İran’da İstihbarat Savaşı, Birinci Dünya Savaşı’nda İran Cephesi’ndeki Psikolojik Harp Faaliyetleri (original) (raw)
Related papers
This study firstly addresses historical evaluation of the psychological warfare concept in regular warfare. Next it’s application to irregular warfare is touched upon and the practices of both sides during the Word War I as the first total war are scrutinized by putting stress on the point it has reached resulting from the ever-changing warfare concept. Additionally, rather than regular combat called as secondary front in military terms, psychological warfare operations, which have been resorted to erode the determination and ability of the target group for fighting and to direct their willpower in the regions where low intensity or covert conflicts have been taken place, are explained with the example of Iran due to both its geographically strategic location and the ethnic, religious and sectarian parameters. Iranian geography, where British-German-Russian struggle for the influence had been spreading from the beginning of 20th century, had the potential to have an impact on the course of the war and this led to both sides to employ asymmetric methods ranging from propaganda through the written and visual materials to joint covert operations as components of the psychological warfare in line with their aims and interests on Iran remaining de facto neutral until the end of the war. Besides, conflict of political and economic interests among allies and personal ambitions and disputes among civilian or military agents and staff triggered mutual espionage, sabotage, and misleading actions and even low intensity conflicts in later stages. Accordingly, British and Russian psychological warfare operations toward the Central Powers are explained through examples, psychological operations of Germany and Ottoman Empire toward enemies as well as Iranian people and tribes are examined by classifying them in accordance with their objectives and methods, some determination regarding the outcomes is made and most importantly by comparing Social Darwinist oriented German psychological warfare mechanism and Turkish operations based on the “Ittihad-i Islam” ideal, the state of Central Powers in covert warfare in Iran during the World War I is handled in a didactic way in this study.
I. Dünya Savaşı Yıllarında Psikolojik Harp Vasıtası Olarak “Harb Mecmû’ası”
History Studies International Journal of History
Öz: I. Dünya Savaşı, tüm insanlığı etkisi altına alan çok kapsamlı bir harpler manzumesidir. Önceki dönem harplerin aksine, insanlık için çok yıkıcı sonuçları olan bu savaşta, silah sistemleri yanında bir nevi silah gibi etkili olan iletişim araçları yaygın olarak kullanılmıştır. Bunun, Osmanlı'daki en güzel uygulamalarından biri "Harp Mecmuası" adlı dergidir. I. Dünya Savaşı başında Osmanlı Devleti tarafsızlık politikası gütmüştür. Bu doğrultuda idare, basının orduya dair haber yapmasına sansür uygulamıştır. Osmanlı Devleti'nin savaşa dâhil olması ile birlikte İttihat ve Terakki yönetimi, Almanların psikolojik harpte etkin kullandığı "basını" psikolojik harp vasıtası olarak kullanmıştır. Bu kapsamda Osmanlı Devleti'nin idarecileri, I. Dünya Savaşı yıllarında "Harb Mecmû'ası" adlı dergiyi kamuoyu ile paylaşarak, basının sinerjik etkisinden yararlanma metodunu tatbik etmişlerdir. Harb Mecmû'ası adlı dergi; içerik olarak görselliğe öncelik vermiş, şiir ve makalelerle millî duyguları coşturmuş, cephe hattında görev yapan askerlerin mektupları ve onlara hitaben yazılanları yayımlayarak aktif bir metot uygulamıştır. Dergi, savaşın sona ermesinden önce resmî bir açıklama yapılmaksızın yayımlanmayı durdurmuştur.
İran’da Asker–Siyaset İlişkileri ve Devrim Muhafızları’nın Yükselişi
Devrim Muhafızları’nın İran siyaseti üzerindeki etkisi 1990’ların ortalarından beri belirgin bir şekilde artmıştır. Devrim Muhafızları Hatemi’nin liderliğindeki reformcu hükümet ile çatışma içerisinde iken onun yerini alan Ahmedinecad liderliğindeki radikal hükümetle işbirliği içerisinde olmuştur. Bu makale, Devrim Muhafızları’nın siyasi yükselişinde etkili olan faktörleri ve Devrim Muhafızları – siyaset ilişkilerinin nasıl şekillendiğini incelemektedir. Makalede Muhafızların İran siyasetindeki yükselişi Devrim Muhafızları Ordusu ekseninde ve devrim sonrası ortaya çıkan dinamikler çerçevesinde tartışılmaktadır. 1990’lı yıllarda kurumsallaşmasını tamamlayan ideolojik düzeyi yüksek devrimci ordunun, siyasi elitler arasındaki bölünme ve şiddetli rekabet ortamında öneminin arttığı görülmektedir. Böyle bir ortamda İran rejimine yönelik tehdit algılarının niteliğinin değişmesi; askeri tehditlerin yerini kültürel saldırı, kadife devrim girişimi gibi “yumuşak” tehditlere bırakması, Devrim Muhafızları’nın hızla siyasal alana yönelmesine neden olmuştur. Devrim Muhafızları’nın ideolojik-siyasi bakışı ile hükümette egemen elitlerin ideolojik duruşları arasındaki fark veya uyum Devrim Muhafızları’nın hükümetle ilişkilerinin niteliğini belirlemiştir. Anahtar Kelimeler: Devrim Muhafızları, İran, Asker, Siyaset, Hatemi, Ahmedinecad. Military-Politics Relationship in Iran and the Rise of the Revolutionary Guards Abstract Influence of the Revolutionary Guards (IRGC) on Iranian politics has dramatically increased since the mid-1990s. Whereas the IRGC was in conflict with the reformist government under Khatami, it has closely cooperated with the radical government of Ahmadinejad that replaced the reformist one. This article analyzes influential factors on the political rise of the Guards, and the types of the IRGC – politics relationship. The rise of the Guards in Iranian politics is studied within the framework of post-revolutionary dynamics and characteristics of the IRGC. As an institutionalized revolutionary army with high-level ideological commitment, the IRGC came into prominence in the face of fragmentation of the elites and bitter rivalry among them through the late 1990s. Meanwhile, altering threat perceptions of the Iranian regime; replacement of the military threats by ‘soft’ threats as the cultural onslaught, and the velvet revolution plot has rapidly increased the IRGC’s interest in the political realm. Congruence or incongruence between the ideological/political outlook of the IRGC and ideological position of the ruling elites has determined type of the IRGC/politics relationship. Keywords: Revolutionary Guards, Iran, Military, Politics, Khatami, Ahmadinejad.
Psikopolitik Boyutuyla İran Devrimi
Her devrimin gerçekleşmesinde ekonomik, dini, kültürel, siyasal, sosyal ve hatta psikolojik nedenler etkili olmaktadır. 1979 yılında gerçekleşen İran Devrimi de benzer nedenler üzerinden şekillenmiştir. Ancak İran Devrimi'ni konu alan çalışmalarda devrimin psikolojik temelleri üzerinde fazla durulmamıştır. Halbuki yaklaşık aynı dönemlerde gerçekleşen diğer devrimlere kıyasla İran Devrimi'nin farklı bir yöne sapmasındaki dini söyleminin ve eyleminin ardında çok önemli psikolojik faktörler bulunmaktadır. Bu arka plandan hareketle çalışma, 1979 Devrimi'nde İran toplumunun geçmişiyle ilintili psikolojik süreçlerin rol oynadığı iddiasındadır. Bu iddianın temellendirilebilmesi amacıyla da devrimin arka planını oluşturan ve devrim süresince İran toplumuna yön veren psikolojik etkenlere odaklanılmıştır. Çalışmada, devrimin ardındaki nedenlerin salt psikolojik etkenlere indirgenmesi yerine psikopolitik bakış açısıyla tekrar değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Konuya psikanalitik ekolün varsayımları üzerinden yaklaşılmış ve devrim yıllarında İran toplumundaki psikolojik süreçler Vamık Volkan'ın 'geniş gruplar ve liderler' yaklaşımı ile analiz edilmiştir. Ayrıca İran Devrimi'nin arka planındaki psikolojik etkenlerin açıklanabilmesi amacıyla bir psikolojik motivasyon piramidi geliştirilmiştir. Bu minvalde piramidin tabanından zirvesine doğru sırasıyla 'seçilmiş travmalar', 'mağduriyet/suçluluk psikolojisi', 'başkaldırı duygusu' ve 'liderlik' kavramları ile devrimin psikolojik motivasyonu irdelenmiştir. ----- Economic, religional, cultural, political, social and even psychological reasons are influential in the realization of every revolution. The Iranian Revolution, which took place in 1979, was shaped by similar reasons. However, the studies on the Iranian Revolution did not focus much on the pyschological foundations of the revolution. However, there are very important psychological factors behind the religious rhetoric and action of the Iranian Revolution in a different direction compared to other revolutions of the same period. From this background, this study claims that psychological processes related to history of Iran society played role in Iranian Revolution. In order to ground that claim, psychological factors which constitutes the background of revolution and guides Iran society throughout revolution are centered upon in this study. In the study, it was aimed to reevaluate the reasons behind the revolution with a psychopolitical point of view instead of merely reducing it to pyschological factors. Subject approached through the assumption of the psychoanalytic school and psychological processes in Iranian society were analyzed by Vamık Volkan’s 'large groups and leaders' approach in the years of revolution. Additionaly psychological motivation pyramid was developed in order to describe the psychological factors of process that led to the Iranian Revolution. In this manner, psychological motivation of the revolution in order from the base of the pyramid to the top ‘chosen traumas', 'psychology of victimization/guilt', 'disobedience feeling' and 'leader' notions was discussed.
I. DÜNYA SAVAŞI YILLARINDA PSİKOLOJİK HARP VASITASI OLARAK “HARB MECMÛ’ASI”
HİSTORY STUDIES, 2018
I. Dünya Savaşı, tüm insanlığı etkisi altına alan çok kapsamlı bir harpler manzumesidir. Önceki dönem harplerin aksine, insanlık için çok yıkıcı sonuçları olan bu savaşta, silah sistemleri yanında bir nevi silah gibi etkili olan iletişim araçları yaygın olarak kullanılmıştır. Bunun, Osmanlı’daki en güzel uygulamalarından biri “Harp Mecmuası” adlı dergidir. I. Dünya Savaşı başında Osmanlı Devleti tarafsızlık politikası gütmüştür. Bu doğrultuda idare, basının orduya dair haber yapmasına sansür uygulamıştır. Osmanlı Devleti’nin savaşa dâhil olması ile birlikte İttihat ve Terakki yönetimi, Almanların psikolojik harpte etkin kullandığı “basını” psikolojik harp vasıtası olarak kullanmıştır. Bu kapsamda Osmanlı Devleti’nin idarecileri, I. Dünya Savaşı yıllarında “Harb Mecmû’ası” adlı dergiyi kamuoyu ile paylaşarak, basının sinerjik etkisinden yararlanma metodunu tatbik etmişlerdir. Harb Mecmû’ası adlı dergi; içerik olarak görselliğe öncelik vermiş, şiir ve makalelerle millî duyguları coşturmuş, cephe hattında görev yapan askerlerin mektupları ve onlara hitaben yazılanları yayımlayarak aktif bir metot uygulamıştır. Dergi, savaşın sona ermesinden önce resmî bir açıklama yapılmaksızın yayımlanmayı durdurmuştur. World War I is a very comprehensive sense of wars that infects whole humanity. Contraryto previous period's wars, in this war which had very destructive consequences for humanity,communication tools which are effective like a kind of weapon have been widely used besides weapon systems. One of the most beautiful practices of this in the Ottoman Empire is the magazine "Harp Magazine". At the beginning of World War I, the Ottoman State was based on neutrality. In thisdirection, the administration had censored the press to make news about the army. With theinvolvement of the Ottoman State into the war, the Union and Progress Party used the "press" thatthe Germans used effectively in the psychological war as a means of psychological warfare. In thiscontext, the Ottoman administrators applied the method of utilizing the synergetic effect of the pressby sharing the magazine “Harb Mecmû'ası” with the public in the years of the First World War. Themagazine “Harb Mecmû'ası” has given priority to visuality as content and has applied an activemethod by publishing the letters of the soldiers who worked in the front line and the writingsaddressed to them, with the poetry and the articles fascinated by the national sentiments. Themagazine stopped publishing without an official explanation before the end of the war.
Kuzeybatı İran’daki Urartu Yazıtlarındaki Savaş ve Propaganda İfadeleri
2021
MO XIII. ve IX. yuzyillar arasi Uruatri-Nairi beylikler donemi olmak uzere Dogu Anadolu Bolgesinde kurulup MO IX. ve VI. yuzyillar arasinda hukum suren Urartu Devleti genisleme politikalari dogrultusunda ulkesinin dort bir yanina askeri seferler duzenlemistir. Bu seferlerin onemli bir bolumu Kuzeybati Iran topraklari uzerine yapilmistir. Burasi yasam icin elverisli iklimi, akarsulari, yer alti ve yer ustu zenginliklerinin yaninda stratejik oneme sahip olan yol guzergahlari nedeniyle Urartu krallarinin ilgi odaginda bulunan bir cografyadir. Ozellikle Urartu’nun guney komsusu olan Asur Devletinin de yogun ilgilendigi bu bolge bu iki buyuk guc arasinda bircok mucadelelere sahne olmustur. Urartu krallari bu bolge uzerinde kalici olmak adina cesitli faaliyetler yurutmuslerdir. Bu faaliyetlerin bir yonunu yazitlar araciligiyla yapilan propaganda faaliyetleri olusturmaktadir. Urartu krallarinin Kuzeybati Iran cografyasinin farkli yerlerine biraktiklari yazitlar icerik bakimindan bircok pro...
Birinci Dünya Savaşı’nın Başlarında İran’da Rus İşgal Faaliyetleri ve Tepkiler
Birinci Dünya Savaşı’nın Başlarında İran’da Rus İşgal Faaliyetleri ve Tepkiler, 2020
Gerek stratejik konumundan ve gerekse çok uluslu yapısından dolayı İran, 19. yüzyıldan itibaren Dünya’nın önemli ülkelerinden biri haline geldi. Bu yüzyıldan sonra özellikle İngiltere ve Rusya, İran üzerinde egemenlik kurmaya çalıştılar. İran’ın içerisinde bulunduğu iktisadi ve siyasi sorunlar, bu iki devletin ülkeye daha kolay müdahale etmesine zemin hazırladı. Bu durumdan güç alan iki devlet, 1907 Antlaşması ile ülkeyi üç bölgeye ayırdılar. Bu tarihten sonra Rusya, İran’ın kuzey vilayetlerini, İngiltere ise güney vilayetlerini işgal etmeye başladı. Kuzey vilayetlerini işgal eden Rusya, İran’ın bağımsızlığını hiçe sayıyordu. Bu süreçte İran’da yaşayan azınlıklar Ermeniler ve Nasturiler de, para, silah yardımı ve bağımsızlık gibi vaatlerle Rusya’yı desteklemeye başladılar. Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması ile birlikte de bu azınlıkların yardımı ile Rusya, İran’daki asker sayısını arttırdı. Dolayısıyla İran, resmi olarak savaşa girmemesine rağmen toprakları işgal altında kaldı. Rusya’nın ülkedeki en önemli rakibi bölgede yaşayan Osmanlı yanlısı bazı Kürt aşiretleri (Hacı İlhani, Celali, Kardari, Arusan) oldu. Bu Kürt aşiretleri Rusya ile uzun süre mücadele ettiler. İran ise zayıf durumundan dolayı sadece diplomatik yollarla Rusya’yı topraklarından çıkarmak için çabaladı. Bu çalışmanın amacı, Rusya’nın İran topraklarındaki işgal faaliyetlerini ve bu işgallere karşı bazı Kürt aşiretlerinin Rusya’ya karşı mücadelesi ile siyasi ve iktisadi olarak güçsüz durumda olan İran Hükümetinin diplomasi mücadelesini arşiv kaynakları ışığında incelemektir.