Kerpiç Yapıların Mekân Organizasyonu, Malzeme Kullanımı ve Yapım Tekniği Açısından İncelenmesi: Konya Geleneksel Evleri- Hüyük İlçesi Örneği (original) (raw)

Kerpiç Malzemenin Anadoluda Geleneksel Yapılarda Kullanımı

8gen-ART

İnsanoğlunun tarihi kendine özgü bir şekilde kendini gösterebilecek ve insanoğlunun yeni günlerine dönüşecek. İçerisinde bulunduğu çevrenin zararlarından korunmak için ortaya çıkan barmadan kendisinden biridir. Avcı toplayıcı insan barınma ağaçkovuklarına ve mağaralara ilk iyi gidermiştir. Neolitik olarak tasarlanabilecek araçlarla tasarlanabilecek hayata döndürülebilir, yaşanabilir olanlarla tasarlanabilir ve silindirlerden kaba öğütülmüş tarım makineleriyle tasarlanabilir evler içinde. Evlerin inşasında çevrede kolay ulaşılabilen taşlar, aynı şekilde kullanılmış olanlardan yararlanılabilirpiçlerden bunlardan yararlanmışlardır. Yapı malzemesi olarak kullanılan bu çevrede kolay ve bol miktarda kullanılır. Anadolu'da da bol olduğu, İklimin görünümünde inşa edilecek yapılarda ağaç kullanımı kullanımtayken; istikametten görünüş taş malzeme; taş ve içeriğinde kullanılan karasal iklimin adından Anadolu temelli bir malzeme olan kerpiç kullanıldı. Kerpicin neolitik çağa (M.Ö. 9000) kad...

Boncuklu Höyükte Deneysel Kerpiç Ev Yapımı ve Taban Sıvası Uygulamaları Üzerine Bazı Gözlemler

Seleucia , 2021

Deneysel Arkeoloji, geçmiş hakkındaki bilgilerimizde diğer arkeolojik araştırma yöntemleriyle doldurulamayan boşlukları doldurmaya yönelik bir yaklaşımdır. Bir arkeolojik deney, maddi kültür ve/veya arkeolojik olguların üretimi, kullanımı ve/veya oluşumunu pratik olarak test ederek her zaman belirli bir araştırma sorusunu cevaplamalıdır. Deneysel Arkeoloji’de, arkeolojik kayıtlara doğrudan atıfta bulunarak bir hipotezin test edilmesi temel aktivitedir; çünkü elde edilen bilgilerin sadece arkeolojik buluntuların incelenmesiyle öğrenilmesi imkânsızdır. Benzer bir şekilde Deneysel Arkeoloji, arkeolojik kanıtlara dayanarak geçmişi yorumlamak için kullanılan farklı yöntem ve tekniklerin bir birleşimidir. Aynı zamanda geçmiş insan etkinliği ve davranışı ile ilgili sorulara dayanan bir uygulamalı çalışmadır. Bu çalışma ile çevre koşullarının, yapıların, aletlerin ve evsel nesnelerin yeniden inşa edilerek ve yaratılarak anlaşılması amaçlanır. Bu bağlamda, Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem’e ait bilgiler ve kazılardan elde edilen veriler temel alınarak bir ev yapmak ve ev içi ve dışı yaşam pratiklerini deneyimlemek amacıyla 2014 yılından itibaren Boncuklu Höyük’te deneysel arkeoloji çalışmaları sürdürülmektedir. Çalışmaların sonucunda, yapım sürecini belirleyen dinamikleri ve tüm mimari unsurların elde ediliş, uygulanış biçimleri ve kaynak alanlarını belirlemek ve birbirleriyle olan etkileşimlerini ortaya çıkarmak hedeflenmiştir. Buna ek olarak, deneysel evin yapısal bütünlüğünün ve mimariyi oluşturan bütün unsurların doğal şartlardan nasıl ve ne derecede etkilendiği de periyodik olarak gözlemlenmektedir. Experimental Archaeology is an approach for filling gaps in our knowledge about the past, which cannot be filled through other archaeological research methods. An archaeological experiment must always answer a specific research question through practically testing production, use and/or formation of material culture and/or archaeological features. In Experimental Archaeology, testing a hypothesis in direct reference to the archaeological record is the core activity because the information gained should be impossible to obtain from solely examining archaeological artefacts. Along similar lines, experimental archaeology is a combination of different methods and techniques used to generate an interpretation of the past based on archaeological evidence. It is also a form of hands-on study based on questions about past human activity and behavior. Understanding is achieved through the action of reconstruction and recreation of environmental conditions, structures, tools, domestic objects, and so forth. In this regard, Experimental Archaeology studies have been carried out at Boncuklu Höyük since 2014 in order to build a house and experience domestic and outdoor practices on the basis of the knowledge about the Pre-Pottery Neolithic Period and data from excavations. The aim has been identifying the dynamics of the construction process and the acquisition, application and deposit areas of all architectural elements and their interactions with each other as a result of the studies. Additionally, how and to what extent the structural integrity of the experimental house and all the elements constituting its architecture are affected by the natural conditions are periodically observed.

Yeniden İşlevlendirilen Geleneksel Konutlarda İç Mekân Yerel Unsurlarının Kullanımı: Timurciler Konağı

Online Journal of Art and Design, 2023

Geçmişten günümüze değişen gereksinimler ve teknolojideki ilerlemeler ile birlikte modern yaşamın ihtiyaçlarına cevap veremeyen geleneksel konutlar zamanla kullanılmamakta ve atıl bir durumda kalmaktadır. Son yıllarda bu durumdaki geleneksel konutların yeniden işlevlendirilerek korunması evrensel bir koruma stratejisi olmuştur. Yeniden işlevlendirme sürecinde karşılaşılan büyük sorunlardan biri geleneksel konutların iç mekân yerel unsurlarının yeterince önemsenmemesidir. Çalışmada koruma süreçlerinde geleneksel konutların iç mekânı oluşturan yerel unsurlara yapılan müdahalelere ve yeni işlevindeki kullanım durumlarına odaklanılmıştır. Bu kapsamda Trabzon'da köklü bir kültürel birikime ev sahipliği yapan Ortamahalle'de yer alan Timurciler Konağı ele alınmıştır. Üç aşamadan oluşan çalışmanın ilk aşamasında, veri toplama yöntemi ile kuramsal alt yapı oluşturulmuş ve iç mekânda yerel unsurların kapsamı belirlenmiştir. İkinci aşamada, çalışma alanı olarak belirlenen Timurciler Konağı'na ilişkin veriler elde edilmiştir. Üçüncü aşamada ise Timurciler Konağı iç mekanını oluşturan yerel unsurların mevcut işlevindeki kullanım amacı, malzemesi ve kullanım durumu tespit edildiği aşamadır. Çalışmanın bulgularında, konak içerisinde yerel unsurların çoğunlukla özgün halinde kullanıldığı tespit edilmiştir. Çalışmanın sonucunda ise yeniden işlevlendirilerek kullanılan geleneksel konutlara yapılan müdahalelerde iç mekânı oluşturan yerel unsurların yapıdan bağımsız düşünülmeden bütünsel bir anlayış ile korunmasını ve kullanılmasını gerektiği vurgulanmıştır.

Geç Osmanli Dönemi̇ Geleneksel Konya Evleri̇ni̇n Sentakti̇k Anali̇zi̇

Social Sciences Studies Journal, 2018

Tarih boyunca insanoğlu temel ihtiyaçlarından olan barınma ihtiyacını önce mağaralarda, göçebe hayatta çadırlarda, yerleşik hayata geçildiğinde ise konutlarda karşılamışlardır. Coğrafya ve kültüre dayalı olarak farklılık gösteren konut tipolojileri tarihsel süreç içerisinde geçirdiği değişimle her zaman mimari, sosyoloji, psikoloji ve daha birçok bilim dalının araştırma konusu olmuştur. Tarihsel süreç içerisinde sofasız, dış sofalı, iç sofalı, orta sofalı plan tipi gibi farklı plan tipolojileri ile sınıflandırılan geleneksel Türk evinin bir parçası olarak geleneksel Konya evi de iç sofalı ve hayatlı evler olarak gruplandırılmaktadır. Mekânsal nitelik, ihtiyaçlar ve ilişkiler bağlamında sürekli bir değişimin içinde olan konut mimarisinde geleneksel konut tipolojilerinin incelenmesi, çözümlenmesi ve belgelenmesi literatüre sağlayacağı katkı açısından önem taşımaktadır. Mimaride mekânların birbiriyle olan ilişkilerini ve bir araya geliş şekillerini, mekânsal çözümlemelerini inceleyen mekân morfolojisi üzerine yapılan çalışmalar konut özelinde giderek artmakta ve yeni tekniklerle kendisini geliştirmektedir. Morfolojik analiz yöntemlerinden olan Mekân Dizimi de, toplumlar arasındaki kültürel farklılıklara bağlı olarak ortaya çıkan yaşam şekillerinin mekân kurgusuna etkileri üzerinde tespitlerde bulunmak amacıyla kullanılan bir araştırma yöntemidir. Konya'da geç Osmanlı dönemi geleneksel Konya evlerinin morfolojik analizini yapmayı amaçlayan bu çalışmada, çalışma kapsamında incelenecek evler üzerinde mekan dizim yöntemi ile mekânsal ilişkiler çözümlenecek, konut tipolojileri değerlendirilecektir. Ele aldığı örnekler açısından dönemsel bir tespit çalışması olması araştırmayı değerli kılmaktadır.

malatya köylerinde geleneksel kerpiç mimarinin yıkım süreçleri üzerine gözlemler

Arslantepe I. Uluslararası Arkeoloji Sempozyumu Bildirileri, 2019

Günümüzde Türkiye nüfusunun %80 kadarı kentlerde yaşamakta ve kırsal alanın yerleşme kimliğini oluşturan köyler nüfusunu büyük ölçüde yitirmiş durumdadır. Oysaki Cumhuriyet döneminin kuruluş aşamasında nüfusun yaklaşık %80'ini kırsal kesimdeydi ve dolayısıyla ülkenin toplumsal yapısını ağırlıklı olarak köy kültürü oluşturmaktaydı. Osmanlı döneminden beri süregelen geleneksel tarım ve hayvancılık işleri, içine kapalı mutaassıp yaşam biçimi gibi ekonomik ve kültürel olgular kadar, yakın çevrede kolay bulunabilen doğal yapı malzemeleri de köylerin mimari çevresini belirlemiştir. 20. yüzyıl başında yüzyıllardır pek gelişim ve değişim göstermemiş geleneksel üretim biçimleri ve yaşam kültürü halen sürmekte ve köylerin gerek yapılı gerek doğal çevresi bunu sergilemekteydi. Türkiye'de Cumhuriyet'in kuruluşuyla birlikte kırsal kalkınmaya özel bir önem verilmekle birlikte, bu dönemde henüz endüstriyel tarım söz konusu olmadığı için emek gücüne dayalı kalabalık köy toplumunu gerektiren yaşam biçiminde önemli bir değişiklik olmamıştır. Her ne kadar 1950'lerden itibaren tarımda makineleşme ve köy dışına göç yavaş yavaş başlamışsa da, 1980'lere kadar mimari çevre radikal bir dönüşüm yaşamadan geçmişten geldiği haliyle sürmüştür. Ancak 1980 askeri darbesi sonrası neoliberal ekonomik sisteme geçen Türkiye'de tarım ve hayvancılığın zayıflaması nedeniyle köylerin ekonomik canlılığının azalması ve nüfusun göç etmesi, geleneksel köy yapılarının da kullanılmamasına ve zamanla yok olmasına neden olmuştur. Günümüzde Türkiye'de geleneksel mimari değerlerini sürdüren köy sayısı çok azalmıştır ve köy mimarlığı üzerine araştırma sayısı da az olduğu için pek çok kırsal topluluğun yaşam kültürü hiç belgelenmeden, hiç öğrenilemeden yok olmuştur. Bu bağlamda konuyu ele aldığımızda arkeolojik alanlar ile köy yerleşimlerinin arasında ilginç bir benzerlik vardır. Her iki kültür varlığı türü de belgelenmediği, korunmadığı zaman dünya kültür tarihinde hiç bilinmeyen ve kapatılamayacak bir eksiklik oluşmaktadır. Bu makalede birbirine komşu Elazığ ve Malatya coğrafyasında kerpiç mimarinin söz konusu olduğu köylerde çeşitli nedenlerle yaşanan haraplaşma ve yıkım süreçleri, 1960-70'li yıllarda Keban, Karakaya ve Atatürk baraj projeleri kapsamında yapılmış olan çeşitli belgeleme çalışmaları ile İTÜ Mimarlık Fakültesi Restorasyon Programı yüksek lisans çalışmaları

Anadolu’da Kerpiç Duvar Yapımı Yöntemlerine Ait Bir Derleme Çalışması

2019

Insanoglu tarih boyunca, yasadigi dogal cevreyi, ihtiyaclari dogrultusunda duzenlemis ve degistirmistir. Konut taniminin temelinde bu caba gorulmektedir. Dogadaki diger tum canlilar gibi insan da disaridan gelebilecek saldiri ya da tehlikelere karsi korunma, savunma ve siginma ihtiyaci hissetmistir. Bu ihtiyaci, ilk olarak dogada ulastiklari magara, kovuk gibi yontemlerle gidermislerdir. Avciliktoplayicilikla yasamlarini surduren insanlar Neolitik donemde yerlesik hayata gecmislerdir. Boylece topragi ekip bicmeye baslamis ve toprakla bag icinde bir yasam surdurmuslerdir. Yerlesik hayata gecmeleri ve kalici konutlari insa etmeye baslamalari beraberinde ilk mimari faaliyetleri getirmistir. Anadolu yarimadasinda kerpic kullaniminin bir ozeti niteliginde olan bu makalede amaclanan; Neolitik donemde barinak olusturmak amaciyla kullanilan kerpic konutlarin, gunumuzde kullanilan yontemlerle hala benzerlik gosterdigi konusuna bilgilendirmek ve sadece Anadolu yarimadasinda kullanilan yonteml...

Orta Anadolu Kerpiç Geleneksel Mimarisi Araştırma Sergisi

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimar Sinan Holü , 2013

21. yüzyılın hızlı yaşam döngüsü içinde kimi değerler yitirilirken, kimileri yeniden yaşama katılmakta, keşfedilmektedir. Anadolu’nun derin tarihi içinde yeniden keşfedilen değerlerden birisi de “köy” yaşamı olmaktadır. Belki hiç yitirilmemiş olan köy ve köye ilişkin değerler, bugün yeniden anlamlandırılmakta, değer kazanmakta ve sahip olduğu yere kavuşmaktadır. Toplumsal yaşamın dinamikleri içinde kendiliğinden gelişen bu hareketlilik, bilinçli yaklaşımlarla desteklenerek, toplum, kent ve ülke yaşamı için bir kazanım olabilmektedir. Bu bağlamda, köye ait değerler, planlama ve mimarlık disiplini içinde yeniden yorumlandığında, önemli potansiyeller içerdiği görülmektedir. Küresel dünyanın gelecek nesilleri gözeterek yapılandırdığı sürdürülebilirlik kavramı bu anlamda önemli bir yaşam felsefesi ve kültürünü amaçlamaktadır. Gerek kerpiç malzeme, gerek mekan organizasyonu, gerek kentsel tasarım disiplinleri ve yapı teknolojileri bağlamında, önemli birikimlere sahip olan köylerin, üzerinde çalışılmayı hak eden bir öneme sahip olduğu görülmektedir. Bu noktadan hareket ederek, izleyeceğiniz “köy sergisi”, geleceğe dönük önemli açılımlar içeren bir çalışmanın ilk ayağını oluşturması nedeniyle önemli olmaktadır. Proje Ekibi Doç.Dr. Mustafa Özgünler, Doç.Dr. Seden Acun Özgünler, Yard.Doç.Dr. Tolga Sayın, Uzman Ergün Şimşek, Uzman Doğukan Erdoğan, Uzman Şiar Umut Yıldırım, Taybuğa Aybars Mamalı Çalışmaya Katılan Öğrenciler Ezgi Polat, Hazel Kazkayası, Ayşegül Özdek, Deniz Kızık, Fırat Kaya, Kadir Yesir, Seda Kireççi, Hülya Şeh, Ayşe Başkonuş, Bekir Emre Ateş, Mehmet Ashi, Ece, Gökçen Köse, Selin Aktürk, Bersu Çelik, Cansu Yılmaz, Gizem Kınsız, Büşra Uysal, Arıkan Özden, Demet Öksüz MSGSÜ Yapı Uygulama ve Araştırma Merkezi, MSGSÜ Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi

Ankara Kırsalında Geleneksel Konutların Yapım Tekniklerine Bir Örnek: Fethiye Köyü-Kazan

IV. Kazan Uluslararası Halk Kültürü Sempozyumu Bildiri Kitabı, 2016

Tarihi geleneksel konutlar ülkemizdeki kültür varlıkları içinde, sayısal açıdan en büyük grubu oluştururlar. Bu konutlar, geleneksel yapı ustalarınca tasarlanarak, inşa edilmişlerdir. Geleneksel yapı ustaları yapıyı inşa edecekleri çevrenin özelliklerini, yöreden temin edilebilecek malzemelerin niteliklerini ve yapıyı kullanacak ailenin gereksinimlerini saptayıp, gelenekle edindikleri bilgi ve becerileri kullanarak, bu konutları inşa etmişlerdir. Böylece bir yandan yerin koşullarına özgü çözümlerle yerleşmeler inşa edilirken, bir yandan da gelenekten öğrenilen inşa teknikleri, geleneksel yapı ustaları olarak tanımladığımız zanaatkârlar aracılığıyla kuşaktan kuşağa aktarılmıştır. Geleneksel yapım teknikleri, yapı ustalarının, yerel malzeme ve çevresel özellikleri, yaşayanların ihtiyaçlarını karşılayacak bir biçimde kullanımlarındaki yaratıcılık, bilgi ve becerilerinin ürünüdür. Usta- çırak ilişkisiyle sürdürülen bu bilgi ve becerilerin nesilden nesile aktarımı, yapı geleneğinin yüzyıllardır sürekliliğini sağlamıştır. Bu çalışma, Ankara, Kazan ilçesi, Fethiye Köyü’nde geleneksel konutların yapım tekniklerinin incelenmesini amaçlamaktadır. Çalışma yöntemi, 15 Ağustos 2016 tarihinde alan araştırması sırasında yapılan tespitler, gözlem, fotoğraflı belgeleme, mimari eskizler ve Fethiye Köyü’nde doğup büyümüş olan Osman Kavak’la yapılan mülakatta elde edilen bilgilere dayanmaktadır.

Doğal Yapı Malzemelerinin Sürdürülebilirlik Bağlamında Değerlendirilmesi: Kerpiç Malzeme Örneği

3. Anadolu Uluslararası Uygulamalı Bilimler Kongresi, 2019

Yapı üretimi, gerek malzeme ve yapım tekniği; gerekse teknoloji ve tasarım bağlamında çok yönlü bir uygulama alanıdır. Tarihi oldukça eskiye dayanan bu eylem, günümüze ulaşan süreçte özellikle sanayileşme ve nüfus artışı gibi gelişmelerin etkisiyle değişim göstermiş ve kaynakların hızla tüketildiği bir alan hâline gelmiştir. Sürecin geldiği noktada görülen gelişmelerin yapı ihtiyacını arttırmasıyla birlikte malzeme bağlamında da kaynak tüketimi artmış ve bu durum, mimarlıkta sürdürülebilirlik kavramıyla birlikte ele alınmaya başlamıştır. Sürdürülebilirlik, günümüzde erişilen kaynaklara gelecek nesillerin de ulaşmasını sağlamayı; bu anlamda kaynak kullanımı ve tüketimi konusunda seçici olmayı öngören bir anlayışı içermektedir. Buradan hareketle, günümüzde sürdürülebilir mimari, tasarımcıları doğayla uyumlu ve aynı zamanda işlevsel tasarım ve tekniklere yönlendirmektedir. Söz konusu tasarım ve tekniklerin ortaya çıkmasında ise sürdürülebilir yapı malzemeleri büyük role sahiptir. İnsanlığın yapı ihtiyacını karşılamaya başladığı en eski tarihler incelendiğinde, malzeme bağlamında doğada kolaylıkla ulaşılabilen, işlenebilen ve çevre ile uyumlu olan toprağın ön plana çıktığı görülmektedir. Toprağın başta saman ve su olmak üzere yine doğal olan diğer malzemelerle birleşimi ise kerpici oluşturmaktadır. Kerpiç yapılar uygun teknik ve yöntemlerle inşa edildiklerinde; uzun ömürlü, işlevsel ve sürdürülebilir üretimler olarak gelecek nesillere aktarılabilmektedir. Bu anlamda yapılan çalışmanın amacı, sürdürülebilir mimari kapsamında önemli bir yer tutan doğal malzeme seçimine vurgu yapmaktır. Çalışma kapsamında sürdürülebilir mimari ve buna bağlı olarak sürdürülebilir bir malzeme olan kerpiç irdelenecektir. Çalışma yöntemi olarak detaylı literatür taramaları ile birlikte yerinde inceleme ve uygulamalar ele alınacaktır. Çalışma sonucunda elde edilen verilerin, sürdürülebilir ve doğal bir malzeme olarak kerpicin günümüzdeki kullanımına dikkati çekmesi ve bu kullanıma olumlu katkı koyması hedeflenmektedir. Anahtar Kelimeler: Yapı Malzemesi, Sürdürülebilirlik, Kerpiç