Maksiller sinüste ektopik üçüncü molar diş: Bir olgu sunumu (original) (raw)
Related papers
Mandibuler üçüncü molar dişte idiyopatik kök rezorpsiyonu: vaka raporu
Cumhuriyet Dental Journal, 2011
diyopatik rezorpsiyon, eksternal rezorpsiyonun nadir gorulen bir formudur, genellikle semptomsuzdur ve radyografide tesadufen te his edilir. Bu makalede mandibuler ucuncu molar di in mezial kokunun apikal bolgesinde geli en idiyopatik kok rezorpsiyonu vakas sunulmaktad r. Hastan n di inde rezorpsiyona sebep olabilecek dental veya sistemik bir patolojik durum tespit edilemedi. Ailede boyle bir patolojiye rastlanmad
Atipik yüz ağrısıyla seyreden ektopik diş: iki olgu sunumu
Gülhane tıp dergisi, 2010
OLGU SUNUMU ÖZET Ektopik diş çoğunlukla asemptomatik olmasına rağmen, bazen sebebi açıklanamayan diş hassasiyetine, yüz ağrısına ve dişlerde sızlama gibi yakınmalara sebep olabilir. Genellikle rutin klinik ve radyolojik incelemeler esnasında tespit edilir. Bizim olgularımız atipik yüz ağrısı ile beraber seyreden iki adet ektopik diş olgusuydu. Ektopik dişin tanısı ve tedavisinin planlanmasında bilgisayarlı tomografi gereklidir. Tedavi ektopik dişin çıkarılmasıdır.
Beş Kanallı Maksiller Birinci Molar Dişin Endodontik Tedavisi: Olgu Sunumu
Journal of International Dental Sciences, 2018
Kök kanal tedavisi başarısı için tüm kök kanal sisteminin tam olarak boşaltılması esastır. Fakat dişlerde görülen morfolojik değişikliklerin tespiti ve tüm kanallara ulaşılması kök kanal tedavisinin başarısını etkilemektedir. Kök kanal sistemi içindeki tüm kanalların bulunması tedavinin başarısını arttırmaktadır. Bu olgu sunumunun amacı, nadir görülen maksiler birinci molar dişin beş kanallı başarılı kök kanal tedavisinin sunulmasıdır. 34 yaşındaki erkek hasta şiddetli ağrı şikâyeti ile kliniğimize başvurmuştur. Yapılan klinik muayenesinde perküsyon duyarlılığı ve derin dentin çürüğü gözlenmiştir. Radyolojik muayenede herhangi bir patoloji gözlenmemiştir. Endodontik tedavi esnasında üst molar dişte beklenen kanal ağızlarına ek olarak distobukkalde ikinci kanal ağzı bulunmuştur. Kök kanallarının biyomekanik şekillendirilmesi sonrasında gutta perka ve kanal patı ile kanallar doldurulmuş ve kompozit rezin ile restore edilmiştir. 6 ay sonrasında kontrole çağırılan hastada perküsyon ve palpasyon duyarlığı ve radyografik muayenesinde herhangi bir periradikuler patoloji olmadığı görülmüştür.
Acta Odontologica Turcica, 2015
Bu çalışmanın amacı Türk toplumunda 12-17 yaş aralığındaki bireylerde üçüncü molar dişlerin gelişim dönemlerini çeneler, yaş ve cinsiyet açısından karşılaştırarak tespit etmektir. GEREÇ VE YÖNTEM: 12-17 yaşları arasındaki 322 (162 kız, 159 erkek) Türk bireye ait panoramik film değerlendirildi. Çalışma grubuna sol tarafta üst ve alt üçüncü molar dişleri mevcut olan bireyler dahil edildi. Birey sayısı yaş gruplarına ve cinsiyetlere göre denkleştirildi. Tüm değerlendirmeler, karanlık bir odada tek bir deneyimli ortodontist tarafından, hastaların yaş ve cinsiyet bilgisi bilinmeden yapıldı.Üst ve alt üçüncü molar dişlerin gelişim evreleri Demirjian metoduna göre A-H arasında sınıflandırıldı. Her bir gelişim evresine 1 den 8'e kadar sayısal değer verildi. Üçüncü molar diş gelişiminin cinsiyet, yaş ve çeneler bakımından karşılaştırılmasında Mann-Whitney U testi kullanıldı. İstatistiksel anlamlılık düzeyi p<0.05 kabul edildi. BULGULAR: Araştırmacı içi tekrarlanabilirlilik katsayısı 0.85 olarak bulundu. Tüm yaşlarda, üçüncü molar diş gelişim evresi bakımından cinsiyetler ve çeneler arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmadı. Üçüncü molar diş kron oluşumunun her iki cinsiyette ve çenede 14 yaşında tamamlandığı gözlendi. Kökün yarısı ile 2/3'ünün gelişiminin her iki cinsiyette ve çenede en erken 15 yaşlarında olduğu saptandı. Kök gelişiminin tamamlanması kızlarda en erken 16, erkeklerde 17 yaşlarındadır. SONUÇ: Her bir yaş grubunda gerek cinsiyet gerekse çeneler arasında üçüncü molar dişlerin gelişimi bakımından fark saptanmadı.
Selcuk Dental Journal, 2019
Konik işınlı bilgisayarlı tomografide maksiller ve mandibular süpernümere dişlerin lokalizasyonları, karakteristikleri ve komplikasyonları Amaç: Süpernümere dişler, normal diş sayısından fazla olan dişler olarak tanımlanmaktadır. Hem süt hemde daimi dentisyonda süpernümere dişlere rastlanılmaktadır. Etiyolojileri tam olarak bilinmemektedir. Genelde gömülüdür ve radyograflarda tesadüfen görülürler. Bu çalışmanın amacı, süpernümere dişlerin panoramik radyograf ve konik ışınlı bilgisayarlı tomografi (KIBT) kullanılarak lokalizasyonunu değerlendirmek ve tedavi yaklaşımlarını sunmaktadır. Gereç ve Yöntemler: Bu retrospektif çalışmada 6273 hastanın radyografik verileri Necmettin Erbakan Üniversitesi, Diş Hekimliği Fakültesi Ağız, Diş Çene Cerrahisi ve Ortodonti bölümlerinde incelendi. Süpernümere dişlerin sayısı, dişin anatomik lokalizasyonu, erüpsiyon durumu panoramik radyografta ve KIBT'ta incelendi. Bulgular: 6273 hastanın 64'ünde (40 erkek, 24 kadın) 66 süpernümere diş teşhis edildi. Hastaların yaş aralığı 9-65 yıl ve yaş ortalaması 22.47 yıldı. İki hastada (mandibula premolar ve molar bölge) çift taraflı süpernümere diş vardı. Kırk üç süpernümere diş gömülüydü. Süpernümere dişlerin hepsi çekildi. 44 süpernümere diş ortodontik tedavi için çekildi. 2 hastada maksilla premolar bölgede görülen süpernümere diş ile birlikte görülen kist enükle edildi ve dişler çekildi. 14 süpernümere diş profilaktik olarak çekildi. Sonuç: Süpernümere dişlerin büyük çoğunluğu gömülü olduğundan rutin klinik muayeneler sırasında teşhis edilememekte ancak radyografik incelemeler sırasında veya komplikasyonlara neden olduklarında saptanabilmektedir. Ortodontik tedavi gören hastalarda süpernümere dişler daimi dişlerin hareketine engel olmaktadır. Erken tanı ve tedavi komplikasyonların önlenmesi açısından önemlidir. ANAHTAR KELİMELER Konik ışınlı bilgisayarlı tomografi, süpernümere dişler, ortodontik tedavi
Cumhuriyet Dental Journal, 2011
Ust cene on bolge dislerinin surme bozukluklari, yuz estetigini olumsuz yonde etkileyen bir klinik problemdir. Gomulu dislerin ark icindeki ideal yerlerine ortodontik olarak surdurulmesi ve dizilmesi hastaya daha iyi bir gulumseme saglamaktadir. Bu amac dogrultusunda, klinisyenin en iyi ortodontik mekanigi secmesi gerekmektedir. Bu calismada palatinale gomulu maksiller kaninlerin surdurulmesi amaciyla kullanilan ortodontik ve cerrahi tedavi secenekleri anlatilmis ve palatinal pozisyonda gomulu maksiller kanin dislerinin sabit ve hareketli ortodontik aygitlarla surduruldugu iki olgu ve bu mekaniklerin avantaj ve dezavantajlari sunulmustur. Sunulan ikinci olguda retansiyon kroseleri ve helikal springleri olan basit ve etkili muteharrik aparey ile gomulu dislerin surduruldugu yeni bir yontem anlatilmistir. Anahtar kelimeler: Palatinale gomulu maksiller kaninler, ortodontik surdurme, sabit ortodontik mekanikler, hareketli ortodontik apareyler, avantaj ve dezavantaj. Abstract Eruption an...