Amasya İlinde Bir Köpekte Visceral Leishmaniasis (original) (raw)

Visceral Leishmaniasis in a Dog in Amasya Province ; Amasya İlinde Bir Köpekte Visceral Leishmaniasis

2008

Bu çalışmanın hayvan materyalini, kliniğimize derisinde uzun süreli iyileşmeyen yaralar ve kronik burun kanaması şikayetleri ile getirilen 8 yaşındaki erkek alman çoban köpeği oluşturdu. Köpeğin klinik muayenesinde, beden ısısında artış, tırnaklarda uzama ve deformasyonla birlikte burun kanaması belirlendi. Bu bulgulara dayanarak Leishmaniasis'den şüphe edildi. Leishmania spp. yönünden yapılan hızlı test kiti (Leish® speed) ile hastalığın pozitif, IFAT (indirekt immunofloresan antikor testi) ile de 1/256 titre de pozitif olduğu saptandı. Bu olgu ile Amasya ilinde ilk defa bir köpekte visseral leishmaniasis bildirilmektedir. ••• Visceral Leishmaniasis in a Dog in Amasya Province S U M M A R Y An 8 years old German shepherd dog was referred to our clinic with chronic wounds in the skin and chronic nasal bleeding. In clinical examinations; the dog exhibited higher body temperature, longer nail with deformation and nasal bleeding were determined. Such clinical findings are associated with leishmaniasis. The case was confirmed by Leish® speed test kit. Antibody titer against Leishmania spp. was found as 1/256 by IFAT in this dog. This report is of importance as this is the first case of canine visceral leishmaniasis in a dog in Amasya.

Marmara Bölgesinde Endemik Olmayan Bir Hastalık: Visseral Leishmaniasis

Turkish Journal of Pediatric Disease, 2014

Visseral Leishmaniasis (VL), Kala Azar, Leishmania protozoonun neden olduğu, retiküloendotelyal sistemi etkileyen ve tedavi edilmediğinde ölümle sonuçlanan sistemik bir hastalıktır (1-2). Dünyada 98 ülkede endemik olan bu hastalık ülkemizde Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde endemik, diğer bölgelerde ise sporadik olarak görülmektedir (3-8).

Ayd› n'› n Baz›‹ lçe ve Köyleri ile‹ zmir'in Selçuk‹ lçesindeki Köpeklerde Leishmaniosis ve Dirofilariasis' in Prevalans›

Turk J Vet Anim …, 2004

Köpek leishmaniosisi (CanVL), Eski Dünya ülkelerinde temel olarak Leishmania infantum'un neden oldu¤u, fliddetli ve ço¤unlukla ölümcül seyreden sistemik bir hastal›kt›r. Enfeksiyon Akdeniz ülkelerinde endemik olup, seroprevalans› % 1 ile % 37 aras›nda de¤iflmektedir (1-3). Türkiye'de ilk CanVL olgusu 1946 y›l›nda tan›mlanmas›na (4) karfl›n, enfeksiyonun prevalans› konusuna s›n›rl› say›da çal›flmada yer verilmifltir. Son y›llarda Manisa, Bursa, fianl›urfa, Karabük, Kufladas› ve Eskiflehir yöresindeki köpeklerde yap›lan çal›flmalar (5-9), enfeksiyonun seroprevalans›n›n % 3,6'dan % 25'e kadar de¤iflti¤ini göstermifltir. Seyri ve co¤rafî yay›l›fl› yan›nda hastal›k zoonoz olmas› nedeniyle ayr› bir öneme sahiptir (10-12). Köpekler, L. infantum'dan ileri gelen insan visseral leishmaniosisinde (HVL) en önemli rezervuar olarak görülmekte ve enfeksiyon riskini sürekli k›lmaktad›rlar (3,10,11). Bu ba¤lamda Dünya Sa¤l›k Örgütü, risk alt›nda bulunan 200 milyon insandan her y›l 500 bininde visseral leishmaniosis olgusu tahmin etmektedir (12). CanVL, deri lezyonlar›, lenfadenopati, anemi, göz lezyonlar›, kilo kayb› ve atefl baflta olmak üzere pek çok klinik bulguya yol açmaktad›r (11,13,14). Klinik bulgular

Türkiye’de Bir Köpekte Mesocestoides corti’ye (Syn. M. vogae) Bağlı Yaygın Peritoneal Larval Cestodiasis

Kafkas Universitesi Veteriner Fakultesi Dergisi, 2012

Dünyanın birçok yerinde gıda kaynaklı olarak kabul edilen bazı yeni patojenler tanımlanmıştır. Bu patojenler arasında Escherichia coli O157:H7, Salmonella Typhimurium Definitive Type 104, Helicobacter pylori ve Arcobacter butzleri sayılabilir. Salmonella Enteritiditis, Campylobacter jejuni, Vibrio vulnificus, Listeria monocytogenes, Enterobacter sakazakii, Enterococci, Mycobacterium avium subsp. paratuberculosis uzun yıllardır patojen olarak bilinmelerine rağmen son yirmi yıldır başlıca gıda kaynaklı patojen olarak belirlenmiştir. Yeni ortaya çıkan ve tekrar önem kazanan gıda patojenlerinin epidemiyolojisinde; patojenlerdeki değişimler, ekonomik ve teknolojik gelişme, kirlilik, beslenme alışkanlıkları, sağlık sektöründeki yapılanmalar, demografik değişimler, seyahat ve göçlerin artışı, gıda, hayvansal gıda ve hayvan ticaretindeki artışlar önemli rol oynamaktadır. Yeni tanımlanmış veya zaman içersinde değişim göstermiş patojenler, bazı gıdalarla ilişkilendirilmiştir. Önceleri güvenli olduğu düşünülen bazı gıdaların şimdi tehlike arz edebileceği kabul edilmektedir. Gıda kaynaklı hastalıkların kontrolü ve önlenmesinde kritik kontrol noktalarında tehlike analizi, iyi tarım uygulamaları, iyi veteriner uygulamaları, iyi üretim uygulamaları, iyi hijyen uygulamaları, iyi dağıtım uygulamaları ve iyi ticaret uygulamaları gibi yaklaşımlar önem arz etmektedir.

Bir Köpekte Wohlfahrtia magnifica ve Lucilia sericata Larvalarına Bağlı Travmatik Myiasis Olgusu

2018

Kirikkale Universitesi Veteriner Fakultesi kliniklerine getirilen bir kopegin boyun bolgesindeki yarada cok sayida sinek larvasi tespit edilmistir. Tespit edilen bu larvalarin tur teshisleri, larvalarin anterior ve posterior stigmalari ile sefalo-faringeal iskeletin morfolojik ozellikleri goz onune alinarak yapilmistir. Bu larvalarin Wohlfahrtia magnifica ve Lucilia sericata ucuncu donem larvalari olduklari tespit edilmistir.

Bir Köpekte Tek Taraflı Luteoma Olgusu

Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dergisi, 2017

Bu olguda, Terrier ırkı, dişi, 13 yaşlı köpeğin sol ovaryumunda nadir olarak şekillenen luteomanın makroskobik ve mikroskobik özellikleri tanımlanmıştır. Klinik olarak bir haftadan beri süren iştahsızlık ve kusma bulguları ile Veteriner Fakültesi Kliniklerine getirilen hayvanın ultrasonografik muayenesinde batın içerisinde 13x11 cm boyutlarında tamamen hipoekoik ve yer yer normal dokulara göre farklı ekojenitede homojen yapı gösteren kitleye rastlandı. Yapılan operasyonda tümöral kitle ile beraber ovaryum ve uterus, makroskobik ve histopatolojik inceleme için patoloji laboratuvarına gönderildi. Makroskobik muayenesinde kitlenin 13x 11x 8 cm boyutlarında, orta sert kıvamlı, kesit yüzü krem renkte ve yer yer kanama alanları içerdiği görüldü. Histopatolojik incelemede, sol ovaryumun tamamen tümöral doku ile kaplanmış olduğu ve normal ovaryum yapısına ait hiçbir histolojik doku içermediği dikkati çekti. Tümörün hücre sınırları belirgin, eozinofilik sitoplazmalı, sitop-lazmasında yağ vakuolleri olan, açık veziküler çekirdekli, belirgin çekirdekçiğe sahip, yer yer ince bağ doku kordonları ile birbirinden ayrılan poligonal hücre kümelerinden oluştuğu dikkati çekti. Tümöral dokuda yer yer mitotik figürlere rastlandı. Bazı alanlarda nekroz ve kanama görüldü. Bu olayda, makroskobik ve histopatolojik inceleme sonucunda sol ovaryumda nadir görülen luteoma olgusu tanımlanmıştır.

Osmaniye İlinde Sahipsiz Köpeklerin Rehabilitasyonu ve Viral Enfeksiyon Profilaksisi

European Journal of Science and Technology, 2022

Öz Bu çalışma T.C. Osmaniye Belediyesi ve Çukurova Üniversitesi Ceyhan Veteriner Fakültesi tarafından desteklenmiştir. Doğa, Yaban Hayatı Koruma ve Araştırma Derneği projeye katkı sağlamıştır. Amaç 5199 ve 7332 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ve değişiklikleri ile ilgili yönetmelikler kapsamında, insan, hayvan ve çevre sağlığını iyileştirmeye yönelik olarak kurumların bilimsel ve teknolojik imkanlarından faydalanarak sahipsiz köpeklerin rehabilitasyonu ve viral enfeksiyon proflaksisinin sağlanmasıdır. 12 aylık çalışma kapsamında, Osmaniye ilinde yaşayan 296 sahipsiz köpekten 259'una rehabilitasyon uygulandı. Hastalık görülen 106 köpekten 77'de (%72,6) viral antijen saptandı ve hematolojik ve serolojik muayeneler yapılarak tedavi uygulandı. Köpeklerden 47'sinde (%44,3) Canine Parvovirüs (CPV), 9'da (%8,5) Canine Distemper Virüs (CDV),21'de (%19,8) Canine Coronavirüs (CCoV) ve 11'de (10,4) CPV ve CCoV koenfeksiyonu saptandı. Tüm köpeklere profilaktik ekto-ve endoparaziter tedavi uygulandı. Sağlıklı ve tedavi sonrası iyileşen 255 köpeğe Kuduz, CPV, CDV, Canine Adenovirus Tip-1 ve Tip-2 (CAV-1 ve CAV-2), Canine Parainfluenza Virüs (CPIV-2) ve Leptospira spp. enfeksiyonlarına karşı koruyucu aşılama uygulandı. 36 köpek sahipledirildi, 206'sı kayıtsızdı ve kulak küpesi ile mikroçip takılarak kayıt altına alındı, aktif olan 189'u kısırlaştırıldı ve hepsi bulundukları yere geri bırakıldı. Bu sayede Osmaniye ilinde yaşayan köpeklerde viral enfeksiyon hastalıklarının araştırılması, hasta ve taşıyıcı hayvanların tespiti, tedavisi ve bölgesel enfeksiyon kontrolü için koruyucu aşı çalışması yapıldı. Kuduz hastalığı ölümcül bir zoonotik enfeksiyon olup sahipsiz hayvanların aşılanmaları rutin olarak ülke genelinde yaygın bir uygulamadır ve kanun ve yönetmelikler ile sağlanmaktadır. CPV-2, CDV, CAV-1 ve CAV-2, CPIV-2 ve Leptospira spp. aşıları köpekler için yapılması gerekli aşılardır (Core Vaccines) ancak sahipsiz köpeklerin aşılanması ve mikroçip uygulaması ülkemizde yaygın bir uygulama değildir. Bu çalışma sahipsiz köpeklerin refahının sağlanması açısından bir 'İyi Veteriner Hekimlik ve Hayvan Refahı' uygulamasıdır. Halk, hayvan ve çevre sağlığının iyileştirilmesi açısından bir 'Tek Sağlık' uygulamasıdır. Sonuç: Bu çalışma Osmaniye Belediyesinin "Mutlu Şehir" projesini desteklemiştir. Yerel Yönetim, Üniversite ve Sivil Toplum Kuruluşu işbirliği ile 12 ayda 255 sahipsiz köpeği rehabilite edilerek ve aşılanarak viral enfeksiyon profilaksisi sağlanmıştır.

Kuzeydoğu Anadolu'da Hayvanlarda ve İnsanlarda Myiasis

DergiPark (Istanbul University), 2011

Bu derlemede, Türkiye'nin kuzeydoğusunda ki hayvanlarda ve insanlarda myiasis etkenlerinin yayılışı, korunma ve kontrolü ile ilgili bilgi verilmiş ve eldeki veriler değerlendirilmiştir. Erzurum ilinde yapılan bir araştırmada, Sarcophagidae familyasına ait 17 tür bildirilmiştir. Kars ilinde iktisadi zarar açısından önemli olan Hypoderma bovis'in yaygınlığı sığırlarda % 31,9 olarak tespit edilmiştir. Enfeste hayvan başına düşen ortalama larva sayısı ise 8,46 olarak bulunmuştur. Oestrus ovis'e ise koyunlarda % 40,3 oranında rastlanılmıştır. Bu parazite ait ortalama larva sayısı muayene edilen hayvanlarda 1,8 iken, enfeste hayvanlarda 4,5 olarak bulunmuştur. Bölgedeki hayvanlarda görülen bu myiasis oranları hem Avrupa ülkelerine hem de Türkiye'nin batı bölgelerine göre yüksektir. İnsanlarda, ektoparaziter enfestasyonlar içerisinde myiasis Kuzeydoğu Anadolu'da da önemli bir yer tutmaktadır. Koyun ve sığır yetiştiriciliğinin yoğun olarak yapıldığı bu bölgede hem meradakiler ve hem de ahır/ağıl çevresindeki insanlar myiasis riski altındadırlar Bölgede ki insanlarda ve hayvanlarda fakültatif myiasis etkeni olarak en çok Lucilia sericata ve yanı sıra Wohlfahrtia magnifica'ya da rastlanmaktadır. Bölge genelinde sinek popülasyonunun yoğun olduğu Mayıs-Ekim ayları süresince klinik muayenelerde myiasis açısından hekimlerce dikkate alınmalıdır.

Kuzey Kıbrıs'ta Kanin Leishmaniasis ve Kum Sineklerinin Epidemiyolojisi

Turkish Journal of Parasitology, 2013

Çalışmada, Kuzey Kıbrıs'ta ev ve sokak köpeklerinde kanin leishmaniasis (KanL) prevalansının belirlenmesi ve olası vektör kum sineği türlerinin saptanması amaçlanmıştır. Yöntemler: Araştırma, 2004 ve 2012'de iki ayrı dönemde gerçekleştirilmiş olup birinci dönemde 83 köpekten toplanan kan örnekleri ile serolojik (IFAT, rK39 hızlı tanı testi) ve moleküler (PCR) testler çalışılmıştır. Birinci çalışmada, 13A/13B primer çiftinin kullanıldığı "kinetoplastik minicircle" sabit gen bölgesinin hedeflendiği PCR testi, ikinci dönemde ise klinik şüpheli 5 köpekten toplanan kan örneklerine R221/ R332 ve R223/333 primer setlerinin kullanıldığı genomik nested-PCR testi uygulanmıştır. İkinci çalışmada, bölgedeki faunanın belirlenmesi amacıyla Girne ili ve Lapta kasabasından ışıklı tuzak yardımıyla kum sinekleri toplanmış ve direkt mikroskobi ile Leishmania parazitinin varlığı araştırılmıştır. Bulgular: Toplamda, 2004 yılında rastgele örneklenen 83 köpekten 3 (%3.61) tanesi herhangi bir test ile KanL açısından pozitif bulunurken, 2012 yılında klinik olarak şüpheli 5 köpekten 3 tanesi pozitif bulunmuştur. Toplanan kum sineklerinden 296 dişi diseke edilmiş ve Phlebotomus ile Sergentomyia cinslerine ait 9 tür belirlenmiştir. Dişi kum sineklerinde promastigot şekline rastlanmamıştır. Sonuç: İnsanlarda ve köpeklerde leishmaniasis insidansının belirlenmesi için Kuzey Kıbrıs'ta ileri çalışmalar yapılmalıdır. KanL olgularına doğru ve zamanında tanı konmalı ve yeni enfeksiyonların önlenebilmesi için kontrol önlemleri uygulanmalıdır. İki ayrı dönemde yapılan araştırma sonuçları Kuzey Kıbrıs'ta toplum ve hayvan sağlığı açısından KanL riskinin arttığını ve daha ciddiye alınması gerektiğini göstermektedir.