TÖLÖGÖN KASIMBEKOV’UN HİKÂYELERİNDE ANLATICI TİPOLOJİSİ VE ODAKLANMA (original) (raw)
Related papers
TÖLÖGÖN KASIMBEKOV’UN ESERLERİ ÖRNEĞİNDE KIRGIZ TÜRKÇESİNDE NE…NE… BAĞLACININ İŞLEVLERİ
Uluslararası Türk Lehçe Araştırmaları Dergisi (TÜRKLAD), 2023
In this study, it was emphasized the usage characteristics of the conjunction “ne…ne…” in Kyrgyz language. Resources that we have examined were stated that the conjunction “ne…ne…” is not commonly utilized in the Kyrgyz written language, but it is mostly used in the southern dialects of Kyrgyz language. Since there are no examples of the conjunction “ne…ne…” in the new written texts in Kyrgyz language. Due to this, in this study there were determined sentences in which the conjunction “ne…ne…” which is commonly used in two historical novels named “Kelkel” and “Sıngan Kılıç” written by Tölögön Kasımbekov. When it was analyzed in the sentences that have identified the conjunction “ne…ne…” besides the meaning of “biri ”(one) and “hepsi”(all), the elements compared in the sentence which was seen that it is also used in the meaning of “hem …..hem” (both….and), “da…de…” (also), “ya……ya” (either….or ) and “mı … mı” (question conjunction). In addition, brief information was given also on the evaluations, in the studies on the usage and origin of the conjunction “ne”. In these studies, some researchers have evaluated about the origin of the conjunction as Persian origin, while some researchers have appraised it as Turkic. Yudahin stated that two different “ne…ne…” conjunctions are used in Kyrgyz language, one of them is the “ne” conjunction from Persian, and the other is the “ne” conjunction, which means “ne…ne” (either……or) in Turkic. Radloff, on one hand, stated that the predicate is used with the negation suffix at the end of the sentences in which the conjunction “ne…ne…” is used in the northern dialects of Turkic, on the other hand he stated that in southern dialects, as in Persian, the predicate of sentences in which the conjunction “ne…ne…” is utilized in a positive meaning. Murataliyev stated that the origin of this conjunction is Persian, but also stated that it was transferred to Kyrgyz language via Uzbek and Tatar languages. Based on this information, after examining the sentences in which the conjunction “ne…ne…” is used in the novels, it has been determined that most of the predicates have a negative suffix. There, Deny and Ediskun's views are given extensively in the continuation of the study on whether the verb can be either positive or negative in sentences with the conjunction “ne…ne…
TÖLÖGÖN KASIMBEKOV ÖZEL SAYISI KÖROĞLU DERGİSİ
Aybek "Fenerci Dede" (Çeviren: Ömer Küçükmehmetoğlu), Köroğlu Dergisi, Sayı: 12, Eskişehir, s.61-62., 2016
Kırgız tarihî romancılığının kurucularından Tölögön Kasımbek’in doğumunun 85. yıldönümünde özel sayıyla siz değerli okurlarımızı selamlıyoruz. Meşhur yazar, romancı Tölögön Kasımbek 15 Ocak 1931 tarihinde Celalabad’a bağlı Aksı kazasının Akcol köyünde doğdu. Kırgız, Rus ve Özbek edebiyatlarını yakından tanıdı. Bu üç dili çok iyi seviyede bilmektedir. Onun kültür havzası çok geniştir. Kırgızların 19. asrın sonu 20. asrın başındaki çalkantılı hayatını eserlerinde çarpıcı şekilde yansıttı. Onun eserleri bugün de aktüelliğini korumaktadır. Köroğlu edebî mektebi kurulduğu günden itibaren Türk Dünyası edebiyatının nabzını tutan bir dergi oldu. Dergimiz bir yılını doldurdu. On ikinci sayımıza ulaşmanın bahtiyarlığını yaşıyoruz. Sevgili dostlar, bir yıl içerisinde Türk Dünyası edebiyatından yazarlarla ilgili özel sayılar hazırladık. Bize destek olan başta devlet büyüklerimiz olmak üzere çevirmen, yazar, akademisyen, eleştirmen bütün gönül dostlarımıza minnettarlığımızı bildiriyoruz. Köroğlu dergisi bir yıl içerisinde Türk Dünyasının dört bir köşesine seslenmeye çalıştı. Azerbaycan diyarından Ramiz Asker, Ejder Ol, Sabir Rüstemhanlı, Eyvaz Zeynalov; Kırgız diyarından Murza Gaparov, Tölögön Kasımbek, Kasım Tınıstanov; Kazak elinden Abay, Mukagali Makatayev, Alihan Bökeyhan ve Alaş Edebiyatı, Türkiye’den Ahmet Midhat Efendi özel sayılarında katkısı olan bütün gönül dostlarımıza teşekkür ediyoruz. Karınca kararınca Türk Dünyasına Allah rızası için hizmet etme yolunda emeklerimiz boşa çıkmadı. Aziz milletimiz bizden desteklerini esirgemedi. Dergimiz her sayısında yeni yazar ve çevirmen arkadaşlarla güçlendi. Köroğlu edebî hareketi çığ gibi büyüdü, bir çınar gibi tedricen gelişti kök saldı. Türk Dünyasının dört bir köşesine uzanmaya çalışan dergimiz aynı zamanda genç çevirmen ve yazar arkadaşların bir araya geldiği bir edebî mahfil hâline geldi. Türk Dünyasına gönül veren çevirmen dostlarımızı da tanıtmaya çalıştık. Her sayımızda bir çevirmen arkadaşımızın çeviri ve edebiyat çalışmalarının bibliografyasını, çevirmenin hâl tercümesini siz değerli okurlarımızla paylaştık. Bu sayımızda çevirmen bölümümüzde Kazak edebiyatından yaptığı çevirilerle tanınan, şair çevirmen Zafer Kibar’ı tanıtıyoruz. Gelecek sayımızı Azerbaycan’ın lirik şairi Mikail Müşfik özel sayısı olarak yayımlayacağız. Gelecek sayımızda görüşmek dileğiyle…
KIRGIZ YAZAR TÖLÖGÖN KASIMBEK’İN ROMANLARINDA HALK KÜLTÜRÜNÜN YANSIMALARI
Kırgız yazılı edebiyatı 1920'li yıllardan itibaren başlamıştır. Kırgız edebiyatında geniş halk kültürünün sözlü birikimi çok geniş bir yer tutmaktadır. Günümüz Kırgız edebiyatının ünlü tarihçi yazarı Tölögön Kasımbek, Kırgız halk edebiyatına ait folklorik malzemeleri romanlarında çok güzel bir şekilde kullanmıştır. SUMMARY Kırgız written literature has begün in 1920s. İn Kırgız literature, spoken accumulatron of wide publec hos an importont role. Tölögön Kasımbek uho is a fomaus historian writer of modern Kırgız litetarature, uses the folkroric issues that are belong to Kırgız publre literature in a good way in his novels. Giriş: Kırgız yazılı edebiyatının başlangıcı, 1920'li yıllara dayanmaktadır. Bu sebeple; Kırgız edebiyatının temelini sözlü geleneğe dayanan halk edebiyatı oluşturmaktadır. Oldukça geniş ve zengin bir halk kültürü birikiminin ürünlerinden meydana gelen halk edebiyatı, yüzyıllar boyunca Kırgız halkının sosyal hayatında vazgeçilmez bir yere sahiptir. Kırgız halkı, kendi hayatında yer alan her türlü sosyal, siyasî ve kültürel olayları şiirleştirip, elindeki üç telli komuzu ile ezgiye dökerek çalıp çığırmıştır. Elbette bunda, sosyal hayatının dağ ve bozkır hayatıyla iç içe oluşu etkendir. 1920'li yıllarda yazılı edebiyata geçilmiş olmasına rağmen, bugün de Kırgız edebiyatında sözlü halk edebiyatı geleneği çok canlı bir şekilde devam etmektedir. Kırgız edebiyatının ünlü tarihçi yazarı Tölögön Kasımbek'in romanlarında, özellikle de 'Kelkel' romanında âşık edebiyatının çok güzel örneklerini bulmak mümkündür. Tölögön Kasımbek'in 'Kelkel' romanının en önde gelen kahramanı, Kırgızlarca çok ünlü Toktogul'dur. 19.yüzyılın sonları ile 20.yüzyılın ilk yarısında yaşamış olan Toktogul, büyük bir halk ozanı, Kırgızların deyimi ile; "çok ünlü bir Kırgız akını (Kırgız dilinde halk ozanı)dır. Kasımbek, Kelkel romanında ağırlıklı olarak Toktogul'un hayatını işlemiştir. Asıl konumuza geçmeden önce Kırgızistan'da yayımlanan ilk gazete ve dergi hakkında kısa malumat vermek, Kırgız yazılı edebiyatının başlangıcının bilinmesi açısından gerekli olacağı kanaatindeyiz.
TÖLÖGÖN KASIMBEKOV'UN " İNSAN OLMAK İSTİYORUM " ÖYKÜSÜNÜN YAPI VE İZLEK YÖNTEMİYLE İNCELENMESİ
Özet: Kırgız edebiyatının tarihî roman denilince ilk akla gelen isimlerden olan Tölögön Kasımbekov'un yazın hayatına başladığı öyküleri ve öykücü kişiliği onun romancı kişiliğinin gölgesinde kalmıştır. Ancak öyküleri üzerinde çıkarımlar yapıldığında ya-zarın bu yönünün de dikkat çekici olduğu görülür. Öykülerini daha çok gençlik dö-neminde yazarak yazarlığa ısınan Kasımbekov'un kendi deneyimsel belleğinin ürünü olan " İnsan Olmak İstiyorum " öyküsü bireyleşme anlamında önemli dersler veren bir yapıdadır. Kurgusal ve anlamsal bakımdan işlenmiş bir öykü olan " İnsan Olmak İsti-yorum " , zamanın ruhunu yansıtmada da ilgi çekicidir. Povest türünde kaleme alınan öykü, Asıl adlı gencin babasının ya da toplumun önüne koyduğu hayatı yaşama zorun-luluğunu, kendilik değerlerini keşfederek ötelemesi ve kendi doğrularının peşinden gitmesi üzerine kurgulanmıştır. Sovyetler Birliği dönemine de ışık tutan öykü, Kırgız gençlerinin gelecek algısını şekillendiren dış etkenleri yansıtıcı yönüyle de önemli-dir. " Yapı ve izlek " başlığı etrafında değerlendirecek olan öyküde, Asıl'ın farkındalık serüveni yanında dönemin zihniyeti de zaman, bakış açısı ve anlatıcı, mekân, olay örgüsü ve izleksel yönden irdelenmelere yer verilerek çalışma oluşturulmuştur. Anahtar kelimeler: Tölögön Kasımbekov, Kırgız edebiyatı, öykü, bireyleşme, yapı ve izlek.
KASTAMONU’ NUN TAŞKÖPRÜ İLÇESİNDEKİ POMPEİOPOLİS KAZILARININ TURİZM POTANSİYELİ
1. ULUSLARARASI TÜRK DÜNYASI TURİZM SEMPOZYUMU, 2015
Traveling around with the aim to visit ancient sites and historical monuments is generally called cultural tourism and known since antiquity, but became much popular during the last decades. Several municipalities in Turkey endeavor to promote public interest in archaeology in order to increase the touristic potential of their cities. They even sponsor archaeological excavations with the expectation of future profit from cultural tourism. This paper argues that archaeology is primarily a historical discipline, which generates knowledge from the excavated remains and objects, and should not be considered merely under the aspect of tourism. Hasty excavations and hurried restoration projects prevent appropriate research. Focusing on the excavation in Pompeiopolis (Taşköprü/Kastamonu) this paper shows how the collision of interests between archaeology and tourism can be avoided and how an archaeological site can be opened up to tourism in a scientifically and economically reasonable way.
TAŞKÖPRÜ’NÜN TURİZM POTANSİYELİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE POMPEİOPOLİS’İN ETKİSİ
Sanayileşmenin gerçekleşmesi ve yaşanan hızlı kentleşme ile birlikte insanlar yorucu ve sağlıksız ortamlardan kurtulmak için yazın deniz kıyılarına, kışın ise karlı, dağlık ve ormanlık bölgelere yönelmişlerdir. Ancak geleneksel kültürün zenginliği, doğal ortamların el değmemişliği, kent insanının rekreasyon gereksinimi gibi nedenlerle günümüzde turizmin talep yönü kıyılardan iç kısımlara doğru yönelmeye başlamış ve kültür, inanç, doğa gibi turizm çeşitleri önem kazanmıştır. Farklı turizm aktivitelerine imkân sağlayan tarihi, doğal, kültürel zenginliklere sahip olan Kastamonu’nun sosyo-ekonomik seviyesi en yüksek ilçelerinden biri olan Taşköprü, sahip olduğu tarihi miras ve coğrafi güzellikleri ile turizm sektöründe gelişmeye açıktır. Kastamonu’nun en eski somut kültürel miraslarından biri olan “Taş Köprü” (1366), adını sarımsağı ile dünyaca ünlü olan ilçesine vermiştir. İlçede Taş Köprü’nün yanı sıra farklı dönemlerden günümüze ulaşan kaya mezarları, tümülüsler, camiler, türbeler ve antik kenti ile ilçe önemli bir turizm potansiyeline sahiptir. İlçenin şehir merkezine yakın olması da turizmin gelişebilmesi için güçlü yanlarından biridir. Kazılarına yakın geçmişte başlanan ve Roma dönemine tarihlenen Pompeiopolis Antik Kenti yalnızca Kastamonu’nun değil tüm Batı Karadeniz’in sonuçları merakla beklenen en önemli kazı alanıdır. Taşköprü’de her yıl ilçe tanıtımını yapmak ve potansiyel turistleri ilçeye çekmek amacıyla uluslararası festival düzenlenmektedir. Ayrıca uluslararası mecrada tanınırlığını en çok coğrafi tescil belgeli sarımsağıyla sağlamaktadır. Bu çalışmanın amacı, ilçeye gelen ziyaretçilerin turistik faaliyetlerinin kapsamının saptanması ve bu ziyaretlerin artırılması için yapılması gereken çalışmaları ortaya koymaktır. Çalışma nitel kapsamlı olup, gerekli literatür taraması yapılmış, ikincil veriler kullanılmış ve literatür taramasından elde edilen ikincil veriler ışığında SWOT analizi yapılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre öneriler geliştirilmiş, paydaşların ve bu konuda çalışmalar yapmak isteyen araştırmacıların bilgilerine sunulmuştur. Bu çalışmanın önemi Taşköprü’nün turizm potansiyelinin değerlendirilmesi ve geliştirilmesine yönelik literatürde yeterli çalışmanın olmamasıdır. Çalışmada Taşköprü’nün kültürel miraslarının tanınırlığının arttırılması ve turizme kazandırılmasında, odaklanılması gerektiğine inanılan etkenler, politika ve planlamalar bir sistem dahilinde yararlanıcılara sunulmuştur.
DİLBİLİMSEL TİPOLOJİ VE TÜRKÇE
TÜBAR (Türklük Bilimi Araştırmaları), S. 49, 117-133, 2021
Tipoloji genel olarak dillerin farklılıkları ve genetik akrabalıkları sorununa eğilen bir dilbilim disiplinidir. Tipoloji farklılıklara odaklanırken, dünya dillerinin benzerliklerine odaklanan dil evrenseli araştırmacılarına yakın durmaktadırlar. Hatta günümüzde dilbilimsel tipoloji ve dil evrenselleri araştırmalarının neredeyse birlikte hareket ettiklerini söylemek yanlış olmayacaktır. Esasında genel dilbilim ve tarihsel dilbilim alanları da doğal insan dilleri sorununu benzer yaklaşımlarla ele almaktaydı. Ancak günümüzde çağdaş teknik olanaklarla yüzlerce hatta binlerce dünya dilini kar- şılaştıran, benzerlik ve farklılıklarını ortaya koyan çalışmalar genellikle dilbilimsel tipoloji adıyla yapılmaktadır. Dünyada devam eden büyük çaplı dilbilimsel tipoloji çalışmaları dünya dillerinin birbirlerine sanıldığından çok daha az benzediğini, kültürün dili büyük ölçüde farklı hale getirdiğini ve dillerin tipolojik özelliklerinin durağan bir görünümde olmadığını ortaya koymaktadır. Bu anlamda güçlü eklemeli görünümüyle dünya tipologlarının dikkatini çeken Türkçenin de yeni tipolojik eğilimler geliştirme potansiyeli her zaman vardır. Nitekim günümüz Türkiye Türkçesinin gerek bazı biçimbilgisel ve gerekse bazı sözdizimsel kategorilerin işaretlenmesinde, “tipik” olandan uzaklaşma eğilimi gösterdiği ve kendine bazı alternatifler geliştirdiği gözlenebilmektedir