Kars âşık müziği kapsamında segâh makam dizisine benzerlik gösteren âşık havaları üzerine bir inceleme 1 (original) (raw)
Related papers
İnönü Üniversitesi Kültür ve Sanat Dergisi, 2023
Bu çalışma geçmişten günümüze çeşitli değişimlere uğrayarak varlığını sürdürmeyi başarmış olan âşıklık geleneğini ve bünyesindeki âşık havalarının Türk müziğiyle yakınlık durumunu konu edinmektedir. Çalışmada örneklem olarak geleneğin yoğun bir şekilde yaşatıldığı Kars ili ele alınmış ve ildeki âşık havalarının isimleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Buradan hareketle yüz yüze ve telefon ile görüşmeyi kabul eden 7 Karslı âşıkla görüşmeler yapılmış, âşık havalarıyla ilgili sorulan sorulara cevaplar aranmaya çalışılmıştır. Araştırma sürecinde konuya ilişkin kaynak taraması yapılmış ve kişisel görüşme tekniği kullanılmıştır. Çalışmanın akışında Kars ili âşıklık geleneği, makam, hava ve benzer anlamda kullanılan ayak terimi ile konuya ilişkin diğer kuramsal bilgilere yer verilmiştir. Karslı âşıkların bilgi ve görüşlerinden faydalanılarak edinilen bulgular değerlendirilmeye çalışılmıştır. Elde edilen bulgular ışığında, görüşme yapılan Karslı âşıkların icralarında kullandıkları 126 hava i...
Âşık Müziğinde Makam Kavramı ve Anlayışı: Kars Örneği
2020
ÖZ Türk halk müziğinin aktarımında önemli bir role sahip olan âşıkların bir kısmı, çıraklık döneminden itibaren ustalarından öğrenmiş oldukları ezgileri kendi aralarında makam olarak adlandırmaktadır. Yörelere ve âşıklara göre farklı isimlerle adlandırılan bu makamların hem ezgilerine hem de Türk edebiyatı türlerine göre sınıflandırıldığı görülmektedir. Bu çalışmada, âşık müziğinde kullanılan makam anlayışının açıklanması amaçlanmaktadır. Yapılan literatür taraması sonucunda, bu konuya ilişkin, yeteri kadar araştırma yapılmadığı görülmektedir. Dolayısıyla bu çalışma, âşık müziğinde makam anlayışının incelenmesi ve ileride bu konu üzerine araştırma yapacak olan akademisyenlere kaynak olması bakımından önem arz etmektedir. Makam anlayışının Kars civarında yoğun olarak görülmesi ve halen canlılığını koruması nedeniyle, bu çalışma Kars yöresinde kullanılan âşık makamlarıyla sınırlandırılmıştır. Ayrıca bu çalışmada, nitel araştırma yönteminin betimsel tarama modeli kullanılmıştır. Kars yöresinde tespit edilen yüz atmış sekiz makam çalışmanın evrenini oluşturmaktadır. Çalışmanın örneklemi ise bu makamların içerisinden derlenmiş olan yetmiş makamdan oluşmaktadır. Makamlar, âşıklar arasında eserlerin konularına göre ağır, orta ve yüngül olmak üzere üç ana başlıkta toplanmıştır. Elde edilen veriler sonucunda Kerem, Köroğlu, Mehmet Bagır, Meşedi Rüstem, Merdanoğlu, Sümmani, Nuri Seyyah ve Mine Geraylı gibi makamların âşıkların kullanmış olduğu tavır, ezgiler ve yaşadığı olaylar üzerinden, muhammes, güzelleme, şikeste ve dübeyit gibi makamların ise âşık edebiyatı türlerine göre tanımlandığı görülmektedir. Ayrıca Türk halk müziğinin geleneğinde var olan ancak Cumhuriyet Dönemi’nden sonra anlam değiştirerek makam yerine kullanılan ayak kavramının âşıklar tarafından uyak olarak adlandırıldığı da tespit edilmiştir.
‘Makam’dan ‘Aruz’a: ‘Âşık’larda Performansa Bağlı Olarak Gelişen ‘Aruz’a Yönelik Bir Değerlendirme
Şehir kültürünün tesirinde kalan ‘âşık tarzı kültür geleneği’nin temsilcilerinin (âşıkların) XVII. yüzyıldan itibaren ellerinden geldikleri kadar klâsik tarza mensup olan şairleri taklit ettikleri görülmektedir. Bu taklit çabasının âşık tarzı kültür geleneği içerisindeki en somut göstergesi, âşıkların da ‘aruz’ ölçüsüyle şiirler ibdâ [=yaratma] ve inşâd [=söze ve ezgiye döşeyerek okuma] etmeye başlamalarıdır. Fakat âşıkların aruzu kullanmaları klâsik şairler gibi talimî bir surette olmamıştır. Onlar, Fuad Köprülü’nün ifadesiyle “Türk besteleri”ne uygun aruzlu şekiller vücuda getirmişlerdir. Zira bu gelenekte, ‘saz’ ile okumak esas olduğu için âşıklar vezinden çok veznin tekabül ettiği ‘makam’a öncelik vermişlerdir. Bu açıdan, âşıklar için aslolan şeyin makam olduğu görülmektedir. Yani âşıklar, fasıllardaki aruzlu türlerin taksiminde vezin, usul ve melodi uyumunu (prozodi uyumu) göz önünde bulundurmuşlardır.Bu bağlamda onların şiirlerinde karşımıza çıkan ‘aruz kusurları’nı da prozodi uyumu sağlanamamasından kaynaklandığını düşünebiliriz. Dolayısıyla da âşıkların aruz ölçüsüyle olan münasebetlerinin daha ziyade performansa bağlı olarak geliştiğini söyleyebiliriz.
Konya Kaşık Havalarının Usul, Makam ve Ayak Yönünden İncelenmesi
2012
Turk Halk Muzigi’nin bir turu olarak karsimiza cikan kasik havalari, Konya’da gelenekselbir muhafazakârlik ve Mevleviligin de etkisiyle yaygin bir musiki anlayisi olmasinakarsin, halkin eglence araci olarak surekliligini surdurmus ve gunumuze kadar ulasmistir.Bu calismada, Konya’nin geleneksel muzik ve eglence kulturu hakkinda genel bilgilerverilmis bu cercevede geleneksel eglence kulturunun ogelerinden biri olan kasikhavalari; usul, makam ve ayak yonunden incelenmistir. Verilere, betimsel arastirmayontemlerinden literatur taramasi ile ulasilmistir. Calismanin kapsamini, TRT muzikdairesi bunyesindeki Turk Halk Muzigi notalarindan secilen 10 adet Konya turkusuolusturmustur. Sonuc olarak, turkulerin cogunun makam karsiliklariyla uyusmadiklari,sadece benzerlik gosterdikleri gorulmustur. Farkli dizi kullanan bircok turkunun tek birayak ismiyle ifade edildigi, mevcut ayaklarin turkulerin siniflandirilmasinda yetersiz vebelirsiz kaldigi saptanmistir. Calismanin sonucunda, Konya Kasik Hava...
Âşık Müzikal Edimlerinin İl ve Kültür Farklılıkları Bağlamında Karşılaştırılması Kars-Erzurum Örneği
Aşık Sanatı Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 2021
Abstract İn English The tradition of minstrelsy has survived to the present day with various name changes in the historical process and still continues its existence in the Anatolian field. The functional change that is constantly experienced in the transition from kam to ozan, from ozan to aşık can be attributed to the dif- ferent interactions experienced by Turkish societies. Although the existence of individual performer characters similar to minstrels is known through- out the Turkish world, the naming of aşık stands out in regions where Turks have lived for a long time, such as Turkey, Azerbaijan, Iran and Georgia in this wide cultural geography. A similar definition can be applied for Turkey, because although minstrelsy has a general spread conceptually in Anatolia, there are certain regions and provinces that originate the tradition and shape it with local characteristics. The comparison of the musicality processed in the practices of the minstrels of Kars and Erzurum, which are at the fore- front of these provinces, constitutes the starting point of this study. By the middle of the 20th century, minstrelsy and minstrels, which started to become more visible with the opportunities provided by the media indus- try, experienced a functional transformation with the new performance en- vironments in which they found themselves to be expressed. In this process which was accelerated by nationalization, locality and individuality were again kept in the foreground, because the minstrels are professional performers of their regions after all. Although the ways of using music in the tradition are general and common, the music used, vocal and instrumental performance features have preserved their locality. Especially the dialect features and me- lodic structure used in vocal performance directly show the existence of some differences between the minstrels of Kars and Erzurum. In this study, the cultural and geographical reasons of these differences were mentioned and various judgments were reached about the results. 42 Âşık Sanatı Sempozyumu This study includes the evaluation of the knowledge and impressions I gained from my research on minstrels’ music, which started academically with my doctoral study in 2008 and still continues, in order to make a com- parison between the musical performances of Kars and Erzurum minstrels. Özet TÜRKÇE Âşıklık geleneği tarihsel süreç içerisinde çeşitli ad değişimleriyle günü- müze kadar ulaşmış ve hâlen Anadolu sahasında varlığını sürdürmektedir. Kamlıktan ozanlığa, ozanlıktan âşıklığa geçişte sürekli olarak yaşanan işlev- sel değişim, Türk toplumlarının yaşamış olduğu farklı etkileşimlere bağlana- bilmektedir. Tüm Türk dünyasında âşık benzeri bireysel icracı karakterlerin varlığı bilinmekle birlikte âşık adlandırması bu geniş kültürel coğrafya içe- risinde Türkiye, Azerbaycan, İran ve Gürcistan gibi Türklerin çok uzun za- mandır yaşadığı bölgelerde öne çıkmaktadır. Benzer durum Türkiye için de ölçeklenebilir zira Anadolu’da âşıklık her ne kadar kavramsal olarak genel bir yayılıma sahip olsa da geleneğe kaynaklık eden ve yöresel özelliklerle şe- killendiren belirli bölge ve iller mevcuttur. Bu illerin başında gelen Kars ve Erzurum illeri âşıklarının uygulamalarında işlenen müzikalitenin karşılaş- tırılması bu çalışmanın hareket noktasını teşkil etmektedir. 20. yüzyılın ortalarına gelindiğinde medya endüstrisinin de sağladığı im- kânlarla daha görünür olmaya başlayan âşıklık ve âşıklar kendilerini ifade için buldukları yeni icra ortamlarıyla işlevsel bir dönüşüm yaşamışlardır. Ulu- sallaşmanın hızlandığı bu süreçte de yöresellik ve bireysellik yine ön planda tutulmuştur çünkü âşıklar sonuçta yörelerinin profesyonel sanatkârlarıdır. Gelenek içerisinde müziğin kullanılış biçimleri genellik arz etse de kullanı- lan müzikler, vokal ve çalgısal icra özellikleri yerelliğini korumuştur. Özellikle vokal icrada kullanılan ağız özellikleri ve ezgisel yapı, Kars ve Erzurum âşıkları arasında kimi farklılıkların varlığını doğrudan göstermektedir. Bu çalışmada bu farklılıkların kültürel ve coğrafi nedenlerine değinilmiş ve de sonuçları hakkında çeşitli hükümlere varılmıştır. Bu çalışma, 2008 yılında doktora çalışması ile akademik anlamda baş- layan ve hâlen devam eden âşık müziği araştırmalarımdan edindiğim bilgi ve izlenimlerin Kars ve Erzurum âşıklarının müzikal edimleri arasında bir karşılaştırma yapma özelinde değerlendirilmesini içermektedir.
Âşıklık Geleneği Kültür Elçisi Âşık Yaşar Reyhanî'nin Müzikal Kimliği Üzerine Tespitler
İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, 2022
Âşıklar, Türk kültürünün hâkim olduğu coğrafyalarda sözlü gelenekle beraber müzik kültürünü de temsil ve muhafaza etmede önemli bir noktadadır. Sosyo-kültürel yapıya yön vererek toplumun sanatsal ifade ve algısının gelenek ve görenekler içerisinde kalmasını sağlamıştır. Âşık Reyhanî, gelenek bağlılığında âşık edebiyatını ve müziğini bir sonraki nesle aktarma hususunda yetiştirdiği çıraklarla, topluma kazandırdığı usta malı ve kendi ürettiği eserlerle kendinden önceki ve sonraki nesil arasında köprü olmayı başarmış bir âşıktır. Bu çalışmanın amacı, Âşık Reyhanî’nin gerek kuramsal bilgileri ve zengin melodi dağarıyla, gerekse de ses ve saz icra teknikleriyle âşık müziğine olan hâkimiyetini bilgi ve belgeler ışığında ortaya koymaktır. Araştırmanın kuramsal bölümü oluşturma adına; ozan, âşık, âşıklık geleneği, Türk halk müziğinde âşıklık geleneğinin yeri, Erzurum ili âşık müziği ve Âşık Reyhani’nin sanat yaşamına yönelik literatür taraması yapılmıştır. Âşık Reyhanî’ye ait müzikal bulguları elde etme adına verilerin toplanmasında belgesel tarama modeli kullanılarak Âşık Reyhanî’nin plak-kaset albümleri, video kayıtları, katıldığı televizyon programları, Âşık Reyhanî temalı belgeseller ve yazılı kaynaklardan faydalanılmıştır. Elde edilen bulgulara doğrultusunda; Âşık Reyhanî bağlama sazının icrasına yönelik çeşitli icra tekniğine, tel ve perde düzeni bilgilerine sahiptir. İcralarında ekseriyetle divan sazını kullanmakla beraber tambura sazını da tercih ettiği görülmektedir. Âşık Reyhanî albümlerinde Maya ve Divan gibi Türk halk müziği uzun hava türlerine benzerlik gösteren uzun havalar; Sümmanî ve Köroğlu havaları gibi çeşitli ezgi kalıplarında kırık havalar seslendirmiştir. Âşık Reyhanî’nin seslendirdiği eserlerin diyapazona göre karar sesleri incelendiğinde genel olarak fa# (F#3), fa (F3), ve sol (G3) sesleriyle söylediği görülmektedir. İcra ettiği eserler ekseriyetle bir oktavı aşmayacak şekilde olup 4-5 ve 7 ses aralığındadır. Yörede sık kullanılan Uşşak ve Hüseyni makamlarının dışında Hicaz, Muhayyer, Saba ve Karcığar makamlarıyla eserler de seslendirmiştir. Âşık Reyhanî kırık havaları en çok 4/4 ve 2/4’lük basit usulde ve 5/8’lik bileşik usulde icra etmiştir.
Manisalı Âşıkların Şiirlerinde Sosyal Tenkit
Bu makalede, Manisa'da yaşamış olan Âşık Cemhânî, Âşık Ataşoğlu, Âşık Feryadî ve Âşık Canânî'nin eserlerinde bulunan sosyal eleştirilerin tespit edilmesi, literatüre ve sözlü tarihe fayda sağlaması amaçlanmıştır. Bu hususta; ismi geçen âşıkların, Dr. Öğretim Üyesi Muzaffer Çandır tarafından yayımlanan şiirleri incelenmiş ve toplumsal tenkit içeren şiirleri tespit edilerek aynı dönemde yaşamış olan âşıkların, dönemlerinde meydana gelen olayların eserlerine yansıması ele alınmıştır. İncelenen metinlerde; âşıkların, geleneğe uygun olarak toplumu ilgilendiren birçok konuya kayıtsız kalmadığı ve eserlerine yansıttıkları anlaşılmıştır. Âşık Feryadî'nin 25 şiirinde, Âşık Cemhânî'nin 34 şiirinde, Âşık Ataşoğlu'nun 32 şiirinde ve Âşık Canânî'nin 22 şiirinde sosyal tenkitte bulunduğu tespit edilmiştir. Yapılan tenkitlerin birçoğu toplumun ahlaki ve millî değerlerine zarar verenlere yapılmış toplumun fertlerine sitemde bulunulmuştur. Aynı dönemde ve aynı bölgede yaşamış olan âşıkların, farklılık gösteren bakış açıları ve sanat anlayışları kültürel zenginliği oluşturmuştur. Yapılan tenkitlerle kültürün ve ahlakın korunması için çaba sarf edilmiştir.