DİJİTAL YAYINCILIĞIN GELİŞİMİ AÇISINDAN ANKARA HACI BAYRAM VELİ ÜNİVERSİTESİ SANAT VE TASARIM FAKÜLTESİ BÜNYESİNDE OLUŞTURULMASI PLANLANAN DERGİ TASARIM ÖRNEĞİ (original) (raw)
Related papers
Öz İkinci Dünya Savaşı yıllarında eğitimlerini Amerika Birleşik Devletleri ve Almanya'da yapmış olan Pertev Naili Boratav, Niyazi Berkes, Behice Boran, Muzaffer Şerif Başoğlu ve Mediha Berkes 1940'lı yılların başında Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi'nde yeni bir akademik çevre meydana getirdi. " Yurt ve Dünya " ile " Adımlar " dergileri Ankara'da oluşturulan bu akademik çevre tarafından çıkarıldı. Türkiye'de içinde aydınlardan yazarlara, askeri-sivil bürokratlardan siyasetçilere kadar geniş bir kesim tarafından Hitler ve Nazi Almanya'sına sempati beslenen bir iklimde; ırkçılık, faşizm ve Almanya karşıtlığını açıkça ortaya koyan, evrensel değerleri, barışı, eşitliği ve bilimi savunan Ankara çevresi, Türkçü-Turancı unsurlar tarafından hedef haline getirilerek " solcu ve komünist " olmakla suçlandı. Sonuçta Dil-Tarih tasfiyesiyle, hocalar önce üniversiteden sonra da ülkeden uzaklaştırıldı. Türkiye'de bu konuda yapılan çalışmalar genellikle Dil-Tarih tasfiyesi üzerine yoğunlaşmış, tasfiyeye yol açan süreç gözden kaçırılmıştır. Bu çalışma Dil-Tarih tasfiyesinin başlangıcını, Yurt ve Dünya dergisinin yayın hayatına başlaması olarak gören bir yaklaşımdan hareketle, Türkçü-Turancı yayın organları ile " Ankara çevresi " arasındaki siyasi ve ideolojik tartışmalara odaklanmıştır. Böylece bir yandan savaş yıllarında " sağ-sol " kavramlarını düşünsel yoldan tarif etmeyi diğer yandan ise Ankara çevresinin " sol ve komünist " olarak etiketlenmesinin nedenlerini ortaya koymayı amaçlamaktadır.
ANKARA HACI BAYRAM VELİ ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ DERGİSİ
Güney Çin Denizi: Ekonomik ve Stratejik Rekabeti Anlamak, 2022
Soğuk Savaş’ın sona erişinin ardından ortaya çıkan tek kutuplu dünya düzeninin sona erdiğini ve sistemin çok kutupluluğa doğru evrildiğini ileri süren değerlendirmeler yaygınlaşmaktadır. Liberal dünya düzeninde çözüm bekleyen küresel sorunlar tek bir devletin düzenleme kapasitesini aşmış, bununla birlikte mevcut uluslararası kurumlar kendilerini 21. yüzyılın koşullarına uyarlama sürecini tamamlayamamıştır. Çalışmanın konusu olan Güney Çin Denizi sorunu, küresel ve bölgesel güçlerin çıkarlarının iç içe geçtiği, karmaşık bir sorun alanı olarak kendini göstermektedir. Makalede sorunun başlıca tarafları olan ülkeler arasındaki iktisadi ve politik güç asimetrisi ortaya konmaya çalışılmıştır. Bunun yanı sıra Güney Çin Denizi, Çin ile ABD arasındaki büyük güç rekabetinin en somut biçimde gözlemlendiği bir coğrafyadır. Güney Çin Denizi, Çin için doğal bir savunma kalkanıdır. ABD ise Soğuk Savaş’tan bugüne varlık gösterdiği Batı Pasifik bölgesindeki hegemonik konumundan taviz vermek istememektedir. Güney Çin Denizi sorununun küreselleşmesine doğrudan etkide bulunan ABD ile dünya kapitalist ekonomisinde güç kazanan Çin arasında gerilen ilişkiler kısa sürede onarılacağa benzememektedir. Çalışmada Çin’in, Güney Çin Denizi sorununa yaklaşımının geleneksel jeopolitik değerlendirmelerin aksine çatışmacı olmayacağı, ülkenin sıkı sıkıya eklemlendiği liberal dünya düzenine karşı sorumlu bir davranış içinde bulunacağı görüşü ileri sürülmektedir.
DİJİTAL YENİDEN ÜRETİM ÇAĞINDA SANAT ESERİ: "AURA" KAVRAMININ DİJİTAL SANAT BAĞLAMINDA YENİDEN DEĞERLENDİRİLMESİ, 2018
Walter Benjamin’in birçok kuramsal çalışmaya esin kaynağı olan “Tekniğin Olanaklarıyla Yeniden Üretilebildiği Çağda Sanat Eseri” (1936) isimli makalesinden günümüze, sanat eserinin “aura”sı ya da “hale”si tartışma konusu olmayı sürdürmektedir. Benjamin, sanat eserinin sahip olduğu “hale’yi” o sanat eserinin zaman ve uzam içindeki buradalığı, eserin meydana getirilmiş bulunduğu yerdeki biricik varlığı olarak tanımlar ve sanat eserinin halesinin biriciklik, gelenek, tarihe tanıklık, yaklaşılmazlık gibi etmenlerin birleşiminden doğduğunu iddia eder. Benjamin, teknik yeniden üretim çağında sanat eserinin sınırsız sayıda yeniden üretilmesi sonucu halesinin yitip gittiğini belirtir. Dijital sanat çeşitleri Walter Benjamin’in “hale” tanımı açısından ele alındığında birçoğunun Benjamin’in kıstaslarına uymadığını, ancak halenin tümüyle yitirilmediğini, aksine farklı medya biçemlerinde yeniden biçimlendirildiğini gözlemleriz. Bu çalışmanın amacı, Benjamin’in “hale” kavramının dijital sanata nasıl yansıdığını tartışmaktır. Çalışmada özellikle sanal gerçeklik, artırılmış gerçeklik, tele-mevcudiyet gibi dijital sanat çeşitlerinden örnekler verilerek dijital yeniden üretimin, Benjamin’in iddia ettiği gibi “hale”yi tümüyle yok etmediği ancak yeniden biçimlendirerek “sanal hale’ye dönüştürdüğü savı tartışılacaktır.
DIŞ TİCARET ENSTİTÜSÜ WORKING PAPER SERIES TÜRKİYE ÇİN DIŞ TİCARETİNİN İNCELENMESİ Patıgulı KAWEILI
Türkiye ve Çin arasındaki ticari ilişkiler 1965 yılında başlamış, 1971 yılında resmi diplomatik iş anlaşması yapıldıktan sonra iki ülke arasındaki ticaret hacmi artmıştır. 1995 yılından sonra Çin ekonomisinin hızlı büyümesinin ardından Çin'in Türkiye'ye olan ihracatında tekstil ürünlerin yerine mekanik ve elektrik ürünler en fazla ihraç edilen ürünler olmuş ve toplam ihracatın yarısını kapsamıştır. Türkiye'nin Çin'e olan ihracatındaki başlıca ürünler ise çelik, bakır ve mermer taş olarak öne çıkmıştır. Bu çalışmada Türkiye ve Çin ticaretinin son 15 yıllık ticareti incelemiş ve ikili ticaretin sonuçları ortaya konulmuştur.
MİMARİ TASARIM EĞİTİMİNDE DİSİPLİNLER ARASI İŞBİRLİĞİNİN ÖNEMİ: TARİHSEL ARKA PLANIN YENİDEN İNŞASI
Anahtar kelimeler: mimarlık eğitimi, tasarım stüdyosu, modern tasarım pedagojisi, disiplinler arası işbirliği. 1. GİRİŞ Bugün mimarın değişen mesleki ve toplumsal rolü çerçevesinde yeni bir mimar profilinin tanımlanmakta olduğunu görüyoruz. 21. yüzyılda mimarların, gittikçe karmaşıklaşan yapılı çevre sorunları karşısında, proje tasarlama ve uygulama aşamalarında şehir ve bölge plancıları, kentsel tasarımcılar, peyzaj mimarları, inşaat mühendisleri, ekonomistler ve sosyologlar gibi farklı disiplinlerinden uzmanlarla bir araya gelerek işbirliği yapabilen, bütünsel bir tasarım anlayışına ve takım çalışması becerilerine sahip, yaratıcı tasarımcılar ve uygulayıcılar olmaları beklenmektedir. Tanımlanan bu yeni mimar profili mimarlık eğitimi alanında müfredata ve pedagojik yaklaşımlara dair sorgulamaları beraberinde getirmektedir. Disiplinler arası işbirliğine dayalı öğretme ve öğrenme yöntemleri son yıllarda ulusal ve uluslararası tartışma ortamlarının gündemindedir. Özellikle mimarlık eğitiminin belkemiğini oluşturan mimari tasarım eğitiminde stüdyo ortamının öğrencilere disiplinler arası tasarım anlayışı ve takım çalışması becerilerinin kazandırılmasında oynayacağı anahtar rolün altı çizilmektedir.
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE TEMEL TASARIM EĞİTİMİ VE BU EĞİTİMDE DİJİTALLEŞMEYE YÖNELİK GÖRÜŞ VE BEKLENTİLER
ULUSLARARASI SANAT VE SANAT EĞİTİMİ DERGİSİ /JIA JOURNAL, 2019
Hangi disiplinde olursa olsun eğitim her dönem üzerinde çokça durulan konular arasında olmuştur. İç mimarlık/Mimarlık gibi tasarım disiplinlerinde ilk yıl hazırlık başlangıç eğitimi olarak verilen temel tasarım eğitimi de sanat/tasarım eğitimi alanında her dönem önemini korumuştur. Bu çalışma da sürekli gündemde olan bu eğitime dijitalliğin ya da teknoloji çağının getirilerini entegre etmek adına görüş ve beklentileri belirlemeye çalışmaktadır. Çalışmanın amacı; içerisinde bulunduğumuz mevcut koşullar ve çağın getirilerine uygun olacak şekilde, geleneksel temel tasarım eğitimi tekniklerinden farklı olacak bir uygulama ya da gelenekselden dijitale geçişte başlangıç olarak yer alabilecek yaklaşıma sahip bir işleyiş önerisi sunabilmek için öğrenci ve uzman görüşü almaktır. Çalışma nitel yöntem ile oluşturulmuş olup veri toplama aracı olarak anket ve görüşme tekniğinden faydalanılmıştır. Temel tasarım eğitiminde dijitalliğin gerekliliğini ortaya koymak amacıyla oluşturulan çalışmada öğrencilerin büyük çoğunluğunun dijitallikten yana olduğu fakat el becerisinin geliştirilmesini de önemli buldukları, ders yürütücülerinin de dijitalliği gerekli bulduğu fakat ilk yarıyıl geleneksel eğitim metodundan faydalanılması gerektiği görüşünde olduğu görülmektedir. Bu sebeple önerilecek programda teknolojiden/dijitalleşmeden yöntem olarak faydalanacak bir kurgunun yer alması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: İç Mimarlık, Eğitim, Temel Tasarım Eğitimi, Dijitallik, Teknoloji Çağı.