Kadına Karşı Şiddetin ve Şiddetle Mücadelenin Dili (original) (raw)
Related papers
İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi
Amaç: Bu çalışma, kadına yönelik şiddetle mücadeleye destek veren sosyal medya platformlarındaki cinsiyetçi ve küfürlü dil içeren etkileşimli iletilerin, toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesini engelleyici nitelikte olduğuna dikkati çekerek farkındalık yaratmayı amaçlamaktadır.Yöntem: Bu araştırmada doküman inceleme yöntemi kullanılmıştır. Araştırma verileri, Ocak - Temmuz 2020 tarihleri arasında, kadına yönelik şiddet haberlerini paylaşan bir sosyal medya platformunun takipçilerinin gönderdikleri iletilerden elde edilmiştir. Toplanan veriler, araştırmanın amacı çerçevesinde analiz birimi olarak belirlenen kelime ve cümleler açısından incelenmiştir.Bulgular: Araştırma kapsamında toplam 52 kadına yönelik şiddet haberi ve söz konusu haberlere ilişkin 2211 ileti incelenmiştir. İletilerin 116’sında cinsiyetçi ve küfürlü dilin kullanıldığı tespit edilmiştir.Sonuç: Bulgular cinsiyetçi ve küfürlü dilin kullanıldığı iletilerin sayısal açıdan fazla olmadığını göstermektedir. Bununla birlikt...
Şiddet Kavramı ve Kadına Şiddet
Şiddetin sebepleri çeşitli nedenlere bağlı olarak değişiyor. Psikolojik şiddet, toplumsal şiddet, sözel şiddet, fiziksel şiddet gibi. Peki şiddet nedir? Kadına şiddet tamamen evrenselleşmiş bir olgu haline gelmekte. Birçok dernek topluluk ve devletin yürüttüğü kadına şiddete hayır kampanyaları ne yazık ki layıkıyla yerini bulamıyor. Bunun sebebi nedir? Neden bir türlü şiddetin ve kadına şiddetin önüne geçilmiyor? Bu makalede yukarıdaki sorular cevaplanmaya çalışılmıştır.
Kadına Şiddetin Arka Planı: Atasözleri ve Deyimlerimiz
Turkish studies, 2015
Atasözleri ve deyimlerin bir toplumun sosyo-kültürel yapısı, tarihi ve yaşam biçimi hakkında bilgi sahibi olmamıza yardımcı olduğu bilinmektedir. Kişilerin değer yargılarının oluşumunda atasözleri ve deyimlerin büyük bir önemi olduğu düşünülmektedir. Çünkü kullanılan dil ve söylem biçiminin uzun zaman diliminde belli bir kültürün oluşmasına zemin hazırlaması ve aile aracılığıyla da gelecek kuşaklara aktarılması bilinen bir gerçekliktir. Bu çalışma kapsamında modernitenin insanı meta fetişizmi olarak gördüğü ve feministlerin eleştirdiği mal/meta konumuna indirgediği, bazı atasözleri ve deyimlerin ise kadını ötekileştirdiği görülmüştür. Bu amaçla Türk Dil Kurumunun resmi web sitesinde bulunan ve içinde kadın, kız, gelin, avrat, dilber… Vs. geçen atasözleri ve deyimlerin genel bir taraması yapılmıştır. Bu tarama sonucunda erkek egemen toplum anlayışı çerçevesinde kadına yönelik şu betimlemeler göze çarpmıştır; Kız ve erkek evlatları arasında kadına yönelik negatif ayrım, fiziksel ve aidiyet özellikleri bakımından ötekileştirme, erkeğe nispetle eksiklik, eş seçiminde fikrinin alınmaması, çifte standart, önyargı ile ilgili durum, hayvanlarla birlikte anılmalar, ahlaksal kavramlarla ifade edilmeleri, doğacak bebeğin erkek olarak istenilmesi… Vb. Bu makalenin amacı, hemen her gün medyada gördüğümüz, okuduğumuz Türkiye'de kadına yönelik şiddet haberlerinin perde arkasında, dilden dile aktarılarak bugüne gelen atasözleri ve deyimlerin var olup olmadığını araştırmak ve kamuoyunun dikkatini buna çekmektir. Kuşaktan kuşağa aktırılarak günümüze ulaşan bu tarz atasözleri ve deyimlerin kadına yönelik şiddette etkili olduğu düşünülmektedir.
Türkiye'de Kadına Yönelik Dilsel Şiddet
Abant Sosyal Bilimler Dergisi
Violence is a violation of an individual's personal boundaries and rights by means of a destructive force. There are many types of violence, including physical, sexual, economic, linguistic. Physical violence is the most focused and known type of violence due to its detectability. Linguistic violence, on the other hand, is probably the most common form of violence and is as psychologically hurtful as physical violence. This form of violation, which is often perceived as “blasphemy”, is in fact an insult, a threat, a mockery, a slander, a comparison, a nickname, a distortion of one's words, etc. it has many different views. In this study, linguistic violence against women in Turkey will be focused on, and a general framework will be drawn up on this issue
Savaş ve Çatışmalarda Şiddetin Kurbanları Kadınlar
Journal of International Social Research, 2015
SAVAŞ VE ÇATIŞMALARDA ŞİDDETİN KURBANLARI KADINLAR WOMEN AS VICTIMS OF WAR AND CONFLICT Özlem ÖZDEMİR * Öz Savaş ve çatışmalarda genellikle kadınlar, statüleri, rolleri, dinleri, etnik kökenleri ya da cinsiyeti nedeniyle cinsel ve toplumsal cinsiyet temelli şiddete maruz kalmaktadırlar. Kadına uygulanan şiddetin 1325 Sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararı ile ilk kez savaş suçu sayılması, Yugoslavya ve Ruanda'da yaşanan olaylara dayanmaktadır. Konsey, üye devletlere kadınların korunması konusunda sorumluluk yüklemesine rağmen, kadınlara karşı şiddet gerek savaş ve çatışmalarda gerekse sonrasında hala devam etmektedir. Bu nedenle barış inşası sürecinde ve sonrasında şiddete maruz kalan kadınların yaralarını sarmak, korumak ve topluma yeniden kazandırmak için toplumsal cinsiyet temelli bir bakış açısı geliştirmek gerekmektedir. Şiddetin temel nedenlerinden biri olan kadın ve erkek arasındaki eşitsiz güç ilişkilerini en aza indirebilmek için, kadınların da barış inşa sürecindeki ekonomik, politik ve sosyal karar alma süreçlerine dâhil olmaları sağlanmalıdır. Bu çalışma, çatışma mağduru kadınların ihtiyaçlarını dile getirmek, sorunlarını çözmek, topluma yeniden kazandırmak ve güçlendirmek için kadınların da barış inşa sürecine erkeklerle eşit şekilde katılmasının gerekliliğini feminist bakış açısından ortaya koymayı amaçlamaktadır.
Kadına Şiddet Konusunda Gelinen Nokta: ŞÖNİM Verileriyle Bir Okuma
İktisat ve Toplum, 2023
Son dönemde, ölümle sonuçlanan kadına yönelik şiddet haberlerinin Türkiye gündeminin çok önemli bir parçasını işgal ettiğine tanıklık etmekteyiz. Konunun ciddiyetini anlama bakımından, Anıtsayaç sitesi Denizli’de Arzu Tutal’ın öldürülmesi ile 13 Mart 2023 itibariyle 53 kadın ölümü haberini içermektedir. Aslan ve Kırışkan, (2022) tarafından her 10 kadından 4’ünün bu tip olaylar ile hayatı boyunca karşılaşmış olduğu bilgisi rapor edilmektedir. Türkiye’de kadına şiddeti inceleyen literatürde, eğitim düzeyi, yaş, evlilik tipleri, işsizlik, çocuk sayısı, suç geçmişi gibi birçok değişkenin şiddet ile ilişkisi işaret edilmektedir (Bir derleme için bkz. Genç, Özcan ve Çitil, 2016). Karmaşık nedensellik ağı, konunun inceleme zorluğunu göstermesinin yanı sıra şiddetin önlenme sürecini de güçleştirebilmektedir. Bu açıdan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (AÇSHB) tarafından ciddi bir yatırım ile oluşturulan Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM); barınma yanında psikolojik desteği de içeren farklı önlemleri devreye sokmayı amaçlayan önemli ve yangın söndürücü mahiyetinde bir tedbir aracıdır. AÇSHB’ye tüm kamu bütçesinden ayrılan payın 2023 itibariyle ortalama olarak %10 gibi birçok bakanlıktan yüksek bir seviyede seyretmesi, yaratılan önlemlerin büyüklüğünü anlama konusunda önemli bir noktadır (T.C. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı 2022 Yılı Performans Programı). Bu tespit bağlamında, çalışma karmaşık neden ve önlem sürecini içeren bir konuda ve sorunun çözümüne katkı sağlamak niyetiyle Sakarya ŞÖNİM tarafından toplanan yeni bir veri ile kadına şiddetin çözümündeki kamu harcamalarının etkinliğini ölçerek katkı yapmayı amaçlamaktadır. Son dönemde şiddetin yükseliş seyrinde olduğu Sakarya, az sayıda inceleme ve veri varlığı ile araştırma yapmak için iyi bir örnek sağlamaktadır. Bulgular, Sakarya’da şiddet nedeniyle olası riskli durumların konuk evlerinde barınma yoluyla, önemli ölçüde karşılanmakta olduğunu göstermektedir. 2022 yılında çok ciddi bir şiddet başvuru miktarının olduğu gözlemlenmiştir. Merkezi bütçeden önemli bir finansal destek varlığı altında, kadına şiddet olgusunun pandemi, ekonomik kriz gibi gelişmeler ile birlikte gittikçe ciddileştiği ve kamu politikalarınca kapsanmasının Sakarya’daki etkin uygulamalara rağmen giderek zorlaşabileceği iddia edilebilir. Bu açıdan, daha fazla konuk evi ve personel çeşitliliğinin arttırılması gibi yatırım nitelikli uygulamalara ek olarak sıkı adli tedbirler ve cinsiyetçi niteliğe sahip kültürel ve sosyal ortamın iyileştirilmesi gibi önlemlere ihtiyacın varlığını ortaya koymak gerekmektedir.
Türkiye'de Kadına Karşı Şiddet Olgusu ve
2017
The violence seen by women in our country has increased in recent years. This situation has social, economic, psychological, cultural and legal aspects. In order to solve this social problem, the public administration must take the necessary precautions first. The public administration must take legal, economic, social and cultural precautions in particular. Violence is widespread in societies that are uneducated, deprived and poor, deprived of value judgment, and subjected to cultural degeneration. In addition, many social problems also arise in such a society, and such problems also support and spread violence. This leads to many problems that the public administration needs to solve. For this reason, the public administration should take measures to prevent violence from spreading and spread. In our day and in our country, women are still being subjected to psychological and physical violence and are even killed. Statistics of women killed by their spouses or lovers by public adm...
Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Politikasında Çıktılar Üzerine Bir Değerlendirme
Kadına karşı şiddet çeşitli uluslararası örgütlerce alınan kararlar, deklarasyon, sözleşme, rapor, platform, konferans gibi pek çok araçla uluslararası farkındalığı sağlanmış sorunlardandır. Bu farkındalığın ulusal düzeylerde gerçekleşmesi, kadına karşı şiddetle mücadele etmek amacıyla üretilen politikalara ve yasal düzenlemelere bağlıdır. Bu çalışma kapsamında Türkiye’de kadına karşı şiddetle mücadele politikasının çıktıları üzerine bir değerlendirme sunulmuştur. Değerlendirme için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı politika araçlarından biri olan 2012-2015 tarihlerini kapsayan Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı seçilmiş, planda belirtilen eylemler ve bunlara ilişkin izleme ve değerlendirme toplantılarına göre tespitlere yer verilmiştir.
Kadına Yönelik Şiddetin Medyada Temsili ve Şiddetin Meşrulaştırılması
Uludağ Üniversitesi Uluslararası Kadın Çalışmaları Kongresi "Türk Dünyasında Kadın Olmak", 2022
Medya içerikleri; hangi formda ve hangi mecrada sunulursa sunulsun toplumsal yapı içerisindeki eşitsizlikler, karşıtlıklar, çatışmalar ve ayrımlar ile şekillenmektedir. Medya aktarım yolu ile iletilerini yerleşik temsiliyet anlayışlarına ve söylemlere göre inşa eder. Bu inşa hemen hemen her ülkede cinsiyete dayalı eşitsizliği, çatışmayı ve şiddeti teşvik etmektedir. Çoğunlukla film, dizi, çizgifilm-animasyon veya oyun aracılığıyla estetize, reklamlar aracılığıyla teşhir edilen, haberler yoluyla ise meşrulaştırılan ve pekiştirilen şiddet; özel olarak toplumsal cinsiyet odağında tartışılmaktadır. Şiddetin görünürlüğü ve sunulma biçimi aktarıldığı kanala göre şekillense de içerikler dayattığı roller, temsiller ve teşhircilik bakımından eril tahakkümün bir parçasıdır. Söylem ve süreklilik ile kadına yönelik şiddeti meşrulaştıran haberlerin tartışıldığı bu çalışmada, Türkiye'de ötekileştirilen ve şiddet nesnesi haline getirilen kadın mevcudiyeti, literatür kapsamında feminist kuram ile bütüncül olarak ele alınmıştır. Bu kapsamda kadına yönelik şiddetin haberler aracılığıyla nasıl estetize edildiği, nasıl meşrulaştırıldığı ve sıradan hale getirildiği tartışılmıştır.
İNSAMER Analiz, 2019
Dünya çapında yaygınlaşan ve tüm toplumları derinden etkileyen bir konu haline gelen kadına şiddet, özellikle son yıllarda ülkemizde de sıklıkla gündem olmaktadır. Şiddet denilince ilk akla gelen kuşkusuz fiziki güç kullanımına dayalı kaba kuvvet olsa da gerçekte şiddeti sadece fiziki boyuta indirgemek mümkün değildir. Aslında kadına yönelik şiddet meselesi toplumun sadece bir kesimi ilgilendiriyor gibi görünse de bireylerin şiddet eğilimleri genel olarak bütün toplumla ilgili bir meseledir.