Şeyhi ve Nedim Divanlarındaki Nazım Şekillerinin Mukayesesi (original) (raw)
Related papers
Fıtnat Hanım ve Vasıf Divanlarındaki Nazım Türlerinin Mukayesesi
2023
Bu çalışmada tarih bakımdan İmran Azaklı'nın yüksek lisans tezi esas alınması gerekirken, esere dijital ortamda ulaşılamadığı için belirli hatalarının da düzeltilmesi suretiyle Halil Çeçen'in doktora tezi esas alınmıştır. 38 Gazellerin içerisinde noksan gazeller, müstezat ele alınacaktır. 39 Bu nazım türleri detaylıca incelenecektir. 40 Cülusiyye örneğini de şiirdeki övgülerden ötürü bu gruba ekledik. Kasriyye 8 22 Ŧārįħ-i Fetvā-yı Çelebi-zāde ǾĀśım İsmāǿil Efendi Fe'ilâtün Mefâ'ilün Fe'ilün Medhiyye 9 12 Ŧārįħ-i Śadāret-i Rāġıb Muĥammed Paşa Fe'ilâtün Fe'ilâtün Fe'ilâtün Fe'ilün Medhiyye 10 8 Ŧārįħ-i Śadāret-i Rūm İli Ĥażret-i Śāliĥ-zāde Mefâ'îlün Mefâ'îlün Mefâ'îlün Mefâ'îlün Medhiyye 11 10 Ŧārįħ-i Śadāret-i Rūm Berāy-ı Mįrzā-zāde Feilatün Mefailün Feilün Medhiyye 12 11 Ŧārįħ-i SaǾādet-ħāne-i Mįrzā-zāde Es-Seyyid Muĥammed SaǾįd Efendi Mefâ'îlün Mefâ'îlün Mefâ'îlün Mefâ'îlün Kasriyye 13 Ŧārįħ-i Dāmād-Şoden-i Muśŧafā Paşa Mefâ'îlün Mefâ'îlün Mefâ'îlün Mefâ'îlün Sûriyye 14 Ŧārįħ-i Śoffa-i EsǾad Efendi-zāde Şerįf Efendi Mefâ'ilün Mefâ'ilün Fe'ûlün Kasriyye 15 Ŧārįħ-i Fetvā-yı Şerįf Veliyü'ddįn Efendi Mefâ'îlün Mefâ'îlün Mefâ'îlün Mefâ'îlün Medhiyye 16 Ŧārįħ-i Kitāb-ħane-i Veliyüd'dįn Efendi Mefâ'îlün Mefâ'îlün Mefâ'îlün Mefâ'îlün Kasriyye Hikemi 120 Mef'ûlü Mefâ'îlü Mefâ'îlü Fe'ûlün Şuhane 121 Fe'ilâtün Fe'ilâtün Fe'ilâtün Fe'ilün Aşıkane 122 Mef'ûlü Fâ'ilâtü Mefâ'îlü Fâ'ilün Aşıkane Fâ'ilâtün Fâ'ilâtün Fâ'ilâtün Fâ'ilün Aşıkane 10 Mef'ûlü Mefâ'îlü Mefâ'îlü Fe'ûlün Aşıkane 10 Fâ'ilâtün Fâ'ilâtün Fâ'ilâtün Fâ'ilün Aşıkane Mef'ûlü Fâ'ilâtü Mefâ'îlü Fâ'ilün Aşıkane 8 Fe'ilâtün Fe'ilâtün Fe'ilâtün Fe'ilün Şuhane 10 Mef'ûlü Mefâ'îlü Mefâ'îlü Fe'ûlün Şuhane 15 Mefâ'îlün Mefâ'îlün Mefâ'îlün Mefâ'îlün Şuhane 9 Mefâ'îlün Mefâ'îlün Mefâ'îlün Mefâ'îlün Şuhane 8 Mef'ûlü Mefâ'îlü Mefâ'îlü Fe'ûlün Aşıkane 9 Mef'ûlü Mefâ'îlü Mefâ'îlü Fe'ûlün Aşıkane 9
Divan Edebiyatında Nazım Şekli Meselesi
Turkish Studies, 2017
Nazım şekli terimi, divan edebiyatında bir manzumenin içeriği ve sanatsal özelliklerinin dışında kalan tarafını tarif eder. Dış yapıyla ilgili olan bu şekil kavramı, müşterek hususiyetler gösteren biçimler sayesinde kurallı ve sınıflandırılabilen bir bilgi sistemini karşılayan bir anlam kazanmıştır. Bundan dolayı edebiyat alanında yapılan çalışmalarda divan edebiyatının yazılı bulunduğu kaynaklarda yapılan adlandırmalardan yola çıkılarak bütün şekiller tanımlanmaya ve kendi aralarında gruplandırılmaya çalışılmıştır. Nazım şekillerini tarif eden ve sınıflandıran edebiyat çalışmalarında tam manasıyla birlik bulunmadığı gibi nazım şekillerini birbirlerinden ayırt edici vasıfları hakkında ve hangi ölçütlere dayanılarak gruplandırılacaklarına dair bir takım problemler bulunmaktadır. Bu meselenin ciddiyetini ortaya koyan Divan Edebiyatında Tür ve Şekil Bilgisi adlı çalışma, ortada olan sorunları masaya yatırmakla kalmayıp bunlara çözüm üretme arayışına girilen bir kitaptır. Dolayısıyla divan edebiyatında nazım şekillerinin hangi ölçütler altında tarif ve tasnif edileceği meselesini edenbiyat araştırmalarının gündemine getirmesi açısından dikkate değer bir çalışmadır. Bu makalede bahsi geçen çalışmanın işaret ettiği meseleler üzerinden gidilerek, edebiyat alanında nazım şekillerini anlatan kaynaklardaki bilgiler mukayeseli olarak incelenecektir. Mezkûr kitaptan önce yapılan çalışmalarda nazım şekillerinin nasıl anlaşıldığı, hangi kıstaslara göre tayin edildikleri ve neye istinaden tasnife tâbi tutuldukları irdelenecektir. Makalenin sonunda elde edilen sonuçlar Divan Edebiyatında Tür ve Şekil Bilgisi adlı kitaptaki yenilik ihtiva eden teklifler ile birlikte değerlendirilerek bütüncül bir neticeye ulaşılmaya çalışılacaktır. Anahtar Kelimeler: nazım şekli, nazım biçimi, nazım şekli problemleri, nazım birimi problemleri, divan edebiyatı şekil bilgisi.
Nesîmî'nin Fârsça ve Türkçe Divanında Redif Meselesi
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2010
Türkçe divanlarda redif kullanımı konusunda pek çok çalışmanın yapıldığı, özellikle tenkitli metni hazırlanan divanlar incelenirken redif ve kafiye konusuna ayrı bir başlık açıldığı bilinmektedir. Fakat iki dilli, hem Türkçe hem de Fârsça şiir söyleyen şairlerin eserleri üzerinde yeterince durulmamıştır. Özellikle Türkçe şiirlerinde ses unsuruna önem verdiği bilinen Nesîmî'nin, en azından şiirde sesi sağlayan unsurlardan redif kullanımı konusundaki genel yaklaşımını görmek için Fârsça ve Türkçe şiirlerinde kullandığı kelime ve kelime grubu seviyesindeki redifler belli bir sınıflandırmaya tabi tutulmuştur. Esas alınan sınıflandırma ise sayısal veriler ışığında redifin esasını teşkil eden ses ve kelime benzerliği üzerinde kurulmuştur. Bu çalışmamızda da Nesîmî'nin şiirlerinden hareketle hem redifin ahenk anlamında şiirde sağladığı ses bütünlüğünü hem de divanlarda bu ahengi sağlayan redif örneklerine yer vereceğiz.
Mihrî Hâtûn Dîvânı'ndaki Kasidelerin Nazım Şekli ve Nazım Türü Açısından İncelenmesi
Bu çalışmada Mehmet Arslan'ın yayımlamış olduğu Mihrî Hâtûn Divanı'ndaki kasidelerin nazım şekilleri ve türleri detaylı olarak incelenmiştir. Mihrî Hâtûn divan edebiyatının bilinen ilk kadın şairi olup 15. yüzyılda yaşamıştır. Özellikle nazire konusunda çokça örnek vermiş bir şairdir. Bu çalışmada esas alınan nazım şekli kasideleri olup bu kasidelerin şekil ve muhteva özellikleri üzerinde durulmuştur. Mehmet Arslan'ın yayımlamış olduğu Dîvân'ı içerisinde toplamda 17 kasidesi bulunan Mihrî Hâtûn bu kasidelerinde 5 farklı tür ve 1 tarz kullanmıştır. Bu türler tevhit, methiyyebahariyye, nevruziyye ve ıydiyyedir. Tarz olarak ise âşıkâne tarz kullanılmıştır. Bu bağlamda kasidelerinde dinî türlere çok değinmediği de âşikârdır. Hayatının tamamını Amasya'da geçiren Mihrî Hâtûn Fatih Sultan Mehmed ve Sultan Bayezid dönemlerinde yaşamıştır. En çok kaside yazdığı kişi Şehzade Ahmet ve şehzadde Ahmet'in oğlu Şehzade Süleyman'dır. Bu bağlamda da Mihrî Hatûn'un padişah 2. Bayezid'den ziyade şehzadelere düşkün olduğu ve onlara daha çok kaside yazdığı da bilinmektedir.
Türk Mûsikîsi'nin Kadîm Nefesli Sazı Ney ve Muhibbî Dîvânı'ndaki İzleri
Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi, 2021
Kuruluşundan itibaren giderek büyüyen ve geniş bir coğrafyaya hâkim olan Osmanlı İmparatorluğu, tarihinin her döneminde devleti yöneten dirayetli padişahları sayesinde bir kültür merkezi haline gelmiş; sayısız şair, sanatkâr, âlim devlet büyükleri ve hükümdarlar yetiştirmiştir. Devleti idare eden padişahların ilme, güzel sanatların pek çok şubesine ve bilhassa şiire duydukları alaka Osmanlı Devleti'ni diğer büyük devletler nezdinde farklı kılmakta, medeniyetimizin büyüklüğünü ortaya koymaktadır. Kanuni Sultan Süleyman, 16. asrın ilk çeyreğinden itibaren yönetimi ele almış kudretli bir hükümdar olmasının yanı sıra şiire derin vukufu olan bir şairdir. Şiirlerinde Muhibbî mahlasını kullanan Kanuni, en çok gazel kaleme alan şairler arasında ilk sıralarda yer alır. Sultan bir şair olarak o, kaleme aldığı şiirlerinde savaş meydanlarından sohbet meclislerine ve mensubu olduğu çağın bütün hususiyetlerine kadar pek çok konuyu işler. Muhibbî Divanı'nda karşımıza çıkan unsurlardan biri de muhtelif makamları, çalgıları ve kavramları ile musikidir. Bu çalışmada öncelikle Osmanlı dönemi musikisinde ve günümüzde ayrıcalıklı bir yeri olan ney sazı tanıtılmış, Kanuni Sultan Süleyman'ın hayatı ve edebi kişiliğine dair muhtasar bilgiler sunulmuştur. Ardından Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığınca neşredilen Muhibbî Divanı'nda yer alan 4118 manzumede musiki ile ilgili unsurlar taranmış ve bunlar içerisinde en çok sözü edilen ney sazının ne tür ilgilerle Muhibbî'nin şiirlerinde yer aldığı değerlendirilmeye çalışılmıştır.
Nizâmî ve Fuzûlî'nin Leylâ vü Mecnûn'unda "Nevfel" ve "Nevfel"li Sahnelerin Mukayesesi
Doğu edebiyatlarının yaygın bir anlatısı olan Leylâ ile Mecnûn hikâyesi, mesnevi nazım şekliyle birçok şâir tara-fından kaleme alınmıştır. Özellikle, Klasik Fars edebiya-tında Nizâmî ve Klasik Türk edebiyatında ise Fuzûlî, bu meşhur aşk hikâyesini kendi coğrafyalarında, kendi kül-türleriyle ve kendilerine has üslûplarıyla nazma çekerek adlarından söz ettirmişlerdir. Söz konusu iki şâirin, aynı hikâyeyi kurgulayıp kaleme almasıyla tabii olarak birtakım farklılıklar ve benzerlikler ortaya çıkmıştır. Bu farklılık ve benzerliklerin dikey karşılaştırma yöntemiyle tespit edil-mesi şüphesiz günümüz Klasik edebiyat çalışmaları bakı-mından önem arz etmektedir. Nizâmî ve Fuzûlî'nin Leylâ vü Mecnûn adlı mesnevile-rinde Nevfel adlı karakterin yer aldığı sahneler, beş adet başlık etrafında şekillenmiştir. Söz konusu mukayese ise bu beş başlığın ihtiva ettiği olay örgüleri çerçevesinde gerçek-leştirilmiştir. Her iki şâirin eserinde yer alan Nevfelli olay örgüleri, genel anlamda paralellik arz etmesine rağmen ayrıntıya inilip dikey mukayese yapıldığında birtakım farklılıklar tespit edilmiştir. Bu tespitler neticesinde, Nizâmî ve Fuzûlî gibi iki büyük şâirin hikâye etme, kur-gulama, kahramanını hayâlî ve hakikî dünyaya adapte etme vb. gibi hususlarda ortaya çıkan tavrı gözler önüne serilmiştir. Fuzûlî, metnini kurarken, olay örgüsü itibâriyle, Nizâmî'den faydalanmıştır. Ancak, Nizâmî, metnini kur-mada, daha çok hikâyeden haberdar etme yöntemini kulla-nırken, Fuzûlî, gerek hikâye kurgusu ve gerekse Nevfel'in şahsiyet özelliklerini tavsif etmede, daha çok " hikâyeci " dir. Nizâmî'nin tavsif ettiği Nevfel, sadece yardımcı bir rol üstlenen kişidir ama Fuzûlî'nin tavsif ettiği Nevfel, daha etkili ve irade sahibi biridir. A B S T R A C T The story of Leyla and Mecnun which is commonly used as narrative in Eastern Literature, was also scripted by many poet in mathenawi poetry style. Especially, Nizami in Classical Persian Literature and Fuzûli in Classical Turkish Literature are mentioned most often by inflecting this popular love story according to their culture and their own tones in their geography. Some similarities and differences are shown up by poets' constructing the story in their ways. It is very important to determine the similarities and differences by vertical compherison technique for daily Classical Literature studies. The scenes of character named as Nevfel in both meth-nawies of Nizami and Fuzûli are shaped under the five headings. Subject comparison was performed in the perspective of those five headings' construct. Some differences were determined in both poets' productions which include Nevfel by doing vertical compherison technique. According to those determinations, two poets' Fuzuli and Nizami's perspective of making story, constructing and adapting the hero to both real and imaginary world were demonstrated. Fuzûli utilized from Nizami according to story line. However, while Nizami was using infroming from story technique, Fuzûli is more fabulator by both in story construct and portreying the characteristic of Nefvel. Nevfel which described by Nizami is only a supporting role, however Nevfel which decsribed by Fuzûli is more effective and strong-willed person.
Divanlarda yer alan nazım şekillerinin tasnifinde ve adlandırılmasında geleneksel edebiyat bilgisi kaynakları ile onlara eleştirel ve sorgulayıcı bir bakış açısıyla yaklaşan yeni yaklaşımlar arasında bir karşıtlık bulunmaktadır. Geleneksel kaynaklar yüzyıllar içinde oluşmuş, üzerinde büyük ölçüde mutabık kalınmış bir tasnifi benimserken yeni yaklaşımlar bu tasnifin tutarsızlıklarını ortaya koymaktadır. Cemal Kurnaz ve Halil Çeltik’in Divan Şiiri Şekil Bilgisi adlı eserinde örneklerle ortaya koyduğu bu yeni yaklaşımda, şiirlerin nazım şeklini belirlerken “vezin, kısalık-uzunluk, mahlas içerip içermeme, bestelenmek için yazılıp yazılmama ve muhteva” gibi hususların bir ölçüt olarak kullanılmaması gerektiği vurgulanmaktadır. Yüzyıllar içinde oluşan bir geleneğin bir kenara bırakılarak nazım şekillerinin sadece “kafiye düzeni” ve “nazım birimi” ölçütlerine bakılarak adlandırılması, gazel, kaside ve musammatların -gelenekte kesin bir şekilde ayrı şekiller olarak görülmesine ve divanlarda ayrı başlıklar altında yer almasına rağmen-tek bir nazım şekli gibi gösterilmesi kendi içinde tutarlı olsa da sorunu çözen bir yaklaşım değildir. Nazım şekilleriyle ilgili değerlendirmeler yapılırken yenilik arayışındaki şairlerin nazım biçimlerinin kimi kurallarını bilinçli olarak ihlal edebileceği hususunu da göz önüne almak gerekir. Öte yandan kafiye düzeni ve nazım birimini görmezden gelip biçimle doğrudan ilgili olmayan hususları ön plana alarak yapılan adlandırmaların yanlışlığı ve tutarsızlığı ortadadır.