Pani̇k Bozukluk Hastalarinda Çocukluk Çaği Travmalarinin İncelenmesi̇ (original) (raw)
Related papers
Çocukluk Çaği Travmalarinin Benli̇k Saygisi Üzeri̇ne Etki̇si̇
2022
Bu araştırmada çocukluk çağı travmalarının benlik saygısına etkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Araştırma verileri, 2021-2022 bahar dönemi öğretim yılında Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde psikoloji bölümünde okuyan ve kolayda örnekleme yöntemi ile seçilen 245 katılımcıdan elde edilmiştir. Araştırmada Çocukluk Çağı Travmaları Ölçeği" ve "Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği"nden yararlanılmıştır. Veriler; Regresyon, Spearman Korelasyon, T ve Mann-Whitney U testleri analizleri ile değerlendirilmiştir. Araştırmada, çocukluk çağı travmaları ile benlik saygısı arasında pozitif ve anlamlı bir ilişki olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Çocukluk çağı travması arttıkça benlik saygısı düzeyinin düştüğü görülmektedir. Ek olarak, erkeklerin çocukluk çağı travmalarının kadınlardan daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Erkeklerin fiziksel istismar, duygusal ihmal ve fiziksel ihmal puanları kadınlara göre daha yüksektir. Dahası; Çocukluk çağı travmalarının alt boyutlarının %26 oranında benlik saygısını yordadığına ilişkin sonucuna ulaşılmıştır. Son olarak, Benlik saygısının cinsiyete ve sınıfa göre farklılaşmadığı gözlenmiştir.
Çocukluk Çağı Travmaları: Bir Gözden Geçirme
Sakarya Medical Journal, 2018
Çocukluk çağı travmaları (ÇÇT) tekrarlayıcı olması, çocuğa genellikle yakınları tarafından yapılması ve uzun süreli etkileri sebebiyle tanımlanması ve tedavi edilmesi en zor travma türüdür. Her kültürde, sosyal sınıfta, etnik grupta ve sosyoekonomik düzeyde görülebilir ve insanlık tarihi kadar eskidir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ÇÇT' ni "Bir yetişkin tarafından bilerek ya da bilmeyerek yapılan ve çocuğun sağlığını, fi ziksel ve psikososyal gelişimini olumsuz yönde etkileyen davranışlar" olarak tanımlar. Önemli olan yetişkinin niyeti değil, eylemin çocuk üzerindeki etkisidir. ÇÇT birçok çalışmada yüksek oranlarda saptanmıştır. Psikiyatrik bozukluklar ile ÇÇT arasında anlamlı ilişki saptanmış, psikiyatrik hastalığı bulunanlarda da ÇÇT oranı yüksek bulunmuştur. Çocuğun fi ziksel ve zihinsel gelişimi yanı sıra, çocukluk çağı ve erişkin dönemde birçok psikososyal soruna yol açan ÇÇT' nin gerçekleşmesinin önlenmesi; gerçekleşmesi halinde multidisipliner bir yaklaşımla ele alınması; uzun süreli izlemlerinin yapılabilmesi büyük öneme sahiptir. Bu derlemede, son çalışmalar ışığında ÇÇT'nin tüm yönleriyle ele alınması ve gerek ruh sağlığı alanında gerekse diğer alanlarında çalışanlara yol gösterici olması amaçlanmıştır.
Bipolar Bozukluk ve Çocukluk Çağı Travması
Psikiyatride Guncel Yaklasımlar, 2015
Özet Bipolar bozukluk, belli bir düzen olmaksızın tekrarlayan depresyon, mani ya da her ikisini de kapsayan karma ataklar ile giden ve bu ataklar arasında kişinin tamamen iyileşebildiği kronik bir bozukluktur. Travmatik yaşantıların bipolar bozuklukla ilişkisi üzerine yapılan çalışmalar, belirtiler üzerinde anlamlı, uzun süreli etkileri olduğunu göstermektedir. Psikososyal streslerin varolan bipolar bozukluğun nörobiyolojisini zaman içinde değiştirebileceği bildirilmiştir. Travmatik olayların bipolar bozukluğun yalnızca ortaya çıkışını değil, seyrini, atakların ortaya çıkışını etkilediği, bu hastalarda intihar girişimi oranını arttırdığını, madde kötüye kullanımının sıklıkla eşlik edebildiğini gösteren çalışmalar bulunmaktadır. Çocukluk çağında travmatik yaşantısı olanlarda bipolar bozukluk daha erken yaşta başlamakta, bu hastalar daha fazla sayıda duygudurum atağı geçirmekte, daha fazla ek tanı görülmektedir. Bu yazıda, çocukluk çağı travması ve bipolar bozukluk ilişkisi gözden geçirilmiştir.
2021
Bu çalışma, yetişkin beden imgesi baş etme stratejileri ve çocukluk çağı travmaları arasındaki ilişkinin incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırmada gönüllülük esasına bağlı olarak 178'i kadın 147'si erkek olmak üzere toplam 325 yetişkin katılımcı bulunmaktadır. Araştırmada demografik veri formu, Beden İmgesi Baş Etme Stratejileri Ölçeği (BİBSÖ) ve Çocukluk Çağı Travmaları Ölçeği (CTQ) kullanılmıştır. Araştırmanın sonucuna göre, beden imgesi baş etme stratejileri ile çocukluk çağı travmaları arasında anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır. Beden İmgesi Baş Etme Stratejileri Ölçeği'nin olumlu mantıksal kabullenme alt boyutunun cinsiyete göre anlamlı farklılık gösterdiği ve kadınların erkeklere göre daha yüksek puan aldığı görülürken, görünüşü düzeltme ve kaçınma alt boyutu cinsiyete göre anlamlı farklılık göstermemektedir. Çocukluk Çağı Travmaları Ölçeği'nin fiziksel istismar ve fiziksel ihmal alt boyutlarının da cinsiyet değişkenine göre anlamlı farklılık gösterdiğini ve erkeklerin kadınlara göre daha yüksek puan aldıkları görülürken, duygusal istismar, duygusal ihmal ve cinsel istismar alt boyutları cinsiyet değişkenine göre anlamlı farklılık göstermemektedir. Medeni durum değişkeni de görünüşü düzeltme, duygusal istismar ve fiziksel istismar alt boyutlarında anlamlı farklılık göstermektedir ve bekarların, evlilere göre daha yüksek puan aldıkları görülmüştür.
Çocukluk Çaği Travmalarinin Koruyucu Ai̇le İçi̇nde Sağaltimi Üzeri̇ne Bi̇r Değerlendi̇rme
Toplum ve Sosyal Hizmet, 2020
Çocukluk çağı travmaları yaşam boyu etkileri bulunan çocukluktaki engellenmelerin bir sonucudur. Koruma altına alınan çocukların önemli bir bölümü bu travmaları deneyimlemektedir. Çocukların yüksek yararı ve gelişimlerini sağlıklı bir biçimde sürdürebilmeleri için bu travmaların sağaltımı önemlidir. Bu noktada koruyucu aile hizmet modeli değerli ve alternatif bir model olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü bu model, bazı eksiklerine rağmen travmanın sağaltımı için uygun özellikler taşımaktadır. Bu derleme çalışmanın amacı çocukluk çağı travmalarının yaşam boyu etkilerinden hareketle bu travmaların koruyucu aile içinde sağaltımının önemini açıklamaktır. Bu çalışmada çocukluk çağı travmalarının etkileri literatür ışığında açıklanmakta, koruyucu aile hizmetinin travma sağaltımı için uygun bir model olmasını sağlayan özellikleri ile uygulamalardaki eksikler değerlendirilmektedir. Ayrıca çocukluk çağı travmalarının koruyucu ailede sağaltımının geliştirilmesi için müdahale önerileri sunulmaktadır.
Çocukluk Çağinda Kisa Barsak Sendromu İle İlgi̇li̇ Deneyi̇mleri̇mi̇z
Cerrahpasa Tıp Dergisi, 2001
Background and Design.-Short bowel syndrome (SBS) is a disease of neonatal period which appears mostly after massive bowel resection or congenital short bowel. SBS is generally seen after massive bowel resection because of malrotation, volvulus, gastrochisis, intestinal atresia, and necrotising enterocolitis. The clinical outcome is affected by the remained bowel length, presence of ileocecal valve, motility of intestine, bowel adaptation and tolerance of nutrition. The nutrition regimen complicates as septicemia and liver failure. Results.-20 patients were followed-up during the 20 year period in our institution. The mortality rate was 60%. In these patients the remained bowel length was under 30 cm and ileocecal valve was not present or removed during the surgery. Conclusion.-In the early years of pediatric surgery the most common reason of death was bacterial overgrowth and septicemia. In the last years TPN related septicemia and liver failure are the main problem. However the main reason of mortality is septicemia in our clinic.
Erken Çocukluk Çaği Çürükleri̇
2009
Erken cocukluk cagi curukleri (ECC); yetmis bir aylik ve daha kucuk cocukta birden fazla kaviteli veya kavitesiz curuk lezyonu, curuge bagli dis kaybi veya herhangi bir sut disinde dolgulu dis yuzeyinin varligi olarak tanimlanmaktadir. Cok cabuk ilerlemesi ve cocuklarin ileri yaslardaki agiz sagligini etkilemesi nedeniyle dis hekimliginde ciddi bir problem olmaya devam etmektedir. Bu derlemenin amaci; erken cocukluk etiyolojisi, klinik gorunumu, onlenmesi ve tedavisine yonelik guncel yaklasimlarin sunulmasidir
Çocukluk Çaği Araç Dişi Trafi̇k Kazalarinin Epi̇demi̇yoloji̇si̇
Kocatepe Tıp Dergisi
Çocukluk yaş grubunda araç dışı trafik kazalarına ait epidemiyolojik verilerin incelenmesi ve bu kazaları önlemeye yönelik olarak çeşitli risk faktörlerinin belirlenmesi. GEREÇ VE YÖNTEM: Bir üniversite acil servisine başvuran beş yıllık trafik kazası kayıtları içinden 0-18 yaş grubuna ait araç dışı trafik kazaları (ADTK) retrospektif olarak incelendi. Kaza kodları, yaş, cinsiyet, kazanın şehir içinde veya şehir dışında olması, saati, gün, ay, kaza sırasında aile birlikteliği, yaralanan organ sistemleri, hastaneye yatış olup olmadığı, yatan hastaların yatış süreleri ve sonuç kaydedildi. Elde edilen veriler uygun istatistiksel yöntemler kullanılarak değerlendirildiler. BULGULAR: Toplam 272 kayıt incelendi. Cinsiyetlere göre dağılım 178 erkek (%65,4), 94 kız (%34,6) şeklindedir. Aylara göre dağılıma bakıldığında %22,8 ile Eylül ayı kazaların en çok gerçekleştiği ay, %2,9 ile Ocak ve Şubat ayları kazaların en az gerçekleştiği aylar olarak tespit edilmiştir. Verilere göre %16,5 ile Salı günü kazaların en çok gerçekleştiği gün iken, %10,7 ile Cumartesi kazaların en az gerçekleştiği gün olmuştur. En sık kaza görülen saatler 08:00-15:59 (138 çocuk, %50.7) ve 16:00-23:59 saatleri (119 çocuk, %43.8) arasıdır. Kazaların %63.6'sının şehir içinde olduğu, %51.7'sinin çocuk ailesiyle birlikte değilken gerçekleştiği öğrenildi. Toplam 12 hastada kaza sonrası epilepsi, ensefalopati, serebral palsi, işitme kaybı, spastik hemipleji, fasiyal sinir bozukluğu, fleksiyon kısıtlılığı şeklinde kalıcı sakatlıkların oluştuğu, 6 hastanın (%2,2) da kaybedildiği tespit edilmiştir. SONUÇ: Özellikle erkek çocukları Eylül ayında, şehir içinde, mesai saatlerinde daha fazla kazaya maruz kalmıştır. Kazaların artış nedenlerinin ve önleme yollarının saptanabilmesi için ek çalışmalar gerekmektedir.
Adli Psikiyatri Servisinde Tedavi Gören Hastalarda Çocukluk Çağı Travması ve Dissosiyatif Belirtiler
Psikiyatride Guncel Yaklasimlar - Current Approaches in Psychiatry, 2021
Bu çalışmada, suç işlemiş olup adli psikiyatri servisinde takip edilen kişilerdeki dissosiyatif belirti yaygınlığı ve çocukluk çağı travmalarının klinik değişkenler ile ilişkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Çalışmaya Elazığ Şehir Hastanesi Yüksek Güvenlikli Adli Psikiyatri (YGAP) servisinde takip edilen 55 hasta dahil edildi. Tüm katılımcılara yarı yapılandırılmış sosyodemografik veri formu, Çocukluk Çağı Travma Ölçeği (CTQ-28) ve Dissosiyatif Yaşantılar Ölçeği (DES) uygulandı. Bu çalışmada duygudurum bozukluğu tanılı suç işlemiş hastalarda DES toplam puanını 26,7±11,9 saptandı. DES amnezi, depersonalizasyon/derealizasyon alt puanları ile CTQ-28 fizikselistismar, fiziksel ihmal, cinselistismar ve minimalizasyon alt puanları arasında pozitif yönde anlamlı bir korelasyon tespit edildi. Araştırma bulgularına göre suç işleyen duygudurum bozukluğu tanılı hastalarda dissosiyatif yaşantılara sahip olma sıklığı düşük, diğer psikiyatrik hasta gruplarında ise yüksektir. Ayrıca bulgular suç işlemiş psikiyatri hastalarında dissosiyatif belirtiler ve çocukluk çağı ihmal-istismar açısından da rutin olarak araştırılması gerektiğini düşündürmektedir.