Cogito 109 Sesli Düşünmek (original) (raw)

Gizli Dinlemenin Tarihsel Seyri: Kültürel Teknikler, Ses Teknolojileri Ve İşitsel Denetim

MSGSÜ Sosyal Bilimler Dergisi; 2 (17): 110-125, 2018

Öz Gizli dinleme pratikleri, son dönemlerde ulusal ve uluslararası gündemi oldukça meşgul et- miş olsa da sosyal bilimsel tartışmalar içerisinde pek ilgi görmemiştir. Bu çalışma, gizli dinleme ve işitsel denetim pratiklerinin gelişimine ve modern Türkiye’deki tarihsel seyrine odaklanacak- tır. Gizli dinleme pratiklerini somut örnekler ve anlatılar üzerinden, dinleme teknikleri, gözetim ve denetim yöntemleri, modern ses teknolojileri, kültürel teknikler, mimari tasarımlar, adli pra- tikler ve istihbarat faaliyetleri gibi alanların kesişiminde ele alacaktır. Çalışma, gizli dinlemenin dijitalleşme sonrası biçimlerine odaklanmak yerine işitsel denetim düzeneğini tarihselleştirerek bu düzeneği oluşturan karmaşık güç ilişkileri ağının kültürel, kavramsal, yönetimsel, teknolojik ve adli katmanlarını tartışacaktır. Abstract Recently, practices of eavesdropping have been discussed worldwide, yet it has not been sufficiently addressed in social scientific literature. This paper focuses on the emergence of eavesdropping and acoustic control practices and their historical trajectories in modern Turkey. Through concrete historical instances and narratives, it analyzes eavesdropping in the intersection of modes of listening, surveillance and control, modern sound technologies, cultural techniques, architectural designs, forensic practices, and intelligence activities. Rather than discussing the post-digital modes of acoustic control, it addresses the historical, cultural, conceptual, governmental, technological, and forensic layers of the complex network of power relations that generates this apparatus.

“Magnetic Voice”: Resonance and the Politics of Art

Abstract The article investigates what I conceptualize as the “magnetic voice” in reference to “Voice of My Father” (2012) by Zeynel Doğan and Orhan Eskiköy as well as the audio-visual artworks by Sarkis, Kutluğ Ataman and Dilek Winchester. The “magnetic voice” is considered as an excess, as a “surplus sign” in the horizon of the visible and at the edge of the audible. Concerned with the aesthetic, performative, and political significance of the voice as sound-beyond-language, the discussion is centered on the agency of the silenced voice as an attempt to pin down the disciplined/disciplining voice and to hear repressed and silenced voices. Keywords: audio-visual artwork; cultural translation; performative; silence; sound; voice.

BİHZÂD’IN MİNYATÜRLERİ: MİNYATÜR SANATINDA ZAMAN VE MEKÂNIN İNŞASINA DAİR İKİ ÖRNEK

SANAT YAZILARI, 2018

So far there has been much research investigated the miniature art in eastern cultures. Some of them particularly focused on the narration of architectural spaces in miniature paintings. According to those studies the formation of spaces in miniatures is based on some geometrical rules. It is undeniable fact that miniatures are constructed on a geometric pattern which consists of some linear and diagonal lines and axes. This pattern gives miniature its shape and governs its overall composition. The depiction of architectural buildings and spaces are not independent from this geometric order. Although this research agrees this claim, it argues that as well as geometric norms the concept of time plays important role in the formation of architectural spaces in miniatures. Accordingly the time in miniatures is not momentary but durational and processual. Durational time gives attention not to the picture-like appearance of the spaces but experience of them. In this regard, miniature art suggests us to consider architecture not as an object-like reality but rather as an experiential reality. Within this frame work this article explores the two miniature works of Kamāl ud-Dīn Behzād (1450-1535). Keywords: Miniature Art, Durational Time, Space, Choreography, Spatial Experience

Kürt Sinemasında Ses

rejected MFA thesis , 2019

Kürt sinemasında ses, filmlerin teknik ve estetik bir unsuru olmanın yanı sıra yaygın bir şekilde tekrar eden bir leitmotiv olarak yer almaktadır. Bu çalışma, Kürt sinemasında, Kürtçe sesin akustiğini, medya spesifik bir perspektifle, farklı medya teknolojileri vasıtasıyla üretim, çoğaltım, dağıtım ve tüketim pratikleri üzerinden Kürt kimlik ve coğrafyasının inkar ve tanınması bağlamında tartışmayı amaçlamakta, sanatsal üretimin muhtelif duygulanım biçimleriyle aldığı yeni formları incelemeyi hedeflemektedir.

GÜNÜMÜZ SANATINDA SES -ANLATININ İMGEYLE İLİŞKİSİ: 'ARALIKLAR'

2021

Advances in transportation, telecommunications and information technologies in recent years cause physical mobility to gain speed on a global scale, faster displacement of global capital with the transfer of information on a larger scale in shorter periods, and accordingly, the acceleration of production, distribution and consumption activities of commodities. In such an environment, the human mind is more exposed to visuals and screens than ever before. The aims of this study are to eliminate the visuality and to reorganize the relationship with the acceleration culture in order to prevent the exhaustion of the individual in an uncontrolled speed, and to provide a pause for the person who is a time and space consumer in the current living conditions that reduce the quality of life. In this context, the sound installation "Intervals" uses sound as a material, without visual elements, and the space-time that the artwork describes suggests a different time interval than the reality that real life is constantly trying to accelerate. The fact that the artwork is auditory shows that the meaning is formed according to the experience of the listener. Son yıllarda yaşanan ulaşım, telekomünikasyon ve bilişim teknolojilerindeki ilerlemeler, fiziksel mobilitenin küresel boyutta hız kazanmasına, daha geniş ölçekte enformasyonun daha kısa sürelerde transfer edilmesiyle küresel sermayenin daha hızlı yer değiştirmesine, buna bağlı olarak da metanın üretim, dağıtım ve tüketim faaliyetlerinde ivme kazanmasına neden olmaktadır. Böyle bir ortamda, insanoğlu zihni hiç olmadığı kadar yoğun görsellik ve ekrana maruz kalmış durumdadır. Kontrolsüz hız içinde bireyin tükenişini önlemek üzere hızlanma kültürüyle ilişkisini yeniden düzenlemek ve hayat kalitesini düşüren içinde bulunduğumuz yaşam koşulları içerisinde zaman ve uzay tüketicisi olan insana bir duraksama alanı sağlamak ve görselliği elimine etmek bu çalışmanın amaçlarını oluşturur. Bu bağlamda "Aralıklar" yapıtı, görsel elemanlar olmaksızın, sesi materyal olarak kullanır ve yapıtın tarif ettiği uzam – zaman , gerçek hayatın sürekli ve daha fazla hızlandırmaya çalıştırdığı gerçeklikten farklı bir zaman aralığı önerir. Yapıtın işitsel olması, anlamın dinleyicinin deneyimine göre oluştuğunu ve değiştiğini göstermiştir.

Mesafelerin Ötesinde: Akuzmatik Mekânlardan Sızan Sesler

Sanat Dünyamız, 2021

İstanbul’un Şişli ve Beyoğlu ilçelerine bağlı kurtuluş semtinin Pangaltı ve Son Durak olarak adlandırılan iki mahallesinde, pandeminin ilk dalgasında sokağa çıkma yasaklarının geniş ölçekli olarak uygulandığı 2020’nin Mayıs ve Haziran aylarında yapılan saha araştırmasından yola çıkarak, sessel deneyimlerin fiziksel mesafeleri aşan niteliklerini merceğe aldık.

TÜRK ŞİİRİNDE SİNESTEZİ (1923-1960)

TÜRK ŞİİRİNDE SİNESTEZİ (1923-1960) / SYNESTHESIA IN TURKISH POETRY (1923-1960), 2023

Son iki yüz yıldır bilim ve edebiyat dünyasında gündeme gelen sinestezi, Yunancada duyuların birliği anlamına gelmektedir. Davranışçılığın ve pozitivizmin uzun dönem söz sahibi olmasından dolayı sinestezi araştırmaları beyin görüntüleme teknolojilerinin geliştiği döneme kadar durma noktasına gelmiştir. Son 40 yıllık süreçte bu teknolojilerin gelişmesiyle sinestezi araştırmaları yeni bir döneme girmiştir. Bu araştırmalar sonucunda bugün nörolojik ve dilsel sinestezinin ayrımı yapılabilmektedir. “Türk Şiirinde Sinestezi (1923-1960)” başlığını taşıyan yüksek lisans tez çalışmamız Cumhuriyet Dönemi Türk şiirinde sinestezi örneklerinin tespit edilmesi, sınıflandırılması ve incelenmesi amacını taşımaktadır. Bu amaca bağlı kalan çalışmamız literatür taraması ve içerik analizine dayanan uygulama yöntemlerinden oluşmaktadır. 15 şairin toplu şiir kitaplarından elde edilen dilsel sinestezi örnekleri, sahip olduğu aktarım yönleri esas alınarak tasnif edilmiştir. Bu tasnife göre her şair için dilsel sinestezi listesi oluşturulmuştur. Tasnif işlemi için Gülsün Nakıboğlu’nun geliştirdiği “birlikte aktarım” ve “dolaylı zincirleme aktarım” kategorileri tezimizde kullanılmıştır. Yapılan tasnif sonucunda her kategorinin sahip olduğu dilsel sinestezi örneklerinin sayısı (f) ve yüzdesi (%) şair bazında belirtilmiştir. Stephen Ullmann’ın geliştirdiği duyular hiyerarşisi ve aktarım yönü ile Alper Kumcu’nun Türkçe için geliştirdiği aktarım yönlülüğü haritası kullanılarak elde ettiğimiz dilsel sinestezi örnekleri test edilmiştir. Bu örneklerin şiirin anlam dünyasına katkısı örnek şiir ve dizeler üzerinden çözümlenmiştir. 15 şairin 777 adet dilsel sinestezi örneği geliştirdiği; kaynak alanda en sık yer alan duyunun dokunma, hedef alanda en sık yer alan duyunun işitme olduğu; aşağı duyulardan yukarı duyulara yapılan aktarımların ters yönlü aktarımlara göre daha baskın olduğu; renkli zaman birimleri şeklinde yapılandırılmış 14 adet dilsel sinestezi ifadesi bulunduğu; dokunma ve tatmadan diğer tüm duyulara aktarım yapıldığı; en yüksek sayıda dilsel sinestezi ifadesine sahip olan şairin Attila İlhan, en düşük sayıda dilsel sinestezi ifadesine sahip olan şairlerin Ece Ayhan ve Ahmet Muhip Dıranas olduğu; koklamadan diğer duyulara yapılan aktarımların sayısının en az olduğu ulaşılan sonuçlardandır. Şairlerin geliştirdiği dilsel sinestezi örnekleri sayısı aktarım yönleri esas alınarak sonuç bölümünde tablo (Tablo 4.1.) olarak gösterilmiştir. Dilsel sinestezi ifadelerinin incelenmesinin şiir çözümleme yöntemine katkı sağlayacağı belirlenmiştir. Synesthesia, which has been on the agenda in the world of science and literature for the last two hundred years, means the unity of the senses in Greek. Due to the long-term influence of behaviorism and positivism, synesthesia research has come to a standstill until the period when brain imaging technologies were developed. With the development of these technologies in the last 40 years, synesthesia research has entered a new era. As a result of these researches, the distinction of neurological and linguistic synesthesia can be made today. Our master's thesis study titled “Synesthesia in Turkish Poetry (1923-1960)” aims to identify, classify and examine examples of synesthesia in Turkish poetry of the Republican Period. Our study, which adheres to this goal, consists of application methods based on literature review and content analysis. the examples of linguistic synesthesia obtained from the collective poetry books of 15 poets have been classified based on the transfer aspects they have. According to this classification, a list of linguistic synesthesia has been created for each poet. The “co-transfer” and “indirect chain transfer” categories developed by Gülsün Nakıboglu were used in our thesis for the classification process. As a result of the classification, the number of linguistic synesthesia samples (f) and the percentage (%) of each category were indicated on the basis of the poet. The linguistic synesthesia samples we obtained were tested using the hierarchy of senses and transmission direction developed by Stephen Ullmann and the transmission directionality map developed by Alper Kumcu for Turkish. The contribution of these examples to the meaning world of poetry has been analyzed through sample poems and verses. 15 poets have developed 777 examples of linguistic synesthesia; the most common sense in the source area is touch, the most common sense in the target area is hearing; transfers from the lower senses to the upper senses are more dominant than reverse transfers; there are 14 expressions of linguistic synesthesia structured in the form of colored time units; transfers from touch and taste to all other senses are made; the poet who has the highest expression of linguistic synesthesia is Attila Ilhan, and the poets who have the lowest number of expression of linguistic synesthesia are Ece Ayhan and Ahmet Muhip Diranas.It is one of the results obtained that the number of transfers to other senses without smelling is the least. The number of examples of linguistic synesthesia developed by poets is shown as a table in the conclusion section vii (Table 10) based on the transfer aspects. It has been determined that the study of linguistic synesthesia expressions will contribute to the poetry analysis method.

ZAMANDA DEĞİL MEKANDA OLMAK: SES SANATI BAĞLAMINDA SES VE MEKAN İLİŞKİSİ

Yirminci yüzyılın ikinci yarısıyla birlikte Batı klasik müzik geleneğinden gelen avangart müzisyenler kompozisyon anlamında müzik dünyasına yeni tanımlamalar getirmişlerdir. Bu tanımlamaların bir sonucu olarak müzik geleneğinden özgürleşen ses konsepti görsel/plastik sanatlar alanında da bir ifade biçimine dönüşmüştür. Bu çalışma 1960’lı yıllarda Batı sanat ortamında ortaya çıkan ve günümüzde ses sanatı olarak kabul edilen üretim alanını tanımlayarak müzikteki ses ile ses sanatındaki ses kavramı arasında bir ayırım yapmayı amaçlamaktadır. Çalışmada yer alan ve ses sanatı kapsamında değerlendirilen farklı sanatçılara ait yapıtlar John Cage, Pierre Schaeffer ve Ergard Varése’nin eserleri ile karşılaştırılarak mekan konusuna odaklanılacaktır .

Dil Müzik İlişkisi Ekseninde Yapılanan Türk Halk Müziği Yöresel Ağız Özelliklerinin Fonetik Notasyonu.pdf

Milletlerin gelenek ve göreneklerinin nesilden nesile aktarılmasında kullanılan en etkili araçlardan birinin geleneksel müzikleri olduğu, her ülkenin geleneksel müziğinin yöresel ağız özellikleri ile icra edildiği, bu müziklerin öğretilmesinin püf noktasını yöresel ağız özelliklerinin oluşturduğu, ulusal kültürün devamlılığı için, halk müziklerindeki yöresel ağız özelliklerinin bozulmadan gelecek nesillere aktarılması gerekliliği müzikoloji/dilbilim kaynak/otoritelerince bilinmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ve Türk Dil Kurumu (TDK)’nca tescillenen yöresel ağız özelliklerinin 29 harfli Latin alfabesi ile yazı dilimize aktarılamadığı, bu ağız özelliklerinin ancak Türk Dil Kurumu Çeviriyazı İşaretleri ile yazılabileceği, bu durumun diğer dünya dillerinde de var olduğu gerçeği Uluslararası Fonetik Kurumu (IPA) tarafından tespit edilerek onaylanmıştır. Türk/dünya edebiyatçılarının kendi sorumluluk alanlarına giren sorunu çözmüş oldukları; milli alfabelerde yer almayan, fakat varlığı yadsınamayacak olan, birbirinden ayrı kabul edilebilecek seslerin ve bu seslerin bir araya gelmesiyle oluşan yöresel söyleyiş farklılıklarının Türk Dil Kurumu Çeviriyazı İşaretleri ve Uluslararası Fonetik Alfabe sesleri ile yazılması ve okunması gerektiği belgelenmiştir. Türk halk müziği otoritelerinin sorumluluk alanına giren ise; Türk halk müziği eğitimi adına bu önemli gelişmeye paralel bir uygulama başlatarak; Türk İlmi Transkripsiyon Kılavuzu’nda yer alan Türk Dil Kurumu Çeviriyazı İşaretleri’nin ve Uluslararası Fonetik Alfabe Kurumu El Kitapçığı’nda yer alan Uluslararası Fonetik Alfabe seslerinin, Türk halk müziği kültürüne ait yöresel ağız özelliklerinin yaşatılması ve öğretilmesi temeli üzerine kurulu Türk musikisi devlet konservatuarlarının Türk halk müziği müfredatı ve Türk halk müziği notasyon sistemine aktarım süreçlerinin başlatılmasıdır. Önerilen sisteminin eğitsel-öğretisel uygulamalara aktarım süreçlerinde, yerel/evrensel standartlarca varlığı ve kullanılabilirliği tescillenmiş fonetik alfabelerin tercih edilmesi Türk Halk Müziği Fonetik Notasyon Sistemi (THMFNS)’nin geçerliliği/kalıcılığı adına önem taşıyacaktır. Anahtar Kelimeler: Uluslararası Fonetik Alfabe (IPA), Türk Dil Kurumu (TDK) Çeviriyazı İşaretleri, Türk Halk Müziği Fonetik Notasyon Sistemi (THMFNS). That one of the most effective tools used to pass down the customs/traditions to next generations are the traditional music’s of these nations; that the folk music of every nation is performed by local dialectic characteristics, the local dialectic characteristics form the key point of teaching this music; that local dialectic characteristics in the folk music should be transferred to next generations without being changed for the continuity of the national culture are known by musicology/linguistic resources/authorities. The fact that local dialectic characteristics which have been registered by the MEB/TDK can not be transfered into our written language with the 29-letter Latin alphabet, that these features can only be written with the Transcription Signals of TDK, that this is also the same in other world languages have been approved being determined by International Phonetic Alphabet (IPA). It has been documented that Turkish/other litterateurs around the world have solved the problem within their own responsibility areas, that the sounds which aren’t included in the national alphabet, but whose presence can’t be denied, which can be accepted seperately from each otherlocal articulation differences which are formed due to the combination of these sounds should be read/written with Transcription Signals of TDK/IPA. The responsibility areas of Turkish folk music authorities are to start a parallel application to this important development on behalf of the THM education/to start the transfer process of Transcription Signals of the TDK which are included in Turkish Scientific Transcription Guide/IPA sounds which are available in IPA Manual Booklets into the curriculum/notation system of Turkish folk music Turkish music state conservatory which has been founded on the basis of preserving/teaching local dialectic characteristics. In the transfer process of proposed system into the educational-doctrional practices, the preference of phonetic alphabets whose presence/persistence have been trademarked by local/global standarts will be important for the validity/the consistence of Phonetic Notation System of Turkish Folk Music. Key Words: International Phonetic Alphabet (IPA), The Transcription Signals of the Turkish Language Association (TDK), The Turkish Folk Music Phonetic Notation System (THMFNS).