Temporomandi̇bular Eklem Di̇sfonksi̇yonlu Bi̇reylerde Kondi̇le Ai̇t Kemi̇k Deği̇şi̇kli̇kleri̇ni̇n Dental Volumetri̇k Tomografi̇ İle Değerlendi̇ri̇lmesi̇ (original) (raw)
Related papers
Turkiye Klinikleri Dis Hekimligi Bilimleri Dergisi, 2011
Bu çalışmanın amacı; temporomandibüler eklem (TME) disfonksiyon şikâyeti olan genç ve erişkin bireylerden elde edilen manyetik rezonans görüntüleme (MRG) internal düzensizliklerin bilgisayarlı tomografi (BT) ile elde edilen kondile ait kemik değişiklikleri ile olan ilişkisini incelemektir. G Ge er re eç ç v ve e Y Yö ön nt te em ml le er r: : Çalışmaya Atatürk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Oral Diagnoz ve Radyoloji Anabilim Dalına TME bölgesinde ağrı, ses ve ağız açma güçlüğü gibi şikâyetlerle başvuran ve klinik muayenesinde bu disfonksiyonların doğrulandığı 41 kadın, 9 erkek, toplam 50 hasta dâhil edildi. Hastaların MRG'leri ağız açık ve kapalı pozisyonda koronal ve sagittal planda T1, T2 ve proton densite imajların yardımıyla; BT görüntüleri ise çok kesitli bilgisayarlı tomografi (multislice BT) cihazında TME bölgesini içine alacak şekilde 0.6 mm'lik sagittal ve koronal kesitler alınarak elde edilmiştir. Elde edilen bulguların istatistiksel olarak değerlendirilmesinde kikare bağımsızlık testi uygulanmıştır. B Bu ul lg gu ul la ar r: : Kondile ait kemik değişikliğinin mevcut olmadığı 53 eklemin 41'inde disk pozisyonu normal iken; 12 eklemde redüksiyonlu disk deplasmanı saptanmıştır. Kondile ait kemik değişikliğinin belirlendiği 47 eklemde ise 9 normal disk pozisyonu, 25 redüksiyonlu ve 13 redüksiyonsuz disk deplasmanı belirlenmiştir. Bu bulguların ışığında kondile ait kemik değişikliğinin olmaması ile normal disk pozisyonu arasındaki veya kondile ait kemik değişikliğinin varlığı ile diskin deplase olması arasındaki ilişki istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p< 0.0001). S So on nu uç ç: : Diskin deplase olması ile ortaya çıkan kondil üzerindeki aşırı yüklenme sonucu doğrudan doğruya fossa ile artikülasyon hareketlerine devam eden kondilde morfolojik değişikliklerin oluştuğu düşünülmektedir. A An na ah ht ta ar r K Ke el li im me el le er r: : Temporomandibüler eklem; mandibüler kondil; temporomandibüler eklem diski A AB BS ST TR RA AC CT T O Ob bj je ec ct ti iv ve e: : The aim of this study was to evaluate the relation between internal derangements in magnetic resonance imaging (MRI) and condylar bone changes in computerized tomography (CT) images of patients with temporomandibular joint dysfunction complaint. M Ma at te er ri ia al l a an nd d M Me et th ho od ds s: : Total of 50 patients consisting of 41 females and 9 males have been included in this study that referred to Atatürk University Faculty of Dentistry Department of Oral Diagnosis and Radiology. These patients had TME dysfunction and this dysfunction was confirmed with clinical diagnosis. MRI images of the patients with the assistance of T1, T2 and proton density images in coronal and sagittal planes in mouth open and close positions were obtained. In addition, CT images were obtained in multislice CT device including TME region with 0.6 mm sagittal and coronal slices. The chi-squared test was used. R Re es su ul lt ts s: : Whilst position of the disc is normal in 41 out of 53 joint that condylar bone change is not available, anterior disc displacement with reduction was observed in 12 joints. 9 normal disc, 25 anterior disc displacement with reduction and 13 anterior disc displacement without reduction were observed in 47 joint with condylar bone changes. In line with these findings, the relation between non condylar bone change and normal disc position or condylar bone change and displacement of the disc is statistically significant (p< 0.0001). C Co on nc cl lu us si io on n: : Bone changes and the articulation fit to adaptive period that appear due to overload on condyles on the occasion of the displacement of the disc.
Servi̇kal Di̇sk Herni̇li̇ Hastalarda Temporomandi̇bular Eklem Di̇sfonksi̇yonu Görülme Sikliği
Introduction: This study was performed to determine the prevalence of the temporomandibular joint (TMJ) disorders in patients with cervical disc herniation (CDH) using controlled, single-blind design. Material and Methods: 32 CDH patient (CDHG), 30 healthy control subjects (CG) were included. Temporomandibular disorders (TMD) signs and symptoms were assessed with "The index of clinical craniomandibular dysfunction", TMD were classified. Pain during TMJ, masticatory-cervical muscle palpation, pain during rest, mouth opening-closing, mandibular functions and cervical rest-activity pain were assessed with visual analog scale (VAS). TMJ noises, TMJ-cervical range of motions (ROM) were investigated. Percentages of individuals with TMD were calculated. Comparisons of data in groups and correlations between TMJ-cervical signs and symptoms in CDHG were determined. Results: The prevalence of TMD were 46,87% in CDHG, 26,67% in CG, the difference was significant (p=0.03). TMD risk in CDHG was 2,43 times higher than in CG. Pain level during mouth opening-closing (p=0.01), chewing(p=0.03), cervical rest-activity pain, pain in Masseter, Medial Pterygoid, Upper Trapezius muscles palpation were significantly higher in CDHG than CG. TMJ ROM wasn't different (p>0.05), while lateral flexion ROM was limited in CDHG (p=0.04). TMJ noises were similar (p=0.88). A positive moderate correlation between pain during palpation of Masseter (right) and Upper Trapezius (right-left) (r=0.48,p=0.01-r=0.43,p=0.01) and a negative weak correlation between pain during palpation of Masseter and lateral flexion ROM (r=-0.21,p=0.04) was found. Conclusions: TMD is seen more frequently in CDH patients than in individuals without cervical problems. Assessment of TMJ with specific investigation of muscle structures can be beneficial for planning multidirectional treatment for CDH patients.
Selcuk Dental Journal, 2020
Amaç: Temporomandibular eklem düzensizliği bulunan hastalarda temporomandibular eklem, çiğneme kasları ve ilişkili olduğu yapılarda çeşitli semptomlara sebep olabilmektedir. Yakın komşulukta olduğu yapılardan olan kulakta kulak ağrısı, kulak çınlaması, kulakta dolgunluk hissi, kulak kaşıntısı, işitmede azalma, baş dönmesi, denge kaybı gibi semptomlara neden olabilmektedir. Bu çalışmanın amacı, Temporomandibular eklem düzensizliğine eşlik eden kulak semptomları prevelansının değerlendirilmesidir. Gereç ve Yöntemler:Retrospektif çalışma Ocak 2017-Aralık 2017 tarihleri arasında Adıyaman Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi AD’na TME bölgesinde ağrı ve/veya disfonksiyon şikayeti ile başvuran 214 hasta ile planlandı. Hastaların seçimi TMD/ATK’ye göre yapıldı. TMD teşhisi konan hastalarda kulak ağrısı, kulak çınlaması, kulakta dolgunluk hissi, kulak kaşıntısı, işitmede azalma, baş dönmesi, denge kaybı semptomlarının varlığı araştırıldı. Hastalara kulak semptoml...
Acıbadem üniversitesi sağlık bilimleri dergisi, 2020
Amaç: Bu çalışmanın amacı Diş hekimliği fakültesi öğrencilerinde Temporomandibular eklem (TME) problemlerinin değerlendirilmesi ve bu problemlerin ağız alışkanlıkları ile olan ilişkisini tespit etmektir. Hastalar ve Yöntem: Ordu Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi'nde eğitim gören 119 kız 53 erkek toplam 172 öğrencide TME problemleri prevalansı ve şiddeti Fonseca anketi kullanılarak değerlendirilmiştir. Bunun yanında TME problemlerinin ağız alışkanlıkları ile olan ilişkisini değerlendirmek amacıyla Oral Behaviour Checklist (OBC) anketi aynı bireylere uygulanmıştır. Bulgular: Çalışmanın sonucunda ankete katılan tüm öğrencilerde Fonseca anket sonuçlarına göre herhangi bir düzeyde Temporomandibular eklem disfonksiyonu (TMD) prevalansının %79,65 olduğu görülmüştür. Kız öğrencilerde TMD prevalansının erkek öğrencilere göre istatistiksel olarak anlamlı derecede daha fazla olduğu saptanmıştır (p<0,05). OBC anket sonuçlarına göre ise ağız alışkanlıklarının TMD ile ilişkili olduğu belirlenmiştir. Sonuç: Fonseca anketi kısa zamanda, az maliyetle TMD prevalansının belirlenmesini sağlamaktadır. TME problemlerinin özellikle genç popülasyonda erken dönemde teşhis edilmesi hastalığın prognozu açısından önem taşımaktadır ve ileriki dönemde çıkabilecek komplikasyonların önüne geçilmesini sağlamaktadır.
Selcuk Dental Journal
Amaç: Tedavi veya profilaktik amaçlı çekimine karar verilen mandibular üçüncü molar dişlerin çekimi esnasında ve sonrasında karşılaşılabilecek komplikasyonları öngörmek amacıyla mandibular üçüncü molar dişlerin lingual kortikal kemik ile olan ilişkisinin Konik Işınlı Bilgisayarlı Tomografi (KIBT) ile değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntemler: İncelenen mandibular 3. Molar dişlerin pozisyonları: mesioangular, vertikal, horizontal ve distoangular olmak üzere dört gruba ayrıldı. Dişlerin kuron ve kök bölgesinden mandibular lingual kemiğe en yakın noktalarıyla mandibular lingual kemik arasındaki mesafeleri ölçüldü. Bulgular: Mandibular kortikal kemikle mandibular üçüncü molar dişlerin arasında mesafe olmadığı perforasyon durumu kadınlarda kuron bölgesinde % 22.5, erkeklerde % 26.8 iken tüm hastalarda 24.4% olarak bulundu. Kadınlarda kök perforasyonu görülme sıklığı % 28.2, erkeklerde % 33.9 iken tüm hastalarda % 30.7 olarak bulundu. Sırasıyla en sık kuron bölgesi perforasyonu ...
Sağlık Bilimleri Öğrencilerinde Temporomandibular Eklem Disfonksiyon Riskinin Araştırılması
Sakarya Medical Journal
Amaç Bu çalışmanın amacı, üniversite öğrencilerinde Temporomandibular eklem (TME) disfonksiyon gelişme riskini değerlendirmek; disfonksiyonu tetikleyen faktörler ile yaşam kalitesi, boyun disabilitesi ve psikolojik durum arasındaki ilişkiyi incelemektir. (Sakarya Tıp Dergisi 2019, 9(2):258-265) Gereç ve Yöntemler Dâhil edilme ve dışlanma kriterlerine göre sağlık bilimleri fakültesindeki 197 gönüllü öğrenci değerlendirildi. Değerlendirmede disfonksiyon gelişme riski TME ile ilişkili tetikleyici faktörlerin varlığı, psikolojik durumu Beck Depresyon Ölçeği, yaşam kalitesi SF-36 ve ağrıya dayalı disabilite durumu Northwick Park Boyun Ağrısı anketi ile değerlendirildi. İstatistiksel analizlerde Kruskal Wallis ve Spearman Korelasyon analizinden yararlanıldı. Bulgular Çalışmaya 197 üniversite öğrencisi (yaş ort: 20.79±2.13 yıl) alındı. Öğrencilerin %81.7'sinde TME bozuklukları ile ilgili en az bir semptom taşıdığı saptandı. TME disfonksiyon risk düzeyine göre boyun ağrısına bağlı disabilite düzeyi, psikolojik durum ve yaşam kalitesi arasında anlamlı fark olduğu saptandı (bütün değerler için p<0.01). Çalışmamızda öğrencilerin semptom sayısı ile boyun ağrısına bağlı disabilite şiddeti (r=0.397, p<0.001) ve psikolojik durum arasında (r=0.279, p<0.001) pozitif yönde zayıf korelasyon, SF-36 fiziksel (r=-0.328, p<0.001) ve mental komponentleri arasında (r=-0.305, p<0.001) negatif yönde zayıf korelasyon saptandı. Sonuç Araştırmamıza göre Sağlık Bilimleri Fakültesi öğrencilerinin genel olarak % 80' den fazlası en az bir TME disfonksiyon belirtisi göstermektedir. TME ile ilgili problem riskindeki bu artış eklemin biyomekanik olarak komşu vücut segmentlerini etkiliyor oluşu, disfonksiyonun disabilite, yaşam kalitesi ve psikolojik durumundaki bozulma ile olan yakın ilişkisine bağlanabilir.
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi dergisi, 2020
Temporomandibular eklem (TME), memeli çenesinin hareketleri için gerekli olan sinoviyal bir eklemdir, vücutta en sık kullanılan eklemlerden biridir. Yaşlı hastalarda primer olarak görülebilen, bazı patolojik durumlarda (travma ve internal derangement) sekonder olarak gelişen osteoartrit TME'de en sık görülen artrit tipidir. TME patolojilerinin, kıkırdak dokunun histolojik yapısı gereği iyileşme potansiyeli düşük olduğu için, klinik tedavileri sınırlıdır. Bu çalışmada farklı hücrelere dönüşme potansiyeli olan yağ doku kaynaklı kök hücrelerin, birçok büyüme faktörü barındıran Trombositten Zengin Fibrin (PRF) ile uyarılarak, hasar oluşturulan TME kıkırdağı üzerindeki kombine etkilerinin araştırılması amaçlandı. Çalışmada tavşanların her iki TME eklem disk laterallerinde 3 mm'lik defektler oluşturuldu. Sağ tarafa ense-sırt bölgesinden alınan yağ grefti ve tavşanın kendi kanından hazırlanan PRF yerleştirildi, sol tarafı sham grubu olarak planlanıp başka işlem yapılmadan kapatıldı. 8 hafta sonunda eklem kondil ve diskleri çıkarıldı, Hematoksilen&Eozin (H&E) ve Safranin O-Fast Green metodları ile boyanarak incelendi. Her iki grup için eklem yüzey yapısı, kondrosit yoğunluğu, hücre kümelenmesi ve Safranin O-Fast Green boyanma kaybı histopatolojik olarak derecelendirildi. Değerlendirilen parametreler arasında anlamlı fark saptanmadığı için, deneysel TME defekt modelinin onarımında yağ grefti ve PRF kombinasyonu etkili bulunmadı.
Atatürk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dergisi, 2016
Bu çalışmanın amacı temporomandibular eklem (TME) osteoartritli hastalarda uygulanan 4 farklı tedavi yönteminin Temporomandibular eklemin lateral ve posterior palpasyonundaki ağrıda meydana getirdiği değişimleri karşılaştırmaktır. Yöntem: Bu çalışmaya hem klinik inceleme ile ve hem de konik ışınlı bilgisayarlı tomografik değerlendirme (CBCT) ile TME osteoartriti (TME-OA) teşhisi konulan erişkin hastalar dahil edilmiş ve bu hastalar rastgele bir şekilde 4 farklı tedavi grubuna ayrılmıştır: sadece artrosentez (1), artrosenteze ilave yapılan trombositten zengin plazma (PRP) (2), hyaluronikasid (HA) (3) veya kortikosteroid (KS) (4) enjeksiyonları. Kontrol grubu15 dejeneratif ekleme sahip 12 hasta, PRP grubu32 dejeneratif ekleme sahip 18 hasta, HA grubu 17 dejeneratif ekleme sahip 13 hasta ve KS grubu ise 17 dejeneratif ekleme sahip 12 hasta içermiştir. Bu hastalara tedavi başlangıcında tek seans artrosentez işlemi uygulanmıştır. PRP grubunda ilave 5 seans, HA grubunda ilave 1 seans Hyalgan ve KS grubunda ilave 1 seans Depomedrol'uneklem içi enjeksiyonları uygulanmıştır. Temporomandibular eklemin lateral ve posteriorpalpasyonundaki ağrı, 5 dereceli ağrı skalası (0 = yok; 1= hafif; 2= orta; 3= yoğun; 4= şiddetli) kullanılarak tedavi öncesi ve tedaviden sonraki ortalama 1. yılda değerlendirilmiştir. Gruplar arası karşılaştırma Mann Whitney U testi yapılarak değerlendirilmiştir. Bulgular: Kontrol grubu ile karşılaştırıldığında, PRP grubunda posterior TME palpasyonunda, HA grubunda ise lateral ve posterior TME palpasyonunda oluşan ağrı skorlarında istatistiksel olarak daha fazla iyileşme gözlemlenmiştir. KS grubunda anlamlı bir iyileşme görülmemiştir. PRP grubunda lateral TME palpasyonunda oluşan ağrı skorlarında ise, HA ve KS grupları ile karşılaştırıldığında istatistiksel olarak daha fazla iyileşme gözlemlenmiştir. Sonuç: Bu çalışmanın bulguları, artrosentezi takiben uygulanan eklem içi PRP enjeksiyonlarının kontrol, HA ve KS gruplarına nazaran TME palpasyonundaki ağrı üzerinde daha fazla iyileşme sağladığını göstermiştir.
Temporomandibular Eklem Anatomisi Ve Rahatsızlıkları
dicle.edu.tr
... 77 Temporomandibular Eklem Anatomisi Ve Rahatsızlıkları Bahadır Odabaş, Seher Gündüz Arslan ... Bu çalışmada tedavi gören 30 birey ve kontrol grubundaki 37 bireyin sağ ve sol ekleminin anterior ve superior boşlukları ölçülmüş ve kayda değer fark bulunamamıştır (23). ...
Temporomandibular eklem disfonksiyonlu bir grup hastada klinik bulguları
Selcuk dental journal, 2019
Temporomandibular eklem disfonksiyonu (TMED); TME'yi ve ilişkili destek yapıları ya da her ikisini etkileyen kasiskelet sistemi rahatsızlıklarından oluşan, sık görülen bir hastalıktır. 1-3 TMED'te klinik olarak baş, boyun ve kulak ağrısı, çiğneme kasları ve eklemde hassasiyet, eklem sesleri, çene kilitlenmesi, çene hareketlerinde kısıtlanma ve deviasyon gibi çeşitli semptomlar görülmektedir. 4-7 Sena ve ark. 8 , TMED bulgularının prevalansları ile ilgili 17 araştırma makalesini inceledikleri çalışmalarında % 3-53 eklem bölgesinde ağrı, % 0.5-81 kas ağrısı, % 8-48 eklem Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, Ağız, Diş ve Çene Radyolojisi Anabilim Dalı, İstanbul ÖZ Temporomandibular eklem disfonksiyonlu bir grup hastada klinik bulguları Amaç: Temporomandibular eklem disfonksiyonu (TMED); temporomandibular eklemi (TME) ve eklemle ilişkili destek yapıları etkileyen kas-iskelet sistemi rahatsızlığıdır. Bu çalışmanın amacı TMED'li bir grup hastada klinik bulguların değerlendirilmesidir. Gereç ve Yöntemler TME ile ilgili şikâyeti nedeniyle Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız, Diş ve Çene Radyolojisi kliniğine başvuran 100 hastanın klinik muayenesi 'Tanı Kriterleri/ Temporomandibular Eklem Disfonksiyonu (TK/ TMED) (International RDC-TMD Consortium) protokolü ile yapılmıştır. Hastaların demografik bilgileri, anamnez ve klinik muayene bulguları değerlendirilmiştir. Bulgular 20-64 yaş aralığındaki % 83'ü kadın, % 17'si erkek olan hastaların yaş ortalaması 35,1± 11,3'tür. En sık saptanan şikayet hastaların 88'inde 'ağrı', 63'ünde 'yemek yiyememe', 67'sinde 'ağız açmada zorluk', 54'ünde 'diş sıkma' ve 19'unda 'eklemden ses gelmesi' dir. Hastaların % 64'ü tekrarlayan ağrı, % 22'si sürekli ağrı varlığını belirtirken %14'ünde ağrı olmadığı saptanmıştır. Ağız açma esnasında % 23 hastada düzeltilmiş deviasyon, % 32 hastada sol tarafta sonlanan deviasyon, % 14 hastada sağ tarafta sonlanan deviasyon bulgulanmıştır. Hastaların 57'sinde miyalji, 35'inde sağ artralji, 38'inde sol artralji, 29'unda TMED'e bağlı baş ağrısı tespit edilmiştir. Sonuç TMED'in tanısında diş hekimlerine önemli sorumluluk düşmektedir. TMED riski taşıyan bireylere rutin TME muayenesi yapılmalıdır. ANAHTAR KELİMELER Çiğneme sistemi, temporomandibular eklem, temporomandibular eklem disfonksiyonu