İbn Mâlik’in el-Elfiyye’si Örneğinde İmruu’l-Kays’ın Nahiv Alanında İstişhâd Edilen Şiirleri Üzerine Bir İnceleme (original) (raw)
Related papers
Şer‘î delillerin ikincisi kabul edilen sünnet, dört mezhep imamı tarafından birçok fıkhî meselenin çözümünde kullanılmıştır. Sünnetin hücciyeti konusunda mezhep imamları arasında herhangi bir ihtilaf yaşanmazken hadislerin çoğunluğunu oluşturan âhâd haberlerin kabul şartlarında bazı ihtilaflar ortaya çıkmıştır. Özellikle Hanefî ulemânın haber-i vâhide yaklaşımları ve delil olarak kabulü için diğer mezheplerde olmayan birtakım şartlar öne sürmeleri Hanefîler ile diğer mezhepler arasındaki birçok fıkhî ihtilafın ana sebebini oluşturmuştur. Bu, Hanefîler’in sahih hadisleri reddettiklerine dair iddialara da yol açmış ve ağır eleştirilere mâruz kalmalarına sebep olmuştur. Hanefîler’e yönelik eleştirilerden biri de Hanbelî âlimi İbn Kayyim el-Cevziyye (ö. 751/1350) tarafından İ‘lâmü’l-muvakkı‘în ‘an rabbi’l-‘âlemîn adlı eserde yapılmaktadır. Birçok âlim tarafından bu tür eleştiriler yapılmakla birlikte İbn Kayyim’i onlardan ayıran noktalardan biri Hanefî fıkıh düşüncesinde önemli bir yere sahip “nas üzerine ziyade” konusunu örnekleriyle birlikte eserinde genişçe ele almasıdır. Bir diğeri ise Hanefîler’in adeta kendi usul prensipleriyle çelişerek bazı hadisleri nas üzerine ziyade gerekçesiyle reddederken birçok hadisi de nassa ziyade olmasına rağmen kabul etmelerine yönelik tenkitleridir. Çalışmamızda, İbn Kayyim’in Hanefîler’in hadis metoduna yönelik tenkitleri genel olarak zikredilmekle beraber özelde “nassa ziyade” konusuna dair tenkitleri değerlendirilecektir. Eleştirilerin daha net anlaşılabilmesi için meselenin teorik arka planı ile Hanefîler’in bunlar karşısında ileri sürdükleri delillere değinilecek ve usulleriyle olan tutarlılığı ya da iddia edilen tutarsızlığı tespit edilecektir.
Ebû İshâk İbrâhîm Ettafeyyiş ve “el-Fark Beyne’l-İbâziyye ve’l-Havâric” Adlı Eseri
2020
Islam Tarihi’nin oldukca erken doneminde siyasi cekismelerin dini sonucu olarak neset bulmus ilk mezhebi olusumun Hâricilik oldugu bilinir. Daha cok, cogunluga ve siyasi otoriteye karsi almis oldugu muhalif pozisyonu ile temayuz eden bu mezhep kendi bunyesinde butunlugu saglayamamis, kisa sure icerisinde bolunmeler yasayarak Acâride, Ezârika, Necedât, Sufriyye ve Ibâziyye gibi bircok kola ayrilmistir. Anarsist ve dislayici karakterlerinden oturu bu firkalar, Islam toplumun nezdinde karsilik bulamamis ve dolayisiyla da varliklari kisa surmustur. Ancak bunlar icerisinde, digerlerine nazaran itikadi ve siyasi olarak mutedil olan Ibâziyye, Umman ve Cezâyir gibi, Arap yarimadasinin guneyiden Kuzey Afrika’ya kadar bircok bolgeye yayilarak varligini gunumuze degin idame ettirebilmistir. Diger taraftan bagli bulundugu Hâricilik ile arasindaki aidiyet ve mensubiyet polemiklerini de gunumuze kadar tasimislardir. Ibâzi alimleri, tarihteki olumsuz imaji ve isimlendirmeden kaynaklanan menfi cagr...
Ehl-İ Hadi̇s İçeri̇si̇nde İbn Mâce’Ni̇n Yeri̇
2021
Ehl-i hadis; Hz. Peygamberin (s.a.s) vefatından sonra ona nispet edilen sünnetin derlenip yazıya aktarılmasını üstlenen topluluğu tesmiye eder. Bu şekliyle yaptıkları bilimsel bir faaliyet gibi görünse de Ehl-i hadis uleması, II/VIII. yüzyılın başlarından itibaren nakledilen âsâr ile yetinen ve hayatını bu rivayetlerin etrafında şekillendiren gelenekçi/lafızcı bir anlayış biçimi oluşturmuştur. Kendilerini Ebû Hanife'nin şahsında Ehl-i re'y'e karşı konumlandıran bu topluluk, sadece muamelâtı ilgilendiren fıkhî meselelerde değil dönemin siyasî ve itikadî meselelerinde de kendilerine has görüşler ileri sürmüştür. Öte yandan kendilerinin dışındaki mevcut fırkalarla ilgili Rasulullah'a (s.a.s) nispet edilen rivayetlerle görüş beyan eden bu fırkanın itikadî yönü çoğu zaman göz ardı edilmiştir. Eserinin içeriği itibariyle bu ekolün din anlayışını benimseyen İbn Mâce, derlediği ve çok sonra Kütüb-i Sitte'den sayılan meşhur Sünen'ine yazdığı Mukaddime'sinde muhalif fırkaları eleştirerek, Ehl-i hadisin din anlayışını savunmuştur. Bu makalede İbn Mâce'nin Sünen'inden yola çıkılarak onun Ehl-i hadis içerisindeki konumu belirlenmeye çalışılacaktır.
Bi̇r Kri̇z Dönemi̇ Li̇mi̇ Olarak İbnu'S-Salh Ve Eseri̇ Ulã›Mü'L-Hadi̇s
DOAJ (DOAJ: Directory of Open Access Journals), 2007
Mehmet ÖZŞENEL * Ibn al-Salah As a Scholar of Crises Age and His Work Ulum al-Hadith In every field of Islamic sciences, it is possible to find important personalities and texts that influenced the historical evolution and unfolding of this field. As far as the science of hadith methodology is concerned, a famous text called Ulūm al-hadith by Ibn al-Salah (643/1245), a cornerstone in the hadith science, is essential, for it shaped many subsequent usūl texts. Ulūm al-hadith that's why, received important attention by subsequent scholars and was the main textbook of usul al-hadith for a long time. In this article, adventure of this classical book in hadith methodology is summarized in the historical perspective.
İhya Uluslararası İslam Araştırmaları Dergisi, 2021
We have resarched in this article Husein b. Musa b. Hibetillah Celis al-Dinawari’s life and his scientific personality and works, especially his work named Simaru’s-Sına‘a fi Ilmi'l-Arabiyye which is his only work that has survived to the present day. Because Celis al-Dinawari is an important name in the fields of sarf, nahiv and qiraat. To achieve this goal, we have researched the biography and bibliography books of science fields that Celis al-Dinawari was interested in. We have compiled scattered information about Celis al-Dinawari in these works and tried to reach information about his life, teachers, students and works. In addition to this, we tried to determine his scientific personality, his method in his works and his attitude to the nahiv schools and ilal an-nahiv by studying his work named Simaru’s-Sına‘a fi Ilmi’l-Arabiyye which is related to sarf and nahiv. We think that this work has an important place in the nahiv and especially in the ilal an-nahw. Because, although it was written in the early period, he has systematically studied the subjects of the science of nahiv and has given important information about ilal an-nahw.
Birgivî'nin el-Avâmil Adlı Eserinin Nahiv İlminin Öğretimindeki Yeri ve Önemi
2018
Imam Birgiwî (d. 981/1573) is a scholar who lived during the sixteenth century when the Ottoman Empire reached its peak in science, culture and art. His work, al-Awāmil, is an important work in the Arabic language literature, discussing the basic principles of the science of syntax. This work examines the issues of syntax, namely, âmil, ma'alum and ʻirâb. In this work, considered as an introduction to Arabic grammar, Birgiwî explains each subject in a way that it is easy for a learner to keep them in mind. The Qur'anic verses and hadiths are given as examples for grammatical rules in the book. This characteristic of it is quite remarkable in terms of reflecting the Islamic belief and morality as well as knowledge of Nahiw and therefore is distinguished from its similar versions in this respect. The usage of a simple language, abstaining from entering into grammatical details and disputes among the Nahiw schools, the separation of subjects with a mathematical visualization sy...
Şârihlerinin İbn Mâlik’e yönelik bazı eleştirileri
RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, 2019
İbn Mâlik, Arap dili gramerinin Sîbeveyhî'den sonraki en büyük isimlerindendir. Teshîlu'l-Fevâid ve Tekmîlu'l-Mekâsıd adlı eseri bu alanın en temel kaynaklarındandır. Eserini kendisi de şerh etmiş ve Elfiyye'sinde manzum olarak özetlemiştir. el-Murâdî, Ebû Hayyân, İbn Akîl, Hâlid el-Ezherî ve İbn Hişâm gibi pek çok müellif de İbn Mâlik'in bu eserini şerh etmişlerdir. Şârihlerin eser sahibine karşı mütevazı tutumu geleneğin bir özelliğidir. Ancak bu onların hataları görmezden gelmelerine veya eser sahibini eleştirmekten geri durmalarına sebep olmamıştır. Nitekim İbn Mâlik'in kendinden önceki dil bilimcilere eleştirileri olduğu gibi, kendisine de eleştiriler olmuştur. Sadece İbn Mâlik ile sınırlı olmayan bu durumun dil bilimcilerin birbirlerine veya bir dil bilimcinin diğerlerine itirazları üzerine yapılan müstakil çalışmalarda görmek mümkündür. Görüş farklılıklarının sebep olduğu nahiv uygulamaları ve dil bilimcilerin ekollerinin farklı olmasıyla açıklanabilecek konuların izahı bu çalışmanın hedefi değildir. Zira böyle bir durumda eleştiren ve eleştirilen tarafların her birini destekleyen dil bilimciler olacak ve tartışmalar çalışmanın sınırlarını zorlayacaktır. Bu çalışmada, İbn Mâlik'e yönelik eleştiriler metot, içerik, dil ve üslup şeklinde üç başlık olarak incelenmiş ve her biri kendi içerisinde kategorize edilerek örnekler verilmiştir.
Nahiv ilminde Meşhur el- Kâfiye’nin Manzum Bir Tercümesi Vassâf Abdullâh Efendi’nin İrşâd-ı Ezkiyâ Adlı Eseri, 2019
Bu çalışmada, 1073/1662 –1174/1760 yılları arasında yaşamış Vassâf Abdullâh Efendi tarafından kaleme alınmış İrşâd-ı Ezkiyâ adlı eser tanıtılacaktır. Eserin bilinen tek nüshası, Konya Yazma Eserler Kütüphanesi’nde, Burdur İl Halk Kütüphanesi koleksiyonu, 15 Hk 490 arşiv numarasıyla kayıtlıdır. Bu eser, İbnü’l Hâcib’in nahiv ilmine dair yazmış olduğu Arapça eseri el-Kâfiye’nin manzum bir tercümesidir. el-Kâfiye, Osmanlı medreselerinde asırlarca ders kitabı olarak okutulmuştur. Eser üzerine çoğu Arapça, bir kısmı Farsça ve Türkçe olmak üzere yüz elli kadar şerh ve bunlara haşiyeler yazılmıştır. Vassâf Abdullâh Efendi’nin İrşâd-ı Ezkiyâ adlı eseri de bunlardan biri sayılabilir. Tanıtılacak eser, nahvin öğretimini ve ezberlenmesini kolaylaştırmak için mesnevi şeklinde yazılarak mensur metinden manzum hale getirilmiş bir el-Kâfiye tercümesidir. Bu çalışmada, nahiv ilminin tanımı ve Abdullâh Vassâf Efendi'nin hayatı hakkında kısaca bilgi verildikten sonra Konya Yazma Eserler Kütüphanesi, Burdur İl Halk Kütüphanesi koleksiyonu, 15 Hk 490 arşiv numarasıyla kayıtlı İrşâd-ı Ezkiyâ adlı eserin tanıtımına yer verilerek eserin içerik, dil ve üslup özellikleriyle ilgili bir değerlendirme yapılacaktır.