Sualtı Kültür Mirası, Osmanlı İmparatorluğu ve Osman Hamdi Bey Hakan Öniz – Okay Sütçüoğlu (original) (raw)

Paşabahçe’nin Kültür Mirası Potansiyeli ve Mahmut Bey Köşkü

Beykoz 2020 Sempozyumu Tebliğler Kitabı, 2021

Bir Boğaz köyü olan Paşabahçe, Beykoz’un da önemli yerleşimlerinden biridir. Deniz seviyesinden doğudaki tepelere doğru yükselen eğimli bir coğrafyaya sahiptir. Merkezde sık bir kent dokusuna sahipken, tepelere doğru bahçeler içindeki ahşap köşklerin oluşturduğu yazlık bir yerleşim yeri nitelikleri göstermektedir. Ülkemizin önemli endüstri geleneği ve mirasını da barındıran semtin tarihî konutları ve geleneksel dokusu günümüze ulaşabilmiştir. Endüstri tesisleri, kilise, çeşmeler ve külliye dışında özellikle geniş bahçeler içinde yer alan ve Boğaz’a yönelen nitelikli köşkler ve ahşap konutlar, Paşabahçe’nin kültür envanterini teşkil etmektedir. Ancak günümüz kent dinamikleri içinde hızla kaybolan tarihî sivil mimarlık örnekleri, Paşabahçe’de de çağdaş yaşamın gereklerini yerine getiremedikleri ve/veya bakım zorluğu nedenleri ile kaybolma tehlikesi altındadır. Semtin nitelikli sivil mimarlık örneklerinden biri olan Mahmut Bey Köşkü de bu korunması gerekli kültür varlıklarından biridir. Kültür mirası niteliğindeki tarihî ve özgün anıtsal yapılar ve pek çok sivil mimarlık örneği ile endüstri mirası niteliğindeki sanayi yapıları özgün dokuları içinde korunmalıdır. Bunun için geniş bir belgeleme çalışmasının ardından Paşabahçe, Beykoz ve İstanbul genelinde gerçekleştirilecek bütüncül koruma politikaları ile bu yapıların korunarak geleceğe aktarılmaları sağlanmalıdır.

Osman Hamdi Bey’in Eserlerinde Kültürel Miras

Iğdır Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi , 2024

Türk kültürü ve sanatı için önemli bir isim olan Osman Hamdi Bey, müze müdürü, idareci, sanatçı ve batı tarzı oluşturduğu kurumlarla öncü bir isim niteliğindedir. Sanat eserlerine olan sevgisi ve sanat bilinciyle eski eserlerin korunmasında kurumsal temelin oluşmasını sağlamıştır. Türk müzeciliğinin temelini atarak kültürel birikimin gelecek kuşaklara aktarımını sağlarken, yaptığı sanat eserleriyle de kültürel belleği görselleştirmesi, mirasın kalıcı hale gelmesi ve bunun üzerinde denetim kurulmasını mümkün kılmıştır. Eserlerinde ele aldığı konular müze müdürlüğünü desteklerken, tablolarıyla kültürel içeriğin incelenmesine ait umutlarına yer vermiştir. Osman Hamdi Bey, eserlerinde dönemin özelliklerini yansıtan, kültürel, sanatsal unsurlara yer veren ve görüşlerini resimlerinde aktaran bir değer olarak Türk sanatındaki yerini almaktadır. Bu çalışma, Osman Hamdi Bey'in resimlerinde mekân olarak kullandığı mimari eserler ve bunlara bağlı öğelerle kültürel objelere yer verirken, sanatçının Türkiye'de resmettiği figürlü eserlerinden 1880-1906 aralığına tarihlenenlere odaklanarak tablolarının kültürel unsurlarla bağlantısına değinmektedir. Osman Hamdi Bey'in eserlerinde kültürel mirasa ilişkin somut yansımalar ve özellikle görsel kültürel unsurlar üzerinde durulmaktır.

“Osmanlı Döneminde İstanbul'un Su Kültürü”

Sapor İstanbul: Eski Usul Sempozyum Bildirileri / Old School Symposium Proceedings, İstanbul: Homer Kitabevi, 2022, 323-354

InquBlsJ porJad uorlednf f O ,.L1r3 a,tqdef ar{I,. ,lo : _.-' Inquelsl rruauoq 1eBS1r$e;lnlf urli.-i-.:.

Osmanlı Beyliği ve Denizciliği kronolojisi

Önsöz Aşağıda yer alan kronolojiyi derler ve düzenlerken en büyük zorluğu, tarihsel kaynakların tarih veya olay belirtirken " zaman " kavramına yeterli önemi vermemesinde yaşadım. Gerek yerli, gerekse yabancı kaynaklar; haklılıklarını vurgulamak ya da üstünlüklerini ortaya koymak amacıyla, sıklıkla tarihsel sıralamayı ters çevirmek ya da zaman kaymaları yaparak bazı olayları pas geçmek gibi yollara başvurmuşlardır. Bunun yanısıra kişilere ve inançlara o kadar fazla önem vermişlerdir ki; olayın önemi ve gerçekliği bir efsaneye dönmüş yer, zaman, gerçeklik kavramları hiçe sayılmıştır. Hicri takvim, Miladi takvim tarih arası geçişlerde olduğu gibi, latin yada Roma kaynaklı tarih dilimlerinde de düzeltmeler ihmal edilerek yapılmış tarih saptamaları-Osmanlı ve Cumhuriyet Türkiyesi'ndeki zaman ayarlamaları ile Roma imparatorluğu, latin kiliselerinin yaptığı tarih düzeltmeleri, ulusların yaptığı düzeltmeler ve dönem tarihçilerinin azlığı ile beraber, bu güne ulaşan bir çok eserin olaylardan yüzyıllar sonra yazılması nedeniyle-gün, ay, yıl kavramları günümüz tarih dilimine çevrildiğinde çoğunlukla minimum (+)(-) iki yılı içeren zaman kaymalarına neden olmaktadır. Gerek Roma ve Latin takvim düzeltmeleri ile Osmanlı ve Türk tarih düzeltmeleri dikkate alınmıştır. Okuyucunun bazı tarihlerde şüpheye düşeceği veya bildiği tarihten iki yıl öncesine ya da iki yıl sonrasına tarihler görerek şaşırabileceğini biliyorum. Bu tarihsel kaymalar yukarıda bahsettiğim nedenlerden kaynaklanmaktadır. Tarihsel dizini hazırlarken olay ve saptanmış ya da belirtilmiş tarihler arasındaki ilintiyi, olayların ardılını ve sonuçlarını, olaylar arasındaki barış ve savaş dönemleri ile tarafların stratejilerini, bahse konu kişilerin yaşamlarından bilinen kesitleri, yer ve olay arasındaki ilişkinin yansımalarını gözönüne almaya çalıştım. Gerçekliği en az iki-üç kaynaktan sorgulamadan yazmadım ancak bazı zamanlarda da bilgimi ve aklımı kullandım. İki konuyu daha belirtmeliyim sanırım. Birincisi insan isimlerine, ünvanlarına ve soyuna duyduğum saygıdan ötürü gerek şahıs, gerekse ülke isimlerini; kişinin yada toplumun kullandığı şekliyle vermeye çalıştım. Kimsenin bana Can dışında Jhon yada benzer isimler yakıştırması hoşuma gitmiyorsa benim de yapmamam gerekir diye düşündüm. Aynı şey ülkem içinde geçerli ben bir Türk'üm ve beni bunun dışında bir yakıştırma ile anmalarını istemezdim. Bu nedenle Roma'lıyı; Bizanslı gibi hiçbir zaman kendileri için söylemedikleri uydurma bir isim takarak aşağılamak yada farklılaştırmak istemedim. Aynı nedenle yiğit bir kumandan ve devlet adamı olan Orhan gazinin oğlu Süleyman Bey'i, " Paşa " kelimesinin kullanılmadığı bir dönemde Paşa olarak anmakta bana kendisine yapılan bir hakaret gibi geldi ki; kendisi bir Alp, bir Bey ve Veliaht Şehzade olarak bir Osmanlı paşasından farklı tutulmak isterdi sanırım. İkinci konu ise yukarıda bütün yazdıklarıma karşın bazı konularda başarılı olamadığım. Yer isimlerinde her zaman başarılı olamadım. Karacahisar' a ve bazı yerleşimlere Romalıların ne dediklerini bulamadım. Bazı Roma komutanlarının isimlerinde kaynaklar o kadar farklı harf dizilimleri yapmışlar ki anlatamam, bu arada İngilizce konuşanların isimleri dahi ingilizceye çevirme meraklarından da bıktım. Bende en güvendiğim kaynak olan Sayın Halil İnalcık ve Sayın T .Yılmaz Öztuna'nın ifade biçimlerini ve özellikle sayın İnalcık'ın isim ve yer adlarını ifade biçimini esas almaya gayret ettim. Bazı kelime ve harf hataları muhakkak olmuştur. Onlar içinde hem aşağıda geçen tüm tarihe mal olan isimlerin kendilerinden ve sizlerden peşin peşin özür dilerim. Yukarıda açıklamaya çalıştığım nedenlerle tarihsel dizinin ve olayların gerçeğe en yakın olması için çaba harcadım. Eleştiri ve yeni bilgiler muhakkak ki tarihi gerçekliğin ortaya çıkması için yeni veriler oluşturacaktır. Sevgi ve Saygıyla A.Can ERTUĞRUL

Türkiye'de Sualtı Arkeolojisi

2022

This project is co-financed by the European Union and the Republic of Türkiye Bu proje Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilmektedir This publication is produced under the project of Technical Assistance for EU-Turkey Anatolian Archaeology and Cultural Heritage Institute numbered TR2014/DG/04/A4-01/001." The contents of this publication is the sole responsibility of Ofset Yapımevi and WEglobal and can in no way be taken to reflect the views of the European Union. Bu kitap Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü için Ofset Yapımevi Yayınları tarafından TR2014/DG/04/A4-01/001 numaralı 'AB-Türkiye Anadolu Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü için Teknik Yardım' sözleşmesi kapsamında yayınlanmıştır. Bu yayının içeriğinden sadece Ofset Yapımevi ve WEglobal sorumlu olup hiçbir şekilde Avrupa Birliği'nin görüşlerini yansıtmamaktadır.

Buharli Gemi̇ Çağinda Osmanli Gemi̇ İsi̇mleri̇ Üzeri̇nden Gelenekten Moderni̇teye Geçi̇şi̇ Okumak

DergiPark (Istanbul University), 2022

19. yüzyıl tüm dünyada büyük değişim ve dönüşümlerin yaşandığı bir yüzyıldı. Osmanlı Devleti artık Avrupa'nın üstünlüğünü her alanda kabul etmiş, Batı'daki değişimleri kendi bünyesine adapte etmeye çalışıyordu. Modernleşmenin başladığı ilk alan orduydu. Osmanlılar ordularını modernize ettikleri taktirde kaybettikleri eski savaş güçlerini tekrar kazanacak ve topraklarını koruyabileceklerdi. Bunun yanında denizcilik alanında buharlı gemi teknolojisinin ortaya çıkmasıyla birlikte donanmanın modernizasyonu ile ilgilendiler. İlk etapta yelkenli gemilerden buharlıya geçiş kolay olmadı fakat ilerleyen dönemde buharlı gemilerin insan ve lojistik taşımadaki hızları diğer gemilerin yerini almalarını kolaylaştırdı. Osmanlı Devleti'nin Tanzimat ile başlayan ve Islahat Fermanı ile devam eden modernleşme serüveni ise inişli çıkışlı bir dönem olsa da buharlı gemilerin ortaya çıktığı zamana denk gelmekteydi. Bu dönemde buharlı gemilere verilen isimlerin devletin kendi siyasi politik dilini yansıtması şaşırtıcı değildi. Devlet yaşamış olduğu siyasi ve kurumsallaşmış değişimi bu alanda gemilere verdiği isimlerle adeta halka aşılamaya çalışıyordu. Bu dönemde devlet eliyle teşvik edilen şirketleşme girişimleri de gemilere verdikleri isimlerle modernleşen devleti desteklemekteydiler. Dönemsel olarak devlet politikasında yaşanan değişimlerin de gemi isimlerine yansıdığı oluyordu. Bu makalenin amacı uzun bir değişim ve sancılı bir süreci içine alan Osmanlı modernleşmesini gemilere verilen isimler üzerinden incelemektir. Böylece devletin resmi politikasının ve siyasi dilinin yaşamış olduğu değişim donanmadaki modernleşme üzerinden anlamaya çalışılacaktır.