Arap Yarimadasi’Nda İslâm Öncesi̇ Di̇ni̇ Yapi (original) (raw)

İslâm Öncesi̇ Arap Tari̇hi̇ni̇ Yansitmasi Bakimindan Kaya Resi̇mleri̇

Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, 2022

Yazı, insan ilişkilerini mikro sevide yansıtan bir araç olduğundan “tarih yazıyla başlar” tezi haklı bir söylemdir. Lakin yazıdan önce de insan vardı ve varlığını bir şekilde duyurmak, sonraki nesillere nasihatte bulunmak ya da hiç değilse iç dünyalarını yansıtmak isteyen kimseler; malzeme yetersizliğine aldırış etmeden taşların üzerine resimler çizmişlerdir ki bunlar alfabeye dayalı olmayan bir aktarım sistematiğinin ürünleridir. Yazıdan önce veya sonra hiç fark etmez, insan ilişkilerini kompozisyonlar hâlinde sunan kaya resimleri 19. yüzyıldan itibaren dikkatleri üzerine topladığından arkeologlar, taşlar üzerine resmedilen geçmişi keşfetmeye yöneldiler. Dünya genelindeki bu zengin miras, birçok coğrafyanın tarihini aydınlatmaya ve bazı genel kanaatleri değiştirmeye namzettir. Tarihî materyal mahiyeti taşıyan kaya resimleri, Arap Yarımadası’na gelişleri çok eski olan Arapların tarihini aydınlatmada da argümandır. Kısmen dinî haberler ve İslâmî dönemdeki kurgularla anlatılan kadim A...

İslam Öncesi Arap Akidesinde Kabir

Akademik siyer dergisi, 2020

İntihal: Bu makale, iTenticate yazılımınca taranmıştır. İntihal tespit edilmemiştir. Plagiarism: This article has been scanned by iTenticate. No plagiarism detected.

İslâmiyet Öncesi Türk-Arap İlişkileri

İslâmiyet Öncesi Türk-Arap İlişkileri, 2024

Öz: Tarih boyunca çeşitli sebeplerle sık sık göç etmek zorunda kalan Türkler, güney-batı istikametindeki güçlü imparatorlukları aşamadıkları için Câhiliye dönemi Arap toplumuyla doğrudan ilişkiye girememişlerdir. Fakat buradan taraflar arasında hiçbir münasebetin olmadığı anlamı çıkarılmamalıdır. Bu araştırmanın konusu, İslâm öncesi dönemde Türkler ile Araplar arasındaki etkileşim süreci, arka planı ve İslâmiyet öncesi geldiği noktadır. Nitel araştırma yöntemi alt başlıklarından anlatı araştırması tekniğinin uygulandığı çalışmada, belirtilen dönemde gerçekleşen münasebetlerin niteliği, boyutları ve yansımaları ele alınmıştır. Bununla İslâm sonrası ilişkilerin daha iyi anlaşılması ve sağlam bir zemine oturtulması amaçlanmıştır. Araştırmada ikili ilişkilerin dolaylı, tek yönlü ve düşük profilli olduğu, şartlara göre geliştiği ve süreklilik arz etmediği sonucuna varılmıştır. Kadim bir medeniyete sahip olan İranlıların coğrafî bakımdan bu iki milleti birbirinden ayırmaları, bilhassa ticarî ve kültürel açıdan her iki tarafı da etkilemeleri bunun en önemli nedenidir. Dolayısıyla fizikî özellikleri, savaş becerileri ve kahramanlıklarına dair Türklerle ilgili bilinenler İranlılar ve Basra civarında Sâsânîlerin hâkimiyeti altında varlığını sürdüren Arap Laḫmî hanedanlığı üzerinden Câhiliye dönemi Arap şiirine konu olabilmiş, Türk çadırı gibi objeler Arap kültürüne bu dönemde girebilmiştir. Türklerin, Arap kültüründen etkilendiğine dair herhangi bir veriye ise ulaşılamamıştır. Çalışmada, 'Ammâr b. Yâsir'in annesi Sümeyye'nin Türk olduğu iddiası gibi Türk-Arap ilişkileri bağlamında yapılan bazı hatalara da işaret edilmiştir.

İslâm Öncesi̇ Arap Yarimadasinda Kabi̇le Dişi Unsurlar: Sa‘Âlîk Gruplari

YI : 5 • O CA KH AZ İR AN 2 01 9 • SA YF A: 1 29 -1 52 ÖZET Cahiliye dönemi Arap siyasî düzeni, yarımadanın kuzey ve güney bölgelerinde tarihin belirli döneminde ortaya çıkan krallıklar hariç, kabile hayatı üzerine kuruluydu. Kabile düzeni yarımadanın sakinlerini kuşatan koruyucu bir zırh ve kalkandı. Haseb, nesep, asabiyet ve taassup duygularıyla yoğurulan kabilecilik, fertlerin ihtiyaçlarını karşılamaktaydı. Kabile, fertlerini sımsıkı bağlarla birbirine bağlayan ve haklarını savunmada hassas olan, bu arada şemsiyesi altına aldığı herkese hak ve sorumluluklar yükleyen, gerektiğinde savaş ve barış anlaşmaları yaptıran askerî ve siyasî yapıydı. Sınırlı kaynakların mekanı olan çölde kabile nizamı ideal bir yönetim şekli olsa da yarımadanın tüm sakinlerinin ihtiyaçlarını karşılaması mümkün değildi. Günümüz modern toplumlarının yönetim sistemlerinin dahi tüm vatandaşları kuşatamadığı dikkate alındığında kabile düzeninin dışına çıkan veya çıkarılanların olması kaçınılmazdır. Kabile düzen...

Araplarda Hurmanin Yeri̇, Önemi̇ Ve İbn Vahşi̇yye’Ni̇n Hurma Ri̇salesi̇’Ni̇n Değerlendi̇ri̇lmesi̇

Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi (ÇÜİFD)

Palmiyegiller familyasından uzun boylu, yaprakları yeşil ve meyvesi tatlı olan hurma, tropikal bölgelerde, ılıman iklim kuşaklarında ve özellikle de çölde yetişen bir bitki türüdür. Meyvesi baklagillerin birçoğuna nazaran yağ, karbonhidrat ve protein açısından oldukça zengindir. Sıradan bir yiyecek olmanın ötesinde sağlık için faydalı olmasıyla tercih edilen gıda maddeleri arasında ilk sıralarda gelir. Yaşadıkları bölgenin coğrafi durumu ve ekolojik şartlarından dolayı hurmayla kaderleri birleşen Arapların günlük hayatında hurma, deri ve deve vazgeçilmez üçlü olmuştur. Devenin evcilleştirilmesiyle yarımadada rahatça dolaşan Araplar, besleyici özelliği, yarımadadaki vahalara uyum göstermedeki başarısı, meyvesinin uzun süre bozulmayışı ve kerestesinin çeşitli işlerde kullanılması sebebiyle asırlar boyu hurmayla yakın temaslarını sürdürmüşlerdir. Yarımadadaki hayat üzerinde ciddi bir tesiri olması sebebiyle ilk dönemlerden itibaren hurmanın ekimi, hasadı ve kullanımı konusunda risalele...

İslam’dan Önceki Araplarda Kişilere Ad Verme

İhya Uluslararası İslam Araştırmaları Dergisi, 2021

Plagiarism / İntihal: This article has been reviewed by at least two referees and scanned via a plagiarism software. / Bu makale, en az iki hakem tarafından incelendi ve intihal içermediği teyit edildi. Etik Beyan / Ethical Statement: Bu çalışmanın hazırlanma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyulduğu ve yararlanılan tüm çalışmaların kaynakçada belirtildiği beyan olunur / It is declared that scientific and ethical principles have been followed while carrying out and writing this study and that all the sources used have been properly cited.

Kur'an'ın Yorumlanmasında İslam Öncesi Arap Hıristiyanlığının Önemi Üzerine Notlar

Kur'an'da Hıristiyanlarla ilgili ayetlere kabaca bakıldığında Hıristiyanlar arasında bazı açılardan ayrım yapıldığı ve karşılaştırmaya gidildiği hemen göze çarpar. Gerçi onlar arasında mezhebi farklılıkları karşılayan herhangi bir isimlendirme Kur'an'da geçmemektedir. Daha ziyade temelde tevhit-şirk bağlamında Hıristiyanların inançları, ibadetleri ve ahlaki eylemleriyle ilgili bazı prototiplere yer verilmiştir. Bu bağlamda Hıristiyanlardan doğrudan veya dolaylı bir şekilde bahseden onlarca ayette bu kimselerin önemli bir kısmına birçok bakımdan eleştiriler ve suçlamalar yöneltilmekte, buna karşın Hz. Muhammed'in risaletinden önce Arap yarımadasında çoğunlukla bireysel çabalarla var olan küçük bir kitle ise hem inanç hem de ahlaki eylemler açısından övülmektedir.

İslâm Öncesi Medine/Madina before Islam

Bu makale, İslâm öncesi Medine şehrinin fizikî ve coğrafi durumu ile burada Ya-şayan Yahudi ve Arap kabileler hakkında bilgiler vermeyi hedeflemektedir. Medine' de yerleşimin ne zaman başladığı ya da kimlerin öncelikle buraya yerleştiği konusunda kaynaklarda farklı rivayetler bulunmaktadır. Bununla birlikte Hz. Peygamber'in hicreti sırasında şehirde başta Kaynukâʿ, Nadîr ve Kurayza Yahudileri olmak üzere Evs ve Haz-rec gibi Arap kabileleri yaşamaktadır. Abstract: The aim of this article is to provide information about the physical and the geographical condition of pre-Islamic Madina which includes material on the Jewish and the Arabian tribes that resided in the city. In historical resources there are various reports regarding the first settlers and data about the first time they established themselves in Madina, which at that time was called Yathrib. Furthermore, this study will also demonstrate the settlement of Madina during the time of Prophet Muhammad's hijrah to Madina. The study will attempt to give detailed information about the people that were known to have lived in the city of Madina at that time. These people were mostly part of tribes such as the Jewish tribes of Banū Qaynuqāʿ, Banū Nadīr, and Banū Qurayza as well as the Arabian tribes such as Aws and Khazraj.

Arap Bahari Öncesi̇ Fi̇li̇sti̇n’İn İçsel Di̇nami̇kleri̇ Bağlaminda Türki̇ye’Ni̇n Fi̇li̇sti̇n Meselesi̇ne Yaklaşimi

Uluslararası İlişkiler ve Diplomasi, 2021

Filistin sorunu Yahudilerin Balfour Deklarasyonu’nun ardından Filistin’e göçüyle başlamıştır. İsrail Devleti’nin resmen kurulması ile de bölgede tansiyon yükselmiştir. Sürecin başında İsrail ve Arap ülkeleri arasında savaş ve çatışmalar başlamıştır. İlerleyen yıllarda ise İsrail’e karşı Filistinliler farklı direniş yollarına başvurmuşlardır. Tarihsel süreçte Filistin’in içsel dinamikleri de şekillenmeye başlamıştır. Türkiye en başından beri Filistin sorunu ile yakından ilgilenmiştir. Filistin davasına uluslararası platformlarda destek veren Türkiye, aynı zamanda İsrail ile de diplomatik ilişkiler geliştirmiştir. Bu noktada soruna çözüm arayışlarında da Türkiye aktif olarak yer almaya çalışmıştır. Filistin’in içsel dinamikleri arasındaki farklılıklar, Türkiye’yi bu gerçekliğe göre hareket etmeye zorlamıştır. Bu çalışmada Türkiye’nin El-Fetih ve Hamas gibi öne çıkan aktörler üzerinden Filistin meselesine yaklaşımı analiz edilecektir. Arap Baharı sonrası Orta Doğu’da yeni bir denklem kurulduğu için çalışma Arap Baharı öncesi gelişmelere odaklanmaktadır.