. Bu çalışma bir derleme türündendir. Ulaşılabilen ikincil kaynaklarla sınırlı olmak üzere, Osmanlı kapitülasyonlarının ortaya çıkışı iktisat tarihi perspektifinden ele alınmıştır. Elde edilen temel sonuç, Osmanlı kapitülasyonlarının ortaya çıkışı hususunda Mehmet Genç'in ortaya koyduğu Osmanlı iktisadi dünya görüşünün temel ilkelerinin geçerli olduğudur. İaşe ilkesi doğrultusunda "Osmanlı ülkesi içinde malların mümkün olduğu kadar bol, kaliteli ve ucuz olmasının sağlanması yoluyla" halkın refahı arttırılmıştır. Fiskalizm ilkesi çerçevesinde, dış ticaret devlet için önemli bir gelir kaynağı olmuştur. Gelenekçilik ilkesine uygun bir şekilde, Osmanlı Devleti'nin ortaya çıkışından önce tesis edilmiş dış ticaret düzeni, kurulu düzeni bozmamak adına tanınmıştır. Son olarak, Osmanlı kapitülasyonlarının tesisinin Weberyan subjektif rasyonaliteye dayandırıldığı kabul edilebilir.
Etnik Yaklaşımlar Bağlamında Zaza Kimliği
Siyasal bağlamda 18. yüzyılda başlayan; ama 19. yüzyılda etkili bir şekilde baş gösteren milliyetçilik veya ulusçuluk, çok kültürlü devlet yapılarının sonunu getiren etmenlerin başında gelmektedir. Başta Osmanlı Devleti olmak üzere yüzyıllarca ayakta kalmış birçok devlet, ulusçuluk akımına engel olamadı ve zaman içerisinde bir devletten onlarca devlet ortaya çıktı. Avrupa’daki birçok millet, 19. ve 20. yüzyıl içerisinde ulus-devlet modelini baz alarak yeni bir yapıya büründü. Ancak bu uluslaşma dönemi özellikle Doğu toplumlarında, Avrupa’daki kadar hızlı ve etkili bir şekilde gelişmedi/gelişemedi. Şu anda içerisinde bulunduğumuz 21. yüzyılda bile birçok toplum veya millet, henüz uluslaşma aşamasını yakalayamamış veya tamamlayamamıştır. Ulusal bir yapıya bürünememiş veya etnik tanımlaması henüz olgunlaşmamış bu halklardan biri de Zazalardır. Bugün Zazalar hakkında üç farklı ulus modeli tartışması bulunmaktadır. Bunlar; Zazaların Türk olduğu, Zazaların Kürt olduğu ve Zazaların ayrı bir millet olduğu tartışmalarıdır. Bu çalışmada, bu tartışmaların yakın dönemdeki güncel durumuna değinilecektir. Bu üç farklı görüşün tarihi analizinden ve perspektifinden ziyade, bu üç farklı görüşü bugün temsil eden kesimlerin kimler olduğu, hangi kaynakların referans gösterildiği, yapılan çalışmalarda bu konularla ilgili hangi bilgilerin bulunduğuna değinilecektir.
Geçi̇rgen Sinirlar: Mardi̇n’De Etni̇k-Di̇ni̇ Gruplar Arasinda Sanal Akrabalik Bağlari
Akademik İncelemeler Dergisi (AID), 2018
Bu makale farklı etnik-dini gruplar arasında kurulmuş sanal akrabalık bağlarının gruplar arası ilişkilere ve toplumsal dayanışmaya katkısını incelemektedir. Sanal akrabalık, evlilik ya da kan bağı yoluyla kurulan akrabalık ilişkilerinin dışında akrabalık terimlerinin kullanıldığı yakın sosyal ilişkilere işaret etmektedir. Bu ilişkiler kişilere resmi akrabalık bağlarından daha fazla manevi ve maddi destek sağlayabilmektedir. Makale, etnografi yöntemi ile toplanmış verilere dayanarak Mardin'deki gruplar arasında süt akrabalığı ve kirvelik ile kurulmuş sanal akrabalık bağlarını analiz etmektedir. Kirvelik sosyo-kültürel uzlaşıya dayalı ve sünnet ritüeli ile yakından bağlantılı bir kurum iken süt akrabalığı dini kurallar ile belirlenmiş bir uygulamadır. Her iki sanal akrabalık toplumsal kabul görmüş; süt akrabalığı daha ziyade Müslümanlar ve Süryaniler arasında, kirvelik ise Müslümanlar ve Ezidiler arasında tesis edilmiştir. Bu bağları incelemek üzere makale önce sanal akrabalık ile ilgili literatürü gözden geçirmektedir. Daha sonra Mardin'de kurulmuş sanal akrabalık örneklerini ve gruplar arası ilişkilere etkilerini incelemektedir. Son olarak makale, bu akrabalık örneklerinde etnikdini grupların titizlikle uyguladıkları evlilik yasağının önemine işaret etmektedir.
Kuzey Kafkasyada Etnik Gruplarla Ayrilikci Birliklerin Iliskileri
Öz Jeopolitik ve jeostratejik açılardan dünyanın hususi bir noktasında bulunan Kafkasya günümüzde önemli gelişmelere sahne olmaktadır. Rusya'nın siyasi ve ekonomik çıkarları açısından vazgeçemediği bir bölge olan Kafkasya'daki pek çok etnik grup, Sovyetler Birliği döneminde çizilen suni sınırlar tarafından belirlenen özerk cumhuriyetlerde yaşamaktadırlar. Kuzey Kafkasya'daki insanlar, günümüzde Rusya ile ve kendi aralarında bağımsızlık mücadelesi veren etnik grupların savaşlarının, etnik ve siyasi problemlerinin çatısı altında yaşamaktadırlar. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra Kafkasya'da baş veren etnik çatışmalar dünyanın ilgisini bu bölgeye çekmiştir. Kuzey Kafkasya'da ayrılıkçı birliklerin yapısı ve etnik gruplarla olan ilişkileri araştırmanın problemini oluşturmakta ve Kafkasya diasporasının bölgede yaşanan olaylara hangi bakış açısıyla yaklaştığını belirlemektir. Abstract Being located in a geo-strategically and geo-politically spesifik point, Caucasus region is an important area for major developments. Many ethnic groups in Caucasus are still residing within the artifical boundaries of autonomous republics set during the Soviet era, where Russia does not will to forgo her interests. People in North Caucasus live under the conditions shaped by the problems of ethnic and political origins and also by the independence conflicts with Russia and among each other. Ethnic conflicts following the dissolution of the Soviet Union attracted the attention of outer world into this area. The structure of the insurgent groups in North Caucasus forms the problem of this research and the this paper describes the view of Caucasian diaspora towards the events taking place within this region.
BİLİMSEL GÖÇEBELİK: TÜRKİYE’DE TOPLUMSAL BİLİMLERDE ARAŞTIRMANIN DOĞASI ÜZERİNE
Bu çalışmada “bilimsel çalıma ve araştırmacı ilişkisi” sorgulanacaktır. Burada Türkiye merkezli savruk ve sistematik olmayan gözlem ve verilerden hareketle ülkemizde bilimsel topluluğun henüz “bilim göçebeliği” mantığı ile hareket ettiği, bunun sonucunda da bilimsel “derinleşme” ve “bilim cemaati oluşturmak” yerine sığ ve yüzeye yayılmış bir “araştırma tarzının” oluştuğu iddia edilmektedir. Türkiye’deki bilimsel kurumsallaşmanın da bu durumu beslediği ifade edilmektedir.
2018
Orgutlerin varliklarini devam ettirebilmeleri icin donemin sartlarina uyum gostermeleri gerekmektedir. Siyasi partiler de, bu uyum ve surdurebilirlik kurumsallasma yoluyla gerceklesebilmektedir. Siyasi partilerin varliklarinin devami icin kurumsallasmanin olcut ve sartlarina uyum saglamalarinin onemli bir gereklilik oldugu soylenebilir. Bu calismada kurumsallasma, Samuel P. Huntington’un uyarlanabilirlik olcutune gore, Turk siyasi partilerinde (CHP-MHP-AKP temel alinarak) incelenmeye calisilmistir. Calismada cevabi aranan baslica sorular; siyasi partilerin kurumsallasma olcutleri nelerdir? Bu olcutlere gore Turk siyasi partilerinin gorunumu nasildir ve Turk siyasi partilerinin kurumsallasmasinin onundeki engeller nelerdir? Sorularina cevap aranmaya calisilmistir. Turk siyasi partilerinin kurumsallasmasi onundeki engellerden bazilari, Turkiye’de gerceklesen darbelerin siyasal hayati kesintiye ugratmasi, parti sisteminin zayifligi, lider degisiminin dogal yollarla gerceklesmemesi ve s...
Üsküp’te Müslümanlar: Dînî ve Etnik Kimlik Bağlamında Sosyolojik Bir İnceleme
Uludag Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi, 2009
Üsküp, 1991 yılında Sosyalist Federal Yugoslavya Cumhuriyeti'nden ayrılıp bağımsızlığını kazanan Makedonya Cumhuriyeti'nin başkentidir. Balkanların en eski şehirlerinden biri olup, bölgede gerek coğrafî konumu, gerekse demografik yapısı ve kültürel zenginliği itibariyle büyük öneme sahiptir. Farklı etnik kökene ve kültürlere mensup milletleri barındırması bakımından adeta Balkanların minyatürü görünümündedir. Bu etnik ve kültürel farklılıklar, tarih boyunca bazen kültürel bir zenginlik olarak algılanmış, bölge sakinlerinin barış ve hoşgörü ortamı içinde yaşamasına zemin hazırlamış, bazen de bir ayrılık ve farklılık unsuru olarak kabul edilip sancılı süreçlerin yaşanmasına yol açmıştır. Geçen asra ve yakın dönemlere bakıldığında her iki yansımanın da örneklerini bulmak mümkündür. Her hâlükârda bölgenin barındırdığı bu renkli ve zengin etnik yapının bölge için büyük bir değer ve zenginlik olduğunu söylemek mümkündür. Bölge, kendi kaderine bırakıldığında ve dışarıdan müdâhaleler olmadığında bu renkliliği her zaman bir kültürel zenginlik olarak kullanmasını bilmiştir.