Türkçedeki Roman Dilinden Alıntılar: İzmir Ağzı Örneği (original) (raw)

Türkiye Türkçesi Ağızları ile Kazakçada Leksik Açıdan Ortaklaşan Unsurlar (Antalya Ağızları Örneğinde)

Yeni Türkiye Dergisi (Kazakistan Özel Sayısı- 124. Sayı) , 2022

Karşılaştırmalı çalışmalar özellikle dilcilik alanında büyük bir öneme sahiptir. Çalışmamızda Türkiye Türkçesinin Batı Grubu Ağızları içinde yer alan Antalya ağızlarının söz varlığı, Kıpçak grubu Türk dillerinin en önemlilerinden biri olan Kazakça ile karşılaştırılmıştır. Sözcük, deyim ve atasözü düzeyinde -genel Türk dili eğilimleri dışında- birçok ortak unsur bulunmuştur. Antalya ağızları elbette bir Oğuz ağzıdır. Ancak fonetik, morfolojik ve leksik bağlamda Kıpçakça denilebilecek unsurlar da taşımaktadır. Bu unsurların yazı dili öncesi Oğuz - Kıpçak dil birliği döneminin kalıntıları olabileceği de düşünülebilir. Bilindiği gibi Dîvânu Lugâti’t-Türk’te ortak dil özellerine en çok değinilen Türk boyları Oğuzlar ve Kıpçaklardır. Antalya ağızları ile Kazakçada leksik açıdan ortaklaşan unsurlara birkaç örnek vermek gerekirse: kösül- “ayak uzatmak, sereserpe uzanmak” eylemi, Ölçünlü Türkiye Türkçesinde bulunmazken Kazakçada kösil- biçiminde yer alır. Bu eylemden hareketle ölçünlü dildeki “Ayağını yorganına göre uzat!” atasözü, Antalya ağızları içinde yer alan Manavgat ağzında “Yorganıŋa göre kösül!” biçimindedir. Bu atasözünün Kazakçadaki muadili ise: “Körpeŋe karay kösil!” biçimindedir. Bir başka örnek ise şöyledir: yėrle- “(ölüyü) toprağa vermek, defnetmek” eylemi, Türkiye Türkçesi yazı dilinde bulunmazken Kazakçada bilindik fonetik değişimlerle jerle- biçimini alır. Bu durum, Türkiye Türkçesi ağızlarının onun içinde de Antalya ağızlarının zenginliğini göstermektedir. Bu çalışmada günümüz Türkiye Türkçesi yazı dilinde kullanılmayan veya fonetik açıdan farklılaşan sözler Kazakça ile ortaklıkları temelinde ele alınmıştır.

Ağız Alanından Yazı Diline Geçiş: Gagavuz Türkçesi Örneği

Journal of Turkish Studies, 2013

large part of these written languages, and Russian are known to not develop due to exposure to intense pressure. Gagauz Turkish converted into a written language the last Turkish mouth area under the direction of the Soviet Union. 19th writing during the beginning of the century Tsarist Russia met Gagauz Turkish, were used the delivery of some of the religious and cultural monuments after hundreds of years.

Altay Türkçesi Ağızları

2021

Güney Sibirya Türk lehçeleri içerisinde yer alan Altay Türkçesi geçmişte Moğolcanın, daha sonra da Rusçanın etkisi altında kalmıştır. Rusya'nın yönetimi altındaki halklara uyguladığı dil ve kültür politikası neticesinde Altay Türkçesinin konuşur sayısı günümüzde oldukça azalmıştır. Unesco'nun verilerine göre "Tehlikedeki diller" sınıfında olan Altay Türkçesinin bazı ağızlarının ise günümüzde tamamen unutulmak üzere olduğu bilinmektedir. Bu çalışmada Altay Türkçesinin ağızları üzerinde durulmuştur. Çalışmanın amacı yok olma tehlikesi altında olan Altay Türkçesinin ağızları hakkında genel bir değerlendirmenin yapıldığı bir çalışmanın ortaya konulmasıdır. Bu makalede, Altay Türkçesinin ağızları üzerine yapılmış çalışmalar incelenip, ağızların fonetik, morfolojik yapıları ortaya konmuştur. Altay Türkçesi ağızları üzerine en kapsamlı çalışma Baskakov tarafından yapılmış olması sebebiyle bu

Ağız Özellikleri Gösteren Bir Eski Oğuz Türkçesi İlmihali

Uluslararası Uygur Araştırmaları Dergisi, 2020

Bu makalenin konusu Yeni Levent Anadolu Lisesi (İstanbul) Müdürü Mehmet İsmail Şahiner'in kütüphanesinde bulunan bir yazma kitabın ilk 51 varağında yer alan ilmihal türündeki eserdir. Eserin birçok sayfası eksik olduğundan metin bütünlüğü ortadan kalkmıştır. Eser birbirinden bağımsız üç parçadan oluşmaktadır. Eserin kimliğine dair-muhtemelen eksik sayfalar nedeniyle-çok az bilgi vardır. 34a/10'daki "ķuluŋ İbrāhime Rabbim hidāyet eylegil …" ibaresinden eserin İbrâhim adlı bir kişi tarafından yazıldığı anlaşılmaktadır. Metin dil özellikleri itibarıyla hayli önemlidir. Eski Oğuz Türkçesi ürünü olan metin, ağız özellikleri göstermektedir. Bilindiği üzere, ilmihal türü de dâhil olmak üzere kılgısal dinî metinler halkın rahatça anlayabilmesi amacını güttüklerinden yazıldıkları yörenin ağzını yansıtma noktasında zengindirler. Eserin bu niteliği, gramerin çeşitli kategorilerinden delillerle açıklanmaya çalışılmıştır. Örnek vermek gerekirse, eserin söz varlığı Tarama Sözlüğü ve Derleme Sözlüğü'nü kesiştiren bir karaktere sahiptir. Makalenin ilk bölümünde bu eserin çeşitli açılardan filolojik değerlendirmesi, ikinci bölümünde ise transkripsiyonlu metin yer almaktadır. Çalışmanın son yıllarda ciddi artış gösteren Eski Oğuz Türkçesi ve ağızları üzerine yapılan araştırmalara katkı sunması umulmaktadır.

-iver(i) Şimdiki Zaman, Gönen-Fındıklı Köyü Ağzı Örneği

Ağız araştırmalarında genellikle, ağız bölgesinin bütünü üzerine çalışmalar yapılmaktadır. Aslında bir ağız bölgenin bütünü üzerine çalışmalar yapmak yerine sadece yerli halkın veya sadece göçmen halkın ağızları üzerine yapılan ağız araştırmalarında daha sağlıklı sonuçlar elde edilebilmektedir. Bir ağız bölgesinde özel bir yapı tespit edildiğinde ise, özellikle dar bölge araştırması yapılarak çok daha ayrıntılı sonuçlara ulaşılabilmektedir. Biz de bu kapsamda Rumeli ve Balkan ağızlarında kullanılan ve daha önce bazı araştırmacılar tarafından tespit edilen -IvAr(I) şimdiki zaman ekini -şimdiki zaman eki ağız araştırmalarında ayırt edici bir özelliğe sahiptir- bir göçmen köyü olan Gönen'in Fındıklı köyü ağzında tespit ettik. Ek yenilenmesine de güzel bir örnek teşkil eden -IvAr(I), Fındıklı köyü ağzında şimdiki zaman eki olarak kullanılmaktadır. Fındıklı köyü, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında Bulgaristan'ın Şumnu kasabası, Tütse ve Akdere köylerinden gelen göçmenlerin 1881-1882 yılında kurmuş olduğu Gönen'e 25 kilometre uzaklıktaki bir yerleşim birimidir. Fındıklı köyü ağzını önemli kılan özellik ise; köyün ilçeye uzak olması, evliliklerin genellikle köy gençlerinin kendi aralarında olması ve köyün göç almaması sebebiyle, standart dildeki -(I)yor şimdiki zaman ekinden hiç etkilenmeden -IvAr(I) şimdiki zaman ekini günümüze kadar korumuş olmasıdır. Bu çalışmada, Bulgaristan göçmeni Fındıklı köyünde yaşayan dört kaynak kişiden 2017 yılında alınan ses kayıtlarından hareketle, bu köy ağzındaki -IvAr(I) şimdiki zaman ekinin bugünkü durumu üzerinde durulacaktır.

Ağiz" Sözcüğünün Türkçedeki̇ Sözlüksel Alanlari

International Journal of Language Academy, 2015

Due to the interaction of words, we face with the existence of some hierarchical relations each time that we look up a dictionary. In fact, it is not possible to determine the meaning borders of the words strictly but mainly it is possible to talk about nested meaning meshes and connotations. Thus, a word is meaningful in its own lexical field. Moreover, the words in a lexical field might unite with multiple basic semantic features. By this way, knowing the entire lexical meaning and understanding a word completely could be achieved and having lexical field knowledge of a word may ease to understand that word accurately. As Trier (1973;1-2) stated, the meaning exits merely by the agency of lexical field. If there is no lexical field then there is no meaning either. Thus the words are used by stimulating the meaning and form the basis of the individual's knowledge. As every word acquired through the interpretation process is a result of a lot of mental activity of the work, they are stored after they are created in memory and gain importance in the communication area. During the process of interpretation connotations area occur with the elements of the same concepts. Making word meaningful depending on the context for each human is replacing human memory in a way that has many emotional values. In our article, depending on this thought by illustrating the lexical field which the "mouth" concept belongs in the scope of lexical field theory we tried to expose its semantic connections in vocabulary. About the "mouth" concept that we face in many fields, we found out 399 usage feature in total.

Hayvan Adları Örneğinde Karaman İli Ağız Sözlüğü Üzerine Bir Deneme

Karaman Araştırmaları - II

Arş. Gör. Emre KOÇ Arş. Gör. İsmail AKKAŞ © Bu kitapta yayınlanan bildirilerin yayım hakkı saklıdır. Bu kitabın tamamı ya da bir kısmı, yazarının izni olmaksızın, elektronik, mekanik, fotokopi ya da herhangi bir kayıt sistemi ile çoğaltılamaz, yayınlanamaz, depolanamaz. Bildiri metinleriyle ilgili her türlü sorumluluk yazarlarına aittir.

İzmir İli Urla Yarımadası'nda Konuşulan Yerli ve Göçmen Ağızları Üzerine Bazı Tespitler

Cumhuriyetimizin 100. Yılında 6. Uluslararası Türkiye Türkçesi Ağız Araştırmaları Çalıştayı Bildirileri / Editörler: L. Karahan, Ö. Ay, S. Yavuz, S. Balyemez.-- Ankara: Türk Dil Kurumu, 2024

Urla Yarımadası, batıda İzmir Körfezi ile güneyde Kuşadası Körfezi arasında Ege Denizi’ne doğru uzanmaktadır. 1941 tarihindeki I. Coğrafya Kongresi’nden beri yarımadanın tümü genel olarak ‘Urla Yarımadası’ olarak kabul edilmektedir. Kuzeye uzanan parçasına Karaburun Yarımadası, güneye uzanan parçasına ise Çeşme Yarımadası adı verilmektedir. 3059 km² ile İzmir ilinin %25’ini oluşturmaktadır. Bölgede nüfus büyüklüğüne göre ilçeler Urla (54.556 kişi), Çeşme (34.563 kişi), Seferihisar (31.467 kişi), Güzelbahçe (28.469 kişi) ve Karaburun (8.799 kişi) biçiminde sıralanmaktadır. İzmir toplamı ile kıyaslandığında Yarımada’nın nüfusu İzmir il nüfusunun yaklaşık %4’ü kadardır. Güzelbahçe’de 3 köy (Çamlı, Küçükkaya, Payamlı), Urla’da 14 köy (Bademler, Balıklıova, Demircili, Kuşçular, Ovacık, Özbek, Yağcılar, Barbaros, Birgi, Kadıovacık, Nohutalan, Uzunkuyu, Zeytineli, Zeytinler), Seferihisar’da 9 köy (Beyler, Çamtepe, Düzce, Gödence, Gölcük, İhsaniye, Kavakdere, Orhanlı, Turgut), Karaburun’da 15 köy (Mordoğan, Bozköy, Hasseki, Kösedere, Parlak, Salman, Tepeboz, Anbarseki, Eğlenhoca, İnecik, Küçükbahçe, Saip, Sarpıncık, Yaylaköy, Sazak), Çeşme’de ise 4 köy (Ildırı, Germiyan, Karaköy, Ovacık) bulunmaktadır. Urla Yarımadası’nın XIV. yüzyılın başlarında Bizanslılardan alınarak Türk topraklarına katıldığı, önce Aydınoğulları Beyliği ardından Osmanlı Devleti’nin hâkimiyeti altına girdiği bilinmektedir. Bölgede Yörük köyleri ile mübadeleyle yarımadaya yerleşen Balkan Türklerinin yaşadığı köyler bulunmaktadır. Bu bildiride, Urla Yarımadası’nda yaşayan yerli ve muhacirlerin yerleşim bölgeleri ve nüfus sayıları verilerek bölgede yürütülecek olan ağız araştırmalarına katkı sunmanın yanı sıra; adı geçen köylerden bazılarında yürütülen saha çalışmaları sırasında tespit edilen diyalektolojik verilerin paylaşılması amaçlanmaktadır.