Gayri̇müsli̇m Mebuslarin Bakiş Açisiyla Osmanlicilik (original) (raw)

Osmanli Si̇yasetnameleri̇ni̇n Müelli̇fleri̇ İti̇bariyla Mahi̇yeti̇ Bakimindan Tahli̇li̇

Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2021

Siyasetnameler, devlet yönetimi üzerine oluĢturulan bilgi ve öğüt verici eserlerdir. Yazıldıkları dönemin genel özelliklerinden devletlerin yönetim düzeni, mali durumu ve sosyal yapısına kadar birçok önemli malumat içerirler. Aynı zamanda yol gösterici olan bu kaynaklar Türk devlet kültüründe büyük bir yer tutmaktadır. Osmanlı Devleti, önce çeviri faaliyetleriyle daha sonra da telif eserler ile bu geleneği devam ettirmiĢtir. Ġlim adamları, devlet görevlileri veya sultanlar, metinlerini bulundukları pozisyonun gerektirdiği bakıĢ açısıyla oluĢturmuĢlardır. ÇalıĢmanın amacı üç farklı konumdaki müellifin, bulundukları döneme ait konuları ve olayları ele alıĢ tarzının nasıl olduğunu ortaya koymaktır. Bu doğrultuda, makalede Yavuz Sultan Selim'in oğlu ġehzade Süleyman için yazıya dökmüĢ olduğu siyasetnamesi, Lutfi PaĢa'nın "Asafnâme" si ve Kınalızâde Ali Efendi'nin "Ahlâk-ı Alâî" adlı eseri incelenecektir.

Fuzûlî’Ni̇n Osmanli’Ya Bakişi

Littera Turca Journal of Turkish Language and Literature, 2017

Fuzȗlȋ, Osmanlı-Safevi savaşlarının sürdüğü bir zamanda ve Şii-Sünni çatışmalarının yoğun olduğu bir bölgede, Bağdat, Kerbela, Necef yöresinde yaşamıştır. Kendisi de Şii'dir. Bu çatışma ve savaşlara fiilen değilse de kültürel anlamda katılmıştır. Eserlerinden anlaşıldığı üzere bu çatışma ortamından büyük ölçüde etkilenmiştir. Bu etkinin ölçüsünü ve yönünü bir makalemde anlatmıştım (Güler 2011). Bu çalışmada, yine divanındaki manzumelerinden ve Şikâyet-name'sinden hareketle, Fuzȗlȋ'nin Osmanlıya nasıl baktığını anlatmaya çalıştık. Kanuni'ye ve Osmanlı yöneticilerine yazdığı övgü manzumelerinde, övgü içerisine yergi gizlediğini fark ettik. Eserlerine yer yer alaycı, aşağılayıcı, yerici ifadeler koyduğunu gördük. Bu durumu hem Fuzȗlȋ'nin dili kullanmadaki ustalığını gösterdiği hem de bazı tarihi olayları yansıttığı için yazmaya değer bulduk.

Osmanli İmparatorluğu'Nda Gayri̇menkulleri̇n Bölgesel Eşi̇tsi̇zli̇ği̇nde Müsli̇m - Gayri̇müsli̇m AYRIŞMASI:1833 Kibris Örneği̇

Journal Of History School, 2018

Bu çalışmanın amacı Osmanlı İmparatorluğu'nda Müslim ve Gayrimüslim reaya arasında servet unsuru olarak gayrimenkullerin bölgesel dağılım eşitsizliğindeki farklılaşmanın tespitine yönelik model oluşturmaktır. Çalışmanın örneklemi, 1833 yılında Osmanlı idaresindeki Kıbrıs adasıdır. Çalışma kapsamında ilk olarak Osmanlı İmparatorluğu'ndaki toprak rejimi incelenerek özet olarak aktarılmıştır. Özellikle de toprak rejimindeki özel mülkiyetin kır-kent yapısı irdelenmiştir. İkinci olarak Kıbrıs Adasının kısa tarihçesi aktarılıp özel mülkiyetin adadaki sürekliliği üzerinde durulmuştur. Üçüncü aşamada çalışma kapsamında gerçekleştirilen istatistiksel analizlerde kullanılan verilerin tasarımı, analiz metodolojisi ve metodolojiyle ilgili literatürün aktarımı gerçekleştirilmiştir. Ardından da istatistiksel analizler neticesinde elde edilen bulguların raporlanması gerçekleştirilmiştir. Elde edilen bulgular, Osmanlı dönemi Kıbrıs'ında Gayrimüslimler arasındaki servet dağılımının Müslimler arasındaki servet dağılımına kıyasla çok daha dengesiz dağıldığını göstermektedir.

Bursa Şer’İyye Si̇ci̇lleri̇ Işiğinda Osmanli Devleti̇’Nde Köleli̇ğe Bi̇r Bakiş

2007

Insanlik tarihi kadar eski olan kolelik sistemi, Islâm dininin gelmesiyle birlikte yeni bir yapiya kavusmustur. Islâm dini bu uygulamayi, ortaya ciktigi donem ve cevrenin siyasi-sosyal sartlari geregi mutlak manada kaldirmamakla birlikte onlara daha insani muamele yapilmasi ve her firsatta hurriyetlerine kavusturulmasini tesvik etmistir. Osmanli Devleti’ndeki kolelik sistemi buyuk olcude Islâm hukuku hukumlerine gore sekillenmistir. Genellikle yedi-sekiz yil istihdam edilen koleler âzat edilmislerdir. Osmanli toplumunda “mukâtebe”, “tedbir” ve “itk” gibi farkli âzat sekilleri gorulur. Bunlar arasinda en yaygin olani ise herhangi bir maddi menfaat beklemeksizin tamamen Allah rizasi icin yapilan “itk” uygulamasi olmustur. Ayrica devletlerarasi antlasmalar yoluyla da kole ve cariyeler hurriyetlerine kavusmuslardir. Osmanli Devleti, kolelere yapilan muamele bakimindan muasiri devletler arasinda en iyi durumda bulunmustur. Âzat edilen kolelere barinabilecekleri ev ve gundelik hayatlarind...

Yeni̇leşme Dönemi̇ Osmanli Bütçeleri̇ Üzeri̇ne Genel Bi̇r Bakiş

OTAM(Ankara, 2003

Bütçe, siyasi, hukuki, ve iktisadi bir kavram olup çeşitli dönemlerde farklı kişiler tarafından değişik şekillerde tanımlanmıştır. Bu farlılık, ekonomi biliminin tarihi gelişimi ve farklı coğraf yadaki ekonomiyi oluşturan faktörlerin çeşitliliğinden kaynaklanmaktadır. Bütçenin çeşitli tarifieri yapılırken genelolarak fonksiyonları ele alınmıştır. Günümüzde modem bir tarif olarak bütçe; Devlet, vilayet ve belediye gibi belli kamu tüzel kişileriyle yarı resmi veya özel teşekkül ve toplulukların belli bir devre içindeki gelir ve masraflarını tahmin eden ve bunların icrasına önceden yetki veren bir kanun bir nizamname bir kararname veya idari bir tasarrufdur. Modem anlamda bütçenin temelolarak tahdit, tahmin, tevzin ve tasdik olmak üzere dört niteliği bulunmaktadır. Tahdit; bütçenin zaman olarak sınırlanması, tahmin; geleceğe ait gelir-gider miktarları, tezvin; gelir ve giderlerin denkleştirilmiş bir cetveloluşu, tasdik; bütçenin ait olduğu devletin meclisi tarafından onaylanmasıdırl. Kelime itibariyle de etimolojik bir tarihi süreç geçiren bütçe, bu günkü anlamıyla XVIII. yüzyılda İngiltere'de kullanılmış zamanla tüm dünyaya yayılmıştır 2 • Osmanlı Devleti'nde gelir ve giderler tüm dönemlerde sürekli bir biçimde ve ayrıntılı olarak saptanmaktaydı3• Bu konuda çağdaş

Osmanli Coğrafyasinda Hukukta Batililaşma: Osmanli Merkez, Misir Ve Tunus Vi̇lâyetleri̇ Ekseni̇nde Mukayeseli̇ Bi̇r Bakiş

Adalet Dergisi, 2019

Ayhan CEYLAN * Özej:. üılq or{ çıyn huyuy{ {ılılşm {üm zmnlı uoğrwzını v{yilvmiş{ir. ununl rirliy{v zmnlı v|lv{i'nin mvryvi ilv ızır |e Tunus |ilâv{lvrinin huyuy{ {ılılşmq önv çıy{ığı xörülmvy{vqir. İç |v qış wy{örlvr ile merkez-|ilâv{ ilişyilvri ru üç rölxvqv huyuy{ rvworm pılmzın zvrvp olmuş{ur. uyuy{ {ılılşm; qüşünuv, ynunlş{ırm |v rxı lnın nzımış{ır. ızır |v unuz'un övry z{{ülvri yvnqi ynunlrını prilmvlvrinv |v rxı {vşyil{ını qüvnlvmvlvrinv imyân |vrmiş{ir. izî |v mâlî çıqn xüçzülüylvri hvr üç rölxvi huyuyî lnq |rup ülyvlvrinin v{yizinv |v rzyızın mru rırymış{ır. u v{yi |v rzyı, İz{nrul, ızır |v unuz'{ ynunlş{ırmnın |v rxı {vşyil{ının {ılılşmzınq {vmvl unzur xörünümünqvqir. {yi |v rzyının şiqqv{i huyuy{ {ılılşmnın zv|ivzini qv rvlirlvmiş{ir. mnl {ılılşm önünqvyi huyuyî rvwormlr xvlvnvyzvl hukuyun lnını qrl{mış{ır.

Osmanli Nesri̇nden Bi̇r Lekenâme Metni̇

Türkiyat Mecmuası, 2014

İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü kütüphanesinin yazmalar kısmında 34/3 numara ile kayıtlı Lekenâme metninin transkripsiyonu ve Türkiye Türkçesine çevirisi yapılmıştır. Gündelik hayatta karşılaşılan lekelerin nasıl çıkarılacağı anlaşılır bir dille ifade edilmiş olup bu üslupta metinlerin varlığı Osmanlı nesri için farklılık ifade etmektedir. Klasik Osmanlı Türkçesinin son döneminde yazıldığı tahmin edilmekte olan metnin söz varlığı oldukça dikkat çekicidir.

Bi̇r Mektubun Düşündürdükleri̇: Bi̇zans İle Moğollar Arasinda Osmanlilar

Journal Of History School, 2018

Öz Moğolların Gelişi, Selçuklu'nun ve Abbâsî Hilafetinin sonu manasına gelmekteydi. Beş asırdır Yakın Doğu'nun tek belirleyici gücü olan Müslümanların böylesine ağır darbe alması Hristiyan dünyanın özellikle de Bizans İmparatorluğunun umutlanmasına yol açmıştı. Bu durum kaçınılmaz olarak Bizans'ın Moğollara yakınlaşmasına yol açtı. Fakat yaşanan gelişmeler bu umutları sonuçsuz bırakmış ve bu koşulların altında dünya, yeni bir gücün Osmanlıların doğuşunu izlemişti. Çalışmada Osmanlıların kuruluş döneminde Bizans İmparatorluğunun yaşadığı tedirginlik ve bunun Bizans-İlhanlı ilişkilerine yansıması bir mektup ve elçilik heyeti serüveni üzerinden değerlendirilecektir.

Bosna’Nin Osmanli İdaresi̇ne Geçi̇şi̇nde Bogomi̇lli̇ği̇n Etki̇si̇

Tarih Okulu Dergisi, 2011

Bosna'nın tamamıyla fethi 15. Yüzyıl sonlarına dek sürmüştür. Ancak bu fethin ne şekilde gerçekleştiği halen tartışılan bir noktadır. Bu çalışmanın amacı tartışılan bu noktalardan Bogomillik meselesinin bu fetihteki rolüdür. Bogomil Bosnalıların, Kilise tarafından dışlanmaları sonrasında yaşadıkları yalnızlık ve sonrasında Osmanlı Devleti hakimiyeti altına girişlerinde bu mezhebin tesiri ortaya konmalıdır. Bu sayede Balkanların Osmanlı eline geçişinin de inanç unsurunun ortaya konması da mümkün olacaktır.