II. Dünya Savaşı Yıllarında Almanya’nın Türkiye’ye Baskısı ve Savaşın İçerisine Çekme Çabaları (original) (raw)
2023, DergiPark (Istanbul University)
II. Dünya Savaşı sırasında hem Mihver Devletler hem de Müttefik Devletler Türkiye'yi savaşın içine çekmeye çalışmıştır. Müttefik Devletleri savaşın başında Türkiye'yi kendi saflarına sokmak için çok uğraşmıştır. O dönemde Almanya, Türkiye'nin tarafsız kalmasını istemiş ancak Türkiye, kendini güvende hissetmek için Fransa ve İngiltere ile Üçlü İttifak Antlaşması imzalayarak Müttefik Devletleri'nden gelebilecek herhangi bir tehdidi önlemeyi amaçlamıştır. II. Dünya Savaşı sırasında 6 Nisan 1941'de Yunanistan ve Yugoslavya'ya savaş ilan eden Almanya, Yunanistan'ı tamamıyla işgal ettikten sonra kısa sürede Türkiye ve Yunanistan sınırına gelmiştir. Almanya'nın savaş başladıktan kısa bir süre içinde Balkanlar'a, Akdeniz'e ve Ege'deki Yunan Adaları'na hâkim olması Türkiye'yi büyük ölçüde rahatsız etmiştir. Türkiye sınırına gelen Almanya bu durumu fırsat bilerek Türkiye'yi kendi saflarında savaşa katılmaya zorlamaya başlamıştır. Bu günlerde Reşit Ali Geylani darbe ile Irak'ta iktidara geldikten sonra Almanya'dan gücünü pekiştirmek için yardım istemiştir. Almanya, Irak'taki yeni hükümete askerî yardım sağlamak için Türkiye'yi bir köprü olarak kullanmayı amaçlamıştır. Buna karşılık Almanya, Türkiye'nin olası toprak taleplerini kabul edeceğini bildirmiştir. Ayrıca Almanya, 18 Nisan 1941'de Türk-Alman Dostluk Antlaşması'nı imzalayarak Türkiye'yi savaşa çekmeye çalışmıştır. Müttefik Devletler, Almanya'nın Türkiye'yi savaşa çekme çabalarının sürdüğü bu dönemde Türkiye'nin tarafsız kalmasını istemiştir. Bu olaydan da anlaşılacağı üzere hem Mihver Devletleri'nin hem de Müttefik Devletleri'nin Türkiye'nin savaşa dâhil olup olmayacağına ilişkin görüşleri farklılaşmaktadır. Neticede Türkiye savaşa katılmamak için bir denge politikası izlemeye çalışmıştır. Bu politikanın temel amacı, Türkiye'nin toprak bütünlüğünü korumak ve tam bağımsız bir Türkiye'yi sürdürmektir. Sonuç olarak Türkiye amacı doğrultusunda başarılı olmuş, savaşa katılmamış ve mümkün olduğu kadar tarafsız kalmıştır.
Sign up for access to the world's latest research.
checkGet notified about relevant papers
checkSave papers to use in your research
checkJoin the discussion with peers
checkTrack your impact
Related papers
II. Dünya Savaşı’nda Almanya’nın Türkiye’de Yürüttüğü Radyo Propagandası
Projenin konusunu "II. Dünya Savaşı'nda Almanya'nın Türkiye'de Yürüttüğü Radyo Propagandası"nın neden ve sonuçları oluşturmaktadır. Dönemin Alman politikasının özü şöyledir: Alman Devlet Başkanı/Führeri/Önderi Adolf Hitler, 1933-1945 yılları arasında Almanya'nın kaderine egemen olur. Hitler önderliğindeki siyasal erk, Almanya'ya I. Dünya Savaşı sonrasında dayatılan Versailles Antlaşması'nı, Almanya'nın kayıplarının devamının yanı sıra aynı zamanda gelişmesinin önündeki bir engel olarak görür. Almanya, ulusal çıkarlarını revizyonist politikada arar ve uluslararası yapının, sınırların ve egemenlik alanlarının Almanya lehine değişmesi vazgeçilemez Alman politikası olarak benimsenir. Bu bağlamında Türkiye ile olan ilişkilerinde ise Türkiye'nin kendi safında yer alması, bu olmazsa tarafsız kalması biçimdedir. Bu bağlamda, II. Dünya Savaşı boyuncaözellikle Almanya'ya meyilli bir tarafsızlık politikası-Alman planları bakımından kabul edilebilir bir politikadır. Zira Türkiye'nin daha fazlasına zorlanması-var olan dengeler açısından-Alman çıkarlarını tehlikeye atabilecek sonuçlar getirebilir olarak değerlendirilmektedir. Türkiye'de yürütülen Alman politika araçlarından biri propaganda olup bu çalışmada genel propaganda etkinliklerine yer verilmekle birlikte araştırmanın odağında "radyo propagandası" yer almaktadır. Henüz televizyon, internet gibi iletişim araçlarının bulunmadığı Türkiye'de yazılı basın ve radyo en yaygın iletişim araçlarıdır. Savaşın başladığı 1939 ve izleyen yıllarda Türkiye'deki okur yazar nüfusun azlığı, gazete ve dergilerin dönemin ulaşım olanakları bakımından okurlara ulaştırılma zorlukları erişilen kitleyi sınırlamaktadır. Radyo yayınları ise kırsal alan da dâhil Türkiye'nin bütün bölgelerine düşük maliyetle okur yazarlık gerektirmeden geniş kitlelere ulaşma ve kamuoyunu/dolayısıyla hükümetleri etkilemede etkili bir propaganda aracı olarak Alman çıkarlarına hizmet edecektir. Ağırlıklı olarak arşiv araştırmasına dayanan araştırma sonuçlarının Türk ve Alman tarihinin özgül bir alanının aydınlatılmasına katkı sunacağı beklenmektedir.
I. Dünya Savaşı Öncesinde Osmanlı Devleti Ve İran’ın Almanya’yı Üçüncü Güç Olarak Görme Politikaları
Tarih ve Gelecek Dergisi, 2019
19. yüzyıl, Avrupalı Emperyalist devletlerin tüm dünyada olduğu gibi Ortadoğu’da da tekel kurmak istedikleri bir dönemdir. Bu yüzden Osmanlı Devleti ve İran’ın üzerlerine yoğun biçimde yüklendikleri bir yüzyıl olmuştur. Özellikle dünya liderliğini oluşturmaya çalışan İngiltere ve ona 19. yüzyılda rakip olarak ortaya çıkan Almanya ile arasındaki rekabetin ağırlıklı sahası Orta Doğu olmuştur. Osmanlı yönetiminin bu durumda gördüğü çıkış yolu, kendisini sıkıştıran İngiltere ve Fransa ile Rusya’nın emellerinden olası Alman ittifakı sayesinde kurtulma ümididir. Bu sırada Osmanlı üzerinde nüfuz hesapları olan Almanya, üçüncü güç olarak davet edilme planları ile Osmanlı ülkesinde bir hayranlık oluşturmayı başarmıştır. Bu dönemde İran’ın da İngiltere ve Rusya ortaklığı yüzünden bir üçüncü güç arayışı söz konusudur. İngiltere ve Rusya baskısı altındaki İran devleti, bir çare olarak Almanya’nın dostluğunu görmektedir. Almanya, Osmanlı Devleti üzerindeki projelerini İran’a kadar genişletmeyi düşündüğünden, bu ülkede de bir Alman etkisi oluşturmaya gayret etmiştir. Ülkelerini İngiliz ve Rus nüfuzundan kurtarmak isteyen İranlı yöneticiler ve İran kamuoyu böyle bir müttefikliğe sıcak bakmışlardır.
II. Dünya Savaşı Döneminde Propaganda Afişleri: ABD ve Almanya Örneği
2. Dünya Savaşı yılları, belirli siyasi hedeflere ulaşmak için fikirleri şekillendirmek ve davranışları etkilemek için kullanılan araç olan propagandanın insanlık tarihinde en yoğun kullanıldığı dönemlerden biri olmuştur. Halkı motive etmek ve onun desteğini almak, savaş süresince hükümetler için hayati öneme sahip olmuş, bu nedenle propaganda savaşa katılan tüm devletler tarafından çeşitli söylemler ve medyalar dahilinde kullanılmıştır. Bu dönemde hükümetler, propaganda mesajlarını halka ulaştırmak için radyo, gazete ve dergiler, reklam panoları ve afişleri kullanmıştır. Bu mecralar arasında afiş, savaş döneminde en önemli kitle iletişim araçlarından biri olmuş, halkın duygularını etkilemek, insanları orduya katılmaya teşvik etmek, savaş tahvillerini satmak gibi maddi ve manevi açıdan savaşın desteklenmesine yönelik bir propaganda aracı olarak kullanılmıştır. Savaş dönemi afişlerinde yaratılan görüntüler, milliyetçilik duygularını, ülkeler arasındaki gerilimleri, korkuları ve ırkçı söylemleri betimlemiştir. Araştırma kapsamında 2. Dünya Savaşı dönemi ABD ve Almanya'da üretilen belirli propaganda afişleri göstergebilimsel analiz yöntemi ile incelenmiştir. Bu doğrultuda propaganda afişlerinde bulunan göstergelerin hangi yan anlamları taşıdığı ve hangi mitleri yeniden ürettiği Roland Bathes'ın göstergebilimsel yaklaşımı ile çözümlenmiştir.
Almanya İmparatoru II. Wilhelm’in 1917 Türkiye Ziyaretinin Osmanlı Basınındaki Yansımaları
Anadolu Kültürel Araştırmalar Dergisi, 2020
Uzun bir tarihsel geçmişe sahip olan Türk-Alman ilişkileri II. Wilhelm'in 1888 yılında Alman imparatoru olmasının ardından yeni bir boyut kazanmıştır. İmparator, 1871 yılından itibaren Bismarck'ın idaresinde sürdürülen Alman denge siyasetini terk ederek, imparatorluğunun sınırlarını olabildiğince genişletmeyi hedeflemiştir. Fakat sömürgecilik konusunda Avrupa'nın diğer büyük devletlerinin gerisinde kalan II. Wilhelm paylaşılmış olan dünyada sömürge elde edebilmek için diğer devletlerden farklı metotlar uygulama yoluna gitmiştir. Bu bağlamda 1889 ve 1898 yıllarında Osmanlı Devleti'ni ziyaret eden II. Wilhelm son ziyaretini I. Dünya Savaşı'nın kritik günlerinde gerçekleştirmiştir. 15-19 Ekim 1917 tarihleri arasındaki bu ziyaret aslında Osmanlı halkının desteğe en çok ihtiyaç duydukları bir dönemde gerçekleştiği için halka moral ve destek ziyareti olmuştur. Bu çalışmada Alman imparatoru II. Wilhelm'in 1917 yılında Osmanlı Devleti'ne gerçekleştirdiği son ziyaretine dair bilgiler verilmekle birlikte bu ziyaretin Osmanlı basınında nasıl yer aldığı ele alınmaktadır.
Bellek uluslararası tarih ve kültür araştırmaları dergisi, 2020
ÖZ İkinci Dünya Savaşı hakkında Türkiye'de yapılan çalışmaların en önemli kaynaklarından bir basındır. Türk toplumu savaş yıllarında ülkenin de kaderini etkileyen cephelerdeki hadiseleri ve konferansları basından takip etti. 1941'de Balkanlarda yaşanan gelişmeler üzerine SSCB'ni işgaline hazırlanan Almanya, "Barbarossa" planını erteledi. Ordularının yönünü Balkanlara çevirerek, Yugoslavya ve Yunanistan'ı işgal etmiştir. Alman ordusu, Türk-Yunan sınırına dayanırken Türkiye, olası bir Alman saldırısı karşısında teyakkuz durumundaydı. Yunan direnişine yardımcı olan İngiliz birliklerini püskürtmek ve güney kanadını tamamen güvenceye almak için Alman birlikleri Ege adalarının işgaline başladı. 25 Nisan 1941'de Taşoz, Semadirek'i işgal etti. Limni ve Midilli'nin ardından 5 Mayıs'ta Sakız adasına çıkan Almanlar, Girit'in işgali için 20 Mayıs'ta "Merkür Operasyonu"nu başlatarak, o zamana değin en büyük hava indirme harekâtına başladı. Ege adalarının Almanya tarafından işgali, savaşın Akdeniz'deki seyri hakkında birçok spekülasyona neden oldu. Türk basınında da Almanya'nın sonraki hedefinin Türkiye veya Kıbrıs olacağı şeklinde değerlendirmeler yayınlandı. Bu makalede, Alman birliklerinin Ege adalarına çıkarma yaptığı zaman diliminden başlayarak Girit muharebesini takip eden süreçte, Türk basınında yayınlanmış haber ve köşe yazıları incelenmiştir. Çalışmada izlenen yöntem, gazete haberleri üzerinden hadisenin izlenişi yerine her bir gazeteye alfabetik sırayla başlık açılarak hadise üzerine yayınlanan haberlerin mukayeseli incelenmesidir. Bu doğrultudaki çalışma, 1941 Nisan ve Mayıs dönemini kapsamaktadır. Çalışmada, dönemin yedi başat gazetesinden, ege adalarının işgali ile ilgili telif ve tetkik eserlerden istifade edilmiştir. Türk basınında çıkan haberlerin dış kaynaklı olduğu ve yayıncı görüşlerinin haberler üzerindeki etki oranı ortaya koyulmuştur.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.