TÜRK MASALLARI (KAF DAĞI'NIN ARDINA YOLCULUK) ÜZERİNE İNCELEME (original) (raw)
Related papers
TÜRK MASALLARININ SÖZ VARLIĞI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME
Halk edebiyatı ürünleri arasında bulunan, söz varlığının zenginliğiyle göze çarpan ve dil edinimi sürecinde etkili işlevi olan türlerden biri de masallardır. Anlatımı etkili hâle getirmek ve canlı tutmak için kalıplaşmış ifadelerin, deyim, atasözü ve ikilemelerin etkin biçimde kullanıldığı masallar, sözlü kültürün binlerce yıllık birikimini taşımakla birlikte, dil eğitimi sürecinin de vazgeçilmezleri arasına girmişlerdir. Bu derece öneme sahip olan masalların söz varlığı, onları okuyan ya da dinleyen bireylerin alıcı ve üretici söz varlığının da gizil gücüdür. Bu çalışma İlköğretim Yüz Temel Eser içerisinde yer alan ve öğrencilerin karşılaşma, okuma ve dinleme ihtimali en yüksek olan masal kitaplarının söz varlığını tespit etmek amacıyla yapılmıştır. Örneklem olarak seçilen masallardaki bütün söz varlığı unsurları ile ortak bir havuz oluşturulmuş ve burada yer alan kelime, özel isim, ikileme, deyim ve atasözleri ayrı ayrı tespit edilmiştir. Söz varlığına ilişkin nicel veriler gösterilirken, sık kullanılan söz varlığı unsurları çalışmada listeler hâlinde sunulmuştur. En sık kullanılan söz varlığı unsurlarının masal türüyle olan bağlantıları tartışılmış, kelime listesinde yer alan fiillerin masalların tahkiyesinin oluşumundaki rolü değerlendirilmiştir. Tespit edilen söz varlığı unsurlarından hareketle masalların, çocukların söz varlığı gelişimine olan katkılarına da ayrıca değinilmiştir. Among the works of folk literature, one of the literary genres which attracts attention with its broad vocabulary and has an effective function in acquiring language is tale. Tales in which phrases, proverbs, idioms and reduplications are used efficiently in order to make telling vivid and effective carry the stocks of oral culture through thousands of years and are the essential ones of language education process. The vocabulary of these tales that has a vital importance is also a hidden power of receptive and productive vocabularies of those who read and listen to them. This study aims to find out the vocabularies of the tales that have the highest possibility to be met, read and listened by the students in 100 Basic Works. With all of the elements of vocabularies in tale books chosen as samples, a common word pool has been established and every word, special name, reduplication, idiom and proverb are fixed separately. In the study, the elements of frequently used vocabulary are represented in lists, while the quantitative data of vocabulary are given. The relationship with the most commonly used vocabulary with the tale type is discussed and the role of the verbs in the vocabulary list on the formation of the tale fiction is also evaluated. From the vocabulary elements that were found, the contribution of the tales to children’s vocabulary development is also discussed.
Bu çalışmada, ilköğretim Türkçe ders kitaplarındaki masalların kelime ve cümle uzunluklarının sınıflara göre değişimi ve metinlerin okunabilirlik düzeyleri incelenmiştir. Metinlerin okunabilirlik düzeylerinin belirlenmesinde, Ateşman'ın Türkçe için Flesch'ten uyarladığı, kelime ve cümle uzunluğunu temel alan formül kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre; ders kitaplarına alınan masalların kelime ve özellikle cümle uzunluklarının, öğrencilerin sınıf düzeylerine göre düzenli bir artış göstermediği, cümle uzunluğu ve okunabilirlik açısından metinlerde altıncı sınıfa geçişte bir değişiklik olduğu, bunun dışında sınıflara göre belirli bir değişimin olmadığı söylenebilir. Genel olarak ilköğretimde, metinlerin okunabilirlik düzeyi kolaydır. Yapılan t-testi sonucunda cümle uzunluğu ve okunabilirlik yönüyle, yalnızca kademeler arasında anlamlı bir farklılık tespit edilmiştir.
TABU VE MÜLKİYET İLİŞKİSİ BAĞLAMINDA ANADOLU SAHASI TÜRK MASALLARI
2021
İnsanoğlunun var olduğu günden bu yana toplumsal ilişkilerin düzenlenmesi zorunlu bir durum olmuştur. Yazının icadından önceki karanlık dönemde bu ilişkiler sözlü hukuk kuralları ile düzenlenmiştir. İnsanoğlunun sözlü ilk yasaları olarak kabul edilen tabular, modern hukukun teşekkülüne kadar toplumsal sınırların belirlenmesinde büyük rol oynamıştır. Bununla birlikte gelenek çerçevesinde şekillenerek toplumun var olması için zorunlu bir öncül olan tabular; mülkiyet, öteki ve hiyerarşi gibi müesseselerin teşekkülünde, desteklenmesinde ve korunmasında önem arz etmiştir. Toplumun ideal dünya görüşüne hizmet etmiş olan tabular, sözlü kültür ürünleri aracılığı ile kuşaktan kuşağa aktarılarak günümüze kadar gelmiştir. Bu aktarım sürecinde tabular toplumsal değişimlere ayak uydurarak muhtelif dönüşümlere maruz kalmış ve toplumun ihtiyaçları neticesinde yeniden oluşum sürecine girmişlerdir. Bu değişim her ne kadar yenilenmiş ve mevcut düzenin ihtiyaçlarına ayak uydurmuş olsa da tedavülden kalkmış olan yasaklar kültürel belleğin bir yansıması olan halk anlatılarında yaşamaya devam etmiştir. Bununla birlikte toplumsal süreçlerin oluşumunda tabular önemli işlevlere sahiptir. Toplumun temel yapı taşlarından biri olan ve toplumsal yapının oluşmasında büyük bir rol oynayan iktisadi amiller, tabuların teşekkülü ve devamlılığı için önemli bir unsur olmuştur. Bahsi geçen iktisadi amillerin başında da mülkiyet gelmektedir. Genel itibarıyla sahiplik, iyelik gibi anlamları ihtiva eden fakat özel olarak insan ve nesneler üzerinde en geniş haklar olarak tanımlanabilen mülkiyet, insanoğlunun var olduğu günden bu yana mevcudiyetini devam ettirmiştir. Genel hatları ile özel ve toplumsal olmak üzere iki ana bölümde ele alınabilecek mülkiyet, toplumun var olma mücadelesinin temel dayanaklarından biri durumundadır. İlkel toplumlarda hangi mülkiyet şeklinin bulunduğu hususunda araştırmacılar fikir birliğine varamamıştır. Bununla birlikte mülkiyet denince akla ev, toprak ve bireysel kullanım gereçleri gelmektedir. Fakat bunların dışında kültürün öngördüğü ölçüde insan da mülkiyetin ana unsuru olarak karşımıza çıkar. Nitekim köle alım-satımı, kadınların tazminat için kullanılması, çocukların ailenin soyunu ve şöhretini artıracak bir mülk olarak değerlendirilmesi gibi durumlar insanın da mülkiyete konu olduğunun göstergelerindendir. Çalışma genel hatları itibarıyla üç ana bölümden oluşmuştur. Birinci bölümde tabunun tanımı, teşekkülü, muhtevası ve tabular üzerine yapılan çeşitli tasnifler verilmiştir. Akabinde tabu ile ilgili çeşitli tabirler, Türk kültüründe tabu, tabuların oluşum sürecine etki ettiği ve gelenek ölçüsünde desteklediği sınıf farkı oluşumları, öteki kavramlarının teşekkülünde tabuların rolü ile ilgili başlıklar detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Ayrıca Türklerde bulunan sınıfsal yapı ve öteki olguları tarihsel veriler ışığında örneklerle ifade edilmiştir. İkinci bölümde mülkiyetin; tanımı, teşekkülü ve muhtevası, mülkiyet türleri ve Türklerde mülkiyet anlayışı ile ilgili başlıklar değerlendirilmiştir. Mülkiyetin günümüzde muhtelif dalları mevcut olsa da türler kısmı iki ana bölümde ele alınmıştır. Türklerde mülkiyet anlayışı ise mülki unsur ve mülki sembol esasına göre iki ana hatta hazırlanmıştır. Türk kültürü özelinde genel hatları ile tespit edilen mülki unsurlar, bu unsurların kültürel yansımaları olan semboller ile birlikte verilmiştir. Mülkiyete konu olan şahıs ya da eşya mülki unsur, bu unsurların kültürel destekleyicileri olan geleneksel uygulamalar mülki sembol başlığı altında aktarılmıştır. Mülki unsurlar; beden, su, toprak, ev, kurgan, hayvan sürüleri, kadın, çocuk olmak üzere sekiz adettir. Bu unsurların tamamlayıcısı olan ve gelenek çerçevesinde mülkiyet müessesesinin kültürel yansımaları olarak ele aldığımız semboller ise; damga, sınır-eşik-duvar, kut, orun-ülüş, od tegin, ad alma, kan davası, kula-trampa, leviratus, diyet-vergi-tazminat olmak üzere on adet olarak tespit edilmiştir. Üçüncü bölümde ise; tabu ve mülkiyet, tabu ve masal arasındaki ilişkiler aktarılmıştır. Bununla birlikte Anadolu sahası Türk masallarında tespit edilen tabuların metin içerisindeki gösterimi yapılarak mülkiyetle olan ilişkisi tahlil edilmiştir. Masal ile ilgili toplam kırk bir adet tez ve basılı kitap temel alınmıştır. Bu çalışmalar arasından yüz on altı masalda tabu ve mülkiyet ilişkilerini ihtiva eden kesitler tespit edilmiştir. Bu masallar içerisinde otuz sekiz adet tabu ve dokuz adet mülki unsura rastlanmıştır. Bu tahliller bölümün sonunda tablo şekline getirilerek somutlaştırılmıştır. Tabloda; tabu, masalın adı (masalın şehri) ve mülki unsur bir bütün olarak gösterilmiştir. Son olarak bu üç bölümün dışında sonuç, kaynakça, dizin verilmiştir.
MASAL EDEBİYAT TÜRÜNÜN İNTERNET SİTELERİNDEKİ TÜRKÇE TANIMLANMASI
4. Internatıonal Istanbul Current Scıentıfıc Research Congress, Proceedıngs Book,, 2023
Aksöz, M. & Balcı, U. (2023). Masal Edebiyat Türünün İnternet Sitelerindeki Türkçe Tanımlanması. 4. Internatıonal Istanbul Current Scıentıfıc Research Congress, Proceedıngs Book, S. 323-332.
YOKSULLUKTAN KURTULMA BAĞLAMINDA TÜRK KADIN TİPOLOJİSİNE MASAL PENCERESİNDEN BAKMAK
Özet: Edebî ürünler toplumsal yaşamın aynası konumundadır. Özellikle geçmişi yüzlerce yıl öncesine dayanan ve toplumun ortak değerlerinin yansıtıcısı olan masallar, kültürel yaşamı aksettirme bakımından zengin malzemelere sahiptir. Sözlü geleneğin ürünü olan ve efsane, destan, halk hikâyesi vb. türlere nazaran oldukça yaygın olan bu türe kültürel kodların yerleştirilmesi son derece doğaldır. Masalların sosyo-kültürel açıdan okunması, değerlendirilmesi ve anlamlandırılması bu açıdan önemlidir. Türk toplumunda erkek; yöneten, ocağı devam ettiren, ekonomik hayatta baş aktör gibi görünse de Türk masallarını incelediğimizde görünenin arkasında yönlendirici, yol gösterici ve orijinal fikirlerin kaynağı olarak Türk kadını görülmektedir. Erkek anlatıcılara has türlerde (destan, halk hikâyesi, fıkra gibi) erkek kahramanın/ tipinin ön plana çıkarılması, türlerin özelliklerine göre erkeklerin etken konumda olmaları son derece doğaldır. Fakat bu türlerde kadının aşağılanması, yok sayılması, küçümsenmesi söz konusu değildir. Sadece orantısal olarak Türk kadınına fazla yer verilmediği görülür. Oysa "masal anası" adı da verilen kadın anlatıcılarla özdeşleşen masallarda, kadının etken rol oynaması, aslında gerçek yaşamda etkin olan kadının kendini gösterme çabası olarak görülmelidir. Masal anası, pozitif ayrımcılık yaparak kadını gerçek değerinde göstermeye çalışmaktadır. Türk kadını masallarda sabrın timsali olarak nitelendirilse de siyasal, ekonomik ve dini hayatta; kültür hayatında doğrudan veya dolaylı olarak yerini alır. O, ortaya koyduğu özgün fikirleri ve girişimciliği, takdir edilecek cesareti sayesinde olumsuz durumları bertaraf etmektedir. Çalışmamızda masallardan hareketle Türk kadınının toplumdaki konumunu belirtmeye ve bu bağlamda onun tipolojik özelliklerini tespit etmeye çalışacağız.
KAŞGARLI’YA GÖRE TÜRK DİLİNİN ÜNLÜLERİ VE KAPALI Ė MESELESİ
2024
The sounds of languages are categorized into two primary groups: vowels and consonants. As in all languages, the vowels of the Turkic languages have undergone formation and development throughout history. The defining characteristics of Turkic vowels, which have evolved into distinct phonemes, are their clarity, openness, and adherence to a system of four-part oppositions: thick/thin, narrow/wide, and flat/round, based on their articulatory properties. Additionally, Turkic vowels can be classified as either regular or long vowels, depending on their duration of articulation. In addition to the standard vowels—a, e, ı, i, o, ö, u, ü—and their long forms—aa, ee, ıı, ii, oo, öö, uu, üü—a less frequently observed vowel, referred to as the closed-mid "e" (/ė/), is present in some Turkic varieties. This vowel has been a subject of scholarly debate, with some researchers considering it a primary (phonemic) vowel, while others classify it as secondary (allophonic or subphonemic). The closed-mid "e" challenges the structural principles of Turkic phonology, particularly its designation as an "open and clear-mouth vowel," as it is characterized by a blurred articulatory quality. Moreover, its usage is restricted to a limited number of words, and it does not serve a semantic distinguishing function. This study evaluates the status of the closed-mid "e" within the Turkic phonemic system, with a specific focus on the descriptions provided in Kashgarli Mahmud's Divanü Lügati't-Türk. Through a detailed analysis, the study concludes that the closed-mid "e" does not constitute a primary (phonemic) vowel in Turkic. Keywords: Turkic, vowels, closed ė, Kashgarli, Dîvânu Lügâti’t-Türk
KAZAN TATAR TÜRKÇESİ DEYİMLERİNDE ARAP HARFLERİ
Türkler geçmişten günümüze Köktürk, Uygur, Arap, Kiril, Latin gibi pek çok alfabe kullanmıştır.Bunlar içinde en uzun sürelisi ve en yaygını tarihî ve bazı çağdaş Türk lehçelerinin yazımı için kullanılan Arap alfabesidir. Bu alfabeye ait bazı harflerin kalıplaşmış ifadeler olan deyimlerde kullanıldığı görülmektedir. Söz konusu alfabedeki harfler, Türkiye Türkçesinde olduğu gibi ( “elifi mertek sanmak”, “lâmı cimi yok”, “mim koymak” vd. ) Kazan Tatar Türkçesinin söz varlığında da kullanılmaya devam etmektedir. Bu çalışmada, Arap alfabesinin günümüz Kazan Tatar Türkçesi deyimlerindeki izlerinden bahsedilecektir.
ANADOLU MASALLARINDAN HAREKETLE YOL VE YOLCULUK ÜZERİNE ARKETİPSEL BİR İNCELEME
YOL KİTABI , 2022
İnsan, kâinatta var olduğu andan itibaren yaşam gayesine bağlı olarak somut ve soyut manada hep bir yol üzerindedir. Bu yönüyle yol, düşünce dünyamızda önemli bir simge ve güçlü bir metafor olarak yer alır. Kültürlerin ve inanışların yanı sıra mitolojilerde de dikkatleri çeken yol, kutsal ögeler arasında görülür. Mitik metinlerde, yol ve yolcu tanrıları gibi kutsiyet atfedilen varlıklar bunun en güzel örneğidir. Kolektif bilinçdışının ürünleri olan halk anlatılarında da yolun önemli bir imge olduğu görülmektedir. Halk anlatıları içerisinde özellikle masallarda yol motifi sembolik açıdan zengin anlamlar içerir. Yol motifinin sembolik bir kavram olarak yer aldığı masallarda, kahramanın doğum öncesinde başlayan serüveni doğum ile bilinç düzeyine ulaşır. Dünyaya geldiği andan itibaren pek çok açıdan sınanan kahramanın ruhen tekâmüle ulaşma safhaları, Joseph Campbell’in monomitin çekirdeği olarak nitelendirdiği “ayrılma-erginlenme-dönüş” aşamaları ile uyum gösterir. Kahramanın sembolik serüveni, kutsal çağrıya uygun olarak ayrılma ile başlar. Erginleşmenin “sınavlar yolunda” ise sıradan veya olağanüstü varlıklarla mücadele eden kahraman, bu sınanma sahneleri içerisinde zaman zaman insan ve insan dışı varlıkların yardımına ihtiyaç duyar. Pek çok zorluğun ya da sınavın ardından erginleşmesini tamamlayan kahraman, dönüş yoluna girer. Böylece kendilik bilincini tamamlamaya doğru yol alıp üstün bir ruhsal bütünlüğe ulaşır. Bu çalışmada, Anadolu masallarından hareketle yol ve yolculuk bağlamında kahramanın serüveni ve erginleşme safhasında gelişen olaylar; mitolojik, sembolik ve arketipsel sembolizm açısından çözümlenmiştir.