Lokal Östriol ve Konjuge Östrojenin Vagina Epitel Gelişimi Üzerine Etkilerinin Karşılaştırılması (original) (raw)

Koyun Embri̇yolarinin İn Vi̇tro Üreti̇lmesi̇ Üzeri̇ne Olgunlaşma Ve Ferti̇li̇zasyon Medyumlarina Yapilan Katkilar Ve Koyun Ovi̇dukt Epi̇tel Hücreleri̇ İle Ko-Kültürün Etki̇leri̇

2003

Ozet Koyun embriyolarinin in vitro uretilmesi uzerine olgunlasma ve fertilizasyon medyumlarina yapilan katkilar ve ko-kulturiin etkilerinin incelendigi bu calismada mezbahada kesilen koyunlarin ovaryumlanndan elde edilen primer oositler (n=454) kullanildi. Oositler 4 gruba ayrilarak farkli katkilarin bulundugu TCM-199 medyumunda 26 saat olgunlastirildi. Grup 1 (SH): %20 oraninda koyun serumu, 10 ug/ml FSH, 10 ug/ml LH ve 1 ug/ml estradiol 17(3 ilaveli TCM-199, Grup 2 (S): %20 oraninda koyun serumu ilaveli TCM-199, Grup 3 (H): 10 pg/ml FSH, 10 pg/ml LH ve 1 ug/ml estradiol 17(3 ilaveli TCM-199, ve Grup 4 (M): hormon ve serum ilavesi olmayan TCM-199. Olgunlasmayi takiben oositler tekrar 3'er alt gruba ayrilarak %2 (D), %5 (O)ve %10 (Y) koyun ostrus serumu ilaveli SOF medyumu icerisine alindi ve uzerlerine elektro^jakulator yardimiyla alinmis ve yikanmis taze koc spermasi ilave edilerek 18 saat in vitro fertilize edildi, Fenilizasyonu takiben oositler kendi iclerinde tekrar 2's...

Siğirlarda Ovum Pi̇ck-Up (Opu) Tekni̇ği̇ Kullanilarak İn Vi̇tro Embri̇yo Üreti̇mi̇

2008

Bu calismanin amaci, sigirlarda birim zamanda elde edilen embriyo sayisini artirmak icin ultrason rehberliginde oosit toplanmasi (Ovum pick-up, OPU) yonteminin kullanim imkanlarinin arastirilmasidir. Calismada, Lalahan Hayvancilik Merkez Arastirma Enstitusunde barindirilan 3-7 yas arasinda bulunan sekiz bas Siyah Alaca inek oosit vericisi olarak kullanilmistir. Ultrason rehberliginde oosit toplamak amaciyla 7.5MHz’lik konveks prob ve aspirasyon ignesinin birlikte yerlestirilmis ve sigirlardaki transvaginal calismalar icin gelistirilmis olan ozel ekipman kullanilmistir. OPU uygulamalari, her hayvanda iki esit periyot halinde ve periyotlar arasinda fizyolojik dinlenme sureci birakilmak kaydiyla duzenli olarak her hafta ve toplam 16 kez gerceklestirilmistir. Elde edilen oositlerin in vitro maturasyonlari icin TCM-199 (Tissue Culture Medyum) medyumu, fertilizasyonlari icin Brackett ve Oliphant (BO) medyumu ile direkt yikama yontemi, in vitro kulturleri icinse Charles Rosencrans aminoasi...

KOYUNLARDA GENiTAL ORGAN BOZUKLUKLARı ÜZERiNDE PATOLOJiK iNCELEMELER ii. UTERUS, SERViKS VE VAGiNA

ejvs.selcuk.edu.tr

In the present study,the pathological conditions of uterus, cervix and vagina of 4370 ewes slaughtered at Konya abattoirs were examined. As a result of these investigations, in 153 cases (3. 5 Ok) uterus, in 46 cases (1. 1 %) cervix and in 17 cases (O. 4 %) vagina showed some pathological conditions. Among the uterine abnormalities, the largest group of lesions was inflammatory changes. In the uterus, the following conditions were recorded; catarrhal endometritis (O. 390/0), purulent endometritis (O. 34%), pyometra (O. 04°k), necrotic endometritis (O. 04%), chronic nonpurulent endometritis (O. 92 % ), granulomatous endometritis (O. 12%), parametritis (O. 48%), hydrometra (O. 39%), glandular hyperplasia (O. 16%), melanosis (O. 67%) and uterus unicornis (O. 25%). Inflammation of the cervix was found in 28 cases (O. 64 %) and, in the 22 of these, cervicitis was accompanied with endometritis. Other changes including metaplasia (O. 32°io) and abscess of cervical serosa (O. 16 %) were also recorded. The vaginallesions were vaginitis (O. 3 0/0), cystic gartner ducts (O. 040/0) and abscess of vaginal serasa (O. 07 %).

Bi̇sküvi̇ Üreti̇m Hatlarinda Hazirlik Süreleri̇ni̇n Azaltilmasina Yöneli̇k Yalin Üreti̇m Ve Smed Uygulamasi

Endüstri Mühendisliği

Kalıp değişimi, çeşitli ürünler üreten tesislerde verimliliği etkileyen önemli bir faktördür. Kalıp değişim sürelerinin uzaması ve kalıp değişimi sonrasında istenilen kalitenin elde edilememesi büyük bir zaman kaybına neden olabilmektedir. Aynı zamanda, kalıp değişimi için standart olmayan prosedürler, değişim sürecini daha da zorlaştırmaktadır. Bu çalışmada, bir bisküvi üretim tesisinin üretim hatlarındaki kalıp değiştirme sorunları incelenmiştir. Tesiste üretilen her ürün için hamur açma makinesi ve paketleme makinesinde kalıp değişiklikleri yapılmakta ve her değişimde üretim hattı temizlenmektedir. Bu çalışmada, makine kalıp değişimindeki kayıp zamanları azaltmaya yönelik SMED (Single Minute Exchange of Die: Tekli Dakikalarda Kalıp Değişimi) yaklaşımı ve 5S ile mevcut durum analiz edilmiş ve iyileştirmeler yapılmıştır. Bu çalışma sonucunda dış hazırlık süresinde %26,91, iç hazırlık süresinde %20,74 ve toplam hazırlık süresinde %21,05'lik iyileştirme gerçekleştirilmiş, yıllık ...

Hi̇sterosalpi̇ngografi̇ (HSG) Sonrasi Geli̇şen Vaji̇ni̇smus: Olgu Sunumu

2019

Klinik pratikte yasam boyu vajinismus ile sik karsilasilmasi nedeniyle edinsel vajinismusun prevalansi ve etiyolojisi ile ilgili bilimsel calismalar sinirlidir. Bu olgu bildiriminde histerosalpingografi (HSG) sonrasi cinsel birlesmeden kacinma yakinmasi ile basvuran hastanin degerlendirme ve izlem sureci sunulacaktir. Tedavi surecinde cinsel birlesme girisimlerinden kacinmayla ilgili psikoterapinin yani sira anksiyoz duygudurumuna yonelik antidepresan tedavisi duzenlenmistir. Iki aylik izlem sonrasi hasta tekrar cinsel birlesme yasayabilmis, cinsel birlesme ve jinekolojik muayene olmayla ilgili kaygilari azalmistir. Bu olgu agrili jinekolojik girisimin cinsel islev uzerine olumsuz etkisinin multidisipliner yaklasimla kisa surede tedavisine bir ornek olusturmaktadir.

ETNOGENEZ VE PASSİONERLİK KURAMI BAĞLAMINDA MOĞOLLARIN YÜKSELİŞİ VE CENGİZ HAN

Asya Studies, 2023

Avrupa merkezli tarih çizgisinin sonucu olarak geliştirilen ve insanlık tarihini uygar ve barbar toplumlar dikotomisinde ele alan çalışmalar, XX. yüzyıl başlarında geliştirilen Avrasyacı model tarafından eleştirilmeye başlandı. Klasik Avrasyacılar içinde yer alan Lev Nikolayeviç Gumilev, Batı merkezli tarih çizgisinin sadece yazılı metinlerin kabulü ile yaptığı tarihçiliği eleştirerek kaynak tahlilinde daha geniş bir perspektif öngörülmesinden bahisle, tarihsel olayların coğrafya ve fen bilimleriyle de desteklenerek açıklanması gerekliliğine vurgu yapmıştır. Bu sayede tarihsel olayların neticelerindeki sapmanın da tespit edilebileceğini ve bugün için uygar ve barbar olarak değerlendirilen toplumların daha adil bir tahlille ele alınması sonucunda, tarihsel gerçekliğin de değişeceğini iddia etmiştir. İddialarını desteklemek için geliştirdiği ve insanlık tarihini etnogenez adını verdiği süreçle takip etmeye çalışan Gumilev, Asya bozkırlarında yaşanan ve yerleşik toplumların tahakkümüyle sonuçlanan büyük bozkır halklarının inkişafını, Türk ve Moğollar özelinde inceleyerek yeni sonuçlara ulaşmıştır. Gumilev, etnogenez süreci olarak ifade ettiği halkların oluşum çizgisini, passioner lider tipleri ile desteklemiş ve Cengiz Han'ı da bu doğrultuda incelemiştir. Bunun sonucunda Moğol hegemonyası, sadece bir talan ve istilâ hareketi olmaktan çıkarak, başta Ruslar olmak üzere, temas kurulan diğer toplumlar açısından simbiyotik bir ilişki bağını ifade eden etnogenez süreci olarak karşılık bulmuştur. Bu makalede Gumilev'in tarih çizgisi ve Moğolların etnogenez sürecine dair görüşleri ele alınırken temel kaynaklardaki bilgilerle de görüşleri desteklenmeye çalışılmıştır.

Propoli̇s Ve Perganin Anti̇mi̇krobi̇yal Etki̇leri̇ni̇n İn-Vi̇tro Olarak Araştirilmasi

İnönü üniversitesi sağlık hizmetleri meslek yüksekokulu dergisi, 2021

Propolis, arıların bitkilerin çeşitli kısımlarından topladığı reçine benzeri doğal bir maddedir. Arılar propolisi çeşitli patojenlere karşı koruyucu olarak kullanırlar. Propolis zengin içeriği sayesinde birçok biyolojik etkiye sahiptir. Perga, arıların yavrularını beslemek için kullandığı polen ve baldan oluşan fermente bir üründür. Bu çalışmanın amacı fenolik bileşiklerce zengin olan perganın, antimikrobiyal aktivitesinin propolisle karşılaştırılmasıdır. Propolis ve perganın etanolik ekstraktları hazırlandı ve Folin-Ciocalteu yöntemi ile toplam fenolik bileşik miktar tayini yapıldı. Ekstraktların gram-negatif patojenler olan Escherichia coli ve Pseudomonas aeruginosa, grampozitif bir patojen olan Staphylococcus aureus ve bir mantar türü olan Candida albicans üzerinde minimum inhibitör konsantrasyon (MİK) değerleri mikrodilüsyon yöntemi ile ölçüldü. Propolis ve perga için MİK test aralığı fenolik bileşik miktarına göre 0,06µg/mL-125µg/mL olarak belirlendi. Propolis, Escherichia coli ve Pseudomonas aeruginosa'ya göre Candida albicans ve Staphylococcus aureus'a karşı düşük konsantrasyonlarda inhibe edici etki göstermiştir. Perganın Escherichia coli, Pseudomonas aeruginosa ve Candida albicans'a karşı yine düşük konsantrasyonda inhibitör etki gösterdiği; ancak, perganın Staphylococcus aureus'a karşı inhibitör etkinlik gösterebilmesi için çok daha yüksek konsantrasyonlara ihtiyaç olduğu saptanmıştır. Sonuç olarak propolis ve perganın çalışmamızda antimikrobiyal etki gösterdiği izlenmiştir.

Prostatın benign, prekürsör ve malign epitelyal proliferasyonlarında ERG ile PTEN ekspresyonlarının araştırılması ve bulguların klinikopatolojik korelasyonu

Ege Tıp Dergisi, 2022

Prostat kanseri farklı klinik gidiĢata ve geniĢ bir tedavi yelpazesine sahip, klinik ve moleküler olarak oldukça heterojen bir kanser türüdür. Özellikle "prostatik intraepitelyal neoplazi" (PĠN), "atipik intraduktal proliferasyon" (AĠP) ve "intraduktal karsinom" (ĠDK) benzer morfolojik özelliklere sahip olması açısından ayırıcı tanı zorluğu yaratan tanılar olup, hasta tedavi ve takibi de farklı olan antitelerdir. ÇalıĢmamızda bu lezyonlarda ERG ve PTEN ekspresyon düzeylerini belirlemeyi ve bu biyobelirteçlerin prognostik ve diagnostik değerini araĢtırmayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: EÜTF Tıbbi Patoloji Anabilim Dalında 2011-2012 yılında radikal prostatektomi veya iğne biyopsi materyallerinde "Adenokarsinom" tanısı almıĢ 87 olgu çalıĢmaya alındı. Histopatolojik olarak AĠP, ĠDK ve PĠN içeren alanlar belirlendi. immunohistokimyasal olarak bu alanlarda ERG ve PTEN ekspresyonları değerlendirildi. Bulgular: Olguların 6'sında ĠDK, 29'unda AĠP ve 52'sinde PĠN belirlendi. ĠDK AĠP, DG 3 ve üstünde olan tümörlerde daha fazla görüldü. ĠDK ve AĠP in eĢlik ettiği prostat karsinomlarının sağ kalım süresi daha kısaydı (p=0.043). ĠDK ve AĠP içeren tümörlerde ERG ve PTEN durumu invaziv komponentle uyum içindeydi. Ayrıca tüm ĠDK alanlarında ERG pozitifti. PTEN ile heterojen boyanma görülmüĢ olup, PTEN'in invaziv karsinom ve ĠDK alanlarında negatifliği daha fazlaydı (p=0,63). ERG pozitifliği ve PTEN negatifliği istatistiksel olarak anlamlı olmamakla birlikte AĠP tanısını desteklediği dikkati çekti. Sonuç: Özellikle ayırıcı tanı sorunu yaratan intraduktal lezyonlarda ERG pozitifliği ve PTEN negatifliği klinik öneme sahip prostat karsinomuna eĢlik edebileceği için özellikle biyopsilerde gözardı edilmemeli ve hasta tedavi ile takibi buna göre yapılmalıdır. Anahtar Sözcükler: Atipik intraduktal proliferasyon, ERG, prostatın intraduktal karsinomu, prostat adenokarsinomu, PTEN.