Si̇nema Edebi̇yat İli̇şki̇leri̇ Bağlaminda Mavi̇ Sürgün (original) (raw)
Related papers
Edebi̇yat Ve Si̇nema İli̇şki̇si̇ Bağlaminda Fahri̇ye Abla Fi̇lmi̇ne Eleşti̇rel Bi̇r Yaklaşim
Korkut Ata Türkiyat uluslararası Türk dili ve edebiyatı araştırmaları dergisi, 2023
Sinema edebiyat ilişkisi eser-yazar, yönetmen-film ekseninde sanat dallarının kendilerine has kuralları çerçevesinde tecessüm etmiştir. Bu ilişkinin somut karşılığı edebiyatın kaynaklık ettiği film uyarlamalarıdır. Sinema için hazır kurgu olan edebi metinler içerisinde öncelikli tercih, tahkiyeli anlatımlarından dolayı mensur eserlerdir. Fakat kısmi de olsa zaman zaman şiir metinlerinden hareketle uyarlamalar yapıldığına tanık olunmaktadır. Şiirin kendine özgü özellikleri, imgenin yerleşikliği, deşildikçe ortaya çıkan anlam katmanları, manaya katkı sunma olanağı, sembolik dilin varlığı, ifadeler arasındaki insicam şiirin sinema nezdinde özellikle uyarlama bağlamında dikkat çeken hususlarıdır. Şiire dair bu hususiyet bazı şiir metinlerinin filme uyarlaması şeklinde yansımıştır. Türk edebiyatında ve sinemasında Fahriye Abla şiiri, sinemaya uyarlanan ilk şiir olması bakımından önemlidir. Uyarlanan ilk şiir oluşu, imgelem dünyası, metnin omurgasındaki ifadeler arası yoğun etkileşim ve açımlanan anlam alanları şiirin filme uyarlamasını ilginç kılmaktadır. Bu ilk deneyime, şiir ve sinema sanatları perspektifinden bakılarak iki sanatın olanakları hakkında bazı tetkikler yapılmıştır. Bu anlamda, çalışmada edebiyat ile sinemanın doğaları göz önünde bulundurularak uyarlamaların hassas noktaları üzerinde durulmuş, şiirin tahlilinden yola çıkılarak film eleştirel bir bakış açısı ile değerlendirilmiştir. Uyarlamada şiirin hangi anlam alanlarına uyulduğu hangilerinden uzaklaştığına dair tespitlerde bulunulmuştur.
Journal of International Social Research, 2016
Metinlerarasılık, 1960'lı yıllarda Julia Kristeva tarafından kuramlaştırılmıştır. Bundan önce edebiyat kuramcıları metinlerarasılığın kesin ve tam bir tanımını yapamamıştır. Ancak bütün metinlerin, öncekilerini yeniden ürettiği noktasında hemfikir olmuşlardır. Bu çalışmada öncelikle metinlerarasılığın ne olduğu ele alınmış, ardından Judi Barrett tarafından yazılan, Ron Barrett tarafından resimlendirilen ve sonrasında sinemaya uyarlanan "Köfte Yağmuru" animasyon film, metinlerarasılık bağlamında irdelenmiştir. Buna göre Kitab-ı Mukaddes'teki bazı ayetlerle filmdeki olay, durum ve kahramanlar arasında var olan ortak noktaların dönüştürülerek yeniden ele alındığı tespit edilmiştir. Çalışma boyunca Köfte Yağmuru filminde metinlerarası ilişkiler ve postmodernizmde dikkat çeken yeniden yazmak yoluyla yeni bir eserin nasıl vücuda getirildiği gösterilmektedir.
Si̇nemada Edebi̇yat Uyarlamalari: “Dvoynik Ve the Double Örneği̇”
2022
yer verilmiştir. Fakat çalışmada sınırlandırma yapmak açısından Kayım'ın (2006) yaptığı sınıflandırma esas alınmıştır. Kayım'ın (2006) uyarlama türlerinden biri olan edebi eserin senaryo hammaddesi olarak kullanılarak sinemanın anlatı boyutuyla aktarılması, bu çalışmada ele alınan örneklem ile örtüşmektedir. Bu tür uyarlamalarda yönetmen bazı noktalarda edebi metne bağlı kalırken bazı noktalarda ise değişikliğe gitmektedir. Buna bağlı olarak da edebi metnin perdeye uyarlanması hususunda kimi zaman film, edebi eserden farklılaşabilir. The Double filminin bu tür bir uyarlama olduğunu söylemek yerinde olacaktır. Çünkü çalışmada Dvoynik romanı ve The Double filmi arasında her ne kadar benzer noktalar olsa da iki eser arasındaki farklılıkların daha fazla olduğu saptanmıştır.
Yararli Sanat(Arte Uti̇l) Bağlaminda Si̇mone Lei̇gh’Ni̇n ‘Wai̇ti̇ng Room’ Çalişmasinin ‘Yararlari’
Sosyal Bilimler Dergisi sobider, 2023
The Association for the Useful Arts (Asociacion de Arte Util) is an organization led by Cuban artist Tania Bruguera in 2011, embodied with the participation of artists and institutions, and anticipating that art can be useful as any tool in the field of social change. They believe that museums and galleries should be restructured and organized in a way similar to urban structures such as schools, libraries, swimming pools that support humanitarian programs. Jamaican-American artist Simone Leigh is a contemporary artist working in the fields of ceramics, sculpture, performance and social practice projects. She was chosen by the authorized committee to organize and represent the United States Pavilion at the 2022 Venice Biennale, and she is the first with her black female identity. In 2016, the artist produced the social application project called 'The Waiting Room'. In this study, Simone Leigh's social practice project named 'The Waiting Room' will be discussed in the context of the concept of 'Useful Art' and the social benefits of the work will be investigated.
Karadeniz Uluslararası Bilimsel Dergi
Orhan Pamuk is an author who has got Nobel Prize and has numerous works that include discussions on relations between his country, tradition and modernity in Turkish Literature. His works have been examined by many domestic and foreign researchers and so he has owned a significant place in literature by his works. As an important writer of postmodern Turkish Literature, while he is fictionalising characters, Orhan Pamuk has often included cinema experiences in the frame of social life's ordinariness. Both his referring to cinema as an existentialist urge-as is seen in interviews-, and his deeply handling it in texts show that Orhan Pamuk has adopted cinema as an indispensible part of his life and his art. Particularly the work of The Museum of Innocence sophisticatedly reflects the culture of cinema in the time of novel. According to Pamuk, writing the novel that is also named after a museum in Çukurcuma, İstanbul, took fifteen years to complete. As it is seen in many of his works, the author has chosen İstanbul's districts as the setting of the novel and he has starkly scrutinised the culture of İstanbul. This novel's plot especially includes the cinema culture. In this study, the culture of cinema as it is reflected in The Museum of Innocence as a literary text by Orhan Pamuk will be analyzed.
Si̇nemada Edebi̇yat Uyarlamalari Ve Göstergeler: Muhteşem Gatsby (2013) Fi̇lmi̇ Örneği̇
DergiPark (Istanbul University), 2014
Sinema ve edebiyat yaklaşık son 120 yıldır ciddi işbirliği içinde olan iki farklı sanat dalıdır. Başta Hollywood sinema endüstrisi olmak üzere diğer birçok ülke sineması çeşitli çok satan ya da edebi değeri yüksek romanları-kitapları filmleştirmiştir. Bazı romanlar her ne kadar kurmaca ağırlıklı olsa da ele aldıkları dönemi betimlerken sosyo-ekonomik ve kültürel veriler de sunabilmektedir. 1920'ler Amerikasını ele alan Muhteşem Gatsby adlı roman F.Scott Fitzgerald tarafından yazılmış ve 1925 yılında yayımlanmıştır. Kendi gerçek yaşamıyla ana karakteri Jay Gatsby'nin yaşamıyla parallelikler olan Fitzgerald'ın söz konusu romanı, zamanla klasik bir eser haline dönüşmüştür. Roman 1970'lerde ilk defa sinemaya uyarlanmıştır. Aynı adla çekilen ikinci film 2013 yılı yapımı ve yönetmenliğini Baz Luhrmann'ın yaptığı filmdir. Çalışma kapsamında ele alınan film, kitaba her ne kadar sadık kalsa da bazı görsel ve işitsel farklılıklar da içermektedir. Günümüz efekt teknolojisinden fazlasıyla yararlanılan filmde dönemin ihtişamı ve çılgınlığı başarılı olarak görselleştirilmektedir. Döneme ait dans ve müzik, filmde bilhassa vurgulanırken, güncel bazı şarkılara da yer verilmiştir. Dönemin havasını yansıtmada kostümler ve saç stilleri de ön plana çıkmaktadır. Ayrıca romanda da vurgulanan yeşil ışık, küller vadisi ve Doktor T.J. Eckleburg'a ait reklam tabelası gibi göstergeler de, hayal, kavuşamama, sınıf farkı ve gözetlenen toplumla ilgili kavramlara karşılık gelmektedir. Sonuç olarak Muhteşem Gatsby, uyarlandığı romana genellikle sadık kalan, bununla birlikte yeni, güncel ya da postmodern yaklaşımlar da içeren, biçim ve içerik açısından stilize ve görkemli bir yapıya sahip olan bir filmdir.
İkti̇dar Ve Sanat İli̇şki̇si̇ Bağlaminda “Porda” Şi̇i̇ri̇ Örneği̇
2020
Insanoglu, var oldugu andan itibaren bulundugu cevreyi anlamlandirma ve yonetme ihtiyaci hissetmistir. Anlamlandirma ihtiyaci, beraberinde sanat mefhumunu meydana getirirken; yonetme ihtiyaci ise iktidar mefhumunun olusmasina ve gelismesine sebep olmustur. Yuzyillar boyu her iki kavram da toplumsal yasam icerisinde uretilmektedir. Her ne kadar sanatin dogrudan toplumu bicimlendirmek gibi bir amaci olmasa da sanat, toplumsal yapinin belirleyicilerindendir. Oyle ki iktidarlar sanati, sahip olduklari ideolojinin bir telkin mecrasi olarak gorurler. Bu yuzden edebi eser ve yaraticisi gerek kulturel gerekse de ideolojik olarak toplumu bicimlendirme gorevi de ustlenir. Iktidarin olusturmak istedigi sanat kanonun aksinde eser veren sanatci ise yaptirima maruz kalabilmektedir. Bu cerceve dogrultusunda calismada Cahit Saffet Irgat’in “Porda” siiri ornegi uzerinden donemin iktidarinin sanata yaklasimi ve iktidarin sanat anlayisinin aksinde eser veren sanatciya yonelik yaptirimlari ortaya konma...
Si̇nema Fi̇lmi̇nde Kurgunun İzleyi̇ci̇ Algisina Katkisinin İncelenmesi̇
the Journal of Academic Social Sciences
Tez çalışmama başlamadan önce, sinema kurgusu ile ilgili yaptığım araştırmalarda kurgunun, filmin algılayıcısı insanla olan bağı yönünden ele alınmadığını veya çok eksik ele alındığı gördüm. Bunun dışında, televizyon programlarının ve sinema filmlerinin çoğunun temel kurgu prensiplerine uyulmadan yapıldıklarını fark ettim. Bu bağlamda, insan algısından yola çıkarak "iki komşu kadrın birleştirilmesi"ne ilişkin 10 temel kurgu prensibini merkeze alarak çalışmamı yaptım. Bu çalışma, kurgunun 10 temel prensibine mutlaka uyulması gerektiğini değil de herhangi bir prensibin dışına çıkılacaksa bunun bilinçli olarak yapılması gerektiğini vurgular. Bu prensiplerin bilinçli olarak dışına çıkılmasının bu ilkelerin farklı varyasyonları olarak ortaya çıkabileceğini açıklamaya çalışır. "Bir Sahnede Art Arda Birleştirilen Kadrların 10 Prensibi"nin daha iyi anlaşılabilmesi için, 54 dk bilimsel bir film hazırlandı. "Bir Sahnede Art Arda Birleştirilen Kadırların 10 Prensibi" adlı bu filme ve okumakta olduğunuz metine, Prof. Dr. Semir Aslanyürek'in Türkçeye çevirdiği "Sinema ve Televizyonda Görüntü Kurgusu" kitabı ve kurgu ders notları kılavuzluk etti. Bu çalışmanın sonuçlanmasında katkıda bulunan ve "Sinema ve Televizyonda Görüntü Kurgusu" kitabını filme dönüştürmem için bana güvenip cesaretlendiren değerli hocam Prof. Dr. Semir Aslanyürek'e yüksek lisans ders yılı boyunca bilgilerini ve desteğini esirgemeyen değerli hocam Yrd. Doç. Dr. Nigar Çapan Kavruk'a bilgi ve deneyimlerini benimle paylaşan Doç. Dr. Celal Oktay Yalın ve Mustafa Preşeva'ya her zaman yanımda olan eşim Sema'ya oyun zamanlarından çaldığım oğlum Seyfi'ye, filmin hazırlık ve çekim aşamasında özverili bir şekilde çalışan film ekibine ve burada isimlerini geçiremediğim dostlarıma teşekkür ederim. Volkan Budak iv GENEL BİLGİLER