Toplumsal cinsiyete dayalı ekonomik ayrımcılık (original) (raw)

cinsiyete dayalı ayrımcılık işgücü piyasası

Cinsiyete dayalı ayrımcılık, emek piyasalarının en çarpıcı ve en yaygın özelliklerinden birisidir. Ülkelerin kalkınma/kapitalistleĢme düzeylerinden bağımsız olarak, aynı zamanda farklı politik sistemler altında ve birbirinden ayrı dini, kültürel ve toplumsal sistemler açısından da cinsiyete dayalı ayrımcılık en yaygın gözlemlenen olgudur. Esnek çalıĢma saatlerinin, esnek ve uçucu vasıfların, parçalanmıĢ/vasıfsızlaĢtırılmıĢ emek kategorilerinin, güvencesiz ve örgütsüz çalıĢmanın kural haline geldiği günümüz emek piyasalarında, kadın iĢi/erkek iĢi ayrımı ve aynı iĢi yapan kadın ve erkek çalıĢanlar arasındaki ücret/kazanç farklılıkları varlığını inatla sürdürmektedir. Son 20-30 yıldır, kadınların istihdam oranlarındaki artıĢa rağmen, tüm dünyada kadınlar büyük ölçüde güvencesiz, düĢük ücretli ve prestijsiz iĢlerde çalıĢmaya devam etmektedir. Cinsiyete dayalı iĢbölümündeki dönüĢümler, ülkelerin/bölgelerin toplumsal ve ekonomik sistemlerin farklılığına bağlı olarak çeĢitlilik göstermektedir, ancak genel olarak emek piyasalarında toplumsal cinsiyet eĢitsizliğini aĢındıran geliĢmelerin çok umut verici olduğundan söz edilemez.

Sosyal Bir Problem Olarak Cinsiyete Dayalı Ücret Ayrımcılığı

Toplum ve Ütopya, 2020

Toplumsal cinsiyet eşitsizliği, geçmişten günümüze kadınların çeşitli kazanımları sonucu azalmakla beraber, küresel ölçekte hâlâ önemli bir sorun olarak güncelliğini korumaktadır. Sanayi devrimiyle birlikte son yüzyılda işgücü piyasalarına katılımı artan kadınların bu eşitsizliğin bir getirisi olarak çalışma hayatında da çeşitli ayrımcılıklara maruz kaldığı görülmektedir. Bunlardan birisi de cinsiyete dayalı ücret ayrımcılığı/eşitsizliğidir. Cinsiyete dayalı ücret eşitsizliği, son yıllarda azalmasına rağmen kadınlar henüz erkeklerle aynı gelir seviyesine erişememiştir. Bu çalışmanın amacı, toplumsal cinsiyete getirilen çeşitli teorik açıklamalardan yararlanarak eşitsizliğin sebeplerini ortaya koymak, kadınların çalışma hayatında uğradığı ayrımcılıkları sosyal problem olarak ele alarak eşitsizliğin farklı görünümlerine değinmek ve cinsiyete dayalı ücret eşitsizliği ile ilgili güncel verilerin dünyada ve Türkiye'deki yansımalarını inceleyerek görüş ve çözüm önerileri belirtmektir. ABSTRACT Gender inequality is still an important problem on global scale despite it has been decreased as a result of various achievements of women from past to present. As a result of gender inequality, women whose participation in labor market has increased in the last century after the industrial revolution, it is seen that it is exposed to various discriminations in the working life. One of these discriminations is gender pay/wage gap. Although gender pay gap has decreased in recent years, women have not yet reached the same level of income as men. The purpose of this study is, to reveal the reasons of gender inequality using the various theoretical explanations to gender, addressing the discrimination faced by women in working life as a social problem, mentioning the different aspects of inequality and express opinions and suggestions by examining the data about gender pay gap in the World and Turkey.

Türkiye’de Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği-Ekonomik Büyüme İlişkisi Üzerine Ekonometrik Analiz

MANAS Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2021

Öz Kadının güçlendirilmesi ve konumunun geliştirilmesi ile toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının, ekonomik büyüme başta olmak üzere birçok makroekonomik değişken üzerinde etkisi olmaktadır. Bu çalışmada, Türkiye için 2005-2019 tarihleri arasında toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ekonomik büyümeye olan etkileri incelenmiştir. Çalışma kapsamında TUİK ten elde edilen veriler ile oluşturulan denklemler LS-Least Squares (NLS ve ARMA) metoduyla analiz edilmiştir. Yapılan analizler sonucu, ekonomik büyümenin en çok ücretli çalışanlarda daha sonra ise lise ve dengi okul mezunu çalışanlarda cinsiyetler arası gelir eşitsizliği oranı üzerinde etkisinin olduğu görülmüştür. Ekonomik büyümenin, hem ücretli hem de lise ve dengi okul mezunu çalışanlardaki cinsiyetler arası gelir eşitsizliği oranını kadınların lehine olacak şekilde azaltan bir faktör olduğu tespit edilmiştir.

Toplumsal Cinsiyet Temelinde Bütçelemenin Siyasi Boyutu

Bulletin of Economic Theory and Analysis

Toplumsal cinsiyet algısının sosyo-ekonomik ve ekonomi politik bir tartışma alanı olarak ele alınması, toplumsal cinsiyet temeline dayalı bütçelemenin farklı uygulama biçimlerini değerlendirmek açısından önemlidir. Nitekim toplumsal cinsiyet rollerini siyasal karar alma süreci içinde görünür kılan politika aracı toplumsal cinsiyet temelli bütçeleme yaklaşımıdır. Toplumsal cinsiyet temelli bütçe yaklaşımlarında dikkate alınması gereken temel nokta, bütçe politikalarının kadınların özel alana hapsolma, kadın emeğinin görünmez kılınması gibi toplumsal cinsiyet rolleri sonucunda şekillenen yapısal sorunları çözümlemeye yardımcı olup olmadığıdır. Bu çerçevede temel amaç, cinsiyet rollerini dönüştürmeyi amaçlayan bütçe sistemleri oluşturabilmektir. Buradan hareketle çalışmada cinsiyet rollerini meşrulaştıran sosyal hizmet ağırlıklı bütçe politikaları toplumsal cinsiyete “duyarlı” yaklaşımlar olarak değerlendirilirken, cinsiyet rollerinin dönüşümünü içeren yaklaşımlar toplumsal cinsiyet “e...

Kadin Emeği Ve Cinsiyete Dayali Ücret Ayrimciliği

İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER DERGİSİ/ …, 2010

Özet: Emek piyasalannda gözlenen aksaklıklar içerisinde en önemlisi ve konu ile ilgili araştınnacılann en çok dikkatini çeken kadın eme@ne karşı ayrımcılıktır. Aynmcı uygulamalar içerisinde en açık biçimde gözlenebilen ve tespiti mümkün olan ise ücret aynmcılığıdır. Çalışmada 1994 yılı Hanehalkı Gelir Dağılımı Anketi verilerinden yola çıkarak örel sektörde çalışan kadınlann maruz kaldı~ücret aynmeılı~nın derecesi tespit edilmeye çalışılmıştır. Oaxaca ve Cotton aynştırma yöntemleri kullanılarak yapılan analize göre, cinsiyete dayalı ücret aynmcıhgı katsayısı her iki yönteme göre %62 dolaylarında tespit edilmiştir.

Toplumsal Cinsiyet: Kavramsal Çerçeve

Türkiye'de Kadın: Tarihi ve Talihi, 2021

Önce insan vardı. Dişi ve eril olarak. Tür aynı, ama biyolojik işlevleri farklı. Sonra bunların dişisine kadın ve eriline de erkek dendi. Böylelikle başlayan ayrım, günümüze kadar evirilerek ayrımcılığa dönüştü. İnsanlık tarihinin başlarında, ayrımcılığın hangisi lehine ayrıcalık oluşturduğu pek bilinmese de uzun süredir erkeklerin üstünlüğüne dayalı bir yapının hüküm sürdüğü gözlemlenmektedir. Erkeklerin daha ayrıcalıklı konumda yer almasının birbirinden farklı nedenleri ise hâlâ tartışılmaktadır.2 Kadınlar ve erkekler arasındaki eşitsizlikleri yaratan faktörler, onların doğal özelliklerinden mi, yoksa içinde yaşadıkları toplumun özelliklerinden mi kaynaklanmaktadır? Cevabı kendi içinde saklı gibi görünen bu iki sorunun karşıladığı problem alanları biyologlar, fizyologlar, antropologlar, psikologlar, tarihçiler, sosyologlar, felsefeciler ve siyaset bilimciler için birbirinden farklı düzeylerde ve içeriklerde ele alınmaktadır. Farklılığın kaynağını birinci sorunun cevabında arayanlar için üzerinde fikir yürütmeye değer bir sorun yoktur. Çünkü insanlar ya erkek ya da kadın olarak dünyaya gelmektedir. Biyolojik özellikleriyle geldikleri dünyanın fiziki koşulları da onların talihini belirlemektedir. Doğumda erkek ya da kadın olmaya kendileri karar veremedikleri için rıza ile koşullara uyum sağlayarak yaşamlarını sürdürmelidirler. İkinci sorunun kendisi gibi, cevap alanları da tartışılmalıdır. Çözümü, olası görülmeyen bir problem yumağıdır. İnsanların doğuştan getirdikleri özellikler gibi içine doğdukları toplum ve toplumdaki etkileşim süreçleri de hem ne oldukları hem de nasıl olacaklarını önemli ölçüde belirlemektedir. Üstelik bu durum bile değişmektedir. Toplum içinde yaşam, toplumun değişen özelliklerinin etkisinde sürmektedir. Erkek veya kadın olarak dünyaya gelmek belirlenmiş bir özellik olmasına karşın, tümüyle bu ayrıma bağlı bir toplumsal yaşam mümkün değildir. Bireyin yaşamı, içine doğduğu toplumsal koşullarla birlikte kendisinin potansiyeli ve edimlerine bağlı olarak değişmektedir. Yani, insanın talihi içine doğduğu toplumun anlayışıyla birlikte kendi elindedir.