Osman Hamdi Bey’in Eserlerinde Kültürel Miras (original) (raw)

Sanat Camiasının Oryantalist Duayeni: Osman Hamdi Bey

ÖZ Oryantalizm 19 yy 'da gelişen ve doğu insanlarının dinlerinin, dillerinin ve tarihlerinin incelenmesi anlamına gelen bilim dalıdır. Batı resim sanatında ortaya çıkan akımlar arasında en çok Türk resmini ilgilendireni şüphesiz Oryantalizm akımıdır. Yaygın görüş, böylesi detaycılığın, doğuyu ' barbar, vahşi, hazcı, tembel ve geri kalmış' göstermek adına kullanıldığının ve bu detayların birer belgeleme yöntemi olarak kullanıldığını ileri sürer. Osman Hamdi Bey vaktinin çoğunu devlet işleri, arkeoloji ve müzecilikle uğraşarak geçirdiyse de asıl tutkusu olan resmi hiçbir zaman ihmal etmemiştir. Osman Hamdi'nin resimleri, o dönemde daha çok yabancı ülkelerde ses getirdi. Bunun sebebi, resimlerinin konularıydı. Çünkü Osman Hamdi doğuyu doğulu olarak resmeden ilk ressamdı. Oryantalist resmi biçimlendiren en önemli öğelerden biri, 'harem' fantezisidir. Müslüman ülkelerde saray ve konakların kadınlara ait olan bölümüne verilen Harem adı, Arapça 'girilmesi yasak olan, kutsal olan yer' anlamlarına gelir. İşte bu yasaklama ve onun getirdiği bilinmezlik, haremi, özellikle de saray haremini, batılıların gözünde Doğu'nun en çekici mekânı haline getirmiştir. Görülmektedir ki, Osman Hamdi Bey önemli resimlerinde sanatını öğrendiği Batılı ustalarını aşarak resim bilgisi ve becerisi ile kendi yaşam öyküsünü ve devrinin ruhunu aktarmayı amaçlamış ve bunu da belli ölçülerde başarmıştır. Osmanlı yetkililerinin ise oryantalist ressamlar aracılığıyla devletin kudretini ve güçlülüğünü batıya kanıtlamaya çalıştığını ilgili eserleri inceleyerek anlamak mümkün. Osman Hamdi Bey'in tablolarında, Batı dünyasına adeta şu mesajı vermektedir: Bu coğrafyanın içkin değerleri bildiğiniz ve resmettiğiniz gibi değildir. Anahtar kelimeler: Osman Hamdi Bey, Oryantalizm, Sanat Giriş Oryantalizm 19 yy 'da gelişen ve doğu insanlarının dinlerinin, dillerinin ve tarihlerinin incelenmesi anlamına gelen bilim dalıdır. Batı resim sanatında ortaya çıkan akımlar arasında en çok Türk resmini ilgilendireni şüphesiz Oryantalizm akımıdır.

Osman Hamdi Bey'in Resimlerinde Geleneksel İzler

Konya Sanat, Necmettin Erbakan University, 2021

Geleneksel Türk sanatlarımızın gelecek nesillere aktarımında farklı sanat dallarından ve sanatın farklı ifade biçimlerinden faydalanılmıştır. Türk resim sanatının bu bağlamda önemli bir misyon üstlendiği söylenebilir. Türk resim sanatının önemli temsilcileri arasında yer alan Osman Hamdi Bey'in eserleri, geleneksel Türk sanatlarına ait özellikleri yansıtması bakımından önem teşkil etmektedir. Bu araştırmada Osman Hamdi Bey'in eserleri, geleneksel Türk sanatlarının motif, renk ve kompozisyon özellikleri bakı mından incelenmiş ve değerlendirilmiştir. Araştırma kapsamında Osman Hamdi Bey'e ait olup günümüzde çeşitli müzlerde sergilenen, "İki Müzisyen Kız, "Kur'an Okuyan Adam", "Yeşil Türbe'de Dua" ve "Halı Satıcısı" isimli dört eser, örneklem olarak seçilmiştir. Yapılan incelemeler ve betimlemeler sonucunda araştırma kapsamında incelenen eserlerde, millî, kültürel ve inanca dayanan anlatım biçimlerinin sembollerle işlendiği görülmektedir. Özellikle iç mekân betimlemelerinde, esere konu olan yapının duvar ve halılarında yer alan motif, kompozisyon ve renk örneklerinin, oldukça gerçekçi ve canlı resmedildiği dikkat çekmektedir. Dolayısıyla sanatçının tablolarında kullandığı nesne ve mekânların üzerinde bulunan geleneksel motif ve desenlerin, orjinallerine bağlı kalarak yansıtıldığı tespit edilmiştir

Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun İki Eserinde Bulunan Türk Kültürü İmgeleri

MANAS Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2019

sanatına ayrı bir ekol ve hareket getirmiştir. Batılı anlamda eğitim alan Eyüboğlu, Anadolu kültürünü, evrensel nitelikte eserler biçimine dönüştürürken, Türk kültürünün önemli özelliklerini plastik unsurlar halinde tuvallerine taşımıştır. Bir toplumun tarihsel süreç içinde ürettiği ve kuşaktan kuşağa aktardığı her türlü maddi ve manevi özelliklerin bütünü konumunda olan kültür, bir toplumun kimliğini oluşturması açısından son derece önemlidir. Bu bilinçle, onu diğer toplumlardan farklı kılan özelliklerini işleyen Bedri Rahmi Eyüboğlu, yetiştirdiği öğrencilerine de benzer nitelikleri aşılamıştır. Bu makalede, Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun Anadolu coğrafyasındaki edindiği izlenimleri, sanatsal eserlere taşıma şekli, kültürel imgeler bağlamında irdelenecektir.

Sualtı Kültür Mirası, Osmanlı İmparatorluğu ve Osman Hamdi Bey Hakan Öniz – Okay Sütçüoğlu

One of the earliest examples on the governmental based protection of underwater cultural heritage has seen in Ottoman Empire in 19th Century. With the limited possibilities of diving technology, excavation methods and communication in the era; the first state-run underwater study commenced with the instructions of the Istanbul Museum Director Osman Hamdi Bey. According to the available evidence, the regulations of 1884 that prepared by Osman Hamdi Bey, is the oldest example that was prepared in order to protect underwater cultural heritage by a government in the world. Öz " Sualtı Kültür Mirası " olarak adlandırılabilecek değerlerin devlet eliyle korunmasına yönelik dünya-daki erken örneklerden biri Osmanlı Dönemi'nde görülmektedir. Denizin, göl ve nehirlerin mavi bir örtüyle sakladığı kültürel mirasın korunması gerekliliği Müze-i Hümayun müdürü Osman Hamdi Bey ve arkadaşları tarafından anlaşılmıştır. O dönemin haberleşme ve ulaşım olanakları ile yine o dönemin yöntemleri kullanılarak devlet eliyle ilk sualtı çalışması da Müze-i Hümayun müdürü Osman Hamdi Bey'in talimatlarıyla hayata geçirilmiştir. Eldeki bilgilere göre Müze-i Hümayun müdürü Osman Hamdi Bey tarafından hazırlanan 1884 nizamnamesi, dünyada bir devlet tarafından sualtı kültür mirasının korunması amacıyla hazırlanmış bilinen en erken örnek olarak karşımıza çıkmaktadır. Anahtar Sözcükler: Sualtı Kültür Mirası, Sualtı Arkeolojisi, Sualtı Kazısı, Kanunlar, Osmanlı İmparatorluğu, Sualtı Mirasının Korunması, Farmako Adası. D ünyanın yaklaşık yüzde yetmişini kaplayan denizler ile insanın kanıtlanabilen ilişkisi insanın Asya Kıtası'ndan Avustralya'ya ulaş-tığı düşünülen yaklaşık elli bin yıl öncesine uzanır. Bütün dünyada sualtı arkeolojisi çalışmaları daha çok gemi batıklarının keşif ve kazıları üzerinde yapılsa da Holosen Dönemi'nin başından beri su yükselmeleri ve yer hareketleri sonucu binlerce tarihöncesi ve tarihi yerleşim günümüzde suların altında bulunmaktadır. " Sualtı Kültür Mirası " olarak adlandırılabilecek bu değerlerin devlet eliyle korunmasına yönelik dünyadaki erken örneklerden biri Osmanlı İmparatorluğu Dönemi'nde görülmektedir. Denizin, göl ve

Edebi̇ Eserleri̇n Di̇l, Edebi̇yat Ve Turi̇zm Bağlaminda İncelenmesi̇: Ali̇ Emi̇ri̇ Efendi̇ Örneği̇

JOURNAL OF CURRENT DEBATES IN SOCIAL SCIENCES

Turizm ve kültür tarihin her döneminde birbiriyle sıkı bir bağlantı içinde olmuştur. Kültür, turizmin vazgeçilmez bir öğesidir. Kültürün en önemli öğelerinden biri de edebiyattır. Edebiyat her toplumun kültür aynası özelliği ile ön plana çıkmıştır. Edebiyat ve turizmin çıktısı ise Edebiyat Turizmi olarak turizm sektöründe kendine yer bulmuştur. Diyarbakır, birçok medeniyete ev sahipliği yapmış Anadolu coğrafyasının en özel şehirlerinden biridir. Her kültür şehri gibi Diyarbakır'da da geçmişten günümüze birçok münevver, âlim, şair ve devlet adamı yetişmiştir. Bu çalışmada şairlerin ve yazarların doğup büyüdükleri, hayatlarını sürdürdükleri, eğitim hayatlarını ifa ettikleri, eserlerini yarattıkları mekânlara, yazılarındaki karakterler ile alakalı yerlere ve bu eserlerdeki vakaların meydana geldiği alanlara veya bir başka deyişle bu eserlerin sahiplerinden ötürü popüler hale gelmiş turizm merkezlerine yapılan gezileri içeren edebiyat turizmi kapsamında Ali Emiri'nin hayatı ve eserleri irdelenmektedir.

Osmanli Dönemi̇’Ni̇n Kaynağini Gelenekten Alan Mi̇zah Gazeteleri̇nde Kültürel Sürekli̇li̇k

2021

Birey ve toplum arasindaki iletisim sonucunda paylasimlar ve kulturel uretimler meydana gelmektedir. Soz konusu paylasim ve uretimlerin muhafaza edildigi bellek, kulturel bellektir. Kulturel bellek, toplum kimliginin olusumunda onemli bir konumdadir. Bu konumu koruyabilmesi icin aktarilmasi gerekmektedir. Kulturel bellegin unsuru olan her verim ayni zamanda kulturel bellegin aktarilmasinda da gorevli olur yani kulturel sureklilik saglayicisidir. Bu calismada da Osmanli Donemi’nde cikarilan mizah gazetelerinin, gelenegin unsurlarini kullanarak kulturel surekliligi nasil sagladigi incelenmistir. Mizah, kendine has ifade tarzi ve icinden ciktigi toplumun kodlarini ustlenme ozellikleriyle kulturel surekliligi saglayan unsurlardan biridir. Tarih boyunca, daha ziyade performansa dayali sozlu kultur verimlerinin icinde kendine yer bulan mizah olgusu, yazili kulturun on plana cikmasiyla beraber mizah gazetelerinde kendini gostermistir. Osmanli toplumunda gazete, ozellikle mizah gazeteleri, ...

Klasik Türk Edebiyatında İlk Mersiye: Hamza Bey Mersiyesi

Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, 2023

Ölüm, tüm canlılar için kaçınılmaz bir sondur. Ancak en nihayetinde öleceğini bilerek yaşayan tek canlının da insan olduğu düşüncesi hâkimdir. Buna rağmen insanoğlu, “her ölüm erken ölümdür” gibi söylemler geliştirmekten de geri kalamamış; sevdiği kişilerin ölümünü kabullenmek konusunda her çağda sıkıntılar çekmiştir. Bunun neticesinde ölen kişinin bir şekilde adının anılması ve hatta adının uzun yıllar yaşatılması için bazı gelenekler üretmiştir. Ölen kişinin arkasından ağıtlar, türküler yakılması; ölen kişinin gömüldüğü yerin mezar haline getirilmesi ve ziyaret edilmesi; ölen kişi adına bir hayır yapılması veya kurban kesilmesi; çeşme yaptırılması veya vakıf kurulması; ihtiyaç sahiplerine yardım yapılması gibi birçok gelenek, bu “ölümü kabullenememe”nin doğrudan ya da dolaylı olarak bir sonucu olmuştur. Edebiyat alanında ise şairler, ölen kişiler için şiirler söylemiş; bu şiirler zamanla mersiye adı verilen edebî türün yaratılmasına vesile olmuştur. Edebiyat tarihimiz boyunca çok önemli ve aynı zamanda çok dokunaklı olmaları sebebiyle okuyanı derinden etkileyen mersiyeler kaleme alınmıştır. Bu mersiyelerin sayesinde şiirin atfedildiği kişinin adı yüzyıllar sonra bile anılmaya devam etmiştir. Mersiyeler, ölen kişi hakkında geniş bilgi vermesinin ve verdiği bilgiler sayesinde tarihi birer kaynak olmasının yanı sıra o dönemin ve dönemin insanlarının ölüme karşı bakış açısını ve farklı topluluklardaki inanış ve gelenekleri sunması bağlamında önemli kaynaklardır. Ahmedî, yaşadığı dönemin siyasi karışıklığı sebebiyle oradan oraya savrulmuş, birçok beyliğe ve beye intisap etmek zorunda kalmıştır. Her ne kadar ömrünün büyük bir kısmını Germiyanoğulları Beyliği kontrolündeki Kütahya’da geçirse de bir dönem Aydınoğulları Beyliğinde İsa Bey’in himayesinde de bulunmuştur. Hatta İsa Bey’in oğlu Hamza Bey’in hocalığını yapmayı ummuş; onun için ders kitabı niteliğinde eserler kaleme almıştır. Ancak Hamza Bey’in doğumdan çok kısa bir süre sonra ölümü Ahmedî’yi derinden etkilemiş; öğrencisini kaybeden bir hoca ya da himaye kapısını kaybeden bir şair olarak acısını dizelere dökmüş ve bir mersiye kaleme almıştır. Bugüne kadar bilinmeyen ve hiçbir kaynakta bahsedilmeyen bu mersiye, Ahmedî Dîvânı (İnceleme-Tenkitli Metin- Tıpkıbasım) adlı doktora tezimizde kullandığımız Diyanet İşleri Başkanlığı nüshasında bulunmuş ve tarafımızca gün yüzüne çıkarılmıştır. Bu mersiye, Klasik Türk Edebiyatının ilk mersiyesi sayılan ve yine Ahmedî tarafından yazılan Süleyman Şah mersiyesinden neredeyse on yıl önce kaleme alınmıştır. Bu da demek oluyor ki bu şiirle Ahmedî, yine kendisine ait olan “ilk mersiye şairi” unvanını on yıl kadar önceye taşımıştır. Bu çalışmamızla da Hamza Bey mersiyesinin incelemesi yapılmış ve mersiyenin daha geniş bir okuyucu kitlesine ulaştırılması amaçlanmıştır.