MÛSİKÎ PROZODİSİNDE STATİK KALIŞ VE ZEKİ ÂRİF ATAERGİN ÖRNEĞİ STATIC STAY AND THE EXAMPLE OF ZEKI ARIF ATAERGIN IN MUSIC PROZODIA (original) (raw)
Related papers
Ebû Bekir Kânî Efendi 1712 (H.1124) yılında Tokat'ta dünyaya gelmiş ve tahsil hayatına Tokat'ta başlamıştır. Hayatıyla ilgili fazla bilgi bulunmayan Kânî Efendi, gençliğinin ilk dönemlerinde derbeder bir hayat sürmüş ve o yıllarda nükteli bir üslupla yazmış olduğu eserleri ile edebî muhitlere sesini duyurabilmiştir. Kanî Efendi, coşkun ve sanatkâr ruha sahip bir şahsiyettir. Üzüntüsünü, sevincini; manzum ve mensur olarak eserlerinde dile getirmiş, ince zevki, derin hayâl gücü ve benimsediği sanat anlayışını şiirlerine de yansıtmıştır. Şüphesiz çok yönlü bir kişiliğe sahip olan Kânî Efendi'nin dîvânını farklı açılardan ele almak mümkündür ancak bu çalışmada dîvânında mȗsikî ile ilgili unsurlar ve bu unsurların şiirine yansımaları ele alınacaktır. Kânî Divanı'nda üflemeli, vurmalı ve telli mȗsikî âletlerinin adlarına; Hüseynî, Uşşâk, Muhayyer, Nevâ ve Hisâr gibi bazı mȗsikî makamlarına, tel (evtâr), kulak, perde, reg, târ gibi mȗsikî âletlerinin aksamıyla ilgili terimlere ve ney, tanbur, sâz, davul (tabl), çeng, def, kus, kemân ve rebâb, ud, kudüm, bang, çârpâre gibi mȗsikî aletlerine sıklıkla rastlanılmaktadır. Bu çalışmada Kânî dîvânı mȗsikî terimleri açısından tetkik edilmiş, ilgili terimler tespit edilmiş ve bu terimlerin şiir içerisindeki bağlamları ve kullanım alanları ifade edilmeye çalışılmıştır. ABSTRACT Ebû Bekir Kânî Efendi was born in 1712 (1124 Muslim Calendar) in Tokat and started his educational life in Tokat. Kânî Efendi, about whom not so much information is found, spent a vagabond life in the early stages of his youth and in those years he was able to make himself heard by literary world with his works written in epigram style. Kânî Efendi is a person who has an enthusiastic and artistic soul. He expressed his sorrow, joy, enthusiasm and love in his works as poems and prose. Kânî Efendi reflected his refined taste, imagination and sense of art to his poems. It is possible to deal with collected poems of Kânî Efendi-a versatile personality beyond any doubt-from different perspectives; however, the current study discusses the reflections of musical components in Kânî's collected poems. It is possible to encounter wind, percussion and string instrument names; some musical modes like Hüseynî, Uşşâk, Muhayyer, Nevâ and Hisâr, terms about parts of musical instruments like music wire, flange, fret, reg, tar and Musical instruments like reed, tambour, saz, drum, çeng, tambourine, kus, violin, rebab, lute, double drum, bang and çarpare in the collected poems of Kânî.In this study Kânî's collected poems in terms of musical terms are analyzed and contextual identifications of these terms are identified in the couplets.
2017
Özet: Bu makale, XIV. asrın sonlarında ve XV. asrın ilk yarısında Hasankeyf Eyyübileri’nin hâkim olduğu bölgede yaşayan Muzaffer Haskefi’nin kaleme aldığı el-Keşşâf fî ‘ilmi’l-engâm adlı eserinin klasik musiki nazariyatı içindeki yerini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Onun müzik teorisi, selefi ve çağdaşı olan nazariyatçılardan Safiyyüddin Urmevi (ö. 693/1294), İbn Kurr (ö. 759/1357), Şemseddin Saydâvi ve Cemaleddin Mardini’yle (ö. 809/1406) irtibatlı bir çerçevede gelişmiştir. İlişkide olduğu söz konusu isimlerden farklı olarak Haskefi, makamların oluşumunda, mahiyeti yeterince aydınlatılmamış olan ve kendisinin beyt adını verdiği yapıların rol aldığını belirtmektedir. Ayrıca kendisine has üslubuyla bazı makamların seyirlerini de vermektedir. Haskefi’nin eserinin müzik felsefesine ayrılan son kısmında dikkat çekici bir diğer husus da müziğin etkisine ilişkin tasavvuf referanslı açıklamalarıdır. Eserinde ritim bahsine yer vermeyen Haskefi; aralıklar, aralıklar arası nispetler, uyumlu-uyumsuz aralıklar gibi musiki nazariyatının temelini teşkil eden bahislere de değinmemiştir. Abstract: This article aims to explore the work al-Kashshaf fi ‘Ilm al- Angham, written by Muzaffar al-Haskafi in fourteenth/fifteenth- century Hasankayf under the Ayyubids, and evaluate its place in the classical musicological literature. Al-Haskafi develops his ideas in relation with those of his predecessors and contemporaries, such as Safi al-Din al-Urmawi (d. 693/1294), Ibn Kurr (d. 759/1357), Shams al-Din al-Saydawi, and Jamal al-Din al-Mardini (d. 809/1406). Al-Haskafi does not write about the concept of rhythm, intervals, ratios between intervals, or concordant and dissonant intervals, which are among the fundamentals of a music theory. Al- Haskafi differs from his predecessors and contemporaries by using an ambiguous concept of bayt to explain the composition of the modes. He also gives examples of the melodic development of the modes. He devotes the last part of his work to the philosophy of music, and there offers a mystical account of music’s influence and affective power. Keywords: al-Haskafi, Arab Musicology, al-Saydawi, al- Mardini, Ibn Kurr, al-Urmawi, Philosophy of Music, Modes (maqam).
MÜZİK TERCİHİNİN KARMAŞIK ARKA PLANI - COMPLEX BACKGROUND OF MUSIC PREFERENCE
http://www.sosyalarastirmalar.com/cilt7/sayi30pdf/senel\_onur.pdf
"Music preference has an important place in human life as being a personal taste for entertainment. People carry their music listening preferences into personal listening places and every part of social life. This act which is generally associated with aesthetic orbeauty is actually a result of complexprocesses. To decide on a piece of music’s beauty or suitability requires a multitude of personal and social reasons. Personal factors which affect music choice include psychology, personality, sex and age, where associal factors include social lass, media, family and acculturation. There is no single factor which is regarded as either exclusively personal or social in nature and research about music choice shows mutual links among these factors. Because of the multiplicity of factors and its individual operation we can not forecast a person’s preferences. But we can understand the nature of music preferences for the average listener thanks to different concepts or models. "
HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR ENSTİTÜSÜ Müzik Teorileri Anabilim Dalı, 2021
Tarihte bilinen isimleri ile Diyarbekir, Harput ve Urfa kentleri, makam müziği açısından Anadolu ve Yukarı Mezopotamya’nın önemi merkezleri olmuşlardır. Söz konusu kentli müzik geleneklerinin günümüze ulaşmış örnekleri birçok müzikal değişken açısından ilgi çekici benzerlik ve farklılıklar içermektedirler. Öte yandan bu kentli geleneklere ait yerel bir müzik terminolojisi de söz konusudur. Çalışmanın ilk bölümünde yöre müziğinin tarihsel arka planı ve yerel müzik terminolojisi konularında derleme bilgiler sunulmuştur. İkinci bölümde çalışma konusu yörede ortak olarak kullanılan Beşiri, İbrahimi, Kürdi, Muhalif ve Nevruz makamlarının tarihsel nazariyat kaynaklarındaki tarifleri araştırılmıştır. Bu makamların Diyarbekir’e ait örnekleri ezgi çekirdekleri metodu kullanılarak analiz edilmiştir. Söz konusu makamların Harput ve Urfa’daki örnekleri ile birlikte, bu makamların Azerbaycan, İran, Irak gibi yörenin etkileşim içerisinde olduğu çevre coğrafyalardaki kullanımlarına dair analitik bilgiler sunulmuştur. Sonuç olarak çalışma konusu kentlerdeki yerel makam yapılarının tarihsel kaynaklar ve çevre coğrafyalar ile büyük oranda tutarlılık sergiledikleri gözlemlenmiştir. Ayrıca yöreye özgü çok katmanlı bir makam kurgusu ve bu kurgu üzerine inşa edilen müzikal türlerin/biçimlerin komşu coğrafyalardaki makam müziği uygulamaları ile benzer karakterde oldukları tespit edilmiştir. Anahtar sözcükler: Diyarbekir, Urfa, Harput, makam analizi, ezgi çekirdeği.
ÖZET Babek Hazrai bu makalede Abdülkadir Merâğî'nin mûsikî sahasında telif ettiği üç değerli eseri yani Câmiu'l-elhân, Makâsidu'l-elhân ve Şerh-i Edvâr kitaplarının ikinci bölümlerini telin taksimi ve sazın perdelerinin belirlenmesine ayırdığına değinerek, Merâğî'nin nağmelerin 1 arasındaki orantısını çeşitli yöntemlerle açıklamasını irdelemiştir. Şöyle ki Merâğî, Safiyüddin Urmevî'nin görüşlerini temel alır ve ona yeni görüşler ekler. Bu çalışmada Câmiu'l-elhân kitabına yapılan yeni düzeltme esas alınarak Merâğî'nin diğer el yazma nüshaları ile karşılaştırılmış ve söz konusu yöntemler değerlendirilmeye çalışılmıştır. ABSTRACT In this article, three of Abd al-Qadir Maraghi's most important works in the field of music, namely Jami al-Alhan, Maqasid al-Alhan and Sharh al-Adwar in which the second sections of all three books are dedicated to partition of strings and the configuration of frets, are analyzed with regards to his explanations about the ratio between the tunes by using various methods. Maraghi uses Safiyuddin Urmevi's ideas as backdrop and adds new ideas onto them. Also in this study, based on the recent correction made in the book " Jami al-Alhan " , the methods " string-partition " and " tarh " that are used to calculate pitches are examined in comparison with the other manuscripts of Maraghi.
Problem music is a term which describes music species cause harmful or unwanted behaviours for its fans. This term is mostly releated with heavy metal or rap. But arabesque which is a special to Turkey is also percieve a kind of problem music. Some claims about problem music asserts that music alone can be cause of unwanted behaviours and order and health of society must be protected from that kind of musics. Nevertheless other claims asserts that behaviors which is related with problem music is actually related with life style and life style effects music choice. Researchs about problem music show that this kind of musics are important for its fans and they play important roles as social identity or emotional expression. This article will explain concept of problem music and arguments about that. And also arabesque will be define in this context with some resarch results.
MUZAFFER ARKAN'IN KALEMİNDEN MÜZİKOLOG GAZİMİHAL - MUSICOLOGIST GAZİMİHAL FROM MUZAFFER ARKAN
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/2042734, 2021
One of the former lecturers of Niğde Ömer Halisdemir University, Department of Music Education, Prof. Muzaffer Arkan has presented works in many different fields. In addition to being a music educator, Arkan, who is a good choir conductor, has also benefited the academic community with his articles. Born in 1923, Arkan has served our national musical development in every period of his life and passed away in 2006. Muzaffer Arkan, who worked in provinces such as Ankara and Niğde, also has articles written for the musical development of his hometown Konya. Musicologist Mahmut Ragıp Gazimihal Bey, Arkan's teacher, has more than three thousand articles. Gazimihâl carried out important works for the music movement in our country. Gazimihal, who worked as a teacher in Konya for a short time, wrote a book and many articles about Konya. During his compilation studies in Konya, he determined the musical life of Konya on the spot. He conveyed these experiences in his articles published in 1943, 1947 and 1948. Gazimihal, who worked as a teacher in Konya for a short time, wrote a book and many articles about Konya. Within the scope of this study, Muzaffer Arkan introduced Mahmut Ragıp Gazimihal, who was his teacher, and his three articles in Ekekon newspaper in 1947 in which he conveyed his ideas were introduced to the scientific community. In his articles, Arkan demonstrated Gazimihal's role as a music educator, the duties he took, his efforts in the development of opera art, and his determinations regarding the musical life of the period. With the study, the findings of Arkan’s presented in the articles were exhibited. In a local newspaper of Konya named Ekekon, the music culture effort that was tried to be brought to the people of the period was exhibited. By introducing a pioneer name like Gazimihal to his countrymen and transferring his ideas, an effort to internalize classical western music in the social memory has been demonstrated
BATI SANATI MODERNİZMİNDE GİZEMCİLİK VE MİSTİSİZM
Hacettepe Üniversitesi Sanat Yazıları, 2022
Araştırma ve Yayın Etiğine uygun olarak hazırlanmış bu makale, Batı santında modernizmle birlikte değişen felsefi ve inanç biçimlerinin sanata etkisi üzerine yapılmış bir araştırma niteliğindedir. 19. yüzyılda birbiri ardına gelen bilimsel buluşlar eşliğinde Batı Sanatı büyük dönüşümler yaşamıştır. Bu dönüşümde, geleneksel sanat tarihi kitaplarında geçen özerkleşme çabaları içinde üzerinde pek durulmayan konulardan biri de sanatçının manevi dünyasındaki değişimlerdir. Bilimin göz ardı edilemeyecek yükselişinin yaşandığı bu çağda din, felsefe ve sanat büyük sınavlar vermektedir. Sanat gittikçe laikleşen bir ortamda özgürleşirken, sanatını ifade etmede yeni yollar keşfetmeye çalışan kimi sanatçılar, farklı kültürlerin sanatı ve inanışları ile Hristiyanlığın harmanlandığı mistik eğilimlere ilgi duymuşlardır. Bilimsel akıl çağına ters düşmeyen aksine onunla paralel bu mistik eğilimler, sanatçının kendi ikonografisi ve mitlerini yaratma çabasında ona yardımcı olmuş ve yepyeni bir görsel deneyimin yaşanmasına neden olmuştur. Makale içerisinde genel olarak bu eğilimlerin peşinden giden ve sanat tarihinde iz bırakan belli başlı sanatçılar araştırılmıştır.
Tasavvufî Bağlamda Müziğin Mimetik Karakteri
Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi dergisi, 2020
Bu makale, en az iki hakem tarafından incelendi ve intihal içermediği teyit edildi. / This article has been reviewed by at least two referees and scanned via plagiarism software. http://dergipark.gov.tr/omuifd
Öz On sekizinci yüzyıla gelindiğinde, Osmanlı İmparatorluğu, Batı medeniyetle-rinin bilim, sanat, askeri, siyasi vs. alanlardaki gelişmelerinin gerisinde kalmış, bu sebe-ple çeşitli alanlarda yenileşme çalışmalarına girişmiştir. Her değişim sürecinde olduğu gibi, Osmanlı modernleşme hareketi de seyir olarak sarsıcı ve sancılı bir süreci içermiştir. Toplumsal ve ekonomik sonuçları kadar kültürel boyutlarıyla da yeni davranış kalıplarını halkın pratik yaşamına sokan modernleşme, güzel sanatların özellikle müziğin gelişimini etkilemiştir. Bu yenileşme hareketleri içerisinde Mehterhâne kapa-tılmış yerine ise Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nın da temelini oluşturduğuna inanılan, daha modern ve Batılı tarzda bir müzik topluluğu olarak Muzıka-ı Hümayun kurulmuştur. Mehterhanenin yerine getirilen bu kurumla, yani saray ve ordu kanalıyla imparatorluğun çok bileşenli kültür yaşamına resmen dâhil olan Batı müziği, ileride Türk toplum yaşamını çeşitli düzeylerde etkilemiştir. Donizetti ve Guatelli gibi seçkin müzisyenlerin elinde saygın bir kuruma dönüşen Muzıka-ı Hümayun, kurumsal olarak müziğe olan katkılarının yanı sıra, Osmanlı İmparatorluğu'nda müzisyenliğin önem ka-zanmasında, Türk müzik kültürünün gelişiminde ve Türk toplumunun Batı müziği ile ilişkisinde çok önemli bir yere sahip olmuştur. Muzıka-ı Hümayun, başlarda Os-manlıların Batılı bir monarşi olma mücadelesinin bir yansıması olarak görünse de günümüzde Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'yla birlikte, kültürel modernleşme projesinin görünürlük kazandığı özgün bir oluşumdur. Anahtar Kelimeler: Muzıka-ı Hümayun, Modernleşme, Osmanlı Padişahları, Riyaset-i Cumhur Filarmoni Orkestrası, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Abstract By the beginning of 18th Century Ottoman Empire has stayed behind the Western civilization in the fields of science, art, military etc. and embarked some moderniza